İstanbul'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimi sırasında, aralarında Erol Olçok ve oğlu Abdullah Tayyip Olçok'un da bulunduğu 34 kişinin şehit edildiği 15 Temmuz Şehitler Köprüsü'ndeki olaylara ilişkin, haklarında 37'şer kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istenen 133'ü tutuklu 143 sanığın yargılandığı davaya devam edildi.
05.05.2018 18:50 İstanbul'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimi sırasında, aralarında Erol Olçok ve oğlu Abdullah Tayyip Olçok'un da bulunduğu 34 kişinin şehit edildiği 15 Temmuz Şehitler Köprüsü'ndeki olaylara ilişkin, haklarında 37'şer kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istenen 133'ü tutuklu 143 sanığın yargılandığı davaya devam edildi.
30.04.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Büyükçekmece Mimar Sinan Spor Salonu'nda yapılan duruşmaya, 133 tutuklu sanık, bir tutuksuz sanık ile taraf avukatları, müştekiler ve izleyiciler katıldı.
Duruşmaya, tanıkların beyanlarının alınmasıyla devam ediliyor.
Son duruşmada meydana gelen arbede nedeniyle, duruşma öncesi polis ve jandarma ekipleri personel sayısını artırarak yoğun güvenlik önlemi aldı.
Duruşmada, Üsküdar İlçe Emniyet Müdürlüğü'nde görevli polis memuru Bülent Ç, tanık olarak dinlenildi.
Olay gecesi görevde olduğunu belirten Bülent Ç, saat 21.00 civarında bazı yolları kapatmaları için anons geldiğini söyledi. Ekip arkadaşlarıyla birlikte önce Göztepe Köprüsü'nü Kartal istikametine kapattıklarını anlatan tanık Bülent Ç, şöyle devam etti:
'Bu şekilde beklerken tankların Boğaziçi Köprüsü tarafına gittiğini gördüm. Orada da ekibimiz vardı. Onlara yardım etmek için o tarafa gittik. ZPT bariyerleri yararak arka arkaya geçti. En sonunda 3 araç geçince biz, 1 tank, 2 ZPT'yi durdurabildik. ZPT'nin içinde rütbeli olduğunu düşündüğüm biri vardı. 'Yolu açın biz geçeceğiz.' dedi. 'Emir aldım. Geçemezsiniz.' dedim. Geçeceğiz, geçmeyeceğiz konuşmasının sonunda karar kıldık, orada bıraktılar. Araçları kapatıp üzerine çıktılar. Bir polis arkadaş yanıma geldi. Arkadaki tanklardan biri 'Bizi tutuklayın diyor.' dedi. 'Tamam şurayı halledeyim ilgileneceğim.' dedim. İkna olmak üzereyken orada bıraktım. Bizi gözaltına alın diyenlerin yanına gittim. Tankın üstüne çıktım, konuyu izah ettim. O sırada bir arbede yaşandı. ZPT'ler çalıştı. Uzun namlulu silahlarla aracın içinden havaya ateş etmeye başladılar. 2 ZPT halkın üzerine sürerek kaçtı. Teslim olmak isteyen 5 askeri sivili bir arabaya bindirip karakola götürdüm. Onlardan biri 'Tankın içi mühimmat dolu, vatandaş alıp kullanabilir. dikkat edin.' dedi. Yaşadıklarım bundan ibarettir.'
'Senin aklına, vicdanına hangisi uyuyorsa ona uy'
Tanık Mehmet Y. de haber merkezinin komutuyla Göztepe Köprüsü civarındaki Kadıköy yönüne gittiklerini kaydederek, şöyle konuştu:
'100-200 metre ileride bir hareketlilik gördük. Tankla ZPT vardı. Diğer tanık Bülent Ç. ile beraber yolun karşısına geçip durdurmaya çalıştık. Tankta, rütbeli olduğunu düşündüğümüz telsizli kişi 'Emir aldık gitmemiz lazım.' diyordu. Bülent de 'Biz de emir aldık, gidemezsiniz. Senin aklına, vicdanına hangisi uyuyorsa ona uy.' dedi. Atletli bir rütbeli çıktı, su istedi. Vatandaşlar su verdi. O esnada Bülent 'Teslim alacağız, oyalamamız lazım.' gibi bir şeyler söylemişti. Oyalamaya çalışırken ben en öndeki tankın üstündeydim, arbede çıktı. Rütbeli basın basın diye bağırarak araçları hareket ettirdi. Uzunçayır'a doğru devam ettik. Durması için havaya ateş ettim ve bağırdım. 'Duramam.' dedi. 'Dur.' dedim. En son yavaşladı ve 'Atla aşağı.' dedi. Aşağı atladım.'
'Bir asker itiraz ediyor gibiydi'
15 Temmuz Şehitler Köprüsü'nün gişeler tarafındayken kendisine çarpan bir madde nedeniyle ayağının yarıldığını, bu sebeple beton blokun arkasına saklandığını anlatan tanık Aziz S, şunları kaydetti:
'Yerimi değiştirmeyi düşünemedim. Köprüde olan askeri hareketliliği izlemeye başladım. Şişman ve uzun boylu bir asker birileriyle tartışmaya başladı. Dikkatimi çekti. Başka askerlere de bir şeyler anlatmaya çalışıyordu ama olumsuz şeyler anlatıyordu. O asker sanki oradaki olanlara itiraz ediyormuş, onlara karşı geliyormuş gibi geldi. İki kişi onu alıp iki aracın arasına çekti. 2-3 dakika sonra birkaç asker arkaya doğru bakmaya başladı. Biri bir anda hışımla çıktı, el hareketleriyle devam devam hareketi yaptı. O çocuğu bir daha hiç görmedim. Olaylardan sonra bir askerin yerde yattığını ve kenarlarında kan olduğunu gördüm. Sanırım o asker, komutanı tarafından vurulduğu söylenen er Kurtuluş Kaya'ydı.'
Duruşmada gerginlik yaşandı
Tanık olarak dinlenilen Yusuf A'nın 'Maltepe Meydanı'nda darbeyi alkışlayan ya da ATM kuyruklarında bekleyenlerden değildik.' sözleri müştekiler tarafından alkışlandı.
Duruşma salonunda yaşanan hareketlilik üzerine Mahkeme Başkanı tanığa 'Senin tanıklığından vazgeçtik, oturabilirsin.' dedi.
Özür dileyen tanık Yusuf A, kürsüden ayrılmadı. Bir güvenlik görevlisinin tanığı kürsüden indirmeye çalışmasına bazı müştekiler ve müşteki avukatları tepki gösterdi. Tanığa, tutuklu sanıklara küfür etmeye başlayınca jandarma engel oldu, bu sırada sanıklar da bağırdı.
Ara verilen duruşmaya 15 dakika sonra tekrar başlandı. Duruşma, tanıkların dinlenilmesiyle devam edildi.
Duruşmada, 15 Temmuz'da köprüde yaşanan olaylarla ilgili bazı videolar da izletildi.
Görüntülerde bir sanığın ateş ettiğinin görülmesi üzerine Mahkeme Başkanı Taner Akıncı, sanığın nereye ateş ettiğini sordu. Sanık ise tabelalara ateş ettiğini öne sürdü.
Mahkeme Başkanı Akıncı, müşteki ve sanık avukatlarına kovuşturmayı geliştirmeye yönelik herhangi bir taleplerinin olup olmadığını sordu.
Müşteki avukatları soruşturmayı geliştirmeye yönelik herhangi bir talepleri olmadığını belirtti.
Sanık avukatları ise bazı tanıkların dinlenilmesini talep etti.
Mahkeme heyeti bazı tanıkların dinlenilmesi talebinin reddine karar vererek, daha önce verilen ve yerine getirilmeyen bazı ara kararlardan da vazgeçilmesine hükmetti.
Müşteki avukatlarının beyanlarının alınması için duruşma, 2 Mayıs Çarşamba gününe ertelendi.
02.05.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Büyükçekmece Mimar Sinan Spor Salonu'nda yapılan duruşmaya, 130 tutuklu sanık ile taraf avukatları, müştekiler ve izleyiciler katıldı.
Davanın geçen duruşmalarında tutuklu sanıklar, sanık yakınları, müştekiler ve izleyiciler arasında yaşanan gerginlikler nedeniyle güvenlik önlemlerinin artırıldığı dikkati çekti.
Davanın 30 Mart'ta yapılan duruşmasında, tutuklu sanıklardan eski askeri öğrenciler Samet Yazgaç ve Habibullah Şahin'in tahliyesine, duruşma savcısı Aydın Boztaş ile müdahil avukatları Yasin Şamlı, Mahmut Koçer, Hatice Emre ve Uğur Güven'in itiraz etmesi üzerine İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi, 9 Nisan'da itirazı kabul ederek sanıklar hakkında tutuklamaya yönelik yakalama kararı çıkarılmasına karar verdi.
Sanıklar Samet Yazgaç ve Habibullah Şahin'in tutuklamaya yönelik yakalama kararına rağmen, yakalanarak duruşmaya getirilmediği görüldü.
Duruşmada, müşteki avukatlarının beyanları alındı.
Başbakanlık avukatı Yasin Şamlı, Cumhuriyet tarihinin gördüğü en büyük ihanetlerden biri olan 15 Temmuz darbe girişimi nedeniyle açılan davalarda sanıkların savunmalarının ana unsurunu, Kolluk Kuvvetlerini Toplumsal Olaylarda Destekleme Timi'nin (KOKTOD) oluşturduğunu söyledi.
KOKTOD'da bütün yetki, inisiyatif ve görevin valilere verildiğini belirten Şamlı, askeri bir birliğin bu kapsamda valinin talebiyle polise yardım için kışladan çıkabileceğini vurguladı.
'KOKTOD savunması yapılması elbette mantığa aykırıdır'
Bu noktada üç hususa değinen Şamlı, 'Birincisi: KOKTOD gereği kışlasından çıktığını iddia eden darbecilerin ilk işi, emrine girmesi gereken valiliği işgal etmek olmuştur. İkincisi: KOKTOD kapsamında birliğinden çıkan askerler, olay yerine gelip polislere yardım ederler. 15 Temmuz darbecilerinin ilk icraatlarından biri ise resmi polis memurlarının silahlarını silah zoruyla almak ve resmi araçlarını gasbetmek olmuştur. Üçüncüsü ve ön önemlisi ise güvenlik görevlisi ister polis olsun ister asker olsun halkın güvenliğini sağlamakla görevlidir. Darbeciler ise bayrak taşıyan halka ateş etmiş, üzerlerine tank sürmüştür.' şeklinde konuştu.
Türkiye genelinde şehirlerin meydanlarının, köprülerin, kavşakların ve kamu binalarının işgal edildiğini vurgulayan Şamlı, şunları kaydetti:
'Böyle bir durumda KOKTOD savunması yapılması elbette mantığa aykırıdır. Darbenin icrasının planlandığı toplantılar esnasında askerin birliğinden çıkarılma alternatif gerekçesi olarak KOKTOD bahanesinin ifade edileceğinin konuşulduğu dosyalara yansımıştır. Dolayısıyla KOKTOD savunması bu savunmayı yapanın darbe hakkında bilgisinin olduğunu, savunmasının da örgütün tavsiyesi doğrultusunda olduğunu göstermektedir.'
Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) avukatı Mehmet Alagöz, sanık savunmalarında ısrarla Talat Aydemir darbesinden bahsedildiğini ve o darbede sadece üst düzey sanıkların yargılandığını, başka kimsenin yargılanmadığı örnek gösterilerek 15 Temmuz davalarında da mahkemelerin, darbe komitesini yargılayıp erler, askeri öğrenciler ve subaylar gibi darbenin bileşenlerinin ceza almamasını istediklerini söyledi.
Avukat Alagöz, şunları söyledi:
'Bu tavır, Türkiye'de her 10 yılda bir darbeyi meşrulaştıran ve onu normal bulan bir yaklaşımdır. İyi darbe, kötü darbe yoktur. Bütün darbeler hukuksuzdur. Ayrıca 15 Temmuz'da 250 şehit, 2 bin 722 gazi vardır. O gece milli bir direniş ruhuyla bütün milletimiz darbeye karşı direndi. Sanıkların bu savunmasına mahkeme itibar etmemelidir.'
'Darbe girişimini erlere ve öğrencilere tebliğ etti'
Eski Kuleli Askeri Lisesi Okul Komutanı Albay Mürsel Çıkrıkçı'nın darbe girişiminden önce kışlada yapılan içtimada 'TSK yönetime el koymuştur' diyerek darbe girişimini erlere ve öğrencilere tebliğ ettiğini aktaran Alagöz, köprüde bulunan Hava Harp Okulu öğrencileri ve Maltepe 2. Zırhlı Tugay Komutanlığı'ndaki askeri personelin de diğer davalardaki beyanlarda darbe girişiminden haberdar olduklarının ortaya çıktığını belirterek köprüde bulunan bütün sanıkların cezalandırılmasını istedi.
Olçok ailesinin avukat Uğur Güven, 15 Temmuz'da Maltepe 2. Zırhlı Tugay Komutanlığı, Kuleli Askeri Lisesi Komutanlığı ve Yalova Hava Meydan Komutanlığından hareketle 15 Temmuz Şehitler Köprüsüne intikal eden, etmeye çalışan askeri birliklerin içerisinde yer alan 138 sanığın darbe kalkışmasına bilerek ve isteyerek iştirak ettiklerini dile getirerek, sanıkların darbe suçundan 3'er kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıyla cezalandırılmasını talep etti.
Güven, şehit ve gaziler nedeniyle de olaylara karışan sanıkların, ayrıca 'kasten öldürme' ve 'kasten öldürmeye teşebbüs' suçlarından cezalandırılmasını istedi.
Mahkeme Başkanı Taner Akıncı, müşteki avukatlarının beyanlarının alınmasının ardından Cumhuriyet savcısına, mütalaasının hazır olup olmadığını sordu. Cumhuriyet savcısı, dosyanın tamamının kendisine mütalaasını hazırlamak için verilmesini talep etti.
Talebi değerlendiren mahkeme heyeti, mütalaasını hazırlamak için dosyanın tamamının Cumhuriyet savcısına verilmesine karar vererek bir sonraki duruşmanın 15 Mayıs'ta Büyükçekmece Mimar Sinan Spor Salonu'nda yapılmasını kararlaştırdı.
İDDİANAME
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca hazırlanan iddianamede, darbe girişiminin ardından '15 Temmuz Şehitler Köprüsü' olarak adı değiştirilen Boğaziçi Köprüsü'nde darbe girişimine tepki gösteren ve sanıklara müdahale eden vatandaşların üzerine tabanca ve uzun namlulu silahlarla ateş edilmesi ve konuşlanan tankların birinden 4 kez top atışı yapılması sonucunda 2'si polis memuru, aralarında reklamcı Erol Olçok ve oğlu Abdullah Tayyip Olçok'un da bulunduğu 32 sivil vatandaş olmak üzere şehit olan 34 kişi 'maktul', 424 kişi ise 'müşteki' olarak yer alıyor.
TSK'ye yuvalanan FETÖ mensubu sanıkların, darbe kalkışması esnasında İstanbul'daki stratejik öneme sahip kurum ve kuruluşları hedef aldıkları anlatılan iddianamede, yapılan toplantılarda 15 Temmuz Şehitler Köprüsü'nü ele geçirerek, İstanbul trafiğinin kontrol altında tutulması görevinin Kuleli Askeri Lisesi Komutanlığı'na verildiği, 2. Zırhlı Tugay Komutanlığı'nın da bu birliğe takviye olması yönünde karar alındığı belirtiliyor.
İddianamede, köprüyü kontrol altına almak için Kuleli Askeri Lisesi Komutanlığı'ndan saat 21.23'te hareket eden sanıklardan oluşan askeri birliğin, 21.52'de ulaştıkları köprüde trafiği kapattığı, vatandaşların üzerine silah ve topla ateş ettiği, 8 saat 23 dakika sonra 06.15'te de teslim olduğu ifade ediliyor.
Darbe girişimine karşı tepki göstermek amacıyla saat 00.40 ve sonrasında Boğaziçi Köprüsü'ne gelen çok sayıda vatandaşın, kolluk görevlileriyle tank ve zırhlı araçların bulunduğu yere ulaştıkları, saat 01.05 sıralarında darbeye tepki göstermek üzere Avrupa ve Anadolu ayağında toplanan halktan bir kısmının da tank ve zırhlı araçların bulundukları yere doğru ilerledikleri, sanıkların yoğun şekilde ateş etmesi sonucu birçok vatandaşın şehit olduğu ve yaralandığı vurgulanıyor.
Yedi darbeci etkisiz hale getirildi
Toplamda 151 kişi hakkında soruşturma yürütüldüğü aktarılan iddianamede, darbecilerin emniyet güçlerine ateş açması sonucunda çıkan çatışmada Üsteğmen Vedat Yıldız, Astsubay İbrahim Gül, Uzman Çavuş Mustafa Çelik, askeri öğrenciler Murat Tekin, Ragıp Enes Katran, erler Burak Dinler ve Kurtuluş Kaya'nın etkisiz hale getirildiği, ölmeleri nedeniyle de bu kişiler hakkında takipsizlik kararı verildiği belirtiliyor.
İstenen cezalar
İddianamede, aralarında subayların da bulunduğu 30 rütbeli asker, 47 askeri öğrenci olmak üzere toplam 135'i tutuklu 143 sanığın, 'TBMM'yi ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme', 'Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme' ve 'anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme' ile 'kasten öldürme' suçlarından 37'şer kez ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılması isteniyor.
Ayrıca bazı sanıkların 'silahla kasten yaralama', 'kasten öldürmeye teşebbüs', 'mala zarar verme' ve 'kişiyi hürriyetinden yoksun kılma' suçlarından değişen oranlarda hapis cezasına çarptırılmaları öngörülüyor.
Paralel yapı-15 Temmuz (2016)-14 Temmuz (2017) 'İstanbul 143 sanık Darbe/15 Temmuz Köprüsü' davası
(05 Mayıs 2018, 18:50)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: