Ankara'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sonrasında görevlerinden ihraç edilen ve çıkarıldıkları mahkemelerce tutuklanan Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay, Hakimler Savcılar Kurulu (HSYK) ve AYİM gibi yargı kurumlarındaki üyelerinin ayrı ayrı yargılanmasına devam edildi. Sonuçlanan bazı davalarda sanıklara hapis cezaları verildi. Bu kapsamda Anayasa Mahkemesi Eski Başkanvekili Alparslan Altan'a 11 yıl, Yargıtay eski üyeleri Ali Yağcı'ya 12 yıl, Ömür Borazan'a 11 yıl, Cumhur Özer'e 9 yıl, Ahmet Kiriş ve Refik Sarıoğlu'na 7'şer yıl, Danıştay eski üyeleri Yunus Çetin'e 11 yıl, Vecdi Karanfil'e 8 yıl, Muammer Arseven ve Hannan Yılbaşı'na 7'şer yıl hapis cezası verildi. Bir çok davada ise sona yaklaşılırken savcılık esas hakkındaki mütalaalarını açıkladı. Bu kapsamda Yargıtay eski üyesi Turgut Emiroğlu'na 22 yıla kadar, eski Adalet Bakanlığı-Hsyk Müfettişi/Başmüfettişi ve Yargıtay Üyesi Halit Kıvrıl, Yargıtay eski üyeleri Mahmut Kış ile Ali Sancar, Danıştay eski üyeleri Bekir Sözen ve Orhan Boyraz'a 15'şer yıla kadar hapis cezası istendi. Görülen diğer davalarda ise eski Yargıtay üyesi Mehmet Arı ile eski Askeri Yargıtay üyesi Şeref Ayyıldız hakim karşısına çıkarıldı. Ayyıldız'ın davasında dinlenen tanık, 'Darbe haftasında askeri yargıtayda bir enteresanlık hissettik' dedi detayları mahkemeye anlattı. Öte yandan Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Ömer Kara tarafından mahkemeye sunulan mütalaada ise, örgüt üyesi Danıştay üyelerinin İstanbul'da yaptıkları kampın ve Gülen'den aldıkları talimatların detayları aktarıldı.
17.03.2019 10:25 Ankara'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sonrasında görevlerinden ihraç edilen ve çıkarıldıkları mahkemelerce tutuklanan Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay, Hakimler Savcılar Kurulu (HSYK) ve AYİM gibi yargı kurumlarındaki üyelerinin ayrı ayrı yargılanmasına devam edildi. Son iki haftada yaşanan duruşmalarda yaşananlar kronolojik olarak şu şekilde gerçekleşti:
TERÖRİSTBAŞI GÜLEN'DEN ‘GERİYE ÇEKİLİYOR GİBİ YAPIN’ TALİMATI
5 Mart'ta basına yansıyan gelişmeye göre, FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in örgüt mensuplarına, devletin içine kadar sızmaları, açığa çıkmaları halinde ise geriye çekiliyormuş gibi davranmaları yönünde talimatlar verdiği ortaya çıktı.
Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) elebaşı Fetullah Gülen'in, örgüt mensuplarına, devletin içine kadar sızmaları, açığa çıkmaları halinde ise geriye çekiliyormuş gibi davranmaları yönünde talimatlar verdiği belirlendi.
Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Ömer Kara tarafından, FETÖ üyesi yüksek yargı mensuplarının Yargıtay 9. Ceza Dairesinde yargılandığı davada sunulan mütalaada, örgüt üyesi Danıştay üyelerinin İstanbul'da yaptıkları kampın detayları aktarıldı.
Mütalaaya göre, örgüt üyesi ve grup sorumlusu Galip Tuncay Tutar'ın organizasyonu ile 2012'de FETÖ mensubu Danıştay üyeleri İstanbul'a götürüldü.
Örgüt üyeleri, burada FETÖ'ye ait dershanede bir süre ağırlandı. FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in yurt dışına çıkmadan önce kaldığı, o günkü haliyle korunan dershanedeki özel oda da örgüt üyeleri tarafından gezildi.
YURT DIŞINA KAÇMADAN ÖNCE VERDİĞİ TALİMATLAR
Öte yandan mütalaada, söz konusu özel odanın daha önce kullanıldığına yönelik tespitlere, burada terörist elebaşı Gülen'in yurt dışına kaçmadan önce yaptığı toplantılardaki talimatlara da değinildi.
Bu tespitlere göre ise FETÖ elebaşı Gülen, bu odadaki gizli toplantılarda, devlet içinde üst düzey konumda bulunan örgüt üyelerine, "Devleti ele geçirin, kan damarlarının içine kadar sızın." talimatını verdi.
Talimatlarında örgüt mensuplarının deşifre olduklarında yapmaları gerekenlere de dikkati çeken Gülen, "Hissedilmeden ileriye kadar gidin. Hissedildiğiniz zaman geriye çekiliyor gibi yapın." yönlendirmesinde bulundu.
Mütalaada, terörist elebaşı Gülen'in bu talimatlarına ilişkin ByLock yazışmaları ile örgütün o tarihteki kampına yönelik tespitlere de yer verildi.
YARGITAY ESKİ ÜYESİ MEHMET KAYA
4 Mart'ta ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 9. Ceza Dairesince, Yargıtay Genel Kurulu Salonu'nda görülen duruşmaya, Fetullahçı Terör Örgütünün (FETÖ) yargıdaki kritik isimlerinden eski Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) Genel Sekreteri ve Yargıtay üyesi tutuklu sanık Mehmet Kaya ve avukatı katıldı.
Eski HSYK üyesi İsmail Aydın, tanık sıfatıyla verdiği ifadede, Kaya'yı HSYK üyeliği sürecinde tanıdığını belirtti.
Mehmet Kaya'nın HSYK Genel Sekreteri olduğunu hatırlatan Aydın, Kaya'nın örgüte sempati duyduğunu düşündüğünü söyledi.
Aydın, Kaya'nın, Genel Sekreterliği HSYK üyelerinin üstünde gördüğünü dile getirdi. Anayasa'da HSYK Genel Sekreterliğinin yer aldığını belirten Kaya'nın bu nedenle görev yaptığı birimi güçlü gördüğünü ifade eden Aydın, Kaya'nın bu yöndeki söylemlerini aktardı.
Bu konudaki tartışmaları da anlatan Aydın, o dönem HSYK 1. Daire Başkanı İbrahim Okur'un, "Biz mi sizin amiriniziz, siz mi bizim." şeklinde ifadeler kullandığını belirtti.
Tutuklu bulunduğu cezaevinden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla dinlenen tanık İbrahim Okur ise 2011'deki Yargıtay ve Danıştay üyeleri seçimine ilişkin Kaya'nın evinde yapılan toplantıyı anlattı.
Toplantıda yaklaşık 350 kişiden oluşan listeden isim belirlendiğini kaydeden Okur, sayım yapıldığında bu rakamın 80 olduğunu, daha sonra toplantıda yer alan Ahmet Berberoğlu'nun dışarı çıktığını, tekrar odaya geldiğinde 140'tan aşağısını kabul edemeyeceklerini söylediğini aktardı.
Tanık Okur, Kaya'nın örgüte yakın isimlerden olduğunu sözlerine ekledi.
Duruşmada tanık olarak dinlenen eski Adalet Bakanlığı Müsteşarı Birol Erdem, Kaya'nın evindeki toplantıyı anımsattı. Bu toplantıda Yargıtay ve Danıştay'a seçilecek isimler üzerinde değerlendirmelerde bulunulduğunu söyleyen Erdem, toplantıda, üyelik için FETÖ elebaşı Gülen'in 140 kişi istediğinin söylendiğini dile getirdi.
"140" tartışması
Eski HSYK Başkanvekili Ahmet Hamsici de tanık sıfatıyla verdiği ifadede, Kaya'nın evindeki toplantıda 350 kişilik bir listenin gündeme geldiğini, bu listeyi Kaya'nın hazırladığını düşündüğünü bildirdi.
Toplantıdaki değerlendirmelerin ardından sayım yapıldığını ve seçilmesi öngörülen kişi sayısının 80 olduğunun belirlenmesi üzerine Ahmet Berberoğlu'nun dışarı çıktığını anlatan Hamsici, odaya tekrar gelen Berberoğlu'nun, örgüt elebaşı Fetullah Gülen'i kastederek, "Hoca efendiye danışılmış, arkadaşlar 140'tan aşağısına razı olmasınlar demiş." şeklindeki ifadesinin olduğunu belirtti.
Tanık eski HSYK üyesi Ömer Köroğlu da söz konusu toplantıda Mehmet Kaya'nın söz aldığını, rolü olduğunu ifade etti.
Köroğlu, "140 üye isteniyor." cümlesini duyduğunu belirtti ve Kaya'nın örgütteki etkin isimlerden olduğuna işaret etti.
Duruşmada tanık sıfatıyla dinlenen eski Danıştay üyesi Vahit Bektaş ise Kaya'nın staj döneminde örgütün evinde kaldığını belirtti.
Kaya'nın kaldığı evde toplantılar yapıldığını anlatan Bektaş, bu toplantılarda FETÖ elebaşı Gülen'in ve kitaplarının gündeme geldiğini bildirdi.
Tanık beyanlarının ardından mahkeme heyeti, sanık Kaya'nın tutukluluk halinin devamına karar vererek duruşmayı erteledi.
DANIŞTAY ESKİ ÜYESİ BEKİR SÖZEN'E 15 YIL HAPİS TALEBİ
4 Mart'ta ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 9. Ceza Dairesince Yargıtay ek binadaki salonda görülen duruşmaya, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sonrası meslekten ihraç edilen Danıştay üyesi tutuksuz sanık Bekir Sözen katıldı.
Dosyaya gelen cevap ve belgelerin okunmasının ardından söz verilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Ömer Kara, sanık hakkında hazırlanan esas hakkındaki mütalaayı okudu.
Örgütün yapısı, tanık beyanları, sanık savunması ile toplanan bilgi ve belgelere yer verilen mütalaada, tanık beyanları, diğer bilgi ve belgelere göre sanık Sözen'in FETÖ içerisinde yer aldığı kaydedildi.
Terör örgütü mensuplarının 2010'da Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunda (HSYK) çoğunluğu ele geçirmelerinin ardından yapılan toplantılarda sanığın, Danıştay üyeliğine seçilmesine karar verilen isimler arasında yer aldığı vurgulanan mütalaada, Sözen'in örgüt üyeliğinin Danıştaydaki görevi süresince de devam ettiği belirtildi.
Mütalaada, Sözen'in diğer örgüt mensubu Danıştay üyeleriyle İstanbul'da FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in yurt dışına çıkmadan önce kaldığı dershanedeki özel odayı ziyaret ettiği kaydedildi.
Sanığın, örgütün sivil ve yargı kanadıyla bağlantısına dikkat çekilen mütalaada, sanığın örgütün hücre yapılanmasında yer aldığı da aktarıldı.
Esas hakkındaki mütalaada, Bekir Sözen'in, böylelikle örgütün hiyerarşik yapısına dahil olduğu, sıkı bir disiplinle FETÖ'nün stratejisi, yapılanması, faaliyetleri ve amacına uygun hareket ettiği ve "terör örgütü üyesi olmak" suçunu işlediği sonucuna varıldığı ifade edildi.
"Mahrem alan kapsamında"
Örgüt hiyerarşisi içinde "mahrem alan" kapsamında yer alan sanığın, eğitim düzeyi, sahip olduğu sosyokültürel birikimi, yaptığı görev nedeniyle edindiği mesleki bilgi ve tecrübeleriyle örgütteki konumu itibarıyla, bu oluşumun terör örgütü olduğunu bilebilecek durumda bulunduğuna işaret edilen mütalaada Sözen hakkında, Türk Ceza Kanunu'nun (TCK), kaçınılmaz bir hataya düşen kişinin cezalandırılamayacağını öngören "hata" başlıklı 30. maddesinin uygulanmaması talep edildi.
Esas hakkındaki mütalaada, sanığın, TCK'nin 314/2. ve Terörle Mücadele Kanunu'nun 5/1. maddeleri uyarınca "terör örgütü üyesi olmak" suçundan 7 yıl 6 aydan 15 yıla kadar hapisle cezalandırılması istendi.
Sanığın son karar merci Danıştayda görevlendirilmesi, örgütte temin ettiği güç ve sadakati ölçüsünde yükselip elde ettiği statüsüne eş değer şekilde yüksek yargı içerisinde konumlandırılması ve FETÖ'nün mahrem yapısı içerisinde bulunduğu hususları dikkate alınarak, suçun işleniş biçimi, kastın yoğunluğu ve oluşan tehlikenin ağırlığına göre temel cezanın alt sınırdan uzaklaşılarak belirlenmesi talep edildi.
Mütalaaya karşı söz verilen sanık, esas hakkındaki savunmayı hazırlamak için süre verilmesini istedi.
Mahkeme heyeti, esas hakkındaki savunmasını hazırlaması için süre verilen sanığın tutuksuz yargılanmasının devamını kararlaştırdı.
Duruşma 13 Mayıs'a bırakıldı.
ESKİ YARGITAY ÜYESİ İSMAİL İNCEOĞLU
5 Mart'ta ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 9. Ceza Dairesince, Yargıtay Genel Kurul Salonu'nda görülen duruşmada, eski Yargıtay üyesi İsmail İnceoğlu hakim karşısına çıktı.
Örgütün talimatıyla Yargıtay üyeliğine seçildiği ve örgütün çeşitli adlar altında düzenlediği toplantılarına katıldığı belirtilen İnceoğlu, hakkındaki suçlamaları reddetti.
Cezaevinde sağlık sorunları yaşadığını kaydeden sanık İnceoğlu, tutuklu bulunduğu süre göz önünde bulundurularak tahliyesine karar verilmesini istedi ve sağlık raporlarını heyete sundu.
Yargıtay 9. Ceza Dairesi heyeti, mevcut delil durumu ve sağlık sorunları nedeniyle İnceoğlu'nun adli kontrol şartıyla tahliyesine karar verdi. Duruşma, 14 Mayıs'a bırakıldı.
Savunmalarında suçlamaları reddetmişti
İnceoğlu, önceki duruşmalarda yaptığı savunmalarında, aleyhinde ifade verenlerin beyanlarının somut veri içermediğini ve ByLock kullanmadığını öne sürmüştü.
Hayatının hiçbir döneminde cemaatle bağının bulunmadığını, Bank Asya'ya para yatırmadığını, kimseden talimat almadığını iddia eden İsmail İnceoğlu, örgütün kumpas davalarının hiçbirinde görev yapmadığını, iş mahkemesi hakimi iken Yargıtaya üye seçildiğini ve Yargıtaydaki hiçbir seçimde örgütle hareket etmediğini savunmuştu.
ESKİ YARGITAY ÜYESİ MAHMUT KIŞ'A 15 YIL HAPİS TALEBİ
5 Mart'ta ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 9. Ceza Dairesince, Yargıtay Genel Kurul Salonu'nda görülen duruşmaya, tutuksuz sanık Kış ve avukatı katıldı.
Dosyaya gelen belgelerin okunmasının ardından Yargıtay Cumhuriyet Savcılığınca hazırlanan esas hakkındaki mütalaa, duruşma savcısı Müslüm Canpolat tarafından açıklandı.
Mütalaada, sanığın örgüt içinde yer aldığı, örgütün talimatıyla Yargıtay üyeliğine seçildiği, örgütün gizli haberleşme programı ByLock kullandığı ve FETÖ'nün eğitim biriminin sanığın çocuğuyla ilgilendiği belirtildi.
Mahmut Kış'ın, örgütün sivil imamlarıyla ortak baz sinyalleri ve ankesörlü telefondan arandığına ilişkin kayıtlara da yer verilen mütalaada, aynı sabit telefonlardan FETÖ üyeliğinden yargılanan bazı eski yüksek yargı üyelerinin de arandığının tespit edildiği kaydedildi.
Mütalaada, sanığın bu şekilde örgütün hiyerarşik yapısına dahil olduğu, sıkı bir disiplinle FETÖ'nün stratejisi, yapılanması, faaliyetleri ve amacı doğrultusunda hareket ettiği ve "terör örgütü üyesi" olma suçunu işlediği sonucuna varıldığı bildirildi.
Örgüt hiyerarşisi içinde "mahrem alan" kapsamında yer alan sanığın, eğitim düzeyi, sahip olduğu sosyo-kültürel birikimi, yaptığı görev nedeniyle edindiği mesleki bilgi ve tecrübeleriyle örgütteki konumu itibarıyla bu oluşumun, bir terör örgütü olduğunu bilebilecek durumda bulunduğuna işaret edilen mütalaada, bu nedenlerle Kış hakkında Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) kaçınılmaz bir hataya düşen kişinin cezalandırılamayacağını öngören "hata" başlıklı 30. maddesinin uygulanmasının istenmediği belirtildi.
Esas hakkındaki mütalaada sanık Mahmut Kış'ın, örgüt üyesi olma suçundan TCK'nin 314/2 ve terör suçlarında cezanın yarı oranında artırılmasını öngören 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun 5/1 maddeleri uyarınca 7 yıl 6 aydan 15 yıla kadar hapisle cezalandırılması istendi.
Mütalaada ayrıca, sanığın örgütte temin ettiği güç ve sadakati ölçüsünde yükselip kazandığı statüye eşdeğer şekilde yüksek yargı içinde konumlandırılması, FETÖ'nün mahrem yapısı içinde bulunduğu hususları dikkate alınarak, suçun işleniş biçimi, kastın yoğunluğu ve oluşan tehlikenin ağırlığına göre temel cezanın alt sınırdan uzaklaşılarak belirlenmesi talep edildi.
Mütalaaya karşı söz verilen sanık Mahmut Kış, mütalaada ismi geçen örgüt üyelerini tanımadığını savunarak, "Allah buradan çıkarmasın vallahi Yargıtay üyelerini de yeni tanıyorum. Eğer ankesörlü telefondan arandıysam Allah bana çocuklarımın hayrını göstermesin, buradan çıkamayayım. Çok şaşırıyorum." ifadesini kullandı.
Sanık Kış ve avukatı, esas hakkındaki savunmalarını hazırlamak için süre istedi.
Aranın ardından mahkeme heyeti, sanığa esas hakkındaki savunmasını hazırlaması için süre vererek, adli kontrol tedbirlerinin devamını kararlaştırdı.
Duruşma 16 Mayıs'a bırakıldı.
DANIŞTAY ESKİ ÜYESİ YUNUS ÇETİN'E 11 YIL HAPİS
5 Mart'ta ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 9. Ceza Dairesince, Yargıtay ek binasındaki salonda görülen duruşmaya, kapatılan Fatih Üniversitesi Hastanesinin Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) ile sözleşmesinin feshedilmesi ve MEDULA sisteminden çıkarılmasıyla ilgili yargılamada, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) talimatı doğrultusunda diğer örgüt mensuplarıyla yürütmeyi durdurma kararı verdiği ileri sürülen eski Danıştay üyesi tutuklu sanık Yunus Çetin ile avukatı katıldı.
Esas hakkındaki savunmasında suçlamaları kabul etmeyen Çetin, hiçbir örgütün yöneticisi ve üyesi olmadığını ileri sürdü.
Kapatılan Fatih Üniversitesi Hastanesinin SGK ile sözleşmesinin feshedilmesi ve MEDULA sisteminden çıkarılmasıyla ilgili yargılamada, yürütmeyi durdurma kararı veren üyelerden biri olan Çetin, hakkındaki iddiaları reddetti.
Sanık Çetin, son sözlerinin sorulması üzerine, beraatini istedi.
Karar
Yargıtay 9. Ceza Dairesi heyetinin aldığı karar, heyete başkanlık eden Daire Üyesi Maruf Alikanoğlu tarafından okundu.
Karara göre, sanık Yunus Çetin'e, "FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne üye olmak" suçundan, alt sınırdan uzaklaşılarak 9 yıl hapis cezası verildi.
Terör suçlarında cezanın yarı oranında artırılmasını öngören 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun 5/1 maddesi uyarınca sanığa verilen ceza artırılarak, 13 yıl 6 aya çıkarıldı.
Sanığın duruşmalardaki iyi hali nedeniyle TCK'nin 62. maddesindeki indirim uygulanarak, ceza 11 yıl 3 aya indirildi.
Çetin'in tutuklu bulunduğu sürenin infazından düşülmesine karar veren heyet, sanığın tutukluluk halinin devamına hükmetti.
YARGITAY ESKİ ÜYESİ TURGUT EMİROĞLU'NA 22 YIL HAPİS TALEBİ
5 Mart'ta ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 9. Ceza Dairesince, Yargıtay ek binadaki salonda görülen duruşmaya, FETÖ'nün Yargıtay imamından aldığı, iş insanı Karamehmet'in bankacılık kanununa muhalefetten yargılandığı davada 'yurt dışına çıkış yasağının kaldırılması' talimatını, dosyaya bakacak örgüt mensubu daire üyelerine ilettiği belirlenen ve Fetullahçı Terör Örgütünün (FETÖ) Yargıtay ceza daireleri sorumlusu konumundaki eski Yargıtay üyesi tutuklu sanık Turgut Emiroğlu ile avukatı katıldı.
Dosyaya gelen cevap ve belgelerin okunmasının ardından söz verilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Ömer Kara, sanık hakkında hazırlanan esas hakkındaki mütalaayı okudu.
Örgütün yapısı, tanık beyanları, sanık savunması ile toplanan bilgi ve belgelere yer verilen mütalaada, tanık beyanları ile diğer bilgi ve belgelere göre sanık Emiroğlu'nun, FETÖ içerisinde yer aldığı belirtildi.
Terör örgütü mensuplarının, 2010'da Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunda (HSYK) çoğunluğu ele geçirmelerinin ardından yapılan toplantılarda, sanığın Yargıtay üyeliğine seçilmesine karar verilen isimler arasında yer aldığı vurgulanan mütalaada, Emiroğlu'nun mesleğinin icrası döneminde başlayan örgüt üyeliğinin Yargıtaydaki görevi süresince de devam ettiği bildirildi.
Emiroğlu'nun, FETÖ içerisinde yönetici konumunda olduğu belirtilen mütalaada, sanığın örgütsel toplantıları organize ettiği aktarıldı.
Mütalaada, örgütün ceza daireleri sorumlusu konumundaki Emiroğlu'nun, örgüt lehine davaların sonuçlanması için çaba sarf ettiği vurgulandı.
Örgüt adına sanık tarafından "himmet" adı verilen aidatların toplandığının kaydedildiği mütalaada, Emiroğlu'nun, iş insanı Mehmet Emin Karamehmet'in bankacılık kanununa muhalefetten yargılandığı davada verilen "yurt dışına çıkış yasağının kaldırılması" talimatını, dosyaya bakacak FETÖ mensubu daire üyelerine ilettiği, bu talimatın ABD'den geldiğini söylediği bildirildi.
Esas hakkındaki mütalaada, sanığın, örgütün şifreli haberleşme ağı ByLock kullanıcısı olduğuna, uygulama üzerinden dava takiplerine yönelik çeşitli görüşler bildirdiğine işaret edildi.
Mütalaada, Turgut Emiroğlu'nun, böylelikle örgütün hiyerarşik yapısına dahil olduğu, sıkı bir disiplinle FETÖ'nün stratejisi, yapılanması, faaliyetleri ve amacına uygun hareket ettiği ve "terör örgütü yöneticisi olmak" suçunu işlediği sonucuna varıldığı belirtildi.
Örgüt hiyerarşisi içinde "mahrem alan" kapsamında yer alan sanığın, eğitim düzeyi, sahip olduğu sosyokültürel birikimi, yaptığı görev nedeniyle edindiği mesleki bilgi ve tecrübeleriyle örgütteki konumu itibarıyla bu oluşumun terör örgütü olduğunu bilebilecek durumda bulunduğuna işaret edilen mütalaada, Emiroğlu hakkında, Türk Ceza Kanunu'nun (TCK), kaçınılmaz bir hataya düşen kişinin cezalandırılamayacağını öngören "hata" başlıklı 30. maddesinin uygulanmaması talep edildi.
- 22 yıl 6 aya kadar hapis istemi
Mütalaada, sanığın, TCK'nin 314/1. ve Terörle Mücadele Kanunu'nun 5/1. maddeleri uyarınca "terör örgütü yöneticisi olmak" suçundan 15 yıldan 22 yıl 6 aya kadar hapisle cezalandırılması istendi.
Sanığın son karar merci Yargıtayda görevlendirilmesi, örgütte temin ettiği güç ve sadakati ölçüsünde yükselip elde ettiği statüsüne eş değer şekilde yüksek yargı içerisinde konumlandırılması ve FETÖ'nün mahrem yapısı içerisinde bulunduğu hususları dikkate alınarak, suçun işleniş biçimi, kastın yoğunluğu ve oluşan tehlikenin ağırlığına göre temel cezanın alt sınırdan uzaklaşılarak belirlenmesi talep edildi.
Mütalaaya karşı söz verilen sanık ve avukatı, esas hakkındaki savunmayı hazırlamak için süre verilmesini istedi.
Mahkeme heyeti, esas hakkındaki savunmasını hazırlaması için süre verilen sanığın, tutukluluk halinin devamını kararlaştırdı.
Duruşma, karar için 15 Mayıs'a bırakıldı.
ANAYASA MAHKEMESİ ESKİ BAŞKANVEKİLİ ALPARSLAN ALTAN'A 11 YIL HAPİS
6 Mart'ta ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 9. Ceza Dairesi'nce, Bölge Adliye Mahkemesi salonunda görülen duruşmaya, eski Anayasa Mahkemesi Başkanvekili tutuklu sanık Alparslan Altan, avukatı Erol Aras ve yakınları katıldı.
Esas hakkındaki savunmasında suçlamaları kabul etmeyen Altan, örgüt üyesi olmadığını ve isnat olunan suça ilişkin somut delillerin bulunmadığını söyledi.
Mahkum edilmesine yönelik çaba sarf edildiğini ve aleyhine algı oluşturulmaya çalışıldığını ileri süren Altan, hakkındaki suçlamaların, yaptığı savunmalarla çürütüldüğünü belirtti.
Eski Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca'nın, tutuklandıktan sonra yaptığı bireysel başvurunun Anayasa Mahkemesi'nce oy çokluğuyla kabul edilemez bulunduğunu hatırlatan Altan, bu karara 'karşı oy' yazdığı için de suçlandığını belirtti.
Altan, karşı oyu, Yüksek Mahkeme'nin önceki kararlarına ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) yaklaşımları çerçevesindeki gerekçelere dayandırdığını iddia etti.
Örgütün sivil imamları tarafından verilen ve 'patates hat' olarak adlandırılan telefon hattını kullandığı iddiasını da kabul etmeyen Altan, adına kayıtlı tek bir telefon hattının bulunduğunu, söz konusu hat ile kendi hattının aynı tarihlerde ve aynı baz istasyonundan sinyal vermesi nedeniyle bunu kullandığının kabul edildiğini savundu.
Gözaltına alındığı 16 Temmuz 2016'da emniyet görevlilerinin yaptığı arama sonucu evindeki telefon ile dijital materyallere el konulduğunu hatırlatan Altan, cep telefonu hattına polisler tarafından el konulduğunu, kullandığı iddia edilen 'patates hattın' ise gözaltına alındıktan sonra birkaç gün daha sinyal vermeye devam ettiğinin belirlendiğini ifade etti. Alparslan Altan, bu tespitin, söz konusu hattı kullanmadığının göstergesi olduğunu öne sürdü.
Altan, tutuklu bulunduğu süre de göz önüne alınarak, tahliyesine ve beraatine karar verilmesini istedi.
'FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne üye olmak' suçu sabit görülen Altan'a, 'örgütteki konumu, örgütte kaldığı süre ve kastının yoğunluğu' dikkate alınıp alt sınırdan uzaklaşılarak, 9 yıl hapis cezası verildi.
Terör suçlarında cezanın yarı oranında artırılmasını öngören 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun 5/1 maddesi uyarınca sanığa verilen ceza, 13 yıl 6 aya çıkarıldı.
Sanığın duruşmalardaki iyi hali nedeniyle TCK'nın 62. maddesindeki indirim uygulanarak, ceza 11 yıl 3 aya indirildi.
Altan'ın, tutuklu bulunduğu sürenin infazından düşülmesine karar veren heyet, sanığın tutukluluk halinin devamına hükmetti.
Kararla ilgili temyiz yoluna başvurulması halinde bu istemi Yargıtay Ceza Genel Kurulu görüşecek.
ESKİ ADALET BAKANLIĞI-HSYK MÜFETTİŞİ/BAŞMÜFETTİŞİ VE YARGITAY ÜYESİ HALİT KIVRIL'A 15 YIL HAPİS TALEBİ
7 Mart'ta ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 9. Ceza Dairesince Yargıtay ek binadaki salonda görülen duruşmaya, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sonrası meslekten ihraç edilen, müfettiş olduğu dönemde firari eski savcı Zekeriya Öz'ü aklayan eski Yargıtay üyesi sanık Halit Kıvrıl, tutuklu bulunduğu cezaevinden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla katıldı. Duruşmada, Kıvrıl'ın avukatları da hazır bulundu.
Dosyaya gelen cevap ve belgelerin okunmasının ardından söz verilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mutahhar Keleşoğlu, sanık hakkında hazırlanan esas hakkındaki mütalaayı okudu.
Mütalaada, sanık Kıvrıl'ın, Adalet Bakanlığı ile HSYK'da müfettişlik ve başmüfettişlik görevlerinde bulunduğu anımsatıldı.
Terör örgütü mensuplarının 2010'da HSYK'da çoğunluğu ele geçirmelerinin ardından yapılan toplantılarda, sanığın Yargıtay üyeliğine seçilmesine karar verilen isimler arasında yer aldığı vurgulanan mütalaada, Kıvrıl'ın üye seçildikten sonra da FETÖ üyeleriyle hareket etmeyi sürdürdüğü ifade edildi.
Kıvrıl'ın, örgütün şifreli haberleşme programı ByLock kullanıcısı olduğuna işaret edilen mütalaada, sanığın uygulamaya 5 bin 279 kez giriş yaptığı bildirildi.
FETÖ'nün sivil ve yargı kanadındaki üyelerinin ByLock görüşmelerinde sanığın da adının geçtiğine dikkati çekilen mütalaada, örgüt tarafından, dava takibi konularında müfettişlikten gelmesi nedeniyle Kıvrıl'dan görüş alındığı anlatıldı.
Mütalaada, örgüt elebaşı Fetullah Gülen'in Bank Asyaya destek verilmesine yönelik talimatının ardından Kıvrıl'ın, kardeşinin söz konusu bankadaki hesabına 20 bin lira para transferi yaptığı vurgulandı.
FETÖ'nün eğitim birimi tarafından ilgilenilen Kıvrıl'ın oğlunun askeri liseyi kazandığının ifade edildiği mütalaada, sanığın örgüt tarafından iletişimde kullanılan 7 ayrı ankesörlü telefondan 10 kez arandığı, bu hatlar üzerinden başka FETÖ mensuplarıyla da görüşme yapıldığı kaydedildi.
Mütalaada, tutuklu sanık Kıvrıl'ın, örgütün Yargıtay hücre yapılanmasında yer aldığı belirtildi.
Esas hakkındaki mütalaada, Kıvrıl'ın, böylelikle örgütün hiyerarşik yapısına dahil olduğu, sıkı bir disiplinle FETÖ'nün stratejisi, yapılanması, faaliyetleri ve amacına uygun hareket ettiği ve "terör örgütü üyesi olmak" suçunu işlediği sonucuna varıldığı ifade edildi.
Örgüt hiyerarşisi içinde "mahrem alan" kapsamında yer alan sanığın eğitim düzeyi, sahip olduğu sosyo-kültürel birikimi, yaptığı görev nedeniyle edindiği mesleki bilgi ve tecrübeleriyle örgütteki konumu itibarıyla bu oluşumun terör örgütü olduğunu bilebilecek durumda bulunduğuna işaret edilen mütalaada, Kıvrıl hakkında, Türk Ceza Kanunu'nun (TCK), kaçınılmaz bir hataya düşen kişinin cezalandırılamayacağını öngören "hata" başlıklı 30. maddesinin uygulanmaması istendi.
15 yıla kadar hapis istemi
Mütalaada, sanığın, TCK'nin 314/2. ve Terörle Mücadele Kanunu'nun 5/1. maddeleri uyarınca "terör örgütü üyesi olmak" suçundan 7 yıl 6 aydan 15 yıla kadar hapisle cezalandırılması talebinde bulunuldu.
Sanığın, Yargıtay'da görevlendirilmesi, Adalet Bakanlığı ile HSYK'da müfettişlik, başmüfettişlik yapması, örgütte temin ettiği güç ve sadakati ölçüsünde yükselip elde ettiği statüsüne eş değer şekilde yüksek yargı içerisinde konumlandırılması ve FETÖ'nün mahrem yapısı içerisinde bulunduğu hususları dikkate alınarak suçun işleniş biçimi, kastın yoğunluğu ve oluşan tehlikenin ağırlığına göre temel cezanın alt sınırdan uzaklaşılarak belirlenmesi talep edildi.
Mütalaaya karşı söz verilen sanık ve avukatları, esas hakkındaki savunmayı hazırlamak için süre verilmesini istedi.
Mahkeme heyeti, esas hakkındaki savunmasını hazırlaması için süre verilen sanığın tutukluluk halinin devamını kararlaştırdı.
Duruşma, karar için 16 Mayıs'a bırakıldı.
YARGITAY ESKİ ÜYESİ ALİ SANCAR'A 15 YIL HAPİS TALEBİ
7 Mart'ta ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 9. Ceza Dairesince Yargıtay ek binadaki salonda görülen duruşmaya, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sonrası meslekten ihraç edilen eski Yargıtay üyesi tutuklu sanık Ali Sancar ile avukatları katıldı.
Dosyaya gelen cevap ve belgelerin okunmasının ardından söz verilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mutahhar Keleşoğlu, sanık hakkında hazırlanan esas hakkındaki mütalaayı okudu.
Mütalaada, terör örgütü mensuplarının 2010'da HSYK'da çoğunluğu ele geçirmelerinin ardından yapılan toplantılarda, sanığın Yargıtay üyeliğine seçilmesine karar verilen isimler arasında yer aldığı belirtildi.
Sanığın mesleğinin icrası döneminde başlayan örgüt üyeliğinin, Yargıtay'daki görevi süresince de devam ettiğine işaret edilen mütalaada, Sancar'ın FETÖ toplantılarını organize ettiği, "himmet" adı verilen aidatları topladığı ifade edildi.
Sancar'ın, örgütün Yargıtay hücre yapılanmasına yer aldığının bildirildiği mütalaada, sanığın örgüt talimatları doğrultusunda hareket ettiği kaydedildi.
Esas hakkındaki mütalaada, Sancar'ın, böylelikle örgütün hiyerarşik yapısına dahil olduğu, sıkı bir disiplinle FETÖ'nün stratejisi, yapılanması, faaliyetleri ve amacına uygun hareket ettiği ve "terör örgütü üyesi olmak" suçunu işlediği sonucuna varıldığı ifade edildi.
Örgüt hiyerarşisi içinde "mahrem alan" kapsamında yer alan sanığın eğitim düzeyi, sahip olduğu sosyokültürel birikimi, yaptığı görev nedeniyle edindiği mesleki bilgi ve tecrübeleriyle örgütteki konumu itibarıyla bu oluşumun terör örgütü olduğunu bilebilecek durumda bulunduğuna işaret edilen mütalaada, Sancar hakkında, Türk Ceza Kanunu'nun (TCK), kaçınılmaz bir hataya düşen kişinin cezalandırılamayacağını öngören "hata" başlıklı 30. maddesinin uygulanmaması istendi.
- 15 yıla kadar hapis istemi
Mütalaada, sanığın, TCK'nin 314/2. ve Terörle Mücadele Kanunu'nun 5/1. maddeleri uyarınca "terör örgütü üyesi olmak" suçundan 7 yıl 6 aydan 15 yıla kadar hapisle cezalandırılması talebinde bulunuldu.
Sanığın, örgütte temin ettiği güç ve sadakati ölçüsünde yükselip elde ettiği statüsüne eş değer şekilde yüksek yargı içerisinde konumlandırılması ve FETÖ'nün mahrem yapısı içerisinde bulunduğu hususları dikkate alınarak suçun işleniş biçimi, kastın yoğunluğu ve oluşan tehlikenin ağırlığına göre temel cezanın alt sınırdan uzaklaşılarak belirlenmesi talep edildi.
Mütalaaya karşı söz verilen sanık ve avukatları, esas hakkındaki savunmayı hazırlamak için süre verilmesini istedi.
Mahkeme heyeti, esas hakkındaki savunmasını hazırlaması için süre verilen sanığın tutukluluk halinin devamını kararlaştırdı.
Duruşma, karar için 19 Nisan'a bırakıldı.
DANIŞTAY ESKİ ÜYESİ MUAMMER ARSEVEN'E 7 YIL HAPİS
11 Mart'ta ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 9. Ceza Dairesince, Yargıtay ek binadaki salonda görülen duruşmaya, eski Danıştay üyesi tutuksuz sanık Muammer Arseven ile avukatı katıldı.
Esas hakkındaki savunmasında suçlamaları kabul etmeyen Muammer Arseven, örgüt üyesi olmadığını ileri sürdü.
İddiaları reddeden Arseven, hiç kimseden emir ve talimat almadığını, suç teşkil edecek eylemler içerisinde bulunmadığını savundu.
Arseven, son sözlerinin sorulması üzerine beraatini istedi.
Karar
Yargıtay 9. Ceza Dairesi heyetinin oy birliğiyle aldığı karar, heyete başkanlık eden Daire Üyesi Maruf Alikanoğlu tarafından okundu.
Karara göre, sanık Muammer Arseven'e, "Silahlı terör örgütü FETÖ/PDY'ye üye olmak" suçundan, alt sınırdan uzaklaşılarak 6 yıl hapis cezası verildi.
Terör suçlarında cezanın yarı oranında artırılmasını öngören 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun 5/1 maddesi uyarınca sanığa verilen ceza artırılarak 9 yıla çıkarıldı.
Sanığın duruşmalardaki iyi hali nedeniyle TCK'nin 62. maddesindeki indirim uygulanarak, ceza 7 yıl 6 aya indirildi.
Mahkeme heyeti, Arseven hakkında adli kontrole de hükmetti.
ESKİ ASKERİ YARGITAY ÜYESİ ŞEREF AYYILDIZ DAVASI: TANIK, 'DARBE HAFTASINDA ASKERİ YARGITAY'DA BİR ENTERESANLIK HİSSETTİK'
12 Mart'ta ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 9. Ceza Dairesince, Yargıtay Genel Kurul Salonu'ndaki duruşmada, sözde sıkıyönetim direktifinde Askeri Yargıtay ve Askeri Yargıtay Başkanlar Kurulu üyesi olarak adı geçen eski Askeri Yargıtay üyesi Şeref Ayyıldız hakim karşısına çıkarıldı.
Duruşmada, sanık hakkında ifade veren tanıklardan Askeri Yargıtay Yazı İşleri Müdürü Zeynel Esmer ifadesinde, dairede darbe haftasında bir enteresanlık hissettiklerini söyledi.
O dönemki adıyla paralel yapıya mensup olarak bildikleri Askeri Yargıtay üyelerinin toplantılar yaptıklarını söyleyen tanık Esmer, o günlerle ilgili şunları anlattı:
"Daha önce de birbirlerinin odalarına gelir giderlerdi ama bu hafta daha yoğundu. Eski Askeri Yargıtay Üyesi Hakim Albay Mehmet Avcıoğlu ile 'Bu neyin nesi' diye konuştuk. Mehmet albayım, 'İşin altından bir çapanoğlu çıkmasın.' dedi. Sebebi birbirlerinin odalarından çıkmamalarıydı. Kapılar sürekli kapalıydı. Daha önce de odalara giderlerdi hem bu kadar yoğun değildi hem de kapılar açık olurdu."
Sanık Şeref Ayyıldız ise adli tatil öncesi yoğunluk olduğu için odalarda sık sık bir araya geldiklerini ileri sürdü. Ayyıldız, kapıların kapalı olmasını da "Temmuz ayı havalar sıcaktı. Klimalar çalışıyordu. O nedenle kapalıydı." şeklinde açıkladı.
-"İhbar mektubu üzerine soruşturma başlattık"
Duruşmada, daha sonra eski Askeri Yargıtay Üyesi İnanç İşlen tanık olarak dinlendi.
İşlen, Askeri Yargıtay üyelerinin o dönemki adıyla cemaat mensubu olduklarına dair gelen ihbar mektubu üzerine soruşturma başlatıldığını, kendisinin de soruşturmacı olarak görevlendirildiğini anlattı.
Yaptıkları soruşturma sırasında kamuoyunda "FETÖ çatı davası" olarak bilinen soruşturmanın yürütüldüğünü, bu soruşturmayı yürüten savcıdan, MİT'ten belge ve delil istediklerini söyleyen İşlen, şunları kaydetti:
"Çatı soruşturmasını yürüten savcı, soruşturma devam ettiği için belge veremeyeceğini söyledi. MİT'ten de istediğimiz delilleri alamadık. Birçok kişinin ifadesini aldık. Birtakım gözlemlerimiz oldu. Zaten 35 kişiydik. Net olarak 5 kişinin FETÖ mensubu olduğu kanaatine ulaştık. Bunlardan biri de Şeref Ayyıldız idi. Üye seçimlerinde, Genel Kurulda birlikte hareket ediyorlardı. Delillendirilmesi güç bir süreçti. Delil elde edemediğimiz için soruşturmayı kapatmak zorunda kaldık."
Sanık Ayyıldız ve avukatlarının, o dönemde açılan soruşturmanın neden kapatıldığına ilişkin soruları üzerine tanık İşlen, "Bu kişilerin FETÖ üyeliğiyle ilgili kanaat vardı ama o dönemde sadece bu kanaatle dava açılamıyordu. Şimdi köprünün altından çok sular aktı." dedi.
Tanık beyanlarının ardından sanık ve avukatları tahliye talebinde bulundu.
Verilen aranın ardından mahkeme heyeti, sanığın tutukluluk halinin devamına karar vererek, duruşmayı erteledi.
YARGITAY ESKİ ÜYESİ ALİ YAĞCI'YA 12 YIL HAPİS
12 Mart'ta ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 9. Ceza Dairesince, Yargıtay Genel Kurul Salonu'nda görülen duruşmaya, eski Yargıtay üyesi tutuklu sanık Ali Yağcı ve avukatı katıldı.
Esas hakkındaki savunmasında iddiaları reddeden Yağcı, delillerin hukuka aykırı olduğunu öne sürdü, beraatini istedi.
Savunmasının ardından son sözünün sorulması üzerine Yağcı, masum olduğunu belirtti.
Karar
Aranın ardından Yargıtay 9. Ceza Dairesi heyetinin aldığı karar, heyete başkanlık eden Daire Üyesi Abdurrahman Orkun Dağ tarafından okundu.
Karara göre, sanık Ali Yağcı'ya, "silahlı terör örgütü FETÖ/PDY'e üye olmak" suçundan, alt sınırdan uzaklaşılarak 8 yıl hapis cezası verildi.
Terör suçlarında cezanın yarı oranında artırılmasını öngören 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun 5/1 maddesi uyarınca sanığa verilen ceza 12 yıla çıkarıldı.
Suçlamalara ilişkin pişmanlığın gözlemlenmemesi nedeniyle sanık hakkında, TCK'nin 62. maddesindeki indirim uygulanmadı.
Yağcı'nın tutuklu bulunduğu sürenin infazından düşülmesine karar veren heyet, sanığın tutukluluk halinin devamına hükmetti.
YARGITAY ESKİ ÜYESİ AHMET KİRİŞ'E 7 YIL HAPİS
12 Mart'ta ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 9. Ceza Dairesince, Yargıtay ek binadaki salonda görülen duruşmaya, Eski Yargıtay üyesi tutuklu sanık Ahmet Kiriş ile avukatı katıldı.
Dosyaya gelen cevap ve belgelerin okunmasının ardından söz verilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Ömer Kara, sanık hakkında hazırlanan esas hakkındaki mütalaayı okudu.
Mütalaada, terör örgütü mensuplarının 2010'da HSYK'da çoğunluğu ele geçirmelerinin ardından yapılan toplantılarda, sanığın Yargıtay üyeliğine seçilmesine karar verilen isimler arasında yer aldığı belirtildi.
Kiriş'in, mesleğinin icrası döneminde başlayan örgüt üyeliğinin Yargıtay'daki görevi süresince de devam ettiği belirtilen mütalaada, sanığın örgütün şifreli haberleşme ağı ByLock kullanıcısı olduğu aktarıldı.
Mütalaada, Kiriş'in, ankesörlü telefonlar aracılığıyla diğer örgüt mensuplarıyla irtibat kurduğu, bu kapsamda sanığın 11 ayrı hattan 19 kez arandığı bildirildi.
Tanık ifadelerine yer verilen mütalaada, Kiriş'in, staj döneminden itibaren belirli zamanlarda örgüt evlerinde kaldığı, meslek hayatı sırasında da stratejilerin belirlendiği örgüt toplantılarında yer aldığı kaydedildi.
Kiriş'in, uzun yıllar örgütte yer alması nedeniyle emeğinin karşılığını alamadığına yönelik sitemlerde bulunduğuna dikkat çekilen mütalaada, FETÖ üyesi yüksek yargıçların 11 Temmuz 2016'da düzenlenen sözde protesto eylemine sanığın da katıldığı ifade edildi.
"Hiyerarşik yapıya dahil oldu"
Örgütün Yargıtay hücre yapılanmasına yer alan Kiriş'in, FETÖ talimatları doğrultusunda hareket ettiğinin belirtildiği esas hakkındaki mütalaada, sanığın, böylelikle örgütün hiyerarşik yapısına dahil olduğu, sıkı bir disiplinle FETÖ'nün stratejisi, yapılanması, faaliyetleri ve amacına uygun hareket ettiği ve "silahlı terör örgütü üyesi olmak" suçunu işlediği sonucuna varıldığı ifade edildi.
FETÖ hiyerarşisi içinde "mahrem alan" kapsamında yer alan sanığın eğitim düzeyi, sahip olduğu sosyokültürel birikimi, yaptığı görev nedeniyle edindiği mesleki bilgi ve tecrübeleriyle örgütteki konumu itibarıyla bu oluşumun terör örgütü olduğunu bilebilecek durumda bulunduğuna işaret edilen mütalaada, Kiriş hakkında, Türk Ceza Kanunu'nun (TCK), kaçınılmaz bir hataya düşen kişinin cezalandırılamayacağını öngören "hata" başlıklı 30. maddesinin uygulanmaması istendi.
Mütalaada, sanığın, TCK'nin 314/2. ve Terörle Mücadele Kanunu'nun 5/1. maddeleri uyarınca "terör örgütü üyesi olmak" suçundan 7 yıl 6 aydan 15 yıla kadar hapisle cezalandırılması talebinde bulunuldu.
Sanığın, örgütte temin ettiği güç ve sadakati ölçüsünde yükselip elde ettiği statüsüne eş değer şekilde yüksek yargı içerisinde konumlandırılması ve FETÖ'nün mahrem yapısı içerisinde bulunduğu hususların dikkate alınarak suçun işleniş biçimi, kastın yoğunluğu ve oluşan tehlikenin ağırlığına göre temel cezanın alt sınırdan uzaklaşılarak belirlenmesi istendi.
Sanık savunmasından
Mütalaaya karşı söz verilen sanık Kiriş, süre talep etmeyerek savunmasını yaptı.
Suçlamaları reddeden Kiriş, ByLock kullanıcısı olmadığını, hakkındaki iddiaların tahminlere dayalı olduğunu öne sürdü.
Kiriş, 17-25 Aralık sürecinden sonra örgütle birlikte hareket etmemeye özen gösterdiğini, tanık ifadeleriyle de bu tutumunun desteklendiğini söyledi.
Örgütün kumpas yargılamalarını eleştirdiğini, bu nedenle tartışmalar yaşandığını iddia eden Kiriş, son sözleri sorulması üzerine beraatini ve tahliyesini istedi.
Karar
Yargıtay 9. Ceza Dairesi heyetinin aldığı karar, heyete başkanlık eden Daire Üyesi Maruf Alikanoğlu tarafından okundu.
Karara göre, sanık Ahmet Kiriş'e, "FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne üye olmak" suçundan, alt sınırdan uzaklaşılarak 6 yıl hapis cezası verildi.
Terör suçlarında cezanın yarı oranında artırılmasını öngören 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun 5/1 maddesi uyarınca sanığa verilen ceza artırılarak, 9 yıla çıkarıldı.
Sanığın duruşmalardaki iyi hali nedeniyle TCK'nin 62. maddesindeki indirim uygulanarak, ceza 7 yıl 6 aya indirildi.
Mahkeme heyeti, sanığın, aldığı ceza miktarını, gözaltında ve tutuklulukta geçirdiği süreyi dikkate alarak tahliye edilmesine hükmetti.
Yurt dışına çıkış yasağı konulan Kiriş hakkında adli kontrole de karar verildi.
YARGITAY ESKİ ÜYESİ ÖMÜR BORAZAN'A 11 YIL HAPİS
12 Mart'ta ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 9. Ceza Dairesince, Yargıtay ek binadaki salonda görülen duruşmaya, eski Yargıtay üyesi Ömür Borazan, tutuklu bulunduğu cezaevinden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla katıldı. Duruşmada, Borazan'ın avukatı da hazır bulundu.
Esas hakkındaki savunmasında hakkındaki iddiaları reddeden Borazan, FETÖ'nün şifreli haberleşme ağı ByLock'u kullanmadığını öne sürdü. Suçlamaları kabul etmeyen Borazan, örgüt üyesi olmadığını söyledi.
Son sözleri sorulması üzerine Borazan, beraatini ve tahliyesini istedi.
Aranın ardından Yargıtay 9. Ceza Dairesi heyetinin aldığı karar, heyete başkanlık eden Daire Üyesi Maruf Alikanoğlu tarafından okundu.
Karara göre, sanık Ömür Borazan'a, "Silahlı terör örgütü FETÖ/PDY'e üye olmak" suçundan, alt sınırdan uzaklaşılarak 8 yıl hapis cezası verildi.
Terör suçlarında cezanın yarı oranında artırılmasını öngören 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun 5/1 maddesi uyarınca sanığa verilen ceza artırılarak 12 yıla çıkarıldı.
Sanığın duruşmalardaki iyi hali nedeniyle TCK'nin 62. maddesindeki indirim uygulanarak ceza 11 yıla indirildi.
Borazan'ın tutuklu bulunduğu sürenin infazından düşülmesine karar veren heyet, sanığın tutukluluk halinin devamına hükmetti.
DANIŞTAY ESKİ ÜYESİ ORHAN BOYRAZ'A 15 YIL HAPİS TALEBİ
12 Mart'ta ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 9. Ceza Dairesince Yargıtay ek binadaki salonda görülen duruşmaya, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sonrası meslekten ihraç edilen Danıştay üyesi tutuksuz sanık Orhan Boyraz ile avukatı katıldı.
Dosyaya gelen cevap ve belgelerin okunmasının ardından söz verilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Ömer Kara, sanık hakkında hazırlanan esas hakkındaki mütalaayı okudu.
Örgütün yapısı, tanık beyanları, sanık savunması ile toplanan bilgi ve belgelere yer verilen mütalaada, tanık beyanları, diğer bilgi ve belgelere göre sanık Orhan Boyraz'ın FETÖ içerisinde yer aldığı kaydedildi.
Terör örgütü mensuplarının 2010'da Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunda (HSYK) çoğunluğu ele geçirmelerinin ardından yapılan toplantılarda sanığın, Danıştay üyeliğine seçilmesine karar verilen isimler arasında yer aldığı vurgulanan mütalaada, Boyraz'ın örgüt üyeliğinin Danıştaydaki görevi süresince de devam ettiği belirtildi.
Mütalaada, Boyraz'ın diğer örgüt mensubu Danıştay üyeleriyle İstanbul'da FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in yurt dışına çıkmadan önce kaldığı dershanedeki özel odayı ziyaret ettiği kaydedildi.
Boyraz'ın örgütün hücre yapılanmasında yer aldığı aktarılan mütalaada, stratejilerin belirlendiği toplantılara katılan sanığın "himmet" adlı aidatları da verdiği bildirildi.
Esas hakkındaki mütalaada, Orhan Boyraz'ın, böylelikle örgütün hiyerarşik yapısına dahil olduğu, sıkı bir disiplinle FETÖ'nün stratejisi, yapılanması, faaliyetleri ve amacına uygun hareket ettiği ve "terör örgütü üyesi olmak" suçunu işlediği sonucuna varıldığı ifade edildi.
- 15 yıla kadar hapis istemi
Örgüt hiyerarşisi içinde "mahrem alan" kapsamında yer alan sanığın, eğitim düzeyi, sahip olduğu sosyokültürel birikimi, yaptığı görev nedeniyle edindiği mesleki bilgi ve tecrübeleriyle örgütteki konumu itibarıyla, bu oluşumun terör örgütü olduğunu bilebilecek durumda bulunduğuna işaret edilen mütalaada Boyraz hakkında, Türk Ceza Kanunu'nun (TCK), kaçınılmaz bir hataya düşen kişinin cezalandırılamayacağını öngören "hata" başlıklı 30. maddesinin uygulanmaması talep edildi.
Esas hakkındaki mütalaada, sanığın, TCK'nin 314/2. ve Terörle Mücadele Kanunu'nun 5/1. maddeleri uyarınca "terör örgütü üyesi olmak" suçundan 7 yıl 6 aydan 15 yıla kadar hapisle cezalandırılması istendi.
Sanığın son karar merci Danıştayda görevlendirilmesi, örgütte temin ettiği güç ve sadakati ölçüsünde yükselip elde ettiği statüsüne eş değer şekilde yüksek yargı içerisinde konumlandırılması ve FETÖ'nün mahrem yapısı içerisinde bulunduğu hususları dikkate alınarak, suçun işleniş biçimi, kastın yoğunluğu ve oluşan tehlikenin ağırlığına göre temel cezanın alt sınırdan uzaklaşılarak belirlenmesi talep edildi.
Mütalaaya karşı söz verilen sanık, esas hakkındaki savunmayı hazırlamak için süre verilmesini istedi.
Mahkeme heyeti, talep ettiği süre verilen sanığın tutuksuz yargılanmasının devamını kararlaştırdı.
Duruşma 30 Mayıs'a bırakıldı.
ESKİ DANIŞTAY ÜYESİ HANNAN YILBAŞI'NA 7 YIL HAPİS
13 Mart'ta ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 9. Ceza Dairesince, Yargıtay Genel Kurul Salonu'nda görülen duruşmaya, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sonrası meslekten ihraç edilen eski Danıştay Üyesi tutuklu sanık Hannan Yılbaşı ve avukatı katıldı.
Duruşmada, sanık ve avukatı esasa yönelik savunmalarını yaptı.
Örgüt talimatıyla Danıştay üyeliğine seçildiği, örgütün Danıştay hücre yapılanmasında yer aldığı belirtilen sanık Yılbaşı, hakkındaki suçlamaları reddetti.
Sanık Yılbaşı, örgütün gizli haberleşme sistemi ByLock'u kullanmadığını, Bank Asya'da hesabının bulunmadığını, 21 yıllık meslek hayatında FETÖ lehine tek bir karar bile vermediğini öne sürdü.
15 Temmuz hain darbe girişimini yapanlara hesap sorulmasını, darbecilerle bir alakasının olmadığını ileri süren Yılbaşı, "Hayatımda, devletimin, milletimin zararına tek bir eylemim olmadı. Ortada, evet, bir cemaat, terör örgütü var ama ben hiç bir yerde 'bunlardanım, cemaati seviyorum, bu yapıdanım' demiş miyim? 10 yıllık telefon tapelerim dosyada. Bir tane bu yönde sözüm yok. Dosyadaki somut deliller de beni doğrulamaktadır." şeklinde savunma yaptı.
Son sözü sorulan sanık Hannan Yılbaşı, 37 aydır tutuklu bulunduğunu belirterek, "Suçsuzum, utanılacak hiçbir şey yapmadım. Beraatime ve tahliyeme karar verilmesini istiyorum." dedi.
Karar
Savunmaların tamamlanmasının ardından duruşmaya ara verildi. Aranın ardından Yargıtay 9. Ceza Dairesi heyetinin oy birliğiyle aldığı karar, heyete başkanlık eden Daire Üyesi Abdurrahman Orkun Dağ tarafından okundu.
Karara göre, sanığın "silahlı terör örgütü FETÖ/PDY'ye üye olmak" suçunun sabit olduğu, bu nedenle sanığa Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 314/2. maddesi gereğince "kastın yoğunluğu, örgüt içindeki konumu, örgütte kaldığı süre" dikkate alınarak, alt sınırdan uzaklaşılarak 6 yıl hapis cezası verildi.
Terör suçlarında cezanın yarı oranında artırılmasını öngören 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun 5/1 maddeleri uyarınca sanığa verilen ceza artırılarak 9 yıla çıkarıldı.
Sanık Yılbaşı'nın cezası, duruşmalardaki iyi hali nedeniyle TCK'nin 62. maddesindeki indirim uygulanarak 7 yıl 6 aya indirildi.
Heyet sanığın, hükümle birlikte tutuklu bulunduğu süre göz önünde bulundurularak adli kontrol şartıyla tahliyesine karar verdi. Yılbaşı'na yurt dışına çıkış yasağı konuldu.
Karara karşı temyiz yoluna başvurulabiliyor. Temyiz istemini Yargıtay Ceza Genel Kurulu görüşecek.
YARGITAY ÜYESİ REFİK SARIOĞLU'NA 7 YIL HAPİS
13 Mart'ta ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 9. Ceza Dairesince, Yargıtay ek binadaki salonda görülen duruşmaya, eski Yargıtay üyesi tutuklu sanık Refik Sarıoğlu ve avukatı katıldı.
Duruşmada, sanık ve avukatı esasa yönelik savunmalarını yaptı. Savunmasında suçlamaları kabul etmeyen Sarıoğlu, iddiaları reddetti.
Örgüt üyesi olmadığını öne süren Sarıoğlu, tahliyesini istedi. Sarıoğlu, son sözleri sorulması üzerine beraatini talep etti.
Karar
Savunmaların tamamlanmasının ardından duruşmaya ara verildi. Aranın ardından Yargıtay 9. Ceza Dairesi heyetinin aldığı karar, heyete başkanlık eden Daire Üyesi Maruf Alikanoğlu tarafından okundu.
Karara göre, sanık Refik Sarıoğlu'na, "silahlı terör örgütü FETÖ/PDY'e üye olmak" suçundan, alt sınırdan uzaklaşılarak 6 yıl hapis cezası verildi.
Terör suçlarında cezanın yarı oranında artırılmasını öngören 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun 5/1 maddesi uyarınca sanığa verilen ceza 9 yıla çıkarıldı.
Sanığın duruşmalardaki iyi hali nedeniyle TCK'nin 62. maddesindeki indirim uygulanarak ceza, 7 yıl 6 aya indirildi.
Mahkeme heyeti, sanığın, aldığı ceza miktarını, gözaltında ve tutuklulukta geçirdiği süreyi dikkate alarak tahliye edilmesine hükmetti.
Yurt dışına çıkış yasağı konulan Sarıoğlu hakkında adli kontrole de karar verildi.
YARGITAY ESKİ ÜYESİ CUMHUR ÖZER'E 9 YIL HAPİS
13 Mart'ta ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 9. Ceza Dairesince, Yargıtay ek binadaki salonda görülen duruşmaya, Balyoz, Askeri Casusluk, Hrant Dink, Devrimci Karargah davalarına bakan mahkemelerin kararlarını onayan Yargıtay 9. Ceza Dairesi'nin eski üyesi tutuklu sanık Cumhur Özer ve avukatı katıldı.
Duruşmada, sanık ve avukatı esasa yönelik savunmalarını yaptı. Savunmasında suçlamaları kabul etmeyen Özer, FETÖ üyesi olmadığını, örgüte sempati de duymadığını ileri sürdü.
Suçlamaların hukuki dayanağının olmadığını belirten Özer, FETÖ'nün şifreli haberleşme ağı ByLock'u kullanmadığını, örgüt toplantılarına katılmadığını iddia etti.
Sanık Özer, "Terör suçlarını soruşturan, yargılamalarını yapan birisiyken bu suçtan fail oldum. Masumum, hiçbir suç işlemedim. İddialar gerçeğe aykırıdır, akıl ve mantık dışıdır." dedi.
Savunmasının ardından son sözleri sorulan Özer, beraatini ve tahliyesini istedi.
Karar
Savunmaların tamamlanmasının ardından duruşmaya ara verildi. Aranın ardından Yargıtay 9. Ceza Dairesi heyetinin aldığı karar, heyete başkanlık eden Daire Üyesi Maruf Alikanoğlu tarafından okundu.
Karara göre, sanığın "silahlı terör örgütü FETÖ/PDY'ye üye olmak" suçunun sabit olduğu, bu nedenle sanığa Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 314/2. maddesi gereğince "kastın yoğunluğu, örgüt içindeki konumu, örgütte kaldığı süre" dikkate alınarak, alt sınırdan uzaklaşılarak 7 yıl hapis cezası verildi.
Terör suçlarında cezanın yarı oranında artırılmasını öngören 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun 5/1 maddeleri uyarınca sanığa verilen ceza 10 yıl 6 aya çıkarıldı.
Sanık Cumhur Özer'in cezası, duruşmalardaki iyi hali nedeniyle TCK'nin 62. maddesindeki indirim uygulanarak 9 yıl 7 ay 15 güne indirildi.
Mahkeme heyeti, sanığın tutukluluk halinin devamını kararlaştırdı.
Karara karşı temyiz yoluna başvurulabiliyor. Temyiz istemini Yargıtay Ceza Genel Kurulu görüşecek.
ESKİ YARGITAY ÜYESİ MEHMET ARI
14 Mart'ta ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 9. Ceza Dairesince, Yargıtay Genel Kurul Salonu'nda görülen duruşmada, önceki celse suçlamaları reddeden eski Yargıtay üyesi sanık Mehmet Arı, yeniden hakim karşısına çıktı. Duruşmaya, "FETÖ yöneticisi olmak" suçundan yargılanan tutuklu sanık Arı ile yakınları ve avukatı katıldı.
Adalet Bakanlığı Teftiş Kurulunda Başmüfettiş iken 2009'da İstanbul'daki bazı hakim ve savcılarla ilgili dinleme kararı verdiği, dönemin İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Aykut Cengiz Engin'i de "Ergenekon kapsamında" dinlettiği belirtilen Arı'nın duruşmasında, Teftiş Kurulunda birlikte çalıştığı eski meslektaşı tanık olarak dinlendi.
Eski Teftiş Kurulu üyesi tanık Özcan Turan, Teftiş Kurulu Başkanlığında görev yaptığı dönemde özellikle Kurulda 2005-2006 yılları arasında toplu olarak 70 kişinin göreve başlatıldığını söyledi.
Teftiş Kurulunun genel bir uygulaması olduğunu, bu yeni gelen kişilerle yerleşik uygulamaların göz ardı edildiğini söyleyen Turan, bazı illerdeki ağır ceza başkanlarına haksız yere düşük not verildiğini gördüğünü ve itiraz ettiğini anlattı. Özcan Turan, "Ben notları yükseltmek istedim. O dönemki adıyla cemaatçi diye bildiğimiz müfettişler 'bu notlar kalacak' dediler." ifadesini kullandı.
"Yargıda kadrolaşmak için alan açmaya mı çalıştılar?" sorusu üzerine Turan, "Belli unvandaki kişilere düşük not vererek, onların pozisyonlarını boşalttılar. 2005-2006'da teftişe gelen bu 70 kişi, kurulun yapısını allak bullak etti." dedi.
Sorular üzerine tanık Turan, sanık Mehmet Arı'nın, İstanbul'daki hakim ve savcıların dinlenmesine ilişkin kararda yer aldığını bildiğini, bunun dışında FETÖ üyeliğiyle ilgili somut bir bilgisinin olmadığını kaydetti.
Gelen bilgi ve belgelerin okunmasının ardından söz verilen sanık ve avukatı, tahliye talebinde bulundu.
Verilen aranın ardından heyet, sanık Arı'nın tutukluluk halinin devamına karar verdi.
Duruşma, 9 Mayıs'a bırakıldı.
DANIŞTAY ESKİ ÜYESİ VECDİ KARANFİL'E 8 YIL HAPİS
14 Mart'ta ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 9. Ceza Dairesince, Yargıtay ek binadaki salonda görülen duruşmaya, eski Danıştay üyesi tutuksuz sanık Vecdi Karanfil ile avukatı katıldı.
Duruşmada, sanık ve avukatı esasa yönelik savunmalarını yaptı. Savunmasında suçlamaları kabul etmeyen Karanfil, iddiaları reddetti. Örgüt üyesi olmadığını ileri süren Karanfil, beraatini istedi.
Savunmasının ardından son sözleri sorulması üzerine Karanfil, "Silahlı terör örgütü üyeliği suçunu işlemedim. Silah kullanmayı bile bilmiyorum. Bu suçlama hayatımla örtüşmüyor." dedi.
Karar
Savunmaların tamamlanmasından sonra duruşmaya ara verildi. Aranın ardından Yargıtay 9. Ceza Dairesi heyetinin aldığı karar, heyete başkanlık eden Daire Üyesi Maruf Alikanoğlu tarafından okundu.
Karara göre, sanık Vecdi Karanfil'e, "silahlı terör örgütü FETÖ/PDY'e üye olmak" suçundan, alt sınırdan uzaklaşılarak 6 yıl hapis cezası verildi.
Terör suçlarında cezanın yarı oranında artırılmasını öngören 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun 5/1 maddesi uyarınca sanığa verilen ceza 9 yıla çıkarıldı.
Sanığın duruşmalardaki iyi hali nedeniyle TCK'nin 62. maddesindeki indirim uygulanarak ceza, 8 yıla indirildi.
Mahkeme heyeti, adli kontrole hükmedilen sanık hakkındaki yurt dışına çıkış yasağının devamına da karar verdi.
Paralel yapı-TSK'daki Fetö'cülerin 15 Temmuz askeri darbe girişimi ile bağlantısının delilleri
Paralel yapı-Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay, HSYK üyelerine açılan davalar
Paralel yapı-08 Ekim (2017) 'Ankara 77 sanık Yüksek Yargı Yapılanması' soruşturması/fezlekesi (Yargıtay)
Paralel yapıya açılan ve sonuçlanan davalar
(17 Mart 2019, 10:25)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: