İstanbul'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişiminde Atatürk Havalimanı'nı işgal girişiminde bulunulması ve burada çıkan olaylarda 2 kişinin şehit edilmesine ilişkin, 77'si tutuklu 159 sanığın yargılandığı davaya devam edildi.
19.01.2019 18:57 İstanbul'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişiminde Atatürk Havalimanı'nı işgal girişiminde bulunulması ve burada çıkan olaylarda 2 kişinin şehit edilmesine ilişkin, 77'si tutuklu 159 sanığın yargılandığı davaya devam edildi.
14.01.2019 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
İstanbul 34. Ağır Ceza Mahkemesince Silivri Ceza İnfaz Kurumu Yerleşkesi karşısında bulunan salondaki duruşmaya, 73 tutuklu ve 36 tutuksuz sanık ile avukatları katıldı.
Cumhurbaşkanlığı, TBMM ve Milli Savunma Bakanlığı avukatları ile bazı müştekiler de duruşma salonunda hazır bulundu.
Duruşma, mahkemeye gelen belgelerin okunmasıyla devam etti.
Duruşmada, bazı müşteki ve tanıklar dinlenildi.
Müşteki polis Murat U, havalimanındaki kuleye ilk giren kişilerden biri olduğunu söyledi.
Rütbeli askerlerin kendilerine ateş açtığını kaydeden Murat U, "Daha sonra darbecileri teslim alıp karakola götürdük. Rütbesi albay olan bir darbeci 'Bu işler burada bitmemiştir.' diyerek bizi tehdit etti karakolda. Bir yandan da gülüyordu." diye konuştu.
Müşteki Murat U. ateş açan askerlerden birinin eski binbaşı Yusuf Yenihayat olduğunu teşhis etti.
Havalimanının kargo bölümünde çalışan müşteki Abdülkerim Türkmen de vardiyayı devraldığı sırada arkadaşının kendisine darbe girişimini haber verdiğini, televizyonda ise köprünün askerler tarafından kapatıldığını gördüğünü anlattı.
Havalimanın A kapısında tankların olduğunu belirten Türkmen, "Tanklar içeri girdiğinde askerler ateş açmaya başladı. Askerleri üzerimize doğru salmışlardı. Yolcuları otobüsten indirttiler. Havalimanı personelini etrafına dizdiler. Etrafımızda askerler bekliyordu. Rütbeliler askerleri yukarı doğru çektiler, yolcuların ihtiyaçlarını giderdik ve tahliye ettik. Uçaklar alçak uçuş yapmaya başladı. 04.40 gibi havalimanından evime yaya olarak gittim." ifadelerini kullandı.
Müşteki polis Hayrullah C. ise havalimanında terörle mücadele birliğinde görevli olduğunu, bazı askerlerin pasaport kontrol noktasında polislerin başında beklediğini gördüğünü söyledi.
Darbe girişimi esnasında darbeci askerlere yaptıklarının yanlış olduğunu aktardıklarını kaydeden Hayrullah C, "Simitçide itişme kakışma içerisine girdik. Darbeciler bize beş saniye içerisinde ateş edeceklerini söyledi, biz de karşılık vereceğimizi söyledik. Daha sonra zor kullanarak gözaltı işlemi uyguladık. Üzerlerine sivil tişörtler giydirdik. Albay Yusuf Özdemir'e (tutuklu sanık) defalarca 'Teslim ol.' dedik ama kendisi bize 'Ölürüz yine de teslim olmayız.' demişti." şeklinde beyanda bulundu.
Sanık albaydan "Tetiği düşür" emri
Müşteki polis Hasan A, darbe girişiminin kesinleşmesinin ardından yaklaşık 100 kişi olarak Kazlıçeşme'de görevlendirildiklerini belirtti.
İçerisinde askerler bulunan iki otobüsü durdurduklarını ve gözaltı işlemi uyguladıklarını kaydeden Hasan A, "Daha sonra rütbeli askerler geldi. Teslim olmalarını istedik ancak silah çektiler. Biz de karşılık olarak silahlarımızı çektik. Bizleri tehdit etmeye başladılar. Kurmay Albay Barbaros Akça (tutuklu sanık) emrindeki askerlere 'tetiği düşür' talimatı verdi. Sanırım askerler korkudan bu emri uygulamadı. Daha sonra zor kullanarak şahısları gözaltına aldık." dedi.
Müşteki polis Mustafa U, darbe girişimi esnasında Zeytinburnu'nda bulunan Güven Timleri Şube Müdürlüğü'nde görevli olduğunu söyledi.
Bulundukları lokasyonda helikopterin gezdiğini ifade eden Mustafa U, "Biz de bu helikopterin miting alanına iniş yapabileceğini değerlendirdik. Bu nedenle vatandaşlarla beraber miting alanına çok sayıda araç çektik, helikopterin iniş yapmaması için." diye konuştu.
Sanık albaydan polislere tehdit
Bazı yolları kapattıklarını ve kapattıkları yolda bazı araçlardan rütbeli askerler indiğini kaydeden Mustafa U, "Şahıslara yüksek sesle polis olduğumuzu bildirdik. Ellerinde silah ve yelekleri vardı. Yeleklerinde yedek şarjörleri mevcuttu. Albay Barbaros Akça (tutuklu sanık) yanıma gelerek, Sarayburnu'nda yaralı askerleri bulunduğunu, bu askerlere yardım etmek istediğini söyledi. 112 ekiplerini yönlendirmesini istedik. Üniformalı gezmesinin uygun olmadığını belirterek, geçmelerime müsade etmedik." ifadelerini kullandı.
Sanık Akça'nın kendisinin yakasından tutarak, "Siz kimsiniz de askerin önünde durabilirsiniz? Biz askeriz istediğimiz yerden geçeriz" dediğini belirten Mustafa U, "Ben de şahsın yakasından tuttum. Daha sonrasında şahıslar kendi araçlarına yöneldiler. En son Barbaros Akça kaldı. Elinde bulunan silahın kırma kolunu çekerek 'Asker hepinize emrediyorum tetik düşür' dedi. Şube müdürlüğümüzdeki görevli personelin elinden silahı alarak şahsı ve yanındakileri muhafaza altına aldık. Karakola götürdüğümüzde de 'Siz bizim karşımızda durabileceğinizi mi zannediyorsunuz.? Birazdan gelecekler burada hepinizi alacaklar' dedi. Biz geri adım atmadık hiçbir şekilde." beyanında bulundu.
Duruşmada dinlenen tanık polis memuru Rıdvan T. ise darbe girişimine ilişkin haberleri görmesinin ardından, görevli olduğu Atatürk Havalimanı'na gittiğini söyledi.
Havalimanına giden yollarda tankları gördüğünü ifade eden Rıdvan T, "Ana yolda tank hareket halindeydi. Yüksek bir reklam panosunu devirdi. İzli mermi attılar. Durdurma amaçlı bir iki el havaya ateş açtık. Askerlerin A kapısından içeri girdiği anonsu geldi. Çakarlarımız açık vaziyette girdik. Tam kapıdan girdiğimiz esnada silah sesleri duyduk. Daha sonra silah sesleri kesildi. Darbeci askerler iç hatlara geldiler, biz arkalarından takip ediyorduk. Orada da özel harekat polislerimiz vardı. Bu askerleri gözaltına aldık." ifadelerini kullandı.
Duruşmada dinlenen bazı müşteki ve tanıklar da darbe girişimi esnasında Atatürk Havalimanı'nda yaşananlara ilişkin beyanda bulundu.
Duruşma yarına ertelendi.
15.01.2019 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
İstanbul 34. Ağır Ceza Mahkemesince Silivri Ceza İnfaz Kurumu Yerleşkesi karşısında bulunan salondaki duruşmada, bazı müşteki ve tanıklar dinlenildi.
Tanık Binali F, 15 Temmuz darbe girişimi esnasında er olarak görev yaptığını ve silahlık görevlisi olduğunu söyledi.
Havalimanına ve farklı yerlere giden askerlerin darbe girişimi esnasında çok sayıda silah aldığını söyleyen Binali F, "Ailem beni aradı ve darbenin olduğunu söyledi, uyardı bizi. Ben öğrendikten sonra bütün arkadaşlarımı aradım, uyardım. Ben artık bazı şeylerin ters gittiğini anlamıştım. Silah almak isteyenlere silah kalmadığını söyledim. Arkadaşımla beraber kalan silahları farklı bir yere sakladık." ifadesini kullandı.
"Tank vatandaşın kafasını ezerek yaraladı"
Tanık polis Serkan A. ise iç hatlarda görev yaptığını, devriye görevi esnasında köprünün askerler tarafından kapatıldığı haberlerinin geldiğini söyledi.
Amirleri tarafından dikkatli olması konusunda uyarıldığını ifade eden Serkan A, "Rutin kontrol esnasında özel harekat polisleri kulenin nerede olduğunu sordu. Onları kuleye götürdüm. Tam o esnada bir tank bir vatandaşın kafasını ezerek yaraladı. Ben hemen yaralı vatandaşı taşıdım. Daha sonra bir uzman çavuşu tutuklayıp getirdiler. Silah ve mühimmatlarını da ben aldım. Vermek istemedi, zorla alırım dedim ve el koydum. Halk gelmişti üniformalı olduğundan dolayı çıkaramıyordum, dışarıdan vatandaştan kıyafet aldım ve onu gözaltında tuttum." şeklinde beyanda bulundu.
Müşteki Bahattin Yılmaz Yıldırım da darbe girişimi esnasında havalimanında araç sürücüsü olduğunu, pilotları bir noktaya götürdüğünü söyledi.
Rütbeli askerler tarafından yere yatırıldığını, telsizinin alındığını söyleyen Yıldırım, darbeci askerlerin kaçmaya çalışan bir araca ateş açtıklarını gördüğünü belirtti.
Özel harekat polisi de beyanda bulundu
Kontrol kulesindeki darbeci askerleri etkisiz hale getirerek gözaltına alan özel harekat polislerinden biri olan müşteki İsmail Ç. de Bursa'dan geçici görevlendirmeyle havalimanında görev yaptığını söyledi.
Kendilerine kontrol kulesinin temizlenmesi emri verildiğini aktaran İsmail Ç, "Biz 3 kişi Bursa özel harekat ekibinde ve 2 kişi de İstanbul özel harekat ekibindeydi. Kapıya yanaşıp teslim olmalarını söyledik. Komutanları gelmeden kapıyı açmayacaklarını söylediler. Birkaç dakika süre verdik ve bekledik. Daha sonra sürelerinin dolduğunu söylediğimizde girersek bize ateş açacaklarını söylediler. Ben kapıyı tekmeledim ve içeri giriş yaptık. İki el silah sesi geldi. İlk silah sesi biz girmeden kapıya yönelikti, ikincisi bize hedef gözeterek yapılan bir ateşti. İçeri girerek şahısları gözaltına aldık." diye konuştu.
Duruşmada dinlenen bazı müşteki ve tanıklar da darbe girişimi esnasında Atatürk Havalimanı'nda yaşananlara ilişkin beyanda bulundu.
Duruşma yarına ertelendi.
16.01.2019 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
İstanbul 34. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Silivri Ceza İnfaz Kurumu Yerleşkesi karşısında bulunan salonda yapılan duruşmaya, 71 tutuklu ve 22 tutuksuz sanık ile avukatları katıldı.
Cumhurbaşkanlığı, TBMM ve Milli Savunma Bakanlığı avukatları ile bazı müştekiler de duruşma salonunda hazır bulundu.
Duruşma, tanık ve müşteki beyanlarının alınmasıyla devam etti.
Müşteki polis Gökhan G, havalimanını kuşatan askerleri, kanunsuz emri yerine getirmemeleri, darbe girişiminden vazgeçmeleri konusunda uyardıklarını ifade etti.
Tutuklu sanık eski albay Yusuf Özdemir'in silahını vermek istemediğin kaydeden Gökhan G, "Gerekirse canlarını vereceklerini ama silahlarını teslim etmeyeceklerini söyledi. 'Yaklaşmayın vururum' diyerek bizi tehdit etti. Biz askerlerin silahlarını ufak ufak teslim aldık. Albay Özdemir'i özel hareket polisleri etkisiz hale getirdi." şeklinde beyanda bulundu.
- Şehit annesinden sanık albaya tepki
Gökhan G'nin duruşmada Özdemir'i teşhis etmesinin ardından havalimanında 17 yaşında şehit olan Mahir Ayabak'ın annesi Muhteber Ayabak, "Allah belanızı versin! Bir de darbeci olmadığınızı söylüyorsunuz." diye bağırdı.
Mahkeme başkanının "Acınızı anlıyoruz ancak bu şekilde yargılama sekteye uğrar." ifadesini kullanması üzerine, şehit annesi de "2 senedir işkence çekiyorum burada. Bir an önce darbecilerin cezalarının verilmesini talep ediyorum." dedi.
Müşteki polis Gökhan A. ise sanık Yusuf Özdemir'in askerlere "Silahını polise teslim eden olursa vururum." dediğini, kendilerine de "Ölürüm de silahımı vermem, teslim olmam, ya siz beni vurursunuz ya ben sizi." ifadelerini kullandığını kaydetti.
Çok uzun ve sıkıntılı bir gece geçirdiklerini belirten Gökhan A, "Allah bir daha yaşatmasın. Ben doğuda da görev yaptım. Asker arkadaşlarımızla birlikte omuz omuza gittik. Sonuçta polis de asker de devleti korumak için görev yapar. Her zaman birlikte, el ele, yürek yüreğe çarpıştık. Doğu görevi yapanlar bunu daha iyi bilir. Ama o gece bu rütbeli askerlerin hal ve hareketleri düşmancaydı. Polis-vatandaş gözetmeksizin herkese namlu çevirdiler." ifadelerini kullandı.
Müşteki kendisine sorular soran Yusuf Özdemir'e, "Size darbeden vazgeçmenizi, silahları telim etmenizi söylediğimizde bize 'darbe yok, terör saldırısına karşı önlem için geldik' demediniz. Ama şimdi burada öyle savunma yapıyorsunuz. Ben havalimanına terör saldırısı yapıldığında da orada görev yapıyordum. Asker bu şekilde oraya gelmez. Valinin emir ve talimatıyla polise destek olarak gelebilir." diye konuştu.
- "Burada konuşabiliyorsam polis sayesinde"
Havalimanında şoför olarak çalıştığını ve polisleri taşıdığını anlatan müşteki Uğur Özcan ise beyanında şunları kaydetti:
"Bizi askerler durdurdu. Rütbeli asker, yanımdaki polisten silahını vermesini istedi. Vermeyince er tüfeğin kurma kolunu çekip ateşe hazır hale getirdi. Polis de soğukkanlı bir şekilde silahını verdi. Ben bugün burada konuşabiliyorsam o polisin sayesinde. Yoksa bizi vuracaklardı."
Duruşmada dinlenen bazı müşteki ve tanıklar da darbe girişimi esnasında Atatürk Havalimanı'nda yaşananlara ilişkin beyanda bulundu.
Duruşma yarına ertelendi.
17.01.2019 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
İstanbul 34. Ağır Ceza Mahkemesince Silivri Ceza İnfaz Kurumu Yerleşkesi karşısında bulunan salonda yapılan duruşmaya, 66'sı tutuklu 91 sanık ile avukatları katıldı.
Cumhurbaşkanlığı, TBMM ve Milli Savunma Bakanlığı avukatları ile bazı müştekiler de duruşma salonunda hazır bulundu.
Duruşma, tanık ve müşteki beyanlarının alınmasıyla devam etti.
Tanık polis Zehra E, televizyonda haberleri gördükten sonra darbe girişiminden haberdar olduklarını, 40 kişilik asker grubunun apron tarafından girişi yaptığını gördüğünü söyledi.
Herhangi bir çatışma durumunda karşılık vermeleri gerektiğinin kendilerine söylendiğini aktaran Zehra E, "Rütbeli bir asker bize Türk vatandaşlarının havalimanına alınmamasını söyledi. Bunun mümkün olamayacağını belirttik. Daha sonra askerler bizim bulunduğumuz yerden ayrıldı ve biz onları arkadaşlarla takip etmeye başladık. Daha sonra özel harekat polisleri bu askerleri gözaltına aldı." diye konuştu.
Tanık polis Kamber Ç. ise "Göreve yeni başlamıştık. Zırhlı askeri personel taşıyıcı araçlar geldi. Bu araçların liman girişlerine izin vermedik. Askerler bize polis üniformalı teröristlerin olduğunu söyledi. Apronun bir tarafına geçtim. Bir vatandaşın vurulduğunu ve bir vatandaşın yaralandığını öğrendim. Diğer memur arkadaşlarımız ile birlikte kulenin ele geçirilmesini sağladım." ifadelerini kullandı.
Müşteki Mustafa Ünal ise tankların etkisiz hale getirilmesi için mücadele ettiğini, bir tankı etkisiz hale getirdiklerini, diğer tankın ise insanları ezerek ve duvarları yıkarak uzaklaştığını söyledi. Kolunun kırıldığını belirten Ünal, sabah saatlerinde hastaneye gittiğini belirtti.
Duruşmada dinlenen bazı müşteki ve tanıklar da darbe girişimi esnasında Atatürk Havalimanı'nda yaşananlara ilişkin ifade verdi.
Müşteki ve tanıkların beyanlarının tamamlanmasının ardından görüşü sorulan cumhuriyet savcısı, kuvvetli suç şüphesi, mevcut delil durumu ve kaçma şüphesi gibi gerekçelerin dikkate alınarak, tutuklu 77 sanığın bu hallerinin devamı yönünde karar verilmesini talep etti.
Müdahillik talebinde bulunan müştekilerin davaya müdahil olması yönünde karar verilmesini talep eden cumhuriyet savcısı, tutuksuz sanıklar hakkındaki adli kontrol hükümlerinin devamını istedi.
Müşteki avukatları da tutuklu sanıkların bu hallerinin devamı yönünde karar verilmesi talebinde bulundu.
Talepleri alınan bazı tutuklu sanıklar da suçsuz olduklarını iddia ederek, tahliyelerini istedi.
Duruşma, tutuklu sanıkların ve avukatlarının taleplerinin alınmasına devam edilmek üzere yarına ertelendi.
18.01.2019 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
İstanbul 34. Ağır Ceza Mahkemesince Silivri Ceza İnfaz Kurumu Yerleşkesi karşısında bulunan salonda yapılan duruşmada tutuklu sanıkların ve avukatların talepleri alındı.
Tutuklu sanıklar darbe girişimine katılmadıklarını iddia ederek tahliyelerini istedi. Sanık avukatları da müvekkillerinin suç kastıyla hareket etmediklerini savunarak tahliye talebinde bulundu.
Bazı sanık avukatlarının ve tutuksuz sanıkların talepleri alınamadı.
Mahkeme heyeti, taleplerin alınmasına devam edilmesine ve ara kararı açıklamak üzere duruşmayı 23 Ocak'a erteledi.
İDDİANAME
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosunca hazırlanan 708 sayfalık iddianamede, şehitler Mahir Ayabak ve Zekeriya Bitmez "maktul", 46 kişi "mağdur" ve 129 kişi "müşteki" sıfatıyla yer alırken, suçtan zarar görenler arasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 65. Hükümet ve TBMM de bulunuyor.
Tüm sanıkların "anayasayı ihlal", "TBMM'yi ortadan kaldırmaya teşebbüs", "Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs" suçlarından 3'er kez ağırlaştırılmış müebbet ve "terör örgütüne üye olmak" suçundan da 15'er yıla kadar hapis cezasına çarptırılması istenen iddianamede, bazı sanıklar hakkında "kasten öldürme", "öldürmeye teşebbüs etme", "kamu kurumu faaliyetini cebir veya tehdit kullanarak engelleme", "kişiyi hürriyetinden yoksun kılma", "hava ulaşım araçlarını kaçırma veya alıkoyma", "konut dokunulmazlığı ihlali", "silahla tehdit", "kasten yaralama" ve "mala zarar verme" suçlarından 15 yıl ile 1 kez ağırlaştırılmış müebbet arasında değişen hapis cezaları talep ediliyor.
"Hava sahasının kontrol altına alınması istendi"
İddianamede, 15 Temmuz darbe girişimi sırasında darbeci askerler tarafından İstanbul'da uluslararası uçuşlara açık bulunan Sabiha Gökçen ve Atatürk havalimanlarının işgal edilmek istendiği belirtilerek, Avrupa Yakası'ndaki Atatürk Havalimanı'nın işgal girişiminde 66. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığı'na bağlı birlikler ve Hava Harp Okulu'na bağlı bir grup askerin görev aldığı anlatılıyor.
Darbe girişimini planlayan askerler tarafından uluslararası hava alanlarının uçuşlara kapatılarak, hem Türk vatandaşlarının yurt dışına çıkışlarının engellemek hem de ülke giriş çıkışlarını kontrol altına alınmak istendiği kaydedilen iddianamede, ayrıca uçuşların kontrol edildiği "Smart Kule" diye tabir edilen kontrol kulesinin de darbeci askerler tarafından zapt edilerek, hava sahasının kontrol altına alınmasının istendiği vurgulanıyor.
İddianamede, işgal eylemini gerçekleştirmeye çalışan sanıkların, 66. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığı'ndan çıkış yaptıkları anlatılarak, söz konusu tugayda yapılan darbe girişiminin planlandığı toplantılara katılan sanık eski yarbay Serbülent Eken ve sanık eski albay Ömer Korkut'un, Atatürk Havalimanı'nın işgalinden sorumlu olarak görevlendirildikleri belirtiliyor.
Paralel yapı-15 Temmuz (2016)-22 Aralık (2017) 'İstanbul 159 sanık Darbe/Atatürk Havaalanının İşgali' davası
(19 Ocak 2019, 18:57)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: