İstanbul'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi sırasında, kapatılan Kuleli Askeri Lisesi, Vaniköy, Beykoz'da yaşananlar ve Çengelköy Polis Merkezi'nin işgali ile burada çıkan olaylarda 8 kişinin şehit edilmesine ilişkin 14'ü eski polis 117 sanığın yargılanmasına sanık savunmalarıyla devam edildi.
05.05.2018 18:35 İstanbul'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi sırasında, kapatılan Kuleli Askeri Lisesi, Vaniköy, Beykoz'da yaşananlar ve Çengelköy Polis Merkezi'nin işgali ile burada çıkan olaylarda 8 kişinin şehit edilmesine ilişkin 14'ü eski polis 117 sanığın yargılanmasına sanık savunmalarıyla devam edildi.
02.05.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
İstanbul 32. Ağır Ceza Mahkemesi'nce, Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi karşısındaki binada yapılan duruşmaya, 81 tutuklu sanık ile avukatları katıldı.
Duruşmada Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Başbakanlık, TBMM ve Milli Savunma Bakanlığı avukatları ile bazı müştekiler de hazır bulundu.
Duruşmada savunma yapan tutuklu sanık er Erkan Ünal 15 Temmuz'da alarm verilmesinin ardın Kuleli Askeri Lisesinin iç bahçesinde toplandıklarını söyledi.
Bahçede tutuklu sanık eski albay Mürsel Çıkrıkçı'nın 'TSK yönetime el koydu. Sıkıyönetime uymayanı kendi ellerimle öldüreceğim' ifadelerini kullandığını belirten Ünal, şöyle konuştu:
'Üsteğmen Mustafa Paycı (tutuklu sanık) ben ve 5-6 askeri nizamiye bahçesine götürdü. Tam o sırada Mürsel albayın bir vatandaşı dövdüğünü gördüm. Daha sonra Mustafa üsteğmen bizi caminin oraya götürdü. Deniz kenarında beklememizi istedi ve bir durum olması konusunda ona haber vermemizi söyledi. Mustafa üsteğmen orada bir restorana girerek 'Herkes burayı boşaltsın, herkes evine gitsin' dedi.'
'Teslim olmayı kabul eden vatandaşlara ateş açıldı'
Daha sonra deniz kenarından ayrılarak yola yerleştirildiklerini kaydeden Ünal, tutuklu sanık Albay Mürsel Çıkrıkçı'nın önünde bulunan sanıklar eski yüzbaşılar Şafak Gündoğdu ve Mahmut Dağüstü ile astsubay Mahbub Ulusoy'a yat emri verdiğini belirtti.
Çıkrıkçı'nın yolda bulunan vatandaşlara 'Teslim olun' şeklinde çağrı yaptığını söyleyen Ünal, 'Vatandaşlar ellerini kaldırıp teslim olmayı kabul etti ama buna rağmen Mürsel albay yerde yatan rütbelilere ateş emri verdi. Komutanlar vatandaşlara doğru hedef gözeterek ateş açtı. Yaralanan vatandaşları gördüm.' dedi.
15 Temmuz darbe girişiminde sanık Çıkrıkçı'nın çok sayıda vatandaşı derdest ederek kelepçelediğini kaydeden Ünal, kendisinin bu vatandaşların başında beklediğini söyledi.
Duruşmada savunma yapan tutuklu sanık eski yüzbaşı Hüseyin İnce de 15 Temmuz'da kışlada nöbetçi olduğunu, alarm verildiğini, terör saldırısı nedeniyle sıkıyönetim ilan edildiğini duyduğunu iddia etti.
Kendisinin iç bahçede bulunan öğrencilerin başında görevli olduğunu söyleyen İnce, şunları anlattı:
'11. sınıfların başında astsubay Musa Çiftçi ile bekliyorduk. Yolda bir polis minibüsünün durduğunu ve içinden polislerin indiğini gördüm. İçindeki polislerin askerle işbirliği içinde hareket ettiklerini öğrendim. 02.30-03.00 sıralarında gürültü ve hareketlilik olan bir bölgeye doğru hareket ettim. Orada astsubay Kemal Vurgun bana silah doğrultarak 'MİT ile görüştüm. Böyle bir şey yok. Allahıma kitabıma vururum seni' dedi. Ben ne olduğunu anlayamadım ve oradan uzaklaştım.'
Bu durumu tutuklu sanık eski albay Muammer Aygar ile görüştüğünü, Aygar'ın astsubay Vurgun'un yanına giderek 'Gitme, yanlış yapıyorsun. Genelkurmay'ın emri var' ifadelerini kullandığını, bunun üzerine durumdan şüphelendiğini iddia etti.
İnternete girip darbe girişimi olduğunu 03.00 sıralarında öğrendiğini savunan İnce, öğrencileri odalarına yolladığını ve hiçbir eyleme karışmadığını öne sürdü.
Sabah saatlerine kadar kışla içindeki ağaçlık bölgede kaldığını, diğer sanıkların ifadelerinde kendisinin adının geçmediğini söyleyen İnce tahliyesini talep etti.
'Yaralıları götürmek isteyen vatandaşlara ateş açmaya başladı'
Savunma yapan tutuklu sanık İsmet Oluz da kendisinin bulunduğu grubun Beykoz tarafına yürüdüğünü, tutuklu sanık eski yüzbaşı Enver Sedat Demirci'nin kendilerine 'Vatandaşlara sokağa çıkma yasağı ilan edildiğini, evlerine gitmeleri gerektiğini söyleyin' emri verdiğini belirtti.
Kendilerinin bu emir doğrultusunda araçlarında bulunan vatandaşlara bunları söylediklerini ifade eden Oluz, şöyle devam etti:
'Yürümeye devam ediyordu. Albay Mehmet Karapekmez'in (tutuklu sanık) kontrolsüz bir şekilde yere, havaya ve insanlara ateş ettiğini gördüm. Bu ateş sonucu bir kadının da yaralandığını gördüm. Bir süre Beykoz tarafında kaldıktan sonra kışlaya geri döndük. Kışlanın önünde Yarbay Erdal Kılınç'ın (tutuklu sanık) halka sıktığını gördüm. Vatandaşlar yaralanmıştı. Halk yaralıları götürmek istedi. Erdal yarbay 40 saniye süre verdi ama süre bitmeden tekrar vatandaşlara ateş açmaya başladı.'
Sabah saatlerinde polislere teslim olduklarını söyleyen Oluz, tahliyesini istedi.
Mahkeme heyeti sanıkların savunmalarına devam edilmek üzere duruşmayı yarına erteledi.
03.05.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
İstanbul 32. Ağır Ceza Mahkemesi'nce, Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi karşısındaki binada yapılan duruşmada savunma yapan tutuklu sanık eski Albay Mehmet Karabekmez, 15 Temmuz'da tutuklu sanık eski Albay Mürsel Çıkrıkçı'nın emirleri doğrultusunda bir grup öğrenci ve askerle Anadolu Hisarı'na yürüdüklerini söyledi.
Anadolu Hisarı'na doğru yürürken bazı öğrencilerin başlarına bir subay görevlendirerek, bu grupları bazı noktalarda bıraktığını aktaran Karabekmez, 'Askerlerin savunmalarında bahsettiği gibi ben yayalara ve araçlara müdahale etmedim. Kimseye 'sıkıyönetim' ve 'sokağa çıkma yasağı' ifadelerini kullanmadım. Polislere diz çöktürmedim, ellerini enselerine götürtmedim. Kimseye hedef gözeterek ateş açmadım. Sadece bir mevkide 4 farklı noktada havaya ateş açtım. Askerlerin ifade verdiği gibi insanlara ateş etmedim. Tüm suçlamaları reddediyorum.' diye konuştu.
Darbe girişimine katılmadığını iddia eden Karabekmez, darbe girişimini sabah saatlerinde televizyondan öğrendiğini ileri sürdü.
Mahkeme Başkanı Ömer Günaydın, sanık erlerin Karabekmez'in vatandaşlara ateş açtığını söylediğini hatırlattı. Karabekmez erlerin 22 aydır tutuklu olduğu gerekçesiyle, kendisine karşı husumetli olduğunu söyledi.
'Vatandaşların kendi kendini yaralaması mümkün'
Bunun üzerine Günaydın, 'Madem öyle diyorsun niye sen ve 3-4 subayın ismini veriyorlar sadece ateş açan? Senin dediğin gibi husumet olsa tüm subayların ismini verirler.' dedi.
Mahkeme Başkanı Günaydın 'Maktuller, yaralanmalar nasıl olmuş olabilir? Hiçbirini darbe girişimine katılan askerlerin yaraladığını düşünmüyor musun? Sana 51 müştekiyi yaralamak isnat ediliyor iddianamede.' ifadelerini kullanması üzerine, Karabekmez 'Ben bunların silahla yaralandığını düşünmüyorum. Pompalı tüfek olabilir. Askerlerin yaraladığını düşünmüyorum.' iddiasında bulundu.
Günaydın'ın bu duruma sinirlenerek 'Vatandaşların bu kadar organize gelip kendi kendini yaralaması mümkün mü?' sorusuna, Karabekmez 'Mümkündür.' yanıtını verdi.
Mahkeme başkanından 'Bunadın mı?' tepkisi
Mahkeme Başkanı Günaydın 'Sanık Mürsel Çıkrıkçı sana Anadolu Hisarı'na kadar yürüyeceksin dedi. Niye?' sorusunu yönelttiği Karabekmez'den 'Yürüyüş için.' yanıtını aldı.
Günaydın'ın emri sorgulayıp sorgulamadığını sorduğu Karabekmez, sorgulamadığı cevabını verdi. Başkan Günaydın'ın 'Sen de albaylık yapıyorsun ya! O gece birçok telefon görüşmesi yapmışsın bunları hatırlıyor musun?' ifadesi üzerine, Karabekmez, 'Hayır, hatırlamıyorum.' dedi.
Günaydın'ın 'Kaç yaşındasın bunadın mı?' diye tepki gösterdiği sanık Karabekmez, suçlamaları reddederek tahliyesini talep etti.
Duruşmada savunma yapan tutuklu sanık eski yarbay Murat Durusoy, 15 Temmuz'da nöbetçi amir olduğunu, tutuklu sanık eski albay Mürsel Çıkrıkçı'nın kendisini arayarak, 'Okulda alarm ver. Herkesin eğitim kıyafetli olarak bahçede toplanmasını istiyorum.' şeklinde emir verdiğini öne sürdü.
Daha sonra kendisinin de Çıkrıkçı'nın yanına gittiğini ifade eden Durusoy, 'Mürsel albay benim, yanıma birkaç rütbeli alarak halı sahanın oraya gitmemi istedi. Oraya bir helikopterin ineceğini, yanıma alacağım rütbelilerle helikoptere binmemi istedi. 22 ay geçmesine rağmen beni niye o göreve yolladığını bilmiyorum. Ona sorduğumda benden emri sorgulamamamı istedi. Yanıma 2 yüzbaşı alarak helikopterin ineceği yere gittik. Helikopterdeki personel de bir şey bilmiyordu. Bizi Hava Harp Okulu'nun askeri apronuna indirdiler.' sözleriyle savunma yaptı.
İndikleri yerde bazı personellerin olduğunu ve onların kendisine 'Komutanım biz de çağrı planı kapsamında buraya getirildik niye geldik bilmiyoruz' dediğini aktaran Durusoy, savunmasına şöyle devam etti:
'Ben artık durumlardan şüphelenmeye başladım. Pilot yanıma gelerek başka göreve gideceğini söyledi. Ben de sinirlendim ve bizi derhal Kuleli Askeri Lisesi'ne geri götürmesini istedim. Durumdan şüphelendiğim için Mürsel Albay'ı aramadan Kuleli Askeri Lisesi'ne geri döndüm. İyi ki dönmüşüm. Çünkü o helikopterin daha sonra İstanbul Emniyet Müdürlüğü ve Doğan Medya Center'e personel taşıdığını öğrendim. Birliğe geri döndüğümde bir polisin ve bazı vatandaşların kelepçeli bir şekilde beklediğini gördüm. Telefonumdan haberlere baktım ve FETÖ'nün darbe girişiminde olduğunu öğrendim.'
Darbe girişimini öğrendikten sonra kimseye güvenmeme kararı aldığını ve kelepçeli vatandaşları salıverdiğini iddia eden Durusoy, savunmasına şöyle devam etti:
'Evime uğradım ve televizyonu açtım. Tüm gerçeklere ulaştım. Albay Mehmet Karapekmez'i (tutuklu sanık) aradım ve yaşanan darbe girişimi ile ilgili tüm gerçekleri telefonda 03: 20 sıralarında ona aktardım. O da bana öğrencimin birinin kaybolduğunu söyledi. Bundan sonra yaptığım tüm telefon görüşmeleri öğrencime bulmaya yönelik oldu. Öğrencimin karakolda olduğunu öğrendim.'
Duruşmanın öğleden önceki bölümüne savunma yapan tutuklu sanık eski Albay Mehmet Karapekmez, darbe girişimini sabah saatlerinde her şey sona erdikten sonra televizyondan öğrendiğini öne sürmüştü. Sanık Durusoy ise FETÖ'nün darbe girişimi yaptığını telefonda 03: 20 sıralarında Karapekmez'e söylediğini iddia etti.
Hakkındaki suçlamaları reddeden, silah kullanmadığını ve kelepçeli vatandaşları kendisinin saldığını öne süren sanık Durusoy, tahliyesini talep etti.
Mahkeme heyeti, sanıkların savunmalarına devam edilmek üzere duruşmayı yarına erteledi.
04.05.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
İstanbul 32. Ağır Ceza Mahkemesi'nce, Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi karşısındaki binada yapılan duruşmada, 58 tutuklu sanık ile avukatları hazır bulundu.
Duruşmaya, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Başbakanlık, TBMM ve Milli Savunma Bakanlığı avukatları ile bazı müştekiler de katıldı.
Duruşmada savunma yapan tutuklu sanık eski astsubay Aşkın Türker emniyet ve savcılıkça alınan ifadelerini reddettiğini söyledi.
Tüm personelin Kuleli Askeri Lisesi'ne çağrıldığını, belirten Türker, 'Bölük komutanım yüzbaşı Şafak Gündoğdu'nun(tutuklu sanık) yanına gittim, bana terör saldırısı olacağını söyledi. Beni nizamiye bölgesine yönlendirdi. Daha sonra Çengelköy bölgesine mühimmat götürmem emredildi. Polis aracına binerek mühimmatları götürüm' şeklinde savunma yaptı.
Astsubay Kemal Vurgun'un kendisini arayarak, 'Bu tuzak olabilir. MİT ile görüşmeye çalışıyorum. Bize tuzak kuranları paketleyecekler. Bilgi alabilsem size dönerim komutanım' dediğini söyleyen Türker, bu konuşmayı okula terör saldırısı olabileceği yönünde algıladığını iddia etti.
Terör saldırısı düşüncesiyle okula geri döndüğünü kaydeden Türker vatandaşlardan 'darbe', 'kalkışma' kelimelerini duyduğunu, tansiyonunun fırladığını söyledi.
Sabaha kadar revirde kaldığını iddia eden Türker, tahliyesini talep etti.
Duruşmada savunma yapan eski teğmen İlker Volkan da iddianamede üzerine atılı suçlamaların hepsini reddettiğini söyledi.
Polislerin üst aramasında 1 ABD Doları ele geçirdiğini söyleyen Volkan, 'Bana bu doları yurtdışında çalışan dayım vermiştir. Benim cebimde çıkan 'A' serisi dolardır, 'F' serisi dolar değildir. Cebimde birçok yabancı para birimi vardı, ancak bir tek dolar belirtilmiş' ifadelerini kullandı.
'Emirlere itaat etmeyen kafalarından vurulacak'
Konusu suç teşkil etmeyen emirlere uyduğunu savunan Volkan, 15 Temmuz'da okul bahçesinde nöbetçi subay olduğunu, nizamiyede 4 ünimog olduğunu, tutuklu sanık eski binbaşı Mevlüt Acar'ın kendisine 'Terör tehdidi var. Silah ve kompozit başlık al' dediğini ifade etti.
Silahlığa gittiğinde olağanüstü yoğunluk ve karışıklık olduğunu belirten Volkan, 'Mühimmat da almam istendi. Silahları aldıktan sonra yarbay Erdal Kılınç (tutuklu sanık) 'Terör tehdidi nedeniyle sıkıyönetim ilan edildi. Polis ve asker birlikte hareket edecek. Emirlere itaat etmeyen kafalarından vurulacak' dedi. Ben de Erdal yarbaya ailemi arayabilir miyim dedim. O da bana aramamı, onlara sıkıyönetimi söylememi ve dışarı çıkmamalarını belirtmemi istedi' şeklinde savunma yaptı.
Bahçede, tutuklu sanık eski Albay Mürsel Çıkrıkçı'nın vatandaşları darbettiğini ve kelepçelediğini söyleyen Volkan, savunmasına şöyle devam etti:
'Askerlerden bazıları araçlara sıkıyönetim ilan edildiğini evlere gitmeleri gerektiğini söylüyordu. Terör tehdidi nedeniyle köprülerin kapatıldığı haberlerini gördüm. Polis çevik kuvvet otobüsü geldi, 15-20 polis vardı. Mürsel Albay polislere 'Beraber hareket edeceğiz, emirlerimi yerine getireceksiniz' diyordu. Bir polis memurunu telefonuyla oynadığı için tutuklattı. Daha sonra yanıma Erdal Yarbay geldi. Beykoz'dan Çengelköy'e araç geçirmemi istedi. Köprü üzerindeki izli mermileri gördüm. Çok büyük terör saldırısı olduğunu düşündüm. Telefonlarıma baktığımda cumhurbaşkanı ve başbakanın açıklamalarını gördüm. Darbe girişimini öğrendikten sonra yeni bir harekat planı çizdim. Öğrencileri ve kendimi güvenli bir bölgeye almaya düşündüm. Öğrencileri ve kendimi güvenli bir bölgeye çektim.'
Darbe girişimine hiçbir şekilde iştirak etmediğini savunan Volkan tahliyesini talep etti.
Sanıkların aylık tutukluluk incelemesi süresinin dolması nedeniyle görüşü sorulan Cumhuriyet Savcısı tüm tutuklu sanıkların bu hallerinin devamı yönünde karar verilmesini talep etti.
Tüm sanıkların savunmasını tamamlamamış olması, suçun vasıf ve mahiyetini dikkate alan mahkeme heyeti tutuklu 90 sanığın bu hallerinin devamına karar verdi.
Mahkeme heyeti sanıkların savunmalarına devam edilmek üzere duruşmayı 7 Mayıs Pazartesi gününe erteledi.
İDDİANAME
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu'nca hazırlanan iddianamede, olaylarda şehit düşen Burak Cantürk, Fatih Dalgıç, Gökhan Esen, Halil Kantarcı, Kader Sivri, Murat Akdemir, Mustafa Cambaz, Osman Yılmaz 'maktul', 16 kişi mağdur, 195 kişi 'müşteki', aralarında 39 rütbeli asker ve 9 askeri öğrencinin de bulunduğu 76'sı tutuklu 103 kişi de 'sanık' sıfatıyla yer alıyor.
Darbe girişimi sırasında, kapatılan Kuleli Askeri Lisesi'nde yaşananlar ve buradan çıkan sanıkların Çengelköy Polis Merkezi'ni işgal etmesi ile Vaniköy ve Beykoz bölgelerinde karıştıkları olayların anlatıldığı iddianamede, olaylarda 8 kişinin şehit edildiği, aralarında vatandaş ve kolluk görevlilerinin de bulunduğu 135 kişinin 'kasten öldürmeye teşebbüs' suçuna maruz kaldığı, bunlardan 62'sinin silahla vurularak yaralandığı kaydediliyor.
Olaylarda 33 vatandaşın hürriyetinin kısıtlandığı, 11 müştekinin 'kasten yaralamaya' maruz kaldığı, 46 kişinin aracına ve iş yerine zarar verildiği belirtilen iddianamede, aralarında Çengelköy Polis Merkezi'nin de bulunduğu 5 kamu binasının da hasar gördüğü vurgulanıyor.
İddianamede, askeri lisenin komutanları eski Albaylar Mürsel Çıkrıkçı ve Muammer Aygar'ın da aralarında bulunduğu 39'u rütbeli, 9'u askeri öğrenci olmak üzere 76'sı tutuklu 103 sanık hakkında, 'anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs', 'TBMM'yi ortadan kaldırmaya teşebbüs', 'Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs' ve 'silahlı terör örgütüne üye olmak' suçlarından üçer kez ağırlaştırılmış müebbet ile on beşer yıla kadar hapis cezası isteniyor.
İddianamede, bazı sanıkların da ayrıca 'kasten öldürme', 'kasten öldürmeye teşebbüs', 'kasten yaralama', 'kişiyi hürriyetinden yoksun kılma', 'mala zarar verme' ve 'iş yeri dokunulmazlığı ihlali' gibi suçlardan cezalandırılması talep ediliyor.
İstanbul 32. Ağır Ceza Mahkemesi, darbe girişimi sırasında bu bölgedeki olaylarda görev alan darbeci askerlere yardım ettikleri iddiasıyla tutuklu eski 14 çevik kuvvet polisi hakkında 'anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etmek' suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemiyle açılan davanın, bu dava ile birleştirilmesine karar vermişti. Böylece davadaki sanık sayısı 117'ye yükselmişti.
Paralel yapı-15 Temmuz (2016)-27 Kasım (2017) 'İstanbul 117 sanık (ilk 103) Darbe/Çengelköy'deki olaylar' davası
(05 Mayıs 2018, 18:35)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: