Ankara'da, Eski CHP Genel Başkanı ve Antalya Milletvekili Deniz Baykal ile eski MHP'li yöneticilerin özel hayatlarına ilişkin görüntülerin yayımlanmasıyla ilgili Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) elebaşı Fetullah Gülen'in de aralarında bulunduğu 171 kişinin yargılandığı davaya sanık savunmalarıyla devam edildi.
11.08.2018 16:21 Ankara'da, Eski CHP Genel Başkanı ve Antalya Milletvekili Deniz Baykal ile eski MHP'li yöneticilerin özel hayatlarına ilişkin görüntülerin yayımlanmasıyla ilgili Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) elebaşı Fetullah Gülen'in de aralarında bulunduğu 171 kişinin yargılandığı davaya sanık savunmalarıyla devam edildi.
06.08.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 14. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmaya, tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile taraf avukatları katıldı.
Sanık eski polis Osman Karakuzu, savunmasında iddianamede isnat edilen suçlamaları kabul etmediğini söyledi.
Karakuzu, 2014 öncesinde İzmir İstihbarat Şube Müdürlüğü'nde Teknik Operasyon (TEKOP) bürosunda görev yaptığını, büronun görevinin, hakkında dinleme kararı alınan kişilerle ilgili yazışmaları içerik değil, şekil yönünden hazırlamak olduğunu iddia etti.
'TEKOP büronun yaptığı işlemler sekreteryalık görevidir.' diyen Karakuzu, müşteki Cüneyt Bayrak'ın telefonlarının usulsüz olarak dinlenilmesine ilişkin mahkeme kararına dayanak oluşturan bir evrakta paraf/imzasının bulunması ile suçlandığını hatırlattı.
Karakuzu, Bayrak'ı tanımadığını, dinlenmesiyle ilgili herhangi bir tespit ve değerlendirmesi bulunmadığını, attığı parafın ise görev gereği olduğunu savundu.
Hakkındaki terör örgütü üyeliğini de kabul etmeyen Karakuzu, eşinin Bank Asya'da hesabının bulunması, kızının da Şifa Üniversitesi Hastanesi'nde hemşire olarak çalışmasının suç maksatlı olmadığını ileri sürdü.
Aleyhinde ifade verenlerin beyanlarını da reddeden Karakuzu, örgütün kriptolu haberleşme programı ByLock kullandığı iddiasını da kabul etmedi.
Karakuzu, örgüt mensuplarınca hazırlanan listede, FETÖ mensubiyeti olan, teslimiyeti, sadakati ve bağlılığı en üst seviyede bulunan kişileri ifade ettiği belirtilen 'Derece 1: A5 harfleriyle' kodlanmasını da reddederek, bunu yapanlardan şikayetçi olduğunu söyledi.
Sanık Karakuzu, tahliyesini ve beraatini talep etti.
Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde eski Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanı sanık Ramazan Akyürek savunma yaptı.
Suçlamaları kabul etmeyen Akyürek, hakkında FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'e sunulduğu değerlendirilen yazı içeriğiyle ilgili, gönderildiği iddia edilen mektubun uydurma olduğunu öne sürdü.
'Benim bir örgüte bağlılığım, sadakatim asla olmamıştır.' diyen Akyürek, görevde bulunduğu sürece emniyetteki önemli yerlere örgütsel amaçla atamalar yaptığı suçlamasını da reddetti.
Akyürek, Emniyet Genel Müdürlüğü ve İstihbarat Daire Başkanlığının mevzuatı dışında işlem yapmadığını, zorunlu olmadıkça hiçbir yöneticiyle ilgili değişiklikte bulunmadığını ileri sürdü.
Sadece V.Y'yi önceden tanıdığı ve güvendiği için personel şubeden ve haber alma birimlerinden sorumlu başkan yardımcısı olarak görevlendirdiğini iddia eden Akyürek, bunun dışında normal atamalar, eş durumu, sağlık, güvenlik, eğitim, kurum değişikliği ve başka nedenlerle yapılan planlı tayinlerin Emniyet Genel Müdürlüğü Personel Dairesi Başkanlığınca gerçekleştirildiğini savundu.
Akyürek, iki karar emri ve iki mahkemeye sevk yazısında imza/parafı bulunması dolayısıyla da bir suçlamada bulunulduğuna değinerek, daire başkanı olması nedeniyle bu evrakları onaylamış olabileceğini ifade etti.
Banka Asya'ya tarla parasını yatırmış
Mesleğe başladıktan sonra bir süre yurt dışında görevlendirildiğini ardından Türkiye'ye döndükten sonra bir ev ve tarla aldığını anlatan Akyürek, bir süre sonra parsellere bölünen arsasından parçaları, ihtiyaç duydukça sattığını ve uzun zaman önce Bank Asya'da açtığı hesaba faizsiz bankacılıktan dolayı yatırdığını anlattı.
Akyürek, ihtiyaç duyduğu vakit arsa sattığını, örgüt liderinin talimatıyla para yatırmadığını, zaten bir süre sonra banka ile ilgili sıkıntılar ortaya çıkınca hesabını kapattığını iddia etti.
Örgütün kriptolu haberleşme programı ByLock'u kullandığına yönelik iddiaları da reddeden Ramazan Akyürek, örgüt yöneticisi olduğuna ilişkin iddiayı da kabul etmedi.
'Benim bir örgüte bağlılığım, sadakatim asla olmamıştır.' diyen Akyürek, hayatının her anının terörle mücadele içinde geçtiğini savundu.
Akyürek, 'Özel hayatımda da meslek yaşamımda da toplumun tüm kesimlerine eşit mesafede durdum. Bir örgüt mensubu olmadım. Meslek hayatım ve özel yaşamım boyunca emniyet teşkilatı hiyerarşisi dışında legal ya da illegal bir hiyerarşiye dahil olmadım.' ifadelerini kullandı.
Örgüt üyelerince hazırlanan listede FETÖ mensubiyeti olan, teslimiyeti, sadakati ve bağlılığı en üst seviyede olan kişileri tanımladığı belirtilen 'A5' şeklinde kodlandığına iddianamede yer verilen Akyürek, bu listeyi kabul etmediğini, hazırlayanlardan da davacı ve şikayetçi olduğunu kaydetti.
Ramazan Akyürek, tahliye ve beraat talebinde bulundu.
Duruşmaya, yarın devam edilmek üzere ara verildi.
07.08.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 14. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmaya tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile avukatları katıldı.
Duruşmada, Ankara Emniyet Müdürlüğü eski İstihbarat Şube Müdür Yardımcısı Yurt Atayün savunma yaptı.
Atayün, hakkında müşteki Yusuf Ziya Yağmur'un usülsüz dinlendiğiyle ilgili suçlama bulunduğunu belirterek, olayın gerçekleştiği 2008 yılında şubeye yeni atandığını ve 'sol bürodan' sorumlu olduğunu ifade etti.
Yurt Atayün, Müşteki Yağmur'un 'iletişime müdahale talep formuyla' alakalı ilgili müdür yardımcısının muhtemelen izinde bulunmasından dolayı mahkemeye gönderilen evrakta paraf atmış olabileceğini savundu.
Parafı kabul eden Atayün, tek başına formdaki parafın anlamı bulunmadığını ileri sürdü.
FETÖ üyeliğini de reddeden Atayün, örgütün şifreli haberleşme programı ByLock kullandığı yönündeki iddiayı da kabul etmedi.
Hakkında örgüt mensubu olduğuna dair yapılan fişlemeyi de reddeden Atayün, beraatini talep etti.
Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde, 2003-2012 arasında Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığında çalışan ve başkan yardımcılığı görevinde bulunan eski Bitlis İl Emniyet Müdürü Saadetin Akgüç savunma yaptı.
Akgüç, 2009-2012 arasında başkan yardımcılığı görevini üstlendiğini ifade ederek, idari personelden sorumlu olduğunu belirtti.
Terör örgütü üyeliğini reddeden Akgüç, aynı zamanda FETÖ mensubiyeti olan, teslimiyeti, sadakati ve bağlılığı en üst seviyede bulunan kişileri belirten 'A5' ifadesiyle yapılan fişlemeyi de kabul etmedi.
Suçlamaların arasında örgütün kriptolu haberleşme programı ByLock kullandığı iddiası da bulunan Akgüç, böyle bir program yüklemediğini ve kullanmadığını savundu.
Akgüç, FETÖ'nün 'gaybubet evleriyle' ve izdivaç çağındaki çocuklarla ilgilendiği yönünde iddialar bulunduğunu da belirterek, iddiaları reddetti.
'Gaybubet' ifadesini ilk kez televizyondan duyduğunu, bu evlerde hiç kalmadığını ileri süren Akgüç, izdivaç çağındaki çocuklarla ilgilendiği yönündeki iddiaların da doğru olmadığını savundu.
Saadettin Akgüç, müşteki İhsan Barutçu'nun özel hayatına ilişkin ses ve görüntü kaydı elde etmek amacıyla İstanbul'daki ikametinde çalışma yapacak personelin görevlendirilmesi yazısında imzası bulunduğuna yönelik suçlamayı da kabul etmedi.
Dairede üç başkan yardımcısı bulunduğunu, kendisinin ise teknik ya da haber alma şubelerinden değil, yalnızca idari şubelerden sorumlu olduğunu ifade eden Akgüç, İstanbul'a gönderilen personelin teknik şube personeli olduğunu anlattı.
Akgüç, bu personelin görevlendirmesinin de yine teknik şubelerden sorumlu başkan yardımcısı tarafından onaylandığını, ilgili resmi yazının daha sonra zaruri masraflarla ilgili imza için kendi sorumluluğunda bulunan şubeye geldiğini anlattı. Personelin yolluktan faydalanması için imzası ve onayı alındığını belirten Akgüç, sorumluluğun teknik şubede olduğunu savundu.
Suçlamaları kabul etmeyen Akgüç, beraat talebinde bulundu.
Sanık eski Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı Teknik Şube Müdür Yardımcısı Sedat Zavar'da savunmasında hakkındaki suçlamaları kabul etmedi.
Zavar, daha önce örgüt üyeliği hakkında başka bir davadan ceza aldığını belirterek, bu suçtan dolayı mükerrer yargılanmayı talep etti.
İddia edilen eylemleri işlediğine dair somut bir belge bulunmadığını savunan Zavar, aleyhindeki sanık ve tanık beyanlarını da reddetti.
Duruşmaya yarına devam edilmek üzere ara verildi.
08.08.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 14. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmaya tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile avukatları katıldı.
Duruşmada, sanık eski komiser yardımcısı Abdül Köksal ek savunma verdi. Köksal, 2007'de Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı'na memur olarak atandığını ifade ederek, 2014'te komiser yardımcısı olduğunu söyledi.
Müştekiler Gülen Bayıllıoğlu, Deniz Baykal, Mehmet Ekici ve Recai Yıldırım'a yönelik gerçekleştirilen teknik takiplere katılmakla suçlandığını belirten Köksal, suçlamaların HTS kayıtlarına dayalı olarak uydurulduğunu iddia etti. Köksal, bu konuda hakkında sanık ya da tanık beyanı da bulanmadığını ileri sürdü.
Köksal, Gülen Bayılloğlu'na yönelik bir faaliyete katılmadığını, iddia edildiği üzere kırılan bir kapı kilidi ve kopya anahtar çalışması içinde bulunmadığını savunarak bu iddianın da HTS kayıtlarına dayandırıldığını öne sürdü.
Köksal, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'a yönelik bir çalışmaya da ne katıldığını ne de şahit olduğunu belirterek, Çukurambar'da çalışma yapıldığı belirtilen evi de bilmediğini iddia etti.
Nesrin Baytok'u ya da Can Baytok'u da tanımadığını ileri süren Köksal, Çukurambar'da HTS kaydı bulunmasını da amiri Sedat Zavar'ın evinin orada olması ve ona gitmesine bağladı. Köksal, ayrıca banka, sağlık gibi nedenlerle de Çukurambar bölgesine çok defa gittiğini söyledi.
Mehmet Ekici ve Recai Yıldırım'a yönelik bir çalışmaya da katılmadığını iddia eden Köksal, HTS kayıtlarından yola çıkılarak, yanlı yorumlarla bu çalışmalardan haberi olduğu veya çalışmalara katıldığı yönünde iddialarda bulunulduğunu savundu.
FETÖ üyesi olmadığını, iddia edildiği üzere örgütün şifreli haberleşme programı ByLock'u kullanmadığını savunan Köksal, tahliyesini ve beraatini talep etti.
Sanık eski polis memuru Latif Harun Pişkin de SEGBİS bağlantısıyla yaptığı savunmasında, hakkındaki suçlamaları reddederek, başka bir davada benzer suçlardan yargılandığını ve dosyasının o mahkemedeki dosyayla birleştirilmesini talep etti.
Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde sanık eski emniyet müdürü Osman Gülbel savunma yaptı.
Gülbel, 2007'de Ankara İstihbarat Şube Müdürlüğünde, 2011'den sonra da Düzce İstihbarat Şube Müdürlüğünde görev yaptığını belirterek, hakkındaki suçlamaları reddetti.
Önleme amaçlı dinleme çalışmasıyla ilgili suçlamanın asılsız olduğunu savunarak kabul etmeyen Osman Gülbel, FETÖ üyesi olmadığını da ileri sürdü.
Gülbel, FETÖ'nün mahrem yapısına ilişkin oluşturulan listede teslimiyeti, sadakati ve bağlılığı en üst seviyede olan kişileri ifade ettiği belirtilen 'A5' şeklinde kodlanmasını da kabul etmedi.
Örgütün şifreli haberleşme programı ByLock'u kullandığını da reddeden sanık Gülbel, başka bir mahkemede de benzer suçlardan yargılandığı için dosyasının ayrılmasını, ayrıca tahliyesini ve beraatini talep etti.
Duruşmaya yarın devam edilmek üzere ara verildi.
09.08.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 14. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmaya tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile avukatları katıldı.
Sanık eski başkomiser Tolga Güzeltaş, savunmasında, tarafına usulsüz dinleme iddialarının isnat edildiğini belirterek, İstanbul'da başka bir davada da yargılandığını aktardı. Suç isnat edilen dinlemeye yönelik talep formlarının İstanbul'da düzenlendiğini, dinlemelerin de İstanbul'da yapıldığını anlatan Güzeltaş, dosyasının bu davanın dosyasıyla birleştirilmesini talep etti.
Güzeltaş, savunmasında da müştekiler Nihat Özcan, Gülen Bayıllıoğlu, Erkan Bayıllıoğlu ve Ahmet Hurşit Tolon'un usülsüz dinlenmesiyle alakalı bazı evrakta imzasının bulunmasıyla ilgili suçlamayı reddetti.
FETÖ'nün kriptolu haberleşme programı ByLock kullandığı iddiasıyla alakalı İstanbul'daki bir davadan hüküm giydiğini belirten Güzeltaş, hakkında örgüt mensubiyeti olan, teslimiyeti, sadakati ve bağlılığı en üst seviyede bulunan kişileri ifade ettiği bildirilen 'A5' şeklinde yapılan kodlamayı da kabul etmedi.
Başka bir davadan tutuklu, bu davadan tutuksuz sanık Yunus Hazar da savunmasında terör örgütü üyesi olma suçlaması bulunduğunu, dinlemelerle ilgili bir isnatta bulunulmadığını söyledi.
Örgüt üyeliğinin de ByLock programına dayandırıldığını iddia eden Hazar, bu programı yüklemediğini, yüklemek için talimat almadığını, yüklenmesi için kimseye talimat vermediğini ileri sürdü.
Hazar, aleyhindeki tanık beyanının da iftira olduğunu iddia ederek beraatini istedi.
Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde, 2009'a kadar Ankara İstihbarat Şube Müdürlüğünde müdür yardımcısı, sonrasında da 2011'e kadar Aydın'da İstihbarat Şube Müdürü olarak görev alan tutuksuz sanık eski polis A.P. savunma yaptı.
Müşteki Gülen Bayıllıoğu'nun usulsüz dinlenmesiyle alakalı iletişime müdahale talep formunda imzası olduğu ancak bununla ilgili hazırlanan üst yazıda parafının bulunmadığını belirten A.P, ayrıca üst yazıda parafı olmadığına iddianamede de yer verildiğini söyledi. A.P, formu daha önce dinleme yapıldığı için paraflamış olduğunu, bu dinlemenin süresinin de daha uzun sürebilecekken 76 günde sonlandırılmış olduğunun belirlendiğini anlattı.
Müşteki Nihat Ali Özcan ile alakalı üst yazıda parafının olmadığını, iki uzatma talep formunda imzasının bulunduğunu dile getiren A.P, talep formlarının resmi belge niteliği taşımadığını ve hukuki bir niteliği bulunmadığını savundu.
A.P, 'Dinlemelerin gerçekleşmesinde doğrudan bir yetkim yoktur. Sadece sıralı amir olduğum için paraf ve imzam vardır. Yapılan dinlemelerin hiçbir safhasında yer almadım.' diye konuştu.
Hakkındaki terör örgütü üyeliğini de reddeden A.P, FETÖ'nün kriptolu haberleşme programı ByLock kullandığı iddiasının doğru olmadığını öne sürdü.
Başka bir davada da benzer suçlardan yargılandığını ve dosyasının birleştirilmesini talep eden A.P, beraatini istedi.
Eski istihbarat dairesi başkanı da savunma yaptı
Duruşmada savunma yapan sanık emekli İstihbarat Dairesi Başkanı Ömer Altıparmak da suçlamaları kabul etmedi.
Altıparmak, 2010'da Kastamonu Emniyet Müdürü iken Ankara'ya çağrıldığını ve İstihbarat Dairesi Başkanlığı teklif edildiğini, 7 Haziran 2010'da da üçlü kararname ile atamasının yapıldığını söyledi.
Atandığı tarihin iddianamede suç tarihi olarak yazıldığını söyleyen Altıparmak, hukuki bir bakış açısı olmadığını öne sürdü.
Hayatı boyunca hiçbir suç işlemediğini ileri süren Altıparmak, 'Her nedense 2014'ten itibaren birçok adli ve idari soruşturmanın hedefi oldum. Çok sayıda dava açıldı. Hiçbir davanın iddianamesinde Ömer Altıparmak'ın suç teşkil eden bir eylemi yer almadı, yoktur. Sadece bir dönem istihbarat daire başkanı olduğum için varsayım ve değerlendirmelerle suçlanmaktayım.' diye konuştu.
İstihbarat Daire Başkanlığından 2013'te alındığını, il emniyet müdürlüğü veya yurt dışı görev teklif edildiğini ancak kendisinin bunu istemediğini iddia eden Altıparmak, bir üst görev olan Özel Güvenlik Denetleme Başkanlığına atamasının yapıldığını bildirdi.
Altıparmak, 2014'te kendi istediğiyle emekli olduğunu, birkaç defa gözaltına alındığını, en son İzmir Dikili İlçe Emniyet Müdürlüğüne hakkındaki gözaltı kararını öğrendikten sonra teslim olduğunu anlattı.
Ömer Altıparmak, 2018'de ByLock iddiasına dayalı örgüt üyeliğinden 13 yıl ceza aldığını ifade ederek, programı kullanmadığını ancak ByLock'un istihbari bir veri olmasından dolayı delil niteliği de taşıyamayacağını ileri sürdü.
Varsayım ve soyut iddialarla suçlandığını öne süren Altıparmak, bu davanın, hakkında örgüt suçlamasıyla açılan dördüncü dava olduğunu, bu yüzden reddine karar verilmesi gerektiğini belirtti.
Sanık Gürsel Aktepe'nin soruşturma aşamasında FETÖ mensubu olduğuna yönelik beyanını, mahkemede kötü muamele altında verdiğini söylediğini anlatan Altıparmak, aleyhindeki beyanları reddetti.
Altıparmak, evinde yapılan aramada bulunan ve terör örgütü lideri Fetullah Gülen tarafından yazıldığı iddia edilen notun kendisinin olmadığını savunarak, bulunan kağıt üzerinde parmak izi ve gerekli diğer tespitlerin yapılmasını talep etti.
Kimseye konusu suç teşkil edecek sözlü ya da yazılı bir emir vermediğini savunan Altıparmak, İstihbarat Daire Başkanlığı yapmasının da suç isnat etmek için yeterli bir sebep olmadığını söyledi. Altıparmak, usulsüz dinlemelerle ilgili isnatları da kabul etmedi.
Altıparmak, davanın reddi talebi bu aşamada kabul edilmeyecekse de tahliyesini istedi.
Başka bir dosyadan tutuklu 2008-2013'te İstihbarat Daire Başkanlığında görev almış sanık eski emniyet müdürü Tamer Bülent Demirel ise savunmasında suçlamaları reddetti.
Duruşma yarına ertelendi.
10.08.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 14. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmaya, tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile taraf avukatları katıldı.
Duruşmanın bugünkü oturumunda mahkeme heyeti sanıkların ve avukatlarının taleplerini dinledi.
Tahliye ve beraatlerini talep eden sanıklardan bazıları, benzer suçlamalarla başka davalarda da yargılandıkları dosyaların ayrılmasını istedi. Mahkeme heyeti, avukatların da taleplerini dinledi.
Müşteki Deniz Baykal'ın vekili Muzaffer Yılmaz da dosyanın ayrılması talebini yineledi.
Daha sonra mütalaasını açıklayan duruşma savcısı, haklarında yakalama kararı bulunan sanıkların yakalanmalarının beklenmesini, bir kısım sanıklar, müdafileri ve müşteki vekilinin tefrik ve birleştirme taleplerinin bu aşamada ayrı ayrı reddine karar verilmesini istedi.
İddia makamı, örgütün kriptolu haberleşme programı ByLock'u kullanan bazı sanıkların HTS kayıtları ile internet trafik bilgilerinin celbi için BTK'ya müzekkere yazılmasını talep etti.
Tutuksuz sanıkların adli kontrol kararının sürmesini isteyen savcı, tutuklu sanıkların tutukluluk hallerinin devamını istedi.
Müzakere için duruşmaya ara verildi.
Savcının mütalaasının ardından duruşmaya müzakere için ara veren Mahkeme Başkanı Bayram Kantık, daha sonra ara kararı açıkladı.
Yakalamalı sanıkların yakalamalarının beklenmesine hükmeden heyet, bir kısım sanıklar, müdafileri ve Deniz Baykal vekilinin tefrik ve birleştirme talepleri hakkında daha önce karar verildiğinden, yeniden karar verilmesine yer olmadığına karar verdi.
Mahkeme, tutuksuz sanıklar için uygulanan adli kontrol şartının kaldırılması yönündeki talepleri reddetti, tutuksuz yargılanan ve savunması alınıp duruşmalardan vareste tutulmak isteyen sanıkların bu taleplerini ise kabul etti.
Mahkeme, Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı yapmış ancak başka davadan hükümlü sanık Ömer Altıparmak ile Hami Güney, Sedat Zavar, Abdülhalim Sönmez, Ahmet Ümit Seçkin, Ertan Aslan, İzzet Yılmaz, Mehmet Demirbilek, Nurullah Karataş, Okan Aytekin, Osman Gülbel, Yener Dönmez, Şaban Albayrak ve Abdül Köksal'ın yurt dışı çıkış yasağı da konularak adli kontrol şartıyla tahliyesine hükmetti.
Mahkeme, diğer tutuklu sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar verdi.
Duruşma, 25 Eylül'e ertelendi.
İDDİANAME
İddianamede, söz konusu eylemlere katıldıkları tespit edilen 171 sanıktan 151'inin FETÖ mensubu olduğu, 164'ünün emniyet istihbarat birimlerinde görev yaptığı belirtildi.
Sanıkların, 'silahlı terör örgütü kurma ve yönetme', 'silahlı terör örgütüne üye olma', 'siyasi hakların kullanılmasını engelleme', 'özel hayatın gizliliğini ihlal etme', 'kişisel verileri hukuka aykırı olarak ele geçirme', 'haberleşmenin gizliliğini ihlal etme', 'kamu görevlisinin sahteciliği' ve 'nitelikli olarak konut dokunulmazlığını ihlal etme' suçlarından cezalandırılmaları talep ediliyor.
Sanıklar tarafından söz konusu eylemler kapsamında 24 mağdur/müştekiye yönelik, 10 ikametgah, 2 iş yeri olmak üzere 12 ayrı adrese, ses ve görüntü alabilen cihazlar yerleştirildiği, teknik araçlarla izleme ve dinleme yapıldığı, elde edilen ses ve görüntülerin bir kısmının örgütün amaçları doğrultusunda hedefsel olarak internette yayımlandığı bildirildi.
İddianamede, 'Tüm organlarıyla devlet yönetimini ele geçirme amaç ve hedefi bulunan FETÖ'nün, bu amaç ve hedeflerin gerçekleştirilmesine yönelik olarak siyasi hayatı dizayn etmek için emniyet istihbarat birimlerinde bulunan örgüt mensuplarının etkin katılımı ve çalışmaları ile 'kaset kumpasları' denilen operasyonları gerçekleştirdiği, örgüt kurucusu ve yöneticisi olan şüpheli Fetullah Gülen'in, örgütün emniyet istihbarat birimlerindeki mensuplarına doğrudan ve dolaylı talimatlar vererek soruşturmaya konu edilen müştekilere yönelik eylemlerin gerçekleştirildiği anlaşılmıştır.' değerlendirmesinde bulunuldu.
Mağdur ve müştekiler
İddianamede Bekir Aksoy, Ahmet Hurşit Tolon, Bülent Dinmez, Deniz Baykal, İhsan Barutçu, Mehmet Ekici, Metin Çobanoğlu, Mehmet Taytak, Osman Çakır, Recai Yıldırım, Ahmet Deniz Bölükbaşı, Aydın Deliktaşlı, Can Baytok, Cüneyt Bayrak, Emine Ülker Tarhan, Feridun Pehlevan, Gülen Bayıllıoğlu, İbrahim Erkan Bayıllıoğlu, Kadir Özbek, Mustafa Cihan Paçacı, Nihat Ali Özcan, Süleyman Biroğul, Ümit Şafak ve Yusuf Ziya Yağmur ile MHP Genel Başkanlığı, mağdur ve müşteki olarak yer alıyor.
Paralel yapı-28 Eylül (2017) 'Ankara 171 sanık Deniz Baykal ve MHP milletvekillerine kaset kumpası' davası
(11 Ağustos 2018, 16:21)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: