24 Mayıs 1993´te 33 Mehmetçiğin şehit edildiği Bingöl saldırısını azmettirmekle suçlanan Şemdin Sakık olayla ilgili olarak, ´33 er, 5 sivilin anne babalarının, ailelerinin acılarını paylaşıyorum ve ben de aynı acıları yaşıyorum. Bu savaşta ben de kardeşlerimi, hayatımı, her şeyimi kaybettim. Onların önünde diz çöküyor ve şunu söylüyorum: Şerefim, namusum üzerine yemin içerim ki bu olayın ne talimatını verdim, ne planlamasını yaptım, ne de bu olaya katıldım. Ordunun tarihinde böyle bir şey yoktur. Bir yerde bozuk bir tank olsa başına 50 yıl nöbetçi dikilir. O bölgede bırakın askeri, korumasız sivil bile gezmiyordu. Bütün bunları yan yana getirdiğimde diyorum ki; 33 er savunmasız olarak örgütün önüne atıldı.´ dedi. Sakık, 33 erin şehit edilmesini tek başına değerlendirmemek gerektiğini söyleyerek, 1993´te Uğur Mumcu´nun öldürülmesiyle başlayıp Eşref Bitlis, Cem Ersever, Bahtiyar Aydın´ın öldürülmeleriyle süren ve Özal´ın ölümüyle bir iktidar değişikliğine yol açan sürecin aslında ´barışçı çözüm isteyenlerin tasfiye edildiği, şiddetle çözümü savunanların başa geldiği kanlı bir darbe´ olduğunu savundu. 33 erin katledilmesini de ´bu zincirin bir halkası´ olarak yorumlayan Sakık, ´33 er silahsız olarak örgütün önüne atıldı.´ diyor.
33 er katliamı barışı tasfiye zincirinde bir halkaydı
24 Mayıs 1993´te 33 Mehmetçiğin şehit edildiği Bingöl saldırısını azmettirmekle suçlanan Şemdin Sakık olayla ilgili olarak, ´33 er, 5 sivilin anne babalarının, ailelerinin acılarını paylaşıyorum ve ben de aynı acıları yaşıyorum. Bu savaşta ben de kardeşlerimi, hayatımı, her şeyimi kaybettim. Onların önünde diz çöküyor ve şunu söylüyorum: Şerefim, namusum üzerine yemin içerim ki bu olayın ne talimatını verdim, ne planlamasını yaptım, ne de bu olaya katıldım. Ordunun tarihinde böyle bir şey yoktur. Bir yerde bozuk bir tank olsa başına 50 yıl nöbetçi dikilir. O bölgede bırakın askeri, korumasız sivil bile gezmiyordu. Bütün bunları yan yana getirdiğimde diyorum ki; 33 er savunmasız olarak örgütün önüne atıldı.´ dedi. Sakık, 33 erin şehit edilmesini tek başına değerlendirmemek gerektiğini söyleyerek, 1993´te Uğur Mumcu´nun öldürülmesiyle başlayıp Eşref Bitlis, Cem Ersever, Bahtiyar Aydın´ın öldürülmeleriyle süren ve Özal´ın ölümüyle bir iktidar değişikliğine yol açan sürecin aslında ´barışçı çözüm isteyenlerin tasfiye edildiği, şiddetle çözümü savunanların başa geldiği kanlı bir darbe´ olduğunu savundu. 33 erin katledilmesini de ´bu zincirin bir halkası´ olarak yorumlayan Sakık, ´33 er silahsız olarak örgütün önüne atıldı.´ diyor.
Milliyet Gazetesi yazarı Can Dündar´la, 12 yıldır tutuklu kaldığı Diyarbakır Cezaevi´nde görüşen Şemdin Sakık, önemli açıklamalarda bulundu. Sakık, 33 erin şehit edilmesini tek başına değerlendirmemek gerektiğini söyleyerek, 1993´te Uğur Mumcu´nun öldürülmesiyle başlayıp Eşref Bitlis, Cem Ersever, Bahtiyar Aydın´ın öldürülmeleriyle süren ve Özal´ın ölümüyle bir iktidar değişikliğine yol açan sürecin aslında barışçı çözüm isteyenlerin tasfiye edildiği, şiddetle çözümü savunanların başa geldiği kanlı bir darbe olduğunu savundu. 33 erin katledilmesini de bu zincirin bir halkası olarak yorumlayan Sakık, 33 er silahsız olarak örgütün önüne atıldı. diyor. En son, 33 erin şehit edilmesiyle ilgili adı gündeme gelen Sakık, 33 er, 5 sivilin anne babalarının, ailelerinin acılarını paylaşıyorum ve ben de aynı acıları yaşıyorum. Bu savaşta ben de kardeşlerimi, hayatımı, her şeyimi kaybettim. Onların önünde diz çöküyor ve şunu söylüyorum: Şerefim, namusum üzerine yemin içerim ki bu olayın ne talimatını verdim, ne planlamasını yaptım, ne de bu olaya katıldım. diye konuştu.
PKK tarafından 1993 yılında ateşkes sürecinde kesinlikle kurşun sıkılmadığını söyleyen Sakık, Genelkurmay´ın, eylem olacağını telsizden dinledikleri halde korumasız asker gönderdiğini öne sürdü. Sakık Ordunun tarihinde böyle bir şey yoktur. Bir yerde bozuk bir tank olsa başına 50 yıl nöbetçi dikilir. O bölgede bırakın askeri, korumasız sivil bile gezmiyordu. Bütün bunları yan yana getirdiğimde diyorum ki; 33 er savunmasız olarak örgütün önüne atıldı. şeklinde konuştu. Eylemi yapan Celal Bara´nın, Diyarbakır cezaevinde 10 yıl aralıksız işkence görmüş biri olduğunu iddia eden Sakık, Bara´nın konuşturulması mümkünken öldürüldüğünü öne sürdü. Reşadiye olayının, Bingöl´deki 33 er olayına benzemediğini belirten Sakık, Reşadiye´de 7 şehit verilmesinin bilinçli, planlı, sokak gösterilerinin bir parçası olarak gördüğünü söyledi. ( Milliyet)
(20 Ocak 2010, 12:14)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
´1993 Bingöl 33 er katliamı´yla ilgili manşetlerimiz
Ergenekon-PKK bağlantısıyla ilgili manşetlerimiz
Kanlı ve Kara Yıl: 1993.. PKK´nın tasfiyesi durduruldu
Kaynak: Özal´ın o dönem ölmesi birilerince uygundu