Ankara'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında Genelkurmay Başkanlığı'ndaki eylemlere ilişkin aralarında sözde 'yurtta sulh konseyi' üyelerinin de yer aldığı 224 kişinin yargılandığı davaya sanıkların esasa ilişkin savunmalarının alınmasıyla devam edildi.
15.09.2018 14:11 Ankara'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında Genelkurmay Başkanlığı'ndaki eylemlere ilişkin aralarında sözde 'yurtta sulh konseyi' üyelerinin de yer aldığı 224 kişinin yargılandığı davaya sanıkların esasa ilişkin savunmalarının alınmasıyla devam edildi.
10.09.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmaya, sanıklar, yakınları, müştekiler ve taraf avukatları katıldı.
Duruşmada, sanıklar uzman erbaş Serkan Candan, yüzbaşı Sedat Taşkın ve üsteğmen Selçuk Topal, esas hakkındaki mütalaaya karşı savunma yaptı.
Yargılama aşamasında suçsuz olduklarının ortaya çıktığını iddia eden sanıklar, beraatlerini talep etti.
Duruşmaya yarın sanık savunmalarının alınmasıyla devam edilecek.
11.09.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmaya, tutuklu ve tutuksuz sanıklar, müştekiler ve taraf avukatları katıldı.
Duruşmada esasa ilişkin savunma yapan eski kurmay binbaşı Ahmet Durmaz, darbe girişimi sırasında Genelkurmay Başkanlığı Stratejik Dönüşüm Daire Başkanlığında görevli olduğunu söyledi.
Durmaz, 15 Temmuz'da daire başkanının saat 20.00'de mesaiden ayrılmasının ardından bir sonraki servis saatine kadar odasında beklediğini, hava almak için dışarı çıktığında ise karargahın çevresinde askeri hareketlilik gördüğünü beyan etti.
Kısa süre sonra bahçeden bağrışma seslerinin duyulduğunu, bu sırada karşılaştığı başka bir dairede şube müdürü Doğan Öztürk'ün 'karargaha saldırı olacağını, nizamiye ve nöbet kulübelerinin takviye edilmesi gerektiğini' söylediğini aktaran Durmaz, bunun üzerine nizamiyeye giderek kışla güvenliğini aldığını iddia etti.
'Maksadım, yalnızca emniyet ile görevli askerleri takviye etmek, karargahın güvenliğini sağlamaktı.' diyen Durmaz, savcılık mütalaasının aksine, dönemin Genelkurmay İkinci Başkanı Yaşar Güler'i kaçırmaya çalışan emir subayı Mehmet Akkurt'a yardım etmediğini savundu.
Durmaz, nizamiyeyi kontrol altına almaya çalıştığı iddiasının gerçek yansıtmadığını, nöbet mevzisinde bulunduğu süre boyunca karargah emniyetini takviye etmekten başka bir eylemde bulunmadığını, sabah saatlerinde de emniyet güçlerine teslim olduğunu öne sürdü.
Aralarında sözde Yurtta Sulh Konseyi üyelerinin de yer aldığı 221 sanığın yargılandığı davanın duruşmasına öğle arası verildi.
Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde esasa ilişkin savunma yapan eski yarbay Serkan Sağ, olay tarihinde Genelkurmay Başkanlığında plan subayı olarak görev yaptığını bildirdi.
Mesaisine devam ettiği sırada koridordan bağrışma sesleri duyup odasından çıktığını belirten Sağ, koridorda karşıladığı bir kişinin 'Dışarı çıkmayın.' dediğini iddia etti.
Sağ, odasındaki televizyondan haberleri izlediğini ancak yaşananlara bir anlam veremediğini, ilerleyen saatlerde dışarıdan gelen silah sesleri üzerine sabaha kadar odasında kaldığını savundu.
Karargahtaki güvenlik kameralarına yansıyan görüntülerde silahlı ve çelik yelekli görüldüğü belirtilen sanık eski yarbay Sağ, '15 Temmuz gecesi, Merasim Sokak benzeri bir terör saldırısı olduğunu düşündüm. Bulunduğum odayı terk etmedim. Görüntülerdeki kişi ben değilim.' iddiasında bulundu.
Genelkurmaydaki güvenlik kamera kayıtlarının delil olamayacağını ileri süren Sağ, idari tahkikat ve bilirkişi raporlarında silahlı ve teçhizatlı olarak görüldüğü fotoğrafların da kendisine ait olmadığını ifade etti.
Darbe girişiminin yaşandığı gece kimseden yasadışı emir almadığını ve kimseye emir vermediğini savunan Sağ, tahliye talebinde bulundu.
Duruşmaya yarın devam edilmek üzere ara verildi.
12.09.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmaya, tutuklu ve tutuksuz sanıklar, müştekiler ve taraf avukatları katıldı.
Duruşmada esasa ilişkin savunma yapan eski deniz kurmay binbaşı Yener Yılmaz, darbe girişiminden önce Genelkurmay Başkanlığında karargah subayı olarak çalıştığını, meslek hayatı boyunca mesai gözetmediğini ve amirleri dışında kimseden emir almadığını söyledi.
Libya'ya yönelik uluslararası yardım misyonunda görevli olarak yurt dışında bulunduğunu ve darbe girişiminden bir gün önce İtalya'dan döndüğünü belirten Yılmaz, 15 Temmuz günü mesaiye gelip komuta katına sunulmak üzere göreve ilişkin sonuç raporu hazırlamaya başladığını anlattı.
Raporu eksikleri gidermesi için Albay Yalçın Yalçınkaya'ya sunduktan sonra saat 16.00 sıralarında yabancı dil sınavı başvurusu için ÖSYM'ye gittiğini kaydeden Yılmaz, saat 18.30 gibi kışlaya döndüğünü, raporu tamamlayıp saat 21.00'deki servisle evine gitmeyi planladığını öne sürdü.
Odasında sivil kıyafetiyle oturduğu sırada koridorda hareketlilik olduğunu dile getiren Yılmaz, bunun üzerine dışarı çıktığını, terör saldırısından bahsedilmesi üzerine şube müdürünün emriyle üniformasını giyip bahçe bölgesine intikal ettiğini savundu.
Sanık Yener Yılmaz, savunmasına şöyle devam etti:
'Verilen emir üzerine daha önce hiç gitmediğim cephanelik bölgesinden MP5 silah aldım, oradan çıktığımızda kule nizamiye bölgesine gitmek zorunda kaldım. Denizci bir karargah subayı olarak terör saldırısına karşı çevre emniyeti aldığımızı düşündüm. Karargah alarm durumuna geçince yaşanan durumun bir terör saldırısı olduğuna dair kafamda hiçbir soru işareti kalmamıştı. Orada bulunan Özel Kuvvetler personelinin komutanlara suikast olabileceğini söylemesi üzerine gelen helikopterlerin komutanları tahliye edeceğini düşündüm.'
'15 Temmuz gecesi olaylardan habersiz şekilde çalışırken verilen emir üzerine görev bilinciyle 26 No'lu kapıya gittim.' diyen Yılmaz, amirlerinin emriyle aldığı silahı kullanmadan gece boyunca nizamiyede bulunduğunu iddia etti.
Nizamiye civarında toplanan halka karşı silah kullanmadığını ve sabah saatlerinde gelen emniyet personeline direnmeden teslim olduğunu öne süren Yılmaz, tahliye talebinde bulundu.
Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde esasa ilişkin savunma yapan sanık eski astsubay Talha Atlanel, darbe girişiminden önce Özel Kuvvetler Komutanlığında bilgi sistem astsubayı olarak görev yaptığı söyledi.
Atlanel, 15 Temmuz'da binbaşı Abdurrahim Aksoy'un kendisini arayıp, arızalanan bilgisayarının tamiri için çağırdığını, bunun üzerine evinden ayrılıp saat 20.20'de Aksoy ile buluştuklarını beyan etti.
Aksoy'un Genelkurmaya uğraması gerektiğini söylemesi üzerine Aksoy ile saat 21.00'de Genelkurmaya girdiklerini söyleyen Atlanel, burada silahlı ve teçhizatlı ÖKK personelini gördüğünü, silah sesleri üzerine dışarının güvenli olmadığını düşünerek Genelkurmay karargahında beklemeye başladığını öne sürdü.
Bilgisayar tamiri için evden çıktığını, gelişen olaylar nedeniyle Genelkurmaya gittiğini iddia eden Atlanel, savunmasına şöyle devam etti:
'Komuta katında ilk gördüğüm kişi Levent Türkkan'dı. Misafir odasına geçmemizi söyledi. Misafir odasında kapılar kapalı şekilde bekledim. Misafir odasında astsubay Murat Bingül de vardı. Saat 02.00'ye kadar Murat Bingül ve bazı özel kuvvet personeli ile bekledik.'
Karargahtaki güvenlik kameralarına yansıyan görüntülerde silahlı olduğu belirtilen sanık Atlanel, o gece kimseye karşı silah kullanmadığını, hiçbir suç işlemediğini savundu.
Atlanel, hakkındaki FETÖ üyesi olduğuna ve örgüt evlerinde kaldığına dair tanık beyanlarını da reddetti.
Sanık eski astsubay Ömer Gürsel Çetin de üzerine atılı suçları reddederek, beraat talebinde bulundu.
Duruşmaya yarın devam edilmek üzere ara verildi.
13.09.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmaya, tutuklu ve tutuksuz sanıklar, müştekiler ve taraf avukatları katıldı.
Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde söz alan sanık eski üsteğmen Selçuk Topal, esasa ilişkin ek savunma yapmak istediğini mahkeme heyetine iletti.
Heyetin, ek savunma talebini kabul etmesi üzerine huzura alınan sanık Topal, darbe girişiminden önce Özel Kuvvetler Komutanlığı'nda görev yaptığını, askerlik hayatı boyunca komutanları tarafından verilen emirleri, emir-komuta zinciri içerisinde sorgulamadan icra ettiğini anlattı.
'Akıncı Üssü'ne emirle gittim. Darbe girişimini bilmezken, darbe saatinin geriye çekildiğini nasıl bilebilirim.' diyen Topal, komutanının emriyle Akıncı Üssü'nden Genelkurmay'a gittiklerini belirtti.
Topal, kışladan içeri girdiklerinde eski albay Fırat Alakuş'un emriyle Genelkurmay'ın arka bahçesinde beklediğini, o gece bulunduğu bölgede çatışma olmadığını, olağan dışı durumu sabaha karşı fark ettiğini ileri sürdü.
Kamera kayıtları ve tüm deliller incelendiğinde suçsuz olduğunun ortaya çıkacağını belirten Topal, beraat talebinde bulundu.
Duruşmaya yarın sanık savunmalarıyla devam edilecek.
14.09.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmaya, tutuklu ve tutuksuz sanıklar, müştekiler ve taraf avukatları katıldı.
Darbe girişimini sırasında Genelkurmay Başkanlığında yakalanan Özel Kuvvetler Komutanlığı (ÖKK) personeli sanık eski üsteğmen Uğur Bostan esasa ilişkin savunma yaptı.
Bostan, olay tarihinde yıllık izinde olduğunu, 15 Temmuz'da evindeyken tim komutanı eski yüzbaşı Murat Çakır'ın arayıp akşam koruma tatbikatı yapılacağını söylemesi üzerine birlikte Akıncı Üssü'ne gittiklerini anlattı.
Akıncı'da iken tatbikatın Genelkurmayda yapılacağının emredildiğini daha sonra otobüsle buraya götürüldüklerini belirten Bostan, karargaha girdikten sonra emniyet aldığını kaydetti.
Otobüsten indikten sonra tüm personelin karargaha doğru ilerlediğini söyleyen Bostan, savunmasına şöyle devam etti:
'Karargaha ilerlerken bir albay yanımıza geldi. Tatbikat için burada bulunduğumuzu söyledi. O sırada karargah tarafından 3-4 el silah sesi duydum. İçerideki diğer Özel Kuvvetler personeliyle karşılaştım, bana Genelkurmay Başkanını korumaya geldiklerini söylediler. Benden de güney nizamiyeye gitmemi istediler.'
Daha sonra Kara Kuvvetleri Komutanlığı tarafına geçtiğini, burada Türk bayrağı taşıyan vatandaşlar gördüğünü anlatan Bostan, bunun üzerine bilgi almak için karargaha döndüğünü ama kimseden bilgi alamadığını öne sürdü.
Bostan, daha sonra bahçede beklediğini iddia ederek, sabah olduğunda eski albay Fırat Alakuş'un ÖKK personelini karargaha çağırdığını öğrenmesi üzerine personelin toplandığı bölgeye geçtiğini söyledi.
Alakuş'un kandırılıp tuzağa düşürüldüklerini, gelen kişilere bildiklerini anlatmalarını söylemesi üzerine polise teslim olduklarını ifade eden Bostan, kimseye karşı silah kullanmadığını ve ateş etmediğini, konusu suç teşkil edecek bir davranışı olmadığını ileri sürdü.
O gece şehit edilen Kara Kuvvetleri Komutanı koruma personeli Astsubay Bülent Aydın'ın vurulması olayında bir dahli olmadığını savunan Bostan, beraat talebinde bulundu.
Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde esasa ilişkin savunma yapan eski tuğgeneral Uğur Şahin olay tarihinde Genelkurmay Başkanlığı Personel İşlem Daire Başkanı olarak görev yaptığını söyledi.
Şahin, daha önce mahkemede verdiği ifadelerini tekrar ettiğini bildirerek, rütbesinden dolayı tutuklu olduğunu öne sürdü.
Darbe girişiminin yaşandığı gece görev yeri olan karargahta olduğunu, olaylar çıktığı için terk edemediğini savunan Şahin, emrinde olup da kalkışmaya katılan bir askeri birliği olmadığını belirtti.
İddia makamının esasa ilişkin mütalaasına katılmadığını beyan eden Şahin, savunmasına şöyle devam etti:
'Hakkımda FETÖ mensubu olduğuma, darbenin yanında olduğuma darbeyi ve önceden bildiğime tek bir husus bulamazsınız. Darbenin mağduruyken 2 yılımı hapishanede geçirdim. Rütbeme bakıp 'O gece neden FETÖ ile mücadele etmedin?' diyorlar. Ben FETÖ ile mücadeleme 14 yaşında harp okulunda başladım. O yaşta o yıllarda bunların evlerine gidenleri komutanlarıma bildirdim. Bir tuğgeneral olarak 'Neden darbeyi önlemediniz?' diye soruyorlar. Benim rütbemde olup da birlikleri sokaklarda dolaşan alay komutanı kahraman, ben hain olarak yargılanıyorum.
Benim o gece neden derdest edilmediğim soruluyor. Bir cunta faaliyetinde askerlerin askerleri derdest etmesi çok görülen bir durum değildir. Bu işi planlayanlar herkesi karşılarına almak istememişlerdir. Bu darbeyi derdest edilenler değil millet sokaklara çıkıp önlemiştir.'
Cuntacılar tarafından sıkıyönetim listesinde bulunup haklarında işlem yapılmayanların da olduğunu öne süren Şahin, FETÖ'cülerin atama listesinde olmasının iradesinin dışında olduğunu iddia etti.
Şahin, beraat talebinde bulundu.
Duruşmaya 17 Eylül Pazartesi devam edilmek üzere ara verildi.
Paralel yapı-15 Temmuz (2016)-03 Mart (2017) 'Ankara 224 sanık (ilk 221) Darbe Ana (Çatı) Yapılanması' davası
(15 Eylül 2018, 14:11)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: