Ankara'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişiminde komuta merkezi olarak kullandığı Akıncı Üssü'ndeki eylemlere ilişkin 474 sanıklı davaya tanık beyanlarıyla devam edildi.
30.12.2018 08:51 Ankara'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişiminde komuta merkezi olarak kullandığı Akıncı Üssü'ndeki eylemlere ilişkin 474 sanıklı davaya tanık beyanlarıyla devam edildi.
17.12.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmada tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile taraf avukatları hazır bulundu.
Duruşmada, tanık olarak dinlenen eski kurmay yarbay Serhat Akın, darbe girişiminin yaşandığı dönemde, 11 Temmuz itibarıyla Kara Kuvvetleri Komutanlığı (KKK) Sicil Şube Müdürü olarak yeni atandığını söyledi.
Şu anda KKK darbe girişimi davasının sanığı olduğunu belirten Akın, tayin olduğu hafta eski şube müdürünün de orada bulunduğunu ve devir teslim işlemlerinin sürdüğünü iddia etti.
Evini henüz taşımadığı için Merkez Orduevi'nde kaldığını anlatan Akın, 15 Temmuz'da da normal mesaiye gittiğini, saat 19.30-20.00 civarı mesaiden ayrılıp orduevine döndüğünü kaydetti.
Akın, saat 22.00-22.30 gibi şube müdürünün telefon ettiğini ve herkesin mesaiye gitmesine yönelik emri aktardığını belirterek, arabası olmadığı için Oran'daki lojmanlara gidip önce onu aldığını kaydetti.
Serhat Akın, saat 00.30 gibi kuvvete gittiklerini, nizamiyede giriş çıkışların yasak olduğunun belirtilmesi üzere kuvvette görevli olduklarını söylediklerini, askerin de içeride bulunan subay ya da astsubaya durumu ilettikten sonra girebildiklerini bildirdi.
Personel başkanlığı katındaki odasına gittiğini ve durumu öğrendikten sonra sabaha kadar odasından çıkmadığını öne süren Akın, sabah herkes mesaiden ayrılırken kendisinin de kışlayı terk ettiğini söyledi.
Akın, odasında bulunduğu için yaşananlardan bilgisi olmadığını iddia etti.
Bir isim listesinden haberi olup olmadığı sorulan Akın, böyle bir şey olmadığını belirtti.
Sanıklardan eski binbaşı Ali Tiryaki'nin, kendisini tanıyıp tanımadığını ve görüşüp görüşmediklerini sorması üzerine Akın, tanımadığını ve görüşmediklerini öne sürdü.
İtirafçı tanığın beyanı
Tanık eski binbaşı A.K. ise 8 Temmuz 2017'de TSK'dan ihraç olduğunu, o zamana kadar KKK karargahında çalıştığını söyledi.
15 Temmuz'da mesainin normal başladığını ifade eden A.K, saat 13.30 civarı, ilgili şube müdürü kurmay albay Eşref Mert'in yanına giderek yaptığı bir çalışmayla ilgili sunum yaptığını belirtti.
"Odasından çıkacakken bana önemli bir görev vereceğini ve bunu mutlaka başarmamı söyledi. İki şahsa yönlendirdi." diyen A.K, yönlendirdiği kişilerden birinin kurmay yarbay Serhat Akın, diğerinin kurmay albay Mutlu Serkan Vurdem olduğunu bildirdi.
Şube müdürünün bu kişilerden birinin yanına gitmesinin yeterli olacağını söylemesi üzerine aynı binadaki Serhat Akın'ın yanına gittiğini ifade eden A.K, gittiğinde odada bu davanın da sanıklardan binbaşı Ali Tiryaki ile 3 ya da 4 kişi daha olduğunu kaydetti.
A.K, "Akın, 'Bu gece tüm kuvvetler burada. Eski tabirle 'darbe yapılacak' dedi." diye konuştu.
Akın'ın odadakilerin isimlerini sorduğunu, isim listesinden de kontrol ettiğini belirten A.K, Akın'ın daha sonra da "Bizden haber bekleyin" diyerek odalarına gönderdiğini söyledi.
Çalışma odası bodrum katında olduğu için odasına geçtiğini ve telefon irtibatını bitirdiğini anlatan A.K, günlük izin yazdırıp şube müdürüne haber vermeden mesaiyi terk ettiğini bildirdi.
A.K, cep telefonunun saat 16.30 gibi çalmaya başladığını belirterek, telefonu sessize aldığını, çağrılara cevap vermediğini ifade etti.
Daha sonra santralden, eşinin telefonu üzerinden arandığını ve kışlaya çağrıldığını dile getiren A.K, aramaların sonu gelmeyeceği için saat 20.15 gibi birliğe gittiğini anlattı.
A.K, arayan kişiyi bulup "Beni niçin aradığınızı biliyorum. Gelmeyeceğim, katılmayacağım. Beni rahatsız etmeyin." dedikten sonra saat 20.40 gibi de çıktığını söyledi.
Mutlu Serkan Vurdem'in odasına gidip gitmediği sorulan A.K, onun odasına gitmediğini kaydetti.
A.K, örgütle bağının sorulması üzerine de FETÖ/PDY ile ortaokul yıllarında tanıştığını, harp okulu döneminde de örgüt üyeleriyle görüşmeyi sürdürdüğünü ifade etti.
Serhat Akın'daki isim listesi sorulan A.K, listenin kurşun kalemle yazılmış olduğunu ancak isimleri görmediğini belirtti.
Diğer tanık beyanlarının ardından duruşmaya öğle arası verildi.
Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde, Astsubay İ.A. SEGBİS vasıtasıyla tanık olarak dinlendi.
Darbe girişiminin yaşandığı dönemde Mamak MEBS Okullar Komutanlığı'nda görevli olduğunu belirten İ.A, 01.45'te okul komutanın emriyle nöbetçi astsubay tarafından kışlaya çağrıldığını söyledi.
İ.A, kışlaya 02.10 gibi giriş yaptığını, daha sonra da yine okul komutanının emriyle dışarı çıkan kursiyer teğmenleri arayıp çağırmaya çalıştığını anlattı.
Teğmenlerden bazılarına ulaştığını, nerede olduklarını sorduğunda "Dolaşıyoruz, geziyoruz." gibi cevaplar aldığını belirten İ.A, bazılarından da net cevap alamadığını bildirdi.
Duruşmanın sanıklarından Kübra Arpaguş ile de görüştüğünü dile getiren İ.A, onun ise "Ağabey bizi kandırdılar. Buraya getirdiler." dediğini, Akıncı Üssü'ne götürüldüğünü öğrendiği kursiyerlere olaylara karışmamalarını, kimseye ateş etmemelerini söylediğini aktardı.
Bugünkü tanık beyanlarının tamamlanmasının ardından duruşmaya yarına kadar ara verildi.
18.12.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmada tutuklu ve tutuksuz sanıklarla taraf avukatları hazır bulundu.
Duruşmada, darbe girişiminin yaşandığı dönemde SAT Grup Komutanı olarak albay rütbesiyle görev yapan Tuğamiral Mustafa Turhan Ecevit, SEGBİS vasıtasıyla tanık olarak dinlendi.
15 Temmuz gecesi mesai bitimi evine gittiğini, 22.30'da Deniz Kuvvetleri'ndeki atamalarla ilgili mesaj geldiğini ifade eden Ecevit, bunun üzerine Ankara irtibat subayını aradığını, onun da İstanbul'a geldiğini ve henüz bilgisi olmadığını öğrendiğini söyledi.
Televizyonda boğaz köprüsünün kapatıldığına yönelik haberleri gördüğünü ve terör saldırısı düşüncesi oluştuğunu bildiren Ecevit, uçakların uçtuğunu öğrenince terör eyleminden öte bir durum olduğu kanaatine vardığını dile getirdi.
Ecevit, birlik nöbetçi subayını aradığını, onun da durumun normal olduğunu ilettiğini belirterek, Ercan Kireçtepe ve Özgür Kaya'yı arayıp birliğe geçmelerini ve kendisinin de geleceğini söylediğini bildirdi.
Kışlaya gittikten sonra nöbetçi subayın sıkıyönetim mesajını getirdiğini anlatan Ecevit, mesaj için işlem yapılmayacağını ilettiğini kaydetti.
Aradığı boğaz komutanının da kalkışma girişiminden bahsettiğini anlatan Ecevit, saha komutanı ve Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Bülent Bostanoğlu ile de görüştüğünü dile getirdi.
Ecevit, birliğe gitmeden evvel oradan araç çıkışı olduğunu ve cephaneliğe ait bir kameranın da kırıldığını belirterek, emniyet ile irtibata geçtikten sonra kendi personeli iki kişinin cep telefonunun Marmaris'te, iki kişinin telefonunun da Ankara civarında sinyal verdiğini öğrendiğini anlattı.
Soru-cevap kısmında zaman zaman sözlü münakaşa yaşanan duruşmada, SEGBİS vasıtasıyla dinlenen diğer tanıklardan bazıları, emniyet ifadelerinin kötü muamele altında alındığını öne sürerek, bu beyanlarını kabul etmedi.
Bugünkü tanık beyanlarının tamamlanmasının ardından duruşmaya yarına kadar ara verildi.
19.12.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmada tutuklu ve tutuksuz sanıklarla taraf avukatları hazır bulundu.
Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde dinlenen tanık helikopter pilotu B.S.K, İzmir'de görevliyken filosundan Konya'daki üsse gönderildiğini söyledi.
Önemli bir görev olduğunun ve detayları Konya'da öğreneceğinin belirtildiğini ifade eden B.S.K, 13 Temmuz akşamı yola çıktığını ve 14 Temmuz sabahı Konya'da olduğunu dile getirdi.
B.S.K, Konya'daki üste, duruşmanın da sanıklarından Mehmet Fatih Özkan ve Alparslan Şahin ile görüştüğünü ifade etti.
Görevin ne olduğunu bilmediğini ancak söylenmemesi nedeniyle çok önemli bir görev olduğunu düşündüğünü belirten B.S.K, 15 Temmuz'da haber verilmeyince Alparslan Şahin ile görüştüğünü, onun da İzmir'e dönmesini söylediğini aktardı.
B.S.K, akşam haberlerden kalkışma girişimini gördükten sonra neye dahil edilmek istendiğini anladığını bildirdi. B.S.K, Konya'ya gönderilme sebebinin de ailesinin bu ilde yaşıyor olması dolayısıyla kendisinden şüphelenilmeyeceğinden kaynaklandığını düşündüğünü söyledi.
Başka bir davadan tutuklu Nihat Kafes de İzmir Çiğli Üssü'nde kol komutanı olduğunu belirterek, duruşmanın sanıklarından pilotlar Nazif Baysal ve Sefa Sefer Güleroğlu hakkında SEGBİS vasıtasıyla beyanda bulundu.
Kafes, casa uçağıyla 14 Temmuz'da İzmir'den İstanbul'a ve oradan da Ankara'ya gitmelerine yönelik planlamadan bilgisi olmadığını söyledi.
15 Temmuz sonrası yaşananlardan ötürü kol komutanı olarak merak ettikleri Nazif Baysal'ı arayıp durumuyla ilgili bilgi almaya çalıştıklarını belirten Kafes, kendisiyle yaptığı görüşmelerden özet olarak onların darbe girişimiyle ilgili bilgisi olmadığını ifade etti.
Kafes, İstanbul'dan Ankara'ya kimi götürdüğünü sorduğunda, terörle mücadele harekatı kapsamında ekip götürdüklerini öğrendiğini bildirdi.
Diğer tanık beyanlarının ardından duruşmaya yarına kadar ara verildi.
Sanık Kemal Batmaz, Mahkemede Kendisini Uyaran Albay'ı Tehdit Etti: Göreceksin
Öte yandan duruşmada, kendisini provokasyonlardan kaçınması yönünde uyaran Albay'ı "Size sadece şunu söylüyorum, harekete geçtiğimde ne olacağını göreceksin." şeklinde tehdit etti.
Akıncı Üssü davasında yargılanan FETÖ'cü imam Kemal Batmaz, kendisini mahkemenin düzenini ve güvenliğini bozacak provokasyonlardan kaçınması yönünde uyaran Albay Tarık Hekimoğlu'nu "Albayım size sadece şunu söylüyorum, harekete geçtiğimde ne olacağını göreceksin" diye tehdit etti.
Duruşma salonlarının güvenliğinden sorumlu Ankara İl Jandarma Komutan Yardımcısı Albay Tarık Hekimoğlu duruşmanın sonunda mahkemenin düzenini ve güvenliğini bozacak provokasyonlardan kaçınması için Kemal Batmaz'ı uyardı.
Batmaz, "Ben kurallara uyuyorum ancak her şeyime karışıyorsunuz. Provokasyon böyle olmaz, ben provokasyon yaptığımda salonda, neler olacak göreceksin." karşılığını verdi.
Albay Hekimoğlu'nun "Ne olacak?" sorusunu üzerine Batmaz, "Size sadece şunu söylüyorum, harekete geçtiğim ne olacağını göreceksin, görüşeceğiz." diye tehditte bulundu.
Ankara Batı Cumhuriyet Başsavcılığı, Akıncı Üssü davasında yargılanan FETÖ'cü imam Kemal Batmaz'ın "Albayım size sadece şunu söylüyorum, harekete geçtiğimde ne olacağını göreceksin, göreceğiz" şeklindeki tehditleri nedeniyle Batmaz hakkında soruşturma başlattı.
Ankara Batı Cumhuriyet Başsavcılığınca "Darbeci Kemal Batmaz'dan jandarma komutanına duruşmada tehdit" başlığı ile ilgili haberlere ilişkin açıklama yapıldı. Konuya ilişkin yapılan açıklamada, "Sincan Cezaevleri Kampüsü 1 nolu duruşma salonunda Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığınca görülmekte olan Akıncı Üssü davasında yargılanan ve darbe girişiminin sivil imamlarından biri olarak Akıncı Üssü'nde yakalanan tutuklu sanık Kemal Batmaz, duruşma salonunun dolu olması sebebiyle kendisine oturması için gösterilen yere oturmayarak, verilen talimatlara uymaması, duruşma güvenliğini bozacak tutum ve davranışlarda bulunduğu için görevli personel tarafından uyarılması ve uyarılar sonrasında görevli Albay T.H.'ye 'Albayım ben kurallara uyuyorum, ancak siz benim her şeyime karışıyorsunuz, beni tecrit ettiniz, provokasyon böyle olmaz, ben provokasyon yaptığımda salonda neler olacak göreceksin' demesinin ardından neler olacağının sorulması üzerine 'Albayım size sadece şunu söylüyorum, harekete geçtiğimde ne olacağını göreceksin, göreceğiz' diyerek tehdit etmesine ilişkin görevliler tarafından tutulan tutanak üzerine konunun 17 Aralık 2018 tarihinde Cumhuriyet Başsavcılığımıza intikali sonrası konu ile ilgili soruşturma başlatılmıştır" denildi.
20.12.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmada tutuklu ve tutuksuz sanıklarla taraf avukatları hazır bulundu.
Duruşmada, 15 Temmuz'da Konya 3. Ana Jet Üssü 135. Filo'da görevli olan tanık F.A. dinlendi.
F.A, sabah normal mesainin sonunda filo komutanı Alparslan Şahin'in tüm personele hiç kimse kalmayacak şekilde orayı terk etmesini söylediğini ancak kendisine cezalı olarak kalacağının bildirildiğini ifade etti.
Şahin ile Mehmet Fatih Özkan'ın Abdulsamed Kara, Mustafa Şenyüz ve Fatih Özcan ile birkaç kez görüştüklerini anlatan F.A, "Ama benim izlenimim, Şahin ve Özkan onları koordine eden kişilerdi." dedi.
F.A, 15 Temmuz gündüz saatlerinde, birkaç kez izin almaya çalıştığını ancak önce Mehmet Fatih Özkan'ın ardından da yanına gittiği filo komutanı Şahin'in izin vermediğini kaydetti.
Filoda, uçuş yapacak personelin bilgilerini bilgisayara girmekle görevli olduğunu dile getiren F.A, o gün filonun iki helikopterinin kalkması için sisteme Özkan'ın giriş yaptığını, sonrasında da filo komutanı Şahin'in onayladığını kaydetti.
F.A, helikopterlerin önce Beyşehir bölgesine gittiğini sonra da takip sistemlerini kapattıklarını ifade ederek, sonraki süreçte Yalova'da olduklarını öğrendiklerini dile getirdi.
O gece orada kaldığını ve darbe girişimini televizyondan öğrendiğini anlatan F.A, "Ben, Şahin ve Özkan'ın ne yapacaklarını bildiğini düşünüyorum. Ancak darbe diye bir ifadeleri olmadı. Şahin, 22.00 gibi tüm telefonların toplatılmasını istedi ancak ben vermedim. Devlet yetkililerine ulaşmaya çalıştım." diye konuştu.
F.A, filo komutanı Şahin'in, kalkan iki helikopterle ilgili kuleyi de aldattığını, bu helikopterlerin Konya'ya dönüş yaptığını aktardığını belirtti.
"Onlara düşünen adam lazım değil"
F.A, mahkeme heyetinin FETÖ ile bir bağı olup olmadığı yönündeki sorusuna karşılık, bu yapıyla ilkokul beşinci sınıfta tanıştığını ifade etti.
"Vatan millet sevgisiyle yaklaştılar. Bu yüzden görüştüm. 2011'de de bunlarla kavga etmeye başladım çünkü hak yiyorlardı." diyen F.A, harp okulu ikinci sınıfa kadar toplantılara tek başına gittiğini söyledi.
F.A, ikinci sınıftan sonra toplantılara, bu davanın da sanıklarından Uluç Hüseyin Hançer ile beraber gitmeye başladığını, okul bittikten sonra ise ayrıldıklarını dile getirdi.
Çiğli'de görev yaparken başkalarıyla toplantılara gittiğini anlatan F.A, Konya'da da yapının kendisiyle görüşmek istediğini ancak bu görüşmeleri istemediğini belirterek sonlandırdığını öne sürdü.
Mahkeme Başkanı Selfet Giray'ın, örgütle neden ters düştüğünü sorması üzerine F.A, "Sizi 'itaat etmiyor' diye mimledilerse kavga başlar. Onlara düşünen adam lazım değil." dedi.
Duruşmaya devam ediliyor.
21.12.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmada, tutuklu ve tutuksuz sanıklarla taraf avukatları hazır bulundu.
Duruşmada, dönemin Özel Kuvvetler Komutanı (ÖKK) Korgeneral Zekai Aksakallı'nın emir astsubayı Makbul Uluğ tanık olarak beyanda bulundu.
Uluğ, normal mesaisi sonrası evine gittiğini, ardından da bir alışveriş merkezine uğradığını ifade ederek, 22.00 gibi merkezden çıktıktan sonra Genelkurmay Başkanlığında görevli koruma astsubay Mahir Eser'in aradığını söyledi.
O zaman bir problem olduğunu öğrendiğini belirten Uluğ, Mahir Eser'in, "Biz kendi komutanımıza sahip çıkamadık. Eğer doğru taraftaysan komutanımıza sahip çık." dediğini aktardı.
"Sahip çık." dediği kişinin Zekai Aksakallı olduğunu dile getiren Uluğ, Aksakallı'yı aradığını ve kaçırılmaya çalışıldığını öğrendiğini bildirdi.
Uluğ, kendisinin de ikametine gittiğini öğrendiği Aksakallı'nın konutuna geçtiğini belirterek, emirlerine uyduğunu anlattı.
Mahkeme başkanının soruları üzerine ÖKK nöbetçi amirliğini arayıp koruma amaçlı zırhlı araç takviyesi istediğini ancak araç geldiği sırada darbecilerin helikopter atışıyla vurulduğunu kaydetti.
Uluğ, ÖKK'yi ele geçirmek için Ankara'ya gelmek üzere yola çıktığını öğrendikleri tuğgeneral Semih Terzi'yi de aradıklarını, ilk önce kendisinin görüştüğünü belirtti.
Terzi'nin, sesini duymadığını söylediğini hatta alaycı şekilde "Sen anlat anlat, seni duyamıyorum ama istediğini anlat." dediğini kaydeden Uluğ, daha sonra Zekai Aksakallı'nın da onunla görüşmeye çalıştığını ancak gürültüden konuşamadıklarını söyledi.
Uluğ, 15 Temmuz'da ÖKK'de bulunan Astsubay Ömer Halisdemir ile de zaman zaman kendisinin, zaman zaman da Aksakallı'nın toplamda 8 kez görüştüğünü ifade ederek, bazı görüşmelerde durum hakkında bilgi aldıklarını vurguladı.
Zekai Aksakallı'nın son görüşmesinde, Terzi'yi öldürmeye yönelik emri verdiğini dile getiren Uluğ, Halisdemir'in de bu talimatı tereddütsüz yerine getirdiğini belirtti.
Duruşmaya öğle arası verildi.
Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde, dönemin Özel Kuvvetler Komutanı Korgeneral Zekai Aksakallı'nın emir astsubayı Makbul Uluğ, taraf avukatları ile sanıkların sorularını yanıtladı.
Bugünkü tanık beyanlarının tamamlanmasının ardından duruşmaya, 24 Aralık pazartesi günü devam edilmek üzere ara verildi.
24.12.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmada tutuklu ve tutuksuz sanıklarla taraf avukatları hazır bulundu.
Duruşmada darbe girişiminin yaşandığı dönemde Etimesgut'taki 11. Hava Üssü 211. Filo Komutanı olan A.N, tanık olarak beyanda bulundu.
A.N, Ankara'da jetler uçtuğu sırada 11. Üs Komutanlığına vekalet eden Harekat Komutanı Albay İsmail Günaydın ile görüştüğünü, onun da üsse gittiğini öğrenince orada bir araya geldiklerini kaydetti.
Üsse saat 22.30 gibi gittiğini ifade eden A.N, İsmail Günaydın'ın odasında bulunduğu sırada ulaştırma harekat nöbetçi subayı Üsteğmen Murat Cengiz'in gelip albay Murat Karakuş'un, Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Abidin Ünal'ın Sabiha Gökçen Havalimanı'na uçağını ilettiğini belirtti.
İsmail Günaydın'ın "Biz Karakuş albayla iş yapmıyoruz. İhsan Kaplan albayı arayın." diye emir vermesi sonrası Lojistik Komutanlığında görevli Kaplan'ın arandığını ifade eden A.N, onun da "Emir subayı ne diyorsa onu yapın." dediğini öğrendiğini dile getirdi.
A.N, Kaplan'ın kendisinden beklenen cevabı verdiğini, Günaydın'ın Korgeneral Atilla Gülan ile görüştüğünü ve Ünal'ın uçağı istediğini teyit ettiğini söyledi.
Korgeneral Gülan'ın ayrıca Hava Kuvvetleri Komutanlığı Harekat Merkezi'nin işgal altında olduğunu, sadece Eskişehir Birleştirilmiş Hava Harekat Merkezi'nden (BHHM) gelen emirlerin dinleneceğini bildirdiğini aktaran A.N, Günaydın'ın da uçağın istendiğine dair teyit aldıktan sonra Atatürk Havalimanı'ndan Sabiha Gökçen meydanına gitmesini emrettiğini kaydetti.
Uçuş ekibinin 212. Filo'nun personeli olduğunu ifade ederek uçağın pilotu Reşat Bora'nın, "Biz bu uçuşu yapmakla darbeci olur muyuz?" şeklindeki kendi filo komutanı Hasan Kaptanoğlu'na yönelik sorusuna şahit olduğunu da belirten A.N, "Her şey olması gerektiği gibi olduğu için İsmail Günaydın ve biz de yüreklendirdik. Merak etme, aynı taraftayız ve komutanımız Ankara'ya gelmek istiyor." dediklerini söyledi.
"Onlar da bize güvenerek uçağı Sabiha Gökçen'e götürdüler." diyen A.N, Abidin Ünal, uçağa geldikten sonra uçuş ekibiyle tekrar görüşüldüğünü, onların da her şeyin rutin olduğunu söylediklerini anlattı.
A.N, "Her şey rutin gittiği için bir şeyden şüphelenmedik ancak biz uçağın Etimesgut meydanına geleceğini düşünüyorduk. İsmail Günaydın albay da komutanımızın Etimesgut'a geleceğini söyledi." dedi.
Daha sonra yine uçuş ekibinden gelen telefonda emir subaylarından birinin, komutanın Akıncı'ya gideceğini söylediğini aktardığını belirten A.N, Günaydın'ın da her şey normal göründüğü için komutanın oraya gitmek istediğini düşündüğü beyanında bulundu.
A.N, "Yani uçak kalkmadan bu uçağın Akıncı'ya gideceğini biliyorduk. Bizim o sıralarda Akıncı Üssü'nün kullanıldığına dair bilgimiz yoktu. HKHM'nin işgal altında olduğu da söylenmişti." diye konuştu.
Uçağın beklendiği zamanda Akıncı'ya indiğini ifade eden A.N, indikten sonra da pilotlardan Reşat Bora'nın filo komutanı Kaptanoğlu'nu aradığını ve "Burada garip şeyler oluyor. Biz dönmek istiyoruz." dediğini aktardı.
A.N. ancak İsmail Günaydın'ın, komutanının ayrılmak isteyebileceği ve emir subayı ile temas kurulmadan bir şey yapmamalarını söylemesi üzerine ekibin Akıncı Üssü'nde kaldığını söyledi.
Duruşmaya yarın devam edilecek.
25.12.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmada, tutuklu ve tutuksuz sanıklarla taraf avukatları hazır bulundu.
Duruşmada, SEGBİS vasıtasıyla beyanı alınmak istenen, başka davadan tutuklu Tahsin İşleken, avukatıyla görüşemediği için tanıklık yapmak istemediğini söyledi.
Beyanda bulunmayan İşleken, bazı sanıkların sorularını yanıtladı.
Mahkeme, sanık Mustafa Can Mengül'ün yakınlarını da dinledi.
Tanık Timur E, Mengül'ün, eşinin akrabası olduğunu belirterek, 15 Temmuz akşamı 20.30 civarında telefon ettiğini ve Ankara'da olduğunu söylediğini aktardı.
Eşi ile gidip Mengül'ü aldıklarını ve eve döndüklerini belirten Timur E, sabaha kadar evde bulunduklarını, onun daha sonra birliğine dönmek üzere Konya'ya gittiğini bildirdi.
Timur E, Mengül'ün neden Ankara'da bulunduğunun sorulması üzerine Ankara'ya araç bırakmaya gelmiş olduğunu ifade etti.
Tanık Timur E'nin eşi Atifet E. de Mengül'ün halasının torunu olduğunu dile getirerek, akşam araması üzerine onu aldıklarını kaydetti.
Mengül'ün sabaha kadar evde olduğunu dile getiren Atifet E. de onun ertesi gün birliğine katılmak üzere gittiğini anlattı.
Mahkeme duruşmayı yarına erteledi.
26.12.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Cezaevi Yerleşkesi'ndeki salonda görülen duruşmada, sanıklar ve taraf avukatları hazır bulundu.
Mahkeme Başkanı Selfet Giray, önceki duruşmalarda alınan ara karar gereği dava dosyasına gelen evrakı okudu. Daha sonra sanık ve avukatlardan tahliyeye yönelik talepleri alındı.
Duruşmaya yarın devam edilecek.
27.12.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Cezaevi Yerleşkesi'ndeki salonda görülen duruşmada, darbe girişimi sırasında kurmay albay rütbesiyle Diyarbakır 8. Ana Jet Üssü Harekat Komutanı olarak görev yapan Tuğgeneral Özkan Edip Akgülay, tanık olarak dinlendi.
Duruşmaya Eskişehir'den Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) üzerinden katılan Akgülay, 15 Temmuz'da üs komutanının İstanbul'a düğüne gittiğini, kendisinin de komutan vekili olarak görevlendirildiğini bildirdi.
Emrindeki 181 ve 182. filoların komutanlarının yanına gelip terörle mücadele harekatı görevi için hazırlık yapıldığını, harekata ilişkin bilgilerin havada verileceğini söylediklerini anlatan Akgülay, bu bilginin üs komutanıyla da paylaşıldığını söyledi.
Akgülay, Eskişehir'deki Birleştirilmiş Harekat Merkezi (BHM) ile de temasa geçtiğini belirterek, terörle mücadele harekatına ilişkin bilgiyi buradan teyit etmeye çalıştığını, uçuş yasağını öğrenince F-16'ların havalanmaması için talimatlar verdiğini bildirdi.
"Pilotlar emri dinlemediler"
Uçakları durdurmak için tüm iletişim yollarını kullanarak pilotlara talimatlar verdiğini aktaran Özkan Edip Akgülay, "Ancak pilotlar bu emri dinlemediler, itaat etmediler." dedi.
Akgülay, pilotlara "Güneş" koduyla Hava Kuvvetleri Komutanının uçmamaları yönündeki talimatını da ilettiğini fakat pilotların bu emri de dinlemediğini söyledi.
Özkan Edip Akgülay, havalandıktan sonra uçaklara "geri dön" çağrısı da yaptığını anlattı.
Akgülay, soru üzerine, uçuş yasağına ilişkin Genelkurmay emrinin kendisine iletilmediğini, emri kule görevlilerinden öğrendiğini söyledi.
8. Ana Jet Üs Komutanı Tuğgeneral Deniz Kartepe'nin saat 22.35 sularında kendisini aradığını belirten Akgülay, izinsiz uçuşlar konusunda Kartepe'yi bilgilendirdiğini aktardı.
Akgülay, bir süre sonra sanıklardan eski Hava Kuvvetleri Komutanlığı Hava Savunma ve Komuta Kontrol Daire Başkanı tuğgeneral Kemal Mutlum'un telefonla arayarak, Efkan Ala'nın uçağının Van'dan kalktığını belirtip, uçağın F-16'lar vasıtasıyla Malatya'ya indirilmesini istediğini söyledi.
Bu emri dinlemediğini anlatan Akgülay, bunun üzerine telefonu alan sanıklardan eski tuğgeneral Recep Sami Özatak'ın "Bizi dinleyeceksin, emrimizi yerine getireceksiniz." dediğini anlattı.
"Yanlış yapıyorsun, ayağını denk al"
Sanıklardan eski Hava Kuvvetleri Genel Sekreteri albay Veysel Kavak'ın arayarak Semih Terzi ve timini Ankara'ya götürecek nakliye uçağının kalkmasını istediğini anlatan Akgülay, kalkışa izin vermemesi üzerine Kavak'ın, "Yanlış yapıyorsun, ayağını denk al." dediğini aktardı.
Daha sonra o zamana kadar tanımadığı Semih Terzi'nin de kendisini aradığını bildiren Akgülay, "Meydanı uçuşa kapatmışsın. Birliklerimi göndereceğim." diyen Terzi'ye olumsuz yanıt verdiğini söyledi.
Terzi'nin, "Birliğim taarruzda salak. Ben senin üstünüm. Emirlerime itaat edeceksin." demesi üzerine küfrederek telefonu kapattığını dile getiren Akgülay, uçuşların yasaklandığı emrini ne zaman, kimden öğrendiğinin sorulması üzerine, "Emri saat 22.15 gibi 181 filoya gittiğim zaman kuledeki arkadaştan öğrendim. O ana kadar bana bildirilmiş hiçbir emir yoktur." dedi.
Darbe girişiminin ardından açığa alındığını, geçici olarak görevden uzaklaştırıldığını, daha sonra göreve iade edildiğini belirten Akgülay, hakkında "kavuşturmaya yer yok" kararı verildiğini söyledi.
Özkan Edip Akgülay'ın beyanının ardından heyet, yarın devam etmek üzere duruşmayı tamamladı.
29.12.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmada, tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile taraf avukatları hazır bulundu.
Duruşmada, sanıklar ve avukatlarının beyanlarının alınmasından sonra duruşma savcısının görüşü soruldu.
İddia makamı, dava dosyasına delil olarak konulan telsiz ve telefon görüşmelerini içerir ses kayıtları yönünden adli emanette bulunan materyaller ve imajlar üzerinde montaj ve manipülasyon olup olmadığı hususunda İstanbul Adli Tıp Kurumu Başkanlığına yazılan müzekkere cevabı ve adli tıp raporunun beklenmesini istedi.
Gelinen aşamada tanık dinletme taleplerinin reddine karar verilmesini mütalaa eden savcı, yakalamalı sanıkların yakalama kararlarının da devamını talep etti.
Tutuklu sanıkların tutukluluk hallerinin de devamını talep eden savcı, ses kayıtlarına ilişkin adli tıp raporu geldiği takdirde esas hakkındaki mütalaanın hazırlanması için makul bir süre verilmesini de istedi.
Mahkeme, esasa yönelik mütalaa için süre verdi
Verilen müzakere arasından sonra mahkeme heyeti ara kararını açıkladı.
Ses kayıtları için yazılan müzekkere konusunda ilgili yerin uyarılmasına karar veren mahkeme, daha önce dinlenen Abidin Ünal'ın yeniden dinlenilmesi talebini kabul etmedi.
Mahkeme, ifadelerinin temini için talimat yazılan ve gelmeyen tanıklar yönünden talimat cevaplarının beklenilmesine hükmederek, yakalamalı sanıkların yakalama emirlerinin devamına karar verdi.
İddia makamına esas hakkındaki mütalaasını sunması için gelecek celseye kadar süre verilmesini kararlaştıran mahkeme, tutuklu sanıkların tutukluluk hallerinin devamına hükmetti.
Duruşma, 21-25 Ocak 2019'da yapılmak üzere ertelendi.
Zekai Aksakallı, 15 Temmuz'da Darbecilerin Elinden Böyle Kurtuldu
Öte yandan, 15 Temmuz gecesi Özel Kuvvetler Komutanı Zekai Aksakallı'nın kendisini rehin almak isteyen darbecilerin elinden kurtulduğu anlar dava dosyasına girdi. Aksakallı'nın 2 araçla önünü kesen darbecilere direndiği anlar anbean kaydedildi.
18 Aralık'taki gelişmede, davada müşteki beyanları alınırken, davaya konu olan eylemlere ilişkin güvenlik kamera kayıtları da dava dosyasına girdi.
Darbecilerin o gece Gazi Orduevi'nde bir düğüne katılan Aksakallı'yı takibe almaları ve önünü keserek derdest etmeye çalışmaları, Aksakallı'nın darbecileri püskürterek kaçış anları kamera kayıtlarında yer aldı.
Ankara 4'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki dava dosyasına, sanıklar yönünden tek tek dijital kayıtların yer aldığı bilirkişi raporları da girdi.
BAŞINDAN BERİ TAKİP ETMİŞLER
Duruşmada, Aksakkalı'yı kaçırmaya çalışan ekibin başında olduğu iddia edilen eski Albay Fatih Yarımbaş ve diğer sanıklar, darbe girişiminden bilgileri olmadığını söyledi. Ancak, görüntü kayıtlarına göre, darbeciler, 15 Temmuz gecesi Gazi Orduevi'ndeki düğünde olan Aksakallı'yı, akşam saatlerinden itibaren takibe alıyor. Gazi Orduevi çevresinde bekleyen darbeciler, Aksakallı'nın aracıyla çıkış yapmasıyla birlikte harekete geçiyor. Darbeciler Aksakallı'nın bulunduğu aracı biri minibüs iki araçla takip etmeye başlıyor. Söğütözü Caddesi'ne gelindiği sırada harekete geçen darbeciler, Aksakallı ve eşinin içinde bulunduğu aracın önünü kesiyor. Araçlarından inen darbeciler, kapıyı açıp Aksakallı'yı indirmeye çalışıyor. Darbecilere direnen Aksakallı'nın tekme atarak darbecileri düşürdüğü an ve şoförünün geri manevra yaparak kurtulma anları görüntüde yer aldı.
AKSAKALLI O ANLARI ANLATMIŞTI
Aksakallı, mahkemeye gönderdiği ifadesinde o anları anlatarak, şöyle dedi:
"Orduevi'nden ana yola çıkışa yaklaşık 30-40 metre kala siyah renkli minibüs yanımızdan hızla geçerek, ani frenle durdu. Biz de fren yapmak zorunda kaldık. Hemen ardından sol tarafımıza da gri renkli binek bir araç yaklaştı. Araçlardan inen iki kişi benim oturduğum sağ arka kapıya doğru yöneldi. Şoförüm araçtan inmek istediğinde 'Araçtan inme, kapıları kilitle' talimatı verdim. Sağ arka camı açtım. Gelen kişiler bana hitaben, 'Komutanım, bizimle geleceksiniz, sizi götüreceğiz' dedi. Arkadaki şahsın elinde bir de silah vardı; ama silahı bana doğrultulmamıştı. Ben onlarla konuşmak isterken kolumdan çekiştirmek istediler. Bu durumu gören eşim hamle edince bu sefer eşimin kolundan çekiştirdiler. Eşimin sol kolu yaralandı. Bunun üzerine, 'Şerefsizler, durun, iniyorum, geliyorum' dedim. Bunun üzerine bu şahıslar araçtan biraz açıldılar. Sağ arka kapıyı açtım. İnecekmiş gibi yaparak önde duran şahsa tekme ile vurdum. Bunun üzerine her iki şahıs sendeledi. Şoförüm ani bir refleksle geri vitesle hareket etti, bu şahıslardan kurtulduk. Araçlardan sıyrılarak Çukurambar istikametine gittik. Kırmızı ışığı görünce yan yola atladık ve ardından tekrar Çukurambar-Bahçeli kavşağını geçerek Kirazlıdere girişindeki polis noktasına ulaştık. Kendimi tanıttım. Olayı anlattım. Polisler bize yardımcı oldu."
Paralel yapı-15 Temmuz (2016)-29 Mart (2017) 'Ankara 474 sanık (ilk 486) Darbe/Akıncı Hava Üssü' davası
(30 Aralık 2018, 08:51)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: