Ankara'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi sırasında komuta merkezi olarak kullandığı Akıncı Üssü'ndeki eylemlere ilişkin 460 sanığın yargılandığı davaya devam edildi.
30.06.2018 12:42 Ankara'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi sırasında komuta merkezi olarak kullandığı Akıncı Üssü'ndeki eylemlere ilişkin 460 sanığın yargılandığı davaya devam edildi.
25.06.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmada tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile taraf avukatları hazır bulundu.
Duruşmada, darbe girişiminin yaşandığı dönemde Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Abidin Ünal'ın koruması olan sanık eski astsubay Fatih Kahraman savunma yaptı.
Önceki beyanlarını ve suçlamaları kabul etmeyen Kahraman, 15 Temmuz'da Abidin Ünal'ın korunması doğrultusunda İstanbul'da bulunduğunu iddia etti.
Kahraman, hava kuvvetleri komutanını sadece canını değil, aynı zamanda makamını, itibarını, kişisel itibarını zedeleyecek, küçük düşürecek bir hadiseden korumanın da görevi olduğunu savunarak, koruma hizmetinin de mesai mefhumu gözetilmeksizin yürütüldüğünü söyledi.
O dönem yaşanan terör saldırıları dolayısıyla dikkatli olmaları gerektiğini de öne süren Kahraman, Ünal'ın İstanbul'daki programı için bir MAK ekibinin de Konya'dan görevlendirildiğini anlattı.
Kahraman, koruma görevi için ilave personel görevlendirilmesini de koşullardan dolayı normal karşıladığını ifade ederek, her şeyin olağan göründüğünü iddia etti.
Komutanın programını takip ettiğini, koordinasyon da sağladığını belirten Kahraman, 14 Temmuz'da İstanbul'da olduğunu söyledi.
Harp okulunda komutanının emirlerine binaen hazır bir şekilde beklediğini savunan Kahraman, Ünal'ın akşam katılacağı düğün için 16.00 gibi Fenerbahçe Orduevine geçtiğini bildirdi.
Ünal'ın yanındaki korumalardan Yakut Yiğit'in saat 22.00 civarında arayıp Moda'daki düğün salonuna gelip güvenlik tedbirlerini arttırmalarını söylediğini iddia eden Kahraman, bekler görevdeki MAK ekibinin başındaki binbaşı Gökhan Maldar ile görüştüğünü, onlarla birlikte düğün yerine geçtiklerini söyledi.
Kahraman, içeri girdikten sonra komutanın toplantı halinde olduğunu öğrendiklerini dile getirerek, bunun üzerine vakit kaybetmeden toplantı yapılan odaya gittiğini ifade etti.
Güvenlik almaya geldiklerini söylemesi üzerine Ünal'ın da 'Ben size emir vermedim. Kimden emir alıyorsunuz?' diye sorduğunu belirten Kahraman, Yakup Yiğit ile göz göze geldiklerini, ancak komutanı zor duruma sokmamak namına sessiz kaldığını öne sürdü.
Kahraman, Ünal'ın, 'Güvenlik alacaksanız burada değil, kapının önünde alın.' demesi sonrasında da kapının önüne geçtiğini ancak kapıyı kapatmadığını ve emri 'olur' diye göz temasında kaldığını iddia etti.
'Ünal'ı Akıncı Üssü'ne de zorla götürdüklerine' yönelik ifadeleri kabul etmeyen Kahraman, darbe girişiminden de ertesi sabah üs karargahına gittiğinde haberdar olduğunu ileri sürdü.
Karargaha gittiği sırada komutanların üsten ayrıldığını anlatan Kahraman, sonrasında gözaltına alınıp Batı Adliyesi'ne götürüldüklerini ve tutuklandıklarını söyledi.
Kahraman, 15 Temmuz'da görevini yaptığını savunarak, hayatı boyunca FETÖ/PDY ile bir irtibatı olmadığını öne sürdü.
'Görevimi sadakatle yerine getirdim.' diyen Kahraman, tahliyesini talep etti.
Duruşmaya öğle arası verildi.
26.06.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmada tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile taraf avukatları hazır bulundu.
Duruşmada savunma yapan eski astsubay Yılmaz Bahar darbe girişimi sırasında Konya 3. Ana Jet Üs ve Garnizon Komutanlığında MAK (Muharebe Arama Kurtarma) tim komutanı olarak görev yaptığını anlattı.
Daha önce Hava Kuvvetleri karargahında proje astsubayı olarak ve 2,5 sene de Akıncı Üssü'nde arama kurtarma timinde görev yaptığını belirten Bahar, askerlik hayatı boyunca emir komuta zinciri dışında hareket etmediğini savundu.
Bahar, darbe girişiminin yaşandığı gün bölük komutanı eski binbaşı Gökhan Maldar'ın bölüğü topladığını, İstanbul'a göreve gideceklerini emrettiğini ve akabinde saat 20.00 civarında beraberindeki tim ile helikopterle Samandıra'daki askeri birliğe iniş yaptıklarını kaydetti.
Samandıra'da Maldar'ın timi toplayarak Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Abidin Ünal'ın emniyetinin alınması kapsamında bulunduğu yerden tahliye edeceklerini söylediğini aktaran Bahar, 'Samandıra'dan Fenerbahçe Orduevi'ne gittik, orada helikoptere komutanın korumaları da bindi. Oradan Moda Deniz Kulübü'ne gittik.' diye konuştu.
- Generallerin terörist eyleme katılacağını düşünmüş
Bahar, Moda Deniz Klübü'nde yaşadıklarına ilişkin şunları anlattı:
'Gökhan binbaşı komutanları alıp helikopterlere bindireceğimizi, Ankara'daki Akıncı Üssü'ne götüreceğimizi, gerekirse zor kullanarak çıkartacağımızı söyledi. Hava Kuvvetleri Komutanı'nın hayatının tehlikede olduğunu ve oradaki generallerin bir bölümünün terörist eyleme katılacaklarını söyledi.
Birlikte aşağıya indik, komutanların olduğu odaya girdik. Ben hemen arkasındaydım. Gökhan binbaşı içeriye sert bir şekilde girince herkes şaşırdı. Gökhan Maldar, komutanların tamamına hitaben çok sert bir şekilde 'Çıkın dışarı' diye bağırdı. Gökhan Maldar'ın emriyle timdekiler komutanların ellerini bağlamaya başladılar. Ben de 'Komutanım hepsini bağlıyor muyuz?' diye sordum. Sonuçta Haluk Şahar benim üs komutanım. Mehmet Şanver tanıdığım ve sevdiğim komutan. Ben de emir gereği kelepçe takılan komutanların terör faaliyetinde bulunabilecekleri düşüncesiyle hareket ettim.'
Bahar, komutanlar odadan çıkarken ayağını sehpaya çarptığını ve o sırada eli tetiğe dokununca tüfeğinin yere doğru bir el ateş aldığını öne sürdü.
Sonrasında da derdest ettikleri komutanlarla helikoptere binip Samandıra'ya gittiklerini, yakıt verecek kimseyi bulamayınca bu kez Yalova'ya indiklerini oradan da Akıncı Üssü'ne geçtiklerini belirtti.
Akıncı Üssü'ne bekledikleri sırada 141. Filo'da Akın Öztürk'ü gördüğünü, Öztürk'ün Abidin Ünal'ın nerede olduğunu sorduğunu aktaran Bahar, 'Komutan'ın 143. Filo'da olduğunu söyleyince Akın Öztürk bana 'Gidin komutanın güvenliğini sağlayın.' dedi. Ben de oraya geçtim.' diye konuştu.
143. Filo'da rehin tutulan Abidin Ünal'a yemek götürdüğünü öne süren Bahar, darbe girişiminden haberi olan bir kişinin böyle bir davranış içerisinde olmayacağını savundu.
FETÖ üyesi olduğuna yönelik iddiaları da reddeden Bahar, iddianamede yer verilen aleyhindeki beyanları da kabul etmedi.
Çapraz sorgusu sırasında olay gecesi eski tuğgeneral Gökhan Şahin Sönmezateş'i neden aradığına ilişkin soru üzerine sanık Bahar, telefon rehberindeki isim benzerliğinden dolayı Sönmezateş'i aradığını ileri sürdü.
Cumhuriyet Savcısı Adnan Gümüş'ün 'Sizin adli bir göreviniz yok neye istinaden kelepçe takıyorsunuz? Bir binbaşının emriyle general rütbesindeki onlarca kişiyi nasıl derdest edebiliyorsunuz? Bu görev tamamlandığında sana herhangi bir şey vadedildi mi?' sorusunu sanık Bahar, 'Ben binbaşı Gökhan Mandar'ı bir koordinatör olarak gördüğüm için o emri uyguladım. Bana hiçbir şey vadedilmedi.' diye yanıtladı.
Sanık eski astsubay Mustafa Turgay da yaptığı savunmada isnat edilen suçlamaları kabul etmedi. Savcılık sorgusunda vermiş olduğunu ifadelerinin tümünü reddettiğini belirten Turgay, darbe girişimi sırasında derdest edilen Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Abidin Ünal'ın koruma astsubayı olduğu için yargılandığını öne sürdü.
FETÖ üyesi olmadığını savunan Turgay, tahliye ve beraat talebinde bulundu.
Duruşmaya yarın devam edilmek üzere ara verildi.
28.06.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmada, dönemin Hava Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral Abidin Ünal'ın koruması sanık Gökhan Gerboğa savunma yaptı. 'Benim görevim Abidin Ünal'ı korumaktı. Kılına dahi zarar gelmeden Akıncı Üssü'ne ulaşmasını sağladım.' diyen Gerboğa, hakkında hiçbir somut delil ve suçlama bulunmadığını, birkaç 'kendini bilmez' mesai arkadaşının kendisini FETÖ'cü olarak fişlemesi sonucu Konya'da gözaltına alındığını öne sürdü.
Darbe girişiminden kısa süre önce dönemin Hava Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral Abidin Ünal'ın koruması olarak atandığını ifade eden Gerboğa, 'Görev hayatım boyunca hiçbir disiplinsizlik yapmadım, ceza almadım. TSK'nın onuruna leke sürecek hiçbir iş yapmadım. Amirlerim dışında kimseden talimat almadım. Hiçbir terör örgütüyle ilgim yok. Askerlik bilinci gereği verilen emirleri yerine getiririm.' diye konuştu.
Koruma görevine yeni atandığı için yeterli deneyimi bulunmadığını aktaran Gerboğa, şu iddialarda bulundu:
'(Koruma ekibinden) Fatih Kahraman başçavuş, İstanbul'a gelip koruma görevine katılmamı istedi. Ankara'dan İstanbul'a vardık. Fatih başçavuşla buluşup Fenerbahçe Orduevine gittik. Buradan bir helikopterle Ünal'ın bulunduğu Moda Deniz Kulübüne geçtik. Burada Fatih başçavuş, Ünal'a, 'Komutanım, sizin güvenliğinizi almaya geldik.' dedi. Ünal'ın bulunduğu odadaki diğer insanlar sivil kıyafetliydi. Ben kimseyi tanımıyordum. Pür dikkat odadakileri gözledim. Ünal telefonla görüşmeler yaptı. Odadan ayrılıp helikoptere geçtik. Zor kullanmadık, tehdit etmedik, askerliğe ayrıkı bir davranışta bulunmadık. Ünal ile Akıncı Üssü'ne geldik. Ünal, görev boyunca kendi hür iradesiyle hareket etti. Uçuş ekibine iyi akşamlar dileyip uçağa öyle bindi. Gayet sakin, her şey normalmiş gibi davranıyordu. O an yaşananların bir darbe olacağını hiç düşünmedim.'
'Akıncı'da bulunduğum için gözaltına alınmadım'
Uçakla Sabiha Gökçen Havalimanından Akıncı'daki 141. Filoya geldiklerini belirten Gerboğa, Ünal'ın sanıklardan eski Albay Ahmet Özçetin ile bir odaya girdiğini, bir süre sonra Özçetin'in odadan çıkıp ayrıldığını öne sürdü.
Bu sırada Fatih Kahraman'ın kendilerine komutanın emniyetini almaları, üsteki kimseye güvenmemeleri yönünde talimat verdiğini aktaran Gerboğa, 'Biz de ertesi güne kadar komutanın güvenliğini sağladık. Emirlerini yerine getirdik. Çay, su ikram ettik. Ertesi gün üsse bomba atıldı. Fatih başçavuş sivil kıyafetlerimizi giymemizi istedi. Bu sırada pilotların ifade vereceğini duyduk. Bizim de ifademiz alınır mı diye düşündük. Abidin Ünal'ın emirleri doğrultusunda orada bulunduğumuz için içimiz rahattı.' diye konuştu.
Sabah saatlerinde sanıklardan eski Hava Kuvvetleri Komutanı ve YAŞ üyesi Orgeneral Akın Öztürk'ün Ünal'ın bulunduğu yere geldiğini aktaran Gerboğa, Öztürk ve Ünal'ın birlikte ayrıldığını, kendilerinin araç olmadığı için Akıncı'da kaldığını söyledi.
Daha sonra Hava Kuvvetleri karargahına geçip Ünal ile çalışmaya devam ettiğini belirten Gerboğa, 'Ben o gece Akıncı'da bulunduğum için gözaltına alınmadım. Yakalama emrimde 3. Ana Jet Üssü personeli olduğum ve örgüt üyesi personel listesinde adımın bulunduğu yazılıyordu. Fişleme listesinde adım olduğu için gözaltına alındım.' diye konuştu.
Suçlamaları kabul etmediğini, hiçbir örgüte üye olmadığını savunan Gerboğa, 'Benim görevim Abidin Ünal'ı korumaktı. Kılına dahi zarar gelmeden Akıncı Üssü'ne ulaşmasını sağladım.' dedi. Gerboğa, Moda Deniz Kulübünde silahını komutanın bulunduğu masaya doğrulttuğu iddiasını da kabul etmedi.
Gökhan Gerboğa, Konya'daki FETÖ soruşturması kapsamında itiraflarda bulunan bir sanığın kendisinin örgüt üyesi olduğu yönündeki beyanını kabul etmediğini, örgüt üyesi olmadığını, böyle bir kişiyi de tanımadığını öne sürdü.
Duruşmada dönemin Hava Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral Abidin Ünal'ı derdest eden Konya MAK ekibinde yer alan sanıklar savunma yaptı.
Sanık eski astsubay Güngör, 15 Temmuz günü İzmir'de izinde bulunduğunu, harbe hazırlık eğitim gerekçesiyle kışlaya çağırıldığını, özel aracıyla Konya'ya döndüğünü söyledi.
İstanbul'a gideceklerini Konya'daki birlikten çıktıktan sonra yolda öğrendiklerini savunan Güngör, gece İstanbul'a varıp Samandıra'daki askeri tesislere geçtiklerini anlattı. Güngör, burada bölük komutanı sanıklardan eski Binbaşı Gökhan Maldar'ın kendilerine 'İhtiyaç halinde Hava Kuvvetleri Komutanı Abidin Ünal'ın korumasını sağlayacağız.' dediğini aktardı.
Daha sonra helikopterle Ünal'ın bulunduğu Moda Deniz Kulübüne gittiklerini anlatan Güngör, dışarıda emniyeti sağladığını, emekli Korgeneral Mehmet Şanver'in kızının düğününün yapıldığı salona girmediğini belirtti.
Ardından helikopterle Samandıra'daki askeri tesislere döndüklerini, buradan da Akıncı Üssü'ne geçtiklerini belirten Güngör, 'Helikopterden indikten sonra 5-10 dakika bekledik. Daha sonra bir araçla ağaçlık alandaki bir kamelyaya götürüldük. Bir süre sonra üzerimizde uçaklar uçmaya başladı. Komutanımız ülkede kalkışma olduğunu, bizim yaptığımızın komutanı korumaktan ibaret olduğunu söyledi. Savcıya bu şekilde anlatmamızı istedi.' diye konuştu.
Üzerine atılı suçları reddeden, suçlamaların somut delile dayanmadığını öne süren Güngör, kovuşturma aşamasında verdiği 'Komutanlarımızın ellerinin bağlı olduğunu ve zor durumda olduklarını görünce bir şeylerin yanlış olduğunu anladım' şeklindeki ifadesini reddetti. Elleri bağlı kimseyi görmediğini savunan Güngör, Akıncı'da gördüğü tulumlu 4 kişiyi komutan sandığını söyledi.
Güngör, mahkeme başkanı Selfet Giray'ın, 'Eğitimin nerede olacağını sordun mu?' sorusuna karşılık, 'Hayır sadece eğitim olduğunu söylediler. Ben de nerede olacağını sormadım. Her zamanki eğitimlerden biri diye düşündüm.' dedi.
Güngör, düğündeki komutanların alınıp helikoptere bindirilmesine şahit olmadığını, komutanların İstanbul'da Hava Harp Okuluna, oradan da Akıncı'ya götürüldüğünü sonradan öğrendiğini savundu.
Örgüt mensubu olduğuna dair itirafçı beyanını kabul etmeyen Güngör, itirafçıyı tanımadığını, bu kişinin kendini kurtarmak için iftira attığını öne sürdü.
'Suç kastıyla yapmadım'
Sanıklardan eski astsubay Hasan Çalmaz da 15 Temmuz'da izinde bulunduğunu, eğitim gerekçesiyle kışlaya çağrıldığını, Konya'da olduğu için perşembe akşamı üsse gidip cuma günkü eğitim için hazırlık yaptığını söyledi.
Konya'dan yola çıktıktan sonra İstanbul'a gidildiğini öğrendiklerini öne süren Çalmaz, timin de bulunduğu Fatih Suçatı'nın mola yerinde kendilerine, eğitim planlamasının iptal edildiğini, komutanın emriyle İstanbul'a gideceklerini, işin içeriğini orada öğreneceklerini söylediğini bildirdi.
İstanbul'a vardıklarında Samandıra'daki askeri tesislere geçtiklerini anlatan Çalmaz, burada eski Binbaşı Maldar'ın kendilerine Hava Kuvvetleri Komutanını koruma ve emniyeti için görevlendirildiklerini söylediğini, ardından helikopterle Moda Deniz Kulübüne geçtiklerini, kendisinin çevre emniyetinde görevli olduğunu söyledi.
Görevin ardından önce Samandıra'ya, ardından Akıncı'ya geçtiklerini bildiren Çalmaz, 'Burada komutanımız, 'Ülke genelinde birtakım karışıklıklar var. Biz içinde değiliz. Emir komuta zinciri içinde içinde hareket ettik. Karargaha giderek bu şekilde ifade vereceğiz' dedi. Biz de gidip bu şekilde ifade verdik. Akıncı'ya ne amaçla gidildiğini bilmiyorum. Generallerin Akıncı Üssüne getirilmesine iştirak etmedim. Akıncı'da hiçbir faaliyetim olmadı. Kimsenin hiçbir eylemine yardım etmedim. Bugün olsa verilen emirleri aynı şekilde yerine getiririm. Bu faaliyetleri suç kastıyla yapmadım.' diye konuştu.
'Silah dağıtmam söz konusu değil'
Sanık eski astsubay Ali Uçar da üzerine atılı suçlamaları reddetti, FETÖ üyesi olmadığını söyledi. Diyarbakır'da görevde bulunduğunu anlatan Uçar, görev bitiminde Konya'ya döndüğünü, ardından eğitim gerekçesiyle kışladan çıktıklarını, yolda İstanbul'a gidileceğini öğrendiklerini savundu.
Samandıra'daki askeri tesislerde toplandıktan sonra helikopterle geçtikleri Moda Deniz Kulübünde emniyet görevini yerine getirdiğini söyleyen Uçar, 'Abidin Ünal'ın korumaları eşliğinde ellerini sallayarak rahat şekilde ayrıldığını gördüm. İddianamede zorla götürüldüğü söyleniyor. Komutanın korumalar eşliğinde kendi isteğiyle çıktığına şahit oldum.' iddiasında bulundu.
Kovuşturma aşamasındaki 'Yaptığımız işin koruma görevi olmadığını anladım.' ifadesini kabul eden Uçar, 'Bir işin içine sürüklendik. Kim yaptı bilmiyorum. Ben sadece emirleri uyguladım.' dedi.
Sanıklardan eski astsubay Fatih Pancar ile MAK timine silah ve mühimmat dağıttığı iddiasını kabul etmeyen Uçar, 'Benim kimseye silah vermem söz konusu değil. Herkes silahını kendi alıyor.' dedi.
Fatih Pancar'ın timdekilere plastik kelepçe dağıttığını görmediğini savunan Uçar, 'Biz bunları zaten taşıyoruz. Fatih Pancar vermedi. O gün benim çantamda vardı zaten. Bunları arazide kullanıyoruz.' diye konuştu.
Uçar, timde bulunanların telefonlarının toplanıp SIM kartlarının çıkarıldığı iddiasını da kabul etmedi.
Sanıklardan eski Astsubay Burak Kolukısa da üzerine atılı suçlamaları kabul etmedi, Ahmet K. adlı itirafçının kendisini örgüt evinde gördüğü iddiasını reddettiğini, bu kişinin suçtan kurtulmak için kendisine iftira attığını öne sürdü.
Kolukısa'nın savunmasının ardından mahkeme, yarın devam edilmek üzere duruşmayı bitirdi.
29.06.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmada, tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile taraf avukatları hazır bulundu.
Davaya, dönemin Hava Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral Abidin Ünal'ı derdest eden Konya Muharebe Arama Kurtarma (MAK) ekibindeki sanıkların savunmalarının dinlenmesiyle devam edildi.
Sanıklardan eski astsubay Fatih Aydemir, FETÖ ile ilgisinin bulunmadığını, eğitimini devlet okullarında tamamladığını söyledi.
Hava Kuvvetleri Komutanlığı MAK Eğitim Komutanlığından mezun olduktan sonra farklı timlerde görev yaptığını anlatan Aydemir, darbe girişiminden önce yabancı dil eğitimi için İzmir'de bulunduğunu, telefonla göreve çağrıldığını, üstlerinden izin alıp Konya'ya döndüğünü belirtti.
'Koruma görevi için İstanbul'a gidileceğini, görevin detaylarının burada bildirileceğini' Konya'da öğrendiklerini öne süren Aydemir, Samandıra'daki askeri birliğe geçtiklerini, daha sonra bölük komutanı eski binbaşı Gökhan Maldar'ın da aynı yere geldiğini ifade etti.
Maldar'ın, MAK ekibine, 'Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Ünal'ı koruma görevi icra edileceğini' bildirip 'hazır şekilde beklemeleri' talimatı verdiğini savunan Aydemir, daha sonra helikopterle komutanın bulunduğu Moda Deniz Kulübü'ne geçtiklerini anlattı.
Helikopterden en son kendisinin indiğini ve Korgeneral Mehmet Şanver'in kızının düğününün yapıldığı yere kadar öndeki ekibi takip ettiğini aktaran Aydemir, salonun önünde çevre emniyeti aldığını, yaklaşık bir saat sonra Kuvvet Komutanının içeriden korumalarıyla çıkıp helikoptere bindiğini belirtti. Aydemir, 'Komutanın elleri bağsızdı, herhangi bir zorlama yoktu.' iddiasında bulundu.
Önceki ifadesini kabul etmedi
Daha sonra içeriden çıkan 8 kişinin daha helikoptere götürüldüğünü, ardından 10-12 kişinin başka bir helikoptere bindirildiğini dile getiren Fatih Aydemir, kendilerinin de üçüncü helikopterle Harp Okuluna geçtiklerini söyledi.
Darbe girişimini Harp Okulu'nda televizyondan öğrendiklerini öne süren Aydemir, bir süre polisleri beklediklerini, kimse gelmeyince sivil kıyafetleri giydiklerini, arkadaşlarından birinin memleketi Rize'ye gittiğini, ardından İzmir'e dönüp polise teslim olduğunu dile getirdi.
Akıncı Üssü'ne hiç gitmediğini iddia eden Aydemir, 'Üstçavuş rütbesindeki bir personelin darbe girişimini anlamasına imkan yok, kullanıldık. Silah ve teçhizatım Harp Okulu'nda bulundu. Kimseye darp uygulamadım, kimseyi yaralamadım.' diye konuştu.
Fatih Aydemir, kovuşturma sürecindeki ifadesinde geçen, sanık eski Binbaşı Maldar'ın, Moda Deniz Kulübü'nde derdest edilen komutanlara ilişkin 'Artık bu adamlara komutanım demeyeceksiniz.' ifadesini kullandığı yönündeki beyanını kabul etmedi, Maldar'dan böyle bir söz duymadığını savundu.
'Sekiz kişinin elleri bağlı şekilde çıktığını gördüm.' şeklindeki ifadesini de kabul etmeyen Aydemir, 8 kişi gördüğünü ancak bu kişilerin ellerinin bağlı olup olmadığını görmediğini, bu kişilere uzak bir yerde bulunduğunu öne sürdü.
Komutanların telefonlarını topladığını kabul eden Aydemir, telefonları emir üzerine daha sonra geri vermek için isimleri cihazın üstüne not ederek topladığını söyledi.
Fatih Aydemir'in avukatının savunmasının ardından mahkeme heyeti, pazartesi devam etmek üzere duruşmayı tamamladı.
Paralel yapı-15 Temmuz (2016)-29 Mart (2017) 'Ankara 460 sanık (ilk 486) Darbe/Akıncı Hava Üssü' davası
(30 Haziran 2018, 12:42)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: