Ankara'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında Etimesgut'taki Zırhlı Birlikler Okulu ve Eğitim Tümen Komutanlığındaki eylemlere ilişkin 52 kişinin yargılandığı davaya devam edildi.
11.08.2018 15:48 Ankara'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında Etimesgut'taki Zırhlı Birlikler Okulu ve Eğitim Tümen Komutanlığındaki eylemlere ilişkin 52 kişinin yargılandığı davaya devam edildi.
06.08.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'nde görülen duruşmada, tutuklu ve tutuksuz sanıklarla taraf avukatları hazır bulundu.
Duruşmada tanık sıfatıyla ifade veren İ.C, Zırhlı Birlikler Tümen Komutanlığı Mekanize Piyade Bölüğünde astsubay olarak görev yaptığını, olay günü saat 23.00 sularında nöbetçi astsubaydan gelen telefon üzerine birliğe gittiğini anlattı.
Birliğe gittiğinde tabur komutanın emriyle cephanelik bölgesine gidip mühimmat alınacağı söylendiğini belirten İ.C, 'Cephaneliğe giderken bölük komutanım Fırat üsteğmen aradı. 'Bunlar darbeci, araçların içine geçin kitleyin bekleyin' dedi. Ben de sabaha kadar araç içerisinde bekledim.' diye konuştu.
İ.C, alayda bulunan askeri araçların darbeciler tarafından dışarı çıkarılmak istendiğini ancak içerideki vatansever askerlerin çabalarıyla birçok tankın dışarı çıkarılmadığını belirtti.
- 'Tankların önüne yattık'
Tanık Y.U da olay tarihinde Zırhlı Birlikler Tümen Komutanlığı'nda uzman çavuş rütbesinde görev yaptığını, evinde dinlendiği esnada saat 21.00 sularında bölük astsubayının mesaj attığını ve birliğe çağırdığını ifade etti.
Bölüğe geldiğinde darbe yanlısı askerlerin tankları cephaneliğe çektirip mühimmat yüklettiğini ifade eden Y.U, bölük komutanının emriyle tanklara mühimmat yüklenmesini engellediğini kaydetti.
Y.U, o gece yaşadıklarına ilişkin şunları anlattı:
'Biz verilen emir üzerine garajlar bölgesine gittik. Yeni tümen komutanı olduğunu söyleyen kişi de oradaydı. Daha sonra 13-14 kişi darbecileri engellemek için cephaneliğe gittik. Cephanelikte tanklara mühimmatlar yüklenmiş, kilitler kırılmıştı. Orada bir binbaşı ve kursiyer teğmenler vardı.
Binbaşı, 'tankları dışarı çıkartacağız herkes tanklarına binsin' emrini verdi. Başımızdaki astsubaylar da 'bölük komutanından emir almayınca çıkaramayız' dediler. O da kursiyer teğmenleri bindirdi tanklara. Biz de dışarı çıkaramasınlar diye tankların önüne yattık. Binbaşı da oradaki kursiyer teğmenlere 'Bunları ezin geçin' diye emir verdi.'
Tanık İ.D. de 15 Temmuz 2016'da Zırhlı Birlikler Okulu Eğitim ve Tümen Komutanlığı Eğitim Destek Bölüğünde er olarak vatani görevini yaptığını, saat 22.00 sıralarında koğuş bölgesine gelen bir teğmenin 'darbe var kalkın' dediğini daha sonra içtimaya çıktıklarını anlattı.
Daha sonra, bölük astsubayı Hulusi Yıldız'ın garajlar bölgesine gitmelerini istediğini ifade eden İ.D, oradan saat 23.30 civarı tankla cephanelik bölgesine geçtiklerini ve o bölgede yanlış bir durum olduğunun söylenmesi üzerine durduklarını ifade etti.
İ.D, sözlerine şöyle devam etti:
'Benim olduğum tanka cephanelikte bulunan teğmenler mühimmat yükledi. Tanktan aşağı inmedim. Tank nizamiye kapısında durduruldu. Tankın içine bir teğmen bindi. Bizim birlikten değildi. Bizim taburun uzman çavuşları tankı dışarı çıkmasını engellediler. Nizamiyeye 500 metre kala tankı stop ettirdim. Tanktan indik ve beklemeye başladık. O sırada vatandaşlar da nizamiye kapısına gelmeye başlamıştı.'
Bazı tanıkların da beyanda bulunmasının ardından duruşmaya yarın devam edilmek üzere ara verildi.
07.08.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'nde görülen duruşmada, tutuklu ve tutuksuz sanıklarla taraf avukatları hazır bulundu.
Darbe girişimi sırasında vatani görevini tümende er olarak yapan ve duruşmada tanık olarak dinlenen A.T, o tarihte Kurmay Başkanı olan Mehmet Sıddık Çoban'ın şoförü olduğunu ifade etti.
A.T, olay günü saat 18.00 sıralarında Çoban'ı evine bırakıp döndüklerini verilen emir üzerine saat 19.30'da gidip tekrar birliğe getirdiklerini, araçtan indikleri sırada karargahın önünde dış birliklerden gelen iki albay ve bir tuğgeneral gördüğünü anlattı.
Karargahtaki tuğgeneralin tankların dışarı çıkarılmasını emrettiğini aktaran A.T, sözlerini şöyle sürdürdü:
'O tuğgeneral çevresindekilere emirler veriyordu. Kendini yeni kurmay başkanı olarak tanıtan bir albay da tümen komutanının odasında oturuyordu. Garajdaki araçları tümenin önüne getirmemizi söyledi. Daha sonra kapalı Land'ı alıp gelmemizi istedi. Aracı aldım, araca 4 teğmen bindi. Cephanelik tarafına sürmemi istediler. Sonra geri tümen karargahına geri döndük. Bölük astsubayımız yanıma geldi ve 'Ne yap ne et bu aracı çalıştırma' dedi. Ben de aracın sigortalarını söktüm.'
A.T, sanıkların iddia ettiğinin aksine saat 00.30 sıralarında komutanlık katında televizyonun açık olduğunu, orada bulunan rütbelilerin hepsinin haberleri izlediğini ve darbe girişiminden haberdar olduğunu kaydetti.
Duruşmada tanık sıfatıyla ifade veren M.S.K de Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen 'Kara Kuvvetleri mahrem imamlar' davasının sanığı olduğunu hatırlatarak, davanın sanıklarından eski üsteğmen Sefa Aygün'den sorumlu olduğunu söyledi.
'Haftalık talimatları subaylara iletiyorduk'
Kara Kuvvetleri personeli olan subaylardan sorumlu olduğunu anlatan tanık M.S.K, darbe girişiminden sonra örgütün gerçek yüzünü gördüğünü ve ilgili makamlara giderek bildiklerini anlattığını ifade etti.
M.S.K, 2010-2011 yılları arasında eski üsteğmen Sefa Aygün'le ilgilendiğini, örgütte kendinden üst kademede bulunan yöneticilerden aldığı talimatları Aygün'e ilettiğini beyan etti.
Sanık Aygün ile ankesörlü telefonlardan iletişime geçtiği bilgisini veren M.S.K, şunları anlattı:
'Üniversiteyi bitirdikten sonra akademisyen olarak görev yapıyordum. O dönem beni mahrem imamların içine almışlardı. İlgilendiğim subaylardan biri de Sefa Aygün'dü. Aygün, MEBS Daire Başkanlığında çalışıyordu. Ben o dönem evli olmadığım için kendisinin evine gidiyordum. Bize verilen haftalık söylenmesi gereken talimatları subaylara iletiyorduk. Bu talimatlar, 'tedbirli olun, kendinizi belli etmeyin, bu yapıdan olduğunuza dair kimseye bir şey söylemeyin' gibi konuşmalardı.'
'Dışarıdaki binlerce kişiden, TSK içindeki bir kişi daha önemlidir'
'Bu yapının içine giren insanlar kolay kolay çıkamazlar.' diyen M.S.K, ortaokulda, lisede bu yapıya dahil olmuş kişileri örgütün asla bırakmadığını bildirdi.
Mahkeme Başkanı Murat İlhan'ın 'Bu kişiler neden terk edemiyorlar bu yapıyı?' sorusuna tanık M.S.K, 'Bu örgüt için dışarıdaki binlerce kişiden, TSK içindeki bir kişi daha önemlidir. Diyelim ki bir subay ayrılmak istedi ve mahrem imamı bu şahsı ikna edemedi. Hemen ilk abisini bulurlar. Ona 'Sen git ikna et, senin bunda emeğin çoktur' diyip, ikna ederler.' cevabını verdi.
Tanık M.S.K, beyanının ardından sanıklar arasında bulunan Sefa Aygün'ü eliyle göstererek teşhis etti.
Tanık beyanına karşı söz alan sanık Aygün, huzurda bulunan kişiyi tanımadığını öne sürerek örgüt mensubu olmadığını iddia etti.
Duruşmaya, yarın tanık beyanlarıyla devam edilecek.
Yeni görüntüler dava dosyasına girdi
Öte yandan, FETÖ'nün 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında Etimesgut'taki Zırhlı Birlikler Okulu ve Tümen Komutanlığında yaşananlara ilişkin yeni görüntüler ortaya çıktı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın çağrısıyla sokaklara çıkan vatandaşların, darbe karşıtı protestoları kameralarca anbean kaydedildi. Belediye araçlarının da kışlanın önüne park edilerek tankların çıkışına engel olunmaya çalışıldığı görüldü.
Etimesgut'taki Zırhlı Birlikler Okulu ve Tümen Komutanlığında yaşanan eylemlere ilişkin açılan dava Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesince görülüyor. Darbe girişimi sırasında kayıtta olan karargahtaki güvenlik kameralarından elde edilen görüntüler, dava dosyasına girdi. Dosyaya giren görüntülerde sözde 'Yurtta Sulh Konseyi' üyesi olan darbe sanığı eski Tuğgeneral Ahmet Bircan Kırker'in, beraberindeki askerlerle saat 23.21'de karargaha girdiği görülüyor. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, Kırker'in beraberindeki darbecilerle, darbe girişimine yönelik faaliyetlerde bulunduğu belirtilmişti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın çağrısı üzerine sokaklara çıkan vatandaşların, darbecileri engellemek için karargah önünde toplandığı görüntülere yansıdı. Ellerinde Türk bayrakları ile darbecileri protesto eden vatandaşlardan bazılarının darbecilerin hedefi olduğu görülüyor. Yaralanan bir vatandaşın ambulansa taşındığı kameralarca kaydedildi.
Belediye araçlarıyla darbecilerin çıkışına engel olunmaya çalışıldı
Ankara'nın birçok noktasında darbecilerin kışladan çıkmasına engel olmak için barikat kuran belediyelere ait kamyon ve iş makinelerinin, Zırhlı Birlikler Okulu ve Tümen Komutanlığında da iş başında olduğu görüldü. Belediyelere ait araçların saat 01.44 sıralarında kışlanın önüne çekildiği, bu şekilde tankların kışladan çıkmasına engel olunmaya çalışıldığı kameralarca kaydedildi.
08.08.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 19'uncu Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'nde görülen duruşmada, tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile taraf avukatları hazır bulundu.
Duruşmada 'tanık' sıfatıyla ifade veren H.Ö, darbe girişiminin yaşandığı gün Zırhı Birlikler Eğitim Destek ve Tatbikat Taburu'nda görevli olduğunu, akşam saatlerinde bölük komutanın cep telefonundan aradığını ve 'acil mesaiye gelmesini' söylemesi üzerine birliğine gittiğini anlattı.
Rutin kontrollerin ardından birliğe girdiğini, ardından garajlar bölgesine geçtiğini ifade eden H.Ö, oradan cephanelik bölgesine geçtiklerinde tankların mühimmat yükleme sırasında beklediğini ve tankların üzerinde de teğmenlerin olduğunu belirtti.
Tanık H.Ö, üsteğmen Levent Doğan'ın emriyle mühimmat sırasında bekleyen kendi bölüklerine ait olan tankı sıradan çıkartıp, mühimmat yüklemeden bölgeden uzaklaştıklarını söyledi.
H.Ö, daha sonra nizamiye bölgesine geçtiklerini, oraya sanıklar eski albay İsa Sancaklı ile eski tuğgeneral Ahmet Bican Kırker'in geldiğini ifade ederek, 'İsa Sancaklı, 'Bu tanklar neden burada duruyor? Neden dışarı çıkmıyorsunuz?' diye bağırdı. Tanklar ateş ederek çıksın' dedi. Bunun üzerine üsteğmen Levent Doğan da kesinlikle ateş etmeyeceklerini belirterek, bu emri yerine getirmeyeceğini söyledi.
H.Ö, o gece yaşadıklarına ilişkin şunları anlattı:
'İsa Sancaklı, tankların dışarı çıkmadığını görünce çok sinirlendi. 'Siz çıkmazsanız benim kendi mürettebatım var, onlar çıkar' dedi. Levent üsteğmen de 'Sizin verdiğiniz emir kanunsuz, bu çocukları kullanamazsınız' dedi. Ondan sonra biz de tankların kontakt anahtarlarını aldık ve tankları bozduk. Daha sonra garajlar bölgesine geçip sabaha kadar bekledik.'
Duruşma salonundan çıkartıldılar
Tanık beyanının alındığı sırada sanıklar eski tuğgeneral Ahmet Bican Kırker ve eski albay İsa Sancaklı, söz hakkı istemeden, oturdukları yerden yüksek sesle konuşmaya başlayınca Mahkeme Başkanı Murat İlhan tarafından uyarıldı.
Sanıklar, bu tutumlarını devam ettirmeleri üzerine duruşma düzenini bozdukları gerekçesiyle salondan çıkarıldı.
Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde tanık sıfatıyla ifade veren R.B, olay tarihinde Zırhlı Birlikler Okulu Eğitim ve Tümen Komutanlığında astsubay rütbesinde görev yaptığını, saat 23.00 sıralarında bölük komutanı tarafından mesaiye çağrıldığını, daha sonra birliğe gittiğini anlattı.
Tabur komutanın emriyle gelen askeri araca binerek Gösteri ve Tatbikat Taburu'nun garajlar bölgesine gittiğini belirten R.B, garajlar bölgesindeki dinlenme odasına geçip televizyon izlerken darbe girişimini öğrendiklerini söyledi.
R.B, darbe girişiminden haberdar olduktan sonra garajlar bölgesinden kendi birliğine gittiğini ve sabaha kadar herhangi bir yasa dışı eyleme karışmadan beklediklerini ifade etti.
Ailece darbeye iştirak etmişler
Tanık olarak ifadesine başvurulan S.F. de davanın sanıklarından eski kursiyer teğmen Muhammed Macit ile 2010 yılında FETÖ'nün çalışma evlerinde kaldığını anlattı.
S.F, 2010 yılında Ankara'da FETÖ'nün kapatılan eğitim kurumlarından Maltepe Dershanesine gittiğini, dershanenin üst katında bulunan konferans salonunda örgüt sohbetleri düzenlendiğini ve orada çalışan bir öğretmen tarafından örgütün çalışma evine yönlendirildiğini belirtti.
Gittiği eve sanık Macit'in de geldiğini belirten S.F, 'Muhammed Macit dershaneye gelmiyordu. Cemaatin öğrenci evinde ders çalışmaya geliyordu. O evde Muhammed ile birlikte 4 kişiydik. Gazi Üniversitesi Mühendislik Fakültesinde okuyan Ömer kod adlı kişi bizden sorumluydu.' diye konuştu.
S.F, örgüt ağabeyinin kendilerini askeri okullara yönlendirdiğini, bunun üzerine sınavlara girip Balıkesir Astsubay Meslek Yüksekokulunu kazandığını, Muhammed Macit'in de subay olduğunu duyduğunu kaydetti.
Akıncı Üssü davası sanıklarından Cumhurbaşkanlığı Külliyesini ve TBMM'yi bombaladığı tespit edilen eski pilot kurmay üsteğmen Müslim Macit'in yeğeni olan sanığı, darbe girişiminden sonra haberlerde görüp hakkında ifade verdiğini dile getiren S.F, sanık Muhammed Macit ile FETÖ'nün çalışma evlerinde birlikte kaldıklarını belirtti.
Muhammed Macit, 2 Ekim 2017'de duruşmada Akıncı Üssü davası sanıklarından eski pilot kurmay üsteğmen Müslim Macit'in öz amcası olduğunu belirterek, akrabalık bağı üzerinden kendisinin de suçlu olduğu yönünde algı oluşturulmaya çalışıldığını savunmuş, FETÖ üyeliğini reddetmişti.
Duruşmaya yarın tanık beyanlarıyla devam edilecek.
09.08.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 19'uncu Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'nde görülen duruşmada, tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile taraf avukatları hazır bulundu.
Duruşmada tanık sıfatıyla ifade veren Z.A, davanın sanıklarından eski kursiyer teğmen Ömer Faruk Göçük'ün FETÖ'nün dershanelerinde ve ışık evlerinde kaldığını bildirdi.
Z.A, lisede öğrenim gördüğü sırada Ankara'da FETÖ'nün kapatılan eğitim kurumlarından Maltepe Dershanesine gittiğini, sanığın da aynı dershanede olduğunu ifade etti.
Daha sonra harp okulunu kazandığını belirten Z.A, şöyle konuştu:
'Ömer Faruk'la harp okuluna girmeden önce Maltepe Dershanesinde beraberdik. Ömer Faruk Göçük'ün ışık evlerinde kaldığını biliyorum ama benimle aynı evde değildi. Dershaneden kalma bir samimiyetimiz vardı. Kursiyerken de görüşüyorduk. Ömer Faruk Göçük, Sefa Genç diye birisinin eskiden kendisinden sorumlu 'abisi' olduğunu, üniversiteyi bırakıp harp okuluna geçtiğini anlatmıştı.
Darbe girişiminden 4 ay önce Balgat'ta bir restoranda Ömer Faruk Göçük ve üst devremiz olan Ömer Yazıcı ile yemek yiyorduk. Sohbet bir süre sonra hükümet aleyhine konuşmalara bağlandı. Ben konuşmalardan rahatsız oldum. Daha önce hiç siyaset konuşmamıştık. Olağanüstü bir durum olduğunu sezdim, bir anda gerginlik oldu. Ömer Yazıcı, 'Bu ülkeye bir darbe şart' dedi. Ömer Göçük de onaylarcasına sessiz kaldı. Sonradan anlıyorum ki bu yapıdakilere bir şeyler söylenmiş.'
Bazı tanıkların da beyanda bulunmasının ardından duruşmaya yarın devam edilmek üzere ara verildi.
10.08.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'nde görülen duruşmada, tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile taraf avukatları hazır bulundu.
Mahkeme Başkanı Murat İlhan, önceki duruşmada alınan ara karar gereği dava dosyasına gelen evrakı okuyarak sanık ve avukatlarının buna ilişkin beyanlarının alınacağını söyledi. Bunun üzerine söz verilen tutuklu sanık yarbay Erdal Yetim, yaklaşık bir yıl tutuksuz yargılandıktan sonra tutuklandığını, buna anlam veremediğini ifade etti.
Tutuklu yargılanmasına neden olabilecek yeni bir gelişme olmadığını iddia eden Yetim, darbe girişiminde bulunan sanıklarla aynı durumda bulunmaktan üzüntü duyduğunu dile getirdi. Tutuklandıktan sonra davanın diğer sanıkları tarafından ölümle tehdit edildiğini öne süren Yetim, tahliyesini talep etti.
Darbe girişimi sırasında karargahı ele geçirmeye çalışan sözde yurtta sulh konseyi üyesi sanık eski Kara Kuvvetleri Komutanlığı Personel Plan ve Yönetim Daire Başkanı tuğgeneral Ahmet Bican Kırker de beyanda bulunan bazı tanık ve müştekilerin gerçekleri çarpıttıklarını ileri sürdü.
Yargılamanın askeri mahkemede yapılması gerektiğini ifade eden Kırker, savunmasının ilerleyen bölümünde mahkeme heyetine yönelik eleştirilerde bulunarak, 'Taksit taksit duruşma' yapıldığını savundu.
'HADDİNİ AŞMADAN SAVUNMANA DEVAM ET'
Bunun üzerine Mahkeme Başkanı İlhan, 'Ne diyorsun sen, neyin taksiti? Haddini aşmadan, heyeti suçlamadan savunmana devam et.' karşılığını verdi.
Mahkeme Başkanı İlhan, 'Ben resmin büyüğünden bahsediyorum' diyen Kırker'e, 'Bunca sanık avukatı var, hiçbiri yargılamaya ilişkin bir şey demiyor da o resim senin mi içine doğdu?' diyerek sanığın savunmasına devam etmesini istedi.
Kırker'in mahkeme heyetine yönelik eleştirilerine devam etmesi üzerine Başkan İlhan, 'Buradaki (mahkeme heyeti) herkes doğrudur, dürüsttür, vicdanlıdır ve işini yapmaktadır.' ifadelerini kullandı.
Söz alan sanık avukatı Erdem Eren de Kırker'in, dava dosyasının dışındaki konulara değindiğini ve savunma hakkını kötüye kullandığını belirterek, söz hakkının sonlandırılmasını talep etti.
Bunun üzerine Kırker, diğer sanıkların beyanlarının alınmasının ardından zaman kalması halinde yeniden konuşmak istediğini belirterek, savunmasını tamamladı.
Tutuklu sanık eski yarbay Fatih Çubukçu ise dava dosyasına giren telefon kayıtlarına ilişkin beyanda bulundu.
Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde, dava dosyasına gelen evrak ve tanık beyanlarına karşı savunma yapan sanık eski albay Muharrem Erdem, darbe girişiminde yer almadığını ileri sürdü.
Önceki savunmalarında FETÖ'cü olamayacağını detaylı bir şekilde açıkladığını ifade eden Erdem, Alevi olduğunu, inancından dolayı geçmişte bu yapıya mensup kişilerin haksız uygulamalarına maruz kaldığını savundu.
Erdem, istihbarat sınıfına mensup, üç dil bilen kurmay bir albay olmasına rağmen yurt dışı görevi verilmediğini, kuvvet karargahlarında çalıştırılmadığını söyledi.
Darbe girişimi sırasında illegal bir eylemde bulunmadığını öne süren Erdem, kimseye kanunsuz bir emir vermediğini, aynı şekilde emir de almadığını iddia etti.
Kendisinden önceki sanıkların acil durumlarda tankların çekici olmadan da şehir içinde paletleri üzerinde intikal edebileceği öne sürdüklerini hatırlatan Erdem, bunun gerçeği yansıtmadığına belirtti. Sanık Erdem, 'Genelkurmay Başkanı da gelse o tankları şehir içinde paletleri üzerinde hareket ettiremez. Belki buradakiler kızacak ama bu böyle. Çekici olmadan tanklar dışarı çıkarılamaz.' bilgisini verdi.
Darbe girişiminde yer aldığı gerekçesiyle ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılan eski korgeneral Metin İyidil'in emri üzerine tutuklandığını aktaran Erdem, şöyle devam etti:
'Metin İyidil ile karşılaştığımda, 'Senin yüzünden iki yıldır tutukluyum ve işimden oldum.' diye tepki gösterdim. O da bana bir astsubayın beyanı üzerine albay Sıtkı Çoban'a tutuklanmam için emir verdiğini söyledi. Tutuklanmama neden olacak kadar somut bir delil bulunmamaktır. Gelinen aşamada suçsuz olduğum ortaya çıkmıştır, tahliyemi talep ediyorum.'
Daha sonra söz alan sanık Koray Korkmaz'ın avukatı Erdem Eren ise mevzuata göre acil durumlarda tankların şehir içinde paletleri üzerinde hareket edebileceğini belirterek, '15 Temmuz'da dışarı çıkarılan iki tankın mürettebatı terör saldırısı olduğu gerekçesiyle üstlerinin emriyle bu eylemde bulunmuşlardır, darbe amacıyla hareket etmemişlerdir.' dedi.
Duruşmada, sanık avukatlarının ara karar öncesi talepleri alındı.
11.08.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'nde görülen duruşmaya, tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile taraf avukatları katıldı.
Sanık ve avukatlarının talepleri ile duruşma savcısının mütalaasını alan mahkeme heyeti, müzekkere arasının ardından ara kararını açıkladı.
Buna göre, tutuklu sanıkların mevcut halinin devamına karar veren mahkeme, sanık ve avukatlarının talepleri doğrultusunda bazı isimlerin gelecek duruşma tanık olarak dinlenmesine hükmetti.
Davanın görülmesine 15 Ekim'de devam edilecek.
Paralel yapı-15 Temmuz (2016)-26 Nisan (2017) 'Ankara 52 sanık Darbe/Etimesgut Zırhlı Birlikler' davası
(11 Ağustos 2018, 15:48)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: