İstanbul'da, Ergenekon davasında daha önce verilen beraat, görevsizlik ve düşme kararları sonrasında 235 sanık yönünden devam eden ve farklı suçlardan 203 sanık hakkında beraat, haklarındaki hükmün açıklanması geri bırakılan 9 kişi dahil 29 sanığa çeşitli oranlarda hapis cezası, 2 sanık hakkında düşme ve bir sanık hakkında da ayırma kararı verilen Ergenekon davasının gerekçeli kararının yazım işlemi tamamlandı. Gerekçeli kararda, Ergenekon diye bir örgütlenmenin olmadığı, Yargıtay tarafından bozulan hükümde örgüt gerekçesinde kullanılan bazı delillerin CMK 134. maddesine aykırı olarak toplandıklarından hükme esas alınamayacağı kaydedildi. Kararda mecburen beraat kararı verildiği izlenimi doğuran satırlar var. Mahkemenin hukuk derslerinde okutulabilecek tuhaf kararı Ergenekon'la suçlanan çevreleri de rahatsız etmiş görünüyor.
22.09.2019 12:59 İstanbul'da, Ergenekon davasında daha önce verilen beraat, görevsizlik ve düşme kararları sonrasında 235 sanık yönünden devam eden ve farklı suçlardan 203 sanık hakkında beraat, haklarındaki hükmün açıklanması geri bırakılan 9 kişi dahil 29 sanığa çeşitli oranlarda hapis cezası, 2 sanık hakkında düşme ve bir sanık hakkında da ayırma kararı verilen Ergenekon davasının gerekçeli kararının yazım işlemi tamamlandı.
3 Eylül'de İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nce hazırlanan ve taraflara dağıtımı yapılan 739 sayfalık gerekçeli kararda (Tam metin-pdf), sanık ve müşteki isimleri, sevk maddeleri, mütalaa özeti, gerekçe ve sanık yönünden tek tek değerlendirme ve kısa karar yer alıyor.
Gerekçeli kararda, mahkemece Ergenekon soruşturma ve kovuşturmalarında görev yapan kolluk görevlileri, savcı ve hakimlerin Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) silahlı terör örgütü üyesi oldukları gerekçesiyle yapılan soruşturma ve kovuşturma örnekleri incelenerek bu dosyalarda görev yapanların yaptıkları işlemlere şüpheyle yaklaşılmasına ilişkin örneklerin toplandığı ve bu olguların var kabul edildiği belirtildi.
FETÖ'nün toplumda kabul görebilecek ve destek bulabilecek bazı yanlışların yaşandığını iddia ettiği alanlara el atarak gerçeği aydınlatmak, suçluları yakalayıp cezalandırmak, toplum vicdanını tatmin etmek adına girdiği izlenimi vererek kamuoyu desteği sağladığı anlatılan gerekçeli kararda, örgütün bu soruşturma ve kovuşturmalarla elediği kişiler yerine kendi üyelerini ve etki alanındaki kişileri yerleştirerek zemin kazandığı kaydedildi.
Kararda, ''Örnekleri incelenen bazı soruşturmalarda olduğu gibi kamuoyu desteği bulacağı suçlamaları soruşturma bahanesiyle ve bu soruşturmaların içine suçsuzları da katarak hatta soruşturma yetkisinin dışına çıkmak suretiyle başka suçlar ve faillere hukuk dışı yollardan ulaşarak, elindeki dosyaları çöp sepeti gibi kullanıp hepsini içine doldurarak böylece suçluyu suçsuzdan ayırma imkanını soruşturma ve kovuşturma mercilerinin hatta kamuoyunun elinden almak suretiyle çalıştığı, yaşanan süreç sonunda artık bilinen bir gerçektir.'' denildi.
''FETÖ için her türlü yöntem mübah''
''FETÖ, amacına ulaşabilmek için de her türlü yöntemi mübah görmektedir'' ifadesi kullanılan gerekçeli kararda, bu manada bazı sanıklar ve avukatlarının 'aramalarda ele geçen suç unsurlarını FETÖ/PDY üyesi kolluk mensuplarının yerleştirdiği' iddialarının bir kenara atılamayacağı, fakat bu konuda açıkça bir olayda delil uydurulduğu ispatlanmadıkça o olayla ilgili hükümde zorunlu olarak CMK 223/2-a veya 'b' değil de 'e' bendi gereğince delil yetersizliğinden beraat kararı verilmesi sonucuna varıldığı kaydedildi.
Kararda, 'Şike davası'nın da İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nce kumpasa ilişkin bazı ipuçlarına rağmen CMK 223/2-e maddesi gereğince delil yetersizliğinden beraatle sonuçlandırıldığı anımsatılarak, bu sonucun yasal delil olmadığını kabulün doğal sonucu olduğu vurgulandı.
Bu nedenlerle bu davada da uyma kararı verilen Yargıtay bozma ilamında açıklandığı üzere örgütün kabulüne ilişkin delillerin yasal delil olarak kullanılmadığı anlatılan gerekçeli kararda, ''Bir an için bunlar yasal delil olarak kabul edilse bile bozma ilamında açıklandığı üzere suç örgütünün varlığını kabul için yeterli delil olmadıklarını da belirtmek gerekir. Durum böyle olmakla birlikte ortada iddianamelere konu bazı vakıaların da olduğunu kabul etmek gerekir. Yani soruşturmaların tamamının ortada hiçbir şey yokken ortaya atılmış, tamamen uydurulmuş delillere dayandığına dair de elde somut deliller yoktur.'' ifadelerine yer verildi.
Gerekçeli kararda, örgüt yönünden beraat kararına ilişkin şu değerlendirme yapıldı:
''(Ordu göreve) pankartının açıldığı cumhuriyet mitingleri düzenlenmesi, Cumhuriyet Çalışma Grubu adı altında TSK'nin görevi kapsamında olmayan, idarenin alanına müdahale eden işlemlerin yapılması, irtica.org internet sitesinde yayınlananlar, bunlardan bazı haberlerin AK Parti'nin kapatılması davasında delil olarak sunulması, Ümraniye'de el bombalarının bulunması, aramalarda Yargıtay binasının krokisinin bulunması, NATO tesislerinin fotoğraf ve komutan isim listesinin ele geçirilmesi ve bunlara yönelik saldırı hazırlığı iddiaları, sanık İbrahim Şahin'in ilgili adreslerinden bulunan patlayıcı madde, silah ve mühimmatlar, mahkememizce uyma kararı verilen Yargıtay 16. Ceza Dairesi'nin bozma ilamında yasal delil olmadığı belirtildiğinden hükme esas alınmayan sanıklar Fikret Emek ve Mustafa Dönmez'in ilgili oldukları adreslerde yapılan aramalarda ele geçen silah ve patlayıcı maddeler bulunduğu gerçekleri, sanık Mustafa Dönmez'in ajandasından ele geçen krokiyle ilgili Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi kanaat belirtememiştir.
Yasal delil elde olmaması sebebiyle delil olarak kabul edilmese de iddialara konu teşkil eden bazı vakıaların dosyaya yansıması, sanık Doğu Perinçek ve arkadaşlarına yönelik yapılan soruşturmalarda elde edilen deliller yasal kabul edilmeyerek hükme esas alınmamış ise de bunlarla ilgili yapılan iddiaların şüphe düzeyinde kalması bu iddiaların kesinlikle yalan olduğuna dair de kesin delillerin bulunmaması, irtica ile mücadele eylem planı belgesindeki imzanın sanık Dursun Çiçek'in eli mahsulü olduğu ya da olmadığına dair kesin bir delile ulaşılamaması, keza internet andıcı olayında olduğu gibi TSK'nin görev tanımında olmayan hükümetin yetki ve görevinde bulunan konularla ilgili propaganda çalışmalarının yapıldığının anlaşılması hususları bir arada değerlendirildiğinde gerek Ergenekon adı altında bir örgütün kurulduğu gerekse bu örgüte üye sanıkların olduğu ve bu örgüt faaliyeti çerçevesinde başta anayasayı ihlal ve hükümete karşı suç olmak üzere birçok suçun işlendiği iddialarıyla ilgili delil yetersizliğinden beraat kararı verilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.''
Sonuca etkisi olmayacağı...
Gerekçeli kararda, Ergenekon soruşturma ve kovuşturmalarında görev alan kolluk ve yargı görevlileriyle ilgili FETÖ/PDY soruşturma ve kovuşturmalarının yapılması, nitekim 15 Temmuz 2016 tarihinde FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün kanlı bir darbe girişiminde bulunması, sonrasında yapılan soruşturma ve kovuşturmalar dikkate alındığında şüpheli kalan ve Yargıtay 16. Ceza Dairesi'nin kovuşturmanın o noktalardan genişletilmesine hükmettiği konuları araştırmanın sonuca etkisinin olmayacağı, dosyada Yargıtay'ın hukuka aykırı delillerle ilgili çizdiği haritaya riayet edilerek, elde mahkumiyete yeter kesin delil olan sanıklarla ilgili mahkumiyet, diğer tüm şüpheli kalan iddialarla ilgili beraat kararlarının verilmesi gerektiği sonucuna varıldığı vurgulandı.
Bu ifadelere göre sonuca etki etmeyeceği için (!!!) kovuşturmanın genişletilmesine gerek olmadığı sonucuna varılmış. "Bizde kovuşturmayı genişletecek cesaret yok" demek yerine laf dolandırılmış.
Kararda, 'Ergenekon' adı altında suç işlemek için kurulmuş silahlı bir terör örgütünün varlığına hükmedilemediğinden bu örgütü kurmak, yönetmek, üye olmak ve üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek suçlamasıyla yargılanan tüm sanıklarla, Ergenekon örgütü faaliyeti kapsamında, 'anayasayı ihlal, hükümete karşı suç' gibi suçlamalarla yargılanan tüm sanıklar hakkında, mahkumiyetlerine yeterli, kesin, somut ve inandırıcı deliller elde edilemediğinden beraat kararı vermek gerektiği kaydedildi.
HUKUK DERSLERİNDE OKUTULMALI
Karar kamuoyunda tepkiyle karşılandı. Ergenekon'un varlığına inananlar kadar inanmayanlar da mahkeme kararına tepki gösterdi.
Mahkemenin tuhaf çelişkisi Ergenekon'la suçlanan çevreleri de rahatsız etmiş görünüyor. Örneğin Oda TV, "Ergenekon'da 'deliller uydurma diyemeyiz' kararı" başlığı altında verdiği haberinde mahkemenin, Ergenekon aleyhindeki delillere 'uydurulmuş' diye net bir tavır koymamasını eleştiriyor. Oda Tv, "Uydurulmuş delillere dayandığına dair de elde somut deliller yoktur diyen mahkeme, delil bulmak isteseydi kamera kayıtlarını ciddiye alırdı" diyor (1).
Fetö'nün varlığı bir gerçek olsa da tüm darbe girişimlerini onun üstüne yıkarak diğer faillerin gözden kaçırılmaya çalışıldığı söylenebilir. Benzer bir durum Balyoz davasında da yaşandı (2). Yeniden görülen Balyoz darbe davası tüm sanıklar hakkında beraatle sonuçlandı. Ancak Yargıtay Başsavcılığı, başta darbe girişiminin liderliği suçlaması bulunan Org. Çetin Doğan olmak üzere 7 sanık yönünden beraat kararlarına itiraz etti. Başsavcılık itirazında varlığı inkar edilemeyecek bazı delilleri sıralayarak 'Balyoz' kod adı verilen darbe girişimin yaşandığının açık olduğunu belirtti. Dönemin en üst komutanlarının basında birbiriyle girdiği "darbeyi ben önledim, hadi ya asıl ben önledim" türü polemikler, Balyoz darbe toplantısının saatler süren ses kayıtları gibi "çok şükür yasal" olanları bu delillerden sadece iki tanesi. Bir kaç yıldır Yargıtay'da görüşülmeyi bekleyen bu itirazın sonucu hala çıkmış değil. "Kardeşim şimdi sırası değil, şimdi Fetö ile uğraşıyoruz, bi de siz parazit yapmayın ya" düşüncesiyle olay zamana yayılmaya çalışılıyor, unutulması umuluyor olabilir.
Unutulmasın ki, 28 Şubat darbe davasında Balyoz darbe örgütlenmesinin lideri suçlaması bulunan Org. Çetin Doğan da yargılandı. 28 Şubat darbe girişiminin ileri gelenlerinden olduğu sabit görülerek bir çok diğer sanıkla birlikte müebbet hapisle cezalandırıldı.
Yani Fetö var mı var. Varlığı şüphe olmaktan çıktı. Verilen 'yüzlerce' yerel mahkeme ve Yargıtay kararları ile bu kesinleşti. Bu örgüt 2012 MİT Krizi ile ilk darbe girişimini yaptığında ardında Gülen cemaatinin olduğunu ilk söyleyenlerden biri olduk (3). Örgütün araştırılması için ilk en kapsamlı ve delilli suç duyurusunu yapan da biz olduk (4). Buna tepki gösteren Fetullah Gülen hemen aynı gün avukatı aracılığıyla soruşturma açtırdı. Fetö mensubu şüphesi olan polis ekipleri tarafından evden alınmak istendik. Ama çorap örmeyi başaramadılar. Fetö var mı, evet var. Ama başka darbeci güçler de var.
Mahkemenin Ergenekon'u akladığı falan yok. Bunu Ergenekoncu medya da ifade ediyor (1). Gerekçeli kararda 'mecburen beraat' kararı verildiğini düşündüren ilginç satırlar var. Bu dava hukuk derslerinde okutulmalı.
Mahkeme, FETÖ üyelerinin soruşturmada görev aldığını kabul ediyor, bu kişilerin işlemlerine şüpheyle yaklaştıklarını kaydediyor. Mahkeme 'Bu manada bazı sanıklar ve müdafiilerinin aramalarda ele geçen suç unsurlarını da FETÖ/PDY üyesi kolluk mensuplarının yerleştirmiş olacakları iddiaları bir kenara atılamaz ise de, bu konuda açıkça bir olayda delil uydurulduğu ispatlanmadıkça o olayla ilgili hükümde zorunlu olarak CMK 223/2-a veya b değil de e bendi gereğince delil yetersizliğinden beraat kararı verilmesi sonucuna varılmaktadır' diyor.
Mahkeme, Ergenekon'un kumpas olduğu konusundaki karşı fikrini 'Soruşturmaların tamamının ortada hiç bir şey yokken ortaya atılmış tamamen uydurulmuş delillere dayandığına dair de elde somut deliller yoktur' ifadeleriyle açıklıyor.
Bu satırlar mahkemenin büyük bir baskı altında karar verdiğini, bu baskı altında Ergenekon örgütlenmesinin delil yetersizliğinden var olmadığı hükmüne vardığını gösteriyor. Madem elde somut ve sahte olmayan ama yetersiz deliller var öyleyse bir adım daha atıp yeni deliller araştırılabilecekken işte bu cesaret gösterilmiyor.
Gerekçede, (Ordu göreve) pankartının açıldığı cumhuriyet mitinglerinin düzenlenmesi, Cumhuriyet Çalışma Grubu adı altında TSK'nın görevi kapsamında olmayan, idarenin alanına müdahale eden işlemlerin yapılması, irtica.org internet sitesinde yayınlananlar, bunlardan bazı haberlerin AK Parti'nin kapatılması davasında delil olarak sunulması gibi örgütün varlığını gösteren olaylar varsa da hem bu eylemlerin hem de bu eylemlere katılan şahıslarda ele geçirilen silahların yasal bir delil olarak kabul edilemeyeceği vurgulanıyor!!! (5)
Matematik ve hukukta artılarla eksiler birbirini götürür!
Gerekçede, bu eylem ve silahların yasal delil kabul edilmediği, ancak bunların 'sahte delil olduklarının da söylenemeyeceği!' söyleniyor. Dolayısıyla 'sahte olmayan ama yasal da olmayan!' deliller 'delil yetersizliği' sonucunu doğurduğundan, 'Ya kardeşim uzatmayın işte.. Ergenekon diye bişey yok. Nerden uyduruyorsunuz?.. 27 el bombası var mı var ama yasal değil. Tamam sahte de değil. TSK'da çalışma grupları kurulmuş mu kurulmuş. Ordu göreve çağrıları yapılan cumhuriyet mitingleri var mı var. Bunlara katılanların birbiriyle irtibatı, evlerinde silahlar ve diğer belgeler bulundu mu bulundu. Ama bu deliller yasal delil değil. Tamam sahte de değil. Öyleyse delil yok demektir!!!'
Şu var ki bu kelimeler yerine gerekçeye hukuki jargona uydurulmuş kelimeler yazdırılmış. Bu karar hukuk derslerinde okutulmalı.
Madem gerekçede "mahkemece Ergenekon soruşturma ve kovuşturmalarında görev yapan kolluk görevlileri, savcı ve hakimlerin Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) silahlı terör örgütü üyesi oldukları gerekçesiyle yapılan soruşturma ve kovuşturma örnekleri incelenerek bu dosyalarda görev yapanların yaptıkları işlemlere şüpheyle yaklaşılmasına ilişkin örneklerin toplandığı ve bu olguların var kabul edildiği" belirtiliyor ve Ergenekon'da verilen beraat kararına destek aranıyor, o halde bu durum niçin Ergenekon davalarıyla sınırlı olsun. Bu örgüt mensubu kolluk görevlileri, savcı ve hakimlerin görev yaptığı, el attığı ve ilgilendiği ufak büyük tüm davalar için de geçerli olması gerekmez mi? Büyük/küçük demeden, asliye/ceza demeden, "oo, o zaman işin içinden çıkılmaz" demeden o davaların tümünün yeniden incelenmesi/görülmesi gerekmez mi? Adalete şüphe düşmüşse tek bir vatandaşın hakkı dahi hak değil mi? Belki en ufak bir davada dahi Fetö mensubu yargıçlar cemaat lehine karar vermiş olabilir. Öyle değil mi?..
Niçin Ergenekon'da "deliller yasal değil ama sahte de değil" denilerek delil yetersizliğinden beraat veriliyor da benzer durum Balyoz davasında yaşanmıyor? Ya da Balyoz'da beraatlere bazı deliller nedeniyle itiraz varsa benzer durum Ergenekon'da niçin yaşanmıyor? Ortada bir çok sanıkta ele geçirilen silahlar var. "Bunlar sahte değil ama yasal da değil" de ne demek?.. O silahlar nereden geldi öyleyse. Mahkeme bu şüpheyi ortaya çıkarmak zorunda değil mi?.. "Terörle mücadele edilen hassas bir dönemdeyiz, karıştırma bu işleri" durumları mı var. Unutulmasın ki halk iradesine karşı çıkan darbeci zihniyetin Fetöcüsü de 28 Şubatçısı da aynı zihniyettir. TSK, polis ve ülke asıl bunlardan temizlendikçe terörle daha iyi mücadele edilmeye başlanmıştır.
Cumhuriyet mitingleri, askeri yetkililerin verdiği demeçler, Cumhuriyet gazetesine bomba atılması, Danıştay Saldırısı... Daha bir çoğu sıralanabilecek bu somut eylemler birbiriyle organize ve bütünlük içerisinde bir amaca hizmet etti. Kitleler kışkırtılarak askeri darbe istendi. Ordu göreve çağrıldı.
Tekrar edelim. Mahkeme gerekçeli kararıyla Ergenekon'u aklamış değil. Bunu Ergenekoncu medya da ifade ediyor.
Fetö'nün varlığını bahane edip dikkatleri başka yerlere çekmeden gerçeklerin üzerine gitmek gerekir. Eğer bir darbe girişimi tıpkı 28 Şubat davasındaki gibi cesaretle kovuşturulmaz ve yargılanmazsa darbecilerin Fetöcüsü gider 28 Şubatçısı gelir. 28 Şubat davasındaki gibi sonuna kadar giden cesaretli bir mahkeme, Balyoz davasındaki gibi beraatlere ve delil yetersizliğine itiraz edip olayın peşine düşecek cesaretli bir Başsavcılık aranıyor. (Abdullah Harun / kontrgerilla.com)
(1) odatv.com/ergenekonda-deliller-uydurma-diyemeyiz-karari-03091947.html
(2) kontrgerilla.com/mansetgoster.asp?haber_no=13815
(3) caytvhaber.com/haber/yurt-haber/bakis-acisi-miti--masaya-yatirdi/4613.html
(4) kontrgerilla.com/mansetgoster.asp?haber_no=5812
(5) aydinlik.com.tr/gerekceli-karar-ergenekon-adi-altinda-orgutun-varligina-hukmedilemez-turkiye-eylul-2019
GEREKÇELİ KARARIN TAM METNİ (PDF)
7 sanıklı Balyoz davası kapandı mı?
Paralel Devlet'e suç duyurusu
(22 Eylül 2019, 12:59)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: