Ankara'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında Kara Havacılık Komutanlığındaki eylemlere ilişkin 152'si asker, 3'ü sivil 155 sanığın yargılanmasına, sanıkların esasa ilişkin savunmalarıyla devam edildi.
06.04.2019 12:21 Ankara'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında Kara Havacılık Komutanlığındaki eylemlere ilişkin 152'si asker, 3'ü sivil 155 sanığın yargılanmasına, sanıkların esasa ilişkin savunmalarıyla devam edildi.
03.04.2019 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumlarındaki salonda görülen duruşmaya, sanıklar, müştekiler ve taraf avukatları katıldı.
Darbe girişimi sırasında Kara Havacılık Komutanı olarak görev yapan Tümgeneral Hakan Atınç'ın eski emir astsubayı sanık başçavuş Fatih Karagöz, esasa ilişkin mütalaayı kabul etmediğini söyledi ve darbe girişimiyle bir ilgisinin bulunmadığını öne sürdü.
Hayatının hiçbir döneminde yolunun FETÖ ile kesişmediğini savunan Karagöz, Kara Havacılık Komutanının emir astsubaylığı görevine kendi isteğiyle değil resen atandığını, kendisinin böyle bir talebi olmadığını ifade etti.
'Hakkımdaki suçlamaların faili değil mağduruyum.' diyen Karagöz, darbe girişiminin yaşandığı 15 Temmuz 2016'da Tümgeneral Atınç ile sancak devir teslim töreni için Malatya'ya gittiklerini, törenin ardından Atınç'ın kendisini alayda bırakarak, dönemin 2. Ordu Komutanı Orgeneral Adem Huduti'yi ziyaret ettiğini anlattı.
Karagöz, 'Atınç, her gittiği yere beni de götürürdü. Bu sefer yalnız gitmeyi tercih etti. Komutanın takdiri olduğu için bir şey demedim. Fakat bu duruma anlam veremedim. Bir gün önce İzmir'deki kendi birliğimize 2 uçakla gitmiştik ve beni de götürmüştü. Malatya'da 2 adımlık yere beni götürmedi.' diye konuştu.
Malatya'dan 16.42'de ayrılıp Ankara Güvercinlik'e geldiklerini ve Atınç'ın emri üzerine mesaiye devam etmek zorunda kaldığını savunan Karagöz, bu emir yüzünden darbe girişimi sırasında Kara Havacılık Okulunda bulunduğunu öne sürdü.
İlerleyen saatlerde dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Salih Zeki Çolak'ın emir subayının arayıp Atınç ile görüşme talep ettiğini belirten sanık Karagöz, çok geçmeden Çolak ve beraberindeki üst düzey komutanların birliğe geldiğini aktardı.
Çolak için önce VIP uçuş planladıklarını fakat uçuşun iptal edildiğini ve uçağın pistten çekildiğini, ardından Çolak'ın envantere yeni giren CH-47 helikopterini incelemek istediğini belirten Karagöz, bu sırada gece uçuşları hakkında bilgi istendiğini, kendisinin de kuleden bilgi alıp komutana ilettiğini aktardı.
Atınç yerine Coşkun getirilmiş
Komutanların kışlada bulunduğu sırada darbe faaliyetine katılmak üzere Kayseri'den gelen 3 helikopterin pilotlarına, kimseye fark ettirmeden Ulucan Meydanı'na inmeleri talimatı verdiği iddiasını kabul etmeyen Karagöz, kendisinin böyle bir emir verme yetkisinin olmadığını, bu hava araçlarının uçuşundan Orgeneral Çolak dahil herkesin bilgisinin bulunduğunu savundu. Karagöz, helikopterlerin alan VIP uçuşa hazırlandığı için Ulucan'a yönlendirildiğini öne sürdü.
Orgeneral Çolak ve beraberindekilerin saat 21.30 sıralarında alaydan ayrıldıklarını anlatan Karagöz, ziyaretin ardından Atınç'ın sanıklardan eski Kara Havacılık Okul Komutanı tuğgeneral Ünsal Coşkun ile makama döndüğünü belirtti.
Çıkış hazırlıkları yaptıkları sırada kara pilot binbaşı Okan Kocakurt'un hızla Atınç'ın odasına girdiğini aktaran Fatih Karagöz, makam odasının kapısı kapatılmadığı için konuşulanları duyduğunu, Kocakurt'un komutana birliğe yapılması muhtemel terör saldırısına ilişkin bir şeyler söylediğini aktardı.
Kısa süre sonra nöbetçi amir eski yarbay Özcan Karacan'ın komuta katına gelip Hakan Atınç'ın görevden alındığını, yerine Ünsal Coşkun'un getirildiğini söylediğini aktaran Karagöz, 'Albay Mustafa Durmuş komutanın yanına girdi, uzun bir konuşma yaptılar. Kara Kuvvetleri Komutanlığından emir geldiğini ve komutanın görevden alındığını bu sırada öğrendim. Akşamdan beri süren komutan ziyaretlerini bu kapsamda değerlendirdim.' dedi.
Atınç'ın Mustafa Durmuş ile görüştüğü sırada dinlenme odasına girdiğini ve çay servisi yaptığını anlatan Karagöz, komutanının koltukta, tulumunun fermuarı biraz açık vaziyette yattığını, bu durumun gelen emirden kaynaklandığını düşündüğünü iddia etti.
'Can havliyle yapılmış bir refleks'
Komutanı beklerken Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın televizyondaki açıklamasını duyduğunu ve o andan itibaren olayların perdeleme amacıyla gerçekleştiğini anladığını savunan Fatih Karagöz, şöyle devam etti:
'Kim, ne yapmaya çalışıyor algılayamadım. Odamda Atınç'ın emrini bekledim. Fevri ve yanlış bir hareketin Hakan Atınç başta olmak üzere herkesin hayatını riske atacağını düşündüm. Yanlış bir şey yapmadım. Gece boyunca Atınç'a yönelik hiçbir kötü davranışım olmadı, olamazdı.
16 Temmuz sabahı silah sesi ve kargaşa üzerine odamdan dışarı çıktım. Çok yoğun silah sesleri vardı. Ne karargaha girebildim ne de başka bir şey yapabildim. En kısa yoldan bu kargaşadan nasıl sağ salim çıkarım diye düşündüm. Can pazarı nedeniyle çaresiz haldeydim. Bu sırada çalışır halde cougar helikopteri gördüm. Can havliyle Mehmet Şahin'in kullandığı bu helikoptere bindim. Kimin ne olduğu belli değildi. Daha Hakan Atınç'ı da alalım diyemeden helikopter alandan ayrıldı. Akıncı'ya geldik. Daha önce hiç gelmemiştim. Burada da tam bir karmaşa ve bilinmezlik vardı. Hava araçları gelişi güzel park edilmiş, insanlar etrafta oturmuştu. Yanlarına gittiğimde ben onlara ne olduğunu soruyordum, onlar da bana. Komutanı geride bıraktığım için endişe ediyordum. Akıncı'ya gitmem planlı bir hareket olmayıp yaşadığım olaylar neticesinde can havliyle yapılmış bir reflekstir. Masum ve mağdurum.'
Karagöz, alayda kendisinden rütbeli askerlere talimat verdiği ve Kara Havacılık Komutanı Tümgeneral Hakan Atınç'ı derdest ettikleri iddiasını kabul etmedi.
Darbeye hazırlık toplantılarına katılmadığını, darbe girişimi sırasında kimseye silah doğrultmadığını savunan Karagöz, suçsuz olduğunu öne sürdü ve beraat talebinde bulundu.
Davaya yarın devam edilecek.
04.04.2019 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları'ndaki salonda görülen duruşmaya, sanıklar, müştekiler ve taraf avukatları katıldı.
Duruşmada esasa ilişkin savunmasını yapan sanıklardan eski albay Murat Ağır, mütalaaya katılmadığını ve üzerine atılı suçu kabul etmediğini söyledi.
15 Temmuz için 'darbe görünümlü kumpas' ifadesini kullanan sanık Ağır, suçlamaların somut delillere dayanmadığını öne sürdü.
Ağır, örgüt üyeliği ve darbeden önceden haberi olduğuna yönelik iddiaları da kabul etmedi.
Sanık Taha Fatih Çelik'in, hakkındaki örgüt üyesi olduğuna dair ifadesini de reddeden Ağır, Çelik'in bu ifadeyi daha sonra geri çektiğini söyledi.
Kara Havacılık Komutanlığında kursiyer subayları yönlendirdiği öne sürülen Murat Ağır, bu suçlamayı da kabul etmedi.
Eski kursiyer teğmen Hüseyin Zengin de darbe girişiminden haberdar olmasının mümkün olmadığını öne sürdü ve darbe girişimiyle ilgisinin bulunmadığını savundu. Zengin, aleyhindeki tanık beyanlarını da kabul etmedi ve tahliye talebinde bulundu.
Davanın görülmesine yarın devam edilecek.
05.04.2019 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları'ndaki salonda görülen duruşmaya sanıklar, müştekiler ve taraf avukatları katıldı.
Sanık savunmalarının ardından görüşü sorulan duruşma savcısı, tutuklu sanıkların mevcut halinin devamına karar verilmesini talep etti.
Ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, tutuklu sanıklardan eski astsubay Mahmut Şakrak'ın adli kontrol şartıyla tahliyesine hükmetti.
Heyet, tutuklu sanıkların ise mevcut halinin devamına karar verdi.
Davanın görülmesine 29 Nisan ile 3 Mayıs tarihleri arasında devam edilecek.
Paralel yapı-15 Temmuz (2016)-12 Mayıs (2017) 'Ankara 152 sanık (ilk 155) Darbe/Kara Havacılık Kom.' davası
(06 Nisan 2019, 12:21)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: