Kocaeli'de, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimi sırasında Donanma Komutanlığı'ndaki eylemlere ilişkin 50'si tutuklu, 12'si firari 90 sanığın yargılandığı davaya, sanıkların esasa ilişkin savunmalarıyla devam edildi.
11.08.2018 17:15 Kocaeli'de, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimi sırasında Donanma Komutanlığı'ndaki eylemlere ilişkin 50'si tutuklu, 12'si firari 90 sanığın yargılandığı davaya, sanıkların esasa ilişkin savunmalarıyla devam edildi.
07.08.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Kocaeli 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nce, 17 Temmuz'da verilen aranın ardından Kocaeli Kapalı Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'ndeki salonda yapılan duruşmaya, bazı tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile avukatları ve yakınları katıldı.
Davaya müdahil olan Cumhurbaşkanlığı adına avukatlar Halit Çokan, Abdullah Yörük ve Emre Arık, TBMM adına avukat Ömer Burak Barış, eski AK Parti Kocaeli İl Başkanı Şemsettin Ceyhan'ın avukatları Samet Genç ve Hüseyin Coşkun da duruşmada hazır bulundu. Duruşmayı bazı sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ve vatandaşlar izledi.
Mahkeme heyetinin, savcılık mütalaasında haklarında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası talep edilen tutuksuz sanıklar Eski TCG Yavuz Gemisi'nin Savaş Harekat Merkezi Subayı Teğmen Erdinç Özdemir ve Silah Elektronik Subayı Teğmen Murad Hüdavendigar Bozik için istenen kanun maddesindeki cezanın miktarına ve kaçma olasılığına binaen tutuklanmaları yönünde karar verdiği belirtildi.
Emniyete teslim olan sanık Erdinç Özdemir'in çıkarıldığı mahkemece tutuklanmasıyla davada tutuklu yargılanan sanık sayısı 50'ye yükseldi.
Duruşmada söz alan, Cumhurbaşkanlığı adına müdahil avukat Halit Çokan, Cumhuriyet Savcısı Bülent Elmas'ın 17 Temmuz'da açıkladığı mütalaaya karşı beyanda bulundu.
Çokan, eski Gölcük Deniz Ana Üs Komutanı Tuğamiral Hayrettin İmren ve eski Güney Grup Görevi Komutanı Tuğamiral Nazmi Ekici ile kurmay albayların da aralarında bulunduğu 51 sanık hakkında, "Anayasal düzeni zorla değiştirmeye teşebbüs" suçlamasıyla ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası isteyen cumhuriyet savcısının mütalaasına katıldıklarını ifade etti.
Tefrik kararına itiraz
Savcının, firari sanıklar hariç diğer sanıklarla ilgili tefrik (ayırma) talebine katılmadıklarını belirten Çokan, "Bize göre Cengiz Topel Deniz Hava Üssü'ndeki sanıklarla ilgili dosya tamamlanmıştır ve tefrik edilmesi hukuki değildir. Bu sanıklar yönünden cezalandırılması yönünde karar verilmesini talep ediyoruz." dedi.
Çokan, 15 Temmuz darbe girişimi sırasında tanık ifadelerinde, Hayrettin İmren'in, Gölcük Donanma Komutanlığı'ndaki eylemleri sırasında, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a hakaret ve küfür edip, Almanya'ya kaçtığını söylediğinin belirlendiğini anlatarak, "Sanık İmren, Cumhurbaşkanına hakaret suçu işlemiştir. Dolayısıyla sanığın bu eylemleri yönünden, davanın uzamaması için tefrik yapılarak, Türk Ceza Kanunu'nun 299/3. maddesi uyarınca, sanık hakkında Adalet Bakanlığı'ndan kovuşturma izni talep edilmesini, ayrıca TCK'nın 106/2-a-c maddesinin 6 kez uygulanarak cezalandırılmasını istiyoruz." şeklinde konuştu.
İddianamede İmren ve bazı sanıkların kamu görevlilerini, vatandaşları ve Donanma Komutanlığı'ndaki askerleri silah çekerek ölümle tehdit ettiğini kaydeden Çokan, bu sanıkların ayrıca "nitelikli tehdit" suçundan ayrı ayrı cezalandırılmaları gerektiğini ifade etti.
-"FETÖ darbeyi bile sureti haktan görünerek yaptı"
Halit Çokan, beyanında Donanma Komutanlığı'ndaki savaş gemilerinin seyre kaldırılmasıyla ilgili şu görüşlere yer verdi:
"Bazı sanıklar, gemide farklı zaman ve şahıslarla yaşadıkları iddia edilen olaylar esnasında orada bulunmayan tanıklara genel tavır ve davranışlarını referans göstererek soru sormalarını ibretle müşahede ettik. Yine Komodor Levent Kerim Uça ve Donanma Komutanı Veysel Kösele'nin kamaraya kapatıp, tüm iletişim kanallarını kapatıp sonra komodorun ilan yapmamasını sorgulamanın akılla alay etmek olduğu ortadadır. Bazı sanıklar darbeye müzahir ifadeler kullanıp kullanmadıkları gibi garip sorular sormuşlardır. Her şeyden evvel o akşam kimin hangi eylemi gerçekleştirdiği ve nasıl tavır takındığı ve bu eylem ve tavırların ne anlama geldiği açıkken, bu soruların ne kadar anlamsız olduğu açıktır.
Hem silahı beline takıp hem de Donanma Komutanı ve Komodor'u kamaraya kilitleyip, emir astsubayı ile boğuşup karşılıklı silah patlatıp, Donanma Komutanı'nın darbe teşebbüsüne müzahir bir hareketi yokken bunların yapılması nasıl izah edilebilecekse, o gece darbe teşebbüsüne müzahir olup olunmadığı net anlaşılacaktır. Bunlar darbeci firari sanık Ayhan Bay'ın emriyle yapılıyorsa, konu daha da açıklığa kavuşacaktır. Unutulmamalıdır ki, FETÖ'nün darbeyi bile sureti haktan ve iyi görünerek, darbeyi sinsice gerçekleştirmeye çalıştığını gördük. FETÖ öldürür, ardından öldürdüğü kişinin cenazesine katılıp en fazla göz yaşı döker."
Sanıklar için ceza talebi
Çokan, bilerek ve isteyerek 15 Temmuz 2016 tarihinde gerçekleştirilen darbe teşebbüsüne iştirak etmeleri nedeniyle tüm sanıkların "Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme" suçu ile "silahlı terör örgütüne üye olma", "silahlı terör örgütü yönetme", "Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme", "Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'ni ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme" suçlarından TCK'nın 309, 311, 312, 314/1 ve 314/2 maddeleri gereğince ayrı ayrı cezalandırılmalarını talep ettiklerini sözlerine ekledi.
Çokan ayrıca Donanma Komutanlığı'ndaki amiral ve askerlerin mahrem abilerinin, darbenin asli faili olarak "silahlı terör örgütü yöneticisi olmak" suçundan cezalandırılmaları gerektiğini de savundu.
Mahkeme heyeti, FETÖ elebaşı firari sanık Fetullah Gülen'in Türkiye'ye iadesi hakkındaki Adalet Bakanlığı Uluslararası Hukuk ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü'ne yazılan yazının cevabının beklenmesine karar vererek, sanıkların esasa ilişkin savunmalarını yapmaları için duruşmaya yarına kadar ara verdi.
08.08.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Kocaeli 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nce, Kocaeli Kapalı Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'ndeki salonda yapılan duruşmaya, bazı tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile avukatlar ve sanık yakınları katıldı.
Davaya müdahil olan Cumhurbaşkanlığı adına Avukat Halit Çokan, TBMM adına Avukat Ömer Burak Barış ve eski AK Parti Kocaeli İl Başkanı Şemsettin Ceyhan'ın avukatı Samet Genç de duruşmada hazır bulundu. Duruşmayı, bazı sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ve vatandaşlar da izledi.
Duruşmada söz alan, TBMM adına Avukat Ömer Burak Barış, Cumhuriyet Savcısı Bülent Elmas'ın 17 Temmuz'da açıkladığı mütalaaya karşı beyanda bulundu.
Barış, eski Gölcük Deniz Ana Üs Komutanı Tuğamiral Hayrettin İmren ve eski Güney Grup Görevi Komutanı Tuğamiral Nazmi Ekici ile kurmay albayların da aralarında bulunduğu 51 sanık hakkında, "Anayasal düzeni zorla değiştirmeye teşebbüs" suçlamasıyla ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası isteyen cumhuriyet savcısının mütalaasına katıldıklarını ifade etti.
- Tefrik talebine itiraz
Savcının, firari sanıklar hariç diğer sanıklarla ilgili tefrik talebine katılmadıklarını belirten Barış, Deniz Hava Üssü'ndeki sanıklarla ilgili dosya tamamlandığını ve sanıkların cezalandırılması yönünde karar verilmesini istedi.
FETÖ'nün darbe girişiminin, "Anayasal düzenin değiştirilmesine veya Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye yönelik" yapıldığını belirten Barış, şöyle konuştu:
"Sanıkların, FETÖ/PDY silahlı terör örgütü elebaşı Fetullah Gülen'in verdiği talimat uyarınca, 15 Temmuz 2016'da cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırmak amacıyla, tüm Türkiye’de terör örgütüne mensup örgüt üyeleri ile senkronize bir şekilde aynı saatte harekete geçtikleri, bu nedenle elverişli vasıtalarla suçun icrai hareketlerini gerçekleştirdikleri ve fiil üzerinde birlikte hakimiyet kurdukları anlaşıldığından, üzerlerine atılı suçu işledikleri kabul edilmekle, eylemlerine uyan TCK'nın 309., 311. ve 312. maddeleri uyarınca cezalandırılmalarına karar verilmelidir."
Barış, darbe girişimi dışında, FETÖ ile irtibatı tespit edilen sanıkların "terör örgütü yönetme" ve "terör örgütüne üye olma" suçlarından da ayrıca cezalandırılmalarını istedi.
- Yakup Dalkılıç'ın savunması
Mütalaada, "FETÖ/PDY terör örgütü içerisinde TSK'daki subaylardan sorumlu "mahrem abi" konumunda olduğu, sanıklardan amiral Gürel Kaynak'ın 2008-2010 yılları arasında mahrem abiliğini yaptığı, sanıklardan darbeci Amiral Nazmi Ekici'nin mahrem abisi konumunda bulunduğu, "Mithat" kod isimli Özkan Turhan'a verdiği talimat doğrultusunda, 11 Temmuz 2016 tarihinde darbeci Amiral Hayrettin İmren ile İstanbul Ümraniye’deki bir evde darbeyi planlayan ve yönlendiren sanıklardan olan Amiral Ömer Faruk Harmancık ile buluşarak, 15 Temmuz darbesi ile ilgili toplantıya katıldığı, darbe girişimi sonrasında kaçan darbeci amiraller Hayrettin İmren Nazmi Ekici ve Ayhan Bay’ın diğer sivil mahrem abilerle saklanmalarını sağladığı ve telefon hatlarında örgütün gizli iletişim sistemi olan ByLock programını kullandığı" belirtilen, "Anayasal düzeni zorla değiştirmeye teşebbüs" suçundan ağırlaştırılmış ömür boyu hapis cezası ile TCK'nın 53, 58/9, 63, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun 5/1-2 maddesinin tatbiki talep edilen tutuklu sanıklardan öğretmenlikten ihraç edilen "Mert" kod adlı Yakup Dalkılıç, esasa ilişkin savunma yaptı.
Hakkındaki suçlamaları kabul etmediğini belirten Dalkılıç, "emniyette üretilen delillerle" dava açılarak tutuklandığını ileri sürdü.
FETÖ ve başka hiçbir örgüte üye olmadığını, darbeye destek vermediğini, planlamadığını ve darbeyle ilgili kimseye emir ve talimat vermediğini öne süren Dalkılıç, "Mahrem abi değilim. Bu kavramın ne olduğunu emniyette öğrendim. Hakkımdaki tanık ifadelerini kabul etmiyorum. Etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanarak itirafçı olan sanıklar, az ceza almak için bana iftira atmışlardır. ByLock kullanmadım." diye konuştu.
Hakkında ifade veren sanık eski amiral Nazmi Ekici'yi tanımadığını iddia eden Dalkılıç, eski Ana Üs Komutanı Hayrettin İmren'in aleyhinde verdiği beyanların da çelişkili olduğunu iddia etti.
Darbeci firari amiralleri evinde sakladığı, İstanbul'a götürmek için yardımcı olduğu yönündeki suçlamaları kabul etmeyen Dalkılıç, şöyle konuştu:
"Askerlik dışında elime silah almadım. Bu nedenle 'Anayasal düzeni silah zoruyla değiştirmeye teşebbüs etme' ve 'silahlı terör örgütü yönetme' suçlamalarını reddediyorum. Örgüt şemasındaki kişilerden kimseyi tanımıyorum. Mert kod adını kullanmadım. Örgüt içinde genel müdür düzeyinde yönetici olduğum iddiaları da doğru değildir. Tahliyemi ve beraatimi istiyorum."
- Oktay Aygün
FETÖ/PDY terör örgütü Kocaeli yapılanmasında öğretmen olarak görev yaptığı, Kamil kod ismini kullandığı, darbe girişimi öncesinde Gölcük Donanma Komutanlığında Üs komutanı olarak görev yapan Tuğamiral Hayrettin İmren'in mahrem abisi olduğu, 2014 yılında Hayrettin İmren’e Viber görünümlü Eagle programı üzerinden irtibat kurabilmek için tablet bilgisayar verdiği ve bu sayede İmren'in diğer mahrem abiler ile de görüşmesini sağladığı, Donanma içerisinde irtibat kurması amacıyla İmren'e bazı cemaatçi subayların isimlerini verdiği, darbeci amirallerin darbenin başarısız olması üzerine Donanma Komutanlığı’ndan kaçmaları sonrasında firari amiraller Hayrettin İmren ve Ayhan Bay ile evinde buluştukları, daha sonra bu kişileri alarak Levent kod adlı tutuklu sanık Emrah Çoban'ın İzmit'te kullandığı ofise götürdüğü, iki gün bu ofiste sakladıktan sonra İlhan kod adlı Ümit Kol’un evine götürdüğü, darbeci amiraller Ayhan Bay, Hayrettin İmren ve Nazmi Ekici'nin diğer mahrem abiler ile irtibat kurmalarını sağlayarak, Kocaeli'de saklanmalarını sağladığı, darbeci amiralleri Kocaeli'den kaçırarak İstanbul'a götürdüğü, ByLock kullandığı tespit belirtilen "Kamil" kod adlı "mahrem abi" Oktay Aygün, esas ilişkin savunma yaptı.
Mütalaada hakkında "Anayasal düzeni zorla değiştirmeye teşebbüs" suçundan ağırlaştırılmış ömür boyu hapis cezası istenen Aygün, savunmasında, hakkındaki iddiaları ve suçlamaları kabul etmediğini söyledi.
İtirafçı sanıkların, kendilerini kurtarmak için aleyhinde beyanda bulunduklarını ileri süren Aygün, şunları kaydetti:
"Tanık ifadeleri, delillerle desteklenmeden dosyaya konmuştur. İnternet imkanı verilmesi halinde ben de birçok kişi hakkında bilgi toplar ve onların FETÖ'cü, darbeci olduklarını söyleyebilirim. Kamil kod adı kullandığım ve dönemin Ana Üs Komutanı Hayrettin İmren'in mahrem abisi olduğum iddiaları doğru değildir. İmren, 15 günde bir evime 35-40 kere geldiğini söylemektedir ancak sitenin ismini ve açık adresini söyleyememektedir. İfadeleri çelişkilidir. Basında sıkça yer aldığı için aleyhimde beyanda bulunanlar ismimi ve kod adımı öğrenmiş olabilir."
Sanık Hayrettin İmren'in, Donanma Komutanlığında görevli askerlerin "mahrem abisi" olduğunu, kendisine, Albay Muharrem Aslan ve Astsubay İsmet Coşkun'un cemaatten olduğunu söylediği yönündeki ifadelerini kabul etmeyen Aygün, "Donanma Komutanlığı'ndaki cemaatçi subay ve astsubayların isimlerini İmren'e vererek, bunlara yüksek sicil notu verilmesi konusunda talimat verdiğim doğru değildir. İmren, etkin pişmanlıktan yararlanmak için bana iftira atıyor." diye konuştu.
Örgüt içinde müdür pozisyonunda olduğu yönündeki iddiaları da kabul etmediğini belirten Aygün, suçsuz olduğunu ileri sürerek, tahliyesini ve beraatini istedi.
Mahkeme heyeti, diğer sanıkların esasa ilişkin savunmalarını yapmaları için duruşmaya yarına kadar ara verdi.
09.08.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Kocaeli 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nce, Kocaeli Kapalı Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'ndeki salonda yapılan duruşmaya, bazı tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile avukatlar ve sanık yakınları katıldı.
Duruşmayı, AK Parti Kandıra İlçe Başkanı Erol Ölmez, bazı sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ve vatandaşlar da izledi.
Duruşmada, darbeci amirallerle irtibatının bulunduğu, onları darbe toplantılarına götürdüğü ve kaçtıkları dönemde sakladığı, Donanma Komutanlığı'nda görevli askerlerin "mahrem abisi" olduğu iddiasıyla tutuklu yargılanan "İlhan" kod isimli eski öğretmen Ümit Kol, hakkında "anayasal düzeni zorla değiştirmeye teşebbüs" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası talep edilen esas hakkındaki mütalaaya karşı savunma yaptı.
Hakkındaki iddiaları kabul etmeyen Kol, ağırlaştırılmış ömür boyu hapis cezası verilecek suçlarla ilgili dosyada yeterli delil olmadığını ileri sürdü.
Kol, sanık ifadelerinin emniyette baskı ve tehditle alındığını iddia etti.
Gölcük Deniz Ana Üs Komutanlığı'na 20 kez giriş yaptığı yönündeki kayıtları kabul etmeyen Kol, "Ben üsse öğretmen olmam sebebiyle 4-5 kez çocuklara özel ders vermek için girdim. Amacım subaylarla örgütsel görüşme olsa dışarıda görüşürdüm. Kayıt defterine adımı yazdırmazdım." dedi.
Darbe girişiminin başarısız olması üzerine kaçan amiral Nazmi Ekici'yi İstanbul'a götürmediğini, PTS kayıtlarının cımbızla seçildiğini ileri süren Kol, şunları kaydetti:
"İzmit-İstanbul yolunda onlarca kamera varken sadece 7 PTS kaydı çıkarılmış. Amiralleri İstanbul'a götüren 4 aracın art arda gitmesini gösteren kayıtları cımbızla almışlar. Ben o gün İstanbul'a gittim mi, onu hatırlamıyorum. Zaten o TEM otoyolu, her zaman herkesin geçebileceği bir güzergah. Amiralleri kaçıracaksak, niye 4 araç arka arkaya gidelim? 2-3 dakika aralıklarla giderdik. Mantıklı olan da budur. Gizli tanık 'Şef', İmren (eski Gölcük Deniz Ana Üs Komutanı Tuğamiral Hayrettin İmren) ve Ekici (eski Güney Grup Görevi Komutanı Tuğamiral Nazmi Ekici) ile diğer tanıkların Donanma Komutanlığı'nda subayların mahrem abisi olduğum, Yakup Dalkılıç'tan talimatlar aldığım doğru değildir. 'ByLock' kullanmadım. Raporu olsa da kayıtlarda çelişkiler vardır. Hakkımdaki tüm suçlamalar senaryodur. Ben suçsuzum ve beraatimi talep ediyorum."
Duruşma, sanıkların esas hakkındaki mütalaaya karşı savunmalarının alınmasıyla devam etti.
Önceki celselerde haklarında yakalama kararı çıkarılan 5 sanıktan ikisinin tutuklanmasıyla davadaki tutuklu sayısının 52'ye ulaştığı, diğer 3 sanıkla sayısı 15'e ulaşan firarilerin ise yakalanması için çalışmaların sürdüğü belirtildi.
Duruşmada, darbeci amirallerle irtibatının bulunduğu, darbe girişiminin başarısız olmasının ardından onları İstanbul'un Tuzla ilçesinde davanın tutuksuz sanığı olan kızı adına kiraladığı evde sakladığı ve "ByLock" kullandığı iddiasıyla tutuklu yargılanan, Beylerbeyi Deniz Eğitim Komutanlığı'nda o dönem öğretmen albay olarak görev yapan "Sabri" kod isimli Kamil Altın, mütalaaya karşı savunma yaptı.
FETÖ'cü olmadığını, terör örgütünün şifreli haberleşme uygulaması "ByLock"u ve "Sabri" kod ismini kullanmadığını ileri süren sanık Altın, hakkındaki suçlamaları reddetti.
Altın, "Maksut" kod isimli birini tanımadığını, ondan cep telefonu aldığı ve darbe başarısız olduğunda da geri verdiği yönündeki iddiaları kabul etmediğini belirterek, "Firari amiraller Hayrettin İmren, Nazmi Ekici ve Ayhan Bay'ı aracımla alıp, kızım için kiraladığım eve götürdüğüm ve burada sakladığım doğru değildir. İmren'in hakkımdaki ifadeleri tutarsızdır. Kızım, üniversiteyi kazanınca, rahat bir ortamda ders çalışmak için Tuzla'da ev kiraladı. Ben de kefil oldum. Kesinlikle darbeci amiralleri o evde saklamadım." diye konuştu.
Arandığını duyduğunda kendisinin emniyete teslim olduğunu, pasaportu olmasına rağmen bazı hainler gibi yurt dışına kaçmadığını ifade eden Altın, "Ben darbecilere yardım etmedim, amirallerin saklanması için ev tutmadım. Hain darbe girişimini yapanları ve destekleyenleri lanetliyorum. Suçsuzum. Tahliyemi ve beraatimi istiyorum." dedi.
Otostop yapan amiralleri İstanbul'a götürmüş
FETÖ/PDY terör örgütü içerisinde "mahrem abi" konumunda olduğu, darbeci amirallerle irtibatının bulunduğu, darbe girişiminin başarısız olmasının ardından onları home ofisinde ve evinde sakladığı, aracıyla İstanbul'a götürdüğü ve "ByLock" kullandığı iddiasıyla tutuklu yargılanan "Levent" kod isimli Emrah Çoban da savunmasında, darbe girişimiyle hiçbir ilgisinin olmadığını iddia etti.
Hayrettin İmren dahil Donanma Komutanlığı'nda hiç kimseyi tanımadığını ileri süren Çoban, "Darbeci amiralleri home ofisimde ve evimde saklamadım ancak bunları İstanbul'a götürdüğüm doğrudur. Bu önceden planlanmış bir şey değil. Amiralleri tanımıyorum. İzmit'te otostop yaptılar, ben de arabama aldım, İstanbul'a götürdüm. Onların darbeci amiral olduğunu bilmiyordum. Bu yüzden terör suçu işlemiş olamam." ifadelerini kullandı.
FETÖ'nün mahrem abisi olduğuna dair dosyada bir delilin olmadığını öne süren Çoban, aleyhinde ifade verenlerin ve kendisinin emniyette baskı gördüğünü savundu.
Çoban, "Levent" kod adını kullanmadığını ve bunun bir hayal ürünü olduğunu ileri sürerek, "Telefonumda ByLock kırıntıları tespit edilmiş. Ancak ben kesinlikle kullanmadım. Ben klima işi yapan bir esnafım. Klima tamiri için emniyetten aradılar. Ben de gittim, arızalı klimaları tamir ettim. O sırada beni gözaltına aldılar. Hakkımda 'anayasal düzeni zorla değiştirmeye teşebbüs' suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası isteniyor ancak dosyada bu cezayı hak edecek somut deliller yok. FETÖ veya başka bir örgütle bir ilgim yok. Tahliyemi ve beraatimi talep ediyorum." diye konuştu.
Donanma Komutanlığı'nda görevli askerlerin "mahrem abisi" olduğu iddiasıyla tutuklu yargılanan "İlhan" kod isimli eski öğretmen Ümit Kol ise "reddi hakim" talebinde bulundu.
Mahkeme heyeti, Kol'un talebini reddederek, diğer sanıkların esasa ilişkin savunmalarını yapmaları için duruşmaya yarına kadar ara verdi.
10.08.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Kocaeli 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nce, Kocaeli Kapalı Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'ndeki salonda yapılan duruşmaya, bazı tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile avukatlar ve sanık yakınları katıldı.
Davaya müdahil olan Cumhurbaşkanlığı adına avukat Ömer Furkan Yayla da duruşmada hazır bulundu.
Gürel Kaynak'ın savunması
Duruşmada, FETÖ silahlı terör örgütünde sivil mahrem abilerle ilişki ve irtibat halinde olduğu, sıkıyönetim darbe planında, Genelkurmay Konsept Teşkilat ve Harbe Hazırlık Daire Başkanlığında "devam" şeklinde görevlendirilmesinin bulunduğu ve "ByLock" kullandığı iddiasıyla tutuklu yargılanan, eski Genelkurmay Konsept Teşkilat ve Harbe Hazırlık Daire Başkanı emekli Tuğamiral Gürel Kaynak, mütalaaya karşı savunma yaptı.
FETÖ'nün darbe girişiminde şehit olanlara Allah'tan rahmet dileyen Kaynak, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurumlarına yapılan hain ve alçak saldırıları kınadığını, bunları yapanları ve azmettirenleri lanetlediğini belirtti.
Darbeye ilişkin hiçbir irtibatının ve bilgisinin olmadığını ileri süren Kaynak, "Bugüne kadar dinlenen sanıkların, müştekilerin, tanıkların ifadeleri, HTS ve otel kayıtları ifademde belirttiğim tüm diğer hususların mevcut durumumu ispatlayan kanıtlardır. Bu kanıtlarda aleyhime tek bir kanıt söz konusu olmadığı gibi, tüm kanıtlar darbeye ilişkin bir fiilimin olmadığı ve darbeyi destekleyen bir davranışımın olmadığını göstermiş ve masumiyetimi ispatlamıştır." diye konuştu.
Kaynak, sıkıyönetim mesajını ilk kez iddianamede gördüğünü, sözde atama listesinde isminin karşısında "devam" yazdığını da 20 Temmuz 2016'da mesaiye döndükten sonra medyadan öğrendiğini öne sürdü.
Söz konusu listede adının yazılı olmasında herhangi bir katkı ve bilgisinin olmadığını savunan Kaynak, "İradem dışında hazırlanmış bir listedir. Bu mesajın, sözde yurtta sulh konseyi üyeleri tarafından hazırlandığı daha sonra ortaya çıkmıştır. Benim ismimi atama listesine koymaları ve mevcut görevime devam şeklinde belirtmeleri benim tasarrufumda olan bir şey değildir. Benim darbecilere darbe gecesi veya sonrasında herhangi bir desteğim olmamıştır. Aksine verdiğim ifadelerle karşı olduğum ortadır." şeklinde konuştu.
"FETÖ içerisinde bilmeden yer aldım"
FETÖ ile ilgili bildiklerini samimi ve gerçek bir şekilde anlattığını ifade eden Kaynak, şöyle devam etti:
"Daha önceleri mevcut konjonktürde, dini inançlarımı açıkladığımda, konuştuğumda veya uygulamasını yaptığımda silahlı kuvvetlerden atılacağım korkusu, bu kapsamda yapılan baskılar ve örgütün aldatıcı propagandaları neticesinde aldatılarak FETÖ örgütünün içerisinde bilmeden yer aldım. Bu durumun örgüt üyeliğinden ziyade sempati olarak nitelendirilebilir. Benim maalesef bu yapıya yakın olmaktan başka kabahatim yoktur. İnançlarım istismar edilmiştir. Bu hareketin böyle bir terör örgütüne dönüşebileceğini, darbe girişimine kalkışacağını öngöremedim ve anlayamadım. Tüm bu yaşadıklarımdan dolayı derin bir üzüntü ve pişmanlık yaşamaktayım. Bu alçak terör örgütü yüzünden mağduriyet içerisindeyim ve kullanılmışlık duygusu yaşamaktayım."
Mehmet Sarı'nın savunması
Terör örgütü FETÖ içerisinde "mahrem abi" konumunda olduğu, darbenin başarısız olması üzerine firari darbeci amiraller Hayrettin İmren, Nazmi Ekici ve Ayhan Bay'ı İstanbul'a götürülmesinde aracıyla artçılık yaptığı ve "ByLock" kullandığı iddiasıyla tutuklu yargılanan eski öğretmen Mehmet Sarı da mütalaaya karşı savunmasında, hakkındaki suçlamaları reddetti.
Adı geçen generalleri tanımadığını öne süren Sarı, "İstanbul'a yeğenime gittim. Yolda, mahrem abi olduğu ve amiralleri götürdüğü iddiasıyla yargılanan Emrah Çoban'ı gördüm. Kendisiyle konuşmadım, nereye gittiğini de bilmiyorum. ByLock kullanmadım. Raporlar çelişkilidir. Suçsuzum. Beraatimi tahliyemi istiyorum." ifadelerini kullandı.
Aytekin Tekin'in savunması
Eski Deniz Ana Üs Komutanı Tuğamiral tutuklu sanık Hayrettin İmren'in Mersin'de görev yaptığı dönemde mahrem abiliğini yaptığı iddiasıyla tutuklu yargılanan sanık Aytekin Tekin de hakkında "anayasal düzeni zorla değiştirmeye teşebbüs" suçundan beraati, "silahlı terör örgütüne üye olma" suçundan 5 yıldan 10 yıla kadar hapis cezası talep edilen mütalaaya karşı savunma yaptı.
Kapatılan Erkul Koleji'nde çalıştığını ve örgütsel hiçbir faaliyetinin olmadığını ileri süren Tekin, hakkındaki iddiaları kabul etmedi.
Hakan Üstem'in savunması
Ankara'da meydana gelen darbeye teşebbüs eylemleri ile ilgili hakkında Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesince "Anayasal düzeni zorla değiştirmeye teşebbüs" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilen, Kocaeli'deki darbe girişimine ilişkin aynı suçtan açılan davanın reddedilmesi yönünde mütalaa verilen eski Sahil Güvenlik Komutanı Tümamiral Hakan Üstem ise esas ilişkin savunmasında, FETÖ ile hiçbir ilgisinin bulunmadığını ve darbeci olmadığını öne sürdü.
15 Temmuz darbe girişimi sırasında Sahil Güvenlik Komutanlığı'nda birliğin emniyetini sağladığını ve darbeye destek olacak hiçbir emir ve talimat vermediğini ileri süren Üstem, "Darbe girişimi akşamı Genelkurmay Başkanına ulaşamadığımız için darbe karşıtı faaliyet yürütmekte zayıf kaldık. Cengiz Topel Deniz Hava Üssüne CASA tipi uçak hazırlanması emrini verdiğim yönündeki iddiaları doğru değildir. Zaten böyle bir yetkim de yok. Uçağın kalkması emri Genelkurmay'dan verilmiştir." diye konuştu.
Üstem, sıkıyönetim listesindeki görevlendirmede isminin karşısına "devam" şeklinde yazmasının kendisini darbeci yapmayacağını savundu.
Mahkeme ara kararını açıkladı
Cumhuriyet savcısı mütalaasında, sanıkların tahliye taleplerinin reddine ve tutukluluk hallerinin devamına karar verilmesini istedi.
Mahkeme heyeti, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yönelik suikast girişimi ve 2 polisin şehit edildiği saldırıya ilişkin davada 15 yıl hapis cezasına çarptırılan eski Tuğamiral Tezcan Kızılelma'nın emir astsubayı İsmail Kara ile eski Donanma Komutanlığı Lojistik Destek Gemileri Komodoru Kurmay Albay Bahadır Gündoğdu'nun adli kontrol ve yurt dışı çıkış yasağı şartıyla tahliyesine, diğer tutuklu sanıkların tahliye taleplerinin reddiyle bu hallerinin devamına karar vererek, diğer sanıkların savunmalarını yapması için duruşmayı 14 Ağustos'a erteledi.
Tahliye kararına itiraz
Cumhurbaşkanlığı avukatı Halit Çokan, sanıklar İsmail Kara ve Bahadır Gündoğdu'nun tahliye kararına itiraz etti.
Çokan, itirazında, sanıkların üzerine atılı suçun nitelik ve içeriği, mevcut delil durumu, dosya içerisindeki sanık ve soruşturma aşamasındaki tanık beyanları, atılı suçun sanık tarafından işlendiğine dair kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut kanıtlar, sanık hakkındaki diğer delillerin toplanamamış olması nedeniyle sanıkların kuvvetli suç şüphesi altında olduğunu savundu.
Bu nedenle mahkemenin, sanıklar İsmail Kara ve Bahadır Gündoğdu hakkında verilen tahliye kararını kaldırmasını ve sanıkların tutuklanmasına karar vermesini talep eden Çokan, kabul edilmediği takdirde itirazın incelemeye yetkili Kocaeli 6. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderilmesini istedi.
MÜTALAA
Mütalaada, eski Gölcük Deniz Ana Üs Komutanı Tuğamiral Hayrettin İmren ve eski Güney Grup Görevi Komutanı Tuğamiral Nazmi Ekici ile kurmay albayların da aralarında bulunduğu 51 sanık hakkında, "anayasal düzeni zorla değiştirmeye teşebbüs" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılması isteniyor.
Sanıklardan eski Sahil Güvenlik Komutanı Tümamiral Hakan Üstem ve eski Sahil Güvenlik Komutanlığı Harekat Başkanı Süleyman Yarayan'ın, "hürriyeti tahdit" suçlarından beraati istenen mütalaada, bu kişilerin dosyalarının, Ankara'ya gönderilmesi öngörüldü.
Eski Genelkurmay Konsept Teşkilat ve Harbe Hazırlık Daire Başkanı Gürel Kaynak, Hayrettin İmren'in "mahrem abisi" olduğu iddia edilen Aytekin Tekin'in "silahlı terör örgütüne üye olmak" suçundan cezalandırılması istenen mütalaada, firari sanıklar örgüt elebaşı Fetullah Gülen ile eski Kuzey Görev Grup Komutanı Tuğamiral Ayhan Bay ve tutuklu sanık eski Deniz Hava Komutanı Tuğamiral Tezcan Kızılelma'nın da aralarında bulunduğu 35 sanığın dosyasının, delil toplama süreci ve kamera kayıtları incelemesinin henüz tamamlanmaması dolayısıyla ayrılması talebinde bulunuldu.
İddianameden
FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in 1 numaralı şüpheli olduğu iddianamede, eski Sahil Güvenlik Komutanı Tümamiral Hakan Üstem, eski Gölcük Deniz Ana Üs Komutanı Tuğamiral Hayrettin İmren, eski Kuzey Deniz Saha Komutanı Kurmay Başkanı Tuğamiral Ömer Faruk Harmancık, eski Güney Grup Görevi Komutanı Tuğamiral Nazmi Ekici, eski Sahil Güvenlik Komutanlığı Harekat Başkanı Süleyman Yarayan, eski Kuzey Görev Grup Komutanı Tuğamiral Ayhan Bay, eski Deniz Hava Komutanı Tuğamiral Tezcan Kızılelma, eski Genelkurmay Konsept Teşkilat ve Harbe Hazırlık Daire Başkanı Gürel Kaynak, eski Gölcük Deniz Ana Üs Komutanlığı İstihbarat Şube Müdürü Muharrem Aslan, eski Harp Filosu Komutanlığı Kurmay Başkanı Murat Erdem ile Donanma Komutanlığı'nda görevli askerlerin "mahrem abileri" konumundaki 18 sivil ve 1 asker öğretmenin de aralarında yer aldığı 90 sanık bulunuyor.
İddianamede, terör örgütü elebaşı Gülen hakkında, "cebir ve şiddet kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs", "silahlı örgüt kurma veya yönetme" ve "silahla birden fazla kişiyle birlikte yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle kişiyi hürriyetinden yoksun kılmak" suçlarından ağırlaştırılmış müebbet ile 19 yıldan 36 yıl 6 aya kadar hapis cezası isteniyor.
Şüpheli askerlerle irtibatlı olan, onları darbe toplantılarına götüren ve kaçtıkları dönemde saklayan, Donanma Komutanlığı'nda görevli askerlerin "mahrem abileri" konumundaki 18'i sivil, 1'i asker öğretmen ile Donanma Komutanlığı'nda darbe girişimini yönettiği belirtilen tutuklu sanıklar Hakan Üstem, Hayrettin İmren, Ömer Faruk Harmancık, Nazmi Ekici, Süleyman Yarayan, Tezcan Kızılelma, Gürel Kaynak, Muharrem Aslan ve Murat Erdem ile firari sanık Ayhan Bay hakkında ağırlaştırılmış müebbet ile 19 yıldan 36 yıl 6 aya kadar hapis cezası istenen iddianamede, diğer sanıkların ise ağırlaştırılmış müebbet ile 7 yıl 6 aydan 29 yıla kadar hapisle cezalandırılmaları talep ediliyor.
Avukat Halit Çokan: Donanma davası darbecilerle mahrem abilerin ilişkilerini ortaya koyuyor
Öte yandan, Cumhurbaşkanlığı avukatı Çokan, "Donanma davası, darbeyi gerçekleştiren amirallerle mahrem abiler arasındaki ilişkiyi doğrudan ortaya koyan bir davadır." dedi. Çokan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, geçen yıl eylül ayında başlayan davada, tutuklu ve tutuksuz sanıklarla müştekilerin ifadelerinin tamamlandığını, savcının bazı sanıklar hakkında mütalaa verdiğini hatırlattı.
Uzun duruşma maratonu içerisinde sanıkların ilk sorgu ve savunmaları, tanıklar ve delillerin toplanması aşamasının gerçekleştirildiğini anlatan Çokan, Cumhuriyet Savcısı'nın esasa ilişkin mütalaasında, 90 sanıktan, aralarında amirallerin ve kurmay albayların da olduğu 51'i hakkında "Anayasal düzeni değiştirmeye teşebbüs etme" suçlamasıyla ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile 7,5 yıldan başlayan çeşitli hapis cezaları talebinde bulunduğunu belirtti.
Cumhuriyet Savcısı'nın, özellikle ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırmaya ilişkin taleplerine katıldıklarını aktaran Çokan, savcının beraatini veya dosyasının ayrılmasını istediği sanıklarla ilgili farklı görüşlerinin olacağını, bunu da salı günü mahkemeye sunacaklarını kaydetti.
Bugüne kadar 250'nin üzerinde tanığın dinlenildiğine ve sanıklarla ilgili çok değişik yerlerden, kurumlardan, kişilerden delillerin dosyaya intikal ettiğine dikkati çeken Çokan, "Tüm bunlar, mahkeme heyeti tarafından elbette gerekçeli kararda tartışılacaktır ama biz de kendi açımızdan bu meseleye nasıl baktığımızı, sanıkların hukuki durumunun nasıl değerlendirilmesi gerektiğini mahkemeye sunacağız. Cumhurbaşkanlığı vekili olarak esasa ilişkin iddialarımızı, değerlendirmelerimizi sayın mahkemeye arz edeceğiz. Daha sonra sanıklar esasa ilişkin savunmalarını yaptıktan sonra, son sözlerini söyleyecek. Daha sonra mahkeme heyeti kararını açıklayacak." şeklinde konuştu.
"Bu dava, en çarpıcı kanıtları içeren bir davadır"
FETÖ ile darbeci sanıklar arasında doğrudan ilişkiyi ispat eden, ortaya koyan somut ve canlı deliller bakımından ikinci davanın Donanma dosyası olduğunu vurgulayan Çokan, şöyle konuştu:
"Birinci dava Akıncı Üssü davasıdır. Sanıklar Adil Öksüz, Kemal Batmaz, Hakan Çiçek, Akıncı Üssü'nde tespit edilmişlerdi. Orada darbecilerle mahrem abiler arasındaki ilişki ortaya konulmuştu. Bu ilişkiyi ortaya koyan ikinci en önemli kanıtlardan biri de Donanma davasıdır. Donanma davası, bu darbenin FETÖ tarafından planlandığı ve hayata geçirildiğine ilişkin en çarpıcı kanıtları içeren bir davadır. Darbeyi gerçekleştiren amirallerle mahrem abiler arasındaki ilişkiyi doğrudan ortaya koyan bir davadır çünkü darbe başarısızlıkla sonuçlandığında darbeyi gerçekleştiren amirallerin direkt mahrem abilerle temas kurarak, 45 gün boyunca bu mahrem abiler tarafından korunup kollanıp, yedirilip içirilip, barındırılıp, kanuni takibattan kaçırılmasına vesile olunmuş bir süreçle karşı karşıya kalındı. Dolayısıyla bu dava bu anlamıyla çok önemli bir davadır."
"Sanıklar örgütsel stratejiyle hareket ediyor"
Muğla'da, Türkiye Cumhurbaşkanına suikast davası olmak üzere başka yerlerdeki darbe ve FETÖ davalarını takip ettiklerini belirten Çokan, klasik bir sanık profiliyle karşı karşıya olduklarını ifade etti.
Türkiye genelindeki sanık profilinin birbirine benzer olduğuna işaret eden Çokan, şunları kaydetti:
"Yeknesaklık teşkil ettiğini hem duruş itibarıyla hem de savunma stratejisi itibarıyla söyleyebilirim. Bunun örgütsel bir taktik ve strateji çerçevesinde geliştiğini ifade edebiliriz fakat kanundan kaçmaya imkan yoktur. Kimse görmese bile kanun görür. İnsanların zekalarıyla akıllarıyla hayat tecrübeleriyle alay etmenin anlamı yok. Bütün sübut materyaller ortadayken, hala inkara tevessül eden sanıkların ancak bir örgütsel strateji ile hareket ettiklerini ortaya koymaktan başka bir anlam ifade etmeyen bir duruşa sahip olduklarını söyleyebiliriz. Ortada görüntüler ve canlı şahitler olmasına rağmen, eylemlerin varlığına ilişkin hiçbir kuşku verici durum olmamasına rağmen, sanki hiçbir şey yokmuş gibi davranmaları sadece pişkinlikle açıklanabilecek bir şey değil. Bu tavırlarıyla belirli bir merkezden yönlendirildiklerini, meseleyi tavsatmaya çalıştıklarını anlıyoruz ama kanundan kaçmaya, adaletten kurtulmaya imkan yoktur. Adalet öyle veya böyle tecelli edecektir."
Halit Çokan, bu davada yargılanan bazı sanıkların FETÖ ile olan ilişkilerini ortaya koyan en önemli kanıtlardan birisinin, etkin pişmanlık hükümlerinden yaralanan başka dosya sanıklarının ifadeleri olduğunu belirtti.
Mahkeme heyetinin sabırla ve bir kuyumcu titizliğiyle delilleri toplayarak, masumlarla suçluları birbirinden ayırmak için özenli bir yargılama sergilediğini memnuniyetle gördüklerini bildiren Çokan, "Çünkü devlet hukuk devletidir. Hukuk devletinde önemli olan suçluların cezalandırılmasıdır. Masumların ise aklanmasıdır. Sayın mahkeme, hukuk devleti ilkelerine uygun, bağımsız yargıya yakışır ciddi bir yargılama sürdürmektedir. Umarız ve temenni ederiz ki kamuoyunu tatmin edecek, vicdanlarda rahatsızlık oluşturmayacak bir karar tezahür edecektir." değerlendirmesinde bulundu.
Paralel yapı-23 Haziran (2017) 'Kocaeli 90 sanık (ilk 92) Darbe Yap./Donanma Komutanlığı' davası
(11 Ağustos 2018, 17:15)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: