2003 yılında uygulanmak istenen yeni bir darbe planı ortaya çıktı. Dönemin 1. Ordu Komutanı Orgeneral Çetin Doğan´ın başkanlığındaki bir cuntanın hazırladığı öne sürülen darbe planında, korkunç eylemler yer alıyor. ´Çarşaf´ ve ´Sakal´ adı verilen planlara göre Beyazıt ve Fatih camilerinde cuma namazında bombalı saldırılar düzenlenecekti. Hindistan, Pakistan ve Irak´ta camilere düzenlenen saldırıları anımsatan korkunç provokasyon planının amacı büyük bir kargaşa ve kaos çıkararak sıkıyönetim ilan edilmesini sağlamaktı. Taraf gazetesinin haberine göre, Kasım 2000´de AK Parti´nin iktidara gelmesinden hemen sonra bazı generaller ´Balyoz´ adı verilen bir dizi eylem planı hazırladı. Amaç AK Parti´yi iktidardan düşürmekti. İddiaya göre AK Parti iktidara geldikten 1 ay sonra, 1. Ordu´nun İstanbul Selimiye´deki karargahının raflarından, 12 Eylül darbesinin bayrak harekat planı örnek almak için indirildi. Hedef önce sıkıyönetim, sonra da hükümeti devirmekti. Taraf gazetesinin haberine göre 12 Eylül´ün harekat planı üzerinde çalışan generaller AK Parti´yi iktidardan düşürmek için hazırladıkları plana, 1971 darbesinin ünlü operasyonunun adını verdiler: Balyoz. Planı hayata geçirirken Türk uçakları düşürülecek, camiler bombalanacaktı. Habere göre, camileri bombalamaya yönelik eylem planlarının adı ´Çarşaf´ ve ´Sakal´dı. Hedeflenen camiler Fatih ve Beyazıt, seçilen gün ise cumaydı. Kullanılacak patlayıcı cep telefonu ile patlatılacak, operasyonda kiralık araçlar kullanılacaktı. Türkiye ile Yunanistan´ın, bir Türk jetinin Türkiye tarafından düşürülmesiyle savaşın eşiğine getirilmesi de ´Balyoz´ planının parçalarından biriydi. Planda, darbeden sonra işbirliği yapılacak 137 gazetecinin ve tutuklanacak 36 gazetecinin isimleri bile belirlenmiş.
FLAŞ!!! FATİH VE BEYAZIT CAMİLERİ BOMBALANACAKTI!
2003 yılında uygulanmak istenen yeni bir darbe planı ortaya çıktı. Dönemin 1. Ordu Komutanı Orgeneral Çetin Doğan´ın başkanlığındaki bir cuntanın hazırladığı öne sürülen darbe planında, korkunç eylemler yer alıyor. ´Çarşaf´ ve ´Sakal´ adı verilen planlara göre Beyazıt ve Fatih camilerinde cuma namazında bombalı saldırılar düzenlenecekti. Hindistan, Pakistan ve Irak´ta camilere düzenlenen saldırıları anımsatan korkunç provokasyon planının amacı büyük bir kargaşa ve kaos çıkararak sıkıyönetim ilan edilmesini sağlamaktı. Taraf gazetesinin haberine göre, Kasım 2000´de AK Parti´nin iktidara gelmesinden hemen sonra bazı generaller ´Balyoz´ adı verilen bir dizi eylem planı hazırladı. Amaç AK Parti´yi iktidardan düşürmekti. İddiaya göre AK Parti iktidara geldikten 1 ay sonra, 1. Ordu´nun İstanbul Selimiye´deki karargahının raflarından, 12 Eylül darbesinin bayrak harekat planı örnek almak için indirildi. Hedef önce sıkıyönetim, sonra da hükümeti devirmekti. Taraf gazetesinin haberine göre 12 Eylül´ün harekat planı üzerinde çalışan generaller AK Parti´yi iktidardan düşürmek için hazırladıkları plana, 1971 darbesinin ünlü operasyonunun adını verdiler: Balyoz. Planı hayata geçirirken Türk uçakları düşürülecek, camiler bombalanacaktı. Habere göre, camileri bombalamaya yönelik eylem planlarının adı ´Çarşaf´ ve ´Sakal´dı. Hedeflenen camiler Fatih ve Beyazıt, seçilen gün ise cumaydı. Kullanılacak patlayıcı cep telefonu ile patlatılacak, operasyonda kiralık araçlar kullanılacaktı. Türkiye ile Yunanistan´ın, bir Türk jetinin Türkiye tarafından düşürülmesiyle savaşın eşiğine getirilmesi de ´Balyoz´ planının parçalarından biriydi. Planda, darbeden sonra işbirliği yapılacak 137 gazetecinin ve tutuklanacak 36 gazetecinin isimleri bile belirlenmiş.
Bugüne kadar yayınlanan en ayrıntılı ve kapsamlı darbe planı, Fatih Cami´nin bombalanmasından, Hava Kuvvetleri´ne ait bir jetin düşürülmesine kadar pek çok kaos emrini de içeriyor. Daha önce de cunta faaliyetleri nedeniyle ismi gündeme gelen emekli Orgeneral Çetin Doğan´ın yanı sıra, yakın zamanda 2004´teki darbe girişiminden dolayı ifade veren eski Hava Kuvvetleri Komutanı İbrahim Fırtına, eski Deniz Kuvvetleri Komutanı ve meşhur ´darbe günlükleri´nin sahibi Özden Örnek ile ihbar mektuplarıyla gelen andıçlarda imzası bulunan emekli Orgeneral Ergun Saygun isimleri yer alıyor. AK Parti´nin 2002´de tek başına iktidar olmasından hemen sonra başlatılan darbe girişiminin 5000 sayfayı bulan belgesi Taraf Gazetesi´nde yayınlanmaya başladı. 29´u general 162 subayın katıldığı bir toplantıda kararlaştırıldığı ileri sürülen darbe planı 12 Eylül´ü model alırken, 2003 darbesinin Balyoz olarak isimlendirilmiş. Çarşaf ve Sakal gibi isimleri olan eylem planları, camilerde kaos yaşatmayı hedeflerken, Hava Kuvvetleri´ne ait jetin Yunanistan açıklarında düşürülmesiyle AK Parti hükümetinin dış politikada aciz olduğu havası estirilecekmiş. Planda, darbeden sonra işbirliği yapılacak 137 gazetecinin ve tutuklanacak 36 gazetecinin isimleri bile belirlenmiş.
FATİH CAMİİ BOMBALANACAKTI
2003 tarihli Çarşaf ve Sakal kodlu eylem planlarına göre, darbe ortamı yaratmak amacıyla Fatih ve Beyazıt camilerinde cuma günü bombalı saldırı düzenlenecekti.
FATİH´E DOKUZ KİŞİLİK ÖZEL TİM
Jandarma Yüzbaşı H.T. komutasındaki dokuz kişilik eylem timi, cep telefonu düzenekti patlayıcıyı cemaate en yakın ayakkabılığa yerleştirecek ve cuma f namazının farzının kılınmasının ardından düğmeye basılacaktı. Bölgedeki ajanlar da provokasyon amacıyla harekete geçecekti.
EZAN ÖNCESİ KAN DÖKÜLECEKTİ
Beyazıt Camii´ne yönelik Sakal Eylem Planı´na göre tahrip düzeneği, bir çantaya yerleştirilecek ve şadırvanda unutulmuş görüntüsü ile bırakılacaktı. Jandarma Binbaşı H.Ö. komutasındaki tim, bombayı yine cuma günü, ezandan 10 dakika önce patlatacaktı. Eylemde özellikle yaralı sayısının fazla olması isteniyor.
ÖFKELİ KALABALIĞI AVLUDA TOPLAYIN
Çarşaf Planı´na göre, patlama sonrası oluşacak panik havası iki kamera ile görüntülenecek, avluda toplanacak öfkeli kalabalığın da caddeye taşması sağlanacaktı. Ayrıca operasyonda kiralık araç kullanılması ve kiralamada gerçek isimle kayıt yapılmaması isteniyor.
29´U GENERAL 162 SUBAY VAR
Darbe öncesi kaos ortamı yaratmak için yapılan dört eylem planı ile darbenin bizzat kendisinin nasıl organize edileceğini öngören Balyoz Güvenlik Harekat Planı´nda 29´u general, 133´ü subay olmak üzere toplam 162 askerin isimleri yer alıyor.
ÖZDEN ÖRNEK DE VAR, SAYGUN DA, FIRTINA DA...
Bu isimler arasında Darbe Günlükleri´nin yazarı Özden Örnek, Hava Kuvvetleri eski Komutanı İbrahim Fırtına, Ergin Saygun, Süha Tanyeri, Nejat Bek, Hayri Güner, Şükrü Sarıışık ve Ergenekon sanığı Fikri Karadağ dikkat çekiyor.
KENDİ JETİMİZİ DÜŞÜRECEKTİK
Sıkıyönetim ilan edilmesini sağlamak için hazırlanan Oraj Hava Harekat Planı´nda, Ege´de uluslararası kriz çıkarmak amacıyla gerekirse bir Türk jetinin düşürülmesi yer alıyor. Org. İbrahim Fırtına´nın Harp Akademileri Komutanlığı sırasında hazırlanan plandan: Mümkünse bir Türk jetinin Yunan uçaklarınca düşürülmesi sağlanacak. Planda bu gerçekleşmediği takdirde, Özel Filo personelinden bir pilotun, uygun bir yer ve uçuş sırasında kendi jetlerimizden birini düşürmesi hedefleniyordu. Planın icra bölümünde 134. Filo´nun Kadıköy ve Fatih´te iki gösteri yapması hedefleniyor: Gösterilerin yapıldığı gece, cübbeli ve sarıklı grupların Hava Müzesi´ni basması sağlansın...
TÜRKİYE´Yİ ´BALYOZ´LA EZECEKLERDİ
2002 yılının son günleriydi. 12 Eylül 1980 darbesinin üzerinden yirmi iki yıl geçmiş, 28 Şubat 1997 post modern müdahalesinin hedefi olan siyasetçilerin bir bölümünün kurduğu Adalet ve Kalkınma Partisi 3 Kasım 2002 seçimlerinde tek başına iktidara gelmişti. Türk Silahlı Kuvvetleri içinde bir grup bu sonuçtan çok rahatsızdı. Bu grup, 12 Eylül´deki Bayrak Harekatı´nı birebir model alan çok kapsamlı bir darbe planı için düğmeye bastı ve yaptığı çalışmaya Balyoz Güvenlik Harekat Planı adını verdi. Balyoz, daha önce basına yansıyan Ayışığı, Sarıkız, Yakamoz ve Eldiven kod adlı darbe planlarından farklı olarak, icra sürecinin bütün aşamaları en ince ayrıntılarına kadar tasavvur edilmiş bir darbe planı.
Her şey hazır ve kayıtlıymış
Bu planın her veçhesi bilgisayar ortamında belgelere dökülmüş durumda. Darbe hazırlık toplantılarının ses kayıtlan, bu toplantılara kanlan üst rütbeli muvazzafların ellerinden çıkma notlar, çok gizli kaydı altındaki resmi harekat emirleri, sıkıyönetim ve darbe zeminini hazırlama amaçlı Çarşaf, Sakal, Suga ve Oraj kod adlı eylem planlan, darbe sırasında gerçekleştirilecek gözaltı ve el koyma süreçleri ile darbe sonrasında uygulanacak hükümet programı bu belgelerde en ince ayrıntısına kadar yer alıyor. Ayrıca, darbe sırasında görev alacak personel ve sorumlulukları, gözaltına alınacak gazetecilerin ve darbecilerin öngördüğü bakanlar kurulunun üyeleri de bir bir listelenmiş.
5000 sayfadan çok belge var
Taraf Balyoz Darbe Planı´nın 2002 sonunda başlayan ve 2003 martına kadar süren çalışmalarının, basılı haliyle toplam beş bin sayfayı aşan belgelerine ulaştı. Bu belgeler arasında, ıslak yazışmalar, pover point sunumları ve orijinal antetli askeri CD´ler var. Dönemin Birinci Ordu Komutam Orgeneral Çetin Doğan´ın, dönemin Harp Akademileri Komutanı Hava Orgeneral İbrahim Fırtına´nın ve Dönemin Donanma Komutanı Oramiral özden örnek´in imzasını taşıyan harekat planlan ile Birinci Ordu Harekat Başkanı Kurmay Albay Süha Tanyeri´nin darbe hazırlıklarının konuşulduğu toplantıda aldığı özel notlar, darbe planının konuşulduğu kapsamlı bir toplananın kesintisiz ses kayıtlan ve planın icra aşamasına geçtiğini gösteren çok kapsamlı fişleme tutanakları da bu belgeler arasında yer alıyor. Taraf, 2004´te emekliye ayrılan Orgeneral Çetin Doğan önderliğinde yürütülen ve Kara Kuvvetleri´nin yanı sıra Hava, Deniz ve Jandarma´dan adları belirlenmiş personelin katılımı sağlanan darbe planının, Türkiye´nin sadece yakın geçmişine değil güncel meselelerine de ışık tutan ayrıntılarını bugünden itibaren okurlarına sunacak. İzleyen paragraflarda, Türk Silahlı Kuvvetleri içindeki bir grubun sıkıyönetim ve darbe hevesini gerçekleştirebilmek için İstanbul´un büyük camilerinde Cuma namazı kılan cemaatin havaya uçurulmasından bir Türk askeri uçağının yine Türk askerlerince düşürülmesine varan bir dizi suçu nasıl planladığının ibretlik hikayesini okuyacaksınız.
Org. Çetin Doğan´ın öncülüğünde
Balyoz Güvenlik Harekat Planı´nın bir babası varsa, o da dönemin Birinci Ordu Komutanı Orgeneral Çetin Doğan. Doğan, AKP´nin iktidara gelişinden hemen sonra tüm birliklere tebliğ ettiği Laik Cumhuriyet İlkelerine Karşı Son Zamanlardaki Davranışlar konulu, belgesi Tarafta mevcut yazıyla doğrudan AKP´yi hedef alıyor. Hükümeti devirme amaçlı girişimlere zaman kaybetmeden başlanması gerektiğini ifade eden Doğan, bu hedefe yönelik olarak, her yıl düzenlenen rutin Birinci Ordu Plan Seminerleri´nde değişikliğe giderek iç tehdit olgusunu dış tehdidin önüne alıyor ve söz konusu semineri de hazırlattığı darbe planını kamufle eden jenerik bir senaryo çalışması olarak lanse ediyor.
Rutin toplantıda örtülü görev
Ayrıntılarını yan sayfada yayımladığımız Balyoz Güvenlik Harekat Planı, Türkiye genelinde sıkıyönetim ilan edilmesi yöntemini tarif ediyor ve 12 Eylül´deki Bayrak Harekat Planı´nın 2003 Türkiye´sine uyarlanması esasına dayanıyor. Planın altında Balyoz Sıkıyönetim Komutanı unvanıyla imzası olan Orgeneral Doğan, yukarıda sözü geçen Birinci Ordu Plan Semineri´nin kamuflaj işlevini ve öncesinde yapılmasını emrettiği hazırlıkları şöyle anlatıyor: Balyoz Planı´nın, ´Olasılığı En Yüksek Tehlikeli Senaryo´ isimli jenerik bir plan şeklinde oynanacağı plan seminerine kadar, irticai, yıkıcı ve bölücü gruplara ait mevcut tüm listeler ile teşkil edilecek olan özel görev timlerinin listeleri güncellenecek ve devamlı olarak güncel tutulacak. Buna paralel olarak, Balyoz Güvenlik Harekat Planı, ´Olasılığı En Yüksek Tehlikeli Senaryo´ isimli jenerik bir plan şeklinde, ´GİZLİ´ gizlilik derecesinde ve özel olarak seçilmiş, sınırlı sayıda personelin katılımıyla icra edilecek bir plan seminerinde denenecek ve müzakere edilecek. Bu ifadeler ve toplam 29 generalle 133 subayın katıldığı toplantı esnasındaki konuşmalar, söz konusu rutin seminerden bir örtülü görev çıkarıldığının da kanıtı.
12 Eylül´ü model aldılar
Tarafın, akışını gerek yazılı dökümden gerekse, bizzat Doğan´ın emriyle yapılan ses kayıtlarından takip ettiği 4-6 Mart 2003 tarihli Birinci Ordu Plan Semineri´nin bir darbe provası olarak cereyan ettiğini, seminer esnasında kurmay bir subayın sarf ettiği şu sözler de kanıtlıyor: 12 Eylül darbesiyle ülke süt liman hale geldi. Şimdi böyle bir tehdidin ortadan kaldırılması için fazla uğraşa gerek yok. Yani kuvvetleri sağa sola göndermenin... Bana göre yapılacak en kolay hareket tarzı, 12 Eylül gibi bir harekatın baştan itibaren organize edilmek suretiyle, bir anda söndürülmesine imkan sağlar diye düşünüyorum. Tabii, bunu burada söylemek istemedik ama sonunda bunu vurgulamaya çalışıyoruz.
Sıkıyönetim uğruna katliam
Birinci Ordu Plan Semineri öncesinde hazırlanan hareket planları Türkiye genelinde sıkıyönetim ilan edilmesi ve darbe için elverişli koşulların oluşturulması hedeflerini taşıyor. Bu hedeflerle çok sayıda insanın ölmesine yol açabilecek, büyük tepki ve kaos yaratacak, Türkiye´yi Yunanistan´la savaşa sokabilecek eylemler öngörülüyor. Bu planlardan biri ÇOK GİZLİ damgasını, Şubat 2003 tarihini ve Harp Akademileri Komutanı Hava Orgeneral İbrahim Fırtına´nın imzasını taşıyan Oraj Hava Harekat Planı. Planın Vazife bölümünde aynen şöyle deniyor: Hava Kuvvetleri Komutanlığı olarak Türkiye genelinde sıkıyönetim ilan edilmesini sağlamak ve Sıkıyönetim Komutanlıklarının faaliyetlerinin başarıya ulaşmasını sağlamak maksadıyla; Yunanistan´la gerginliği artıracak ve irtica yanlılarını tahrik ederek TSK aleyhine faaliyetlere başlamalarını sağlayacak, envanterindeki mevcut silah sistemlerini kullanarak psikolojik etki yaratarak hükümet ve TBMM üzerinde baskı kuracak, personel görevlendirmesi destek verecektir.
Jetimizi düşürtelim ya da düşürelim
Oraj Hava Harekat Planı, Türk Hava Kuvvetleri´nin Ege Denizi´ndeki uçuşlarının sayısının arttırılmasını ve Türk savaş uçaklarının Yunanistan tarafından engellendiğinin ve taciz edildiğinin gündeme getirilmesini öngörüyor. Oraj´in İcra bölümünün tüyler ürpertici ikinci maddesi aynen şöyle: Emirle Ege uçuşları sırasında Yunan Hava Kuvvetlerine ait uçaklar taciz edilerek tahrik edilecek bir çatışma ortamı oluşturulacaktır. Mümkünse bir uçağımızın Yunan Hava Kuvvetleri tarafından düşürülmesi sağlanacak, bu gerçekleşmediği takdirde yeniden teşkilatlandırılan ÖZEL FİLO personelinden bir pilotun uygun zaman ve yerde kolundaki uçağa atış yapmak sureti ile kendi uçağımızın düşürülmesi sağlanacaktır. Uçağın, Yunan Hava Kuvvetleri tarafından düşürüldüğü yönünde medyada haberler yaptırılarak, AKP Hükümetinin bu konudaki acizliği ortaya konulacaktır.
Ege´de savaş provokasyonu
Orja´nın devamında, Türkiye ile Yunanistan´ı savaşın eşiğine getirebilecek gerilim planı şöyle ayrıntılandırılıyor: Hava Kuvvetleri Komutanlığı bünyesinde ve özellikle Filolarda Yunan Hava Kuvvetleri´ne yönelik husumet ve gerginlik kontrollü olarak artırılacak, pilotların uçuşlarda daha agresif olmaları sağlanacaktır. Benzer olaylarda meşru müdafaa kapsamında atış dahi yapabileceği gayri resmi olarak pilotlara deklare edilecektir. Bu provokasyon havada devam ederken, Trakya sınırında gerginliğin arttırılması ve bütün bölgede seferberlik havası yaratılması da hedefleniyor: Gerginlik Trakya sınırında da arttırılacak, Trakya sınırına yakın bölgelerde devriye görevleri icra edilecek, Deniz Kuvvetleri ile Ege Denizinde sürekli müşterek eğitim yapılacaktır. Balıkesir, Bandırma, Çiğli, Çorlu ve Dalaman meydanlarında 24 saat esasına göre yerde uçak bekletilecek, en küçük olaylarda dahi scramble uçakları kaldırılacaktır. 134 üncü Filo K.lığı (Türk Yıldızları) iki günde bir sanayi odaları, iş adamları, barolar vb. davetlisi olarak farklı şehirler üzerinde gösteriler yapacak, halkın TSK´ne duyduğu sempati pekiştirilecek, gösteriler sırasında halka ve özellikle de çocuklara hediyeler dağıtılacaktır.
Hava Müzesi´ne cübbeli baskın
Orja´nın Türk-Yunan gerilimi senaryosunu iç karışıklığa tahvil etme ve ordu ile irticacı tabir edilen kesim arasında çatışma ortamı yaratma amaçlı icra hükümleri, Fatih ve Kadıköy semalarındaki gösterileri de kapsıyor. Bu gösteriler ardından, cübbeli, sarıklı, çarşaflı gruplar oluşturularak Hava Müzesi´ne saldırılması planlanıyor: 34´üncü Filo Komutanlığı İstanbul´da birer gün ara ile iki gösteri yapacaktır. İlk gösteri Kadıköy Meydanı üzerinde olacak ve büyük bir kalabalığın katılması sağlanacak İstanbul garnizonu içerisinde bulunan askeri öğrenciler ile er ve erbaşlar sivil kıyafetli olarak gösteriye katılacaktır. İkinci gösteri ise Fatih´te Çarşamba semti üzerinde gerçekleştirilecektir. Gösterinin yapıldığı gece yarısı cübbeli, sarıklı ve çarşaflı gruplar ellerindeki yeşil bayrakları ve molotof kokteylleri ile Hava Müzesini basarak müzedeki uçakları tahrip etmeleri sağlanacaktır.
Şiddete şiddetle karşılık verilecek
Planın devamında şöyle deniyor: 3´üncü ve 8´ inci Ana Jet Üs Komutanlıkları başta olmak üzere tüm hava birlikleri nizamiyelerine şeriat isteyen gruplar tarafından saldırılar düzenlenecek, mülki amirlerin izinleri beklenmeden olaylara müdahale edilecek geçici süreler ile hava birlikleri etrafındaki bölgelerde sokaklarda, caddelerde ve çevre yolu ve karayollarında güvenlik bölgeleri oluşturularak denetim sağlanacak, arama yapılacak, şüpheli olduğu gerekçesi ile bazı şahıslar belli süreler alıkonulacaktır. Şiddet gösterenlere şiddetle cevap verilecek gerekli durumlarda silah kullanmaktan çekinmeyecektir.
Ankara Ticaret Odasının davetiyle
Tek yol sıkıyönetim şiarını taşıdığı izlenimi veren Orja, hedefini açıkça ortaya koyuyor: Hükümetin sıkıyönetim ilan etmesi sağlanıncaya kadar faaliyetlere aralıksız devam edilecektir. Meclisin sıkıyönetim ilan etmesi için gerekli oy oranı yakalanamazsa, Ankara Ticaret Odası´nın (ATO) davetlisi olarak Ankara şehir merkezi üzerinde hava gösterileri yapılacak, TBMM´nin çalıştığı gün ve saatlerde meclis üzerinden çok alçak uçuşlar yapılmak sureti ile TSK´nin varlığı hissettirilecektir. Sıkıyönetim ilan edildikten sonra Ege ve Trakya´da faaliyetler tedricen azaltılacak ve gerilim ihtiyaç nispetinde düşürülecektir. Özellikle İstanbul´daki sivil itaatsizliğe karşı Bandırma, Çorlu Meydanlarında 4´er uçak 24 saat hazırlık durumunda gösteri uçuşu ve gerçek atış yapabilecek şekilde yerde karışık yükle hazır bekletilecek, bu maksatla 162´nci Filo Komutanlığı´nın yarısı Çorlu Meydanı´na intikal ettirilecektir.
İSTANBUL´UN CAMİLERİNİ HAVAYA UÇURACAKLARDI
Balyoz Güvenlik Harekat Planı´yla bağlantılı eylem planlarından en vahim ikisi Çarşaf ve Sakal adlarını taşıyor. Çarşaf Eylem Planı Harekat Emri´nde Jandarma Yüzbaşı Hüseyin Topuz´un, Sakal Eylem Planı Harekat Emri´nde ise Jandarma Binbaşı Hüseyin Özçoban´ın imzaları var. Belgeleri Taraf´ın elinde bulunan her iki eylem planı da, İstanbul´daki camilere saldırı düzenlenmesini öngörüyor. Çarşaf Planı İstanbul Fatih, Sakal Plan ise Beyazıt Camii´ni hedef alıyor ve her iki plan da hemen hemen aynı keşif taarruz ve tahrip talimatlarını içeriyor. Bu talimatları Çarşaf Planı´ndaki haliyle, ilgili belgeden aktarıyoruz:
Fatih ve Beyazıt´a Cuma saldırısı
Vazife bölümünde Darbe için elverişli koşulları oluşturmak maksadıyla, İstanbul Fatih Camii´nde G Günü S Saatinde tedhiş faaliyetler icra edilecektir yazan Çarşaf Eylem Planının ´İcra hükümleri şöyle: Keşif Emniyet Timi tarafından faaliyetten bir hafta ve bir gün önce Cuma namazı vaktinde yapılan keşif neticeleri Keşif Emniyet Tim Komutanı tarafından Ekip Liderine bildirilecek ve hedef bölgesindeki son değişikliklere göre faaliyet planı güncellenecektir. Faaliyetten bir saat önce bölgenin son keşfi yapılacak, faaliyeti etkileyebilecek herhangi bir husus varsa ivedi olarak Ekip Liderine bildirilecektir. Üç kişiden oluşacak olan Keşif Emniyet Timinin iki personeli hedef bölgesi dışında, bir personeli ise içeride (cami avlusu ve cami içerisinde) keşif yapacaktır. Dış keşifte; bir personel camiin yakın çevresinin keşfini (Cami avlusu yakın çevresi) diğer personel ise uzak keşfini (Cami 500 m. Çevresi) yapacaktır. Hedefte tahrip, cep telefonu düzenekti patlayıcı ile gerçekleştirilecek, patlayıcı madde aynı bir Ekip tarafından hazırlanacak ve faaliyetin icra tarihinden bir gün önce Taarruz Tim komutam tarafından teslim alınacak ve faaliyet zam anına kadar Tahrip Unsuru tarafından eğitim ve provaları yapılacaktır.
Çarşaf´ın devamında şöyle deniyor: Tahrip düzeneği Cuma namazının farzının kılınmasını müteakip patlatılacaktır. Tahrip düzeneğini patlatacak Taarruz timi en geç S saatinde yerlerini almış olacaktır. Taarruz timi icra edeceği faaliyetin provasını bir gün önceden aynı saatte aynı mekanda yapacaktır. G günü sabah S-2 saatinde tüm hazırlıklar yapılmış ve malzemeler alınmış olarak hedef bölgesine hareket edilecek, (hedef bölgesi ve civarı G günü kalabalık olacağından) araçlar tenha bir yerde park edilecek ve hedef bölgesine yaya olarak yaklaşılacaktır. Keşif Emniyet Timi hedefte son keşfini yapmasını müteakip Emniyet görevi için tertiplenecek Keşif Emniyet -A Camiinin kuzeyinde, Keşif Emniyet -B camiinin güneybatısında Keşif Emniyet-C Camiinin güneydoğusunda hedef bölgeyi gözlemleyecek şekilde yerleşecektir. Keşif Emniyet Timinin yerleşmesini müteakip Taarruz Timi yerini alacaktır. Tahrip düzeneği bir çanta içerisine yerleştirilmiş olarak Tahrip -A tarafından camii içerisinde caminin iç kısımlarındaki cemaate yalan ayakkabılığa bırakılacak kendisi de cami çıkışında kapıya yakın bir yerde yerini alacaktır. Keşif Emniyet Timi en geç S saatinden 10 dakika evvel yerleşmiş olacaktır. Tahrip düzeneğini patlatacak Taarruz Timi en geç S saatinden 5 dakika önce yerlerini almış olacak, faaliyet Cuma namazının farzının kılınmasından sonra icra edilecektir. Tahrip-A farzın kılınmasını müteakip süratle camiden çıkacak ve Tahrip Hazır İşaretini verecektir.
Tahrip-A´nın camiden çıkmasını müteakip avluyu terk etmesi Tahrip Hazır camiden çıkmayı müteakip avluda şadırvanda ellerini yıkaması ise Tahrip İptal işareti olacaktır. Tahrip -A´nın Tahrip hazır işaretini gören ve camii avlusunda bekleyen Tahrip-B, camii avlusundan çıkıp 300 m. kadar uzaklaştıktan sonra ilgili telefon numarasını arayarak tahribi gerçekleştirecektir. Tahrip timi patlamayı müteakip bölgeden süratle sıyrılacaktır. Patlama esnasında; Kayıt -A camii üst katından, Kayıt-B camii alt katından patlama anını ve sonrasında oluşan panik havasını çekecek, patlama sonrası önce camii avlusunda toplanan ve sonra ana caddeye intikal ederek caddeyi kapatan öfkeli kalabalığın camii avlusunda toplanmasını ve caddedeki eylemlerini hem Kayıt-A hem de Kayıt-B birbirlerinden bağımsız ayrı noktalardan üzerlerindeki video kayıt cihazlarıyla kaydedeceklerdir. Kayıt timi (Kayıt-A ve Kayıt-B) kaydettikleri görüntü kayıtlarını Keşif Emniyet Tim Komutanına teslim edecek ve müteakiben bölgeyi geldikleri araçlarla terk edeceklerdir. Keşif Emniyet Tim K.´nı söz konusu görüntüleri ivedi olarak internet üzerinden yayılmasını sağlayacaktır. Patlamayı müteakip oluşan kargaşadan da istifadeyle cami içerisindeki Tahrik timinden Tahrik-A bir kısım radikal Fatih esnafı içerisine sızdırılmış Tahrik-B ile irtibata geçecektir. Tahrik- A ve Tahrik-B irtibatlı bulundukları ve halkın içerisine sızmış bulunan provokatörleri harekete geçirecek. Böylece Cami cemaatinin, çoğunluğunu Fatihli esnafın oluşturduğu öfkeli radikal grupla ana cadde üzerinde birleşmesi sağlanacaktır. Yapılacak manipülasyonlarla öfkeli grubun yaşananları irticai söylemler ve sloganlar eşliğinde protesto etmesi sağlanacaktır. Faaliyetin icrasından sonra; Tahrip unsuru tahribi müteakip, Kayıt Timi kayıtlarını tamamlamalarını ve Keşif Emniyet tim komutanı ile buluşmayı müteakip yaya olarak ayrı güzergahlardan arabalarını park ettikleri bölgeye intikal edecek ve kendi araçları ile bölgeden uzaklaşacaklardır. (Tahrip unsuru bir araca, Kayıt timi diğer araca binecek şekilde)Faaliyet sonrası durum, trafik sıkışıklığı, yol kapaması, arama ve bunun gibi sebeplerle araçlı intikale imkan vermediği takdirde, unsurlar yaya olarak ayrı ayrı güzergahlardan toplu taşım araçlarını kullanarak emin evde buluşacaklardır.
Amaç yaralı sayısını arttırmak
Çarşaf ve Sakal eylem planlarının koordinasyon talimatı başlıklı bölümlerinde hedef yaralı sayısını arttırmak olarak kayda geçiriliyor. Çarşafın ilgili bölümü şöyle: Ekip Lideri ve ekibi tarafından; Fatih esnafı içerisinde yer alan ve dini grup cemaatlerle faaliyet içerisinde olan şahıslarla irtibat çok dikkatli kurulacak, içeriden yürütülecek propagandanın çerçevesi operasyon öncesi bildirilerek yönlendirilecektir. Faaliyette kullanılacak tahrip düzeneği başka bir Ekip tarafından temin edilecek ve üst komutanlığın yapacağı koordine neticesinde, emredilecek yer ve zamanda Tahrip Unsur komutanına teslim edilecektir. Konulacak malzemenin ölümden daha çok yaralanmaya sebep olacak şekilde hazırlanması sağlanacaktır. Cami ve çevrede bulunan kameraların durumu tespit edilecektir. TV´lerde canlı yayına bağlanarak fikir ifade edebilecek olanların tespiti ve yönlendirmesi Ankara´dan yapılacaktır.
Emniyetli telefonlar, kiralık araçlar
Çarşaf planının Komuta ve Muhabere bölümünde ise şöyle deniyor: Operasyon Ekip Lideri tarafından yönetilecektir. Ekip lideri Tahrip Timinde Tahrip-B görevini icra edecek, görevi müteakip, faaliyetleri hedef bölgeye hakim bir noktadan takip ve kontrol edecektir.Ekip lideri etkisiz hale gelmesi durumunda Tahrik Tim Komutanı(Tahrik-A) emir komutayı alacaktır. Operasyon esnasında muhabere, emniyetli cep telefonları ile sağlanacaktır. Operasyon timinin cep telefonları evlerinde ve eşlerinde olacaktır. Operasyon günü için kullanılacak cep telefonlarını Keşif Timi temin edecek aynı gün sabah tüm telefonlar personele dağıtılacaktır. Sadece ihtiyaç olduğu takdirde telefonlar kullanılacaktır. Olayı müteakip cep telefonları kapatılıp Keşif Emniyet Tim K.´na geri teslim edilecektir. Operasyonda kiralık araçlar kullanılacak ve araçlar kiralanırken gerçek isimle kayıt yapılmayacaktır.
BALYOZ HAREKAT PLANI
Harekat planının altında 1. Ordu Komutanı Orgeneral Çetin Doğan´ın imzası var. Doğan´ın imzasında adlandığı unvan Balyoz Sıkıyönetim Komutanı. Planın vazife bölümünde hedef şöyle anlatılıyor: Balyoz Komutanlığı, ülke bütünlüğünü korumak, milli birlik ve beraberliği sağlayarak muhtemel bir iç savaşı ve kardeş kavgasını önlemek ve laik demokratik düzenin işlemesine mani olan sebepleri, bir daha hortlamamak üzere ebediyen ortadan kaldırmak maksadıyla; derhal, AKP Hükümetini iktidardan uzaklaştıracak mevcut irticai yapılanmayı şiddetle bertaraf ederek, belirlenen kadroları iktidara getirerek laik devlet otoritesini ve varlığını yeniden tesis edecektir.
İşte icra planını da yarın Taraf´ta okuyacağınız Balyoz Harekat Planı´nın geniş bir özeti:
Maksat:
(1) Balyoz Komutanlığı,İç Hizmet Kanunu´nun verdiği Türkiye Cumhuriyeti´ni kollama ve koruma görevini yüce Türk Milleti adına yerine getirme azim ve kararlığı içerisinde laik devlet otoritesinin temini için gerekli olan tedbirleri alacaktır.
(2) Harekatın maksadı; ülke bütünlüğünü korumak, milli birlik ve beraberliği sağlamak muhtemel bir iç savaşı ve kardeş kavgasını önlemek, devlet otoritesini ve varlığını yeniden tesis etmek ve laik demokratik düzenin işlemesine mani olan sebepleri, bir daha hortlamamak üzere ebediyen ortadan kaldırmaktır.
Düşman Durumu:
(1) İrticai grupların, hedefe giden yolda engel olarak gördükleri TSK´ya karşı bir taraftan sızma gayretleri artarak devam ederken diğer taraftan yıpratma, komuta zafiyeti içerisinde ve dinsiz gösterme çabaları da artan bir ivme ile devam etmektedir.
(2) Mevcut iktidarın uygulamalarından cesaret bulan irticai grupların, devlet düzenimizin temelini oluşturan laiklik ilkesini kendi çıkar ve amaçlarına göre yorumladıkları görülmektedir. Bu kapsamda; başta öğretim kurumlan olmak üzere, kamu hizmetlerinin yerine getirildiği çeşitli kamu kurum ve kuruluşlarında, irticai hareketin simgesi olan türban ve başörtüsü kullanılmasında ısrarlı davrandıkları gözlenmektedir. Bu yoldaki ısrar, masumane bir tercihten ziyade, laik cumhuriyet ilkelerine karşı dine dayalı bir devlet düzeni kurmaya yönelik din ve vicdan hürriyetini aşan sistemli çabaların bir parçası olarak devam ettirilmektedir.
(3) ABD ve AB ülkelerinin karşılıklı paslaşmalarını seyreden ve ülke menfaatlerini gözetmeden her talebi emir telakki eden, Büyük Atatürk´ün deyimi ile müstevlilerin siyasi emellerine boyun eğmiş AKP Hükümeti;
(a) İrticai faaliyetlerin ülke içerisinde artmasına, güç kazanmasına, kadrolaşmasına ve teşkilatlanmasına tam destek vermekte,
(b) Ekonomik çözümsüzlüklerin yol açtığı boşluklardan da istifade ederek, istediği karşı devrimi gerçekleştirebileceğini hissettirmekte ve tüm ülke genelinde AKP yandaşları, tarikat ve cemaatler ile devlet kademelerinde hızla kadrolaşmakta,
(c) İktidarın kendisine sağladığı imkan ve kabiliyetleri kullanarak medya, sivil toplum örgütleri ve bürokrasiyi kendine bağımlı hale getirmeye çalışmakta,
(ç) Mevcut yetkiler ile hukuki boşluklardan da istifade edilerek mürteci ve dogmatik yapıda insan yetiştirmeye uygun ortam sağlayan medrese, tekke ve zaviye tipi, eğitim ve öğretim birliğini ortadan kaldıran çarpık bir eğitim sisteminin yeniden hayata geçirilmesini hedeflemekte,
(d) Bu amaçlarına ulaşmak maksadıyla, anayasa değişikliği ve hukuk reformu adı altında TSK ile birlikte laik cumhuriyetin en önemli teminatı anayasal kurumların etkinliğini kıracak, kendi amaçlan doğrultusunda evrimleştirecek yollar aramakta,
(e) Başta dışarıdan müzahir ABD ve AB ülkeleri olmak üzere, içeriden irtica ile iltisaklı medya, hukuk, bürokrasi, emniyet, maliye ve daha birçok kamu kurum ve kuruluşunda örgütlenmiş yandaşları ile koordineli ve planlı çalışmalarla laik kesimi ve rakiplerini hareket edemez hale getirmekte,
(f) AB üyeliğini ve terör sorununu bahane ederek, Cumhuriyetin temel niteliklerini değiştirmeye yönelik çabalarını, dış desteğin de etkisiyle devam ettirmektedirler.
(4) AKP Hükümetine, AB üyeliği kapsamında dış güçler tarafından sağlanan mali ve siyasal destek devam ederken, Ortadoğu ve Arap ülkeleri ile İslami gruplar tarafından sağlanan ekonomik destek de artmaktadır. ABD, AB, irticai unsurlar, bölücü unsurlar ve AKP ortak eylem ve söylem birliği ile hareket etmektedirler.
(5) İktidar ve irtica yanlısı basın yayın organları her geçen gün cesaretlenip palazlanırken, muhalif basın, geçmişte yaptığı şahsi yanlışlıkların bedelini, görevini yapmayarak ve/veya yapamayarak ödemektedir. Toplumsal muhalefet sindirilmiş, muhalif basın ekonomik ve mali denetim tehdidi ile susturulmuştur.
(6) İrticai faaliyet gösteren vakıf ve dernekler ile yıkıcı bölücü unsurlar işbirliklerini alenen yapma pervasızlığını göstermektedirler. Bunu AB süreci, birlik -beraberlik, kardeşlik, demokrasi vb. evrensel temalar kullanarak yapmaktadırlar.
(7) Buna karşın muhalefet partileri de etkin, önleyici, alternatif oluşturan, siyasal iktidarın faaliyetlerini denetleyici ve geniş halk kitlelerinde yankı bulan bir muhalefet sergileyememekte; basit, tutarsız, kişiliksiz, silik ve günü kurtarmaya yönelik söylemlerle muhalefet yapmaktadırlar. Mevcut durumlar itibari ile halkta giderek artan bir umutsuzluğa yol açmaktadırlar. Laik cumhuriyeti kurtaracak, birlik ve beraberliği sağlayacak ve gerekli tedbirleri alacak siyasi ufuktan yoksun liderler, koltuklarını korumanın ötesinde, kısır ve uzlaşmaz tavırların üstünde bir davranış ortaya koyamamaktadırlar.
Dost Durumu:
(1) 3 Kasım seçimlerinde AKP, % 30 civarında oy almıştır. Ancak son günlerde öne çıkan ümmetçilik faaliyetlerine rağmen, bu oranın tamamının irticayı desteklediği sonucunun çıkarılmasının uygun olmayacağı değerlendirilmektedir. Bunlardan birçoğu daha önceki hükümetlerin icraatsızlığına tepki oyları olup, AKP içinde de harekatımıza, müzahir ve dost gruplar bulunmakta, ihtimaller karşısında yönetici elite yakın durmaktadırlar.
(2) Buna rağmen, şimdiye kadar içimizde barınmayanlar meclise taşınmıştır. Bu meydan okuma karşısında kategorili personel pervasızca biraz daha cesaretlenmiş ve kadrolaşma faaliyetlerine hız vermişlerdir. Bu nedenle anılan personelin, sadece Silahlı Kuvvetler içerisinden değil, bütün kamu kurum ve kuruluşlarından derhal uzaklaştırılmaları bir zorunluluk haline gelmiştir.
(3) Her türlü olumsuz şartlara rağmen cumhuriyeti koruma ve kollamaya yönelik eylem ve planlamalarımız devam etmektedir. Bu kapsamda;
(a) TSK bünyesindeki dost ve müzahir unsurlar dışında kalan, özellikle yüksek rütbeli personelin kontrol altında tutulmasına,
(b) TSK´nın her kademesine müzahir eleman temini konusunda referans uygulamasına (ÇYDD, ADD, Türkiye Gençlik Birliği vb.) devam edilerek azami koordinasyon sağlanmasına,
(d) TSK haricindeki dost unsurlar tarafından yapılacak ekonomik operasyonlar, basın yayın faaliyetleri ve sosyal sorumluluk projelerinin yakından takip edilmesine ve gerektiğinde koordinasyonun sağlanmasına,
(e) Aleyhe yapılan her türlü propaganda ve yasal düzenleme girişimlerinde muhalefet partileri ile koordineli fikir ve eylem birliği içerisinde hareketler sergilenmesine devam edilecektir. ( Taraf)
Çetin Doğan darbe konuşmasını bile hazırlamış
Dönemin 1. Ordu Komutanı Orgeneral Çetin Doğan´ın başkanlığındaki bir cuntanın 2003 yılında hazırladığı öne sürülen darbe planında insanı hayrete düşürecek eylemler yer alıyor. Çetin Doğan´ın ismi ise Ergenekon soruşturması kapsamında hazırlanan iddianamelerde geçiyor. Doğan´ın ismi, Ergenekon klasörlerinde, orduda mezhepçi kadrolaşma iddiaları ile anılmıştı. Ergenekon soruşturması kapsamında tutuklanan Cumhuriyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Mustafa Balbay´a ait olduğu iddia edilen günlüklerden itiraf, plan ve konuşmalar çıktı. AK Parti´nin iktidara geldiği dönemde 1. Ordu komutanı olan Çetin Doğan´ın, o güne (darbeye) hazırlandığı iddia ediliyor. Dönemin Jandarma Genel Komutanı Ergenekon sanığı Şener Eruygur ile Baykal arasında geçen bir telefon konuşmasından bahsediliyor. Balbay´ın günlüklerinin ´düşsel bir öykü´ başlığı taşıyan bölümünde Mehmet adlı kişiyle yapılan bir söyleşiye yer veriliyor. Söyleşide, darbeye karşı çıkan dönemin Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök´ün, ´ya değişeceği ya gideceği´ belirtiliyor. Özkök´ün bazı emirlerinin yerine getirilmediğinden bahsediliyor. Aynı söyleşide Özkök´ten, ´en büyük kaygımız.´ diye söz edilirken, ´karada ve havada rahatız´ deniliyor.
31 Mart 2003 tarihinde by-pass ameliyatı geçiren Çetin Doğan, ameliyattan hemen önce ordu komutanlarıyla konuşmak ve toplanmak üzere hazırlık yapmış. Balbay´ın günlüklerinde şu ifadeler yer alıyor: Çetin Paşa, Aktüel´deki yazıyı okuduktan sonra demiş ki ameliyattan önce tabancam yan tarafımdaydı. Şimdi çapraz tutuştayım. O hazır, onunla ilgili gidişte bir sorun yok. Ameliyattan önce İzmir´de ordu komutanlarıyla konuşmak, toplanmak üzere hazırlık yaptı. Orada yapacağı konuşmayı hazırladı. Bunu bilgi olsun diye Genkur´a (Hilmi Özkök) gönderdi. Yaşar Paşa (Yaşar Büyükanıt) bir üste iletmedi. Konuşması ağırdı. Türkiye böyle gitmez, hükümet bu işi götüremiyor, türündeydi. Kesin konuşmayı yapacaktı. Aytaç Paşa (Aytaç Yalman) yap demiş.
Yine Balbay´ın notlarına göre, 25 Nisan 2003´te Şener Eruygur ile CHP lideri Deniz Baykal telefonlaşıyor. Önce Eruygur´un Baykal´ı aradığı, sonra da Baykal´ın Eruygur´u aradığı not edilmiş. İkilinin konuşmaları ve Eruygur´un ifadeleri günlüklere şu şekilde yansımış: O gün Baykal´ı aradım. Sonra o beni aradı. ´Sizde bir sarsılma var´ dedi. Ben ´yok´ dedim. MGK´da gereken söylenecek, MGK iyi geçecek. Tek neden türban değil. Ama bunlar ona indirgiyor. ´MGK´da millet affetmeyecek, ne demek (Erdoğan söylemişti) onu da soracağız. İşimiz zor ama bunlarla mücadele edeceğiz.
Doğan: 28 Şubat´ın arkasındayım
Aktüel dergisine konuşan Doğan, 28 Şubat sürecinde ´hatalar yapılmış olabileceğini´ belirtmişti. Doğan, O dönemde seçimle iktidara gelemeyen ya da gelemeyecek bazı siviller, dosyayı koltuğunun altına koyup Genelkurmay´ın kapısını çalıyordu. Askerin etrafında, askerden çok siviller geziyordu. diye konuşmuştu. 28 Şubat´ta yaptıklarının hala arkasında olduğunu belirten Doğan, yaptıkları şeylerin hukuka uygun olduğunu iddia etmişti. Brifingleri ile ünlü 28 Şubat sürecinde gazetecileri etkilemek için özel jest ve mimik kullandığını anlatan Doğan Paşa, bu konuda ise şunları söylemişti: O dönemde Genelkurmay´da brifing vermek için gazetecileri toplamışız. ´Türkiye Cumhuriyeti´nin devleti ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü koruma görevi sadece Türk Silahlı Kuvvetleri´nin değil bütün yurttaşların ortak görevidir.´ dedim. Ertesi gün birçok gazeteci bize hak verdiğini gösterir şekilde ´demokrat olmak için ille de sivil elbise giymek gerekmiyormuş´ diye yazdı. Batı Çalışma Grubu´nun kurucusu olan emekli Orgeneral Çetin Doğan, 28 Şubat sürecinde seçimle işbaşına gelemeyeceğini bilen sivillerden bilgi belge desteği gördüklerini açıklamıştı. Ayrıca, eski 1. Ordu Komutanı emekli Orgeneral Çetin Doğan, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül´e yönelik açtığı davayı kaybetmişti. Cumhurbaşkanı Gül, Hoca Ahmet Yesevi Uluslararası Türk-Kazak Üniversitesi´nin eski mütevelli heyeti başkanı emekli Orgeneral Çetin Doğan´ı, 8 Mart 2008´de görevden almış, yerine ise Prof. Dr. Osman Horata´yı atamıştı. Doğan, kararın yürütmesinin durdurulması ve iptali istemiyle dava açmıştı. Avukatı Tezcan Çakır aracılığıyla Ankara İdare Mahkemesi´ne yaptığı bu müracaatı reddedilmişti. Doğan, 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tarafından 20 Temmuz 2006 tarihinde bu göreve atanmıştı. Fakat Gül tarafından 7 yıllık görev süresi dolmadan görevinden alındığı için dava açmıştı.
Sivil toplumu baskıya çağırmıştı
Diğer yandan, Emekli Orgeneral Çetin Doğan, Türkiye´de durumun iyi gitmediğini öne sürerek, sivil toplum örgütlerini siyasete davet etmişti. Acilen harekete geçilmesi gerektiğini ifade eden Doğan, ´orta sol´ ve ´orta sağ´da yeni bir oluşum başlatılmasını istemişti. İzmir Kültür ve Dayanışma Derneği´nin düzenlediği panelde konuşan Çetin Doğan, ´Kurtuluş nerededir?´ sorusuna, 28 Şubat sürecinde ülkede koalisyon hükümeti vardı. O günkü şartlarda koalisyonun alternatifleri bulunuyordu. Şimdi ise maalesef bu şans yok. Meclis´te çıkış yolu bulacak bir yapılaşma görünmüyor. Onun için sivil toplum örgütleri ´orta sol´ ve ´orta sağ´da buluşarak güçlerini birleştirmelidir. Meclis´te başka partilerin de bulunması gerekiyor. Bu olmuyorsa sivil toplum örgütleri siyasi partiler üzerinde baskı kurmalı. Sivil toplum örgütlerinin siyasal bir mücadeleyi tetiklemesi gerekmektedir. Hem sol hem de sağda ortak bir payda üzerinde güçlerini birleştirmeleri ve çağ dışı gidişe dur demeleri lazım. Bunun için de aradaki sol ve sağ nüanslar göz ardı edilmeli. ( Cihan)
(20 Ocak 2010, 10:15)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: