Ankara'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişiminde Genelkurmay Başkanlığındaki eylemlere ilişkin, aralarında sözde "yurtta sulh konseyi" üyelerinin de yer aldığı 224 kişinin yargılanmasına devam edildi.
20.04.2019 13:41 Ankara'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişiminde Genelkurmay Başkanlığındaki eylemlere ilişkin, aralarında sözde "yurtta sulh konseyi" üyelerinin de yer aldığı 224 kişinin yargılanmasına devam edildi.
08.04.2019 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'ndeki salonda görülen duruşmada, olay tarihinde Genelkurmay Başkanlığı Özel Kalem Müdürü olarak görev yapan, sözde yurtta sulh konseyi üyesi eski kurmay albay Osman Kılıç esasa ilişkin savunmasını yaptı.
Kılıç savunmasında, konsey üyesi olduğu gerekçesiyle Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a suikast girişiminden de sorumlu tutulduğunu belirterek, suikast timinin Erdoğan'ın kaldığı otele gittiğinde Erdoğan'ın olay yerinde olmadığı için bu suçun hukuken işlenmiş sayılmaması gerektiğini belirtti.
Başında konsey üyesi eski tuğgeneral Gökhan Şahin Sönmezateş'in bulunduğu suikast timinden önce bölgede başka bir askeri ekibin bulunduğunu savunan Kılıç, bağımsız mahkemelerce suçlu bulunan suikast timinin suç işleme kastı bulunmadığını ileri sürdü.
Kılıç, söz konusu suçlamaya ilişkin kendisinin de bir sorumluluğunun bulunmadığını beyan etti.
Sanık Kılıç savunmasına yarın da devam edecek.
Sanıkların reddi hakim talebine ret
Kılıç'ın savunmasına yarın devam etmek üzere ara vermesinden sonra sanıklar Yusuf Yedidağ, Bünyamin Tuner ve Ahmet İlhan Ayşan'ın, Mahkeme Başkanı Oğuz Dik hakkında reddi hakim talebinde bulundukları açıklandı.
Görüşü sorulan duruşma savcısı, sanıkların talebinin davayı uzatmaya yönelik olduğu gerekçesiyle reddedilmesini istedi.
Müzakerenin ardından mahkeme heyeti, sanıkların taleplerini oy birliğiyle reddetti.
Davanın görülmesine yarın devam edilecek.
09.04.2019 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'ndeki salonda görülen duruşmaya, tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile sanık ve müşteki avukatları hazır bulundu.
Dünkü celsede başladığı esasa ilişkin savunmasına bugün de devam eden dönemin Genelkurmay Başkanlığı Özel Kalem Müdürü, sözde "yurtta sulh konseyi" üyesi eski kurmay albay Osman Kılıç, aleyhindeki kamera kayıtlarını kabul etmediğini söyledi.
Kılıç, kamuoyunda "patates hat" olarak bilinen başkası adına kayıtlı telefon ile örgütsel amaçlı görüşme yaptığına dair tespit hakkında savunma yaparken, kendisine ait telefon ile "patates hatlı" telefonun sinyal verilerinin uyuşmadığını ileri sürerek, iddiaları reddetti.
Darbenin askeri kanadındaki planlayıcılarından ve icracılarından oluşan "yurtta sulh konseyi" üyesi olmakla suçlandığını hatırlatan sanık Kılıç, konsey üyelerinin kimlerden oluştuğunun somut delillere dayanarak ortaya konulmadığını savundu.
İddianamede, darbecilerin 1960 darbesinden esinlenerek konseyi 38 kişiden teşkil ettiğinin ifade edildiğini hatırlatan Kılıç, konsey listesinde kendi adının 28'inci sırada yazılı olduğunu dile getirdi. Kılıç, "1960'daki darbede konsey 27 kişiden oluşmuş olsaydı belki ben bugün yurtta sulh konseyi üyesi olarak savunma yapmak zorunda kalmayacaktım." dedi.
Darbecilerin atama listesinde kendisine önemli bir görev verilmediğini ve konsey üyesi olması halinde en azından belediye başkanlığı görevinin verilebileceğini ifade eden Kılıç, "Konsey üyesi olduğum iddia ediliyor ama darbede bana önemli bir görev verilmemiş. Darbenin başarılı olması halinde, 'Hadi seninle işimiz bitti demişler' yani. Soruyorum, bu hayatın olağan akışına uygun mu? En azından bir belediye başkanlığı görevi verilebilirdi bana." diye konuştu.
Semih Terzi ile görüşmüş
Eski kurmay albay Kılıç, konsey üyesi olduğu belirtilen sanıkların birçoğu ile daha önceden tanışmadığını ve telefonla dahi irtibat kurmadığını kaydetti.
Konsey üyelerinden bazılarını da iş gereği tanıdığını, aralarında örgütsel bir bağ bulunmadığını söyleyen Kılıç, 15 Temmuz akşamı Özel Kuvvetler Komutanlığını ele geçirmek için Ankara'ya gelen eski tuğgeneral Semih Terzi ile telefon görüşmesi yaptıklarını anlattı.
Kılıç, "Semih Terzi bana Genelkurmay Başkanı'nın yerini ve durumunu sordu, başka da bir görüşmemiz yok." diye konuştu.
Duruşmaya öğle arası verildi.
FETÖ ile hayatının hiçbir döneminde temasının olmadığını ve örgüt hiyerarşisinde bulunmadığını öne süren Kılıç, bu sebeple FETÖ'nün darbe girişiminde de yer almadığını savundu.
Genelkurmay çatı davasının görüldüğü Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesinin darbe girişiminden sonra kurulduğunu ve mahkeme başkanının tarafsız olmadığını iddia eden Kılıç, mahkeme başkanı hakkında "reddihakim" talebinde bulundu.
Talep hakkında görüşü sorulan iddia makamı, yargılamanın geldiği aşama göz önünde bulundurularak sanığın talebinin davayı uzatmaya yönelik olduğu gerekçesiyle reddedilmesini istedi.
Mahkeme heyetinin müzakeresinin ardından Kılıç'ın talebi kabul edilmedi.
"Cumhurbaşkanına suikaste azmettirme" suçundan Muğla 2. Ağır Ceza Mahkemesinde yargılandığını ve ağırlaştırılmış müebbet hapse çarptırıldığını hatırlatan eski albay Kılıç, mahkeme heyetinden beraat talebinde bulundu.
Davanın görülmesine yarın devam edilecek.
10.04.2019 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'ndeki salonda görülen duruşmada, tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile sanık ve müştekilerin avukatları hazır bulundu.
Esasa ilişkin savunmasını yapan dönemin Genelkurmay Başkanlığı Özel Kalem Müdürü eski kurmay albay Ramazan Gözel, darbe girişiminin yaşandığı 15 Temmuz ve öncesindeki günlerde görevi gereği dönemin Genelkurmay Başkanı olan Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar ile birlikte mesai yaptığını ifade etti.
15 Temmuz 2016'da Şanlıurfa'da yapılacak olan ve kendisinin de katılması için hazırlık yaptığı bir törene Akar'ın emriyle katılmadığını belirten Gözel, bu sebeple Ankara'daki bir villada yapılan darbe toplantılarına katılmasının da mümkün olmadığını dile getirdi.
Özel Kalem Müdürlüğü görevi gereği 15 Temmuz ve önceki günlerde Akar'ın planlanan görüşmelerini ayarladığını söyleyen Gözel, Akar'ı ziyaret edenler arasında sözde konsey üyelerinden eski tuğgeneral Gökhan Şahin Sönmezateş'in de bulunduğunu bildirdi.
Olay günü görevinin gerekliliklerini yerine getirdiğini, Akar'ın emri dışında bir harekette bulunmadığını ileri süren Gözel, "15 Temmuz'da Özel Kalem personeline darbeye ilişkin bir emir verdiğim ya da şüpheli başka bir harekette bulunduğum tespit edilmemiştir." diye konuştu.
İddianamede darbe girişiminin planlamasının 16 Temmuz 03.00 olarak belirlendiğini ve bazı darbeciler tarafından erken saate alındığının anlatıldığını belirten Gözel, eski tümgeneral Mehmet Dişli ile görüşerek darbe saatinin öne alınmasında bir sorumluluğunun bulunmadığını ifade etti.
Gözel, Akar'ın makam odasına girdiği ve derdest edilmesinde yer aldığı suçlamasını da kabul etmediğini beyan etti.
Davanın görülmesine yarın devam edilecek.
11.04.2019 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'ndeki salonda görülen duruşmada, tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile taraf avukatları hazır bulundu.
"Yurtta sulh konseyi" üyesi olduğu belirtilen eski Genelkurmay Başkanlığı Özel Kalem Müdürü kurmay albay Ramazan Gözel, dün görülen celsede başladığı esasa ilişkin savunmasına devam etti.
Ergenekon ve Balyoz davalarının FETÖ'nün kumpası olduğunun ortaya çıktığını anımsatan Gözel, örgüt tarafından binlerce sayfa sahte delil üretilerek yargılamalar yapıldığını, buna rağmen 15 Temmuz'un da faili olan FETÖ'nün darbeye ilişkin bir planının ortaya konulamadığını ileri sürdü.
Gözel, darbe girişimi başlamadan önce Kara Havacılık Komutanlığında görevli olan Binbaşı O.K'nin MİT'e giderek ihbarda bulunmasına rağmen teşebbüse ilişkin önlem alınmadığını iddia etti.
Savunmasında darbeye ilişkin suçlamalarda, o dönemde Genelkurmay Başkanı olan Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar'a dair beyanda bulunan Gözel, ifadesindeki "Hulusi Akar'ın özellikleri" başlıklı kısma başladığı sırada mahkeme başkanı tarafından, "Hulusi Akar'ın kişisel özelliklerinden çok kendi özelliklerinden bahsetsen." sözleriyle uyarıldı.
Duruşmaya, öğle arası verildi.
Üzerine atılı suçlamalara ilişkin beyanda bulunan Gözel, iddianamede yer aldığı gibi eski Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Salih Zeki Çolak ve İhsan Uyar'ın derdest edilmesinde yer almadığını bildirdi.
Çolak'ı karşılamak için eski Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar'ın kendisine emir verdiğini ileri süren Gözel, "Darbeci olsam derdest edeceğim Kuvvet Komutanını karşılamaya inmem." diye konuştu.
Çolak ve Uyar'ın ifadelerinde darbe girişimi olduğunu sonradan anladıklarını söylediklerini belirten Gözel'in komuta kademesinin yaşananlardan haberdar olduğunu iddia etmesi üzerine Mahkeme Başkanı, " Türkiye Cumhuriyeti'nde ne zaman bir orgeneral yere atılmış." diyerek tepki gösterdi.
Çolak'ın derdest edilmesi için firari emir astsubayı Serhat Pahsa ve darbeci Özel Kuvvetler askerlerini yönlendirmediğini öne süren Gözel, iddia makamının kendisini firari olduğu gerekçesiyle Pahsa ile irtibatlandırmaya çalıştığını iddia etti.
Gözel, komutanların yere yatırılmasına müdahale etmek isteyen koruma müdürü Burak Akın'a, "Tatbikat var." diyerek engel olmaya çalıştığını da reddederek Akın'a sakin olmasını söylediğini aktardı.
Yurtta sulh konseyi üyesi olmakla suçlandığını ancak konseyde adı geçenlerle işi dışında bir irtibatı bulunmadığını savunan Gözel, 15 Temmuz akşamı Genelkurmay Başkanlığı internet sitesinde yayınlanan darbe içerikli metinlerin de kendi elektronik posta adresinden atılmadığını ileri sürdü.
Gözel, üzerine atılı FETÖ mensubu olma suçlamasını da kabul etmeyerek, "Benim ne cemaat ne de tarikatla bağım yoktur." ifadesini kullandı.
Davanın görülmesine yarın devam edilecek.
12.04.2019 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'ndeki salonda görülen duruşmada, tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile tarafların avukatları hazır bulundu.
Duruşmada, sözde yurtta sulh konseyi üyelerinden olan dönemin Genelkurmay Başkanı Başdanışmanı eski kurmay albay Orhan Yıkılkan esasa ilişkin savunmasını yaptı.
Olay tarihinde Genelkurmay Başkanlığı yaveri olan eski kurmay yarbay Levent Türkkan'ın, soruşturma aşamasında verdiği itiraf niteliğindeki beyanlarının doğru olmadığını belirten sanık Yıkılkan, Türkkan'ın mahkeme huzurunda ilk ifadelerini kabul etmediğini söylediğini dile getirdi.
Türkkan'ın ilk ifadesinde, 14 Temmuz 2016'da saat 10.00 sıralarında yaptıkları görüşmede kendisinin darbe planladıklarını söylediğini hatırlatan Yıkılkan, kamera kayıtlarını izleterek belirtilen tarihte Türkkan'la bir görüşmesinin olmadığını ileri sürdü.
Yıkılkan, 14 Temmuz'da öğle saatlerinden sonra Genelkurmay yerleşkesine geldiğini, bu saatlerde de Türkkan'la, dönemin Genelkurmay Başkanı olan Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar'ın programı nedeniyle bir araya gelmelerinin mümkün olmadığını savundu.
Darbe girişiminden 2 gün önce Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın tatil yaptığı otele ilişkin odasındaki bilgisayarda arama yaptığına dair isnadın da doğru olmadığını iddia eden Yıkılkan, söz konusu aramanın 13 Temmuz saat 05.00 sularında yapıldığının belirtildiğini, kendisinin 13 Temmuz'da göreve gelişinin ise giriş kayıtlarına göre 08.01 olduğunu söyledi.
Türkkan ve eski tümgeneral Mehmet Dişli ile darbe içerikli bir toplantı yapmadıklarını iddia eden Yıkılkan, gece saat 03.00'te yapılması planlanan darbe girişiminin erkene alınmasında da bir etkisinin olmadığını ileri sürdü.
Firari FETÖ'cü Adil Öksüz liderliğinde Ankara'da bir villada yapıldığı belirlenen darbe toplantılarına katılmadığını savunan Yıkılkan, toplantılara katıldıklarını 15 Temmuz'dan sonra itiraf eden eski askerler Halil İbrahim Yıldız ve Hakan Bıyık'ın da kendisini söz konusu toplantılarda gördüklerine dair bir beyanının olmadığını bildirdi.
Yıkılkan, savunmasına 15 Nisan Pazartesi devam edecek.
15.04.2019 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'ndeki salonda görülen duruşmada tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile tarafların avukatları hazır bulundu.
Duruşmada, 12 Nisan Cuma günü esasa ilişkin savunmasına başlayan sözde yurtta sulh konseyi üyelerinden dönemin Genelkurmay Başkanı Başdanışmanı eski kurmay albay Orhan Yıkılkan ifadesine devam etti.
Darbe girişimi gecesi TRT'de korsan darbe bildirisini okutan eski yarbay Ümit Gençer ile telefon irtibatı olduğuna ilişkin tespit hakkında konuşan Yıkılkan, Gençer'e darbe bildirisinin okunması yönünde talimat vermediğini, konuyla ilgili tanık olarak dinlenenlerin de Gençer'in bildirinin okunmasından önce telefonda görüştüğü kişiye "amiralim" diye hitap ettiğini öne sürdü.
Olay tarihinden kısa süre sonra Türk Silahlı Kuvvetlerinin darbe girişimine katılan askerlerin oranının ordunun yüzde 1,5'u olduğuna dair bilgilendirmeyi hatırlatan Yıkılkan, 15 Temmuz'dan sonra daha fazla sayıda askerin FETÖ'den işlem gördüğünü belirtti.
Aralarında kendisinin de olduğu darbe suçlaması yöneltilenlerin FETÖ'cülükle suçlandığını bildiren Yıkılkan, bu iddiaları kabul etmedi.
Örgüt elebaşının açıklamasını okudu
Darbe girişiminden sonra konuşan örgüt elebaşı Fetullah Gülen'in darbe teşebbüsüyle ilişkilendirilmelerini inkar ettiği açıklamalarını duruşma salonunda okuyan Yıkılkan, 15 Temmuz'da darbeciler tarafından silahla vurulan, daha sonra FETÖ itirafında bulunan dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı koruma müdürü Burak Akın'ı örnek göstererek, "Her darbeciye FETÖ'cü demek, baştan sakat bir düşünce." ifadesini kullandı.
FETÖ'nün hücre yapılanmasına sahip bir örgüt olduğunun bilindiğini savunan Yıkılkan, "Darbe niyetindeyseniz darbe yapamazsınız. Darbe yapacaksanız ancak hiyerarşik bir yapıya sahip olmanız gerekir." dedi.
Bunun üzerine araya giren Mahkeme Başkanı Oğuz Dik, "Orhan, o onların sorunu, sen niye üzerine alınıyorsun? Sen kendini savun." uyarısında bulundu.
"Cemaatin karşı çıktığı bir darbe yapılamaz"
Darbe girişiminin ardında FETÖ'nün olmasının mantıken yanlış olduğu iddiasında bulunan eski kurmay albay Yıkılkan, Kasım 2015'te Genelkurmay Başkanlığındaki danışmanlar tarafından hazırlanan raporda geçen, "Cemaatin karşı çıktığı bir darbe yapılamaz ancak cemaatin kendi başına bir darbe yapma yeteneği de yoktur. Cemaatin darbeyi engelleme yeteneği vardır ama yapma yeteneği yoktur." ifadelerini okudu.
Sözde yurtta sulh konseyi üyelerinin Türk Silahlı Kuvvetlerindeki görevlerinin dışında ortak bir noktalarının olmadığı iddiasında bulunan Yıkılkan, "Ne FETÖ ne yurtta sulh konseyi 15 Temmuz ile uyuşuyor." dedi.
Savunmasında 12 Eylül darbesinden örnekler veren Yıkılkan, "15 Temmuz ile geçmiş arasında eğer bir paralellik kurulacaksa 27 Mayıs'la değil, 12 Eylül'le kurulmalıdır." diye konuştu.
Duruşmaya öğle arası verildi.
Esasa ilişkin savunma yapan sözde yurtta sulh konseyi üyelerinden dönemin Genelkurmay Başkanı Başdanışmanı eski kurmay albay Orhan Yıkılkan, hakkındaki FETÖ üyeliği suçlamasını reddetti.
"Konsey üyeliği" suçlamasını da kabul etmeyen Yıkılkan, sözde sıkıyönetim görevlendirmelerinde kendisinin bir etkisinin bulunmadığını savundu.
Sanık Yıkılkan, konsey üyesi olmadığının bir kanıtı olarak 15 Temmuz'da TBMM'nin bombalanmasını örnek gösterdi.
Olay gecesi kendisinin Genelkurmay'da olduğunu hatırlatan Yıkılkan, bombardımanın bilgileri dışında gerçekleştiğini savundu.
Bunun üzerine mahkeme başkanı Oğuz Dik, "Kim attı peki bombayı, ebabil kuşları mı attı?" ifadelerini kullandı.
Davanın görülmesine yarın devam edilecek.
16.04.2019 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'ndeki salonda görülen duruşmada tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile tarafların avukatları hazır bulundu.
Esasa ilişkin savunma yapan sözde yurtta sulh konseyi üyesi eski kurmay albay Bilal Akyüz, 15 Temmuz'dan önce Kara Kuvvetleri Komutanlığında Teşkilat Şube Müdürü olarak görev yaptığını dile getirdi.
Darbe girişiminden sonra hakkında Polatlı, Akıncı ve Genelkurmay çatı davası olmak üzere 3 dava açıldığını, ilerleyen süreçte çatı dava ile dosyalarının birleştirildiğini aktaran Akyüz, "Ben darbe girişiminin reklam yüzü oldum." ifadelerini kullanarak soruşturma aşamasında "günah keçisi" ilan edildiği iddiasında bulundu.
Kuleli Askeri Lisesinde okuduğu dönemde FETÖ soruşturması geçirdiğine dair tespitler hakkında da konuşan Akyüz, 1986'da aralarında ideolojik farklılıklar bulunduğunu öne sürdüğü sınıf amiri tarafından hedefe konulduğunu, bu sebeple kurum içinde yapılan soruşturma kapsamında bir süre okuldan uzaklaştırıldığını beyan etti.
Soruşturma içeriğinin FETÖ ile ilgisinin olmadığını savunan Akyüz, "Okulda geçirdiğim soruşturma FETÖ soruşturması değildir, namaz kıldığım için soruşturuldum." diye konuştu.
Akyüz, 15 Temmuz'da aralarında kendisinin de olduğu askerlere kumpas kurulduğunu iddia ederek darbe girişiminde sorumluluğunun bulunmadığını ileri sürdü.
Türk Silahlı Kuvvetlerinin 15 Temmuz'dan önce siyasallaşmaya başladığı iddiasında bulunan Akyüz, darbe girişimi sonrası da bu durumun devam ettiğini öne sürdü.
Akyüz savunmasına yarın da devam edecek.
17.04.2019 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'ndeki salonda görülen duruşmada tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile tarafların avukatları hazır bulundu.
Dün başladığı esas hakkındaki mütalaaya karşı savunmasını bugün de sürdüren sözde yurtta sulh konseyi üyesi, eski kurmay albay Bilal Akyüz, darbeye ilişkin suçlamaları kabul etmediğini belirtti.
Darbe girişimiyle ilgili komuta kademesini suçlayan, kendisinin de arasında bulunduğu bazı askerlere kumpas kurulduğu iddiasında bulunan Akyüz, 15 Temmuz'da Özel Kuvvetler Komutanlığı'nı işgale geldiği sırada şehit astsubay Ömer Halisdemir tarafından etkisiz hale getirilen Semih Terzi'yi savundu.
Akyüz, "Niye öldürttünüz Terziyi, gelip burada sanık olarak ifade verseydi, alacaksa da cezasını alsaydı." ifadelerini kullandı.
Darbe girişimi sırasında askerler ile vatandaşların karşı karşıya getirilmeye çalışıldığını, yaşanan ölüm ve yaralama hadiselerinin askerler tarafından yapılmadığını ileri süren Akyüz, konsey üyesi olarak yargılandığını beyan ederek kendisine yaşanan ölüm ve yaralamalardan bir sorumluluk yüklenmemesi gerektiğini savundu.
"Hiç canlı olmayacak"
Darbe girişimi sonrası Akıncı Üssü'ndeki arabasında yapılan aramada ele geçirilen, "Hiç canlı olmayacak. Belki de Başbakan da." şeklindeki not hakkında da savunma yapan eski kurmay albay Akyüz, notun kendisine ait olmadığını iddia etti.
Aracında arama yapılırken kendisinin ya da avukatının hazır bulunmadığını ve Akıncı Üssü'ndeki darbecilerin teslim alınmasından sonra deliller üzerinde oynama yapılmış olabileceğini öne süren Akyüz, "Akıncı'da usule uygun arama yapılmamıştır. Bu nedenle elde edilen delillerin tamamı kanunsuzdur." ifadelerini kullandı.
Davanın görülmesine yarın devam edilecek.
18.04.2019 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'ndeki salonda görülen duruşmada tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile tarafların avukatları hazır bulundu.
Esasa ilişkin savunma yapan sözde yurtta sulh konseyi üyelerinden eski tuğamiral Ömer Faruk Harmancık, darbe girişiminden sonra itirafçı olan ve soruşturma aşamasında "Şapka" ve "Kuzgun" kod adları ile ifade veren eski albay Hakan Bıyık ve eski tuğamiral Halil İbrahim Yıldız'ın Adil Öksüz liderliğinde yapılan darbe toplantılarına katıldıklarını söylemelerine rağmen yurtta sulh konseyi üyeleri arasında isimlerinin olmamasını eleştirdi.
Bıyık ve Yıldız'ın kendisini darbe toplantılarında gördüklerine dair ifadelerini kabul etmediğini söyleyen ve kendisine iftira atıldığını ileri süren Harmancık, söz konusu isimleri "yalancılık" ile suçladı.
Asker ya da sivil hiç kimse ile 15 Temmuz'a ilişkin toplantı yapmadığını iddia eden Harmancık, darbe toplantılarının yapıldığı villada tespit edilen parmak izini de kabul etmediğini dile getirdi.
Bıyık ve Yıldız'ın darbeye ilişkin beyanlarından 21 gün sonra yer tespiti yapıldığı iddiasında bulunan Harmancık, parmak izinin "kötü niyetli kişilerce" villaya götürülmüş olabileceğini savundu.
Sanık Harmancık, "Ben o villaya hiç gitmedim. Peki hiç gitmediğim bir villada parmak izim nasıl çıkıyor? 21 gün içinde kötü niyetli birileri tarafından boş bir villaya birkaç kişinin parmak izinin taşınması bugünün imkanlarıyla mümkündür." dedi.
Davanın görülmesine yarın devam edilecek.
19.04.2019 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'ndeki salonda görülen duruşmada, sözde konsey üyelerinden dönemin Kuzey Deniz Saha Komutanlığı Kurmay Başkanı olan eski tuğamiral Ömer Faruk Harmancık, esasa ilişkin savunma yaptı.
Darbe girişiminin başlangıcından sonra, olay günü çoğunluğu derdest edilen komuta kademesinin gerekli tedbiri almadığını öne süren Harmancık, kendisinin de aralarında bulunduğu birçok askerin yaşanan olayların içinde kaldığını söyledi.
Yurtta sulh konseyi üyesi olmadığını ve 15 Temmuz'da Akıncı Üssü'ne darbeye iştirak için gitmediğini ileri süren Harmancık, hakkındaki darbe girişiminde bulunmak suçlamasını reddetti.
Yargılama aşamasında usulsüzlükler yapıldığını iddia eden Harmancık, adil yargılama yapılmadığını ileri sürerek tahliye ve beraat talebinde bulunmadığını söyledi.
Harmancık, slayt halinde hazırladığı ve toplamda bin 941 sayfadan oluşan savunmasını 2 günde tamamladı.
Davanın görülmesine 22 Nisan Pazartesi günü devam edilecek.
Paralel yapı-15 Temmuz (2016)-03 Mart (2017) 'Ankara 224 sanık (ilk 221) Darbe Ana Yap. (G.kurmay-Çatı)' davası
(20 Nisan 2019, 13:41)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: