Ankara'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında komuta merkezi olarak kullandığı Akıncı Üssü'ndeki eylemlere ilişkin davada 473 sanığın yargılanmasına devam edildi. Duruşmalarda savunma yapmayan sanıkalrın dosyaları ayrılıyor. Önce 6, ardından 9 sanığın dosyasının ayrılmasıyla sanık sayısı 473'ten 458'e düştü. Mahkeme Başkanı duruma tepki göstererek ayrılan dosyaları tekrar birleştirmeyeceklerini söyledi. Başkan, "Bir şeyler yapmaya çalışıyorlarsa onlar olmayacak." dedi.
26.05.2018 13:07 Ankara'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında komuta merkezi olarak kullandığı Akıncı Üssü'ndeki eylemlere ilişkin davada 458 sanığın yargılanmasına devam edildi.
21.05.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmada sanıklar ile müşteki ve bazı sanık avukatları hazır bulundu.
Duruşmada savunma yapmaları beklenen sanıklar, rahatsız oldukları ya da avukatları olmadığı gerekçesiyle savunma yapamayacaklarını bildirdi.
Geçtiğimiz hafta da benzer durumun yaşandığı duruşmada Mahkeme Başkanı Selfet Giray, duruşma savcısının bir diyeceği olup olmadığını sordu.
İddia makamı, savunma için sanıklara makul süre verildiğini, bir çok sanığın sorgusunun usülüne uygun yapıldığını, ancak bu aşamada bazı sanık ve müdafilerinin savunma için gün ve saat bildirilmesine rağmen yasal olmayan gerekçelerle savunma yapmaktan kaçındığını belirtti.
Savunma hakkının kutsallığı ve dokunulmazlığı göz önünde bulundurularak sorgu yapılacaklara ek süre verildiğini bildiren duruşma savcısı, sanıkların sorguları tamamlanmadan diğer işlemlere geçilemeyeceğini, sanığın bizzat seçtiği müdafinin belirtilen gün ve saatte yasal bir mazereti olmaksızın duruşma ve sorguya katılma zorunluluğunun bulunduğunu, katılmadığı halde yerine zorunlu müdafinin görevlendirileceğini, sanığın sorgudan imtina etmesi halinde ise ilerleyen aşamalarda esas hakkında savunma yapma hakkı saklı kalmak üzere "susma hakkını" kullandığı kabul edilerek duruşmaya diğer işlemlerle devam edilebileceğini söyledi.
Başsavcılığa ve baroya bildirimde bulunulmasını talep etti
Savcı, sanığın kimlik tespiti ve sorgusu için belirlenen gün ve saatte haklı bir mazereti olmaksızın duruşmaya katılmayan ve yasal görevini yerine getirmeyen müdafileri hakkında adli ve disiplin yönünden işlem yapılmak üzere Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı ve Ankara Barosu'na bildirimde bulunulmasını talep etti.
İddia makamı, ceza muhakemesi kanununun ilgili maddesi gereğince görevli ve yetkili mahkemenin istemine rağmen müdafi görevlendirmesi yapılmaması halinde mahkeme kararını yerine getirmeyen Ankara Barosu yetkilileri hakkında da suç duyurusunda bulunulmasını istedi.
Duruşma savcısı ayrıca, bu aşamada sorgunun gerekli işlemler yapıldıktan sonra yapılamaması halinde sanık sayısının çokluğu, dosya kapsamı, diğer sanıkların adil yargılanma hakkının engellenmemesi, dava ve duruşmaların sürüncemede kalmaması için sorgusu yapılamayan sanıklar yönünden dava dosyasının ayrılması talebinde bulundu.
Mahkeme, tefrik talebini değerlendirecek
Mahkeme, savcılık makamının mütalaası üzerine, savunma sırası geçtiği halde sanık müdafinin uzun süredir duruşmalara gelmeyip mazeret bildirmesi nedeniyle savunması alınamayan Hasan Saltan yönünden müdafi tayini için Ankara Barosu'na müzekkere yazılmasına karar verdi.
Hazırlanan listede belirtilen sanık savunmaları yönünden her gün için beşerli grup halinde sanık sorgularının yapılmasına, sanık müdafilerinin hazır olmamaları halinde barodan müdafi görevlendirilmesinin istenmesine hükmeden mahkeme, Ankara Barosu yazı cevaplarına göre sanık müdafileri ve baro yönünden suç duyurusu işlemlerinin değerlendirilmesini kararlaştırdı.
İddianamenin tebliğ edildiği süreyi göz önünde bulundurarak sanıkların savunma için istediği süre taleplerini yerinde görmeyen mahkeme, sorgusu yapılamayan sanıklar yönünden "susma hakkını" kullanmış sayılacaklarının ihtarı ve belirlenen listedeki sanık sorgu durumuna göre tefrik talebinin değerlendirilerek karara bağlanmasına hükmetti.
Duruşmaya, cuma günü savunmasını yapan ancak açık görüşü nedeniyle bugün öğleye kadar duruşmadan vareste tutulan sanık Seyit Hamza Taştan'ın çapraz sorgusu ile devam edilmek üzere saat 14.00'e kadar ara verildi.
22.05.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmada sanıklar ile müşteki ve bazı sanık avukatları hazır bulundu.
Mahkeme Başkanı Selfet Giray, dünkü duruşmada savunma yapmayan altı kişinin dosyasının ayrıldığını hatırlatarak, ayrılan dosyaları tekrar birleştirmeyeceklerini söyledi. Giray, "Bir şeyler yapmaya çalışıyorlarsa onlar olmayacak." dedi.
Giray, daha sonra dün hazır olmaları için isimlerini saydığı sanıklardan Mutlu Ferik, Hamdi Çıplak, Fatih Kaya, Erdinç Kurt, Mevlüt Öncel, Mustafa Özel, Yücel Özcan, Ahmet Çamoğlu, Gökhan Karabacak, Murat Fırat, Melih Albayrak, Mustafa Afşar'ı çağırarak savunma yapmalarını istedi.
Sanıklardan bazıları süre talep ederek, bazıları ise süre talep etmediğini belirterek savunma yapmayacaklarını söyledi.
Bazı sanıkların görev sırasındaki komutanları savunma yapmadan savunma yapmayacaklarını söyledikleri duruşmada mahkeme, sanıkların savunma yapmaması üzerine ara karar verdi.
Mahkeme, savunması alınamayan sanıklardan Mutlu Ferik, Hamdi Çıplak, Fatih Kaya, Erdinç Kurt, Mevlüt Öncel, Gökhan Karabacak, Murat Fırat, Melih Albayrak ve Mustafa Afşar'ın dosyasını ayırarak yargılamanın ayrı bir esas üzerinden yürütülmesine hükmetti.
Duruşma, sanıklardan Mustafa Ertürk'ün avukatının savunma yapacaklarını beyan etmesi, ancak hazırlık yaptığı belgelerini cezaevinden alacağını belirtmesi üzerine öğleden sonraya ertelendi.
Mahkeme, dün de savunma yapmayan sanıklardan altısının dosyasını ayırmıştı. Dosyası ayrılan sanıkların davası, başka bir dosyada devam edeceği için Akıncı Üssü davasındaki sanık sayısı 473'ten 458'e düştü.
Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde Konya 3. Ana Jet Üssü Komutanlığı eski harekat komutanı kurmay albay Mustafa Ertürk savunma yaptı.
İddianamede üzerine atılı suçları kabul etmeyen Ertürk, bu suçlamaların iftiralardan üretildiğini öne sürdü.
Ertürk, 15 Temmuz haftasının ve 15 Temmuz'un normal geçtiğini belirterek, cuma günü 16.30'da yapılan bayrak merasiminin ardından, personelin 17.00 gibi servislerle ayrıldığını belirtti.
Saat 17.15'te üs ana nizamiyesinden çıktığını ve yarbay Taner Doğruer ile albay Zeki Koltukoğlu'na hasta ziyaretine gittiklerine işaret eden Ertürk, ziyaretteyken arayan 135. filo komutanı Alparslan Şahin'in, Beyşehir travers çalışması için bölgeye giden iki helikopterin araziye iniş yaptığını ve yerdeki ekiplerin bazı teçhizatlarını kaybettiğini, teçhizatı bulduktan sonra helikopterle döneceklerini aktardığını bildirdi.
Ertürk, uçuşlar normalde bittiği için bu uçuşun nereden çıktığını sorduğu Şahin'in, personeli otobüs ile geri alacaklarını ancak bazı sorunlar nedeniyle helikopterle ayrılmaları gerektiğini söylediğini iddia etti.
Bu uçuştan, daha önce kendisine haber verilmediği için kızdığını ileri süren Ertürk, Şahin'in bu planlamayı daha önce yaptıklarını söylediğini anlattı. Ertürk, saat 21.30 gibi durumdan rahatsız olduğu ve helikopterlerin akıbetini öğrenmek için hasta ziyaretinden çıkıp, üsse gittiğini ifade etti.
Helikopterler Yalova'ya inmiş
Odasına girdikten 5-10 dakika sonra telsizden kuleyi aradığını ve ardından saat 22.00 gibi kuleye gittiğini bildiren Ertürk, helikopterlerin saat 21.00'de Yalova'ya indiğini öğrendiğini vurguladı.
Ertürk, her uçuştan haberi olduğunu bildiği Eskişehir'deki Birleştirilmiş Hava Harekat Merkezi'ni (BHHM) aradığını ancak bir şey öğrenemediğini ileri sürdü. Helikopterlerin yakıt almış vaziyette hazır beklediğini öğrendiğini, acil bir görev olduğu için de neden oraya gittiğinin söylenmediğini düşündüğünü öne süren Ertürk, daha sonra 135. filoya gittiğini aktardı.
Ertürk, filo komutanı Şahin'e durumu sorduğunu, onun da helikopterlerin neden Yalova'da olduğunu bilmediğini, aradığı pilotlardan birine ulaşabildiğini ancak onun da o an konuşamayacaklarını söylediğini ve sonrasında da dönüş yapmadığını bildirdiğini anlattı.
Kule'den filoya gittiğinde Şahin'in helikopterlerin Yalova'dan kalktığı bilgisini ilettiğini de ifade eden Ertürk, bu arada vekaleten yerine baktığı üs komutanı tümgeneral Haluk Şahar'ın arayıp üsteki durumu, havada uçak bulunup bulunmadığını sorduğunu kaydetti. Ertürk, Şahar'a durumu ve uçuş yasağı ile ilgili emirleri ilettiğini bildirdi.
Ertürk, Şahar'ın ayrıca olağanüstü bir durum olduğunu, terör saldırısı yaşanabileceğini ilettiğini ve üssün alarm seviyesinin kırmızıya yükseltilmesini, giriş çıkışların kapatılmasını, tabur komutanlarının çağrılarak üssün kontrol altına alınmasını emrettiğini kaydetti.
Şahar'ın ikinci aramasında kalkışmadan bahsettiğini ve uçuşları kapatmasını bildirdiğini belirten Ertürk, zaten o sırada uçuşları kapattığını ifade etti.
Terör saldırısı olabileceğini de düşünerek nizamiyeleri ve tel örgüleri dolaştığını anlatan Ertürk, zaman zaman valiyle de irtibat kurduğunu ve kaygılanacak bir şey olmadığını söylediğini aktardı.
Ertürk, tümgeneral Haluk Şahar'ın darbeye destek mahiyetinde tek bir emir vermediğini iddia ederek, "Onun bana verdiği emirler, üssü kontrol altında tutmak için yardımcı da oldu. Darbeye destek mahiyetinde hiçbir şey söylemedi. Ben ne üs komutanımızdan, ne de hiçbir makamdan darbeye yönelik emir almadım, hiç kimseye de emir vermedim." dedi.
Yolava'dan İstanbul'a, oradan da Ankara'ya
Üsten kalkan ve Yalova'dan sonra irtibat kurulamayan helikopterlerin de Korgeneral Mehmet Şanver'in kızının düğününün yapıldığı Moda Deniz Kulübü'ne gittiğini, yine Şahar'ın aramaları sırasında öğrendiğini savunan Ertürk, oraya gitmelerinin de kendisini şaşırttığını belirtti.
Ertürk, bu helikopterlerin Akıncı Üssü'ne gittiğini daha sonra Korgeneral Mehmet Şanver'den öğrendiğini aktardı.
Suçlamaları kabul etmeyen ve FETÖ ile bir bağı bulanmadığını bildiren Ertürk, tahliyesini ve beraatini talep etti.
Duruşma yarına ertelendi.
23.05.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmada tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile taraf avukatları hazır bulundu.
Konya 3. Ana Jet Üssü 135. MAK ve İHK filo eski komutanı yarbay Alparslan Şahin, yaptığı savunmada, daha önce verdiği ifadeleri kabul ettiğini belirterek suçlamaları reddetti.
Savunmasında 135. Filo'nun büyüklüğü itibarıyla bir alay seviyesinde bulunduğunu ve yoğun bir mesaisi olduğunu anlatan Şahin, darbe girişiminden önce, 13 Temmuz'da, eğitim subaylığından Fatih Özkan'ın "Komutanım, yakında bir arama kurtarma faaliyeti olabilir. Bizden de iki helikopter isteyebilirler." dediğini belirtti.
Şahin, bunun nereden çıktığını sorması üzerine ise Özkan'ın, Expo 2016'daki gibi bir görev yapabileceklerini, ayrıntıları ise ancak program gelince öğrenebileceklerini söylediğini, kendisinin ise "Tamam, siz hazırlıklı olun." dediğini aktardı.
Özkan'ın da iki genel maksat helikopterinin hazır tutulması için bakım ekibiyle konuşacağını aktardığını ifade eden Şahin, bu konuşmada darbe ya da komutanların korunmasına yönelik cümlelerin geçmediğini dile getirdi.
Şahin, Özkan'ın birkaç saat sonra gelip Muharip Hava Kuvvetleri Komutanlığı ile görüştüğünü, muhtemel görevlendirmenin Yalova'dan olabileceğini ancak görevin 135. Filo'ya verilip verilmemesinin kesinlik taşımadığının söylendiğini kaydetti.
Alparslan Şahin, aynı gün bölük komutanı binbaşı Gökhan Maldar'ın da kendisi kursta olduğu sürede timin arazi eğitimine çıkmadığını belirterek cuma günü arazi eğitimine çıkmak için izin istediğini, buna onay verdiğini söyledi.
15 Temmuz'da saat 06.30 gibi evden çıktığını, üsse gittiğinde eğitim amaçlı araziye çıkacak kırmızı timin hazırlık yaptığını gördüğünü ve başarı dileyip ayrıldığını bildiren Şahin, sonra da filoya geçtiğini savundu.
Mavi ekibin de karayoluyla eğitim için Beyşehir'e gittiğini anlatan Şahin, saat 16.30 civarında bayrak töreni yapıldığını ve saat 17.00 gibi personelin mesaiden ayrıldığını bildirdi.
"Malzeme kayıp" diyerek Yalova'ya gitmişler
Şahin, Fatih Özkan'ın da saat 16.30 civarı arazideki ekibin aradığını, bir malzeme kaybettiklerini ve onu aradıklarını söylediklerini aktardığını belirterek, malzeme önemli olduğundan "Mutlaka bulsunlar." diye emir verdiğini öne sürdü.
Fatih Özkan'ın saat 17.00 civarı uçuşu onaylayacaklarını söyleyip bilgi verdiğini ifade eden Şahin, Özkan'ın ayrıca bölgeye gittiklerinde kayıp malzeme hala bulunamamış olursa Beyşehir bölgesine iniş yapacaklarını, telsiz çekmediği için 1-1,5 saat içinde gelmemişlerse kuleye indiklerine dair bilgi vermesini talep ettiğini iddia etti.
Bu talebe "tamam" dediğini dile getiren Şahin, kalkıştan yaklaşık bir saat sonra 18.37 gibi harekat komutanı albay Mustafa Ertürk'ü arayıp durumu izah ettiğini belirtti.
Şahin, saat 19.16'da kuleyi arayıp Fatih Özkan'ın kalkış öncesi kendisine söylediği talebi ilettiğini ve sisteme iniş girmelerini söylediğini dile getirerek, saat 20.05'te Eskişehir'deki Birleştirilmiş Hava Harekat Merkezi'nden (BHHM) uçuş yasağı olduğuna yönelik bilgi geldiğini öğrendiğini kaydetti.
"Malzeme arıyoruz" yalanı devam etmiş
Arazideki ekipten binbaşı Maldar ile görüştüğünü ve malzemeyi aramaya devam ettiklerini öğrendiğini iddia eden Şahin, bunu da harekat komutanına bildirdiğini söyledi.
Şahin, saat 21.06'da kuleden arandığını, BHHM'den iki helikopterin Yalova'ya indiği bilgisinin verildiğini ifade ederek, bu bilgiyi anlamsız bulduğunu çünkü helikopterlerin oraya gitmesinin mümkün olmadığını öne sürdü.
Böyle bir uçuşun BHHM'nin bilgisi dahilinde olmadan gerçekleşemeyeceğini iddia eden Şahin, BHHM'yi aradığını ve helikopterlerin Yalova'ya indiğinin kendisine de tekrarlandığını belirtti.
Şahin, Yalova kuleyi arayıp durumu sorduğunu, helikopterlerin indiğini ve pilotların da 5. Filo gazinosunda bulunduğunu öğrenmesi üzerine dahili hattan filoya telefon açtığını söyledi.
Telefona çıkan kişiden Fatih Özkan'ı bulmasını istediğini ve Özkan'ın telefona geldiğini anlatan Şahin, "Hayırdır. Ne yapıyorsunuz?" diye sorduğunu, onun da telaşı varmış gibi "Komutanım ben sizi arayıp bilgi vereceğim." karşılığını verdiğini ileri sürdü.
Şahin, saat 22.00'yi geçmişken Fatih Özkan'a tekrar ulaşmaya çalıştığını ancak dahili telefonu açan kişinin "Az önce kalkış yaptılar." demesi üzerine onların Konya'ya dönüşe geçtiklerini düşündüğünü söyledi.
Bu sırada boğaz köprüsünün kapatılma olayını gördüğünü ve terör eylemi olduğunu düşündüğünü iddia eden Şahin, harekat komutanının üs komutanıyla görüşüp kalkışma yaşandığını öğrendiğini ve bunu kendilerine de ilettiğini bildirdi.
"Ekibin arazide olduğundan kuşkumuz yoktu"
Şahin, üs güvenliği için çalışma yapıldığını belirterek, daha sonra arazideki Gökhan Maldar ile konuştuğunu, onun da aramayı sonlandırdıklarını ve helikopterleri beklediklerini söylediğini kaydetti.
Kendisinin de kalkışmadan bahsedildiğini Maldar'a ilettiğini ifade eden Şahin, sonrasında yine arazideki Fatih Suçatı ile görüştüğünü ve durumlarını teyit ettiğini iddia etti. Şahin, "Yani ekibin arazide olduğundan kuşkumuz yoktu." dedi.
İstanbul'daki düğüne katılan üs komutanı tümgeneral Haluk Şahar'ı aradığını ve harekat komutanına ulaşamadığını belirterek, kendisinden habersiz uçuş yapılmayacağını emrettiğini söylediğini bildiren Şahin, bunu harekat komutanına ilettiğini ifade etti.
Şahin, üssün güvenliğiyle alakalı bölük ve tabur komutanlarının katıldığı toplantıya helikopterler üsse gelebileceği gerekçesiyle katılmadığını savundu.
Üs komutanı tümgeneral Haluk Şahar'ın saat 23.34'te arayıp "Bu AKİP burada ne arıyor? Bu çocukları simasından tanıyorum. Bu adamlar burada ne geziyor?" dediğini ve arazide bulunduğunu sandığı timin İstanbul'da olduğunu söylediğini ifade eden Şahin, onlarla az önce mesajlaştığını ve arazide olmaları gerektiğini bildirdiğini aktardı.
Şahin, bunun üzerine Fatih Suçatı'yı aradığını ve "Ne işiniz var üs komutanının yanında. Başınızı belaya sokmayın, üsse dönün. Gökhan Maldar nerede?" dediğini söyledi.
Suçatı'nın da Gökhan Maldar ne emir verdiyse onu yaptıklarını anlattığını belirten Şahin, şöyle konuştu:
"Komutanların emniyetini alıyoruz gibi bir ifade geçti. O sırada şarjım bitti. Harekat komutanının yanına gittim. Durumu anlattım. Filoya döndüm. Telefonu açar açmaz üs komutanı tekrar aradı. 'Bu adamları dönünce tıkın içeri, emniyet tedbirlerini arttırın.' dedi. Kapatır kapatmaz Maldar'ı aradım. 'Ne işiniz var orada, hani arazideydiniz. Başınızı belaya sokmayın, atlayın üsse dönün.' dedim ama telefonu kapattı. Olayların benim kontrolümde olmadığı açıktı."
Şahin, Maldar'ın ertesi gün saat 11.30 civarı kendisini aradığını belirterek, "Komutanım, hiç bilmediğimiz şekilde bir hukuksuzluğun içinde bulduk kendimizi. Burada teslim olmayı düşünüyoruz. Sizin de başınızı ağrıtmış olabiliriz, bir emriniz var mı?" dediğini, kendisinin de "Bunu yaparken bana mı sordunuz ki şimdi arıyorsun." diyerek kapattığını anlattı.
Şahin, sonra Maldar'ı arayıp, "Arkadaşlara da söyle, zorluk çıkarmayın. Teslim olun." dediğini iddia etti.
FETÖ üyesi olduğuna yönelik iddiaları reddeden Şahin, iddianamede yer verilen aleyhindeki beyanları da kabul etmedi.
Duruşma, Şahin'in savunmasıyla devam edilmek üzere yarına ertelendi.
24.05.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmada tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile taraf avukatları hazır bulundu.
Konya 3. Ana Jet Üssü 135. MAK (Muhabere Arama Kurtarma) ve İHK (İleri Hava Kontrolörü) Filo eski komutanı yarbay Alparslan Şahin'in savunmasını tamamlamasının ardından mahkeme, 135. Filo'da görevli MAK personeli eski binbaşı Gökhan Maldar'ı dinledi.
Maldar, daha önce verdiği ifadelerin baskı altında alındığını iddia ederek önceki beyanlarını kabul etmedi.
İsnat edilen suçlamaları da reddeden Maldar, mutlak itaat ruhu ile 15 Temmuz gecesi istismar edildiğini, mutlak itaat anlayışının en büyük zaafiyeti olabileceğini büyük bir bedel ödeyerek öğrendiğini söyledi.
Maldar, kendisi ve personelinin alınan emirleri yerine getirme zorunluluğu bulunduğunu, bu görev boyunca da kimseye ateş edilmediğini iddia etti.
FETÖ suçlamasını da kabul etmediğini belirten Maldar, verdiği emirleri yerine getiren personelinin tahliye edilip görevlerine döndürülmelerini istedi.
"Arazi eğitimine çıkmadık"
Mahkeme Başkanı Selfet Giray'ın soruları üzerine, kendisinden önce savunma yapan filo komutanı yarbay Alparslan Şahin'in söylediği üzere Beyşehir'de arazi eğitimine çıkmadıklarını savunan Maldar, bir malzeme de kaybetmediklerini ifade etti.
Maldar, İstanbul'a da helikopterlerle intikal etmediklerini, buraya kara yoluyla gittiklerini ileri sürdü.
Duruşma, yarına ertelendi.
25.05.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmada tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile taraf avukatları hazır bulundu.
Eski Konya 3. Ana Jet Üssü 135. MAK (Muhabere Arama Kurtarma) ve İHK (İleri Hava Kontrolörü) Filosu tim komutanı Fatih Suçatı, savunmasında, terör örgütü üyesi ve hain olmadığını öne sürdü.
Suçatı, birlik komutanının emriyle 15 Temmuz'da yapılacak arazi eğitimi için sabah kışlaya gittiğini ve 07.00 gibi ilk ekibin eğitim için çıktığını bildirdi.
Kendisinin, eğitim için giden ilk MAK grubunda olduğunu ifade eden Suçatı, şöyle konuştu:
"Eğitim için hareket halindeyken filo komutanı yarbay Alparslan Şahin'in emrini ileten bir telefon aldım. Kim olduğunu hatırlamıyorum. Telefondaki kişi 'Samandıra'ya gideceksiniz' dedi. Beraberimdeki personel ile birlikte İstanbul Samandıra'daki birliğe intikal etmem belirtilerek birliğimize 'bekler' görevi verildi. Bölük komutanım Gökhan Maldar komutasındaki ekibin de Samandıra'da bize katılacağı, görevin mahiyetinin de Gökhan Maldar tarafından Samandıra'da iletileceği bildirildi."
Suçatı, Maldar'ı aradığını ancak ulaşamadığını ifade ederek, emre binaen intikale başladıklarını kaydetti.
Bu tarz bir emrin sıralı amirlerinin bilgisi dışında verilemeyeceğini, ancak hata yapmamak ve varsa değişiklikleri teyit etmek için birliği aradığını belirten Suçatı, telefona Mesut Güney'in çıktığını, Maldar ve bir grup personelin intikale başlamak üzere olduğunu bildirdiğini aktardı. Suçatı, bu şekilde emri de teyit ettiğini savundu.
Beraberindeki personelle 17.30'da Samandıra'ya ulaştığını, Gökhan Maldar'ın da 19.30 gibi geldiğini dile getiren Suçatı, buluşmaya müteakip görevin ne olduğunu sorduğunu söyledi.
Suçatı, Maldar'ın da birliğe, Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Abidin Ünal'ı koruma bekler görevi verildiğini, komutanın İstanbul'da olması nedeniyle de emirle çağrıldıklarını söylediğini öne sürdü.
Samandıra'dan 22.30 gibi helikopterle hareket ettiklerini ve kısa bir uçuştan sonra Moda'daki düğün yerine vardıklarını bildiren Suçatı, sonrasında Ünal'ın çevresindekilerin, komutanın güvenliğine yönelik zaafiyet yarattığı için kontrol altına alındığını anlattı.
Ünal'ın helikopterle, düğüne katılanların da ilerleyen saatlerde ayrılmasının ardından 04.30 gibi helikopterle buradan ayrıldıklarını ve Samandıra'ya iniş yaptıklarını belirten Suçatı, burada bir iki saat uyuduğunu kaydetti.
Suçatı, 07.00 gibi piste yaklaşan iki helikopterden biriyle Akıncı Üssü'ne gittiğini anlattı.
Sabah olduğunda gözaltına alındığını belirten Suçatı, mutlak itaat çerçevesinde görev yaptığını, suçsuz olduğunu öne sürdü.
Suçatı, darbe kastıyla hareket etmediğini, kendisine bu yönde bir emir veren de bulunmadığını iddia ederek tahliyesini istedi.
Duruşma, pazartesiye ertelendi.
Paralel yapı-15 Temmuz (2016)-29 Mart (2017) 'Ankara 458 sanık (ilk 486) Darbe/Akıncı Hava Üssü' davası
(26 Mayıs 2018, 13:07)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: