İstanbul'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin Hava Harp Okulunda görevli subayların da aralarında bulunduğu 31'si tutuklu 43 sanığın yargılandığı davaya devam edildi.
02.02.2019 20:44 İstanbul'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin Hava Harp Okulunda görevli subayların da aralarında bulunduğu 31'si tutuklu 43 sanığın yargılandığı davaya devam edildi.
21.01.2019 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Bakırköy Adliyesi Konferans Salonu'nda yapılan 10. duruşmada dinlenilen tanık eski Esenyurt Belediye Başkanı Necmi Kadıoğlu, sabah saatlerinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Atatürk Havalimanı'ndan ayrılmasının ardından Hava Harp Okulu'na bağlı ikmal deposundan çift kabinli aracın çıktığını gördüğünü söyledi.
Aracın içinde silahlı askerler olduğunu belirten Kadıoğlu, 'Ben o saatte ne işi var diye araca baktım. Çünkü darbe girişimi engellenmişti. Biz araçlardan aşağı indik. Sonra o araç tekrar içeri girdi. Herkesin elinde silah vardı. Bize yöneltilen silahlar da vardı. Benim tek düşündüğüm sabah 06.00'da bunlar nereye gidiyordu?' diye konuştu.
Eski albaydan 'gerekirse sıkacağız' konuşması
15 Temmuz'da nöbetçi astsubay olduğunu anlatan tanık Emrah Yurtbaş da başka davada tutuklu sanık olan Albay Yusuf Özdemir'in askerlerin VIP bölümünde toplanmalarını emrettiğini söyledi.
Bu bölgeye giderken telefonuna baktığını, birşeylerin yanlış olduğunu fark ettiğini aktaran Yurtbaş, 'Akabinde bir helikopter indi, o bölgeye. Helikopterden inenler, helikoptere ateş açıldığını söylüyordu. Helikopterin incelemesini falan yaptılar. Bu esnada bizim askerlerimizi, uçak bakım hangarlarının olduğu bölgeye çektik. Hiçbir olaya karışmadan burada beklemelerini söyledik. Albay Yusuf Özdemir 'Silahlı kuvvetler yönetime el koydu. Gereken ne ise yapacağız, gerekirse sıkacağız' tarzında konuşmaları erlere yaptı.' ifadelerini kullandı.
Kendisinin istihkam bölümüne gönderildiğini, Özdemir'in askerleri bir otobüse bindirdiğini gördüğünü belirten Yurtbaş, şöyle devam etti:
'O otobüs, Atatürk Havalimanı içerisine doğru gitti. Tabur komutanının postasını gördüm ve istihkam askerlerinin hepsini toplamasını istedim. O da toplayabildiğini topladı. Ben de o askerleri alıp istikam koğuş bölgesine gittim. Askerlerin silahlarını aldım ve silahlığa kilitledim. Koğuşların içerisine soktum. Albay Zafer Mercan, Binbaşı İsa Öztürk ve Eniz Fidan (tutuklu sanıklar) ile iki tane daha ismini bilmediğim, kişiler silahları almaya çalıştılar.'
'Silahlığı yağmaladılar'
Sanık Mercan'ın 'Ben emir veriyorum, silahları ver.' dediğini, kendisinin 'Siz bana emir veremezsiniz, amirim değilsiniz.' şeklinde yanıt verdiğini söyleyen Yurtbaş, 'Bunun üzerine Mercan, nöbetçi amir aradı. O da bana silahları vermemi söyledi. Ben hiçbir cevap vermeden telefonu kapattım. Akabinde bu saydığım kişiler, beni ittirmeye başladı ve silahlığı yağmalamaya başladılar. İsa Öztürk bana 'Sen vatan hainisin, korkaksın. Asker olsan bizimle gelirdin.' ifadelerini kullandı. Ben de vatanımı sevdiğim için burada kalacağımı, kendilerinin hata yaptığını söyledim.' şeklinde beyanda bulundu.
16 Temmuz'da nöbetçi astsubay olduğunu anlatan tanık Astsubay Süleyman Soyar ise 'Nöbet devir teslim işlemi yaparken, normal defter harici bir kağıda yazılmış bir tutanak gördüm. Bu tutanakta gece 2 helikopterin birliğe indiğini, Muharebe Arama Kurtarma (MAK) timlerinin geldiğini, bu timlerden bir tanesinin Hava Harp Okulu Komutanını derdest edip götürdükleri yazıyordu. Ben gece gazinoda beklerken, ellerinde plastik kelepçeler olduğunu görmüştüm.' dedi.
Soyar, nöbeti devraldıktan sonra karargahta gözüne çarpan ilk şeyin kameralarda görüntü olmaması olduğunu anlatarak, 'Karargahtaki kameralar yerinden sökülmüştü. Kameraların kablo kısımlarını Burhan Torlak astsubayımız ve bir askerin söktüğünü gördüm. Kameraları MAK timlerinin aldığını söylediler. Bunlar da kalanları topladıklarını söylediler.' diye konuştu.
Dava kapsamında dinlenilen bazı tanıklar da olaya ilişkin bildiklerini anlattı.
Duruşma, tanıkların dinlenilmesine devam edilmek üzere yarına ertelendi.
22.01.2019 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesinin karşısında bulunan binada yapılan duruşmada, mahkeme heyeti gelen evrakları okudu.
Gelen evraklarda tutuklu sanık eski Hava Harp Okulu Alay Komutanı Kurmay Albay Hüseyin Ergezen'in, darbe girişimi sırasında Akıncı Üssü'nde bulunduğu belirlenen örgütün 'sivil imamı' Kemal Batmaz ile 15-16 Temmuz'da telefon görüşmelerinin bulunduğuna dair HTS kayıtlarının ve Batmaz'ın ankesörlü telefondan Ergezen'i aradığına ilişkin kayıtların olduğu belirtildi.
Darbe girişiminin ardından TRT'nin müdürü olacağı ve firari Adil Öksüz'ün evindeki bir kitapta parmak izinin tespit edildiği iddia edilen tutuklu sanık Ergezen, telefon konuşmalarını ve ankesörlü hattan olan görüşmeleri reddetti.
Mahkeme Başkanı Akın Gürlek, Ergezen'in Ankara 14. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki bir dava için Silivri Cezaevinden SEGBİS aracılığıyla bağlandığını hatırlatarak, 'Cezaevi görevlilerince sizin savunma yaptığınız esnada önündeki bazı notlara el konulmuş. Notlarda, 'Hepimiz yuvamıza döneceğiz', 'Yakında saçları kesersiniz', 'Adnan seni F16'da uçarken hayal ediyorum. İstanbul üzerindeki uçuş sözünü unutma', 'Yakında okulumuza döneceğiz, hazır olun' şeklinde yazılar ortaya çıkmış. Bu notlarda umut aşılama var. Bunlar hakkında ne söyleyeceksiniz?' ifadelerini kullandı.
Bunlarla ilgili mektup yazma gerekçesiyle suçlandığını söyleyen Ergezen, 'İnceleme yapıldı cezaevi tarafından. Herhangi bir şekilde yanlış bir şey olmadığı kanaatine varıldı. Adnan'ın kim olduğunu hatırlamıyorum. Ben o notların hepsinin altına imza atmak istiyorum. Ben döneceğimizden eminim.' şeklinde beyanda bulundu.
Duruşmada 15 Temmuz'da sözleşmeli er olarak görev yapan tanık Emrah Karaca, yangın kıtada görevli olduğunu, 15 Temmuz'da kendilerinin nöbetçi astsubay tarafında istihkam bölümüne çağrıldığını söyledi.
Kendilerine silah verildiğini belirten Karaca, 'Biz normalde yangıncı olduğumuz için silah almıyorduk. Sıranın en ön tarafına geçtik. Yüzbaşı Hasan Günsel (tutuklu sanık) bize VIP bölümüne gidip, normal bir şekilde yürüyüş yapacağımızı söyledi. Otobüslere binip, birliğin içerisinde havuzlu kavşak dediğimiz yere gittik. Albay Yusuf Özdemir (başka davada tutuklu) konuşma yaptı ama helikopterin sesinden ne söylediğini duyamadım.' ifadelerini kullandı.
Gece boyunca nöbet tuttuğunu, bir kısım askerlerin Atatürk Havalimanı'na gittiğini söyleyen Karaca, terör saldırısı nedeniyle kendilerine böyle bir şey yaptırıldığını belirtti.
Sözleşmeli er tanık Sedat Demirci de 15 Temmuz'da 13.00 sıralarında içtima yapıldığını belirterek, 'Birliğe karşı bir saldırı olabileceği söylendi. Bize o gün silah kullanma yetkisi anlatıldı. Bu bilgiyi verdikten sonra herkesi dağıttılar. Biz yangın eri olarak kendi kıtamızda bulunuyorduk. Silahlı içtima olduğu söylendi, biz de silahlarımızı alıp içtimaya geçtik. Yüzbaşı Hasan Günsel birliğe karşı saldırı olduğunu, kendilerinin bunun için havuzlu kavşağın orada gövde gösterisi yapacağını söyledi.' diye konuştu.
Herkesin VIP bölümünde toplandığını kaydeden Demirci, 'Biz en arka sıraya geçtik. Silah atışlarını duyduk. Atış yapanları görmedik ama havaya ateş açılıyordu. Elektrikler kesildi, bu sırada bazı helikopterler iniş kalkış yaptı. Albay Yusuf Özdemir havalimanına karşı bir saldırı olduğunu söyledi. 'Allah hepinizin yardımcısı olsun. Kana kan, dişe diş, gerekirse yumruğunuzla vuracaksınız. Gerekirse silahınızın dipçiğiyle vuracaksınız ve gerekirse ateşle karşılık vereceksiniz dedi.' şeklinde beyanda bulundu.
Duruşma, tanıkların dinlenilmesine devam edilmek üzere yarına ertelendi.
23.01.2019 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Silivri Ceza İnfaz Kurumları karşısındaki salonda yapılan duruşmada tanık ifadeleri alındı.
Duruşmada ilk olarak, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a yönelik suikast girişimini planlayan ve saldırıyı yöneten eski tuğgeneral Gökhan Şahin Sönmezateş, Ses ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile bağlanarak tanık sıfatıyla ifade verdi.
Mahkeme Başkanı, bir başka dava dosyasında verdiği ifadeye göre darbe girişimini 11 Temmuz'da öğrendiğini beyan ettiğini hatırlattığı tanık Sönmezateş'e, 'Hava Harp Okulu'nda 14 Temmuz'da bir toplantı yapılmış. Bu toplantıya katıldığınıza dair güvenlik kamerası görüntüleri var. Oraya ne amaçla gittiniz?' diye sordu. Sönmezateş, 14 Temmuz'da Hava Harp Okulu'na gittiğini doğrulayarak, 'Oraya Şükrü Seymen (eski binbaşı) ile görüşmek için gitmiştim. Seymen, Marmaris'e gelen özel kuvvetlerin başındaki kişiydi.' dedi.
Tanık Sönmezateş, mahkeme başkanının, '14 Temmuz'da orada darbe toplantısı yapıldı mı?' sorusuna, 'Fethi Alpay ile makamında görüştüm. Sonra yan taraftaki şeref salonunda tost yedim, ayran içtim. Salonda birkaç kişi vardı ama kim olduklarını bilmiyorum. Ben de bir şey konuşmadım, onlar da. Şükrü Seymen ile görüşmek için oradaydım. Yarım saat kaldıktan sonra çıktım. Toplantıdan haberim olmadığı gibi benim zaten başka bir görevim vardı. Benim görevim Marmaris'ti.' şeklinde cevap verdi.
Başkanın, 'Davanın sanıklarından Hüseyin Ergezen ile 14 ve 15 Temmuz'da telefon görüşmeniz var.' hatırlatması üzerine Sönmezateş, 'Yalova'ya gelen helikopterler yakıt alamadığı için benden yardım istediler. Fethi Alpay'ı aradım. Haberi olmadığını söyledi. Helikopterlerin Hava Kuvvetlerinden olduğunu biliyorum, amacını bilmiyorum. Sonrasında Hüseyin Ergezen beni aradı. Yakıt ikmali hakkında görüştük. Hüseyin Ergezen ya da herhangi biriyle İstanbul'da görüşmedim. Benim görevim gizliydi. Görevimle ilgili onlarla bir şey görüşmedim. İstanbul'a gitme nedenim, benimle aynı görev verilen Şükrü Seymen ile görüşmekti. Geldim, görüştüm. Bu görüşmeden pek kimsenin haberi yoktu.' ifadelerini kullandı.
- 'Benimki dışında verilen emirlere uymayacaksınız'
Duruşmada daha sonra, olay tarihinde Hava Harp Okulu'nda sözleşmeli er olan Tayfun Bağ'ın ifadesi alındı.
15 Temmuz'da Hava Harp Okulu'nun levazım bölümünde görevli olduğunu ve teğmen Orhan Çiçek tarafından içtimaya toplandıklarını aktaran Bağ, 'Silahlı bir şekilde içtimaya gittik. Otobüs geldi, bindik. Bölük içindeki VIP bölümüne götürüldük. Orada destek bölük komutanı Yusuf Özdemir ile üsteğmen Murat Günler vardı. Bir süre bekletildik. Bu sırada 3 tane helikopter indi, kısa süre sonra geri kalktı. Helikopterlerin içi LED ışıklıydı, o nedenle içinde kim vardı göremedim. Özdemir, Günler'e 'Bana 10 kişi seç' dedi. Günler, uzun boylu ve yapılı 10 kişi seçti. Bunlar bir araca bindirilerek bir yere gönderildi. Ben bu seçilen 10 kişiden biri değildim. Günler, 'Benim emrim dışında okul komutanı dahi emir verse uymayacaksınız' dedi.' diye konuştu.
Sonrasında Yusuf Özdemir'in kendilerini bir araca yönlendirdiğini anlatan tanık Bağ, arkadaşlarından 'Nereye gidiyoruz?' şeklinde sorular sorulduğunu, Özdemir'in ise, 'Terör saldırısı olacak, polise destek için gidiyoruz.' dediğini kaydetti. Olay gecesi televizyon izleyemediklerini, cep telefonlarını ise genelde akşam yat içtimasından sonra kullanabildiklerini, bu nedenle darbe girişiminden haberdar olmadıklarını ifade eden Bağ, şunları kaydetti:
'Birliğin içinden havalimanına direkt geçilen yolu kullanarak limandaki pasaport kontrol noktasına götürüldük. Yaklaşık 10 polis rutin pasaport kontrol işlemlerini yapıyordu. Yusuf Özdemir, 'Yabancılar yurt dışına çıkabilir. Türk vatandaşlarına yurt dışı yasak' diyerek, içimizden birkaç kişiyi bu hususta görevlendirdi. Sonrasında özel harekat polisleri geldi. Özdemir, 'Türk askeri teslim olmaz' diyordu. Bu sırada bizden bazılarını şarjörlerini çıkarmış, diğerlerinin silahının namlusu yere bakıyordu. Birkaç polis yanımıza gelerek bize darbe girişimi olduğunu ve yaşananları anlattı. Vatandaş tepkiliydi.'
Yusuf Özdemir ile polisler arasında tartışma yaşandığını aktaran tanık Bağ, 'Polisin bir Özdemir'e, 'Teslim ol yoksa üzerine 1 şarjör mermi boşaltma yetkim var.' dedi. Özdemir ise 'Hadi' diyerek elindeki silahı doldurup polise doğrulttu. Birkaç kişi 'Komutanım ne yapıyorsunuz?' Diyerek silahını yere indirdi. Sonra bizleri bir odaya aldılar, vatandaş tepkisinden dolayı bizim için sivil kıyafet ve terlik getirdiler.' ifadelerini kullandı.
Duruşmada dinlenen diğer tanıkların ardından mütalaası sorulan cumhuriyet savcısı, tutuklu tüm sanıkların tutukluluk hallerinin devamına ve eksik belgelerin dönüşünün beklenmesine karar verilmesini istedi.
Savcının mütalaasına karşı söz alan sanıklar ve avukatları tahliye talebinde bulundu.
Duruşmaya yarın, söz verilemeyen sanık ve sanık avukatlarının beyanlarının alınmasıyla devam edilecek.
24.01.2019 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesince Silivri Ceza İnfaz Kurumları karşısındaki binada yapılan duruşmada, tutuklu sanıkların ve avukatların talepleri alındı.
Tutuklu sanıklar suça karışmadıklarını iddia ederek, tahliye talebinde bulundu. Sanık avukatları da müvekkillerinin darbe kastıyla hareket etmediğini savunarak, sanıkların tahliyelerini istedi.
Talepleri değerlendiren mahkeme heyeti, tutuklu sanıklar Hasan Günsel, Ünsal Eken ve Barış Ulusoy'un adli kontrol şartıyla tahliye edilmesine karar verdi.
Tutuklu 28 sanığın bu hallerinin devamına ve tutuksuz sanıklar hakkındaki adli kontrol hükümlerinin devamına karar veren mahkeme heyeti, 9 tanığın bir sonraki duruşma dinlenilmesine hükmetti.
Mahkeme heyeti, duruşmayı 3 Nisan'a erteledi.
Paralel yapı-15 Temmuz (2016)-30 Ekim (2017) 'İstanbul 43 sanık (ilk 44) Darbe/Hava Harp Okulu' davası
(02 Şubat 2019, 20:44)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: