Ankara'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Zırhlı Birlikler Okulu ve Eğitim Tümen Komutanlığındaki eylemlere ilişkin 52 sanıklı davada sanıklar esasa ilişkin savunma yaptı.
01.06.2019 13:01 Ankara'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Zırhlı Birlikler Okulu ve Eğitim Tümen Komutanlığındaki eylemlere ilişkin 52 sanıklı davada sanıklar esasa ilişkin savunma yaptı.
20.05.2019 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'nde görülen duruşmaya tutuklu sanıklar, yakınları ve taraf avukatları katıldı.
Sanık eski binbaşı Semih İlhan, esasa ilişkin savunmasında, darbeden haberdar olduktan sonra girişimi engellemeye yönelik çalıştığını iddia etti.
İlhan, yıllık izne çıktığını ve 11 Temmuz 2016'dan sonra da tüp bebek tedavisi için Ankara'da kaldığını, 15 Temmuz akşamı tümen karargahından aranarak birliğe katılma emrini yerine getirmek için hareket ettiği sırada yolda el işaretiyle 'dur' yapan kamuflajlı rütbeli personeli görünce, "nezaket icabı" durarak, "rastlantı" sonucu karşılaştığını iddia ettiği bu kişileri aracına alarak tümen karargahına gittiklerini anlattı.
Darbe girişiminin yaşandığı dönemde Zırhlı Birlikler Okulu'nda 1. Tank Eğitim Alay komutanı tutuksuz sanık albay Cem Tuce'nin verilen terör alarmını tüm personele duyurma emri verdiğini söyleyen İlhan, Kara Kuvvetleri'nden gelen heyetin birlik komutanlarıyla brifing salonunda toplantı yapacağının bildirilmesi üzerine, isminin Ahmet Bican Kırker olduğunu öğrendiği tuğgeneralin, kendisinin Genelkurmay Başkanlığı tarafından tümen komutanı olarak görevlendirildiğini söylediğini aktardı.
Olayların üzerinden uzun zaman geçtiği için toplantıda konuşulanları hatırlamadığını savunan İlhan, toplantı sonrasında Tuce'nin emriyle tümen karargah bölgesinde beklemeye devam ettiğini belirtti.
İlhan, 23.00 sularında darbe girişiminden haberdar olmasıyla darbeci olmayan personeli bulup iletişime geçmeye çalıştığını ve darbeye karşı çıkmak adına yüzbaşı Tolga Ateş'i arayarak hiçbir personelin ve aracın kışla dışına çıkmasına izin vermemesini söylediğini savundu.
Kendisine verilen darbe girişimini engellemeye yönelik emirleri yerine getirdiğini söyleyen İlhan, verdiği emirlerle kışla dışına herhangi bir araç veya silahın çıkmasını engellediği iddiasında bulundu.
Hakkındaki suçlamaları reddeden İlhan, nizamiyedeki askerlere, "Halkın üzerine ateş açın, gerekirse ezin." emri verdiği iddiasına ilişkin ise "Beni asın ama böyle bir iddiayla yargılamayın." ifadelerini kullandı.
Duruşmaya yarın devam edilecek.
21.05.2019 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'nde görülen duruşmaya tutuklu sanıklar, yakınları ve taraf avukatları katıldı.
Dönemin tümen istihbarat şube müdürü sanık eski albay Muharrem Erdem savunmasında, eşinin hastalığı nedeniyle ayrıldığı yıllık izninin 14 Temmuz'da sona ermesiyle 15 Temmuz'da rutin olan mesaisine saat 07.30'da başladığını belirtti.
Erdem, ilk olarak sorumlu olduğu Faaliyet İzleme Merkezi'ne (FİM) giderek kameraları kontrol ettiğini, sonrasında da üst amirlerine görünerek izinden döndüğünü söylediğini anlattı.
Mesai bitiminde GATA lojmanlarındaki evine gittiğini aktaran Erdem, saat 22.35'te nöbetçi amiri İstihbarat Binbaşı Aziz Çiçek'in arayarak acil mesaiye çağırmasıyla saat 23.15'te nizamiyeden giriş yaptığı bilgisini paylaştı.
Burada gördüğü Çiçek'e ne olduğunu sorması üzerine, "Komutanım sıkıyönetim ilan edildi. Tümen komutanı görevden alındı. Tutuklanıp götürüldü." cevabını aldığını aktaran Erdem, bunun üzerine "Ne sıkıyönetimi? Ülkede ne oldu ki sıkıyönetim ilan edildi? Tümen komutanıyla ne alakası var ki komutan götürülüyor." ifadelerini kullandığını söyledi.
FİM'e girdiğinde tanımadığı bir binbaşının masada oturduğunu görünce kim olduğunu sorduğunu belirten Erdem, bu kişinin 1. Tank Eğitim Alayında tabur komutanı olarak yeni tayin olan Semih İlhan olduğunu söylediğini aktardı.
Erdem, yaşananları anlamlandıramadığını savunarak koridorda gördüğü alay komutanı albay Sefa Alkan'ın, "Ben bu işte yokum." diyerek hızla dışarıya çıktığını ifade etti.
Vatandaşların nizamiyeye doğru geldiği bilgisi üzerine nizamiyeyi arayarak, "Halk kafanızı kırsa dahi bir şey yapmayın, karşılık vermeyin." dediğini ileri süren Erdem, askerlere nizamiyeye bayrak asmaları talimatı verdiğini iddia etti.
Erdem, kontrol etmek için gittiği nizamiyede birlikten çıkan iki tanktan birinin komutanı olan Koray Korkmaz'ı "dokunsan ağlayacak vaziyette" bulduğunu, neler olduğunu sorduğu Korkmaz'ın kandırıldıklarını söylediğini belirtti. Erdem, bunun üzerine, tankları çıkarmak için kimden emir aldıklarını sorarak, "Eyvahlar olsun size." şeklinde sitemde bulunduğunu ileri sürdü.
Darbecilerin yanında olduğu ve darbeyi destekleyici emirler verdiği iddialarını reddeden Erdem, mütalaada nizamiye önünde toplanan halk için söylediği iddia edilen "Bunlar halk değil, Osmanlıspor taraftarı. Melih Gökçek'in adamları bunlar. Biz Atatürkçüyüz." sözlerinin gerçeği yansıtmadığını savundu.
Olayların sonunda tutuklanan eski binbaşı Semih İlhan'ın kelepçelerini çözdürdüğü suçlamasını da kabul etmeyen Erdem, tutuklu isim listesini görünce "Ya bunların yüzde 98'i masum." dediği iddiasını da reddetti.
Erdem, istihbaratçı olması nedeniyle diğer personeller tarafından sevilmediğini, aleyhinde beyanda bulunanların daha önce çeşitli cezalar verdiği kişiler olduğunu savunarak beraatini istedi.
Duruşmaya diğer sanıkların savunmasıyla devam edildi.
22.05.2019 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'nde görülen duruşmaya tutuklu sanıklar, yakınları ve taraf avukatları katıldı.
Esasa ilişkin mütalaaya karşı savunmasını yapan dönemin bölük komutanı eski binbaşı Özkan Gürkol, tanklara mühimmat yüklemesi emrini eski yarbay Erdal Yetim'in verdiğini ancak, bu suçun kendisine ve kursiyer teğmenlere isnat edildiğini iddia etti.
Darbe kalkışmasının yaşandığı gece tanklara çıkma emrini Erdal Yetim'in verdiğini öne süren Gürkol, daha sonra Yetim'i arayarak "Komutanım senin bölük bize karşı koyuyor." demesi üzerine "Şu an emir verecek durumda değilim. Fatih Çubukçu'yu ara." yanıtını aldığını ileri sürdü.
Gürkol, Yetim'in her zaman "Bir komutan nasıl hareket ederse kıta öyle hareket eder." dediğini ifade ederek, "Eğer Erdal Yetim isteseydi tanklar o gece dışarı çıkmazdı." savunmasını yaptı.
15 Temmuz gecesi ciddi bir terör saldırısı tehdidi olduğu şeklinde bir istihbarat aldığını vurgulayan Gürkol, Fatih Çubukçu'dan talimatla aldığı emirleri yerine getirdiğini, darbeden haberdar olmadığını öne sürdü.
Gürkol, iddia edildiği emirleri yerine getirmeyen kursiyer teğmenlere "Vururum, öldürürüm" gibi bir ifade kullanmadığını iddia ederek, darbe kalkışması esnasında hiçbir teğmene teçhizat dağıtmadığını, sadece aldığı emirler doğrultusunda teğmenleri cephanelik bölgesine sevk ettiğini ileri sürdü.
Kışladan çıkan iki tankın komutanları Koray Korkmaz ve Mehmet Fatih Kılıç'a emir vermediğini ifade eden Gürkol, iddianamede geçen, "Tanklara binen teğmenlere 'önünüze gelenleri ezin, öldürün geçin' dediği" şeklinde bir ifade kullanmadığını söyledi.
Darbe girişinin yaşandığı gece "terör saldırısı var" saikiyle hareket ettiğini ileri süren Gürkol, yaptığı tüm faaliyetlerin mevzuata uygun olduğunu iddia etti.
Gürkol, mütalaadaki, tümen çöplüğünde koli içerisinde kırmızıyla işaretlenmiş bölgeleri gösteren haritaların da bulunduğu evrakları yaktırdığı iddiasına ilişkin ise adı geçen yere gitmediği, iddianın asılsız ve uydurma olduğunu ileri sürdü.
Darbeci olmadığını ve suçsuz olduğunu öne süren Gürkol, tahliye ve beraat talebinde bulundu.
Davanın görülmesine yarın devam edilecek.
23.05.2019 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'nde görülen duruşmaya tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile taraf avukatları katıldı.
Duruşmada, dönemin Eğitim Destek ve Tatbikat Tabur Komutanı ve 15 Temmuz gecesi tümenin nöbetçi amiri olan yarbay Erdal Yetim esasa ilişkin savunmasını yaptı.
Sanık Yetim, 15 Temmuz akşamı binbaşı Semih İlhan'ın arayarak Genelkurmay'da çatışmaların olduğu ve Genelkurmay Başkanının akıbetinin bilinmediğini bildirdiğini, bunun üzerine gittiği Faaliyet İzleme Merkezi'nde (FİM) Tümen Komutanı Erdoğan Akyol'un yerine yurtta sulh konseyi üyesi eski tuğgeneral Ahmet Bican Kırker'in atandığını öğrendiğini ve boğaz köprüsünün askerlerce kapatıldığı haberini gördüğünü söyledi.
Kırker'in karargaha geldiği anları anlatan Yetim, Kırker ile hareket eden sanık eski kurmay albay Faruk Yaman'ın, "Ne bakıyorsunuz? (Kırker'i işaret ederek) Komutanımız, yeni komutanınız. Ben de yeni kurmay başkanınızım. Derhal odalar açılsın." diyerek bağırdığını belirtti.
Yetim, Yaman'ın emriyle nöbetçi subayları karargaha çağırıldığını, Genelkurmay Başkanlığına saldırı yapıldığı, 17 şehidin olduğu, bomba yüklü bir uçağın havada dolaştığı ve nereye saldıracağının belli olmadığı söylenerek, herkesin mesaiye gelmesinin istendiğini anlattı.
Personeli aramak üzere hazırlandığı esnada gelen FİM nöbetçi astsubayı Ali Küpeli'nin sıkıyönetim konulu bir emiri bildirmesi üzerine FİM'e gittiklerini ifade eden Yetim, bilgisayar ekranında başlık kısmını gördüğü sıkıyönetim konulu emrin kendisine bahsedilen terör olaylarıyla ilgili olduğunu düşündüğü için evrakı açma, ek ve detaylarına bakma ihtiyacı hissetmediğini ileri sürdü.
Faruk Yaman'ın kendisini çağırarak tank ve ZPT araçlarının hazırlanmasını istediğini aktaran Yetim, tank hazırlamanın kolay olmadığını ve kısa sürede hazır edemeyeceğini söylemesi üzerine Yaman'ın, diğer tanklar hazır olana kadar en azından 2 tankın hazırlanması emri verdiğini, bu esnada yanlarına gelen yarbay Fatih Çubukçu'nun da "Ben Erdal'ı mürettebat yönünden desteklerim, tankları hazırlatırım." dediği bilgisini aktardı.
Yetim, saat 23.21'de Fatih Mehmet Kılıç'ı arayarak Genelkurmaya büyük bir saldırı olduğu gerekçesiyle sıkıyönetim ilan edildiğini, müdahale etmek için 2 tankın hazırlanması emrini bildirdiğini ancak kendi bilgisi dışında önceden tank hazırlığının yapıldığını iddia etti.
Darbecilerle iş birliği içerisinde olmadığını savunan Yetim, 15 Temmuz gündüz saatlerinde darbecilerin Çubukçu'nun evinde toplantı yaptıklarını ileri sürdü.
Duruşmaya öğle arası verildi.
Duruşmada, 15 Temmuz'da Etimesgut'taki Zırhlı Birlikler Okul Eğitim ve Tümen Komutanlığına giderek darbeye yönelik faaliyetleri yürüttüğü belirtilen sözde yurtta sulh konseyi üyesi eski tuğgeneral Ahmet Bican Kırker esasa ilişkin savunmasını yaptı.
15 Temmuz'da Zırhlı Birlikler'e gidişinden sonra alarm verdiğini ifade eden Kırker, birlik dışına çıkan 2 tanktan ise haberi olmadığını, bu durumu cezaevindeyken öğrendiğini ileri sürdü.
Sanık Kırker, olay günü Zırhlı Birlikler tümeninde yaşananlar için kendisi ile birlikte dönemin tümen komutanı olan Erdoğan Akyol, eski korgeneral Metin İyidil ve Genelkurmay İkinci Başkanı Korgeneral Metin Gürak'ın da yargılanması gerektiğini öne sürdü.
Tankların kışla dışına çıkışının sorumluluğunu üzerine aldığını beyan eden sanık Kırker, "Alarmı ben verdiğim için tankların dışarı çıkmasının sorumlusu benim. Zırhlı Birliklerde yaşanan olayların hepsinin sorumlusu benim. Sadece Barış Dedebağ'ın çıkarttığı olaylardan hariç." açıklamasını yaptı.
Atamasının Zırhlı Birliklere yapıldığını öğrendikten sonra Etimesgut'taki kışlaya gittiğini anlatan Kırker, tümen komutanı Akyol'a görevden alındığını, yerine kendisinin atandığını bildirdiğini ifade etti.
Akyol'un tümenden ayrılmasından sonra burada görevli bazı subaylarla yaptığı toplantıda, "yurtta sulh konseyi" sözleriyle başlayan bir konuşma yaptığı iddialarının gerçeği yansıtmadığını savunan Kırker, "Darbe yapıyoruz diye kimseye emir vermedim." diye konuştu.
Kırker, "Gerekirse tanklar ateş ede ede çıkacak." ifadeleriyle darbeye destek verdiği suçlamalarını da kabul etmediğini belirterek, "Hakkımdaki bütün isnatlar, Etimesgut'a giderek görevi devralmam sebebiyle yöneltilmektedir. Darbe koordinesi yapmak ve konsey üyesi olmak suçlamaları doğruyu yansıtmamaktadır." sözleriyle kendisini savundu.
Davanın görülmesine yarın devam edilecek.
27.05.2019 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'nde görülen duruşmaya tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile taraf avukatları katıldı.
Sanık eski albay Faruk Yaman, savunmasında hakkındaki tüm suçlamaları reddederek, darbenin koordinasyonunu sağladığı iddiasını kabul etmedi.
Yaman, darbe kalkışmasının yaşandığı gece Kara Kuvvetleri Komutanlığı Harekat Merkezi'nde bulunan sözde yurtta sulh konseyi üyesi eski albay Bilal Akyüz'ün aradığını ve terör tehdidi nedeniyle Zırhlı Birliklere gidip alarm vermesi gerektiğini söylediğini ifade ederek, emrin yazılı olup olmadığını sorduğunda ise yazılı emri birliğe gidince alacağını belirttiğini öne sürdü.
Sözde yurtta sulh konseyi üyesi eski tuğgeneral Ahmet Bican Kırker tarafından sözlü olarak iletilen kurmay başkanlığı görevini bir süre yürüttüğünü belirten Yaman, bu süre içinde darbeye yönelik emir vermediğini savundu.
Dönemin Tümen Komutanı emekli Tümgeneral Erdoğan Akyol'un derdest edilmesine ilişkin herhangi bir eyleminin olmadığını iddia eden Yaman, Akyol'un personelle vedalaşarak binadan ayrıldığını, Akıncı Üssü'ne götürüldüğünden haberinin olmadığını öne sürdü.
Yaman, iddia edildiği gibi "Arkadaşlar, bu tanklar buradan çıkacak." ifadesinin kendisine ait olmadığını belirterek, yetkisi dışında bir talimatla ilgili emir vermesinin mümkün olmadığını savundu.
15 Temmuz gecesi nizamiyede yaşananlardan, vatandaşların yaralanması ve tankların dışarıya çıkmasıyla ilgili emrinden daha sonra haberdar olduğunu iddia eden Yaman, tankların mürettebatı ve komutanlarla hiç iletişiminin olmadığını, yaşananları avukatı aracılığıyla öğrendiğini ileri sürdü.
Mütalaada darbenin başarısızlığa uğramasının ardından teslim olduğu iddiasına ilişkin ise Yaman, hiçbir zaman darbe yapma niyetinin bulunmadığını, darbe planlanmasından haberinin olmadığını öne sürdü.
Yaman, darbe girişimi esnasında halka ateş açan darbecilere karşı koyan askerlere yönelik "Yapmayın, yanlış yapıyorsunuz." ifadesini kullanmadığını ileri sürerek, o gece nizamiye bölgesine gitmediğini ve hiç kimseye talimat vermediğini iddia etti.
Hakkındaki iddiaların teyit edilmeyen ve soyut suçlamalar olduğunu öne süren Yaman, darbeci olmadığını savunarak tahliyesini istedi.
Eski yarbay Fatih Çubukçu, savunmasına başlarken mahkeme heyetini itham altında bırakacak olumsuz ifadeler sarf etmesi üzerine, Mahkeme Başkanı Murat İlhan'ın tepkisiyle karşılaştı. İlhan, sanığa "Türk milleti adına yargılama yapan bir makama kimsenin böyle bir ithamda bulunmaya hakkı yok." dedi.
Daha sonra savunmasına devam eden Çubukçu, darbeyi planlayan bazı rütbelilerin kendilerini kurtararak suçu bir tabur komutanı, bir bölük komutanı ve 20 küsur kursiyer teğmene yıktığını iddia etti.
Albay Sefa Alkan'ın televizyon aracılığıyla darbeden haberdar olduğunu savunan Çubukçu, Alkan'ın bir darbe girişiminin olacağını bilmeyen kursiyer teğmenleri suçlu ilan ettiğini öne sürdü.
Dönemin astsubayı olan Hulusi Yıldız'ın cephanelik bölgesine gönderilen askerlere silah ve cephanelik dağıttığını iddia eden Çubukçu, bu suçların kendisine isnat edildiğini belirtti.
Çubukçu, "tanklar ateş ede ede çıkacak" cümlesinin kendisine ait olmadığını, bunun çok canice bir cümle olduğunu, askerlikte böyle bir emrin verilemeyeceğini savundu.
Darbeci olmadığını iddia eden Çubukçu, suçsuzluğunu öne sürerek, mahkeme heyetinden tahliye talebinde bulundu.
Davanın görülmesine yarın devam edilecek.
28.05.2019 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Zırhlı Birlikler Okulu ve Eğitim Tümen Komutanlığı'ndaki eylemlere ilişkin davaya Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'nde görülen duruşmaya tutuklu sanıklar ve taraf avukatları katıldı.
Duruşmaya sözde "yurtta sulh konseyi" üyesi eski tuğgeneral Ahmet Bican Kırker'in savunmasıyla devam edildi. Sanık Kırker, darbe girişimine ilişkin bir faaliyet içerisinde bulunmadığını, terör saldırısı alarmı verildiği için ortamın hareketli olduğunu, kamera kayıtları incelendiğinde darbe yapan bir asker görüntüsünün görülemeyeceğini iddia etti.
Karargah binasındaki brifing salonunda darbe toplantısı yaparak sıkıyönetim ilan edildiğini bildiren konuşma yaptığı iddiasını reddeden Kırker, telefona bakma veya televizyon izleme fırsatı olmadığı için darbe girişiminden haberdar olmadığını ileri sürdü.
Etrafındaki kişiler tarafından olaylar olduğu ve çeşitli açıklamalar yapıldığının iletilmesi üzerine darbe girişimini öğrendiğini iddia eden Kırker, kamera kayıtlarında, yaşananları "şaşkın" bir halde "anlamaya çalıştıklarının" ve darbeci bir askerin aksine "sakin" kaldıklarının görüldüğünü savundu.
15 Temmuz akşamı Etimesgut Zırhlı Birlikler Okul Eğitim ve Tümen Komutanlığı'na yazılı emirle tümen komutanı olarak atanmasıyla kışlaya geldiğini öne süren Kırker, "Emir verilseydi Hulusi Akar'ın koltuğuna da otururdum." dedi.
Duruşmaya yarın Kırker'in savunmasıyla devam edilecek.
29.05.2019 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'nde görülen duruşmaya tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile taraf avukatları katıldı.
Savunmasına devam eden eski tuğgeneral Ahmet Bican Kırker, darbe girişimi esnasında nizamiye bölgesine gelen halkı durdurmak için havaya ateş edilmesi emrinin yanlış olmadığını savundu.
Kırker, havaya ateş edilmediği takdirde ortamın daha da kızışacağını öne sürdü.
15 Temmuz gecesi dışarıya çıkan iki tankın tekrar kontrolü bir şeklinde içeri alınması durumunda kargaşanın önlenebileceğini ileri süren Kırker, binbaşı Barış Dedebağ'ın halkı kışkırtması nedeniyle daha fazla arbedenin çıktığını iddia etti.
Darbe kalkışmasının yaşandığı gecede tankların halka zarar vermek istemediğini savunan Kırker, galeyana gelen halkın tankların üzerine atlaması sonucu tankların Beştepe mevkisine mecburen gittiğini savunarak o gece araçların işgal edilmeye çalışıldığını ve askerlerin linç edilmek istendiğini söyledi.
Kırker, video kayıtlarına bakıldığında askerlerin halkı korumaya çalıştığını ileri sürerek yaralanan Necmettin Utuş adlı vatandaşın askerlere saldırdığı esnada arbede içinde yaralandığını, hayatını kaybeden Emin Güner'in ise tanktan düşerek yaşamını yitirdiğini öne sürdü.
Kırker'in yargı eliyle kendisine kumpas kurulduğunu öne sürmesi üzerine Mahkeme Başkanı Murat İlhan araya girerek mahkemeyi itham altında bırakan sözlerin kabul edilebilir olmadığını söyleyerek, "Mahkemenin saygınlığına söz ettirmem." dedi.
İlhan, "Biz yaptığımız işe güveniyoruz, heyetimize güveniyoruz. O yüzden bu heyete yapılan ithamı kabul etmiyorum." diye konuştu.
Bu sözler üzerine 15 Temmuz gazileri ve sanıklar arasında tartışma yaşandı.
Mahkeme Başkanı İlhan, sanıklardan Özkan Gürkol ve İsa Sancaklı'yı mahkeme düzenini bozdukları gerekçesiyle salondan çıkardı.
Daha sonra savunmasına devam eden Kırker, darbeci olmadığını iddia ederek tahliye talebinde bulundu.
Duruşmaya yarın devam edilmek üzere ara verildi.
30.05.2019 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmaya tutuklu sanıklar, yakınları ve taraf avukatları katıldı.
Haklarında tanık beyanları ve mahkemeye bilgi ve belge ulaşan sanıklar, bunlara ilişkin karşı beyanda bulundu.
Ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, dönemin tümen istihbarat şube müdürü sanık eski albay Muharrem Erdem'in yurt dışına çıkış yasağı konularak tahliyesine hükmetti.
Heyet, tutuklu sanık eski kurmay albay İsa Sancaklı'nın esasa ilişkin savunmasını yapması ve sanıkların son sözlerinin alınması için duruşmayı erteledi.
Paralel yapı-15 Temmuz (2016)-26 Nisan (2017) 'Ankara 52 sanık Darbe/Etimesgut Zırhlı Birlikler' davası
(01 Haziran 2019, 13:01)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: