Akıncı Üssü Darbe davası

Ankara'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişiminde komuta merkezi olarak kullandığı Akıncı Üssü'ndeki eylemlere ilişkin 475 kişinin yargılandığı davada sanıklar, savcının esasa ilişkin mütalaasına karşı savunma yaptı.

28.06.2019 15:52 Ankara'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişiminde komuta merkezi olarak kullandığı Akıncı Üssü'ndeki eylemlere ilişkin 475 kişinin yargılandığı davada sanıklar, savcının esasa ilişkin mütalaasına karşı savunma yaptı.

17.06.2019 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR

Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmada, tutuklu sanıklar ve yakınları ile taraf avukatları hazır bulundu.

Sanık eski kursiyer pilot teğmen Muratcan Işık, 15 Temmuz'da 143. Filo gazinosunda görev yaptığını ifade ederek, filo komutanı Mustafa Azimetli'nin kursiyerlerle konuştuğunu söyledi.

Azimetli'nin, telefonları toplattırıp 15 Temmuz için terörle mücadele harekatı ve sosyal faaliyet yapılacağını söylediğini aktaran Işık, daha sonra gazinoda oturduğu sırada filonun harekat subayı binbaşı Ali Karabulut'un "Boşta olan biri gelsin" demesi üzerine bu emre uyduğunu ileri sürdü.

Işık, konusu suç teşkil eden bir emir verilmediğini savunarak, filo önünde beklemesi ve sosyal faaliyet için gelenleri öğretmenler gazinosuna yönlendirmesinin istendiğini iddia etti.

Kimse gelmediği için kimseyi de yönlendirmediğini ileri süren Işık, terörle mücadele harekatı kapsamında hareket ettiğini öne sürdü.

Işık, 141. Filo'ya yemek götüren bir minibüsteki arkadaşlarının yardım istediğini, bu amaçla minibüse bindiğini ancak araçtan hiç inmediğini iddia ederek, ilerleyen saatlerde iç nizamiyeye gitmelerinin emredildiğini bildirdi.

Burada televizyondan darbe girişiminden haberdar olduklarını ifade eden Işık, yanındaki diğer kursiyerle konuştuğunu ve kimseden emir almamak için ağaçlık ve karanlık bir yerde bir süre beklediğini, sonra da filoya döndüğünü aktardı.

Darbe girişimine katılmadığını savunan Işık, FETÖ ile de bir bağı bulunmadığını iddia etti.

Işık, tahliyesini ve beraatini istedi.

Sanık eski kursiyer pilot teğmenler Ali Rıza Eken ve Onur Ünal da savunma yaparak suçlamaları reddetti.

Sanıkların tahliye ve beraat talebinde bulunduğu duruşmaya yarın devam edilmek üzere ara verildi.

18.06.2019 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR

Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmada, tutuklu sanıklar ve yakınları ile taraf avukatları hazır bulundu.

Sanık eski kursiyer pilot teğmen Hasan Baysar, 15 Temmuz'da 143. Filo'da görevli olduğunu ancak eğitimlerinden dolayı üsse nadiren gittiğini anlattı.

15 Temmuz'da İngilizce konuşma sınavı için filoya çağrıldığını, sınavdan saat 14.00'ten sonra çıktığını vurgulayan Baysar, filo komutanı binbaşı Mustafa Azimetli'nin kursiyerleri çağırdığını, sosyal bir faaliyet yapılacağını, misafirlerin geleceğini ayrıca üste terörle mücadele harekatı gerçekleştirileceğini söylediğini, daha sonra da telefonlarının toplandığını aktardı.

"Böyle oluyormuş"

Baysar, daha önce hiç terörle mücadele harekatı görmediği için 15 Temmuz'da yaşananları "Böyle oluyormuş" mantığıyla karşıladığını savundu.

Öğrenci gazinosundayken saat 21.30 civarında, filonun harekat subayı binbaşı Ali Karabulut'un, kursiyer Ali Soylu ile kendisini "üsse saldırı olabilir" gerekçesiyle dış nizamiyeye gönderdiğini belirten Baysar, nizamiyeye gitmek için bindikleri Soylu'nun aracının bagajına kendi arabasındaki tabancayı koyduğunu, o gece eline sadece bu anda silah aldığını öne sürdü.

Baysar, saat 01.30-02.00'ye kadar bekledikleri nizamiyeden yaklaşık 100 metre geride durduklarını, saat 02.00 civarı sala verilmeye başlandığını, nizamiye dışında toplanan vatandaşları görmediklerini ancak İstiklal Marşı okuduklarını duyduklarını bildirdi.

Terörle mücadele harekatı dışında başka şeylerin olduğunu fark ettiklerini ve 143. Filo'ya döndüklerini anlatan Baysar, filoda, ayrıldıkları saate göre daha kalabalık ve kargaşa olduğunu, gazinoda uyuduğunu, sabah olunca da devre arkadaşıyla üssü terk ettiğini bildirdi.

Kanunsuz bir emir almadığını ve bu girişime destek vermediğini iddia eden Baysar, gözaltına alındığı 26 Temmuz'a kadar telefonla yoklama verdiğini söyledi.

FETÖ üyesi olduğuna yönelik iddiayı da reddeden Baysar, suçlamaları kabul etmedi.

Baysar, tahliyesini ve beraatini talep etti.

Duruşmada sanık eski kursiyer pilot teğmenler Burak Ceylan ile Ali Soylu da savunma yaparak, tahliye ve beraat talebinde bulundu.

Sanık kursiyer teğmen Erkan Muzafferiyet, ilk savunmasını tekrarladığını belirterek, isnat edilen suçlamaları reddettiğini söyledi.

15 Temmuz'da astsubaylıktan subaylığa geçiş için Kara Harp Okulu'nda kurs gördüğünü anlatan Muzafferiyet, cuma günü emir üzerine Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı'nda gerçekleştirilecek tatbikatı izlemek üzere buraya gittiğini öne sürdü.

Muzafferiyet, "Muhafız Alayı'na tatbikat izlemek maksadıyla gittim. Muhafız Alay Komutanlığında kimseden silah alıp kullanmadım. Darbeye yönelik bir görev yapmadım. Darbe girişimini gözaltındayken öğrendim. Benim darbeden haberim yoktu." dedi.

Astsubayken Özel Kuvvetler Komutanlığında görevli olduğunu dile getiren Muzafferiyet, ilerleyen saatlerde gelen bir helikoptere binmelerinin söylenmesi üzerine okula döndüklerini sanarak bindiğini öne sürdü.

Helikoptere bindiğini ancak önceden bilmediği Akıncı Üssü'ne getirildiklerini iddia eden Muzafferiyet, "Akıncı Üssü'ne de darbeyi desteklemek amacıyla gitmedim. Ben Akıncı Üssü'ne ilk defa gittiğim için nereye geldiğimi bile anlamadım. Uçakların bulunduğumuz yeri bombalamasından dolayı can güvenliği endişesiyle üsten ayrıldım." diye konuştu.

Muzafferiyet, Akıncı Üssü'nde de olup bitenlerden habersiz olduğunu ileri sürerek, üste herhangi bir görev yapmadığını savundu.

"Benim üste bulunmam iradem dışı gerçekleşmiştir." diyen Muzafferiyet, kaçmaya çalışmadığını iddia ederek, üsten çıktıktan sonra gördüğü polis ekibine durumunu anlatmasına rağmen gözaltına alındığını söyledi.

Bir tanığın, hakkındaki FETÖ üyesi olduğuna yönelik beyanını da kabul etmeyen Muzafferiyet, tahliye ve beraat talebinde bulundu.

Duruşmada savunma yapan sanık eski kursiyer pilot teğmen Mustafa Karadere de suçlamaları kabul etmedi. Karadere, tahliyesini ve beraatini istedi.

Duruşmaya yarın devam edilmek üzere ara verildi.

19.06.2019 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR

Ankara 4'üncü Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmada, tutuklu sanıklar ve yakınları ile taraf avukatları hazır bulundu.

Sanık kursiyer teğmen Sabahattin Tigu, 15 Temmuz'da 141'inci Filo'da görev yaptığını ifade ederek, saat 12.20'de bir dersten gireceği sınava çalışmak üzere filoya geldiğini ileri sürdü.

Komutanları tarafından kendilerine Terörle Mücadele Harekatı (TMH) olacağının söylendiğini ifade eden Tigu, kursiyer sorumlusu yüzbaşı Hüseyin Türk tarafından rastgele görevlendirme yapıldığını ancak kendisine bir görev verilmediğini iddia etti.

Sanık Tigu, akşam saat 20.00-21.00 arası arkadaşlarıyla beraber halı saha maçı yapmayı planladıklarını, bunun WhatsApp yazışmalarında mevcut olduğunu, komutanların cep telefonlarının toplanmasını istediğini ve kendisinin de telefonunu kapatarak verdiğini öne sürdü.

Telefonunda bulunan "Coco" isimli uygulamayı dijital inceleme raporunun ardından öğrendiğini savunan Tigu, örgütün "ByLock ve KakaoTalk" gibi uygulamaları kullandığını da medyadan öğrendiğini iddia etti.

Darbe girişimi akşamında veya sonrasında suç işleyecek bir şey yapmadığını iddia eden Sabahattin Tigu, "Sıkıyönetim bildirisini görmedim. Amir tarafından sadece suç teşkil etmeyen emirlere itaat ettim. Darbeden önce de darbe hakkında bilgilendirilmedim. Konusu suç teşkil eden bir emir almadım. FETÖ/PDY üyeliğini reddediyorum." dedi.

Hakkındaki suçlamaları kabul etmeyen Tigu, tahliye ve beraatını talep etti.

Sanık kursiyer pilot teğmen Gökhan Yakut da suçlamaları kabul etmediğini belirterek, tahliye ve beraat talebinde bulundu.

Duruşmaya yarın devam edilmek üzere ara verildi.

21.06.2019 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR

Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmada, tutuklu sanıklar ve yakınları ile taraf avukatları hazır bulundu.

Darbe girişiminin yaşandığı dönemde Jandarma Eşref Bitlis Kışlası'nda görevli olan sanık eski yarbay Hüseyin Polatçı, 15 Temmuz Cuma günü mesaiye geldiğini, ilerleyen saatlerde Jandarma Genel Komutanlığı Harekat Merkezi'nden aranıp Akıncı Üssü'nde yapılacak faaliyet için 143. Filo'ya gitmesinin söylediğini bildirdi.

"Aldığım emir üzerine öğleden sonra Akıncı Üssü'ne gitmeye karar verdim." diyen Polatçı, 143. Filo'ya girdiğinde ortamın sakin olduğunu, koridorda karşılaştığı kişilere sorular sorduğunu ancak bir bilgi edinemediği için saat 19.30 sularında Eşref Bitlis Kışlası'na döndüğünü anlattı.

Polatçı, kalkışma başladığında Eşref Bitlis Kışlası'nda olduğunu iddia ederek "19.30'dan itibaren kışlada, Jandarma Bölge Komutanlığındaydım. Görev beklerken tankların İstanbul'da yürüdüğünü gördüm ve harekat merkezine geçtim. Ben görev beklerken Jandarma Genel Komutanlığı Harekat Merkezi'nden telefon geldi, TSK'nin yönetime el koyduğuna dair." diye konuştu.

Herkese sakin olmasını ve ciddi bir durumla karşı karşıya olunduğunu söylediğini savunan Polatçı, daha sonra gelen mesaj emrinin imza bölümünde Genelkurmay Başkanı'nın imzasının bulunmadığını gördüğünü bildirdi. Şüpheleri oluştuğunu, kışla içinde güvenlik amaçlı emirler verdiğini öne süren Polatçı, kalkışmayı destekleyici emir vermediğini iddia etti.

Polatçı, sabah olduğunda Kara Havacılık Komutanlığındaki eylemler üzerine buraya gidecek bir ekip oluşturulduğunu ve gönderildiğini belirterek kendisi de oraya gittiğinde bir helikopterin üzerlerine ateş açtığını, yaralanan bir askere yardım ettiğini söyledi.

"Yaptığım ve yaptırdığım faaliyetlerin hiçbirinde suç unsuru yoktur." diyen Polatçı, Ankara üzerindeki uçakların Akıncı Üssü'nden kalktığının söylendiğini, bunu duyunca bir tuzağa düştüğünü anladığını ileri sürdü.

Polatçı, ilerleyen saatlerde yeni gelen heyete anahtarları teslim ederek kışladan ayrıldığını, sonraki süreçte ise gözaltına alınıp tutuklandığını aktardı.

Aleyhinde hazırlanan raporların kasıtlı olduğunu savunan Polatçı, bundan dolayı raporları kabul etmediğini ifade etti.

Örgütün kriptolu haberleşme programı Bylock'u da kullanmadığını öne süren Polatçı, tahliyesini ve beraatini talep etti.

Sanık eski kursiyer pilot teğmen Osman Sivlim'in de savunma yaptığı duruşmaya 24 Haziran pazartesi günü devam edilmek üzere ara verildi.

24.06.2019 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR

Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmada, tutuklu sanıklar ve yakınları ile taraf avukatları hazır bulundu.

15 Temmuz'da Akıncı Hava Üssü'nde Uçak Bakım Komutanı olarak görev yapan eski binbaşı Ersin Eryiğit, savunmasında suçlamaları kabul etmedi.

Akıncı Hava Üssü komutanı tuğgeneral Hakan Evrim'in, sabah saatlerinde "terörle mücadele harekatı olacak" diyerek uçaklara mühimmat yüklenmesi emrini verdiğini anlatan Eryiğit, uçaklara uygulanacak konfigürasyonları konuşmak üzere yüzbaşı Abdullah Gençay ile yanına gittiklerini bildirdi.

Eryiğit, önce harekat komutanının yanına uğramak istediklerini ancak yerinde bulunmadığını, üs komutanı da müsait olmadığı için görüşemediklerini dile getirerek, hazırlanacak uçakların konfigürasyonu için Hakan Kuruşu bulduklarını ifade etti.

Bayrak töreni sırasında 141. Filo komutanı Hakan Karakuş ile görüştüklerini, onun da 143. Filo komutanı Mustafa Azimetli ile görüşebileceklerini bildirdiğini aktaran Eryiğit, Azimetli'nin de terörle mücadele harekatı yapılacağını belirterek uçak konfigürasyonunu ilettiğini anlattı.

"Benim darbe teşebbüsünden haberim olsaydı uçaklara mühimmat yüklenip yüklenmeyeceğini, hangi mühimmatların yükleneceği, yakıt durumu, mesaiye kimlerin kalacağını belirlerdim." diyen Eryiğit, Evrim'in saat 16.00 civarı arayıp hazırlık işlemlerinin ne aşamada olduğunu sorduğunu bildirdi.

Eryiğit, hazırlıkların saat 18.00 gibi biteceğini söylediğini ancak bunu teyit etmek için 143. Filo hattına gittiğinde, söylediği saatten 2-3 saat sonra biteceğini öğrendiğini aktardı.

Gece Ankara üzerinde uçakların uçtuğunu, ilk başta terörle mücadele harekatı olarak düşündükleri olayın darbe girişimi olduğunu saat 22.30 civarı etrafı saran askerlerden, uzun namlulu silah taşıyan personelden ve televizyondan öğrendiklerini belirten Eryiğit, personelin güvenliğini sağlamak için ne yapılabileceğini konuşmak üzere uçak bakım personelini topladığını söyledi.

Personelden birinin uçak hazırlıklarıyla ilgili işlemleri yavaşlatmaları yönündeki önerisinin mantıklı geldiğini, eğer tamamen durdururlarsa hayati tehlikelerinin de bulunduğunu öne süren Eryiğit, hat şeflerini de arayıp görüştüğünü ve mühimmat yüklemeyi durdurma ve işleri yavaşlatma yönünde karar aldıklarını savundu.

Eryiğit, Diyarbakır'dan gelen 6 uçağı da "paraşütçümüz yok, yakıtımız yok" gibi bahanelerle uçurtmadıklarını iddia etti.

Darbe girişiminin başlamasından sonra üs komutanı ile görüşmediğini, onun talimatlarını da personeline aktarmadığını ileri süren Eryiğit, sabah uçakları kontrol edip atılan mühimmatları belirlediklerini ve ilgili yerlere haber verdiğini söyledi.

Suçsuz olduğunu savunan Eryiğit, savunmasının sonunda mahkemeden herhangi bir talepte bulunmayacağını ifade etti.

Sanık eski kursiyer pilot teğmen Enes Coşkunçay da savunmasında suçlamaları reddetti.

Coşkunçay, tahliyesini ve beraatini istedi.

Sanıkların savunmalarının ardından duruşmaya yarın devam edilmek üzere ara verildi.

25.06.2019 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR

Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmada, tutuklu sanıklar ve yakınları ile taraf avukatları hazır bulundu.

Duruşmada, eski Orgeneral Akın Öztürk'ün konut astsubayı sanık İsmail Keskin beyanda bulundu.

15 Temmuz'da, diğer personeller yıllık izinde olduğu için İzmir'den dönen Akın Öztürk'ü karşılamak üzere Etimesgut'taki havaalanında hazır bulunduğunu anlatan Keskin, Orgeneral Salih Zeki Çolak'ın da içinde olduğu uçağın 13.20 civarı alana iniş yaptığını kaydetti.

Torunlarını da görmek istemesinden ötürü, kısa süre sonra kızının kaldığı Akıncı Üssü lojmanlarına hareket ettiklerini anlatan Keskin, yolda, komutanının katılacağı törenlerle alakalı gerekli yerlerle irtibat kurduğunu ve programları teyit ettiğini ifade etti.

Keskin, 14.30 civarı lojmanlara vardıklarını belirterek, kendisinin de, beraberindeki beş personelle kantin bölgesinde beklemeye başladığını bildirdi. İlerleyen saatlerde komutanın, kızının evinde kalacağını iletmesi üzerine buradan ayrıldıklarını dile getiren Keskin, yolda Genelkurmay Başkanlığına saldırı olduğu bilgisi üzerine komutanı bilgilendirdiğini, onun da lojmanlara dönmelerini emrettiğini söyledi.

Bunun üzerine yakın olduğu için evinden telefon şarjını ve üsteki misafirhanede kalma ihtimali dolayısıyla kıyafet aldığını bildiren Keskin, lojmana çıktığında komutanın televizyon izlediğini, ekranda askerlerin boğaz köprüsünü kapattığına dair haberler olduğunu dile getirdi.

Keskin, komutanının emri üzerine Genelkurmay Başkanlığı Harekat Merkezini aradığını, telefonu açan kişinin "Tuğgeneral Mehmet Partigöç ile görüşün" demesi üzerine, Partigöç'ün numarasını istediğini ve onu aradığını anlattı. Bu kez telefona çıkan kişinin Partigöç olduğunu düşünerek komutanına verdiğini bildiren Keskin, görüşme bittikten sonra beklemeye devam ettiğini aktardı.

Keskin, Akın Öztürk'ün bir telefon görüşmesinde de "Birtakım olaylar oluyor, sen neredesin Abidin? Bir uçağa atlayıp gelsene." dediğini duyduğunu öne sürdü.

Daha sonra 00.00 civarı Akın Öztürk ile Akıncı Üssü karargahına geçtiklerini, Öztürk'ün üs komutanının odasına, kendisinin de emir astsubayının odasına girdiğini anlatan Keskin, bu sırada karargahta 5-6 teçhizatlı askerin bulunduğunu belirtti.

Komutan odasına çay ve yiyecek servisi yaptığını bildiren Keskin, odada Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar'ın da bulunduğunu söyledi.

Keskin, bir ara Öztürk'ün üniforma istediğini, bunun üzerine girdiği bir odada, tam teçhizatlı askerlerin izni sonrası bulduğu kıyafeti komutanına götürdüğünü belirtti.

Arada bir 143. Filo'ya geçtiklerini de dile getiren Keskin, bu ziyaretlerin ise kısa sürdüğünü aktardı.

Keskin, sabah saatlerinde Akar'ın helikopterle ayrıldığını, Akın Öztürk'ün de 143. Filo önüne gidip orada bulunan teçhizatlı askerlere, "Ben Sayın Başbakan'ın yanına gideceğim, siz silahları bırakın, teslim olun." dediğini anlattı. Keskin, buna karşın grubun içinden "Teslim olmayalım, çatışalım" diyenler olduğunu da öne sürdü.

Öztürk'e kıyafet ararken girdiği odada Orgeneral Yaşa Güler'in bulunduğunu da daha sonra öğrendiğini savunan Keskin, Akın Öztürk'ün üsten helikopterle ayrılmak istediği ikinci seferinde uçaktan açılan ateşle yaralandığını iddia etti.

Ardından Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Abidin Ünal ve Yaşar Güler ile üsten çıkıldığını ve Hava Kuvvetleri Karargahı'na gidildiğini anlatan Keskin, kuvvetten de 20.00 gibi çıkıp konuta geçtiklerini söyledi.

Keskin, ilerleyen süreçte Öztürk'ün ve ardından kendisinin gözaltına alındığını anlattı.

Akın Öztürk ya da başkasından darbe kelimesini duymadığını, bu yönde de emir almadığını savunan Keskin, FETÖ ile de bir bağı olmadığını ileri sürdü.

Keskin, tahliyesini ve beraatini talep etti.

Tatbikat diye gitmiş

15 Temmuz'da Özel Kuvvetler Komutanlığı personeli olan eski üsteğmen İbrahim Yıldız, darbe girişiminden hemen önce tim komutanı yüzbaşı Mustafa Altun'un kendisine Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı'nda yapılacak koruma tatbikatına çağırdığını söyledi.

15 Temmuz'da tatbikata katılmak üzere alaya gittiğini ve gerekli prosedürlerin uygulanmasının ardından içeri giriş yaptığını anlatan Yıldız, kendilerine darbe girişiminden bahsedilmediğini öne sürdü.

Sabah 07.00 civarı birliğe dönmek için gelen helikopterlere bindiklerini belirten Yıldız, helikopterin Gölbaşı civarında bulunduğu sırada yön değiştirdiğini ve daha önce bilmediği bir yere getirildiklerini söyledi. Yıldız, indikleri yerde bir terminal binası bulunduğunu belirterek, sonradan buranın Akıncı Üssü olduğunu öğrendiğini ileri sürdü.

İndikten yaklaşık 20-25 dakika sonra bulundukları yerin yakınına ateş açıldığını söyleyen Yıldız, terminal binası yakınında bekleyen yine tam teçhizatlı askerlere ne olduğunu sorduğunda kalkışmayı öğrendiğini iddia etti.

Yıldız, endişe duyduğu için üsten çıkmaya kara verdiğini ve tel örgülerden atladığını, bu sırada Mustafa Altun ile de karşılaştığını söyledi.

Endişe duydukları için birliklerine dönmeye karar verdiklerini öne süren Yıldız, bir süre ilerledikten sonra karşılaştıkları sivil polislerin yanına gittiklerinde gözaltına alındıklarını bildirdi.

Darbe girişimine karışmadığını savunan Yıldız, tahliye ve beraat talebinde bulundu.

Sanık eski kursiyer pilot üsteğmen Abdullah Berşah Kül de savunmasında üzerine atılı suçlamaları kabul etmedi.

Kül, darbe girişiminin yaşandığı gün, verilen emirleri terörle mücadele harekatı kapsamında algıladığını, çünkü kendilerine böyle söylendiğini iddia ederek, o gece telefonları toplandığı için bilgi alabileceği bir iletişim aracı olmadığını öne sürdü.

Terörle mücadele harekatına uçakların katılmasının da normal olmasından dolayı bir şüphe duymadığını öne süren Kül, darbe girişimine katılmadığını, olayların parçası olmadığını savundu.

Duruşmaya, sanıkların beyanlarının alınmasının ardından yarın devam edilmek üzere ara verildi.

26.06.2019 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR

Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmada, tutuklu sanıklar ve yakınları ile taraf avukatları hazır bulundu.

Sanık Onur Kahveci, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın televizyonda darbe girişimini duyurmasının ardından darbe kalkışmasından haberinin olduğunu iddia etti.

Olay günü kendisine tatbikat emri verildiğini savunan Kahveci, "Bize tatbikat olacağı söylendi, tatbikat emri verildiğinde bunun darbe için yapılacağını bilemezdim." dedi.

İddia edildiğinin aksine depo anahtarlarını verilen emir doğrultusunda depo sorumlusunun bilgisi dahilinde kullandığını savunan Kahveci, bu olaydan üstlerinin haberinin olduğunu ileri sürdü.

Darbe için kimseden emir almadığını savunan Kahveci, suçlamaları kabul etmeyerek tahliye ve beraatını istedi.

Sanık kursiyer Yunus Şahin ise kanunsuz hiçbir eyleme girişmediğini, suç olarak öne sürülen WhatsApp yazışmalarındaki konuşmaların 15 Temmuz günü yapılacak dersler, sınavlar ve o gün yapılacak halı saha maçına yönelik olduğunu ileri sürdü.

Şahin, "Olay günü 13.30 gibi sınavdan çıktım, 14.30'da derse girdim, 16.00'dan sonra bu ders bitti, 16.00'ya kadar ders ve sınavla uğraşıyordum, ne o gün ne de aylar önce darbe hakkında bilgim yoktu." dedi.

Filo komutanının emri üzerine 18.00'de brifing salonunda toplandıklarını Terörle Mücadele Harekatı (TMH) olacağının söylendiğini ve telefonlarının toplatıldığını iddia eden Şahin, brifing salonundaki konuşmalarda "darbe" sözcüğünün geçmediğini sadece TMH olacağının konuşulduğunu ileri sürdü.

15 Temmuz gecesi kimseden sonucu suç teşkil eden bir emir almadığını savunan Şahin, 3 yıldır tutuklu bulunduğunu belirterek, tahliyesini ve beraatını talep etti.

Duruşmaya yarın devam edilmek üzere ara verildi.

27.06.2019 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR

Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmaya, tutuklu sanıklar ve yakınları ile taraf avukatları katıldı.

Eski İzmir Çiğli 2. Ana Jet Üs Komutanı tümgeneral Kubilay Selçuk'un yedek emir astsubayı sanık Mehmet Feyzi Ünal beyanda bulundu.

Ünal, esasa ilişkin savunmasının başında, aleyhinde hiçbir delil olmaksızın tutuklu olduğunu öne sürdü.

15 Temmuz öncesi, babaannesinin rahatsızlığı nedeniyle Ankara'ya getirileceği için ailesine yardımcı olmak üzere Kubilay Selçuk'tan izin aldığını belirten Ünal, ancak Selçuk'un, kıyafetlerini Akıncı Üssü'ne bırakmasını istediğini iddia etti.

Otobüsle 15 Temmuz sabahı Ankara'ya geldiğini ve belediye otobüsüyle Akıncı Üssü'ne geçtiğini anlatan Ünal, ilerleyen saatlerde Kubilay Selçuk'un da üsse geldiğini öğrendiğini söyledi.

Ünal, Selçuk'un yanına gittiğini, daha sonra komutanın çıkmasını veya "git" demesini beklediğini iddia ederek, gecenin ilerleyen saatlerinde üsten çıkamayınca askeri bir ortamda sivil olması teamüllere uymadığı için Fatih Aslantaş'ın bir kıyafetini giydiğini bildirdi.

O gece sivil araç talebinde bulunan Kubilay Selçuk'un bu emrini yerine getirdiğini, zaman zaman 143. Filo'ya gittiklerini ancak kendisinin araçta beklediğini anlatan Ünal, zaman zaman da Selçuk'un o dönem Genelkurmay Başkanı olan Orgeneral Hulusi Akar'ın da tutulduğu odaya girdiğini, kendisinin de komutanlara yiyecek içecek ikramı yaptığını aktardı.

Hulusi Akar için aspirin ve su da götürdüğünü ileri süren Ünal, sabah üsten çıkabileceğinin belirtilmesi üzerine ayrıldığını anlattı.

Mehmet Feyzi Ünal, o gece darbe girişiminden ise haberi bulunmadığını öne sürdü.

Ünal, üste bulunduğu sürece Kubilay Selçuk'tan ya da bir başkasından darbe girişimine yönelik emir almadığını, gözaltına alındığı 14 Ağustos'a kadar mesaide olduğunu, ikamet etmediği köyüne jandarmanın gelip arama yaptığını öğrenmesi üzerine ifade vermek amacıyla önce jandarmaya gittiğini, oradan da polis ekiplerine teslim edildiğini söyledi.

FETÖ ile de bir bağı bulunmadığını savunan Ünal, tahliyesini ve beraatini talep etti.

Abidin Ünal'ın emir astsubayı da savunma yaptı

15 Temmuz'da Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Abidin Ünal'ın emir astsubayı olan Metin Çerkezoğlu da suçlamaları kabul etmedi.

Çerkezoğlu, 15 Temmuz'da normal mesaisinin ardından evine gittiğini, sesler üzerine uyanıp televizyonu açtığını ve boğaz köprüsünde yolun askerlerce kapatıldığını gördüğünü anlattı.

Moda Deniz Klübü'ndeki olaylardan habersiz düğün için İstanbul'da bulunan Abidin Ünal'ın emir subayını ve koruma astsubaylarını aradığını ancak cevap alamadığını anlatan Çerkezoğlu, bir süre sonra emir subayının komutanın eşinin yanında bulunduğunu, Ünal'ın Ankara'ya geldiğini öğrendiğini söyledi.

Uçağın Etimesgut'a ineceğini düşündüğünü, onu karşılamak üzere Muhafız Alayı'nda bekleyen makam aracını hazırlattığını bildiren Çerkezoğlu, Etimesgut'a ya da kuvvete gidemedikleri için 02.00 civarı Oran'daki evine döndüklerini ifade etti.

Çerkezoğlu, komutanı taşıyan uçağın Etimesgut'a değil, 4. Üsse indiğini koruma şefi astsubay Fatih Kahraman'dan öğrendiğini dile getirerek, bunun üzerine üsse gitmeye karar verdiğini belirtti.

Resmi kıyafetini giydiğini anlatan Çerkezoğlu, nizamiyedeki bir personelin yardımıyla üsse giriş yaptığını, bu sırada silah seslerini de duyduğunu ifade etti.

Çerkezoğlu, ilerlerken isimlerini bilmediği iki teğmen tarafından durdurulduğunu ve nereye gittiğinin sorulduğunu, komutanı aradığını bildirmesi üzerine bu teğmenlerin bir binaya gidip geldiklerini, ardından da nizamiyeye dönmesini söylediklerini aktardı.

Bunun üzerine nizamiyeye döndüğünü ifade eden Çerkezoğlu, sabah nizamiye personelinin uyarısıyla karargaha geçtiğini kaydetti.

Çerkezoğlu, burada koruma astsubaylarının tamamını gördüğünü ancak hiçbirinin bilgilendirme yapmadığını iddia ederek, sadece komutanın çıkmış olabileceğinden bahsettiklerini belirtti.

Suçlamaları reddeden Çerkezoğlu, tahliye ve beraat talebinde bulundu.

Duruşmada savunma yapan sanık eski kursiyer pilot teğmen Telat Aktaş da suçlamaları kabul etmeyerek, tahliyesini ve beraatini istedi.

Duruşmaya yarın devam edilmek üzere ara verildi.

28.06.2019 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR

Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmada, tutuklu sanıklar ve yakınları ile taraf avukatları hazır bulundu.

Darbe girişiminin yaşandığı dönemde Özel Kuvvetler Komutanlığında (ÖKK) görev yapan sanık eski astsubay Abdulbaki Ayday, kuvvette araç teknisyenliği yaptığını ve tim personeli olmadığını söyledi.

Sanık Ayday, 15 Temmuz akşamı evde oturduğu sırada üsteğmen Serdar Tanışık'ın arayıp kiralamak için ev aradığını bildiğini, iki ev olduğunu ve bakabileceklerini ilettiğini anlattı.

Bunun üzerine ev arkadaşı Halit Çiftçi ile çıktıklarını ve Serdar Tanışık ile buluştuktan sonra Elvankent'teki evlere bakmaya gittiklerini iddia eden Ayday, Tanışık'ın daha sonra kendisini Çankaya'daki Cinnah Caddesi'nde bırakmalarını istediğini kaydetti.

Ayday, Cinnah Caddesi'ne geldiklerinde Tanışık'ın tatbikat olacağını belirterek, kendisini Muhafız Alayı'na bırakmalarını rica ettiğini, bunun üzerine alaya gittiklerini ancak tatbikat olacağı gerekçesiyle oradan çıkartılmadıklarını öne sürdü.

İlerleyen saatlerde terör saldırısı olabileceğinin belirtildiğini ileri süren Ayday, bunun üzerine bindirildikleri helikopterle birliğe götürülmeyi beklerken, neresi olduğunu sonradan öğrendiği Akıncı Üssü'ne götürüldüklerini söyledi.

Üsteyken herhangi bir eyleme dahil olmadığını, darbe girişiminden de haberinin bulunmadığını iddia eden Ayday, helikopterden indikten hemen sonra kargaşadan da yararlanarak nizamiyeden çıkış yaptıklarını belirtti.

Sanık Ayday, Jandarma Karakolu'na gidip yaşadıklarını anlattıklarını ancak öğleden sonra polise teslim edildiklerini kaydetti.

Darbe girişimine karışmadığını, Akıncı Üssü'nde de kimseden emir almadıklarını ileri süren Ayday, o gün sivil kıyafetli olduğunu iddia etti.

Suçlamaları reddeden Ayday, tahliyesini ve beraatini talep etti.

Tuğamiral Harmancık'ı Akıncı'ya götürmüş

Darbe girişiminin yaşandığı dönemde Deniz Kuvvetleri Komutanlığında yarbay rütbesiyle görev yapan sanık Özer Zeren, 15 Temmuz'da mesai bitimi arkadaşıyla kuvvetten ayrıldığını söyledi.

Bir alışveriş merkezinde yemek yedikleri sırada tuğamiral Ömer Faruk Harmancık'ın arayıp kendisini bir yere bırakıp bırakamayacağını sorduğunu ifade eden Zeren, bir amiralin böyle bir talebine hayır demediğini belirtti.

Zeren, Harmancık'ın kendisini Akıncı Üssü'ne bırakmalarını istemesi üzerine üsse gittiklerini ve 20.15 civarı giriş yaptıklarını ifade ederek, Aydın Nevzat Özkan'ı lojman nizamiye bölgesinde bıraktığını bildirdi.

Harmancık'ı sonradan 143. Filo olduğunu öğrendiği binaya götürdüğünü ancak onun istemesi üzerine parkettiği aracında beklediğini anlatan Zeren, yarım saat kadar bekledikten sonra komutanı görmeye gittiğini ancak filoya alınmadığını iddia etti.

Otoparkta beklemeye devam ettiğini, radyodan da boğaz köprüsünün kapatıldığına ve kalkışmaya yönelik haberleri duyduğunu bildiren Zeren, bunun üzerine filoya tekrar gittiğini ancak yine alınmadığını öne sürdü.

Sanık Zeren, Harmancık'ı bir süre sonra filo önünde sigara içerken gördüğünü ve kendisine "Sen hala gitmedin mi?" diye sorduğunu belirterek, isteği üzerine beklediğini anlattığını bildirdi. Harmancık'tan, nizamiyeler kapalı olduğundan çıkması için yardımcı olmasını istediğini kaydeden Zeren, sıkıyönetim ilan edildiğini ondan öğrendiğini iddia etti.

Harmancık'ın içine düştüğü durumdan dolayı "kusura bakma" dediğini ve fırsatını bulunca üsten ayrılmasını söylediğini ileri süren Zeren, daha sonra otopark bölgesine gittiğini, oradan geçen bir askeri araca binip lojman bölgesinde indiğini ve arkadaşı Özkan'ı bulduğunu belirtti.

Zeren, nizamiye kalabalık olduğu için saat 00.30 civarı lojman etrafındaki tel örgülerden atlayıp bölgeden ayrıldıklarını savundu.

Darbe girişimine katılmadığını iddia eden Zeren, FETÖ ile de bir bağının bulunmadığını ileri sürdü. Sanık Zeren, tahliyesini ve beraatini talep etti.

Savunmasında suçlamaları kabul etmeyen sanık eski binbaşı Mustafa Ertuğrul da tahliye ve beraat talebinde bulundu.

Duruşmaya 1 Temmuz pazartesi günü devam edilmek üzere ara verildi.

Paralel yapı-15 Temmuz (2016)-29 Mart (2017) 'Ankara 475 sanık (ilk 486) Darbe/Akıncı Hava Üssü' davası

(28 Haziran 2019, 15:52), son güncel.: (29 Haziran 2019, 11:10)

HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN

HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: Göster/Gizle

http://www.kontrgerilla.com/mnsetgoster.asp?haber_no=14283