Ankara'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi sırasında komuta merkezi olarak kullandığı Akıncı Üssü'ndeki eylemlere ilişkin 473 kişinin yargılandığı davaya devam edildi.
28.04.2018 15:54 Ankara'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi sırasında komuta merkezi olarak kullandığı Akıncı Üssü'ndeki eylemlere ilişkin 473 kişinin yargılandığı davaya devam edildi.
25.04.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmada, sanık eski üsteğmen Hüseyin Arı savunma yaptı.
Olay tarihinde Hava Kuvvetleri Komutanlığı (HKK) Harekat Merkezinde nöbetçi olduğunu belirten Arı, akşam saatlerinde hava sahasının kapatıldığına ilişkin gelen emrin, Eskişehir Birleşik Hava Harekat Merkezine iletildiğini ifade etti.
Eşiyle telefonla görüşmek için dışarı çıktığını, geri geldiğinde kartının harekat merkezinin kapıları açmadığını anlatan Arı, bu durumun nedenini sorduğunda kırmızı alarm verildiği bilgisini aldığını belirtti.
Sanık eski tuğgeneral Kemal Mutlum'un harekat merkezinin dışarıyla irtibatının kesilmesi emrini verdiğini bildiren Arı, bir zaman sonra Genelkurmay Başkanlığı karargahında silah seslerinin geldiğini aktardı.
Sabah saatlerine kadar uyumuş
Hava sahasının kapatılasını terör saldırısına yönelik bir tedbir, Genelkurmay Başkanlığındaki silah seslerinin ise terör saldırısı olduğunu düşündüğünü iddia eden Arı, ilerleyen saatlerde Tümgeneral Cevat Yazgılı'nın birkaç uzman çavuşla harekat merkezine ateş ettiğini kaydetti.
Yazgılı'nın bu eylemine anlam veremediğini öne süren Arı, 'Cevat Yazgılı ile telefonla irtibat kuruldu ancak ne konuşulduğunu bilmiyorum. Televizyonda neler olduğunu anlamaya çalıştık ancak gece 12.00'de ağ ve televizyon bağlantıları kesildi. İlerleyen saatlerde uyudum. Sabah Yazgılı'nın emriyle dışarı çıkamayacağımız söylendi. Daha sonra polise teslim edildik.' savunmasını yaptı.
Babası ve ağabeyinin FETÖ'nün finans kurumu Bank Asya'da hesaplarının bulunduğuna ilişkin iddianamedeki tespiti hatırlatan Arı, hesapların örgütsel bir amaç doğrultusunda açılmadığını iddia etti.
'Uçak sesi olduğunu düşünmedim'
Savunmasının ardından çapraz sorgusuna geçilen Arı, olay gecesi nöbetçi olmadığı halde neden karargahta bulunduğuna ilişkin soruya, 'Üsteğmen Ersin Öztürk özel bir durumu olduğunu söyleyerek nöbet değiştirmek istedi. Benim de bir sonraki hafta nöbetim vardı. Bunun üzerine Öztürk'ün talebiyle nöbet değişikliği yaptık.' açıklamasını yaptı.
Hava sahasının kapatılmasına rağmen darbecilerin kontrolündeki F-16'ların alçak uçuşlarını duymadığını öne süren Arı, 'Bir ses duyuluyordu ama ben onları uçak sesi olmadığını düşündüm. Daha çok top sesi falan geliyor gibiydi.' dedi.
Mahkeme Başkanı Selfet Giray'ın, 'Bir darbe girişimi oluyor, bulunduğun yerin darbe tarafı mı yoksa karşıtı mı olduğuna ilişkin bir konuşma olmadı mı?' sorusuna Arı, 'Yok konuşulmadı, darbeye yönelik bir görüntü yoktu.' şeklinde cevap verdi.
Başbakanlık avukatı İskender Minar da 'Uçuşların iptal edildiğini, Genelkurmay'dan silah seslerinin geldiğini, bunları terör saldırısına ilişkin olabileceğini düşündüğünü söyledin. Hava sahasının yasak olmasına rağmen radarda tanker ve diğer uçakları görüyorsun. Buna ne anlam verdin?' sorusunu yöneltti.
Radar hareketlerini yorumlamak gibi bir görevinin olmadığını savunan Arı, 'Benim görevim radarın çalışıp çalışmadığını kontrol etmektir. Bunun dışında oradaki uçaklar beni ilgilendirmiyor.' cevabını verdi.
Sanık Arı, benzer bir soruya da yasağa rağmen jetlerin uçmasını garipsemediğini söyledi.
Avukat Minnar, 'Harekat merkezinde televizyon var, emniyet bombalanıyor, Başbakanın darbe karşıtı açıklamaları ile darbe girişimine ilişkin birçok gelişme var. O haber ve görüntüleri birleştirdiğin zaman da 'Beni ilgilendiren bir şey yok mu' dedin. Bir şeye yorumlamadın mı bu gelişmeleri?' sorusuna sanık Arı, 'Hayır yorumlamadım.' demekle yetindi.
Sanık Arı, soru üzerine Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın uçağının nereden olduğuna ilişkin harekat merkezinde geçen diyalogları duymadığını iddia etti.
Arı, tutuksuz bir sanığın, 'Birçok şey söylediniz ancak kimsenin ismini vermediniz. Muhabere sistemlerinin açılmasını kimler istedi?' sorusuna ise harekat merkezindeki birçok kişiyi tanımadığını öne sürdü.
Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde, olay tarihinde Hava Kuvvetleri Komutanlığı (HKK) Harekat Merkezi Amiri olan sanık eski kurmay albay Devrim Orhan savunma yaptı.
Suçlamaları kabul etmeyen Orhan, komutanlarının emirlerini yerine getirdiğini, darbe girişimine yönelik bir eylemde bulunmadığını öne sürdü.
Genelkurmay Başkanlığından hava sahasının kapatılması emri geldiğini, daha sonra kırmızı alarma geçildiğini belirten Orhan, bunun üzerine karargahtan ayrılmaktan vazgeçtiğini ifade etti.
Terör saldırısına karşı önlem alındığını düşündüğünü iddia eden Orhan, sanık eski Hava Savunma ve Komuta Kontrol Daire Başkanı tuğgeneral Kemal Mutlum'un, harekat merkezinin dış bağlantısının kesilmesi emrini verdiğini aktardı.
Terörle mücadele kapsamında bu emrin verildiğini, o an için darbeye yönelik bir girişim olabileceğine inanmadığını ifade eden sanık Orhan, 'Bu emre saygı duydum.' dedi.
Orhan, darbe girişiminin püskürtülmesinden sonra da harekat kontrol merkezinde kalmaya devam ettiğini ve suçsuz olduğunu iddia ederek tahliye talebinde bulundu.
- 'Darbeci pozisyonuna koyamadım'
Savunmasının ardından sanık Orhan'ın çapraz sorgusuna geçildi.
Soru üzerine, ilerleyen saatlerde Tümgeneral Cevat Yazgılı'nın bir grup askerle harekat kontrol merkezinin kapısına ateş ettiğini, bu duruma anlam veremediğini dile getiren Orhan, Mutlum'un kontrolün kendisinde olduğunu söylemesi üzerine yaşanılanların üzerinde durmadığını ifade etti.
Mahkeme Başkanı Selfet Giray, sanığa 'Yasağa rağmen uçaklar uçuyor, olağan dışı gelişmeler var. Bununla birlikte HKK mensubu askerler karargahta birbirine ateş ediyor. Bu durumda iki şey ortaya çıkıyor, ya ateş edenler ya da ateş edilenler darbecidir. Bunu sorgulamadınız mı?' sorusunu yöneltti.
Yazgılı'nın neden ateş ettiğini sorguladığını ancak ne yapmaya çalıştığı konusunda bir çıkarımda bulanamadığını belirten Orhan, 'Bunu hep kendime sordum. Yazgılı ateş ediyor, ne yapmaya çalışıyor? Kemal Mutlum'u darbeci pozisyona koyamadım. Mutlum generalle Yazgılı'nın görüşüp konuyu halledeceklerini düşündüm.' cevabını verdi.
Başkan Giray, sanığa, Genelkurmay Başkanlığınca hava sahasının uçuşlara yasaklanmasına rağmen saat 21.00'den sonra uçakların bu emri ihlal etmesi karşısında ne yaptığını sordu.
Orhan, söz konusu saatten sonra yapılan alçak uçuşlara ilişkin bilgi verdiği Mutlum'un konuyla ilgileneceğini söylediğini, Mutlum'un bu şekilde olayın sorumluluğu üstlendiğini ifade etti.
Mahkeme Başkanı Giray'ın, 'Uçuş yasağı kapsamından terörle mücadele için Tunceli'ye operasyona giden uçaklar geri çağrılıyor. Mutlum'un da kırmızı alarm verdiğini söylüyorsunuz. 'Dışarıyla bağlantı olmayacak' diyor. Sonra uçuşlar başlıyor. Bir gariplik olduğunu da söylüyorsunuz. Buna rağmen bir durum tespiti yapmadınız mı Ankara üzerindeki uçaklar için?' sorusuna Orhan, 'Tespit yapılacak bir durum olmadı.' cevabını vermekle yetindi.
Bunun üzerine Giray, 'HKK Hareket Kontrol Merkezinin bir varlık sebebi olması gerekiyor. Olağanüstü bir durumda iki general ve altındaki 11 amir hiçbir şey yapmayacak, kimseye bilgi vermeyecek. Bir terör saldırısı varsa, bir savaş olursa her yerden bilgi alması, arı gibi çalışması gerekmiyor mu? Kırmızı alarm verilmiş, çok önemli olaylar oluyor, ülkede de karışıklık var ama hiç kimse hiçbir şey yapmayacak, olacak iş değil.' ifadelerini kullanarak sanığın cevabına tepki gösterdi.
Tuğgeneral Sami Özatak'ın karargaha gelerek sanık Mutlum ile görüştüğünü, bir kalkışma olduğunu ancak durumu tam olarak anlamaya çalıştıklarını iddia eden Orhan, darbe girişimini kimin yaptığına ilişkin aralarında değerlendirme yapmadıklarını söyledi.
- Sanık avukatı da tepki gösterdi
Sanık avukatlarından Serdar Öztürk'ün sorusu üzerine, sıkıyönetim emrini gördüğünü ancak yeteri kadar incelemediğini iddia eden Orhan, buna ilişkin amiri olduğu askerlere bilgilendirme yapmadığını açıkladı.
Bu cevap üzerine sanığa tepki gösteren avukat Öztürk, 'Darbe girişimi oluyor, bir kurmay subay olarak amirinize buna ilişkin bir açıklama yapmanız gerekmiyor muydu? Kaldı ki onun da gırtlağına kadar darbenin içinde olduğunu düşünüyorum. Akademiyi bitiren bir subay, astlarını toplar 'Arkadaşlar darbe yapılıyor, biz bunun içinde değiliz' diye açıklama yapar.' ifadelerini kullandı.
Sanık Orhan'ın avukatının müdahalesinin ardından sorularına devam eden Öztürk, 'Personele mail ya da mesaj atılarak darbe girişimine karşı bilgi verilebileceğini söylediniz. Peki, siz personelinize bu şeklide bilgilendirme yaptınız mı?' diye sordu.
Personeline darbe girişimi olduğuna ilişkin bilgilendirme yapmadığını tekrarlayan Orhan, Mutlum'un dışarıyla irtibat kurulmayacağına dair verdiği emri yerine getirdiğini savundu.
Orhan, tutuksuz sanık Yarbay Recep Baykal'ın da 'Sanık, 'Evimi dahi aramadım' diyor ancak o gece telefon görüşme kayıtlarına göre inişlerin koordinesini, kapıların açılmasını, nöbetçi personelin telefonlarının yasaklanmasına kadar birçok işi koordine etmişsiniz. Bu sizin göreviniz mi? O gece olağan dışı gelişmeler yaşandı, amir olarak dolaşıyordunuz ortalıkta, bizim saf dışı edilmemize neden izin verdiniz?' sorusuna, 'Siz, o gece bunu bana sordunuz mu?' karşılığını verdi.
Tutuklu sanık, eski Birleştirilmiş Hava Harekat Merkezi ve Müşterek Kuvvet Hava Komutanı tuğgeneral Recep Ünal ise Orhan'ın bazı açıklamalarının gerçeği yansıtmadığını belirterek, 'Ben anlayamadım, daha önce kendisini güzelce ikaz ettim. Birleşmiş harekat merkezine yönelik neyin ahkamı kesiyor, oturduğu yerden? Eli kolu bağlanmış ama mesaj çekmiş. Sonra da kalkmış ahkam kesiyor. Elma ile armudu topluyor. Ünal, birilerine karşı personelini koruduysa sen niye personelini koruyamadın?' beyanında bulundu.
- 'Generalin tabancasını aldım'
Savunma yapan sanık eski Hava Kuvvetleri Komutanlığı Genel Sekreterliği İcra Astsubayı Gökmen Tarhan da olay günü birliğinden aranması üzerine görev yerine gittiğini söyledi.
Genelkurmaya saldırı yapıldığı bilgisini aldığını ileri süren Tarhan, Hava Kuvvetlerinde de güvenlik amaçlı tedbirlerin alınması emrinin verildiğini anlattı.
Tümgeneral Yazgılı'ya müdahale ettiği iddialarını kabul etmeyen Tarhan, Yazgılı'nın bu konuyu ilk ifadesinde söylemediğini ancak üçüncü ifadesinde dile getirdiğini belirtti.
Genel sekreterliğe silahla gelen Yazgılı'dan tabancasını aldığını anlatan Tarhan, kanunsuz bir eylemde bulunmadığını iddia etti.
Duruşma sırasında olay tarihindeki telefon görüşmeleri dinletilen Tarhan, darbe girişimi faaliyetlerine destek veren konuşmaların geçtiği görüşmedeki kişinin kendisi olmadığını savundu.
Duruşmaya yarın devam edilecek.
26.04.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmada, sanık eski astsubay Abdullah Emre Sandık savunma yaptı.
Darbe girişiminin yaşandığı 15 Temmuz'da evinde bulunduğu sırada Binbaşı Günay Köroğlu'nun, görev yaptığı Hava Kuvvetleri Komutanlığı Karargahı'na gelmesi için emir verdiğini söyleyen Sandık, bunun üzerine karargaha gitmek için hazırlık yaptığını ifade etti.
Bu esnada Başbakan Binali Yıldırım'ın darbe girişimi karşıtı açıklaması ile Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar'ın rehin alındığına ilişkin haberleri gördüğünü aktaran Sandık, darbecilerin kontrolündeki alçaktan uçan uçakların sesini de duyduğunu bildirdi.
Karargaha giriş yaptığı sırada Hava Kuvvetleri Komutanlığı Kurmay Başkanlığına vekalet eden Tümgeneral Cevat Yazgılı ile karşılaştığını ifade eden Sandık, 'Tümgeneral Yazgılı beni yanına çağırdı. Telaşlı bir hali vardı. Bana, 'Beni tutuklamaya çalışan sen miydin?' diye sordu. Ben de kendimi tanıttım, Köroğlu'nun emriyle geldiğimi söyledim. Bunun üzerine beni gönderdi.' dedi.
Odasına gittiği sanık eski Binbaşı Köroğlu'na uçakların neden alçaktan uçtuğunu sorduğunu belirten Sandık, Köroğlu'nun gelişmelerden haberinin olmadığını söylediğini iddia etti.
Köroğlu ile odasında sabah saatlerine kadar televizyon izlediğini, bir ara uyuyakaldığını öne süren Sandık, karargahta bulunduğu süre boyunca darbe girişimine yönelik bir eylemle karşılaşmadığını öne sürdü.
FETÖ ile irtibatının olduğuna ilişkin bir itirafçının dava dosyasına giren beyanını kabul etmeyen Sandık, iddia edildiği gibi örgütle ilişkisinin bulunmadığını öne sürdü.
Çapraz sorgu sırasında, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın avukatı Hüseyin Aydın, sanığa 'Başbakanın açıklamalarını izlemişsin, uçakların alçaktan uçtuğunu da biliyorsun, geldiğin saat itibarıyla Hava Kuvvetleri Komutanlığının da içinde olduğu bir darbe girişimi var. Amirin seni çağırıyor ve sabah saatlerine kadar odada oturduğunu söylüyorsun. Seni, sırf oturman için mi çağırdılar karargaha?' sorusunu yöneltti.
Olay tarihinde astsubay olduğunu, emirleri sorgulama konumunda bulunmadığını söyleyen Sandık, gelişmelere ilişkin komutanlarına soru soramayacağını öne sürdü.
Duruşmaya, verilen aranın ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan'a suikast girişiminde bulunan sanık eski Tuğgeneral Gökhan Şahin Sönmezateş'e Erdoğan'ın kaldığı yerin koordinatlarını vermekle suçlanan sanık eski Yarbay Veli Bilgin'in savunmasıyla devam edildi.
Bilgin, olay tarihinde, Hava Kuvvetleri Komutanlığı İstihbarat Başkanlığı Müşterek Hedef Üretim Analiz Üretim Merkezinde, hedef analiz subayı olarak görev yaptığını, Sönmezateş'in bu birimin amiri olduğunu söyledi.
Bilgin, 15 Temmuz'da Sönmezateş'in kendisine PKK yöneticilerinin de aralarında bulunduğu terörist gurubuna ilişkin istihbarat aldıklarını söylediğini aktardı.
Bu bilgiyi ilgili yerlere ilettikten sonra rutin çalışmalarına devam ettiğini belirten Bilgin, akşam saatlerinde televizyondaki haberlerden darbe girişimi olduğunu öğrendiğini ifade etti.
Şehir dışındaki birliklerinde darbe girişimine yönelik herhangi bir eylem olmadığını iddia eden Bilgin, buna rağmen kendilerini burada güvende hissetmediklerini dile getirdi.
İlerleyen saatlerde Sönmezateş'in kendisini arayarak gelişmeleri televizyondan takip edip etmediğini sorduğunu belirten Bilgin, 'Sömezateş, bana 'Dikkatli olun, gerekirse kışla dışına çıkmayın.' dedi.' ifadesini kullandı.
Sanık Bilgin, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yönelik suikast girişimine ilişkin Sönmezateş ve timiyle görüşmediğini, Coğrafi Analiz Sistemi üzerinde yer bildirim gösteren haritalar oluşturmadığını iddia etti.
Herhangi bir bina ve tesise ait konum bilgisi hazırlamadığını iddia eden Bilgin, Akıncı Üssü'nde ele geçirilen bazı haritalarda çıkan parmak izinin kendisine ait olmadığını savundu.
Bilgin, 'Parmak izinin nasıl çıktığını bilmiyorum. Buna dair tetkiklerin uluslararası bağımsız bir kurum tarafından yeniden incelenmesini, bilirkişi raporu hazırlanmasını istiyorum.' dedi.
- Mesai arkadaşı Bilgin'i yalanlamıştı
Darbe girişimi gecesi Bilgin ile hareket eden sanık Ali Pehlivan, savcılık ifadesinde, Marmaris'teki Cumhurbaşkanlığı konutunun koordinatlarını istediğini belirterek, şu bilgiyi vermişti:
'Sönmezateş, 'Marmaris'te Okluk koyunda Cumhurbaşkanlığının binası var, oranın koordinatını verin, biraz sonra arayacağım.' dedi. Ben de bilgisayarımdan Okluk yazdım, koy karşıma çıktı, üzerinde biraz dolaşınca binanın üzerinde Cumhurbaşkanlığı Resmi Konutu yazıyordu. Ben de bu binanın koordinatlarını not aldım. Veli Bilgin yarbayla karşılaştım, Sönmezateş'in aradığını, bu koordinatı istediğini söyledim. Notu, Veli Bilgin'e verdim. Bu sırada Sönmezateş tekrar aramış, Veli Bilgin bu koordinatı kendisine vermiş.'
Duruşmaya yarın devam edilecek.
27.04.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'nde görülen duruşmada, dönemin Jandarma Genel Komutanı emekli Orgeneral Galip Mendi'yi alıkoyan sanık eski Konya Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Timurcan Ermiş savunma yaptı.
Darbe girişiminin püskürtülmesinden sonra TEM polislerince sorgusunun yapıldığını, yönlendirildiği gerekçesiyle hazırlık aşamasında verdiği ifadeleri kabul etmediğini belirten Ermiş, mahkeme huzurundaki beyanlarının esas alınmasını istedi.
Ermiş, olay tarihinde yıllık izinde olduğunu, helikopter kazasında yaralanan askerleri ziyaret etmek ve bazı özel işlerini yapabilmek için görev yeri Konya'dan Ankara'ya geçtiğini söyledi.
Genelkurmay Başkanlığı Harekat Merkezinden arandığını kaydeden Ermiş, telefondaki kişinin, Genelkurmay Başkanı ile kuvvet komutanlarının Akıncı Üssü'ne geçeceklerini, kendisinin de Orgeneral Mendi'yi güvenli bir şekilde buraya götürmesi için görevlendirildiğini söylediğini iddia etti.
İzinli olduğunu, birçok kişinin olmasına rağmen bu görevin neden kendisine verildiğini sorduğunda, 'Kesin emir var.' cevabını aldığını ileri süren Ermiş, 'Jandarma Genel Komutanlığından görüştüğüm Albay Hilmi de Mendi'nin benim Ankara'da olup olmadığımı kendisine sorduğunu söyledi. Bunun üzerine komutanın da bilgisinin olduğunu düşündüm.' ifadelerini kullandı.
Anıttepe tarafından akşam saatlerinde silah sesi geldiğini, bunun üzerine arabasında bulundurduğu üniformasını giyerek Mendi'nin emir subayını aradığını bildiren Ermiş, Mendi'nin Gazi Orduevi'ndeki bir düğüne katıldığının bilgisini aldığını kaydetti.
Makam aracıyla buraya geçtiğini, orduevinden çıkmak üzereyken Mendi'ye ulaştığını dile getiren Ermiş, savunmasını şöyle sürdürdü:
'Galip Mendi, beni görünce 'Ne haber.' diyerek kolumu sıkıca tuttu. 'Genelkurmay Başkanlığı karargahından silah sesi geliyor, sizi emniyetli bir şekilde Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanlarının bulunduğu yere götürmekle görevliyim.' dedim. O da beni aracına davet ederek 'Hadi gidelim.' dedi. Yola çıktığımızda Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanlarının Akıncı Üssü'nde harekat merkezi oluşturacaklarını söyledim. Beni onaylayarak, Genelkurmay Başkanının Akıncı'ya geçip geçmediğini sordu.'
- 'Dışarıda bekledim'
Akıncı Üssü'ne geldiklerinde etraftaki güvenlik önlemlerinin dikkatini çektiğini ifade eden Ermiş, karşılaştığı askerlerin tamamının silahlı ve teçhizatlı olduklarını bildirdi.
Nizamiyeden geçtikten sonra bir subayın Mendi'ye 'Komutanımız sizi bekliyor.' dediğini öne süren Ermiş, Mendi'nin kendisini beklemesini isteyerek, bu askerin eşliğinde karargaha geçtiğini belirtti.
Terör saldırısına karşı operasyon hazırlığı yapıldığını düşündüğünü savunan Ermiş, gecenin büyük kısmını emir verilir diye dışarıda beklediğini söyledi.
- 'Kullanıldım'
İlerleyen saatlerde darbe girişimine ilişkin haberleri okuduğunu belirten Ermiş, bunun bir cunta faaliyeti olduğunu ancak sözde darbe bildirisinin TRT'de okunmasıyla darbenin emir komuta zinciri içinde yapıldığına dair bir görüntü olduğunu dile getirdi.
Gelişmeler hakkında bilgi alabilecek kimsenin yanında olmadığını ileri süren Ermiş, şöyle devam etti:
'Mendi ile görüşmek istedim ancak girişteki silahlı askerler, emir olduğunu belirterek beni görüştürmediler. Verilen emirler, yaşananların emir komuta zinciri içinde olduğunu gösterir nitelikteydi. Darbe faaliyeti içinde yer almadım, kullanıldığım için komutanı bırakıp gitmeyi düşündüm fakat etrafta onca tedbir alınmışken, tanımadığım bir kışlada gece vakti karşıma ne çıkacağını kestiremedim. Kim darbeyi destekliyor, kim emniyet tedbiri alıyor belli değildi, onun için beklemeye karar verdim. Sabah saatlerinde polislerin yanına gittim.'
- Mendi'nin beyanları, Ermiş'i yalanlıyor
Galip Mendi'nin müşteki sıfatıyla savcılıkta verdiği ifadesinde, Ermiş'in başında bulunduğu bir grup asker tarafından nasıl kaçırıldığını şöyle anlatmıştı:
'Düğüne geldiğim arabama bindikten hemen sonra birden aracın sol arka kapısı açıldı, Konya Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Timurcan Ermiş arabaya bindi. Üzerinde eğitim elbisesi ve tabancası vardı, tabanca da elindeydi. Kendisine 'Benden habersiz Konya'dan niye buraya geldin?' diye sordum. 'Akıncı kışlasında size tebliğ edilecek.' diye bana cevap verdi. Arabanın ön tarafında da emir subayım Yarbay Murat Yılmaz vardı. İşin içinde başka bir iş olduğunu anladım ve kendilerine bağırarak, 'Siz eşkıya mısınız, çete misiniz?' diye bağırdım. Bunun üzerine Ermiş bana, 'Sizi de aramızda görmek istiyoruz.' dedi. Buna şiddetle karşı cevap verdim ve ben de 'Sizin gibi adamların yanında niye olayım, Allah hepinizin belasını versin.' dedim.'
Verilen aranın ardından duruşmaya Ermiş'in çapraz sorgusuyla devam edilecek.
Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde, dönemin Jandarma Genel Komutanı emekli Orgeneral Galip Mendi'yi alıkoyan sanık eski Konya Jandarma Bölge Komutanı tuğgeneral Timurcan Ermiş'in çapraz sorgusuna geçildi.
Savunmasının bu bölümünde de Mendi'yi alıkoymadığını öne süren Ermiş, Mendi'nin isteğiyle darbecilerin kontrolündeki Akıncı Üssü'ne gittiğini iddia etti.
Ermiş, Jandarma Genel Komutanlığı Harekat Merkezi'nden arandığını, telefondaki kişinin Orgeneral Mendi'yi güvenli bir şekilde Akıncı Üssü'ne götürmesi için görevlendirildiğini söylediğini, Harekat Merkezinden kendisini arayan kişinin görüşme sırasında ismini verdiğini ancak şu an hatırlayamadığını belirtti.
Mahkeme Başkanı Selfet Giray, Konya'da görevli olmasına rağmen Ankara'da verilen görev kapsamında kendisine eşlik edecek koruma görevlilerine ilişkin bilgi verilip verilmediğini sordu.
Buna ilişkin detaylı bilgi verilmediğini ifade eden Ermiş, Başkan Giray'ın 'Görev yeriniz Konya olmasına rağmen izin kullanmak için geldiğiniz Ankara'da size böyle bir emrin verilmesi normal midir?' sorusunu, 'Emir Harekat Merkezinden gelmiştir. Emir verilir, yerine getirilir. Hatta bu görev için sitem ettim, çünkü izindeyim.' diye yanıtladı.
Ermiş, Konya'daki makam aracını sonradan Ankara'ya getirtmesine ilişkin soruya, Ankara'da bulunduğu sırada generallere yapacağı ziyaretlerde kullanmak için aracını istediği karşılığını verdi.
Başkan Giray, 'Konya'dan aracı getirenler aracı bırakıp dönmüşler. Bu durumda aracı kim kullanacaktı?' sorusuna karşı, kendisine verilen gizli görevi bilmelerini istemediği için aracı getirenleri gönderdiğini, kendisine yardımcı olması için Ankara'da görev yapan eski emir astsubayını aradığını savundu.
Ermiş'in, eski emir astsubayına Mendi'nin Akıncı'ya götürülmesinde kendisine yardımcı olması için yanında güvendiği birkaç askeri getirmesini istediğini söylemesi üzerine Mahkeme Başkanı Giray, 'Neden kendi birliğinizdeki askerleri istemediniz de maiyetinizde olmayanları çağırıyorsunuz? Kendi askerlerinize güvenmediğinizi söyleyerek geri gönderiyorsunuz ancak tanımadığınız askerlerle gizli dediğiniz göreve gidiyorsunuz. Bunu nasıl açıklayacaksanız? Elinde resmi birlikleri olan birisiniz, birliğinizden kimseyi getirmiyorsunuz ama eski emir astsubayınıza 'Güvendiğin birkaç adamı getir.' diyorsunuz ve Jandarma Genel Komutanına eşlik ediyorsunuz. Bu garip bir durum değil mi sizce?' diye sordu.
Ermiş, 'Garip ama o gece her şey garipti.' cevabını vermekle yetindi.
- 'Neden özel olarak siz seçildiniz?'
Sanık Ermiş, Mahkeme Başkanı Giray'ın, 'Neden özel olarak siz seçildiniz, bir komutana refakat etmek özel maharet isteyen bir işe benzemiyor. Araca binilecek, Akıncı'ya gidilecek. Bunun için neden siz seçildiniz?' sorusuna, 'İlk günden beri ben de bunu düşünüyorum.' dedi.
Başkan Giray, 'Sabaha kadar hiçbir şey yapmadan Akıncı'da beklediniz demek, bu da garip değil mi? Kimse size neden orada beklediğinizi sormadı mı?' sorusuna Ermiş, kendisine neden orada bulunduğuna dair soru sorulmadığını ifade etti.
- ByLock kullanıcısı çıktı
Duruşma Savcısı Adnan Gümüş, sanığa örgütün kriptolu haberleşme programı ByLock'u kullanıp kullanmadığını sordu.
Söz konusu programı kesinlikle kullanmadığını savunan Ermiş, buna ilişkin bir bilginin bulunmadığını iddia etti.
Savcı Gümüş'ün, 'Tuğgeneral rütbesindesiniz. Akıncı'daki personele darbecilere karşı mücadele etmeleri için emir verebilirdiniz.' sözlerine karşılık Ermiş, 'Kimin darbeci olduğunu bilemiyorum ki alınlarında mı yazıyor?' ifadelerini kullandı.
Duruşmaya verilen aranın ardından Savcı Gümüş, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığından yaptırdığı sorgulama sonucunda Ermiş'in ByLock kullanıcısı olduğuna dair tespitin bulunduğunu bildirdi.
Savcı Gümüş, 'Hakkınızda ByLock kullandığınıza dair tespit var. Buna göre programa 27 kez giriş yaptığınız, 55 mesaj ve bir mail aldığınız belirlenmiş. Program üzerinde Yunus Zeytin'in oluşturduğu grupta, yüzbaşılar İsa Acar, Salih Ergün ile yarbaylar Mehmet Bingöl, Hacı Akyel, Halil İbrahim Yıldırım, Cemal İyigün ve Ertuğrul Özdemir bulunuyor.' bilgisini paylaşarak, buna ilişkin belgeleri mahkemeye sundu.
Bu arada, duruşmanın sabahki bölümünde Mendi'nin derdest edilmesine ilişkin savunma yapan Ermiş, 'Galip Mendi, beni görünce 'Ne haber?' diyerek kolumu sıkıca tuttu. Genelkurmay Başkanlığı karargahından silah sesi geliyor, sizi korumakla, emniyetli bir şekilde Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanlarının bulunduğunu yere götürmekle görevliyim dedim. O da beni aracına davet ederek 'Hadi gidelim.' dedi. Yola çıktığımızda Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanlarının Akıncı Üssü'nde Harekat Merkezi oluşturacaklarını söyledim. Beni onaylayarak, Genelkurmay Başkanının Akıncı'ya geçip geçmediğini sordu.' ifadelerini kullanmıştı.
Duruşmaya, 30 Nisan Pazartesi günü sanık savunmalarıyla devam edilecek.
Paralel yapı-15 Temmuz (2016)-29 Mart (2017) 'Ankara 473 sanık (ilk 486) Darbe/Akıncı Hava Üssü' davası
(28 Nisan 2018, 15:54)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: