Ankara'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında Jandarma Genel Komutanlığı karargahındaki eylemlere ilişkin 245 sanıklı davaya devam edildi.
12.01.2019 16:27 Ankara'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında Jandarma Genel Komutanlığı karargahındaki eylemlere ilişkin 245 sanıklı davaya devam edildi.
02.01.2019 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 23. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmada, tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile taraf avukatları hazır bulundu.
Olay tarihinde Jandarma Genel Komutanlığında er olarak vatani görevini yapan tanık Cengiz Kandemir, 15 Temmuz akşamı nöbetçi çavuşun gelerek kamuflajlarını giymelerini söylediğini ve kendisinin de arasında bulunduğu erlerin konferans salonuna alınarak bekletildiklerini anlattı.
Kandemir, buradaki subaylara neler olduğunu sorduklarını, aralarından birinin "Teröristlerle çatışıyoruz" ifadelerini kullandığını, söz konusu subayların, erlerin cep telefonu kullanmaması ve kendi aralarında konuşmaması için tedbir aldıklarını belirtti.
Konferans salonunda bir süre bekledikten sonra başka yere götürüldüklerini ve burada çatışma seslerini duyduğunu aktaran Kandemir, "Olayların neden uzadığını sordum. Kim olduğunu bilmediğim subaylardan biri, 'polis üniformalı teröristler' olduğu için olayların uzun sürebileceğini söyledi." diye konuştu.
Tanık Kandemir, gecenin ilerleyen saatlerinde yaşadıklarını şöyle aktardı:
"Sabah saat 06.00-07.00 civarlarında bizi eksi üçüncü kata indirdiler. Burada mermi sesleri gelmeye başladı, mermiler sekip bize gelebilirdi. Ben şehadetimi getirmiştim. Yanımızdakilerden de silah kullananlar vardı. İçlerinden biri 'Mermimiz bitti' diyerek ağlamaklı duruma geldi. Daha sonra polise teslim olacaklarını konuştular. İlk önce bizi polise teslim edeceklerini söylediler, ardından da bizi önden gönderdiler."
Darbecilerin gece eğitimi bahanesi
Olay tarihinde Jandarma Okullar Komutanlığında görev yapan tanık Üsteğmen Muhlis Koçak da dönemin okul komutanı eski tuğgeneral Sadık Köroğlu'nun gece eğitimi planladığına dair tabur komutanınca kendisine bilgi verildiğini, eğitimde kendisine görev verilmediği için mesai bitiminde kışladan ayrıldığını aktardı.
Akşam saatlerinde darbe girişiminden haberdar olduğunu ve görüştüğü kursiyer teğmenlerden birinin Okullar Komutanlığına başka birliklerden subayların geldiğini söylediğini kaydeden Koçak, bu subayların askeri öğrencileri darbe girişiminde kullandıklarını öğrendiğini ifade etti.
Görüşebildiği kursiyerlere kanunsuz bir işe karışmamaları telkininde bulunduğunu bildiren Koçak, Jandarma Genel Komutanlığına götürülen bazı kursiyer teğmenlerin kendisi ile irtibat sağladığını, onlara da silahlarını kullanmamaları talimatı verdiğini söyledi.
Tanık Koçak, 15 Temmuz ve devamında amirlerinin talimatları ile Jandarma Okullar Komutanlığında emniyeti sağlamak için faaliyette bulunduğunu belirtti.
Davanın görülmesine yarın devam edilecek.
03.01.2019 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 23. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmada, tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile taraf avukatları hazır bulundu.
Tanık sıfatıyla ifade veren Osman Erbasan, 15 Temmuz 2016 akşam 22.30 sularında darbe girişimini öğrenmesi üzerine dışarı çıktığını, yolda çevirdiği bir araçla Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ne gittiğini dile getirdi.
Külliye yakınlarında bulunan Jandarma Genel Komutanlığı önünde zırhlı araçların yer aldığını anlatan Erbasan, bir süre sonra bölgeye gelen helikopterlerden polis araçlarına ve vatandaşlara ateş açıldığını bildirdi.
Sabah saatlerine kadar bölgede bulunduğunu belirten Erbasan, darbeciler tarafından sivil vatandaşların vurulduğunu ve savaş uçaklarıyla Külliye yakınlarına bomba atıldığını anlattı.
15 Temmuz şehitlerinden Erkan Er'in vurulmasına da şahit olduğunu beyan eden Erbasan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Kendisini (Erkan Er) önceden tanımıyordum. 'Vuruldum, yardım edin' diye köprüye doğru gidiyordu birisi. Neresinden vurulduğunu sordum, 'Her yerimden vurdular' dedi, ardından yere yığıldı. Daha sonra yardım edenlerle Külliye içine aldık Erkan Er'i ve ilk yardımda bulunacak birini bulmaya çalıştık. Bilincini kaybedene kadar, yaklaşık 5 dakika yanında kaldım. Konuşturarak bilincini açık tutmaya çalıştım. İlk yardım için birisi geldi, ben Er'in yanından ayrıldım. Daha sonra yanına tekrar geldiğimde hayatını kaybettiğini öğrendim."
Diğer tanıkların da dinlenilmesinin ardından 7 Ocak 2019 Pazartesi devam edilmek üzere duruşmaya ara verildi.
07.01.2019 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 23. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmada, dönemin Jandarma Genel Komutanı emekli Orgeneral Galip Mendi'yi alıkoyan eski Konya Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Timurcan Ermiş tanık olarak dinlendi.
Ermiş, yargılanmasına Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince devam edilen Akıncı Üssü davasının sanığı olduğunu söyledi.
Olay tarihinde yıllık izinde olduğunu, helikopter kazasında yaralanan askerleri ziyaret etmek ve özel işlerini yapabilmek için görev yeri Konya'dan Ankara'ya geçtiğini belirten Ermiş, bu esnada Genelkurmay Başkanlığı Harekat Merkezi'nden arandığını ifade etti.
Ermiş, telefondaki kişinin, Genelkurmay Başkanı ile kuvvet komutanlarının Akıncı Üssü'ne geçeceklerini, kendisinin de Orgeneral Mendi'yi güvenli şekilde buraya götürmesi için görevlendirildiğini söylediğini ileri sürdü.
Bunun üzerine Ankara'da görevli eski emir astsubay Tuncay Nergis ile görüştüğünü ifade eden Ermiş, Nergis'in yanında birkaç astsubay getirdiğini belirtti.
Genelkurmay Başkanlığı karargahında silah seslerinin gelmesi üzerine Mendi'nin emir subayına ulaşarak nerede olduklarını sorduğunu bildiren Ermiş, Mendi'nin Gazi Orduevi'ndeki düğüne katıldığı bilgisini aldığını anlattı.
Yanındaki askerlerle orduevine geçtiğini dile getiren Ermiş, görüştüğü Mendi'ye gelişmelerle ilgili bilgi verdikten sonra makam aracıyla Akıncı Üssü'ne gittiklerini ifade etti.
Mendi'yi alıkoymadığını ve silah doğrultmadığını öne süren Ermiş, Akıncı Üssü'deki 143. Filo'ya geçtiklerini, sabah saatlerine kadar dışarıda kaldığını söyledi.
Mendi'nin filo içinde ne yaşadığı konusunda bilgisinin olmadığını savunan Ermiş, çapraz sorgu sırasında "Mendi'ye refakat etmek için Konya'da görevli bir generalin neden seçildiği"ne ilişkin soruya, "Ben kendime göre bu emri teyit ettim, bir sıkıntı görmedim. Genelkurmay bu emri verebilir, zaten bana da Genelkurmay'dan emir geldi." cevabını verdi.
Mahkeme Heyeti Üyesi Hakim Murat Yenikomşuoğlu'nun, ByLock kullanıcısı olduğu, davanın sanıklarından eski yarbay Cemal İyigün ile aynı yazışma grubunda yer aldıklarının tespit edildiğini belirtmesi üzerine Ermiş, söz konusu programı kullanmadığını ileri sürdü.
Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde, darbeciler tarafında alıkonulan Binbaşı Erinç Kısa, müşteki sıfatıyla yaşadıklarını anlattı.
Olay günü Jandarma Genel Komutanlığı karargahında nöbetçi subay olduğunu belirten Kısa, odasında bulunduğu sırada içeri giren sanık İlker Çiçek'in sıkıyönetim ilan edildiğini söylediğini aktardı.
Kısa, bu duruma anlam veremediğini dile getirerek Çiçek'in yönlendirmesiyle gittiği Orgeneral Sükan Toplantı Salonu'nda darbeciler tarafından alıkonulduğunu ifade etti.
Söz konusu salonun girişinde sanıklar eski yarbay Yusuf Köz ile eski yüzbaşı Ramazan Karabulut'u silahlı gördüğünü bildiren Kısa, "İçeri geçip oturmamı söylediler. Bu zamana kadar karargahta silahlı kimseyi görmemiştim, zaten içeri silah sokmak yasak." dedi.
Salonda tutuldukları süre boyunca başlarında bekleyen silahlı askerlerin, konuşmalarına izin vermediklerini anlatan Kısa, darbecilerce alıkonulan TEM Daire Başkanı Turgut Aslan ile korumalarının bulundukları yere getirildiğini kaydetti.
İlerleyen saatlerde Albay Güven Şağban'ın da elleri bağlı olarak salona getirildiğini belirten Kısa, şöyle devam etti:
"Güven Albay'ın yanında sanık albay Erkan Öktem ve yarbay Yusuf Köz de var. Güven Albay herkesin duyabileceği şekilde, 'Bu yaptığınız anayasal suçtur, derhal silahlarınızı bırakın.' dedi. Bunun üzerine Erkan Öktem de 'Başımıza ne geliyorsa senin gibiler yüzünden.' diye karşılık verdi. Bu esnada bir tetik düşürme sesi geldi. Albay Güven'i başka bir yere götürdüler. Başımızda bekleyenler, konuşmamız halinde müdahalede bulunacaklarını söylüyorlardı. Sadece lavabo için salondan silahlı askerler eşliğinde çıkabiliyorduk. Sükan Salonu'na döndüğümde 'Uzun adamı alacağız.' gibi sözler duydum. Sabaha karşı rehineler bodrum katına indirildi. Darbenin başarısız olmasıyla o gece silahlı olanlardan bazıları biz rehinelerin arasına girmeye çalıştı."
Sanıklardan şikayetçi olduğunu belirten Kısa, davaya katılma talebinde bulundu.
Duruşmaya yarın devam edilecek.
08.01.2019 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 23. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmada, tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile taraf avukatları hazır bulundu.
Tanık sıfatıyla ifade veren Beytullah Kanak, 15 Temmuz 2016 akşam 23.00 sularında AK Parti Genel Merkezi önüne geldiğini ve durumu kontrol ettikten sonra helikopterlerin atış yaptığı yöne doğru gittiğini belirtti.
Cumhurbaşkanlığı Külliyesi yakınlarında bulunan Jandarma Genel Komutanlığı önüne doğru yürüdüğünü ifade eden Kanak, 3 ayrı zırhlı aracın komutanlığa yakın bir yerde beklediğini anlattı.
Kanak, yanındaki kalabalıkla birlikte askerleri ikna etmek için uğraştıklarını söyleyerek, "'Bu bir darbedir, buna devam etmeyin' dedik. Diğer siviller de tankların etrafını sararak ve askerleri ikna etmeye çalıştı. O anda helikopter gelip taramaya başladı." diye konuştu.
Helikopterin ateş etmesiyle birlikte o an yaşananları da anlatan Kanak, "Asker' diyeceğim ama asker kendi insanına ateş etmez. O an, boş mermi atıyorlar diye düşündüm ama etrafıma baktığımda herkes vurulmuştu." dedi.
Kanak, açılan ateş sonucunda ağır yaralanan Emrah Karatay isimli vatandaşı da araçla hastaneye götürdüğünü ve aynı araçta yaralı bir kadın ile küçük kızının da olduğunu söyledi.
Duruşmaya yarın devam edilecek.
09.01.2019 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 23. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmada, dinlenmesi gereken tanık ve müştekiler salonda bulunmadıkları için mahkeme heyeti ara karara gideceğini açıkladı.
Bu kapsamda ara karara yönelik mütalaasını sunması için söz verilen savcı, gelinen aşamada "adli kontrol şartlarının yetersiz kalacağı", "sanıklara atılı suçun vasfı ve mahiyeti" ile "kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren olguların olması" gerekçesiyle sanıkların tutukluluk halinin devamına hükmedilmesini talep etti.
Cumhurbaşkanlığı avukatı Hayrettin Bıyıklıoğlu da sanıkların ilk savunmalarının alındığını, birleşen dosyalara karşı savunma yapmayan sanıklar için ara duruşma tarihi verilmesi gerektiğini belirterek dosyanın genişletilmesine yönelik taleplerin ise reddedilmesini istedi.
Dava dosyasının delilleri arasında yer alan olay gününe ait Jandarma Genel Komutanlığı karargahı güvenlik kamera görüntülerinin bilirkişi incelemesi için Adli Tıp Kurumuna (ATK) gönderilmesini talep eden Bıyıklıoğlu, "Dosyanın en büyük delilleri arasında yer alan bu görüntülere ilişkin sanıkların, manipülasyon ve montaj yapıldığı iddialarına karşı Adli Tıp Kurumunca inceleme yapılması gerektiğini düşünüyoruz." dedi.
Duruşmalarda sanıkların kimi zaman müşteki avukatlarına tepki gösterdiğini hatırlatan Bıyıklıoğlu, maddi gerçeğin ortaya çıkması, darbe girişiminin faillerinin hak ettikleri cezayı alması için hukuki mücadelesini sonuna kadar sürdüreceğini vurguladı.
TBMM avukatı Bilal Temel ise güvenlik kamera görüntülerinin ATK tarafından incelenmesini önemsediklerini vurgulayarak, bu yöndeki talebe katıldıklarını dile getirdi.
Benzer taleplerde bulunan Jandarma Genel Komutanlığı avukatı da savunması alınmayan sanıklar için ara duruşma yapılmasını istedi.
Duruşmada, müşteki avukatlarının ardından sanık talepleri alındı.
11.01.2019 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 23. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmada ara karara yönelik savcının mütalaası ile sanık avukatlarının talepleri alındı.
Daha sonra ara kararını açıklayan mahkeme, tutuklu sanıklardan Abdullah Aslan, Rıdvan Kılıç, Özkan Uğur ve Muammer Gürbüz'ün adli kontrol şartıyla tahliye edilmesini kararlaştırdı.
Mahkeme, 26 Mart'ta heyet halinde Jandarma Genel Komutanlığında keşif yapılmasına karar verdi. Ayrıca sanık avukatlarının bazı isimlerin tanık olarak dinlenilmesi talebini de yerinde gören mahkeme heyeti, duruşmayı 1 Nisan 2019'a erteledi.
DAVA
FETÖ'nün darbe girişimi sırasında Jandarma Genel Komutanlığının Beştepe'deki karargahındaki eylemlere ilişkin 245 kişinin yargılandığı davaya, 6 Kasım 2017'de başlandı.
Bugüne kadar görülen duruşmalarda, sanıkların ilk savunmaları ile 15 Temmuz'da şehit olanların yakınları, gaziler ve darbecilerce alıkonulanların ifadesi alındı, tanık beyanlarına geçildi.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan 1090 sayfalık iddianamede, sanıkların, "anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs", "TBMM'yi ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs", "cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'ni ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs", "silahlı terör örgütü üyesi olmak", "kişiyi hürriyetinden yoksun kılma", "genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması", "kasten öldürme, kasten öldürmeye teşebbüs", "askeri komutanlıkların gasbı", "kamu görevine ait araç ve gereçleri suçta kullanma", "silahlı terör örgütü yöneticisi olmak" ve "sağlık görevlisinin suçu haber vermemesi" suçlarından cezalandırılmaları talep ediliyor.
Görüntüler, Ateş Etmediğini Söyleyen Yarbayı Yalanladı
Öte yandan Jandarma Genel Komutanlığındaki eylemlere ilişkin davanın görüldüğü Ankara 23. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilen olay gününe ait güvenlik kamera görüntüleri ve bilirkişi raporu, dava dosyasının delilleri arasına girdi.
31 Aralık'ta medyaya yansıyan görüntü ve bilirkişi raporuna göre, ihanet girişiminin ilk saatlerinde, olay tarihinde Jandarma Okullar Komutanlığı İstihbarat Yöntemleri Başkanlığında görevli olan Demirkale, özel aracıyla Jandarma Genel Komutanlığı karargahına geliyor.
C nizamiyede darbe sanığı eski albay Süleyman Karaca ve eski yüzbaşı Murat Düzenli ile görülen Demirkale, daha sonra B nizamiyedeki nöbetçilerin bulunduğu kulübede kamuflajlarını giyiyor.
Komuta katında saat 22.13'de Jandarma Genel Komutanlığındaki darbe eylemlerini yöneten sanık eski albay Erkan Öktem ile görüşen Demirkale, daha sonra silahlı bir şekilde hareket merkezinin koridorunda görülüyor.
Sanık Demirkale'nin saat 02.27'de B nizamiye bölgesinden kışla dışına defalarca ateşe ettiği kameralara yansıyor.
Komutanlığın bahçe duvarını mevzi yapan Demirkale'nin ateş ettiği bölgede, darbecileri protesto eden vatandaşlar ile emniyet görevlileri bulunuyor.
Darbe girişiminin başarısız olduğunun anlaşılması üzerine Demirkale, diğer darbe sanıklarıyla polise teslim oluyor.
Mahkemede ateş etmediğini söylemişti
Sanık Demirkale, 9 Temmuz 2018'deki duruşmada yaptığı savunmada ateş etmediğini iddia ederek, "Yaşanan olayların heyecan ve vahameti içinde olayları anlamlandırmaya çalıştım. Kimseye zarar vermedim. İddia edildiği gibi ateş etmedim." savunmasını yapmıştı.
Demirkale, savunmasında, İstanbul'da devam eden Dink cinayeti davasının da tutuklu sanığı olduğunu söylemişti.
Darbe girişiminin kimler tarafından yapıldığına ilişkin soruya Demirkale, "Gerçekten çok karışık, FETÖ unsurları kesinlikle var, kendi tespitim olarak. Tek başına bir şey değil ama." cevabını vermişti.
Paralel yapı-15 Temmuz (2016)-29 Haziran (2017) 'Ankara 245 sanık (ilk 244) Darbe/Jand.Gn.Komutanlığı' davası
(12 Ocak 2019, 16:27)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: