Kocaeli'de, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Donanma Komutanlığı'ndaki eylemlere ilişkin 51'i tutuklu, 12'si firari 86 sanığın yargılanmasına devam edildi.
07.04.2018 20:26 Kocaeli'de, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Donanma Komutanlığı'ndaki eylemlere ilişkin 51'i tutuklu, 12'si firari 86 sanığın yargılanmasına devam edildi.
02.04.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Kocaeli 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Kocaeli Kapalı Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'ndeki salonda görülen duruşmada, tutuklu ve tutuksuz sanıklar hazır bulundu.
Duruşmaya, müdahil olarak Başbakanlık avukatı Halit Çokan, TBMM avukatı Ömer Burak Barış ile AK Parti Kocaeli İl Başkanı Şemsettin Ceyhan'ın avukatları Hüseyin Coşkun ve Samet Genç katıldı.
Sanık avukatları ve yakınlarının da hazır bulunduğu duruşmayı, bazı sivil toplum kuruluşu temsilcileri ve vatandaşlar da takip etti.
Duruşmada tanık olarak dinlenen AK Parti Gölcük İlçe Başkanı İdris Alp, 15 Temmuz akşamı evde olduğu sırada partisinin il başkanı tarafından telefonla arandığını ve darbe girişimi olduğunu öğrenmesinin ardından ilçe emniyet müdürlüğüne gittiğini söyledi.
-"Askerler hedef gözeterek mevzi aldı"
Emniyette gereken tedbirlerin alındığını gördükten sonra partisinin ilçe binasına gittiğini ve teşkilat yöneticileri ile üyelerini organize edip İzmit'e doğru giderken, Donanma Komutanlığı'nın önünde hareketlilik olduğu bilgisi üzerine buraya geçtiklerini anlatan Alp, "Donanma Komutanlığı'nın nizamiye kapısı önünde yaklaşık bin kadar vatandaşın toplandığını gördüm. Bir yandan halkı sakinleştirmeye diğer yandan donanmadan askerlerin çıkışını engellemeye çalışıyorduk. O sırada askerler halka karşı mevzi aldı ve 2 kere havaya ateş etti. Ama hedef gözeterek mevzi almışlardı." dedi.
Askerlerin nizamiyeden çıkıp, caddeye kadar girdiklerini ifade eden Alp, yüzbaşı Semih Aksel ile görüştüğünü, askerleri çekmesini istediğini, buna karşılık kendisinin de halkı sakinleştireceğini söylediğini aktararak, "Semih yüzbaşı askerleri geri çekti. Ben de buna karşılık olarak vatandaşları sakinleştirdim. Kimsenin burnunun kanamaması için çaba sarf ettim. Aksi halde çok kötü şeyler olabilirdi." diye konuştu.
Adını sonradan öğrendiği, ateş emrini veren astsubay Melih Meriç'in yanına gelerek defalarca, "Başkanım, vur emri var" dediğini anlatan Alp, bu astsubayın elindeki silahla ateş ettiğini, diğer askerlerin de silahlarını kalabalığa doğrulttuğunu ifade etti.
Bu sırada söz alan eski Gölcük Deniz Ana Üs Komutanı Tuğamiral tutuklu sanık Hayrettin İmren, Alp'in, askerlerin nizamiyeden caddeye çıktıkları yönünde ifadesini hatırlatarak, "Tapu kadastroyu bilmiyor musun. Bu cadde askeriyeye aittir. Biz orada üssü savunduk." diye konuştu.
Alp ise "Ben imar müdürü değilim. Vatandaşlar yolun belediyeye mi üsse mi ait olduğunu bilemez. Vatandaşlar orada içeriye girmek için değil dışarıya askerin çıkmaması için mücadele etti." cevabını verdi.
-"Amiralleri cezaevi aracından kurtaran emniyet müdürü"
Donanma Komutanlığı Kurmay Başkanı Tuğamiral Yalçın Payal ve Harp Filo Komutanı Tümamiral Ahmet İskender Yıldırım'ın etkisiz hale getirilip gözaltına alınarak, cezaevi aracına konulması ve I·stanbul'a gönderilmesi sırasında cezaevi nakil aracını durduran, dönemin Dilovası İlçe Emniyet Müdürü olan ve halen Çayırova İlçe Emniyet Müdürü olarak görev yapan Erkan Gürbüz, tanık olarak ifade verdi.
Darbe girişimi akşamı sorumluluk bölgesi olan Osmangazi Köprüsü'ne makam otomobili ile kontrol amaçlı gittiğini anlatan Gürbüz, o sırada köprüden geçip İstanbul yönüne giden askeri cezaevi nakil aracı ile askeri cipi durdurmak için peşlerine düştüğünü belirterek, şöyle devam etti:
"Otomobilin çakarlarını yakıp, durmaları için anons ettim. Ama durmadılar. Daha da hızlandılar. Araçları yaklaşık 17 kilometre kovaladık. Telsizle ekiplerden destek istedim. Çayırova ilçesinde İstanbul sınırında D-100 kara yolunda barikat kurularak önleri kesildi. O sırada yüzlerce vatandaş cezaevi aracına vuruyor ve sallıyordu. Kapıları açıp dışarı çıkmalarını istedim. Araçtaki üsteğmen elini beline atınca onu uyardım. Sonra elini silahtan çekti. Cezaevi aracının kapısını açmalarını söyledim. Ama açmadılar. Bir polis memuru daha önce cezaevi nakil aracı kullandığını söyleyerek, kapıyı açabileceğini belirtti. Kapı açılınca, cezaevi aracından biri sivil diğeri üniformalı 2 kişi, 'Biz amiraliz. Bizi tutukladılar. Zorla kaçırıyorlar. Kurtarın bizi. Derhal Donanma Komutanlığı'na gitmemiz lazım." şeklinde bağırıyordu. Amiralleri araçtan çıkarıp, bir araçla güvenli şekilde, üsse gitmelerini sağladım."
-"Sıksaydın o zaman, niye sıkmadın"
Gürbüz, cipteki askerleri de alarak cezaevi nakil aracı ile İl Emniyet Müdürlüğü'ne gittiklerini ve şüphelileri TEM Şube Müdürlüğü'ne teslim ettiğini söyledi.
Nakil aracında bulunan tutuklu sanık Yüzbaşı Harun İlaslan, "Biz darbeci olsaydık silahımız vardı, size sıkardık." demesi üzerine Gürbüz, "Sıksaydın o zaman, niye sıkmadın." karşılığını verdi.
Darbeci amiral, halkı nizamiyeden uzaklaştırması için esnaftan yardım istemiş
Diğer tanık, Gölcük Polis Emeklileri Derneği Başkanı, esnaf Ahmet Naim Gürel ise 15 Temmuz gecesi Eski Gölcük Deniz Ana Üs Komutanı Tuğamiral Hayrettin İmren, emir astsubayı İsmet Coşkun ve İstihbarat Şube Müdürü Albay Muharrem Aslan'ın kendisini telefonla aradığını ve Donanma Komutanlığı önünde toplanan vatandaşların dağılması konusunda kendisinden yardım istediklerini söyledi.
Gölcük'te tanınan ve sevilen kanaat önderi olduğunu, bu kişileri de daha önceden tanıdığını dile getiren Gürel, ifadesini şöyle sürdürdü:
"İmren, Coşkun ve Aslan gece farklı saatlerde beni telefonla aradı. Bana, 'sen sevilen bir kişisin. halk senin sözünü dinler. Nizamiyenin önünde toplanan halkı sakinleştir, oradan uzaklaştır' dediler. Ben de trafik kazası geçiren ve felç olan oğlumla ilgileniyordum. Onlara bu isteklerini yerine getiremeyeceğimi, böyle bir şey yapamayacağımı söyledim. Bu yönde daha önce de TEM şubede ifade vermiştim."
Başbakanlık avukatı Halit Çokan'ın, "Bu kişiler aslında makul taleplerde bulunmuşlar. Neden yardımcı olmadınız? Yoksa darbeci oldukları için mi olumsuz cevap vermediniz?" şeklindeki sorusuna Gürel, "Hayır, onların darbeci olup olmadığını bilmiyordum. İstanbul'da terör alarmı verildiğini duymuştum. Zaten oğlum da hasta. O yüzden yardım etmedim." cevabını verdi.
Dönemin Dilovası İlçe Emniyet Müdürü Erkan Gürbüz'ün makam aracının şoförü polis memuru Hakan İrşik de tanık olarak ifade verdi.
Mahkeme heyeti, yakalandığı Kazakistan'dan iadesi yapıldıktan sonra çıkarıldığı mahkemece tutuklanan, Donanma Komutanlığı'ndaki rütbelilerden sorumlu "mahrem abi" olduğu belirlenen "Aydın" kod isimli sanık Zabit Kişi'nin savunmasının alınması ve diğer tanıkların dinlenmesi için duruşmaya yarına kadar ara verdi.
03.04.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Kocaeli 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Kocaeli Kapalı Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'ndeki salonda yapılan duruşmada, tutuklu, tutuksuz sanıklar, avukatları ve yakınları hazır bulundu.
Davaya müdahil olan Başbakanlık adına avukat Halit Çokan ve Emre Arık ile TBMM adına avukat Ömer Burak Barış duruşmaya katıldı. AK Parti Kartepe İlçe Başkanı Mustafa Kocaman ve yönetim kurulu üyeleri de duruşmayı izledi.
Yakalandığı Kazakistan'dan iade edildikten sonra çıkarıldığı mahkemece tutuklanan Donanma Komutanlığı'ndaki rütbelilerden sorumlu "mahrem abi" olduğu iddia edilen "Aydın" kod isimli sanık Zabit Kişi, "Darbe girişiminin başarısız olmasının ardından kaçan eski Gölcük Deniz Ana Üs Komutanı Tuğamiral Hayrettin İmren, eski Güney Grup Görev Komutanı Tuğamiral Nazmi Ekici ve eski Kuzey Grup Görev Komutanı Tuğamiral Ayhan Bay'ın Kocaeli'de saklanması ve İstanbul'a götürülerek kalacak yer ayarlanmasında yardımcı olduğu, örgütün üst seviyedeki 'mahrem abisi' olduğu, 16 Ağustos 2016 tarihinde Sabiha Gökçen Havalimanı'ndan yurt dışına çıkış kaydı bulunduğu ve örgütün şifreli haberleşme programı 'ByLock'u kullandığı" suçlamaları karşısında savunma yaptı.
KHK ile kapatılan FETÖ/PDY'ye iltisaklı okullarda öğretmenlik yapan Kişi, üzerine atılı suçlamaları reddederek, hayatında hiç amiral görmediğini ileri sürdü.
Kişi, sesini yükselterek mahkeme heyetine yönelik, "1998 yılından beri söz konusu yapının okullarında çalışmamdan dolayı bunlar başıma geldi." ifadelerini kullandı. Bunun üzerine Mahkeme Başkanı Yusuf Sevimli, sanığa, "Sesini yükseltme." şeklinde tepki gösterdi.
FETÖ/PDY'nin mahrem yapılanmasında yer almadığını ileri süren Kişi, emniyette verdiği ifadelerini kabul etmediğini, söz konusu ifadelerini baskı altında verdiğini öne sürdü.
Kişi, telefonuna ByLock yüklemediğini ve "Aydın" kod adını kullanmadığını iddia ederek, darbe girişiminin başarısız olduğunu anlayınca kaçan amirallerin saklanmasına yardım ettiği iddiasını reddetti.
Duruşmada, etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanan M.Z'nin, "Aydın" kod ismiyle tanıdığı sanık Kişi hakkındaki ifadeleri okundu.
Mahkeme Başkanı Sevimli, M.Z'nin emniyetteki ifadesinde, "Aydın abinin Karamürsel'deki okula alınacak öğrencilerden ve evlendirileceklerden sorumlu olduğunu biliyorum. Aydın abi kod isim olarak 4 halifenin ismini kullanıyordu. Aydın abiden gelen talimata göre cemaat dışından evlilik yapmamızı istemiyorlardı. Cemaat dışında evlilik yapanların boşanma oranlarının yüksek olduğunu söylüyorlardı. Aydın abiden CD'leri Cihan abiye veriyordum. O görüşmeleri ayarlıyordu. Birinci görüşme iyi geçerse ikinci ve üçüncü görüşmeye geçiliyordu. 2016'nın ortasına doğru tedbirler artmaya başladı. Aydın abiden herkes kendisine ve ailesine pasaport çıkartsın talimatı geldi." şeklindeki ifade verdiğini belirtti.
Duruşmada, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı'ndan ihraç edilen Y.E'nin de "Eşimle birlikte Aydın isimli kişinin evine gittik. Eşimle ayrı odalarda oturduk. Bu kişi bana Deniz Kuvvetleri Komutanlığı sözleşmeli subaylık sınavı sorularının elinde olduğunu söyledi. Bilgisayarı açıp soruları gördüğümü kimseye söylememem gerektiğini söyledi. Daha sonra odadan çıktı. 60-70 matematik, 60-70 genel kültür ve yetenek sorusu vardı. Cevaplar koyu işaretliydi. Sınavda sorulardan birkaçını gördüm. Sınavda başarılı olduktan sonra Aydın ve Okan isimli kişilerin evlerinde görüştük. Askeri okullarda namaz kılanları sevmezler, 'namazını ima ile kıl' dedi." şeklindeki ifadesi okundu.
Sanık Kişi, hakkında okunan ifadeleri reddetti.
Duruşma, tutuklu sanık eski TCG Turgutreis Savaş Gemisi 2. Komutanı Ali Kocamanoğlu'nun dinlenmesiyle devam edildi.
Gölcük 3. Asliye Ceza Mahkemesi'nce, eski TCG Turgutreis Savaş Gemisi 2. Komutanı Kurmay Yarbay Ali Kocamanoğlu hakkında "Askeri aracın mühimce hasarına sebebiyet vermek" suçlamasıyla açılan davanın bu dosya ile birleştirilmesine karar verildi.
İddianamede, hakkında, "Komodor Önder Öngör talimatıyla vekalet emrine ve yeterliliğe sahip olmamasına rağmen gemiyi seyre kaldırdığı, darbeci Amiral Ayhan Bay tarafından Komodor Öngör vasıtasıyla kendisine verilen ve gemide uygulanan kurallara aykırı tüm emir ve talimatları sorgulamadan uyguladığı, darbecilerle hareket ettiği, personelin cep telefonlarını toplattığı ve geminin genel yayın sistemini kapattırdığı, silah subayı Fatih Ergin'le silah kuşandıkları, eşi adına kayıtlı olan kendisinin kullandığı telefon hattında örgütün kriptolu iletişim sistemi olan ByLock programının bulunduğu, nitekim imaj incelemesinde kendisinin kullanmakta olduğu cep telefonunda da yazılıma ait kalıntılara rastlanıldığı, arama sırasında 1 ABD dolarının ele geçirildiği" suçlamalarına karşı daha önce savunma yapan Kocamanoğlu, yeni dosyadaki suçlamalarla ilgili savunma yaptı.
Darbe girişimi akşamı, TCG Turgutreis Savaş Gemisi'ni Poyraz Limanı'ndan seyre kaldırırken, manevra anında TCG Salihreis gemisine çarparak gemiye hasar verdiği iddiasıyla, "Askeri aracın mühimce hasarına sebebiyet vermek" suçlaması yöneltilen Kocamanoğlu, hakkındaki suçlamaları kabul etmedi.
Kocamanoğlu, 15 Temmuz darbe girişimi akşamı Komodor Önder Öngör'ün emriyle terör alarmı nedeniyle TCG Turgutreis'i seyre kaldırdığını belirterek, "Geminin limandan ayrılması için çekici yardımı gerekiyordu ancak terör alarmı olduğu için acil olarak limandan ayrıldı. Çekicinin hazırlanması yarım saat sürerdi ve bizim o kadar vaktimiz yoktu. İki motordan biri çalışıyordu. Bu riski göze alıp çıktım. Eğer gemiyi seyre çıkarmasaydım, terör alarmı da gerçek olsaydı, 100 personelin hayatından ben sorumlu olacaktım. Yaklaşık 850 milyon dolar değerindeki gemi zarara uğrayabilirdi. Benim yerimde kim olsa aynısını yapardı. Sayın başkanım, duruşma salonunda bomba ihbarı yapılsa siz buradaki insanları dışarı çıkarmaz mısınız? Ben de aynısını yaptım." diye konuştu.
Limandan çıkarken manevra yapan geminin, TCG Salihreis gemisine sürttüğünü ve hasar oluştuğunu belirten Kocamanoğlu, bu nedenle hakkında dava açıldığını ifade ederek, şöyle konuştu:
"Gemide oluşan hasar 2 bin 107 lira ama benden 53 bin lira istediler. İstanbul'da ayrıca hakkımda tazminat davası açılmış. 100 bin liranın üzerinde benden para istiyorlar. Gemideki hasar hadi 5 bin lira olsun ama bu kadar zarar olması mümkün değil. Zaten bu parayı ödeyecek gücüm de yok. Ben bu gemiyi emir komuta zinciri içinde seyre kaldırdım. Gemiyi batıranlar, karaya oturtanlar hakkında soruşturma bile açılmazken bana dava açtılar."
Sanık Kocamanoğlu, idari tahkikat raporunda bu kazayla ilgili kendisine bir suçlamanın olmadığını ile sürerek, geminin hasar tespitinin belirlenmesi için keşif talep etti.
Tanıklar dinlenildi
Darbe girişimi akşamı Harp Filosu Komutanlığı Haber Merkezi Amiri olarak görev yapan ve halen bu görevini sürdüren Kıdemli Astsubay Başçavuş Erkan Kavilcioğlu, tanık olarak o gece yaşadıklarını anlattı.
Kavilcioğlu, 15 Temmuz akşamı evdeyken vardiya personelinin kendisini telefonla arayarak, Donanma Komutanlığı'nda karışık şeyler olduğunu söyleyerek, üsse gelmesini istediğini belirtti.
Tatbikat olduğunu sandığını anlatan Kavilcioğlu, "Hemen haber merkezine görev yerime gittim. Orada 2 astsubay ve 1 uzman çavuş vardı. Genelkurmay Başkanlığı'ndan "Sıkıyönetim Direktifi" mesajının geldiğini gördüm. Bu mesajın bir nüshası, ben gelmeden personel tarafından eski Harp Filosu Komutanlığı Kurmay Başkanı Deniz Kurmay Albay Murat Erdem'e verilmiş. Albay Erdem, 'Bu mesajı karargahda dağıtmayın. İlgisiz, yetkisiz kişilere göstermeyin. Gerekli tedbirleri alın' şeklinde emir vermiş." şeklinde konuştu.
Harp Filosu Komutanlığı Haber Merkezinde görevli tanık astsubay Fuat Oğraş ise "Sıkıyönetim Direktifi" mesajının bir nüshasının eski Kurmay Başkanı Albay Murat Erdem'e, Uzman Çavuş Ahmet Çağlar Karakuzu tarafından verildiğini belirterek, "Murat komutan bu mesajın kimseye gösterilmemesini ve dahili olarak dağıtımının yapılmamasını istemiş. Biz de bu emri yerine getirdik. Biz gelen mesajları her zamanki gibi komutana ilettik. Normal prosedürü uyguladık. Mesajın Harp Filosu Komutanına ulaştırılıp ulaştırılmadığını bilmiyorum." dedi.
Haber Merkezinde görevli Uzman Çavuş Ahmet Çağlar Karakuzu da saat 22.20'de gelen mesajı prosedür gereği Kurmay Başkanı Murat Erdem'e götürdüğünü söyledi.
Komutana mesajı verip döndüğünü ve kendisine herhangi bir talimatının olmadığını dile getiren Karakuzu, Mahkeme Heyeti Başkanı Yusuf Sevimli'nin, "Kurmay Başkanı Erdem haber merkezine geldi mi, size bir emir verdi mi?" şeklindeki sorusunu, "Kurmay Başkanı'nın gece boyu haber merkezine geldiğine şahit olmadım. Bana mesajla ilgili Kurmay Başkanı değil albay Ahmet Gül'dür, bana mesajın dahili dağıtım yapılmamasını, diğer harici birimlere dağıtılmasını söyledi." şeklinde cevapladı.
Başkan Sevimli, soru sormak için söz isteyen sanıkları, ilgisi olmayan konulara değindikleri ve konu tekrarı yaptıkları için sık sık uyardı.
Mahkeme heyeti, eski Komodor Deniz Kurmay Albay tutuklu sanık Önder Öngör'ün, reddihakim talebini kabul etmedi. Duruşmaya, diğer tanıkların dinlenilmesi için yarına kadar ara verildi.
04.04.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Kocaeli 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Kocaeli Kapalı Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'ndeki salonda yapılan duruşmada, tutuklu, tutuksuz sanıklar, avukatları ve yakınları hazır bulundu.
Davaya müdahil olan Başbakanlık adına avukat Halit Çokan ve TBMM adına avukat Ömer Burak Barış da duruşmaya katıldı. Duruşmayı bazı sivil toplum kuruluşu temsilcileri ve vatandaşlar da takip etti.
Duruşmada tanık olarak ifade veren Donanma Komutanlığı Taktik Geliştirme ve Analiz Merkezi subayı olarak görev yapan binbaşı Tarık Döğüşçü, darbe girişimi gecesi karargah nöbetçisi olduğunu söyledi.
Tatbikat olduğunu, gemilerin seyre kaldırıldığı bilgisini aldığını belirten Döğüşçü, tutuklu sanık Tuğamiral Hayrettin İmren'in üsse giriş çıkışları kapattığını anlatarak, "İmren geldi, askerlere emirler verdi. Çok sinirli ve sert bir tavrı vardı. Bana, 'Binbaşım, emir komuta zinciri bende. Benim emirlerimi dinleyeceksin. Yanına 10 asker al. Kimse karargaha girmeyecek, gereken tedbirleri al.' dedi. İmren'in bu tutarsız ve asabi tavırlarından şüphelendim. Silahımı kuşandım ve askerlere üssün güvenliğini sağlayacağımızı ve hiçbir şekilde ateş edilmeyeceği yönünde emir verdim." diye konuştu.
"Hayrettin İmren, başıma silah dayadı"
Bir süre sonra İmren'in bir minibüs askerle geri geldiğini aktaran Döğüşçü, şöyle devam etti:
"İmren, bana 'Donanma Komutanı Veysel Kösele'den değil, benden emir alacaksın.' dedi. Ben de görevimin karargahı korumak olduğunu ve sadece onu yapacağımı söyleyince çok kızdı. Adeta çıldırdı. Silahını çekip, şakağıma dayadı. 'Şimdi söyle bana, benden mi Donanma Komutanı'ndan mı emir alıyorsun?' dedi. Ben de aynı şeyleri tekrar edince, silahımı aldı, yanındaki askerlere 'Alın götürün şunu.' dedi. Nöbetçi astsubayı da aynı şekilde tehdit ederek, bizi araca bindirdi. Kendisi de aynı araca bindi."
İmren'in bağırarak, "Ben ailemi, hayatımı feda ettim. Türkiye'de ekonomi kötü, her gün şehit var. 1 milyon Suriyeli Türk vatandaşı yapıldı. Ben amiralim, beni nasıl dinlemezsin, emrimi dinlemezsin." dediğini aktaran Döğüşçü, ayrıca araçtan inerken "Ben amiralim, bana nasıl öyle bakarsın. Bana muhabbetle bakacaksın." diyerek boğazına sarılıp boğmaya çalıştığını söyledi.
Üzerindeki gömleğin yırtıldığını belirten Döğüşçü, "Bu sırada Albay Muharrem Aslan geldi ve bana sıkıyönetim mesajını gösterdi. Böyle bir emir aldıklarını söyledi. Etrafımızda silahlı askerler vardı. Bizi bir süre karargahın çardağında beklettiler. Sabah 08.30 gibi Harp Filo Komutanı Tümamiral Ahmet İskender Yıldırım geldi. Komutayı ele alarak, bizi kurtardı." şeklinde konuştu.
Döğüşçü, başına silah dayayarak ölümle tehdit ettiği ve özgürlüğünü kısıtladığı için İmren'den şikayetçi olduğunu belirtti.
Söz verilen İmren, "Donanma Komutanı olmadığı için en kıdemli subay bendim, o yüzden emir komutayı devraldım. Emirlerimi dinlemeleri için askerleri uyardım. Tarık Döğüşçü'nün özgürlüğünü kısıtlamadım. Hatta ona kahvaltı hazırlattım." diye konuştu.
"Hayrettin İmren darbeci çıktı, vuralım mı?"
Darbe girişimi sırasında terör alarmı verildiği gerekçesiyle üsse çağrıldığını ve Donanma Komutanlığı'nda 2 nolu kapıda nöbet tuttuğunu belirten tanık uzman çavuş Adem Metin, Hayrettin İmren'in kapının arkasından askerleri toplayarak, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a yönelik ithamlarda bulunduğunu ve hükümete son verdiklerini söylediğini ifade etti.
İmren'in, "Emirleri benden alacaksınız. Yoksa sizi vururum. Benimle olan arkamdan gelsin. Gelmeyenlerin kafasına sıkarım." diyerek, personeli tehdit ettiğini anlatan Metin, "Hayrettin İmren, uzman çavuş Hakan Türker ve beni aldı, 'Emrimi dinlemezseniz sizi vuracağım.' dedi. Baştan 'Darbecilere karşı üssü savunacağız' demesine rağmen, hükümete, Başbakana küfürler etti. Daha sonra bize, 'Donanma Komutanı Veysel Kösele buraya gelirse onu vurun.' diye emir verdi. Semih yüzbaşıya, 'Hayrettin İmren darbeci çıktı, vuralım mı?' diye sordum. O da, bana 'Emir gelmedi, gelince gereğini yapacağız.' dedi." şeklinde konuştu.
Metin, bir fırsatını bulup kaçtığını ve polise bildiği her şeyi anlattığını sözlerine ekledi.
Binbaşı Bülent Selimoğlu ve astsubay Aytekin Toluç'un da tanık olarak ifadesine başvuruldu.
Mahkeme heyeti, diğer tanıkların dinlenilmesi için duruşmaya yarına kadar ara verdi.
05.04.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Kocaeli 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Kocaeli Kapalı Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'ndeki salonda yapılan duruşmada, tutuklu, tutuksuz sanıklar, avukatları ve yakınları hazır bulundu.
Davaya müdahil olan Başbakanlık adına avukat Halit Çokan, TBMM adına avukat Ömer Burak Barış ile AK Parti Kocaeli İl Başkanı Şemsettin Ceyhan'ın avukatları Hüseyin Coşkun ve Samet Genç katıldı.
Duruşmayı AK Parti Gebze İlçe Başkanı İrfan Ayar ve yönetim kurulu üyeleri, Gebze Belediyesi Meclis üyeleri, AK Parti Kandıra İlçe Başkanı Erol Ölmez, bazı sivil toplum kuruluşu temsilcileri ve vatandaşlar da takip etti.
Mahkeme heyeti, Donanma Komutanlığı'ndaki eylemlere ilişkin yargılanan tutuklu sanık Aytekin Tekin hakkında, Hatay 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nce, ByLock kullandığı, FETÖ'ye ait televizyon kanallarının Digitürk'ten kaldırılmasının ardından Digitürk'ü mahkemeye verdiği, Marmaris Aksaz ve Mersin'de deniz astsubaylardan sorumlu "mahrem imam" olduğu gerekçesiyle "silahlı terör örgütü kurma ve yönetme" suçlamasıyla açılan davanın bu dosya ile birleştirilmesine karar verdi.
Donanma Komutanlığı'ndaki eylemlere ilişkin, "tutuklu eski Deniz Ana Üs Komutanı Tuğamiral Hayrettin İmren'in Mersin'de görev yaptığı dönemde 'mahrem abiliğini' yaptığı ve burada Deniz Kuvvetleri'nden sorumlu 'abi' konumunda olduğu" suçlamalarına karşı daha önce savunma yapan Tekin, yeni dosyadaki suçlamalara ilişkin savunmasını gerçekleştirdi.
Örgütün şifreli mesajlaşma uygulaması "ByLock"u indirmediğini ve kullanmadığını, FETÖ'nün Deniz Kuvvetleri'nden sorumlu "abi" veya "mahrem abi" olmadığını ileri süren Tekin, hakkındaki iddiaları ve suçlamaları kabul etmediğini söyledi.
Adına kayıtlı internetten Bylock indirildiği iddialarına değinen sanık Tekin, "Birisi wifi şifresini kırıp ByLock indirmiş olabilir. ya da mor beyin mağduru olabilirim." dedi.
Yaklaşık 21 yıldır ticaretle uğraştığını belirten Tekin, Digitürk'ü FETÖ'ye ait televizyon kanallarını kaldırdığı için değil yüksek fatura gönderdiği için avukatı aracılığı ile mahkemeye verdiğini kaydetti. Mahkeme Heyeti Başkanı Yusuf Sevimli ise "Davayı sen açmışsın, avukatın açmamış.' demesi üzerine "Ben tam olarak hatırlamıyorum." cevabını verdi.
"Eşim parayı eve yakın olduğu için Bank Asya'ya yatırdı"
Eşinin Bank Asya hesabına yatırdığı 43 bin liradan haberinin olmadığını, daha sonra eşinin babasından kalan miras payını alarak bu bankaya yatırdığını öne süren Tekin, eşinin bu parayı Bank Asya'ya Fetullah Gülen'in çağrısı ile değil, eve en yakın banka olduğu için yatırdığını ileri sürdü.
FETÖ ile irtibatı bulunan Kocaeli'deki Özel Erkul Koleji'nin müdürlüğünü yapmadığını, burada sadece telefonlara bakan büro elemanı olduğunu öne süren Tekin, FETÖ'cü olduğu konusunda ifade veren Selman Fettahoğlu'nu kardeşlerinin çalıştığı okulda öğrenci olmasından dolayı tanıdığını, hakkında anlattıklarının yalan olduğunu, etkin pişmanlıktan kurtulmak için kendisine iftira attığını savundu.
İki yıllık meslek yüksekokulu mezunu olduğunu ve okulu 6 senede zor bitirdiğini belirten Tekin, "Selman Fettahoğlu, benim Marmaris Aksaz Deniz Üssü'nde ve İskenderun'da astsubaylardan sorumlu mahrem imam ve abi olduğumu söylemiş. Bu iddiaları kabul etmiyorum. Benim gibi eğitim seviyesi düşük biri nasıl mahrem imam olabilir. Astsubayları okula nasıl yerleştirebilirim." diye konuştu.
Sanık avukatı da müvekkilinin ByLock kullandığı yönündeki iddiaları kabul etmediklerini, mor beyin mağduru olabileceğini öne sürerek, müvekkili hakkında beyanda bulunan kişinin FETÖ'cü olduğunu ve etkin pişmanlıktan yararlanmak için senaryo uydurduğunu savundu.
Avukatı, müvekkilinin beraatini ve tahliyesini talep etti.
"Komutanım' dediğin Cumhurbaşkanı ile hareket eden haindir"
Duruşmada tanık olarak ifade veren Donanma Komutanlığı Hazır Kıta Nöbetçi Astsubayı İdris Çekirdekçi ise 15 Temmuz'da nöbetçi astsubayı olarak görev yaptığını, saat 22.00 sıralarında birlikte hareketlilik olduğunu söyledi.
Birlikte terör alarmı verildiğini anlatan Çekirdekçi, bir süre sonra tutuklu sanık eski Gölcük Deniz Ana Üs Komutanı Tuğamiral Hayrettin İmren'in yanına geldiğini, üssün güvenliğini sağlamak için kendisiyle birlikte 4 timi görevlendirdiğini belirtti.
Çekirdekçi, televizyondan darbe girişimine ilişkin haberleri izlediğini, birlikte hareketlilik yaşandığını ifade ederek, şöyle konuştu:
"Kimin darbeci kimin darbeci olmadığını anlayamadık. Kimin emrine gireceğimizi şaşırdık. Herkes birbirine soruyordu. Kafamız çok karışıktı. Timdeki arkadaşlarla kendi aramızda bir parola oluşturduk. Bir anormallik olursa karanlıkta birbirimizi tanıyalım diye. Bu arada dışarıda vatandaşlar toplanmıştır. Arkasından silah sesleri geldi. Kimin ateş ettiğini görmedim. Daha önce birlikte çalıştığımız Uğur Çelikten albayın yanına giderek neler olduğunu sordum. Bana, 'Ne olduğunu tam olarak anlamadım ama Hayrettin İmren'e güvenme' dedi."
Daha sonra Hayrettin İmren'in askerleri toplayarak, "Bizler Mustafa Kemal'in askerleriyiz. Kaleyi koruyacağız." dediğini aktaran Çekirdekçi, "İmren'in yanına giderek Donanma Komutanımız Veysel Kösele'yi sordum. Çok sinirlendi. Bana kızdı, 'Emirlerimi dinlemezsen seni döverim, öldürürüm. Senin 'Donanma Komutanım' dediğin, Cumhurbaşkanı ile hareket eden haindir. Ben Donanma Komutanı ve Deniz Kuvvetleri Komutanı'ndan değil Genelkurmay'dan emir alıyorum' dedi." şeklinde konuştu.
"Hemen özür dile konuyu kapatayım"
İmren'in, "Benden hemen özür dile konuyu kapatayım." dediğini belirten Çekirdekçi, olayın daha fazla büyümemesi için özür dilediğini ifade etti.
Çekirdekçi, tutuksuz sanık yüzbaşı Semih Aksel'in Donanma Komutanlığı önünde toplanan vatandaşlara megafonla, "Deniz Kuvvetleri Komutanlığımız bu darbe girişiminin içinde olmadığını açıkladı. İçimizde FETÖ'cü darbeciler varsa onları temizleyeceğiz." şeklinde anons yaptığını ve ardından vatandaşların sakinleştiğini söyledi.
Sabaha kadar üssün güvenliğini sağladıklarını ifade eden Çekirdekçi, saat 08.30 gibi Harp Filosu Komutanı Tümamiral Ahmet İskender Yıldırım'ın üssü kontrol altına aldığını, Hayrettin İmren ve diğer amirallerin botla kaçtığını öğrendiğini sözlerine ekledi.
Duruşma, diğer tanıkların dinlenmesiyle devam ediyor.
06.04.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Kocaeli 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Kocaeli Kapalı Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'ndeki salonda yapılan duruşmada, tutuklu, tutuksuz sanıklar, avukatları ve yakınları hazır bulundu.
Davaya müdahil olan Başbakanlık avukatı Emre Arık, TBMM adına avukat Ömer Burak Barış ile AK Parti Kocaeli İl Başkanı Şemsettin Ceyhan'ın avukatları Hüseyin Coşkun ve Samet Genç duruşmada hazır bulundu. Duruşmayı bazı sivil toplum kuruluşu temsilcileri ve vatandaşlar da takip etti.
Duruşmada tanık olarak dinlenen Donanma Komutanlığı Hazır Kıta Tim Komutanı Astsubay Raif Pekgöz, 15 Temmuz akşamı televizyondan olayları izleyince bir şeyler olduğunu düşündüğünü, güvenlik taburundan telefonla aranarak üsse gelmesinin istendiğini söyledi.
Üste karışık bir ortam olduğunu ve herkesin farklı şeyler söylediğini anlatan Pekgöz, televizyondan askerlerin halka ateş ettiğini gördüklerini, telsizden duyurulan gelen emirle, Donanma önünde halk toplandığı için Kapı 2'de tedbir aldıklarını belirtti.
Giderken emri altındaki askerlere boş şarjör taktırdığını ve halka ateş edilmemesi konusunda emir verdiğini aktaran Pekgöz, şöyle devam etti:
"Askerleri mevzilere yerleştirdim. Amacım üssün güvenliğini sağlamaktı. O sırada eski Gölcük Deniz Ana Üs Komutanı Tuğamiral Hayrettin İmren'i elinde silahla gördüm. Bize, 'arkadaşlar burası bizim kalemiz. Burayı koruyacağız." dedi. Şarjörlerin boş olduğunu görünce çok kızdı ve dolu şarjör takmamızı emretti. Biz de emri dinledik. Ancak askerleri halka ateş açmamaları konusunda uyardım. Üssün duvarından tırmanan bazı vatandaşları uyardığı sırada İmren'in elindeki silahı havaya kaldırdığını gördüm. O sırada silah sesleri geldi ancak kim ateş etti görmedim."
-"Hayrettin İmren 'halka ateş edin' emri verdi"
Hayrettin İmren'i, vatandaşların toplandığı noktaya yakın bir yerde beyaz gömlekli biriyle tartışırken gördüğünü, bu kişinin sonradan Gölcük İlçe Emniyet Müdürü olduğunu öğrendiğini ifade eden Pekgöz, şöyle devam etti:
"Halkın dışarıda toplandığını gören Hayrettin İmren askerlere dönerek, 'vurun şunları' diye bağırdığını duydum. Ateş eden askerlere 'ateş kes' emri verdim. İmren, Semih yüzbaşıdan MG3 silahı istedi. Yüzbaşı bana sordu, ben de MG3 yok dedim. İmren daha sonra, 'Donanma Komutanını tanımıyorum, ben Genelkurmay'dan emir alıyorum' dedi. Sabah 06.15 sularında Hayrettin İmren, 'REİS' koduyla telsize girip, ' Cumhurbaşkanı Almanya'ya kaçtı' şeklinde anons yaptı."
-"Bu mesajı gönderenlerden emir alacağım artık"
Daha sonra söz alan Harekat Vardiya Astsubayı tanık Caner Akyüz, 15 Temmuz akşamı saat 22.00 gibi Donanma Komutanlığı'ndaki gemilerin Poyraz Limanı'ndan seyre kalktığını öğrendiğini ve X-Band uydu sisteminden gemilere ulaşmaya çalıştığını ancak TCG Kemal Reis'e irtibat kurduğunu söyledi.
Akyüz, Kemal Reis Gemisi'nde seyir astsubayı ile konuşurken oradan birinin 'kapat şu telefonu' dediğini duyduğunu ve telefonun yüzüne kapandığını belirtti.
Eski Donanma Komutanlığı Harekat Başkanı kurmay albay tutuklu sanık Mustafa Bardakçı'nın bulundukları yere gelerek bir mesaj beklediğini söylediğini aktaran Akyüz, "Daha sonra bir mesaj geldi. Götürdüm, bunun beklediği mesaj olmadığını söyledi. Bir süre sonra bir mesaj daha geldi. Okudu ve 'ben bu mesajı gönderenlerden emir alacağım artık' dedi. Sonra odasına gitti." ifadelerini kullandı.
"Darbe başarılı oldu" yalanı
Diğer tanık Ulaştırma Takım Komutanı astsubay başçavuş Ahmet Özmutaf ifadesinde, gece 02.00'ye kadar üste askerleriyle beklediğini belirterek, "Hayrettin İmren geldi ve darbenin başarılı olduğunu, televizyonların yalan haberler yaptığını söyledi. Benden silahlığın anahtarını istedi. Vermeyince, silahını bana doğrultarak 'şimdi de vermeyecek misin?" dedi. Sonra beni tutuklayarak, merkez komutanlığına götürdü." diye konuştu.
Özmutaf, kendisine silah doğrultan ve tutuklayarak özgürlüğünü kısıtlayan Hayrettin İmren'den şikayetçi olduğunu söyledi.
-"Emirlerimi dinlemeyen vurulacak"
Merkez Komutanlığı Nöbetçi Astsubayı tanık Cem Kunt, tutuklu sanık eski İstihbarat Şube Müdürü Albay Muharrem Aslan'ın, üssün giriş kapısına gelerek, tatbikat olduğunu, nezarethanelerle ilgili bilgi istediğini söyledi.
Aslan'ın silahı olduğunu gördüğünü ifade eden Kunt, birlikte nezarethanelere gittiklerini ve burada inceleme yaptığını belirterek, anahtarları kendisine teslim ettiğini dile getirdi.
Hayrettin İmren, Muharrem Aslan, Yüzbaşı Harun İlaslan'ın, Donanma Komutanlığı Kurmay Başkanı Tuğamiral Yalçın Payal'ı etkisiz hale getirip tutukladıklarını ve nezarete koyduklarını anlatan Kunt, şöyle devam etti:
"Harp Filo Komutanı Tümamiral Ahmet İskender Yıldırım'ı da gözaltına almışlardı. Yıldırım, götürülürken etraftaki personele, 'Bu yaptıkları yasal değil. Bunlara müdahale edin' diye bağırıyordu. Sonra Yıldırım'ı cezaevi nakil aracına bindirdiler. Albay Uğur Çelikten'i de pasifize ettiler."
Kapıya gelen Gölcük Emniyet Müdürü ile görüştüğünü ve içeride olup bitenleri anlattığını ifade eden Kunt, şunları söyledi:
"Gölcük Cumhuriyet Başsavcısı kapıdaki sabit telefonu aradı. Muharrem Aslan'la görüşmek istediğini söyledi. Ben de savcının kendisi ile görüşmek istediğini söyleyince Aslan, 'Ben emirleri Hayrettin İmren'den alıyorum. Savcı ile görüşmeyeceğim. Bir daha telefonları açmayacaksın' dedi."
Kunt, Hayrettin İmren'in sabah 06.30 sularında telsizden, "Cumhurbaşkanı Almanya'ya kaçtı. Emirlerimi dinlemeyen vurulacak" şeklinde anons yaptığını söyledi.
Astsubay Mustafa Ağzıkara da tanık olarak ifade verdi.
Cumhuriyet savcısı, tahliye talebinde bulunan tutuklu sanık Aytekin Tekin'in bu halinin devamı yönünde karar verilmesini istedi.
Tuğamiral Kızılelma'nın emir astsubayına yakalama kararı
Mahkeme heyeti, HTS kayıtlarında ve analiz raporlarında sabit hatla görüşme yapıldığı bilgisi bulunan, eski Deniz Hava Ana Üs Komutanı Tuğamiral Tezcan Kızılelma'nın emir astsubayı tutuksuz sanık İsmail Kara hakkında kaçma şüphesi bulunduğu için yakalama kararı çıkarılmasına, sanık Aytekin Tekin'in taliye talebinin reddine karar vererek, duruşmayı 9 Nisan Pazartesi gününe erteledi.
İDDİANAME
İddianamede sanık Zabit Kişi hakkında, "Darbe girişiminin başarısız olmasının ardından kaçan eski Gölcük Deniz Ana Üs Komutanı Tuğamiral Hayrettin İmren, eski Güney Grup Görevi Komutanı Tuğamiral Nazmi Ekici ve eski Kuzey Görev Grup Komutanı Tuğamiral Ayhan Bay'ın, Kocaeli'de saklanması ve İstanbul'a götürülerek kalacak yer ayarlanmasında yardımcı olduğu, örgütün üst seviyedeki 'mahrem abisi' olduğu, 16.08.2016 tarihinde Sabiha Gökçen Havalimanı'ndan yurt dışına çıkış kaydı bulunduğu ve örgütün şifreli haberleşme programı 'ByLock'u kullandığı" suçlamaları yöneltiliyor.
FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in "1" numaralı şüpheli olduğu iddianamede, eski Sahil Güvenlik Komutanı Tümamiral Hakan Üstem, eski Gölcük Deniz Ana Üs Komutanı Tuğamiral Hayrettin İmren, eski Kuzey Deniz Saha Komutanı Kurmay Başkanı Tuğamiral Ömer Faruk Harmancık, eski Güney Grup Görev Komutanı Tuğamiral Nazmi Ekici, eski Sahil Güvenlik Komutanlığı Harekat Başkanı Süleyman Yarayan, eski Kuzey Görev Grup Komutanı Tuğamiral Ayhan Bay, eski Deniz Hava Komutanı Tuğamiral Tezcan Kızılelma, eski Genelkurmay Konsept Teşkilat ve Harbe Hazırlık Daire Başkanı Gürel Kaynak, eski Gölcük Deniz Ana Üs Komutanlığı İstihbarat Şube Müdürü Muharrem Aslan, eski Harp Filosu Komutanlığı Kurmay Başkanı Murat Erdem ile Donanma Komutanlığı'nda görevli askerlerin "mahrem abileri" konumundaki 18 sivil ve 1 asker öğretmenin de aralarında yer aldığı 86 sanık bulunuyor.
İddianamede, Gülen hakkında, "cebir ve şiddet kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs", "silahlı örgüt kurma veya yönetmek" ve "silahla birden fazla kişiyle birlikte yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle kişiyi hürriyetinden yoksun kılmak" suçlarından ağırlaştırılmış müebbet ile 19 yıldan 36 yıl altı aya kadar hapis cezası isteniyor.
Şüpheli askerlerle irtibatlı olan, onları darbe toplantılarına götüren ve kaçtıkları dönemde saklayan, Donanma Komutanlığı'nda görevli askerlerin "mahrem abileri" konumundaki 18'i sivil, 1'i asker öğretmen ile Donanma Komutanlığı'nda darbe girişimini yönettiği belirtilen tutuklu sanıklar Hakan Üstem, Hayrettin İmren, Ömer Faruk Harmancık, Nazmi Ekici, Süleyman Yarayan, Tezcan Kızılelma, Gürel Kaynak, Muharrem Aslan ve Murat Erdem ile firari sanık Ayhan Bay hakkında ağırlaştırılmış müebbet ile 19 yıldan 36 yıl altışar aya kadar hapis cezası istenen iddianamede, diğer sanıkların ise ağırlaştırılmış müebbet ile 7 yıl 6 aydan 29'ar yıla kadar hapisle cezalandırılmaları talep ediliyor.
Paralel yapı-23 Haziran (2017) 'Kocaeli 86 sanık (ilk 92) Darbe Yap./Donanma Komutanlığı' davası
(07 Nisan 2018, 20:26)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: