Ankara'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Kara Havacılık Komutanlığındaki eylemlere ilişkin davada 152'si asker, 3'ü sivil 155 sanığın yargılanmasına devam edildi.
28.04.2018 15:35 Ankara'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Kara Havacılık Komutanlığındaki eylemlere ilişkin davada 152'si asker, 3'ü sivil 155 sanığın yargılanmasına devam edildi.
25.04.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmada tanık beyanları alındı.
Duruşmada gizli tanık 'Abdullah'ın ses ve görüntüsü değiştirilerek Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBIS) üzerinden ifadesine başvuruldu.
Gizli tanık Abdullah, uzun yıllar örgüt içerisinde bulunduğunu, davanın sanıklarından bir çoğunu örgütsel toplantılardan ve örgüt evlerinden tanıdığını beyan etti.
Gizli tanık, davanın sanıklarından eski Kara Havacılık Komutanı tuğgeneral Ünsal Coşkun ile 1996 yılında Erzincan'da aynı odayı paylaştıklarını, Coşkun'un o günden beri TSK içerisinde örgütün hedefleri doğrultusunda hareket ettiğini iddia etti.
O dönem örgüt yöneticilerinin Ünsal Coşkun'u kendisine 'cemaat badisi' olarak belirlediklerini ileri süren gizli tanık Abdullah, 'Ağabeyler, Ünsal Coşkun koyu bir cemaatçi olduğundan, beni cemaate ısındırmak için yanına verdiler. 1996'nın eylül ayıydı. O günden beri Coşkun'un cemaat üyesi olduğunu biliyorum.' diye konuştu.
Tanık beyanına karşı söz alan Coşkun, gizli tanık Abdullah'ın ifadelerini reddettiğini, iddiaların gerçeği yansıtmadığını söyledi. Tanığın yönlendirildiğini ileri süren Coşkun, hiçbir örgüte üye olmadığını ifade etti.
Gizli tanık Abdullah, davanın sanıklarından Oğuz Yalçın, Uğur Kapan, Gökhan Lütfü Reyhan ve Mustafa Durmuş'un da FETÖ üyesi olduğunu iddia etti.
Bunun üzerine, söz alan sanıklar gizli tanığın kendilerine iftira attığını, yıllardır FETÖ yapılanması içerisinde olan bir kişinin halen görevde olmasını yadırgadıklarını belirtti.
Sanık avukatları da gizli tanık hakkında suç duyurusunda bulunacaklarını beyan etti.
Duruşmaya yarın devam edilecek.
26.04.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmada tanık beyanları alındı.
Tanık olarak ifadesine başvurulan V.G, olay tarihinde Malatya'da görevli olduğunu, darbe girişiminden 3 gün önce dönemin Ankara Kara Havacılık Taarruz Helikopter Tabur Komutanı Özcan Karacan'ın kendi kışlasına geldiğini söyledi.
Karacan'ı Malatya'ya getiren uçağın ikinci pilotu üsteğmen Erkan Zeybek'i tanığını ifade eden V.G, 'Erkan ile sohbet ederken neden geldiklerini sordum. O da Özcan Karacan'ın bir telefon getirdiğini ve alay komutanına vereceğini söyledi.' diye konuştu.
Daha sonra Zeybek'le uçuş bölgesine intikal ettiklerinde Özcan Karacan'la karşılaştıklarını anlatan V.G, sözlerini şöyle sürdürdü:
'Karacan'ın kule tarafından geldigˆini go¨rdu¨m. 'Nasılsınız komutanım?' diye sordum. 'Sizin karargah binasında oldugˆunuzu duyduğum ic¸in rahatsız etmemek amacıyla aramadım.' dedim. Bir telefon getirdigˆini so¨yledigˆini hatırlıyorum. Bununla birlikte taarruz taburunun oralarda oldugˆunu ve Ankara'ya do¨neceklerini so¨yledi. Daha sonra da uçağa binip gittiler.'
Tanık beyanına karşı söz alan sanık Karacan, Malatya'ya gidişinin darbe girişimiyle alakalı olmadığını, bunun eğitim kapsamında bir uçuş olduğunu, ayrıca gitmişken alay komutanını da ziyaret ettiğini ileri sürdü.
Duruşmada gizli tanık 'Kuşçubaşı'nın ses ve görüntüsü değiştirilerek Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla ifadesine başvuruldu.
Gizli tanık Kuşçubaşı, sanıklardan Burak Han İlgün'ün lise yıllarında FETÖ'nün dershanelerine gittiğini ve örgüt evlerinde kalarak ders çalıştığını iddia etti.
'Burak Han'ın, FETÖ'ye sadakati yüksektir.' diyen gizli tanık, İlgün'ün Harp Okulu'na örgütün yönlendirmesiyle girdiğini öne sürdü.
Sanık Burak Han İlgün ise gizli tanığın ifadelerine katılmadığını, kendisine iftara atıldığını savundu.
Mahkeme başkanının dosyaya gelen evrakı okumasının ardından duruşmaya öğle arası verildi.
Duruşmada, mahkeme başkanı dava dosyasına gelen sanıklara ait dijital materyallerin raporlarını ve tanık ifadelerini okudu. Ardından sanıklar, gelen evraklara ilişkin beyanda bulundu.
Daha sonra, söz alan sanık avukatları müvekkilleri hakkındaki suçlamaları kabul etmeyerek, tutuklu bulundukları süre de göz önünde bulundurularak tahliyelerini talep etti.
Davanın yarınki duruşmasında ara kararın açıklanması bekleniyor.
27.04.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmada, sanıklar ile avukatları hazır bulundu.
Duruşmada tanık olarak dinlenen ve 15 Temmuz sonrası ismini değiştiren Astsubay Y.A.A, darbe girişiminin yaşandığı gece 01.00 civarında kışlaya gittiğini ve ancak içeri alınmadığını söyledi. Nasıl olduğunu tarif etmeyen Y.A.A, içeri farklı bir şekilde girdiğini ve geri destek taburunda görevli grupla geri destek hangarına kadar gittiğini bildirdi.
Kendisinin kantin başkanlığında görevli olduğunu belirten Y.A.A, taarruz taburunun orada bir hareketlilik olduğunu gördüğünü dile getirdi. VIP hangarının önüne kadar geldiğinde ışık gördüğünü ve kapıyı çaldığını, kapıyı aralayan nöbetçi astsubaya ne olduğunu sorduğunu öne süren Y.A.A, bir bilgisi olmadığını söyleyen astsubayın daha sonra kapıyı kapattığını iddia etti.
Y.A.A, taarruz hangarına doğru ilerlediğini, burada pek çok kişi gördüğüne dikkati çekerek, kaldığı süre zarfında ne olduğunu anladığını ve dışarı çıkabilmek için yol aramaya başladığını kaydetti. Kışladan saat 02.00 civarında çıktığını anlatan Y.A.A, şöyle konuştu:
'Taarruz hangarının orada kalış sürem en fazla 10 dakikadır. Fidanlık nizamiyeye yürüyerek gittim. En son Skorsky hangarının oraya yürüdüm, orada silah çekildi bana. Hangarın önünde nöbetçi bekliyordu, kim olduğunu göremiyordum ya teğmendi ya da ast rütbedeki biri olabilir. Yaklaşamadım o tarafa zaten. Sonra geri çekilip nizamiye tarafına döndüm. Nizamiye zaten tutulmuştu, nasıl çıkabilirim diye düşünürken bir şekilde çıktım. Ama çıkınca fark edildim. 'Ateş ederiz.' sesleri arasında aracıma bindim. Bir helikopter varmış orayı koruyan. Giderken arkamdan helikopterden aracıma ateş açılmış.'
Bu ifadeleri sonrası tutuklu bazı sanıkların güldüğü Y.A.A, beyanına devam etti. Y.A.A, helikopterin ateş etmesiyle ilgili olayın tanıkları olduğunu savunarak, el frenini çekip kendini dışarı attığını ve birilerinin su getirip yardımcı olduğunu savundu.
'Tehdit ediliyorum'
Y.A.A, sürekli tehditler aldığını ifade ederek, bu tehditlerin cezaevinden de yapıldığını öne sürdü.
Mahkeme Başkanının taarruz hangarında kimi gördüğünü sorması üzerine Y.A.A, 01.40 civarı Mustafa Ormantepe ve Volkan Türkkorkmaz'ı gördüğünü, ikisinin de Atak helikopterlerinin başında bulunduğunu söyledi.
Daha sonra Fırat Darende ve yanındaki 2 kişinin, bulunduğu yere geldiğini belirten Y.A.A, bunun dışında pilotlardan bazılarını gördüğünü, ancak onların uçup uçmadığını bilmediğini iddia etti.
Y.A.A, 'Ben orada ölürüm zannediyordum. Allah korudu, bir şekilde çıktım. Sonrası biraz daha gizlilik niteliğinde olduğu için anlatmak istemiyorum. Can güvenliğim tehlikeye düşebilir diye anlatmak istemiyorum.' diye konuştu.
Sanıklardan eski Döner Kanat Kurulu Başkanı albay Uğur Kapan, o gece kimin göreve çağırdığını sorması üzerine Y.A.A, 'Beni ne mesaj ne telefon yoluyla göreve kimse çağırmadı.' dedi.
Kapan'ın 'Niye geldiniz?' sorusu üzerine de Y.A.A, 'Olağanüstü bir hal var. Ne olduğunu anlamak ve gerekli yerlere bildirmek asli vazifemdir.' diye savunma yaptı.
Y.A.A, taarruz helikopteri yakınındaki bazı sivil kıyafetli askerleri tulumlarını giymek ve mühimmat yüklemek için neden zorladığının sorulması üzerine, üniformalarını giymeleri konusunda hatırlatma yaptığını, bunun da suç olmadığını söyledi. 'Biz askeriz, üniformalarımızla görev yaparız.' diyen Y.A.A, kimseye de 'Mühimmat yükleyin.' demediğini bildirdi.
Bunun üzerine Kapan, Y.A.A'yı problemli bir personel olmak ve hazırlanan tuzağın içinde bulunmakla itham etti.
Sanık Volkan Türkkorkmaz da Y.A.A'ya, hangarda karşılaştıklarında 'Burada ne geziyorsun?' diye sorduğunu, onun da 'Buraya komutan olarak atandım.' dediğini söyledi. Sanık Mustafa Ormantepe de Y.A.A'nın, yanlarına geldiğinde buraya atandığını söylediğini iddia etti. Y.A.A. ise bu beyanları kabul etmedi.
Sanık Fırat Darende de söz alarak taarruz hangarı yakınında pilotların kendilerini durdurup 'Siz kimsiniz?' dediklerini, teknisyen olduklarını söyledikten sonra, üniformalarını giymelerinin emredildiğini bildirdi. Darende, bu sırada orada bulunan Y.A.A'nın da gelip 'Abicim, bu bir emirdir, kıyafetlerinizi giyin.' dediğini ancak mühimmat yüklenmesine yönelik bir beyanını duymadığını belirtti.
Mahkeme Başkanının talimatla alınan tanık beyanlarını okumasının ardından cumhuriyet savcısı mütalaasını verdi.
İddia makamı, haklarında yakalama kararı bulunan sanıklar hakkındaki yakalama kararlarının beklenmesini, sanıklar eski Kara Havacılık Okul Komutanı tuğgeneral Ünsal Coşkun, eski yarbaylar Özcan Karacan, Mehmet Şahin ve Halil Gül'ün dosyalarının 'Genelkurmay çatı' davasıyla birleştirilmesini istedi.
Savcı, ayrıca esas hakkındaki mütalaanın hazırlanması için dosyanın cumhuriyet savcılığına gönderilmesini talep etti.
Verilen aranın ardından ara kararını açıklayan mahkeme, sanıklar Coşkun, Şahin, Gül ve Karacan'ın dosyasının, aynı mahkemece görülen 'Genelkurmay çatı' davasıyla birleştirilmesine karar verdi.
Mahkeme, tutuklu sanıklar Alaattin Cem Ersöz ve Emin Türel'in adli kontrol şartıyla tahliyesine hükmederek dosyanın, esas hakkında mütalaanın hazırlanması için cumhuriyet savcılığına gönderilmesini kararlaştırdı.
Duruşma 21 Mayıs'a ertelendi.
Paralel yapı-15 Temmuz (2016)-12 Mayıs (2017) 'Ankara 155 sanık Darbe/Kara Havacılık Komutanlığı' davası
(28 Nisan 2018, 15:35)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: