Ankara'da, eski CHP Genel Başkanı ve Antalya Milletvekili Deniz Baykal ile eski MHP'li yöneticilerin özel hayatlarına ilişkin görüntülerin yayınlanmasıyla ilgili Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) elebaşı Fetullah Gülen'in de aralarında bulunduğu 171 kişinin yargılandığı davaya sanık savunmalarıyla devam edildi.
28.04.2018 15:39 Ankara'da, eski CHP Genel Başkanı ve Antalya Milletvekili Deniz Baykal ile eski MHP'li yöneticilerin özel hayatlarına ilişkin görüntülerin yayınlanmasıyla ilgili Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) elebaşı Fetullah Gülen'in de aralarında bulunduğu 171 kişinin yargılandığı davaya sanık savunmalarıyla devam edildi.
24.04.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 14. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'nde görülen duruşmaya tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile taraf avukatları katıldı.
Sanık eski polis memuru İlker Usta, savunmasında 1999'da Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı Teknik Şube Müdürlüğü'nde göreve başladığını ve 2013'e kadar burada görevli olduğunu söyledi. Daha sonra Diyarbakır'a atandığını bildiren Usta, 2014'te açığa alınıp ihraç edildiğini bildirdi.
FETÖ/PDY üyesi olduğu iddiasını reddeden Usta, bazı sanıkların hakkındaki ifadelerinde aleyhindeki beyanları da kabul etmedi. Usta, eski CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın özel hayatına ilişkin görüntülerin elde edildiği çalışmaya katılmadığını savunarak, sadece HTS kaydına göre suçlandığını söyledi.
Müdür yardımcısının ikametinin Nesrin Baytok'a ait evin olduğu bölgede bulunduğunu ve amirini bırakmak için de sık sık Çukurumbar'a gittiğini öne süren Usta, iddiaları kabul etmediğini belirtti.
Usta, Baytok'un, evinde bulunmadığı günlerde eve girerek, cihaz yerleştirdiği ve görüntü kayıtlarını aldığı iddiasını da reddederek, 'İddianamede, diğer konut sakinlerini, güvenlik görevlisi, kameraları aşıp kimsenin dikkatini çekmeden nasıl çalışma yapıldığına dair en ufuk bir tespit yoktur. Hakkımdaki iddiaları reddediyorum.' dedi.
Sanık Usta, müştekiler Yusuf Ziya Yağmur, Aydın Deliktas¸lı, Bekir Aksoy, Recai Yıldırım, Mehmet Ekici ve I·hsan Barutc¸u'nun evlerine görüntü ve ses almaya yönelik cihazlar yerleştirilmesiyle alakalı teknik çalışmalara katıldığı yönündeki iddiaları da kabul etmedi.
Usta, tahliyesini ve beraatını talep etti.
Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesince, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Başbakanlığı sırasında çalışma ofislerine 'böcek' olarak adlandırılan dinleme cihazlarının konulmasına ilişkin görülen davada da yargılanan İlker Usta, 50 yıl 6 ay hapisle cezalandırılmıştı.
Duruşmaya sanık savunmalarıyla devam edildi.
25.04.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 14. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmaya tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile avukatları katıldı.
Sanık eski Ankara Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şube Müdürü Hami Güney, savunmasında hakkındaki iddiaları reddetti.
İfadesinde adli ve önleme maksatlı dinlemenin birbirinden farklı olduğunu anlatan Güney, önleme amaçlı istihbari faaliyet çerçevesinde, özetle herkesin hedef olabileceğini öne sürdü.
Güney, FETÖ üyesi olduğuna yönelik suçlamayı kabul etmeyerek, 'Benim kumaşımdan terörist elbisesi çıkarılamayacağını çevrem de bilmektedir.' dedi.
İddianamede Gülen Bayıllıoğlu, Yusuf Ziya Yağmur, Aydın Deliktaşlı, Feridun Pehlivan ve Cüneyt Bayrak'a yönelik teknik takip yapıldığı iddiasıyla ilgili de suçlandığını belirten Güney, bu olaylarla ilgisi, bilgisi bulunmadığını, emir de vermediğini öne sürdü.
Teknik takip yapıldığı belirtilen bu kişilerin ev veya iş yerleri yakınında şube personeli bazı memurların telefon sinyalleri dolayısıyla kendisinin de suçlandığını iddia eden Güney, şahısları tanımadığını söyledi.
Güney, Baykal'a ait olduğu iddia edilen görüntülerle alakalı da tarafına isnat edilen hiçbir iddiayı kabul etmediğini belirtti.
Böyle bir olayın yaşanmışlığından bilgisi olmadığını, bununla ilgili bir talimatı bulunmadığını ve kendisine emir de verilmediğini savunan Güney, ayrıca söz konusu görüntülerdeki kişinin Deniz Baykal olup olmadığının da kesinleştirilmemiş olduğunu ileri sürdü.
Güney, şubede de Baykal ile ilgili bir çalışmaya denk gelmediğini ifade etti.
Şubede görevli iki personelinin telefon sinyalinin Nesrin Baytok'un evinin yakınında alınması nedeniyle de yargılandığına işaret eden Güney, bu olayla bir ilgisi olmadığını savundu. Güney, personelin neden o bölgede bulunduğundan haberi olmadığını savundu.
Güney, savunmasının sonunda tahliye ve beraat talebinde bulundu.
Duruşma, yarına ertelendi.
26.04.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 14. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmaya tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile avukatları katıldı.
Sanık Bayram Ali Devecioğlu, polisliği bırakıp Milli Eğitim Bakanlığına bağlı olarak öğretmenlik yaptığı sırada mesleğinden ihraç edildiğini söyledi.
FETÖ üyesi olduğu ve Gülen Bayıllıoğlu'nun dinlenmesine yönelik hazırlanan evrakta imzası bulunduğu suçlamasıyla yargılandığını anlatan Devecioğlu, hakkındaki suçlamaları kabul etmedi.
Devecioğlu, polisteki ifadesinin baskı altında alındığını öne sürerek, mahkeme huzurundaki ifadesinin kabul edilmesini istedi.
FETÖ üyeliğini reddeden Devecioğlu, örgütle bağı olmadığını, iddia edildiği üzere örgütün kriptolu haberleşme programı ByLock'u kullanmadığını savundu.
Devecioğlu, Ankara İstihbarat Şube Müdürlüğünde görevliyken Bayıllıoğlu'nun dinlenmesine yönelik hazırlanan ve imzası bulunan iletişime müdahale talep formunun bir uzatma talebi olduğunu belirterek, dinlemenin kendisinden önce de yapıldığını öne sürdü.
Sanık Devecioğlu, tahliyesini ve beraatini istedi.
Başka bir dosyadan tutuklu bulunan sanık eski polis memuru Uğur Eski de bu davada FETÖ üyeliğinden yargılandığını ve ByLock kullandığı öne sürülerek suç isnat edildiğini savundu.
Eski, iddia edilenin aksine ByLock kullanmadığını ve örgüt mensubu olmadığını ileri sürdü.
Yargılandığı başka davada da benzer suçlamaların olduğunu belirten sanık Eski, dosyasının birleştirilmesi talebinde bulundu.
Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde SEGBİS vasıtasıyla savunma yapan tutuksuz sanık eski polis memuru A.Ç, mesleğe 2005'te başladığını, 2006'da Denizli'de İstihbarat Şube Müdürlüğüne geçtiğini söyledi.
'Ben o zaman cemaat olarak bilinen FETÖ'yü de orada tanıdım.' diyen A.Ç, sonrasında eş durumundan tayin istediğini ve 2007'de Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığına atamasının yapıldığını belirtti.
A.Ç, dairedeyken de yapı mensubu kişilerin evine 'hoşgeldin'e geldiklerini ve kendisini sohbetlere davet ettiklerini dile getirerek, 'Zaman zaman, fırsat buldukça gittim, iki haftada, üç haftada bir gittim. Doğruluktan, dürüstlükten, dinden konuşuluyordu. Bunu görünce ben de gittim.' dedi.
Kendisinin şubede bilgisayar masasına oturtulduğunu kaydeden A.Ç, mahkemeye yazı gönderirken şube müdürü Yunus Yazar'ın, Salih Keskinkılıç aracılığıyla bazı telefon numaraları verdiğini, kendisinin de buna göre iletis¸ime mu¨dahale talep formu hazırladığını öne sürdü. A.Ç, ancak bu duruma karşı itiraz ettiğini, bu şekilde yapılmayacağını söylediğini ileri sürdü.
A.Ç, 2009'da isteği dışında Şanlıurfa'ya tayin edildiğini savunarak, başkanlığa tayin edildiği ilk yıl kendisine '100' tam puan verildiğini, tayini çıkmadan önceki sene ise puanının 'İstihbaratta çalışamaz.' olarak değerlendirilip 80'e düşürüldüğünü anlattı. A.Ç, 'Bunların istemediği bir memur oldum demek ki.' diye konuştu.
Şanlıurfa'da da cemaatin sohbetlerine katıldığını ifade eden A.Ç, çocuğunun rahatsızlığından dolayı bir ara sohbetlere gidemediğini, 'Sohbetleri neden bırakıyorsun?' diye problem yaşadığını öne sürdü.
A.Ç, '17-25 Aralık dönemine kadar cemaatin sohbetlerinde hep dini konulardan bahsediliyordu, hükümet aleyhine bir şeyden bahsedilmiyordu. Sonra 17-25 Aralık meydana geldi, bir anda her şey değişti. Operasyonu cemaatin yaptırmadığı tartışılmaya başlandı.' şeklinde konuştu.
Bayburt'a tayin olduktan sonra ise karakolda görevlendirildiğini bildiren A.Ç, burada Abdullah isimli bir meslektaşının, araba alıp sattığını ifade etti. A.Ç, Bank Asyada hesabı olup olmadığını sorduğunu söyledi.
Hesabına 7 bin lira para yatırıldığını anlatan A.Ç, sonradan banka önündeki hareketliliği gördüğünü ve örgüt liderinin talimatıyla bankaya para aktarıldığını öğrendiğini bildirdi. A.Ç, o meslektaşına parayı örgüte yardım amaçlı yatırıp yatırmadığını sorduğunda önce 'hayır' cevabı aldığını, sonra da iki kişinin ortaklaşa para yatırdığını öğrendiğini, bunun üzerine parayı geri havale ettiğini belirtti.
ByLock'u da yükletmişler
Örgütün şifreli haberleşme programı ByLock yüklediği iddiasıyla ilgili de A.Ç, S¸anlıurfa I·stihbarat S¸ube Mu¨du¨rlu¨gˆu¨nde go¨rev yaptıgˆı s¸ahıslardan biri olan Ramazan Aygün'ün, Bayburt'a tayin olduktan sonra bu programı indirmesinde ısrar ettiğini söyledi.
Aygün'ün ısrarı üzerine programı indirdiğini kaydeden A.Ç, gizli ağ programı diye tabir edilebilecek VPN'yi de yüklemesi istenince şüphelendiğini ve programı sildiğini savundu.
A.Ç, sonrasında da Bayburt'ta sohbetler yapan bir öğretmenin de ByLock kullanmasını söylediğini, kendisinin ise 'Artık size güvenmiyorum.' dediğini anlattı.
Örgütün, 'İnsanlar fişleniyor.' diye kendi yayın organlarında 'yaygara' yaptığına dikkati çeken A.Ç, 'İnsanları fişleyenlerin kendileri olduğunu burada gördüm. Benim sadakatim Allah'adır, devletimedir. Benim başka bir yere ya da birine sadakatim yoktur ve olmayacaktır.' ifadelerini kullandı.
A.Ç, beraat talebinde bulundu.
Duruşma, 30 Nisan pazartesi gününe ertelendi.
Paralel yapı-28 Eylül (2017) 'Ankara 171 sanık Deniz Baykal ve MHP milletvekillerine kaset kumpası' davası
Paralel yapı-Kaset olaylarıyla bağlantısı
Baykal'a kaset komplosu haberleri
(28 Nisan 2018, 15:39)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: