Ankara'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişiminde komuta merkezi olarak kullandığı Akıncı Üssü'ndeki eylemlere ilişkin 469 sanıklı davaya devam edildi.
15.09.2018 14:49 Ankara'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişiminde komuta merkezi olarak kullandığı Akıncı Üssü'ndeki eylemlere ilişkin 469 sanıklı davaya devam edildi.
10.09.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmada, tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile taraf avukatları hazır bulundu.
Mahkeme Başkanı Selfet Giray, önceki duruşmada alınan ara karar gereği dava dosyasına gelen evrakı okuduktan sonra sanık ve avukatlarının ilk savunmalarının tamamlandığını belirterek, müştekilerin karşı beyanda bulunacaklarını söyledi.
Bunun üzerine söz alan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın avukatı Hüseyin Aydın, sanıkların FETÖ adına 15 Temmuz darbe girişiminde bulunduklarına dikkati çekerek, söz konusu isimlerin cezalandırılmalarını istedi.
FETÖ'nün yapısı, işleyişi, mali kaynakları, kamu kurumlarına sızma stratejisi ve 15 Temmuz darbe girişiminin nasıl yaptığını anlatan Aydın, örgütün öncelikli amacının kamu kurumlarında yer edinmek olduğu için her yolu 'mübah' kabul ettiğini vurguladı.
Aydın, 15 Temmuz 2016'daki kanlı darbe girişiminin FETÖ üyesi askerler tarafından yapıldığını, bu kapsamda Türkiye'nin birçok yerinde darbe girişiminde yer aldıkları belirlenen sanıklar hakkında davalarda hüküm verildiğini hatırlattı.
Aydın'ın beyanlarının ardından Cumhurbaşkanlığı, TBMM, İçişleri Bakanlığı, Hazine ve Maliye Bakanlığı ile Kültür ve Turizm Bakanlığı avukatları da beyanda bulunarak, katılma talebini iletti.
Duruşmanın yarınki bölümünde, darbe girişimi sırasında Akıncı Üssü'nden havalanan savaş uçaklarının bombalaması sonucu hayatını kaybedenlerin yakınları ile yaralananlar 'müşteki' sıfatıyla beyanda bulunacak.
11.09.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmada, Akıncı Üssü'nden havalanan savaş uçaklarının bombalaması sonucu şehit düşenlerin yakınları müşteki sıfatıyla beyanda bulundu.
Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nin önüne atılan bombanın etkisiyle yaralanan 15 Temmuz gazisi Şenol Gençer, aynı saldırıda kardeşi Özgür Gençer'in şehit olduğunu anlattı.
Külliye'ye atılan iki bomba arasında kaldıklarını belirten Gençer, 'Ben yaralandım, kardeşim ise şehit oldu. O pilot başta olmak üzere bütün hainlerden şikayetçiyim.' dedi.
Aynı bölgede şehit düşen Mutlucan Kılıç'ın annesi Yıldız Kılıç da aradan iki yıl geçmesine rağmen acısının dinmediğini dile getirerek, oğlunun katillerinin en ağır şekilde cezalandırılmasını istedi.
Oğlunun şehit düşmesine neden olan bombayı atan sanık eski pilot Müslim Macit ile göz göze gelmek istediğini belirten Kılıç, 'Başkanım acım dinmiyor, acımın dinmesin için onunla göz göze gelmek istiyorum. Müslim Macit kalk ayağa ve gözlerimin içine bak.' ifadelerini kullandı.
Şehit Mustafa Solak'ın eşi Melek Solak ise duruşmaya katılma talebinde bulunarak, Müslim Macit başta olmak üzere bütün darbecilerden şikayetçi olduğunu söyledi.
Müşteki Gürsel Kaymakçı da şehit Alper Kaymakçı'nın babası olduğunu kaydederek, 'Oğlum yaşamının en güzel yıllarında darbeci hainlerin attığı bomba ile hayattan koparıldı. Oğlumun katillerinden şikayetçiyim, en ağır şekilde cezalandırılmalarını talep ediyorum.' diye konuştu.
Akıncı Üssü nizamiyesinde bir gurup sivil ile darbecileri protesto ettiği sırada üzerine açılan ateş sonucu şehit olan Hasan Yılmaz'ın eşi Dilek Yılmaz, darbecilerden şikayetçi olduğunu dile getirdi.
Şehit Ali Anar'ın eşi Nuray Anar, şehit Lokman Biçici'nin babası Recep Biçici, şehit Ömer İpek'in kardeşi Döndü İpek ve şehit Mustafa Koçak'ın eşi Zübeyde Koçak da darbecilerden şikayetçi olduklarını ve davaya katılmak istediklerini ifade etti.
13.09.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmada, Akıncı Üssü'nden havalanan uçakların bombalamasının yanı sıra darbe sanığı askerlerin ateş etmesi sonucu şehit düşenlerin yakınları ile saldırılarda yaralananlar, müşteki sıfatıyla beyanda bulundu.
Müşteki Arif Karagöz, Özel Harekat Başkanlığı'nda görevli polis memuru olduğunu, 15 Temmuz akşamı darbe girişiminde haberdar olunca görev yerine gittiğini söyledi.
Darbecilerin kontrolündeki F16'dan atılan bombalar nedeniyle yaralandığını belirten Karagöz, darbe girişiminde yer alan herkesten şikayetçi olduğunu ifade etti.
15 Temmuz gazisi Turgay Yaşar da özel harekat polisi olduğunu, darbe girişimine karşı mücadele etmek için Gölbaşı Özel Harekat Başkanlığı'na gittiğini anlattı.
Darbeye karşı direnmek için hazırlık yaptıkları sırada uçakların bombalı saldırısına maruz kaldıklarını ifade eden Yaşar, 'Bizim işimiz zaten hain ve terörist avlamak, devletim beni bunun için yetiştirdi. Darbe girişimi olmasaydı Şanlıurfa'ya PKK operasyonu için gidecektim ama o gün kısmetimize FETÖ çıktı. Bu hainler, karşımızda duramayacaklarını bildikleri için devletin F16'larını üzerimize gönderdiler. Hainlik yapanlardan şikayetçiyim.' ifadelerini kullandı.
- 'Tekbirler getirdik, İstiklal Marşı okuduk'
Akıncı Üssü lojmanlar nizamiyesinde bir grup vatandaşla darbecileri protesto ettikleri sırada üzerlerine açılan ateş sonucu yaralanan Cafer Akın ise sanıklardan şikayetçi olduğunu belirterek davaya katılma talebinde bulundu.
Darbe girişiminde yer almamaları için nizamiyedeki askerleri ikna etmeye çalıştıklarını anlatan Akın, bu çabalarına rağmen askerlerin kendilerini dikkate almadıklarını dile getirdi.
Ellerinde Türk bayraklarıyla tekbir getirdiklerini, bunun dışında askerleri tahrik edecek bir davranışta bulunmadıklarını anlatan Akın, 'Nizamiyeden ayrılmamızı istiyorlardı. Buna karşı biz de 'Ne mutlu Türküm diyene' sloganını atmaya başladık. Bu esnada üzerimize ateş edildi. İstiklal Marşı okuyarak, tekbirler getirerek tepkimizi demokratik bir şekilde ortaya koyduk. Bize gösterdikleri çizgiyi geçmedik, bir taşkınlık yapmadık. Daha doğrusu üzerimize yaylım ateşi yapılacak bir davranışta bulunmadık.' diye konuştu.
Müşteki Serkan Tuna, sabah ezanı okunduğu sırada bir askerin, 'Gidin namazınızı kılın ve dağılın yoksa hepinizin öğle vaktine cenaze namazı kılınacak.' diyerek tehdit ettiğini söyledi. Tuna, 'Nizamiyedeki askerleri ikna etmeye çalıştık ama çabalarımız sonuç vermedi. Sivillerin bulunduğu taraftan askerlerin olduğu bölgeye ateş eden olmadı, nizamiyeden bize ateş edildi. Yüzleri maskeliydi.' dedi.
- 'Taşkınlık yapmadık, askerleri tahrik etmedik'
Müşteki Seyfi Ali Kızılboğa, uçaklar havalandığı sürece nizamiyeden ayrılmayacaklarını kararlı bir şekilde ilettiklerini belirterek şöyle devam etti:
'Askerler, bizim iyi niyetli çabalarımıza cevap vermiyordu, kaba ve sert davranıyorlardı. Savaş uçaklarının nereyi vurduğunu sorduğumuzda Suriye'ye gittiklerini söylüyorlardı ancak darbe girişimi olduğunu ve o uçakların kendi topraklarımızı vurduğunu biliyorduk. Nizamiye lojmanındaki herkes buradan ayrılmamak için kararlıydı. Orada kaldığımız süre boyunca taşkınlık yapmadan, askerleri tahrik edecek bir söylemde bulunmadan tepkimizi göstermeye çalıştık ancak tekbirlerimize kurşun sıkarak karşılık verdiler.'
Cumhurbaşkanlığı Külliyesi kavşağına atılan bomba nedeniyle sağ bacağını kaybeden müşteki Cafer Yılmaz, darbe girişimini televizyondan öğrendiğini, bunun üzerine babası ve kardeşiyle Kızılay'a gittiğini söyledi.
Daha sonra Mustafa Solak isimli daha önceden tanımadığı bir vatandaşla Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ne geçtiklerini anlatan Yılmaz, saat 03.00 sıralarında vatandaşların bulunduğu yere ilk bombanın atıldığını anlattı.
Solak ile yaralanan vatandaşların yardımına gittikleri esnada ikinci bir patlamanın olduğunu anlatan Yılmaz, 'İnsanların üzerine hiç acımadan bomba attıklarına şahidim. Yaralılara yardım etmek için çaba gösterdiğimiz sırada arabasıyla geldiğimiz Mustafa abi şehit düştü. Şarapnel parçasının isabet etmesi nedeniyle sağ bacağımı dizimin üstünden kaybettim. Bana ve ülkemize bu acıyı yaşatan, acımasızca insanların üzerine kurşun yağdıran, çocukları yetim bırakan darbecilerden şikayetçiyim.' diye konuştu.
- 'Ateş edenler kendilerinden emindiler'
Müşteki Ensari Bülent Akgül de darbe girişimini öğrendikten sonra kalp hastası olmasına rağmen özel aracıyla Akıncı Üssü'ne gittiğini söyledi.
Nizamiye geldiğinde çam ağaçlarının arkasında mevzi alan silahlı askerleri gördüğünü anlatan Akgül, bir süre sonra Kahramankazanlı vatandaşların buraya geldiklerini ifade etti.
Halkın nizamiyedeki askerleri ikna etmeye çalıştığını ancak askerlerin vatandaşlara karşı kaba ve sert davrandığını aktaran Akgül, 'Askerler, 'Uzak durun, vururuz' diyerek halkı tehdit ediyordu.' dedi. Vatandaşların kararlılığı karşısında askerlerin ilk önce havaya daha sonra kalabalığa ateş ettiğini anlatan Akgül, ilk başta bu duruma anlam veremediğini, şaşkınlığını üzerinden attığında onlarca kişiyi kanlar içinde yerde gördüğü bildirdi.
Nizamiyedeki askerleri yüzleri seçilebilecek şekilde cep telefonuyla videoya çektiğini söyleyen Akgül, şöyle devam etti:
'Askerleri kayda aldım, yüzlerine zumladım. Bir rütbelinin nizamiyedeki askerleri yönlendirdiğini fark ettim. Yüzünü daha net çekebilmek için telefonun flaşını açtım. Bunun üzerine bu şahıs belindeki tabancayı çekerek bana ateş etti, sırtımdan vuruldum. Kelime-i şehadet getirerek kayıt yapmaya devam eden telefona 'Beni vuran buradaki yetkili kişidir' dedim. Sonra beni vuran rütbeli yanıma gelerek 'Sen video çekmeye devam et geri zekalı' diyerek telefonumu aldı. Beni vurduğu yetmiyormuş gibi bir de telefonumu gasbetti. Bu şahıs, sanıklardan albay Ali Eraslan'a benziyordu. Kesin olarak teşhis edemiyorum ama ikizi kadar benziyordu.'
Kalabalığa ateş eden ve onlarca kişiyi vuran askerlerin rahat davranışlarına bugün bile anlam veremediğini dile getiren Akgün, 'Askerler vatandaşlara ateş ederlerken, o kadar rahat ve kendilerinden emindiler ki karşılarındakiler insan değil de sanki başka bir şeymiş gibi davranıyorlardı. Vatandaşları şehit edenler rahat ve kaygısızlar. Yaralı bir şekilde yerdeyken bunların hepsini görüyordum.' diye konuştu.
Müştekiler Dursun Taşan, İsa Aksekili, Dilaver Koca, Hacı Hüseyin Örsel, Cimşit Yıldırım ve Soner Güner de sanıklardan şikayetçi olduklarını belirterek davaya katılma talebinde bulundu.
Duruşmaya yarın devam edilecek.
14.09.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmada, 15 Temmuz'da şehit düşenlerin yakınlarıyla saldırılarda yaralananlar müşteki sıfatıyla beyanda bulundukları sırada, sanıkların sözlü sataşması nedeniyle gergin anlar yaşandı.
Müştekilerin beyanlarına, hakaret içeren sözlerle karşılık veren sanıklar, Mahkeme Başkanı Selfet Giray'ın talimatıyla salonda çıkarıldı. Müşteki beyanı alınmasına devam edildi.
- 'Üzerine mi alındın'
Ankara İl Emniyet Müdürlüğüne F16'dan atılan bomba nedeniyle yaralanan polis memuru Osman Büte, o gece yaşadıklarını anlattıktan sonra 'Pensilvanya'daki vatan haini Fetullah Gülen başta olmak üzere bütün darbe sanıklarından şikayetçiyim.' dedi.
Büte'nin bu ifadelerine sanıklardan bazıları, 'hakaret ediliyor' gerekçesiyle itiraz etti.
Bunun üzerine Mahkeme Başkanı Giray, müştekiye tepki gösteren sanığa, 'Hayırdır üzerine mi alındın, neden rahat durmuyorsun?' dedi.
Giray, duruşma düzenini bozduğu için sanığın salondan çıkarılmasını istedi.
Kısa süreli gerginliğin ardından duruşma, müşteki beyanlarının alınmasıyla devam etti.
Paralel yapı-15 Temmuz (2016)-29 Mart (2017) 'Ankara 469 sanık (ilk 486) Darbe/Akıncı Hava Üssü' davası
(15 Eylül 2018, 14:49)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: