Ankara'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişiminde komuta merkezi olarak kullandığı Akıncı Üssü'ndeki eylemlere ilişkin 475 kişinin yargılandığı davada sanıklar, esasa ilişkin savunma yaptı.
13.07.2019 13:56 Ankara'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişiminde komuta merkezi olarak kullandığı Akıncı Üssü'ndeki eylemlere ilişkin 475 kişinin yargılandığı davada sanıklar, esasa ilişkin savunma yaptı.
01.07.2019 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmada, tutuklu sanıklar ve yakınları ile taraf avukatları hazır bulundu.
Darbe girişiminin yaşandığı dönemde Deniz Kuvvetleri Komutanlığında yarbay rütbesiyle görev yapan Aydın Nevzat Özkan, dosyada aleyhinde hiçbir delil olmadığını savundu.
Özkan, 15 Temmuz'da oda arkadaşı Özer Zeren ile mesai bitimi ayrıldıklarını ve bir alışveriş merkezinde yemek yediklerini, bu sırada tuğamiral Ömer Faruk Harmancık'ın Zeren'i arayıp gideceği yere bırakılmayı rica ettiğini öğrendiğini belirtti.
Akıncı Üssü'ne gittiklerini ancak kendisinin lojman nizamiyesinde indiğini ve Zeren'in çıkmasını beklediğini anlatan Özkan, üsse hiç girmediğini iddia etti.
Özkan, saat 00.00 civarı darbe girişiminden haberdar olduğunu, hiçbir eyleme karışmadığını ve saat 00.30 civarı gelen Özer Zeren ile bölgeyi terk ettiklerini söyledi.
Sadece asker olduğu için gözaltına alındığını ve tutuklandığını ileri süren Özkan, mesai arkadaşının araçla bir generali istediği yere bırakmasından dolayı bu durumda olduğunu ifade etti.
Özkan, iddianamede ve mütalaada savunma yapmasını gerektirecek somut bir şey de bulunmadığını öne sürerek, aleyhinde bir delil de bulunmadığını savundu. Tersine, lehine pek çok delilin ortaya çıktığını iddia eden Özkan, hangi fiille suçlandığını bilmediğini aktardı.
FETÖ üyesi olduğuna yönelik iddiayla alakalı da herhangi bir delil bulunmadığını savunan Özkan, örgütle bir bağı olmadığını iddia etti, tahliye ve beraat talebinde bulundu.
- Akıncı'ya tatbikat diye gitmiş
15 Temmuz'da Kara Kuvvetleri Komutanlığında Bilişim Kısım Astsubayı olarak görev yapan Ünsal Canboğa da darbe girişiminin yaşandığı gün amirinin, terör saldırılarına karşı tatbikat olacağını, kendisinin de bu tatbikatta görevli olacağına yönelik emir verdiğini iddia etti.
Tatbikatla ilgili detay öğrenemediğini ileri süren Canboğa, akşam evinde ailesiyle olduğu sırada saat 20.24'te binbaşı Zeyit Karagöz'den telefon geldiğini söyledi. Canboğa, Karagöz'ün acil ve tehlikeli bir durum olduğunu, acilen Akıncı kışlasına gitmesi gerektiğini ilettiğini bildirdi.
Akıncı Üssü'ne saat 22.30 gibi gittiğini, nizamiyede niçin geldiğinin sorulduğunu ifade eden Canboğa, Kara Kuvvetleri Komutanlığından tatbikat maksatlı geldiğini söylediğini, askeri kimliğini de gösterdikten sonra üsse alındığını ileri sürdü.
Canboğa, görevlilerin yönlendirmesiyle bindiği askeri araçla terminal binası olduğunu sonradan öğrendiği yere geldiğini ifade ederek, orada tanımadığı başka personelin de bulunduğunu bildirdi.
Amirlerinin de üsse gelmesini beklediğini, ilerleyen saatlerde de darbe girişimi olduğunu öğrendiğini bildiren Canboğa, sabaha kadar bir eylemde bulunmadan beklediğini iddia etti.
Canboğa, sabah çıkabilecekken askeri savcının geleceğini öğrenince çıkmaktan vazgeçtiğini, amirinin emriyle geldiğinden yetkililere müracaat etmeyi düşündüğünü ve böyle de yaptığını öne sürdü.
Suçsuz olduğunu öne süren Canboğa, tahliyesini ve beraatini talep etti.
Duruşmaya yarın devam edilmek üzere ara verildi.
02.07.2019 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmada, tutuklu sanıklar ve yakınları ile taraf avukatları hazır bulundu.
Duruşmada savunma yapması için huzura çağrılan sanıklar Mehmet Fatih Canal, Eren Çalışkan, Şevket Aydemir, Oğuz Kağan Ayran, çeşitli sebeplerle süre talebinde bulundu. Ayrıca, Oğuz Haksal ve İrfan Altuntaş, tahliyelerini talep etti.
Bunun üzerine ara karar veren mahkeme, sanıklar Oğuz Haksal ve İrfan Altuntaş'ın tahliye talebini reddetti.
Mahkeme, Mehmet Fatih Canal, Oğuz Kağan Ayran, Eren Çalışkan ve Şevket Aydemir'in savunma hazırlığına ilişkin talepleri nazara alınarak sanıklara mütalaaya karşı sözlü beyanlarını sunmaları için 30 Temmuz'a kadar süre verilmesini kararlaştırdı.
Sanıklara, belirtilen tarihe kadar beyanda bulunmadıkları takdirde de sözlü beyanda bulunmaktan vazgeçmiş sayılacakları hatırlatıldı.
Duruşmaya yarın devam edilmek üzere ara verildi.
03.07.2019 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmada, tutuklu sanıklar ve yakınları ile taraf avukatları hazır bulundu.
Darbe girişiminin yaşandığı dönemde Özel Kuvvetler Komutanlığı'nda kurmay binbaşı rütbesiyle görev yapan Selim Hakan Taş, 15 Temmuz'da mutlak itaat anlayışıyla hareket ettiğini söyledi.
Daha önce emirler doğrultusunda tatbikatlara gittiğini anlatan Taş, darbe girişiminin yaşandığı gün de tatbikat olacağı gerekçesiyle emirlere uyduğunu ileri sürdü.
Taş, o gece yaşanan tüm gelişmelerin tatbikat kapsamında yapılan bir faaliyet olduğunu düşündürdüğünü iddia ederek, "Gördüğüm hiçbir şey anormal gelmedi." diye konuştu. Suçlamaları kabul etmeyen Taş, tahliyesini ve beraatini istedi.
Darbe girişiminin yaşandığı gün, İstanbul'daki Harp Akademileri Komutanlığı'nda görev yapan ancak, 15 Temmuz'da Akıncı Üssü'ne gelen sanık eski yüzbaşı Ömer Faruk Alp de savunmasında suçlamaları kabul etmedi.
Alp, Üs'te bulunmasına rağmen o gün silahlı olmadığını ve Üs içinde bir yerde nöbet de tutmadığını iddia ederek, hakkında somut bir kanıt bulunmadığını ileri sürdü.
FETÖ üyesi olmadığını da savunan Alp, tahliye ve beraat talebinde bulundu.
Duruşmaya yarın devam edilmek üzere ara verildi.
04.07.2019 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmada, tutuklu sanıklar ve yakınları ile taraf avukatları hazır bulundu.
Darbe girişiminin yaşandığı dönemde, Akıncı Üssü Komutanı tuğgeneral Hakan Evrim'in emir astsubaylığını yapan Fatih Aslantaş, suçlamaları kabul etmedi.
Aslantaş, o gün komutan mesaiye geldiği için mesaide bulunduğunu ileri sürerek, o gece darbe girişimine dair bir eylemde bulunmadığını savundu.
15 Temmuz günü saat 06.30'da mesaiye başladığını ve her şeyin olağan seyrinde olduğunu ifade eden Aslantaş, bir ara Evrim'in oğlunun rahatsızlığı nedeniyle Etimesgut'taki hastaneye gidip geldiğini söyledi.
Aslantaş, bir süre sonra Güvenlik Harekat Merkezi'nden aranıp bir tümgeneralin giriş yaptığının bildirildiğini belirterek, öncesinde bir bilgilendirme olmadığı için yanlış bilgi olabileceğini, bu yüzden Güvenlik Harekat Merkezi'nin girişi teyit edip kendisini tekrar bilgilendirdiğini bildirdi.
Bunun üzerine Evrim'e haber verdiğini anlatan Aslantaş, gelen kişinin de İzmir Çiğli 2. Ana Jet Üssü komutanı tümgeneral Kubilay Selçuk olduğunu sonradan öğrendiğini ifade etti.
Orgeneral Akın Öztürk'ün de kızını ziyaret için lojmana geleceğini ancak üsse uğramayacağını öğrendiğini bildiren Aslantaş, bu durumu da Evrim'e ilettiğini anlattı.
Aslantaş, bir süre sonra Evrim ile Selçuk'un 143. Filo'ya geçtiğini, Evrim'in filoya bir de minibüs istediğini dile getirerek, araç tahsisi arayıp minibüsü ayarladığını ve birlikte bulunduğu Selçuk'un emir astsubayı ile aracı filo bölgesine bırakıp karargaha döndüğünü aktardı.
Şeref salonunun da açık olup olmadığına Evrim'in emri üzerine baktığını ancak salonu kendisinin hazırlatmadığını iddia eden Aslantaş, saat 21.30 gibi karargah önünde 5-6 teçhizatlı asker ile araçlar gördüğünü ifade etti.
Akın Öztürk'ün yanı sıra dönemin Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar ve birkaç generalin geldiğini öğrendiğini iddia eden Aslantaş, sabaha kadar emir astsubayı odasında bulunduğunu ileri sürdü.
Aslantaş, Evrim'den ya da bir başkasından darbe girişimine dair emir almadığını, kimseye de bu yönde emir vermediğini ve bir emri iletmediğini iddia etti.
Evrim'in sabah ayrılabileceğini belirtmesi üzerine çıktığını ve evine gittiğini öne süren Aslantaş, darbeye yönelik bir eylemde bulunmadığını savundu.
"Ne biliyorsam tüm dürüstlüğümle anlattığıma inanmanızı istiyorum." diyen Aslantaş, tahliye ve beraat talebinde bulundu.
Sanık eski yüzbaşı Mustafa Altunay ise hakkında Yargıtay'da görüşülmekte olan bir dosya bulunduğunu belirterek, beyanda bulunmak için bu dosyanın akibetini beklediğini kaydetti ve bu yüzden süre verilmesini istedi.
Bu talebi görüşen mahkeme heyeti, Yargıtay'daki davanın beyanı erteleyecek bir duruma neden olamayacağı gerekçesiyle sanık Altunay'ın süre talebini reddetti.
Sanık Altunay ise Yargıtay'daki davayı bekleyeceğini ifade ederek, esasa yönelik beyanda bulunmadı.
Duruşmaya öğle arası verildi.
Darbe girişiminin yaşandığı dönemde Kayseri'de konuşlu 12. Hava Ulaştırma Üs Komutanı olan sanık eski tuğgeneral Cemal Akyıldız da esasa yönelik beyanında üzerine atılı tüm suçları reddettiğini söyledi.
Darbe planlayıcısı olduğuna yönelik suçlamayı kabul etmeyen Akyıldız, darbe girişiminden haberdar olsa o gün İstanbul'daki düğüne gitmeyeceğini iddia etti.
"Hain darbe teşebbüsü içinde yer almadım, tarafsız kalmadım. Teşebbüsü önlemek, birliğimi hain girişime bulaştırmamak üzere talimat verdim." diyen Akyıldız, ancak Muharip Hava Kuvveti Komutanı Korgeneral Mehmet Şanver'in kızının düğününde bulunduğu sırada derdest edildiği için birliğinde yaşananlardan haberdar olamadığını öne sürdü.
Akyıldız, buna rağmen, derdest edilmeden önce aldığı son bilginin birlikte bir sorun bulunmadığı yönünde olduğunu söyledi.
İddia makamının, savlarını ispat edemediğini ileri süren Akyıldız, FETÖ üyesi de olmadığını savundu.
Tahliyesini ve beraatini isteyen Akyıldız, bu davaya konu olacak bir eylemi bulunmadığı için dosyasının ayrılmasını da talep etti.
Duruşmaya yarın devam edilmek üzere ara verildi.
05.07.2019 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmada, tutuklu sanıklar ve yakınları ile taraf avukatları hazır bulundu.
Darbe girişiminden önce, astsubayken subaylık sınavını kazandığı için Harp Okulu kursiyeri olduğunu belirten Fatih Arslan, o gece ve öncesinde vatana ve bayrağa ihanet etmediğini söyledi. "Örgüt üyeliği ve hainliği kabul etmiyorum." diyen Arslan, darbe girişiminin yaşandığı gece de amirlerinin emirlerine uyduğunu, emir komuta zinciri içinde hareket ettiğini ileri sürdü.
Arslan, suçlamaları da reddederek beraat talebinde bulundu.
Sanık eski astsubay Adem Gül de savunmasında, 15 Temmuz Cuma günü, istememesine rağmen amirinin emri doğrultusunda koruma ve güvenlik tatbikatı için Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı'na gittiğini söyledi.
Amirinin ısrarı doğrultusunda gittiği Muhafız Alayı'nda durumdan endişe edip çıkmaya çalıştığını, ancak izin verilmediğini savunan Gül, sabaha doğru gelen, birliği olan Özel Kuvvetler Komutanlığı'na gideceğini öğrendiği helikoptere bindiğini ifade etti. Gül, ancak helikopterin Akıncı Üssü'ne iniş yaptığını dile getirerek, buraya yapılan top atışlarının ardından kısa süre içinde üsten ayrıldığını ileri sürdü.
Tatbikat diye böyle bir durumda kalmasına neden olan sicil amirinden şikayetçi olduğunu belirten Gül, darbe girişiminin içinde yer almadığını savundu.
Gül, örgüt üyesi olmadığını iddia ederek, sabit ya da ankesörlü hatlardan arandığına yönelik suçlamayı da kabul etmedi. Gül, tahliye ve beraat talebinde bulundu.
08.07.2019 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmada tutuklu sanıklar ve yakınları ile taraf avukatları hazır bulundu.
Eski orgeneral ve Yüksek Askeri Şura üyesi Akın Öztürk'ün korumalarından eski astsubay Can Kaya, savunmasında suçlamaları kabul etmedi.
Kaya, darbe girişiminin yaşandığı dönemde Özel Kuvvetler Komutanlığı personeli olarak Öztürk'ün korumalığını yaptığını, 15 Temmuz günü öğle saatlerinde Ankara'ya gelecek komutanı karşılamak üzere 12.00 gibi 11. Hava Üssü'ne gittiklerini anlattı.
Akın Öztürk ve Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Salih Zeki Çolak'ı taşıyan uçağın 13.30 civarında geldiğini ve komutanı aldıktan sonra Akıncı Üssü'ne gittiklerini söyleyen Kaya, Öztürk'ü kızının evine bıraktıktan sonra 21.30'a kadar üste bulunan sosyal tesislerde vakit geçirdiklerini savundu.
Kaya, sabah gelmelerinin belirtilmesi üzerine eve gitmek üzere hareket ettiklerini ancak Şaşmaz civarında Genelkurmay'da bir şeyler olduğunu öğrendiklerini, durumun haber verildiği Öztürk'ün kendilerini çağırması sonrası Akıncı Üssü lojmanlarına döndüklerini kaydetti.
Akın Öztürk'ün 23.45-00.00 civarı inip makam aracına bindiğini ve Akıncı Üssü'ne gittiklerini anlatan Kaya, karargaha vardıklarında kimsenin kendilerini karşılamadığını savundu.
Kaya, Akın Öztürk ve astsubay İsmail Keskin'in karargaha girdiğini, kendisinin de yaklaşık 30 saniye sonra peşlerinden giriş yaptığını belirterek, emir astsubayının odasına geçtiğini, Öztürk'ün bulunduğu odada Genelkurmay Başkanı'nın da sesini duyduğunu söyledi.
Kablosu kesik televizyonları tamir için çağrılan birinin üs komutanının odasındaki televizyonu tamir edemediğini ancak emir astsubayının odasındaki televizyonu tamir ettiğini öne süren Kaya, bunun üzerine çalışan televizyonu üs komutanının odasına götürdüklerini dile getirdi.
Kaya, odadaki konuşmaları duyduklarını, bunları mahkeme huzurundaki ve soruşturma aşamasındaki beyanlarında da söylediğini kaydetti.
Genelkurmay Başkanı'nın 06.00-07.00 civarı üssün ateş altına alınması sonrası "Başbakan'la görüşeyim, Cumhurbaşkanı'na gideyim" gibi ifadelerini duyduklarını, en son Başbakan'a ve MİT Müsteşarı'na telefonla ulaşıldığını belirten Kaya, Akar'ı bir süre sonra helikoptere binmek üzere piste götürdüklerini ifade etti.
Kaya, bu sırada karargah önünde Akın Öztürk'ün de gitmek istemesi üzerine Akar'n "Akın sen burada kal, ben seni bir iki saat sonra aldırırım." dediğini de iddia etti.
Akar ayrıldıktan sonra karargah binasındaki harekat komutanının odasına girdiklerini, orada o dönem Genelkurmay 2. Başkanı olan Orgeneral Yaşar Güler'i gördüğünü anlatan Kaya, Öztürk ile Güler'in konuştuğunu söyledi.
Güler'e çay götürdüğünü belirten Kaya, bir ara onu çıkarmak istediğini ancak Güler'in Zekai Aksakallı'nın göndereceği ekibi beklemek istediğini ve çıkmadığını öne sürdü.
Bir binada Hava Kuvvetleri Komutanı Abidin Ünal'ı da bulduklarını anlatan Kaya, Akın Öztürk'ün iki kez helikopterle Başbakanlığa gitmek istediğini ancak bunun gerçekleşmediğini savundu.
Komutanların daha sonra araçlarla çıkış yapmak üzere hareket ettiklerini, kendilerinin de peşlerinden gittiğini dile getiren Kaya, polis kontrolünden sonra Hava Kuvvetleri Komutanlığına geçildiğini anlattı.
Kaya, Öztürk'ün evine geçmesinden sonra kendisinin de görevi devredip evine gittiğini ifade etti.
Üste bulunduğu sürece kanuna aykırı emir almadığını ve vermediğini öne süren Kaya, tahliye ve beraat talebinde bulundu.
Darbe girişiminin yaşandığı dönemde Özel Kuvvetler Komutanlığında üsteğmen rütbesiyle görev yapan sanık Raşit Öksüz'ün savunmasının ardından duruşmaya yarın devam edilmek üzere ara verildi.
09.07.2019 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmaya tutuklu sanıklar ve yakınları ile taraf avukatları katıldı.
Sanık eski binbaşı Tunahan Özarslan, hakkındaki iddiaların muğlak ifadeler içerdiğini ileri sürerek, olay gecesinde herhangi bir kişiye ve kamu malına zarar verecek bir eylemde bulunmadığını iddia etti.
Savunmasının bir "tabirname" olduğunu belirten sanık Özarslan, "Allah var gam yok benim tek gerçeğim." ifadesini kullandı.
Tutuklanmasının ardından eşinin aile mahkemesine giderek kendisinden ayrılmak için başvurduğunu anlatan Özarslan, tutukluluk sürecinde "zorlu yaşam koşullarıyla" mücadele ettiğini öne sürdü.
Özarslan, "Eğer buraya gelip savunmamı yapabiliyorsam, bu ilahi bir koruma altında olduğumun göstergesidir. " dedi.
Daha sonra Hava Kuvvetleri Harekat Merkezi (HKHM) D Kapı bölgesinde yaşananlara ilişkin kamera kayıtlarını izleten Özarslan, burada yaşanan telaş ve kargaşada darbe teşebbüsünden habersiz olarak ortamı sakinleştirme çabası içerisinde olduğunu savundu.
Telsizden Genelkurmay karargahına terör saldırısı olduğu, Hava Kuvvetleri karargahına da sızma olabileceği uyarısının geçildiğini ve kırmızı alarm verildiğini aktaran Özarslan, darbe değil tehdit algısıyla hareket ettiği iddiasında bulundu.
Özarslan, darbe girişimi sırasında gözaltına alınan, ancak daha sonra delillerin incelenmesi sonucu darbecilere karşı mücadele ettiği anlaşılan emekli Tümgeneral Cevat Yazgılı'nın yeminli tanık beyanında, "şahsını tehdit olarak algılamadığını" ifade etmesine rağmen, lehine olan bu beyanın iddia makamı tarafından dikkate alınmadığını ileri sürdü.
Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde savunmasına devam eden sanık eski binbaşı Tunahan Özarslan, hakkındaki FETÖ üyeliği ve darbe girişimindeki eylemlerine ilişkin iddiaları reddetti.
Hakkındaki tanık beyanlarına ilişkin karşı savunmada bulunan Özarslan, "Helikopterlerin ateş açtığını görsem başka türlü davranırdım." diye konuştu.
Daha sonra söz alan sanık avukatı da müvekkilinin atılı suçlardan beraatini talep etti.
Darbe girişiminin yaşandığı dönemde Özel Kuvvetler 4'üncü dönem ihtisas kursunda kursiyer olan üsteğmen Selim Tosun da savunmasında örgüt üyeliği ve darbeci suçlamalarını reddetti.
Tosun, 15 Temmuz'da bitecek olan kurs döneminin aynı hafta içinde ani bir kararla 14 Temmuz'a çekildiğini, olay günü de amirleri tarafından mesaiye çağrıldıklarını söyledi.
Tatbikat emri üzerine muhafız alayına gittiğini aktaran Tosun, burada olağan dışı bir durumla karşılaşmadığını, daha öncesinden de bir tecrübesi olmadığından kıyas yapma imkanının bulunmadığını öne sürdü.
Herhangi bir eylemde bulunmadan sabaha kadar Muhafız Alayı'nda beklediğini anlatan Tosun, dışarıdan vatandaşların seslerini duyduğunu ancak çıkarsa kimseye derdini anlatamayacağı düşüncesiyle bulunduğu yerden ayrılmadığını savundu.
Sanık Tosun, sabah saatlerinde gelen iki helikopterin kendilerini özel kuvvetlere götürdüğünü düşünürken, habersiz bir şekilde Akıncı Üssü'ne getirildikleri iddiasında bulundu.
Tosun, kendi iradesiyle kolluk kuvvetlerine ifade vermeye gittiğinde yapılan üst aramasında bulunan 1 dolarlık banknotun, bir arkadaşının abisinin düğününden kaldığını iddia etti.
Duruşmaya yarın devam edilecek.
10.07.2019 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmaya tutuklu sanıklar ve yakınları ile taraf avukatları katıldı.
Darbe girişiminin yaşandığı dönemde Hava Kuvvetleri Komutanlığında Tatbikat Şube Müdürlüğü yapan eski kurmay albay Nihat Çırakoğlu, savunmasında isnat edilen suçları kabul etmediğini söyledi.
Çırakoğlu, Akıncı Üssü'ne dönemin Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Abidin Ünal tarafından gönderildiğini iddia ederek 15 Temmuz saat 23.45 civarı üsse gittiğini ancak bu saatlerde zaten uçak hareketliliğinin çoktan başlamış ve bitmek üzere olduğunu ileri sürdü.
Üsse girdikten sonra uçakların bulunduğu noktaya gidişinin de saat 02.00'yi bulduğunu öne süren Çırakoğlu, hain girişimin uçuş hazırlığı bölümüne katıldığı iddiasının doğru olmadığını savundu.
Çırakoğlu, uçuş hazırlığı yaptırma durumunun, kurmay kıdemli albay seviyesinde yapılacak şey olmadığını iddia ederek "Çay bardağıyla çardakta oturarak da uçuş hazırlığı yapılmaz." diye konuştu.
Uçak ve pilotların hazır hale getirilmesi işinden sırasıyla filo komutanı, harekat komutanı, üs komutanı ve ardından kuvvet komutanının sorumlu olduğunu ileri süren Çırakoğlu, "Tüm sorumluların olduğu yerde benim emir verme yetkim yok. Prensip olarak da başkasının işine karışmam." ifadelerini kullandı.
Örgüt üyesi olduğuna yönelik iddiaları da reddeden Çırakoğlu, 15 Temmuz günü bir suç işlemediğini savundu.
Çırakoğlu, "Ben o gün suç işlemedim, emir almadım, emir vermedim. Uçmadım, uçurmadım, uçuş hazırlığı da yapmadım. Silah kullanmadım. Kimseyle fiziksel bir temasım olmadı." diye konuştu.
Sanık eski astsubay Timur Özgen de Özel Kuvvetler Komutanlığı'nda görev yaptığı 15 Temmuz'da, amirlerinin tatbikat olduğunu belirterek emir vermeleri üzerine Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı'na gittiğini söyledi.
Özgen, alayda sabaha kadar tatbikat için beklediğini, saat 07.00 civarında gelen bir helikopterle iradesi dışında Akıncı Üssü'ne götürüldüğünü iddia ederek darbe girişiminde bilerek ve isteyerek yer almadığını ileri sürdü.
Özgen de üzerine atılı suçlamaları kabul etmediğini dile getirdi.
Sanıkların tahliye ve beraat talebinde bulunduğu duruşmaya yarın devam edilmek üzere ara verildi.
11.07.2019 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmaya tutuklu sanıklar ve yakınları ile taraf avukatları katıldı.
Darbe girişiminin yaşandığı dönemde Akıncı Üssü 141. Filo'da görevli sanık eski pilot üsteğmen Mustafa Erez, 15 Temmuz'da normal mesaisi sonrası sivil kıyafetlerini giyip çıkacakken binbaşı Mehmet Fatih Çavur'un, Mustafa Mete Kaygusuz, Ahmet Tosun, Mustafa Konur, Hüseyin Türk, Özgür Ötkün ve Ekrem Aydoğdu'nun da bulunduğu ortamda, terörle mücadele harekatı olabileceğini, bu yüzen filo çevresinden ayrılmamalarını söylediğini aktardı.
Harekatla ilgili emir gelene kadar odasında ve filo gazinosunda vakit geçirdiğini belirten Erez, bu sırada olağandışı bir şeyle karşılaşmadığını iddia etti.
Erez, 19.20 gibi odasında bulunduğu sırada Mehmet Fatih Çavur'un, uçuş kontrol nöbetçi amiri olarak kuleye gitmesini emrettiğini dile getirerek, uçuş kontrol nöbetçisinin uçuşları yönlendirmek gibi bir görevi olmadığını, sadece uçuş emniyetini sağladığını ileri sürdü.
Kuleye gittiğinde buradaki personelin de uçuş amiri Yarbay Nihat Altıntop'tan aldıkları terörle mücadele harekatı olacağına dair bilgi doğrultusunda hazırlık yaptığını ifade eden Erez, bu personelin, uçuş kontrol nöbetçisi olarak gittiğini bildikleri için şaşırmadıklarını söyledi.
Erez, hava trafiğinin jetlere kapalı olduğuna dair de kimsenin bir şey söylemediğini iddia etti.
"Helikopterler 'yurtta sulh' diyerek inecek"
Kulede bulunduğu sırada kendisini arayan harekat subayı binbaşı Ali Karabulut'un, üsse gelen helikopterlerin "yurtta sulh" diyerek ineceğini söylediğini anlatan Erez, bunu terörle mücadele harekatı için kullanılan bir kod kelime olarak değerlendirdiğini öne sürdü.
Erez, Karabulut'un bunu harekat komutanına iletmesini istediğini ancak harekat komutanı olmadığı için durumu uçuş amiri Nihat Altıntop'a söylediğini, onun da harekat komutanını aradığını ileri sürdü.
"Bana söyleneni muhatabına aktardım. Terörle mücadele harekatı olacağını düşündüğüm için kuşku duymadım." diyen Erez, Altıntop'un bir ara, kalkan uçakları Birleştirilmiş Hava Harekat Merkezinin (BHHM) emri doğrultusunda geri çağırdığını da söyledi. Ahmet Özçetin'in bir daha geri çağırma gibi bir emir vermemesini istediğini ilettiğini aktaran Erez, bir süre sonra isimliğinde Özcan Murat Doğan yazan bir yarbayın kuleye geldiğini ve komutayı aldığını söylediğini, bunun üzerine Altıntop ile tartıştıklarını bildirdi.
Erez, ne olduğunu anlamladıramadığını ancak kısa süre sonra da filo komutanı Hakan Karakuş'un kuleye geldiğini ifade ederek, bir süre sonra iki teçhizatlı askerin Nihat Altıntop'u alıp çıktığını söyledi.
Kendisine aksi bir emir verilmediği için kulede kaldığını iddia eden Erez, zaten filo komutanının da orada bulunduğunu dile getirdi.
Erez, bir süre sonra yiyecek bir şey almak için 141. Filo'ya gönderildiğinde darbe girişiminden haberdar olduğunu ileri sürerek, üsten çıkmaya çalıştığını ancak izin verilmediği için çıkamadığını iddia etti.
Sabah Sincan nizamiyesinden çıkmak istediğinde uzman çavuşlarca karargah bölgesine götürüldüğünü ve savcıya ifade verdiğini belirten Erez, orada bulunan Yarbay Nihat Altıntop'un da darbe girişimine karışmadığına yönelik beyanı üzerine serbest bırakıldığını söyledi.
FETÖ üyesi olmadığını, darbe girişimine karışmadığını öne süren Erez tahliye ve beraat talebinde bulundu.
Sabaha kadar arabada beklediğini iddia etti
Sanık eski binbaşı Ali Tiryaki de savunmasında, darbe girişiminin yaşandığı dönemde Kara Kuvvetleri Komutanlığında görev yaptığını belirterek, üzerine atılı suçlamaları reddetti.
Akşam mesai sonrası kuvvetten arkadaşlarıyla yemek için buluşacakken harekat merkezinden aranıp çağrıldığını anlatan Tiryaki, Abdullah Demir, Nevzat Bilir ve Mehmet Cantürk ile kuvvete geçtiklerini söyledi.
Nizamiyeden alınmamaları üzerine Nevzat Bilir'in telefonla ulaştığı harekat merkezinden verilen Akıncı Üssü'ne gitmelerine yönelik emir doğrultusunda 22.30 gibi buraya vardıklarını iddia eden Tiryaki, nereye gideceklerini bilmedikleri için karargaha ulaşmaya çalıştıklarını öne sürdü.
Tiryaki, ancak içeride de kendilerine ters davranıldığını, kuvvete dönmek istediklerinde de nizamiyeden çıkışlarına izin verilmediğini iddia etti.
Lojman bölgesine geçip sabaha kadar araç içinde beklediklerini ileri süren Tiryaki, sonrasında üsse gelen savcı tarafından gözaltına alındıklarını anlattı.
Darbe girişimine karışmadığını savunan Tiryaki, tahliyesini ve beraatını istedi.
Duruşmaya, yarın devam edilmek üzere ara verildi.
12.07.2019 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmaya, tutuklu sanıklar ve yakınları ile taraf avukatları katıldı.
Duruşmada, 15 Temmuz'da Kayseri'de konuşlu 12. Hava Ulaştırma Üs Komutanlığında tuğgeneral Cemal Akyıldız izne ayrıldığı için ona vekalet eden harekat komutanı sanık eski kurmay albay Erhan Baltacıoğlu savunma yaptı.
Baltacıoğlu, üsten kalkan sekizi farklı illerdeki askeri personel ve malzemeleri Ankara'ya getirmek üzere nakliye, ikisi de "gören" görevini icra eden uçaklarının bazı personelinin savunmalarında doğruları söylemediğini, iftira attıklarını öne sürdü.
Bu uçakların, kendi talimatı doğrultusunda Kayseri'ye dönüşe geçtiğini belirten Baltacıoğlu, uçakların radarlardan gelen "geri dönün" ya da "farklı meydanlara inin" şeklindeki talimatları duyduğunu ancak buna uymadıklarını ileri sürdü.
Uçakların Malatya Erhaç Meydanı'na inmelerini sağladığını savunan Baltacıoğlu, darbe girişimi kastıyla emirler verdiği ve uçakların personelinin kendisine değil de Eskişehir'deki Birleştirilmiş Hava Harekat Merkezinin (BHHM) talimatlarına uyduklarına yönelik ifadelerin doğru olmadığının telsiz kayıtlarından belli olduğunu iddia etti.
- "Ağız birliği yapmışlar"
Uçakların personelinin darbe niyetiyle emirler verdiğine yönelik imada bulunduğunu ileri süren Baltacıoğlu, tersine, darbe karşıtı emirler verdiğini söyledi.
Baltacıoğlu, uçakların personelinin Malatya'da inişten sonra "ağız birliği" yaptığını ve darbeye yönelik emirler verdiğine dair beyanda bulunduklarını ifade ederek, bunun doğru olmadığının yine telsiz kayıtlarıyla ortada olduğunu öne sürdü.
Bazı uçakların personelinin Kayseri kule, radarlar ve kendi aralarında yaptıkları telsiz çözümlerini slayt eşliğinde mahkeme huzurunda gösteren Baltacıoğlu, kendisi hakkında yalan söylendiğini, iftirada bulunulduğunu iddia etti.
Baltacıoğlu, 03.03'te verdiği "Kayseri'ye dönün" talimatı sonrası uçakların dönüşe geçtiğini dile getirerek, havadaki uçuş ekiplerinin, darbe karşıtı şekilde ve iyi niyetle hareket ettiklerini söyledi. Baltacıoğlu, "Personel ile darbe karşıtı niyet ve eylem birliği içindeydik." diye konuştu.
Uçakların tamamının, kendisinden aldıkları emir doğrultusunda Kayseri'ye dönüşe geçtiklerini iddia eden Baltacıoğlu, hem Kayseri'ye dönüş hem de Malatya'ya gidişin radar görüntüsü ve telsiz görüşmeleriyle ispatlı olduğunu öne sürdü.
Baltacıoğlu, kanuna aykırı şekilde uçak kaldırmadığını ve emir vermediğini iddia etti.
Duruşmaya, 16 Temmuz salı günü devam edilmek üzere ara verildi.
PARMAK İZİ AKINCI'DAN ÇIKTI
FETÖ darbe girişiminin koordinasyonunun yapıldığı Akıncı 4. Ana Jet Üs Komutanlığı’nda bulunan 143. ‘Filonun eski üs komutanı Hakan Evrim’in dinlenme odası olarak kullanılan 240 No’lu odada bulunan belgelerle ilgili yapılan parmak izi incelemesine ilişkin rapor dava dosyasına girdi. Raporda, Evrim’in odasında bulunan bir A4 kâğıdında FETÖ’nün sivil imamı Kemal Batmaz ile Cumhurbaşkanı’na suikast suçundan yargılanan Osman Kılıç’ın parmak izi çıktı.
15 Temmuz darbe girişiminin koordinasyonun yapıldığı Akıncı 4'üncü Ana Jet Üs Komutanlığı'nda bulunan 143'üncü Filo'da yapılan aramalarda birçok delil niteliği taşıyan evrak, kroki ve malzemeler ele geçirildi. Özellikle eski üs komutanı Hakan Evrim'in dinlenme odası olarak kullanılan 240 No'lu odada yapılan aramalarda MİT binasının, Çankaya Başbakanlık yerleşkesinin, Cumhurbaşkanlığı yerleşkesinin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın tatilini yaptığı Marmaris'te bulunan Grand Yazıcı Otel'in, Kuvvet komutanları konutlarının, yeni Başbakanlık tesisi karşısı konseyi konutlarını gösteren uydu görüntüleri, haritalar, el yazısı ile oluşturulmuş ve üzerinde harekât planlamalarının yapıldığı anlaşılan A4 kâğıtları bulundu.
48 adet delil poşeti
Odadaki 48 adet delil poşetine konularak adli emanete alınan belgelerde savcılığın talimatıyla parmak izi incelemesi yapıldı. İnceleme sonucu hazırlanan rapor, Ankara Cumhuriyet Başsavcıvekili Ramazan Dinç imzasıyla 31 Mayıs tarihinde Akıncı Üssü'ndeki darbe faaliyetine katılan sanıkların yargılandığı dava dosyasına gönderildi. Mahkemeye gönderilen yazıda "Belgeler üzerinde şu ana kadar Kemal Batmaz, Fırat Alakuş, Bilal Akyüz isimli şahısların parmak izlerinin olduğu tespit edilmiştir" denildi.
Parmak izi tespit edildi
Raporda parmak iziyle ilgili ayrıntılı bilgilere de yer verildi. Hakan Evrim'in odasında bulunan ve üzerinde çeşitli notlar bulunan bir A4 kâğıdında FETÖ'nün sivil imamlarından Kemal Batmaz'ın 'sol işaret parmağının' izi tespit edildi. Aynı kâğıt üzerinde sanık Osman Kılıç'a ait iki parmak izi tespit edildi. Batmaz mahkemedeki savunmalarında 15 Temmuz gecesi Akıncı Hava Üssü'nde hiç bulunmadığını ileri sürmüştü. Yurtta sulh konseyi üyesi olduğu belirtilen Osman Kılıç, Genelkurmay Başkanlığı'nın işgal edilmesine ilişkin davada, Anayasa'yı ihlal suçundan 139'ar kez, Cumhurbaşkanı'na suikast suçundan da bir kez ağırlaştırılmış müebbet cezasına çarptırılmıştı.
Alakuş'un da izi bulundu
Çeşitli planlamaların olduğu ve elle oluşturulan Huber Köşkü isimli belgede yine yurtta sulh konseyi üyesi olan ve kamuoyunda Çatı davası olarak bilenen davada 141 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılan Bilal Akyüz ve Fırat Alakuş'un parmak izleri tespit edildi. Üzerinde 'Genel Hrk' ifadesinin bulunduğu ve 10 maddelik bir planlamayı gösteren evrakta Alakuş'un parmak izi tespit deldi. Alakuş, komutasındaki 33 kişilik özel kuvvet personeli 15 Temmuz gecesi Genelkurmay Karargâhı'nı işgal ederek, dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar ve ikinci başkan Orgeneral Yaşar Güler'i derdest etme eylemlerini gerçekleştirmişti. 240 No'lu odada bulunan bir not defterinde sanıklar Fatih Yarımbaş, Fırat Alakuş, Harun Ongun, Muhsin Kutsi Barış, Şükrü Seymen, Bekir Küçük'e ait telefon numaralarının bulunduğu bir liste de ele geçirilmişti.
Paralel yapı-15 Temmuz (2016)-29 Mart (2017) 'Ankara 475 sanık (ilk 486) Darbe/Akıncı Hava Üssü' davası
(13 Temmuz 2019, 13:56)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: