Ankara'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişiminde komuta merkezi olarak kullandığı Akıncı Üssü'ndeki eylemlerle ilgili 475 kişinin yargılandığı davanın görülmesine 1 aylık aranın ardından savcının esasa ilişkin mütalaasına karşı sanık savunmalarıyla devam edildi.
21.09.2019 16:47 Ankara'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişiminde komuta merkezi olarak kullandığı Akıncı Üssü'ndeki eylemlerle ilgili 475 kişinin yargılandığı davanın görülmesine savcının esasa ilişkin mütalaasına karşı sanık savunmalarıyla devam edildi.
03.09.2019 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmada sanıklar ve taraf avukatları hazır bulundu. Son duruşma 30 Temmuz'da görülmüş, alınan ara kararlar sonrası dava 3 Eylül'e ertelenmişti.
Mahkeme heyeti, savunmaları almadan önce sanıkların ve avukatların taleplerini dinledi.
Daha sonra savunmasına başlayan bölük komutan vekili üsteğmen Eren Çalışkan, 15 Temmuz darbe girişimi günü tabur komutanı Metin Bilgici tarafından mesaiye çağrıldığını ve kendisinden kursiyer teğmenleri de çağırmasını istediğini aktardı.
Çalışkan, aldığı emirle kursiyer teğmenlere WhatsApp grubundan "Arkadaşlar herkes mesaiye geliyor, şimdi." diye mesaj attığını, bazı kursiyerlerin mazeret bildirerek izin istemeleri üzerine tabur komutanına bu durumu sorduğunu, komutanın "Herkes gelsin" demesi üzerine de diğer izin taleplerinin önünü kesmek için "Arkadaşlar sorgulamayın. Herkes gelsin." diye mesaj paylaştığını anlattı.
Tabur komutanının, eğitim kıyafetlerinin giyilmesi emrini kursiyerlere ilettiğini ifade eden Çalışkan, terör saldırısı olduğu gerekçesiyle kursiyerlerle Akıncı'ya gittiklerini söyledi.
Gece ilerleyen saatlerde kursiyerlerden Murat Yazıcı ile konuştuğunu, bunun da kendisi için "dönüm noktası" olduğunu dile getiren Çalışkan, görevin illegal olduğunu öğrenmesiyle, bulundukları noktada emir komuta verenlere güvenmemeleri ve ilk fırsatta okula geri dönmeleri konusunda kursiyerleri bilgilendirdiğini belirtti.
Kışlaya çağrıldığı saat ile illegal bir faaliyet içerisinde olduklarına ilişkin mesajı gördüğü zaman aralığında, sürekli faaliyet içerisinde olduğunu savunan Çalışkan, "alarma geçip bir yerden bir yere intikal eden askerlere odaklandığı için" bir kalkışma olduğunu ve buna farkında olmadan destek verdiğini anlamasının mümkün olmadığını öne sürdü.
Çalışkan, kasıtlı olarak telefonlara cevap vermediği iddiasını reddederek, tabur komutanıyla dolaştığı için telefona bakma fırsatının olmadığını, bir süre sonra da telefonunun şarjının bittiğini iddia etti.
Duruşmaya öğle arası verildi.
04.09.2019 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 4'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'nce, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmada sanıklar ve taraf avukatları hazır bulundu.
Tutuklu sanık eski kursiyer üsteğmen Mehmet Fatih Canal savunmasında, 15 Temmuz 2016'da kurslarının bittiğini ve KKTC'ye tayini çıktığı için Kızılay'da alışveriş yaparken WhatsApp grubundan birliğe çağrıldıklarını aktardı.
Canal, birliğe girdikten sonra jet sesleri duyduğunu ancak bir anlam vermediğini ifade ederek, Muhabere Elektronik Bilgi Sistemleri (MEBS) Öğrenci ve Kurslar Tabur Komutanı Kurmay Yarbay Metin Bilgici'nin emriyle Akıncı Üssü'ne götürüldüklerini söyledi.
Birlikten özel araçlarla ayrıldıklarında bir engellemeyle karşılaşmadıklarını öne süren Canal, Akıncı Üssü'ne geldiklerinde görev dağılımı yapıldığını, karanlık bir bölgeye havacı teğmen tarafından götürüldüklerini, kendisine neler olduğunu sorduklarında havacı teğmenin, "Arkadaşlar, ben de neler olduğunu bilmiyorum. Siz bu kapıdan geçmek isteyen olursa ana kapıya yönlendirin." diyerek yanlarından ayrıldığını anlattı.
Olanlardan habersiz şekilde aldıkları emirle ilgili bölgede terör saldırısı olduğu saikiyle beklediklerini ileri süren Canal, WhatsApp grubuna gelen, "Arkadaşlar, İbrahim Başçavuş'la konuştum. Eğitim Merkez Komutanı'nın kesin emriymiş. İllegal bir iş yapıyormuşsunuz. Askeri araçlarla gitmeyip şahsi araçla intikal yapılıyormuş. Herkes silahlarını alıp birliğe dönecekmiş. Yoksa atılacakmışsınız. Eğitim Merkez Komutanı birlikte bekliyormuş." mesajıyla Akıcı Üssü'nden çıkmaya çalıştıklarını iddia etti.
Duruşmaya öğle arası verildi.
05.09.2019 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmada sanıklar ve taraf avukatları hazır bulundu.
Darbe girişiminin yaşandığı 15 Temmuz 2016'da Akıncı Üssü'ndeki 141'inci Filo Komutanlığında program subayı olarak görevli olan sanık eski yüzbaşı Özgür Ötkün savunmasında, o dönem Hollanda'ya dış görevle atandığını, bu yüzden 1 Temmuz'da eşyalarını göndermek üzere bir firmaya teslim ettiğini ve 13-14 Temmuz'da ilişik kesmek için filoya gittiğini söyledi.
Ötkün, filo komutanı yarbay Hakan Karakuş'un, terörle mücadele harekatı olabileceği için pilota ihtiyaç olduğunu söylediğini, kendisinin ise yasal olarak uçamayacağını ifade etmesine rağmen Karakuş'un kursiyerlerle ilgilenebileceğini belirtip kalmasını istediğini iddia etti.
Gece uçuş brifingine katılmadığını iddia eden Ötkün, filo binasındaki odasında yapılan toplantının darbe toplantısı olmadığını, terörle mücadele harekatına ilişkin beş dakikalık kısa bir değerlendirmede bulunduklarını ileri sürdü.
Ötkün, hiçbir kursiyere talimat vermediğini, filoda biraz dolandığını, tanıdık birini göremeyince 143'üncü Filoya geçtiğini, burada teçhizatlı ve silahlı birilerinin olduğunu ancak tanıdık bir yüze rastlamayınca tekrar 141'inci Filo tarafında bıraktığı arabasına bindiğini söyledi.
Burada aracın radyosundan bir darbe girişimi olduğunu öğrendiğini ifade eden Ötkün, Akıncı Üssü'nün bu işe dahil olduğundan emin olamadığını öne sürdü.
Ötkün, pazar günü öğle saatlerinde kendi aracıyla nizamiyeden ayrılarak Denizli'ye ailesinin yanına gittiğini, 28 Temmuz'da ifade vermesi için çağrılması üzerine geldiği Akıncı Üssü'nde tutuklandığını anlattı.
Tutukluluğu sonrasında evinde yapılan aramada 1 dolarlık banknot bulunduğuna ilişkin tutanağın gerçeği yansıtmadığını savunan Ötkün, tutanağın kendisini FETÖ üyesi göstermek için hazırlandığı iddiasında bulundu.
Darbe girişiminden önce örgütte "müdür yardımcısı" olarak faaliyette bulunduğunu belirten tanık S.K'nin, hakkında verdiği Akıncı Üssü'ndeki örgüt toplantılarına katıldığı beyanını kabul etmeyen Ötkün, örgüt üyesi olduğuna yönelik iddiaların "iftira" olduğunu savundu.
Davanın görülmesine yarın devam edilecek.
06.09.2019 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmada eski astsubay Tuğrul Fikret Duran esasa ilişkin savunmasını yaptı.
Cumhuriyet savcısınca verilen mütalaada Korgeneral Tayfun Fikret Erbilgin'in alıkonulmasıyla suçlandığını ancak iddianamede bu yönde bir delilin bulunmadığını ileri süren Duran, bu hususta bir sorumluluğunun olmadığını iddia etti.
Olay tarihinde Kara Kuvvetleri karargahında bulunduğunu, terör saldırısı olabileceğinin söylenmesi üzerine burada görevli bazı komutanlarla Akıncı Üssü'ne gittiklerini anlatan Duran, 15 Temmuz öncesi darbe girişiminden haberdar olmadığını ve darbe girişiminde bulunmadığını savundu.
Duran, "Darbe girişimi olduğunu öğrendikten sonra daha önce hiç bulunmadığım ve içinde kaybolduğum Akıncı Üssü'nde aracımın içinde beklemeye başladım. Konusu suç teşkil eden hiçbir eyleme karışmadım." diye konuştu.
Gözaltına alındıktan sonra soruşturma aşamasında verdiği FETÖ iltisakına dair beyanlarını kabul etmediğini belirten Duran, ifadelerinin, burada görevli polislerce "kurgulandığını" öne sürdü.
Sanık Duran, "Benim FETÖ ile hiçbir bağım, iltisakım yoktur. Herhangi bir suç işlemek için terör örgütüne üye olmam söz konusu değildir." savunmasını yaptı.
Aleyhindeki tanık ifadelerini de kabul etmediğini bildiren Duran, mahkeme heyetinden beraat talebinde bulundu.
Etkin pişmanlıktan yararlanmak istemişti
Eski astsubay Duran'ın soruşturma aşamasında verdiği ve "kurgulanmış" olarak nitelediği ilk ifadelerinde, FETÖ yapılanması ile ilk teması ve örgüt kapsamında görüşme yaptığı kişilerin isimleri yer alıyor.
Duran, ilk ifadelerinde, himmet adı altında FETÖ'ye para yardımında bulunduğunu, darbe girişiminden bir gün önce bazı darbe sanıkları ile toplantıya katıldığını söylemiş ve etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanmak istediğini belirtmişti.
Eski kursiyer teğmen Şevket Aydemir'in savunmasından sonra duruşmaya gelecek hafta devam edilmek üzere ara verildi.
Duruşmada eski astsubay Tuğrul Fikret Duran esasa ilişkin savunmasını yaptı.
Cumhuriyet savcısınca verilen mütalaada Korgeneral Tayfun Fikret Erbilgin'in alıkonulmasıyla suçlandığını ancak iddianamede bu yönde bir delilin bulunmadığını ileri süren Duran, bu hususta bir sorumluluğunun olmadığını iddia etti.
Olay tarihinde Kara Kuvvetleri karargahında bulunduğunu, terör saldırısı olabileceğinin söylenmesi üzerine burada görevli bazı komutanlarla Akıncı Üssü'ne gittiklerini anlatan Duran, 15 Temmuz öncesi darbe girişiminden haberdar olmadığını ve darbe girişiminde bulunmadığını savundu.
Duran, "Darbe girişimi olduğunu öğrendikten sonra daha önce hiç bulunmadığım ve içinde kaybolduğum Akıncı Üssü'nde aracımın içinde beklemeye başladım. Konusu suç teşkil eden hiçbir eyleme karışmadım." diye konuştu.
Gözaltına alındıktan sonra soruşturma aşamasında verdiği FETÖ iltisakına dair beyanlarını kabul etmediğini belirten Duran, ifadelerinin, burada görevli polislerce "kurgulandığını" öne sürdü.
Sanık Duran, "Benim FETÖ ile hiçbir bağım, iltisakım yoktur. Herhangi bir suç işlemek için terör örgütüne üye olmam söz konusu değildir." savunmasını yaptı.
Aleyhindeki tanık ifadelerini de kabul etmediğini bildiren Duran, mahkeme heyetinden beraat talebinde bulundu.
Etkin pişmanlıktan yararlanmak istemişti
Eski astsubay Duran'ın soruşturma aşamasında verdiği ve "kurgulanmış" olarak nitelediği ilk ifadelerinde, FETÖ yapılanması ile ilk teması ve örgüt kapsamında görüşme yaptığı kişilerin isimleri yer alıyor.
Duran, ilk ifadelerinde, himmet adı altında FETÖ'ye para yardımında bulunduğunu, darbe girişiminden bir gün önce bazı darbe sanıkları ile toplantıya katıldığını söylemiş ve etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanmak istediğini belirtmişti.
Eski kursiyer teğmen Şevket Aydemir'in savunmasından sonra duruşmaya gelecek hafta, 9 Eylül Pazartesi devam edilmek üzere ara verildi.
09.09.2019 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 4'üncü Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmada sanıklar ve taraf avukatları hazır bulundu.
Esasa ilişkin savunmasını yapan Kara Kuvvetleri Komutanlığı (KKK) Harekat Başkanlığında görevli eski yarbay Murat Kale, hakkındaki iddiaları reddetti.
Kale, büyük bir terörle mücadele operasyonu icra edileceği maksadıyla Akıncı Üssüne gitme emri aldığını iddia ederek saat 22.30 sularında Akıncı Üssüne giriş yaptığını belirtti.
Nizamiyeden girişi dışında her şeyin "anormal" göründüğünü söyleyen Kale, etrafta tam teçhizatlı askerler gördüğünü, üsse girişlerine müsaade edilmediğini, ısrar etmeleri üzerine askerlerin bilgi alabilmesi için birlikte geldiği sanık eski albay Nevzat Bilir'i içeri aldıklarını, bir süre sonra arayan Bilir'in Akıncı Üssü'nde kargaşanın hakim olduğunu söylediğini aktardı.
İlerleyen saatlerde halkın nizamiye önünde toplanmaya başladığını anlatan Kale, olanları anlamaya çalıştığı halde vatandaşlarla konuşarak sakinleştirmeye çalıştığını, halkın içinden havaya ateş açılması üzerine askerlerin de havaya uyarı ateşi açtığını ileri sürdü.
Eline silah almadığını ve kimseye emir vermediğini savunan Kale, "Ben, galeyana gelmiş, küfür ve slogan atarak lojmanlar bölgesindeki nizamiyeye zorla girmeye çalışan insanları ikna etmeye çalışmaktan başka hiçbir şey yapmadım." diye konuştu.
İddianamede yer alan, yaralıların üzerine sonradan tek tek atış yapıldığı iddiasını reddeden Kale, 8 sivilin şehit olduğu, onlarca kişinin yaralandığı lojmanlar nizamiyesinde böyle bir olayın yaşanmadığını, iddiaların "iftira" olduğunu öne sürdü.
Bu sırada araya giren duruşma savcısı, Kale'ye hitaben, "Murat Kale. İddianameyi beğenmeyebilirsin, eleştirebilirsin ama kamu kurumlarını bu şekilde itham edemezsin." diyerek uyarıda bulundu.
Kale de savcının kendisine bu şekilde hitap edemeyeceğini ifade ederek, mahkeme başkanından savcıyı uyarmasını istedi.
Sanık ayrıca, korgeneral Tayfur Fikret Erbilgin'in Ankara Merkez Orduevi'nden darbe teşebbüsü kapsamında zorla kaçırılarak Akıncı Üssü'ne götürülmesi olayıyla da alakası olmadığını ve FETÖ ile bağı bulunmadığını öne sürdü.
Davanın görülmesine yarın devam edilecek.
10.09.2019 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Akıncı Üssü darbe davasının görülmesine Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesinde devam edildi. Sincan Cezaevi kampüsü yanındaki salonda görülen duruşmaya sanıklar katıldı.
Duruşmada ilk olarak, duruşma düzenini bozduğu gerekçesiyle dün salondan çıkartılan eski albay Fatih Yarımbaş söz aldı ve Mahkeme Başkanı Selfet Giray'a yönelik reddi hakim talebinde bulundu.
Salondan çıkartılmasını eleştiren Yarımbaş, "Bana kurmay albay gibi bakın. Ben istediğiniz zaman bağırıp, hakaret edeceğiniz, atacağınız biri değilim. İleride 'Bu hakim hukuki usulleri uyguladı.' diyelim. Ben çıkacağım ve çayınızı içmeye geleceğim. Siz de usule uyun." ifadelerini kullandı.
Görüşü sorulan Cumhuriyet Savcısı Adnan Gümüş, talebin usulüne uygun yapılmadığını, mahkeme başkanının duruşma düzenini sağlamak üzere Ceza Muhakemesi Kanunu'ndaki haklarını kullandığını belirterek, talebin reddini istedi.
Mahkeme heyeti, duruşma düzenine yönelik işlemi nedeniyle mahkeme başkanının tarafsızlığını yitirdiğinden bahisle yapılan reddi hakim talebinin yargılamayı uzatmaya yönelik olduğuna karar verdi ve istemi reddetti.
Sanık Nevzat Bilir suçlamaları reddetti
Duruşmada daha sonra, sanıklardan Nevzat Bilir esas hakkındaki savunmasını yaptı.
Olay gecesi arkadaşlarıyla yemeğe giderken kendisinin şube müdürü olan eski albay Muzaffer Düzenli'den telefon geldiğini anlatan Bilir, "Nerede olduğumu sordu. 'Bir emriniz varsa geleyim.' dedim. 'Gerek yok.' dedi, sinirlendi kapattı. İçim rahat etmedi. Karargaha döndük ama içeri alınmadık. Orada hareketlilik vardı. Nizamiye görevlileriyle konuşup karargaha girmekte ısrarcı oldum. Harekat merkezini aradım. Büyük terör saldırıları olabileceği, bize ihtiyaç duyulabileceği söylenerek bizi Akıncı Üssü'ne yönlendirdiler. Bir grup personelle Akıncı Üssü'ne gittik." diye konuştu.
Üssün nizamiyesinde kendilerine "143. Filo'ya gidin." dediklerini ifade eden Bilir, filo girişindeki görevlilerle yaptıkları görüşmede kendisine "Bekleyin, size bilgi verilecek" denildiğini, bunun üzerine dışarıdaki kameriyede beklemeye başladığını ileri sürdü. Bilir, şöyle devam etti:
"Üste hareketlilik vardı, uçaklar uçuyordu. Bir süre sonra eşim aradı. Oran'da helikopterlerin uçtuğunu, uçak seslerinin geldiğini söyledi. Terör saldırısı olabileceğini, buna karşı tedbirler olabileceğini söyledim. Aklıma farklı bir şey gelmedi. İlerleyen saatlerde internetteki haberlerden ve filodaki manzaradan bana söylendiği gibi olağanüstü bir durum olmayabileceğini anladım. Çünkü filoda büyük çaplı, ani, plansız bir terör saldırısına karşı mücadele edecek ortam yoktu. Daha çok amaçsız bir araya gelmiş bir topluluk vardı. 'Acaba Başbakanın bahsettiği kalkışmaya karşı bir şeyler mi yapılıyor' diye düşündüm. Geç saatlerde Akıncı ile ilgili haberler görmeye başlayınca, haince planlanmış bir olaya bulaştırılmak istendiğimi anladım."
Bilir, Kara Kuvvetleri Komutanlığı Harekat Merkezinden aldığı talimatla Akıncı Üssü'ne gittiğini iddia ederek, kanunsuz bir eylemde bulunmadığını savundu.
Bilir, dava dosyasında yer alan ve "Nevzat" isminin yanı sıra Akıncı Üssü'ndeki 141. ve 143. filolar ve bazı asker gruplarının gösterildiği elle çizilmiş krokinin kim tarafından hazırlandığını bilmediğini söyledi.
Beraberindekilerle Korgeneral Tayfur Fikret Erbilgin'i lojmanından silah zoruyla alarak Akıncı Üssü'ne götürdüklerine ilişkin suçlamayı kabul etmeyen Bilir, Merkez Orduevi'ne, Akıncı Üssü'ne gitmeden önce yemek almak için gittiklerini iddia etti.
ByLock kullandığını, etkin pişmanlıktan yararlanan bir FETÖ şüphelisinin örgüt mensubu olduğuna ilişkin aleyhinde verdiği beyanı ve ankesörlü hatlar üzerinden örgüt yöneticileriyle irtibat kurduğuna dair delilleri reddeden Bilir, hakkında hiçbir somut delil bulunmadığını ileri sürdü ve beraatini istedi.
Bilir'in avukatının da savunmasının alınmasının ardından dava yarına ertelendi.
- Filo koridorunda görüldü
Cumhuriyet savcısının esas hakkındaki görüşünde Bilir'in, beraberindekilerle Korgeneral Tayfur Fikret Erbilgin'i Ankara'daki lojmanından silah zoruyla alarak Akıncı Üssü'ne götürdükleri belirtilmişti.
Bilir'in darbenin yönetim üssü olan ve giriş çıkışların kapatılıp sadece darbeye katılanların girebildiği üsse sorunsuzca girebildiğine dikkat çekilen görüşte, Bilir'in dışarıdan gelecek müdahalelere karşı 143. Filo'da üs birimlerinin güvenliğini koordine etmeye başladığı, verilen görevleri yaptığı kaydedilmişti.
Bilir'in elinde haritayla filo komutanlığı odasına girdiğine ilişkin kamera görüntülerine işaret edilen görüşte, sanık hakkında Bursa'da FETÖ mensubu olduğuna yönelik ihbar bulunduğu, Ankara'da ise sabit ve ankesörlü hatlar üzerinden örgütün üst düzey yöneticileriyle irtibat kurduğuna ilişkin tespitler olduğu aktarılmış, telefonunda ise 2014'te ByLock yüklendiğinin belirlendiği kaydedilmişti.
Esas hakkındaki görüşte Bilir'in "anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapse çarptırılması, "kişiyi hürriyetinden yoksun kılmak" suçundan ise hakkında suç duyurusunda bulunulması istenmişti.
11.09.2019 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 4'üncü Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmada, eski pilot kurmay yarbay Hüseyin Yılmaz, savcının esasa ilişkin mütalaasına karşı savunma yaptı.
Yılmaz, olay tarihinde Akıncı Üssü'nde geri hizmet uçucusu olarak görev yaptığını belirtti.
Darbe girişiminin yaşandığı 15 Temmuz akşamı ailece oğlunun doğum gününü kutladıklarını ifade eden Yılmaz, saat 22.54'te kendisini arayan yarbay Ayhan Çatıkkaya'nın bir an önce Akıncı Üssü'ne gelmesini istediğini aktardı.
Yılmaz, "Oğlunun doğum gününü kutladığını, evinde yaklaşık 20 misafirinin bulunduğunu, bunun için Akıncı Üssü'ne gelemeyeceğini söylediğini ifade ederek, "Ancak askeri terbiyem gereği fazla ısrar edemedim. Ben uzun süre uçmadığım için uçak kullanamazdım. Çünkü tazeleme uçuşları yapmamıştım. Bu durumda olan beni aradıklarına göre savaş çıktığını, Suriye'ye harekat düzenleneceğini düşündüm." dedi.
Bunun üzerine uçuş tulumunu giyerek Akıncı Üssüne gittiğini belirten Yılmaz, buraya geldiği ana kadar darbe girişimine ilişkin bilgisinin bulunmadığını iddia etti.
Uçuş tulumu nedeniyle nizamiyede kendisine "neden üsse geldiğine" dair soru sorulmadığını anlatan Yılmaz, burada karşılaştığı bir teğmenin "141. Filoya gitmesi gerektiğini" söylediğini bildirdi.
Söz konusu yere geldiğinde silahlı askerlerin kendisini içeriye almadıklarını dile getiren Yılmaz, bunun üzerine 143. Filoya yöneldiğini kaydetti.
Burada bazı subaylarla görüştüğünü söyleyen Yılmaz, okuduğu haberlerden darbe girişiminin emir komuta zinciri dışında yapıldığını anladığını ifade etti.
Yılmaz, Akıncı Üssü'nden ayrılmak istediğini ancak nizamiyelerin askerlerce tutulduğunu, çıkmak isteyenlerin vurulduğuna dair söylentilerin dolaşması nedeniyle bu girişimden vazgeçtiğini ileri sürdü.
Sabah saatlerine kadar kaldığı Akıncı Üssü'nde darbe girişimine katkı sağlayacak herhangi bir eylemde bulunmadığını savunan Yılmaz, savaş uçağı kullanmadığını söyledi.
Soruşturma aşamasında yapılan inceleme sonucu FETÖ ile irtibatının olmadığının ortaya çıktığını öne süren Yılmaz, suçsuz olduğunu savunarak beraatini talep etti.
Duruşmaya yarın devam edilecek.
12.09.2019 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 4'üncü Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmaya sanıklar, yakınları ve taraf avukatları katıldı.
Dönemin Jandarma Genel Komutanı emekli Orgeneral Galip Mendi'yi derdest eden ekipte yer aldığı öne sürülen sanık eski binbaşı Mehmet Cantürk, savcının esasa ilişkin mütalaasına karşı savunma yaptı.
Olay tarihinde askeri hattan arandığını, terörle mücadele harekatı yapılacağı bilgisinin verilmesi üzerine Akıncı Üssü'ne gittiğini iddia eden Cantürk, bu eylemi darbe girişimi kapsamında yapmadığını savundu.
Akıncı Üssü'nde bulunduğu süre zarfından herhangi bir darbe faaliyetinde bulunmadığını, pasif konumunda kaldığını öne süren Cantürk, silah kullanmadığını, sözde sıkıyönetim direktifindeki talimatlara uymadığını savundu.
Orgeneral Mendi'nin derdest edilmesiyle ilgisinin bulunmadığını da ileri süren Cantürk, Mendi'nin derdest edildiği saatlerde Akıncı Üssü'nde bulunduğuna dair telefon sinyal bilgilerinin bulunduğunu aktardı.
Cüzdanından çıkan 1 ABD dolarının "B serisi" olduğunu ifade eden Cantürk, başka yabancı paraların yanında bulunduğunu söyledi.
Cantürk, İspanya'ya yaptığı ziyaretten kalan söz konusu paraları bozdurmaya değmeyecek miktarda olduğu için cüzdanında taşıdığını belirterek FETÖ üyesi olmadığını iddia etti.
Gelinen aşamada suçsuz olduğunun ortaya çıktığını savunan Cantürk, beraatini talep etti.
Duruşmaya yarın devam edilecek.
13.09.2019 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmaya sanıklar, yakınları ve taraf avukatları katıldı.
Esasa ilişkin savunma yapan eski binbaşı Abdullah Demir, olay tarihinde Kara Kuvvetleri Komutanlığı (KKK) Harekat Başkanlığında görev yaptığını anlattı.
Darbe girişiminin yaşandığı gün mesaisini tamamladıktan sonra evine geçtiğini, evdeyken askeri hattan aranarak karargaha gelmesinin istendiğini iddia eden sanık Demir, bunun üzerine görev yerine gittiğini söyledi.
Daha önce de telefonla emir alarak göreve gittiğini savunan Demir, şunları anlattı:
"KKK nizamiyesine ulaştığımda oradaki personelin silahlı ve tam teçhizatlı olduğunu gördüm. Harekat merkezinde görevli olduğumu söyleyip içeri girdim. Bu sırada Nevzat Bilir albay yanımıza geldi. 'Arkadaşlar Terörle Mücadele Harekatı (TMH) olacak ve Akıncı Üssü'ne gideceğiz.' dedi. Akıncı'ya gitme emri üzerine saat 22.00 civarı arabamla Mehmet Cantürk ve Ali Tiryaki ile yola çıktık. Yarım saat sonra Akıncı Üssü'ne kimlik kontrolünden sonra giriş yaptık. Üssü bilmediğimizden yetkili birilerini bulmaya çalıştık."
Akıncı Üssü'nde beklediği sırada askeri hattan arandığını ve Kara Harp Okulu'na gitmesinin emredildiğini öne süren Demir, "Üsten çıkmak için nizamiyeye yöneldiğimizde üsse giriş çıkışların yasaklandığı söylendi. Biz de arkadaşlarla sabaha kadar arabanın içinde bekledik." diye konuştu.
Sanık Demir, sabah saatlerinde arabanın yanına gelen kişilerin yönlendirmesiyle üssün karargahına gittiklerini ve orada gözaltına alındığını beyan etti.
Akıncı Üssü'nde bulunduğu süre zarfında yasa dışı bir eyleminin olmadığını iddia eden Demir, "3 yılı aşkın bir süredir tutukluyum. Askeri teamüller dışında bir davranışım olmadı." dedi.
Duruşmaya, 16 Eylül pazartesi günü devam edilecek.
16.09.2019 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 4'üncü Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmaya sanıklar, yakınları ve taraf avukatları katıldı.
Duruşmada, dönemin Kara Kuvvetleri Komutanlığı (KKK) Personel Başkanı emekli Tümgeneral Ömer Şevki Gençtürk'ü derdest eden sanık eski kurmay yarbay Şahin Karatekin, esasa ilişkin savunma yaptı.
Olay tarihinde KKK Harekat Başkanlığı Plan ve Harekat Daire Başkanlığında görev yaptığını söyleyen Karatekin, dönemin KKK Genel Sekreteri Kurmay Albay Uğur Karaca'nın kendisini aradığını, akşam Karargah'a yönelik büyük terör saldırısı olabileceğini, TSK'deki "paralelcilerin" de bu saldırılara destek vereceğini söylediğini aktardı.
Emir üzerine Gençtürk'ün odasına gittiğini, bu sırada bir üsteğmenin kendisinden önce odaya girdiğini anlatan Karatekin, Gençtürk'e, "Sizi tutuklayıp Merkez Komutanlığına götüreceğim." dediğini belirtti.
FETÖ'cü olduğunu düşündüğü tümgeneral Ömer Şevki Gençtürk'ü gözaltına aldığını ifade eden Karatekin, "Gençtürk'ün bulunduğu araçla ilerlerken Uğur Karaca aradı. Merkez Komutanlığı yerine Akıncı Üssü'ne gitmemizi istedi. Bunun üzerine Akıncı'ya devam ettik." şeklinde savunma yaptı.
Akıncı Üssü nizamiyesindeki askerlere, Gençtürk'ü tutukladıklarını söylemeleri üzerine içeri alındıklarını dile getiren Karatekin, daha sonra Gençtürk'ü bir binaya bıraktıklarını anlattı.
Akıncı Üssü'nde zorla tutulduğunu savunan Karatekin, bir yolunu bularak kaçmayı başardığını iddia etti.
Amirlerinin emriyle Gençtürk'ü gözaltına aldığını ve darbe kastının olmadığını öne süren Karatekin, tahliye talebinde bulundu.
Müşteki sıfatıyla 28 Mart 2018'de Ankara 19'uncu Ağır Ceza Mahkemesinde ifade veren ve olay gününü anlatan emekli tümgeneral Ömer Şevki Gençtürk, makamında bulunduğu sırada sanıklar Karatekin ile eski üsteğmen Oğuzhan Çelikoğlu'nun içeri girdiğini, Karatekin'in namluya mermi sürdüğü silahı kendisine doğrultarak, "Sizi Genelkurmay Başkanlığı adına tutukluyorum." dediğini aktarmıştı.
Duruşmaya yarın devam edilecek.
17.09.2019 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmaya sanıklar, yakınları ve taraf avukatları katıldı.
Duruşmada, esasa ilişkin savunma yapan Özel Kuvvetler Komutanlığında (ÖKK) görevli sanık eski yüzbaşı Murat Çakır, 15 Temmuz'da ÖKK'de görevli yarbay Halit Kazancı'nın emri üzerine Akıncı Üssü'ne gittiğini iddia etti.
Çakır, üsse şahsi aracıyla giriş yaptığını, orada askeri üslere terör saldırısı yapılacağına yönelik istihbarat olduğunu öğrendiğini, ardından beklemeye başladığını anlattı.
Kazancı'nın kendisini terör saldırısı ihtimaline yönelik çağırdığını öne süren Çakır, sabaha kadar 143. Filo'nun ek binasında beklediğini iddia etti.
Kazancı ile görüştükten sonra üsse gelen ÖKK personelini karşıladığına yönelik tanık beyanını reddeden Çakır, emir komuta zinciri içerisinde verilen emirleri uyguladığını söyledi.
FETÖ üyesi olduğu iddiasını da kabul etmeyen Çakır, tahliyesini talep etti.
Duruşmaya yarın devam edilecek.
18.09.2019 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmaya sanıklar, yakınları ve taraf avukatları katıldı.
Duruşmada dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar'ı derdest eden ekipte yer alan, suç tarihinde Özel Kuvvetler Komutanlığında görevli eski yüzbaşı İbrahim Gerboğa, esasa ilişkin savunma yaptı. Darbe girişimi sırasında İzmir'de görevli olduğunu belirten Gerboğa, eski albay Fırat Alakuş'un tatbikat yapılacağını ve kendisinin de görev alacağını söylemesi üzerine izin alarak Ankara'ya geldiğini söyledi.
Gerboğa, 15 Temmuz'da saat 18.00 civarında Alakuş'un emrettiği gibi Akıncı Üssü'ne geldiğini belirterek, "Nizamiyede tatbikat için geldiğimizi söyledik. Görevli eşliğinde üsse girdik. Askeri kıyafetlerimizi giydik. Fırat albay, 'Genelkurmay'a terör saldırısı ve komutana suikast girişimi olabilir. Genelkurmay'ın güvenliğini sağlayacağız.' dedi." ifadelerini kullandı.
Akıncı Üssü'nde bulunan ÖKK personeliyle saat 20.30 civarında otobüsle Genelkurmay karargahına gitmek üzere yola çıktıklarını anlatan Gerboğa, Genelkurmay'a gidince komutanların güvenliğini sağlamakla görevlendirildiğini iddia etti. Alakuş'un, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Akar'ın güvenli bölgeye tahliye edileceğini emrettiğini belirten Gerboğa, kendisine komutanın güvenliğini sağlama görevi verdiğini ifade etti.
Gerboğa, Genelkurmay Başkanı Akar'ı derdest etmediklerini, aksine güvenliğini sağladıklarını öne sürerek, "Hulusi Akar'ın emniyeti için Akıncı Üssü'ne tahliye ettik. Asla cebir ve şiddet içeren bir eylemim yoktur. Komutan için koruma görevi yaptık." dedi.
Akıncı Üssü'nde gece boyunca kimseye karşı silah kullanmadığını ileri süren Gerboğa, "Pist bombalandıktan sonra saat 13.00 gibi araçla nizamiyeden çıktım. Bir müddet sonra polisler tarafından durdurulup gözaltına alındım." diye konuştu.
FETÖ'nün mahrem imamlarıyla ankesörlü telefonlardan periyodik ve ardışık arama sistemiyle iletişime geçtiğine yönelik tespiti de reddeden Gerboğa, HTS kayıtlarındaki 43 aramanın yasal dayanağı olmadığını ve delil sayılamayacağını iddia etti.
Duruşmaya yarın devam edilecek.
19.09.2019 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 4'üncü Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmaya sanıklar, yakınları ve taraf avukatları katıldı.
Duruşmada, darbe girişimi sırasında eski albay Fırat Alakuş komutanlığında Genelkurmay Başkanlığı Karargahını basan timde yer alan eski astsubay Selçuk Yavuz, savcının esasa ilişkin mütalaaya karşı savunma yaptı.
Darbe girişiminden bir gün önce izinli olduğunu, kendisini arayan tim komutanının 15 Temmuz'da tatbikat yapılacağı bilgisini kendisiyle paylaştığını aktaran Yavuz, eski albay Alakuş'un da tatbikatın dönemin ÖKK Komutanı Korgeneral Zekai Aksakallı'nın emriyle yapılacağı söylediğini iddia etti.
Darbe girişiminin yaşandığı 15 Temmuz'da tatbikat yapılacağı düşüncesiyle Akıncı Üssüne gittiğini anlatan Yavuz, bir süre sonra Alakuş'un komutanlığında bir otobüsle Genelkurmay Başkanlığı Karargahına geçtiklerini kaydetti.
Burada terör saldırısına karşı güvenlik önlemi almak için görevlendirildiklerini ifade eden Yavuz, bu kapsamda Kuzey Nizamiye bölgesine gittiğini, sabah saatlerine kadar burada kaldığını söyledi.
Emir komuta zinciri içinde hareket ettiğini, kanunsuz bir eylemde bulunmadığını öne süren Yavuz, suçsuz olduğunu savunarak beraatini talep etti.
Sanık avukatının savunmasının ardından duruşmaya yarın devam edilmek üzere ara verildi.
20.09.2019 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmaya sanıklar, yakınları ve taraf avukatları katıldı.
Duruşmada, dönemin Jandarma Genel Komutanı emekli Orgeneral Galip Mendi'yi alıkoyan eski Konya Jandarma Bölge Komutanı tuğgeneral Timurcan Ermiş, esasa ilişkin mütalaaya karşı savunma yaptı.
Olay tarihinde yıllık izinde olduğunu, helikopter kazasında yaralanan askerlere geçmiş olsun ziyareti ve özel işlerini yapabilmek için Konya'dan Ankara'ya geldiğini ileri süren Ermiş, bu esnada Genelkurmay Başkanlığı Harekat Merkezinden arandığını ifade etti.
Telefondaki kişinin Genelkurmay Başkanı ile kuvvet komutanlarının Akıncı Üssü'ne geçeceklerini, kendisinin de Orgeneral Mendi'yi güvenli şekilde buraya götürmesi için görevlendirildiğini söylediğini iddia eden Ermiş, bunun üzerine Ankara'da görevli eski emir astsubay Tuncay Nergis'e ulaştığını kaydetti.
Nergis'in yanında birkaç astsubay getirdiğini anlatan Ermiş, akşam saatlerinde Genelkurmay Başkanlığı karargahında silah seslerinin gelmesi üzerine Mendi'nin emir subayına ulaşarak nerede olduklarını sorduğunu ifade eden Ermiş, Mendi'nin Gazi Orduevi'ndeki düğüne katıldığını öğrendiğini söyledi.
Yanındaki askerlerle orduevine geçtiğini dile getiren Ermiş, görüştüğü Mendi'ye gelişmelerle ilgili bilgi verdikten sonra makam aracıyla Akıncı Üssü'ne gittiklerini ileri sürdü.
İddianamede ve mütalaada yer aldığı gibi Mendi'yi alıkoymadığını iddia eden Ermiş, olay gününe ait güvenlik kamera kayıtlarının kendisini doğrulandığını savundu.
Akıncı Üssü'deki 143. Filo'ya geçtiklerini, sabah saatlerine kadar dışarıda kaldığını belirten Ermiş, Mendi'nin filo içinde ne yaptığı konusunda bilgi sahibi olmadığını ileri sürdü.
Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde, sağlık sorunlarını gerekçe gösteren Ermiş, savunmasına kalan kısmını 23 Eylül Pazartesi günü yapmak istediğini dile getirdi.
Mahkeme heyeti de söz konusu tarihte devam edilmek üzere duruşmaya ara verdi.
Paralel yapı-15 Temmuz (2016)-29 Mart (2017) 'Ankara 475 sanık (ilk 486) Darbe/Akıncı Hava Üssü' davası
(21 Eylül 2019, 16:47)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: