Ankara'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında komuta merkezi olarak kullandığı Akıncı Üssü'ndeki eylemlere ilişkin davada ifade vermedikleri için dosyaları ayrılan 9 eski Su Altı Taarruz Birliği (SAT) mensubunun yargılanmasına devam edildi.
28.07.2018 15:27 Ankara'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında komuta merkezi olarak kullandığı Akıncı Üssü'ndeki eylemlere ilişkin davada ifade vermedikleri için dosyaları ayrılan 9 eski Su Altı Taarruz Birliği (SAT) mensubunun yargılanmasına devam edildi.
23.07.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmaya şehit yakınları ve gazilerle taraf avukatları katıldı.
Duruşmada savunma yapan sanık Mutlu Ferik, İstanbul SAT Komutanlığında astsubay olarak görev yaptığını, olay günü tim komutanı eski yüzbaşı Özay Cödel'in emriyle Yeşilköy Askeri Havaalanı'ndan CASA tipi uçakla Akıncı Üssü'ne gittiklerini anlattı.
Görevin içeriği hakkında bilgisi olmadığını ileri süren Ferik, indiklerinde çevre güvenliği alınacağının söylediğini, ilk önce lojman nizamiyesinde, daha sonra üs nizamiyesinde nöbet tuttuğunu ifade etti.
Telefonu yanında olmadığından o gece neler olup bittiğini bilmediğini iddia eden Ferik, 'Vatandaşlara ateş edilmesiyle ilgili hiçbir şey bilmiyorum. Lojman nizamiyesinde beklerken tanımadığım bir rütbeli gelip oradaki komutanımızdan birkaç kişi istedi. Ben de daha sonra içerideki nizamiyeye geçtim.' diye konuştu.
Ferik, hakkındaki FETÖ üyesi olduğu ve örgüt içinde 'Murat' kod adını kullandığına ilişkin tanık beyanlarını reddetti.
Sanık eski astsubay Fatih Kaya da olay tarihinde Kuzey SAT Komutanlığında görevli olduğunu, 15 Temmuz'da eski yüzbaşı Özay Cödel'in acil görev olduğunu söylemesi üzerine birlik içinde hazırlık yaptığını anlattı.
Rutin görevlerde olduğu gibi silah ve teçhizatını alarak araçla Yeşilköy Askeri Havaalanı'na gittiğini ifade eden Kaya, askerlik hayatı boyunca daha önce hiç gitmediği Akıncı Üssü'ne indiklerini söyledi.
Akıncı Üssü'nde eski yüzbaşı Ferhat Erten'in ekibinde olduğunu belirten Kaya, savunmasına şöyle devam etti:
'Nizamiyede beklerken içeriden bir rütbeli, Erten'den 3 personel istedi. Erten'in emriyle nizamiyeyi terk ettim. Bir araca binerek büyük bir binaya gittik. Binanın girişinde bizi tam teçhizatlı askerler karşıladı. Bana binanın dış güvenliğini almam söylendi. İçeride kimlerin olduğu bilmiyordum. Gözaltına alındığımda kuvvet komutanlarının orada olduğunu öğrendim. Kimseyi derdest etmedim.'
Kaya, darbe girişimine katılmadığını ve FETÖ üyesi olmadığını savunarak tahliye talebinde bulundu.
Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde savunma yapan eski astsubay Gökhan Karabacak, İstanbul SAT Komutanlığında görevli olduğunu, olay günü İzmir'de keskin nişancı kursunda eğitimdeyken komutanının emri üzerine birliğine döndüğünü anlattı.
Yeşilköy Askeri Havaalanından CASA tipi uçakla Akıncı Üssü'ne gittiklerini ifade eden Karabacak, indiklerinde eski yüzbaşı Özay Cödel'in havacı bir rütbeliyle konuştuğunu ve daha sonra nizamiyede görevlendirdiğini söyledi.
Karabacak, savunmasına şöyle davam etti:
'Oradaki komutan bize, 'Siz arka taraftaki nizamiyede bekleyeceksiniz, kimseyi içeri almayacaksınız, kimseyi de dışarı çıkartmayacaksınız.' dedi. Biz de gece 02.00 gibi nöbete başladık. Normal bir nizamiye nöbeti tuttum. Daha sonra sabah oldu. Jetlerin pisti bombalamasından sonra üsten ayrıldım.'
Üsten çıktıktan sonra taksiyle İstanbul'a gittiğini ileri süren Karabacak, görev yerine döndüğünde gözaltına alındığını belirtti.
Sanık eski astsubay Mevlüt Öncel de İzmir'de eğitimde olduğunu, 15 Temmuz sabahı eski yüzbaşı Cödel'in kendisini aradığını ve birliğe çağırdığını söyledi.
İstanbul Yeşilköy Askeri Havaalanı'ndan 1,5 saatlik uçuştan sonra Akıncı Üssü'ne indiklerini ifade eden Öncel, 'Orada askeri araç yanımıza geldi. Özay Cödel yanımıza gelenlerle konuştu. Bir terörist saldırı beklendiğini, kuvvet komutanları ve Genelkurmay Başkanının üste olduğunu bizim de komutanlarımızı koruyacağımızı orada öğrendim.' diye konuştu.
Öncel, Akıncı Yenikent Nizamiyesi'nde sabaha kadar nöbet tuttuğunu, sabaha karşı silahını kapalı bir ambara bırakıp tel örgüden atlayarak üsten ayrıldığını belirtti.
Sanık eski astsubay Murat Fırat da üzerine atılı suçları reddedip tahliye talebinde bulundu.
Duruşmaya yarın sanık savunmalarıyla devam edilecek.
24.07.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmaya şehit yakınları ve gazilerle taraf avukatları katıldı.
Duruşmada savunma yapan sanık Hamdi Çıplak, olay günü İstanbul SAT Komutanlığında astsubay olarak görev yaptığını, tim komutanı eski yüzbaşı Özay Cödel'in emriyle Yeşilköy Askeri Havaalanı'ndan Casa tipi uçağa binip, Akıncı Üssü'ne gittiklerini anlattı.
Çıplak, Akıncı Üssü'ne indiklerinde üssün güvenliğini korumakla görevlendirildiklerini, Cödel'in yanına gelen havacı üst rütbeli komutanlar tarafından 'Nizamiyede bekleyeceksiniz' denildiğini aktardı.
Nizamiye bölgesine gittiğinde kalabalık bir grupla karşılaştığını ifade eden Çıplak, savunmasına şöyle devam etti:
'Lojman nizamiyeye gittik, orada farklı birliklerden askerler vardı, halk iyice yaklaşmaya başlayınca Ferat Erten'in 'Herkes hatta girsin.' emrini duydum. Ben nizamiyenin sağ tarafındaydım. Vatandaşların yaklaşmasına engel olmak için havaya ateş ettim. Ardından yere ateş emri verildi, ben de yere ateş ettim.'
Öldürmek maksadıyla kimseye ateş etmediğini savunan Çıplak, tahliye talebinde bulundu.
Sanık eski astsubay Melih Albayrak da olay günü şahsi işleri için birliğine giriş yaptığı sırada eski yüzbaşı Özay Cödel'in görev olduğunu söylemesi üzerine görev yerinde kaldığını iddia etti.
Daha sonra verilen emir üzerine askeri havaalanından Casa tipi uçakla Akıncı Üssü'ne gittiklerini ifade eden Albayrak, üsse indiklerinde eski yüzbaşı Özay Cödel'in havacı bir rütbeliyle konuşmasının ardından nizamiyede görevlendirdiğini söyledi.
Albayrak, lojman nizamiye bölgesine gittiklerinde yanlarına gelen havacı askerin 3 personel istediğini, SAT tim komutanının emriyle nizamiyeyi terk edip bir binanın emniyetini sağlama amaçlı nöbet tuttuğunu anlattı.
Binanın güvenliği için çevre emniyeti aldığını öne süren Albayrak, şunları belirtti:
'Mustafa Avşar üsteğmenle dış koruma görevi icra ediyorduk. Binanın çevresinde havacı tulumlu iki kişi daha vardı. Bazen binaya birileri gelip gidiyordu. Bazen yemek getiriyorlardı. Biz oradayken elleri bağlı olarak kimse girip çıkmadı.
Sabah gün aydınlandığında içeri girdim. Rütbeli birileri elleri gözleri bağlı içeride oturuyordu. Mustafa üsteğmene bunların kim olduğunu sordum. İçlerinden birisinin Kara Kuvvetleri Komutanı Salih Zeki Çolak olduğunu öğrendim. Kimisinin başlarında çuval vardı. Başlarında bekleyen kişiler, rehinelerin tuvalet ihtiyaçları olduğunu söyledi. Ellerindeki kelepçeleri açtık, içerisi sıcak olduğundan gömleklerini düğmelerini çözdük. Kimseyi derdest etmedik.'
Sabah saatlerinde pistin bombalanması üzerine üssü terk ettiğini söyleyen Albayrak, darbe girişimine katılmadığını ve FETÖ üyesi olmadığını savunarak tahliye talebinde bulundu.
Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde savunma yapan sanık eski üsteğmen Mustafa Avşar, olay tarihinde yıllık izinde olduğunu, eski yüzbaşı Özay Cödel'in kendisini arayıp ve izinli olan personelin garnizonu terk etmemesini emrettiğini, bunun üzerine birliğe gittiğini anlattı.
Olay günü Cödel'in emriyle saat 18.00 civarı İstanbul SAT Komutanlığına gittiğini ileri süren Avşar, silah ve teçhizatını alarak Askeri Havaalanı'ndan CASA tipi uçakla Akıncı Üssü'ne gittiklerini söyledi.
Uçağın iniş yapmasından sonra Cödel'in yanlarına gelerek 'Arkadaşlar TMH varmış. Üssün güvenliğini sağlayacağız.' dediğini aktaran Avşar, daha sonra Lojman nizamiyesinde görevlendirildiğini, ardından üssün içinde bir binanın güvenliğini sağladığını iddia etti.
Nöbet tuttuğu yerin Harekat Merkezi olduğunu sonradan öğrendiğini öne süren Avşar, o gece yaşadıklarına ilişkin şunları anlattı:
'Astsubay Melih Albayrak ile üzerinde Harekat Merkezi yazan bir binaya geldik. Bizim görevimiz binanın dış koruma görevini sağlamaktı. Binanın girişinde iki havacı personel vardı. Belli bir süre sonra havacı bir subay geldi. Kapıdakilere üzerinde Binali Yıldırım'ın ismi ve telefon numarası yazan bir kağıt getirdi. Bu kağıdın Genelkurmay Başkanına iletilmesini istedi. Kapıdakiler Genelkurmay Başkanı'nın binada olmadığını söyledi.
Bu konuşma neticesinde Genelkurmay Başkanı'nın üste olduğu sonucuna vardık. Sabah saatlerinde bu iki kişi gidince binaya girdik. Rehinelerin başında bekleyen havacı subay, bize içerideki insanların tuvalet ihtiyacı olduğunu söyledi ve yardım istedi. Ben de istenen yardıma kayıtsız kalamadım. Bu personele içerideki kişilerin kim olduğunu sorduğumda bilmediğini söyledi. Biz oradakilerin ihtiyaçlarını giderdik. Daha sonra gözüme sehpanın üzerinde kimlik kartı çarptı. Üzerinde Orgeneral Zeki Çolak'ın ismi yazıyordu. O anda şoke oldum.'
Avşar, yaşadıklarını aydınlığı kavuşturmak için tim komutanına ulaşmaya çalıştığını Melih Albayrak'a yanlış giden bir şeyler olduğunu söyleyip, oradan uzaklaştığını beyan etti.
Üs emniyetini destekleme görevi için geldikleri elleri kelepçelenmiş insanları gördükten sonra tel örgülerden atlayıp uzaklaştığını öne süren Avşar, daha sonra otobüs terminaline, oradan da İstanbul'a gittiğini ifade etti.
Avşar, darbe girişimine katılmadığını ve FETÖ üyesi olmadığını savunarak tahliye talebinde bulundu.
Duruşmaya yarın sanık savunmalarıyla devam edilecek.
25.07.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmaya şehit yakınları ve gazilerle taraf avukatları katıldı.
Sanık eski astsubay Erdinç Kurt, emniyet ve savcılıkta vermiş olduğu ifadeleri reddederek savunmasına başladı.
Kurt, 15 Temmuz'da İstanbul SAT Komutanlığı'nda mesaisini tamamlayıp birlikten çıkarken eski yüzbaşı Mustafa Cödel'in emriyle mesaide kaldığını, akabinde verilen emir doğrultusunda Askeri Havaalanı'ndan Casa tipi uçağa binip Akıncı Üssü'ne gittiklerini anlattı.
Akıncı Üssü'ne indikten sonra üssün çevre güvenliğini korumakla görevlendirildiğini belirten Kurt, '1 No'lu Nizamiyede tel örgülerin yanında görevlendirildim. Orada beklerken bir askeri araç gelerek lojman nizamiyesine götürdü.' dedi.
Kurt, nizamiyeye gittiğinde 200-300 metre ileride toplanmış kalabalık grubu görünce 6-7 Ekim olaylarının aklına geldiğini ve birliğe bir terör saldırısı olduğunu düşündüğünü iddia etti.
Bir ara üssün elektriklerinin kesildiğini söyleyen Kurt, savunmasına şöyle devam etti:
'Üssün elektrikleri kesilince arka tarafımızdan askeri araçlar ışıklarını açtılar. Ben o ara nizamiyeden tel örgülere bakmaya gitmiştim. Sonra atış sesleri geldi, nizamiyeye geldiğimde yerde yaralılar vardı. Nizamiyede vatandaşlara ilk yardım yaptık. Atış esnasında ben orada değildim, kimseye ateş etmedim.'
Çapraz sorgu sırasında Mahkeme Başkan Selfet Giray, sanığa 18 Ağustos 2016'da savcılık ifadesinde geçen, 'Kamera görüntülerindeki kişi benim. Hatırladığım kadarıyla ateş emri geldiğinde yere diz çökerek nişan alan kişi benim, vatandaşlara doğru 1 el ateş etmiştim.' beyanlarını hatırlattı.
Sanık Kurt, baskı altında ifade verdiğini iddia ederek mahkemedeki ifadelerinin kabul edilmesini talep etti.
Ara Karar
Duruşmada avukat beyanlarının ardından Mahkeme Başkanı Selfet Giray, cumhuriyet savcısına mütalaasını açıklaması için söz verdi. Savcı, dava dosyasının daha önce tefrik edilen Akıncı Üssü davasıyla birleştirilmesini ve sanıkların tutukluluk halinin devamını talep etti.
Ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, davanın Akıncı Üssü davasıyla birleştirilmesine hükmetti.
Heyet ayrıca sanıkların üzerlerine atılı suçun vasıf ve mahiyeti ile kuvvetli suç şüphesinin varlığını gerekçe göstererek, sanıklarının tutukluluk hallerinin devamına karar verdi.
Böylece Akıncı Üssü davasının sanık sayısı 469'a yükseldi. Dava, 10 Eylül'de görülmeye devam edecek.
Paralel yapı-15 Temmuz (2016)-29 Mart (2017) 'Ankara 469 sanık (ilk 486) Darbe/Akıncı Hava Üssü' davası
(28 Temmuz 2018, 15:27)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: