İstanbul'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz'daki darbe girişimi sırasında Harp Akademileri Komutanlığı'ndaki faaliyetler ve eylemlerle Akademi Komutanı Korgeneral Tahir Bekiroğlu'nun kaçırılarak cezaevine konulmasına ilişkin, aralarında 3 generalin de bulunduğu 116'sı tutuklu, 1'i firari 122 sanığın yargılandığı davada sanık savunmaları alındı.
07.04.2018 20:08 İstanbul'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz'daki darbe girişimi sırasında Harp Akademileri Komutanlığı'ndaki faaliyetler ve eylemlerle Akademi Komutanı Korgeneral Tahir Bekiroğlu'nun kaçırılarak cezaevine konulmasına ilişkin, aralarında 3 generalin de bulunduğu 116'sı tutuklu, 1'i firari 122 sanığın yargılandığı davada sanık savunmaları alındı.
02.04.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Silivri'deki Alibey Spor Salonu'nda yapılan duruşmada savunma yapan tutuklu sanık eski Piyade Albay Durdu Selim Ayçetin, Ölçme ve Değerlendirme Binası'nda darbe girişimine ilişkin yapıldığı iddia edilen gizli toplantıya dair beyanlarda bulundu.
Sanık Ayçetin, İstanbul 22. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki 66. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığı'ndaki darbe eylemlerine ilişkin davada da yargılandığını belirterek, 15 Temmuz'dan önceki birkaç aylık süreçte, terör olaylarının artmasıyla, personelin dikkatli olmasına dair bilgilendirmeler yapıldığını anlattı.
Eğitimler ve anlatımlar sonucunda terör konusunda herkesin algısının ve hassasiyetinin en üst seviyeye çıkarıldığını söyleyen Ayçetin, '15 Temmuz'da akademide Ölçme ve Değerlendirme Müdürlüğü'ndeydim. Yaklaşık 1 hafta sonra diploma töreni yapılacaktı. İmzaların ayın 18'ine yetişmesi gerekiyordu. Saat 12.00 civarında Ahmet Zeki Gerehan beni arayarak, saat 13.30'da kurum toplantı salonunda mezuniyet töreni ve diplomalar ile ilgili toplantı yapılacağını söyledi. Saat 13.35'de kurul toplantı salonuna çıktım. Öğretim elemanları aralarında, öğrencilerin okuma faaliyetiyle ilgili konuşuyorlardı. Saat 14.05'te öğretim komutanı gelmeyince toplantı sona erdi. 20-25 dakikada nasıl bir darbe toplantısı yapılabilir?' ifadelerini kullandı.
15 Temmuz gecesi saat 22.30'da firari eski Albay Ahmet Zeki Gerehan'ın kendisini arayarak bir terör eylemi olacağını, Genelkurmay Başkanlığı'nca görevlendirme yapıldığını bu nedenle görev yerine gitmesi gerektiğini bildirdiğini öne süren sanık Ayçetin, şunları söyledi:
'Bunun üzerine tugay komutanlığına gittim. Gerehan, akademinin gözde isimlerinden biridir. O yüzden verdiği emri sorgulamadım. Binada karartma uygulanmıştı. Genelkurmay'dan sıkıyönetim emri gelmiş, haberim yoktu. Nail Yiğit'in makamına gittim. Görevlendirildiğimi söyleyince şaşırdı. Gerehan'ın beni aradığını söyleyince 'Tamam sen bir yerde bekle, bir durum olursa sana haber veririm.' dedi. Tugayın içinde bir arkadaşla karşılaştım, sıkıyönetim ilan edildiğini duyduğumu söyledim. O da bana Başbakanın açıklamasını izlediğini, bir kalkışmanın söz konusu olduğunu anlattı. Çok şaşırdım. Tekrar Nail Yiğit'in yanına gittim. Üzerinde hücum yeleği, elinde beylik silahı vardı. Oldukça bitkindi. 'Siz ne yapıyorsunuz? Bu işin neresindesiniz?' diye çıkıştım. 'Böyle olmayacaktı. Emir-komuta zinciriyle olacaktı. Genelkurmay Başkanı imzalayacaktı sıkıyönetim emrini. Halk sokağa çıkarsa bu iş olmaz.' dedi. Sıkıyönetim emrini Genelkurmay Başkanı imzalasaydı, zannediyorum kan gövdeyi götürecekti. Hava aydınlanıncaya kadar tugayda kaldım. Sonrasında tugaydan çıktım. Olaydan sonra 2 ay göreve devam ettim.'
'Gece boyunca kimse bana emir vermedi'
Tutuklu sanıklardan Hava Pilot Üsteğmen Mustafa Kılıç da darbe girişimi ve hazırlık aşamasından haberi olmadığını savunarak, '15 Temmuz'da saat 17.00'ye kadar mesaideydim. Sonra eve geçtim. Arkadaşım Mehmet Börekçi ile beraber onun ailesinin yanına Güneşli'ye yemeğe gittik. Yemeği yedikten sonra bir arkadaşım aradı, televizyondaki haberlerden bahsetti.' dedi.
Arkadaşının ailesinin yanında kalmak istediğini dile getiren Kılıç, 'Ben aracımla lojmana doğru yola çıktım. Yolda whatsapp üzerinden çağırma planı geldi. Çağırma planı 'mesaiye gelin' demektir. Kıdemli öğrenci Hakan Akbulut'u arayıp, trafikte olduğumu, gecikeceğimi söyledim. Saat 24.00'e doğru lojmanlara ulaştım. Üzerimi değiştirip akademiye gittim. Levent Albay'ın yanına gittim, yoklamaya geç kalmıştım. Levent Albay yerinde yoktu. Ölçme ve Değerlendirme Binası'na gittim. Kimse olmadığı için eve gitmek için izin isteyecektim. Sonrasında eve gittim. Yaklaşık 40 dakika sonra akademiye geri döndüm. Sabaha kadar gazinoda bekledim. Gece boyunca kimse bana bir emir vermedi.' şeklinde konuştu.
Duruşma, yarına ertelendi.
04.04.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Silivri'deki Alibey Spor Salonu'nda gerçekleştirilen duruşmada, iddianamede hakkındaki bölüm okunan tutuklu sanıklardan Yasin Solmaz'a savunması soruldu.
Solmaz, birkaç bölümden oluştuğunu belirttiği savunmasını, özgeçmişi ve tutukluluğunun hukuki olmadığına dair kendi çıkarımlarını okuyarak başladı.
Mahkeme Başkanı, Solmaz'ı iddianamedeki suçlamalara yönelik savunma yapması ve bunun dışına çıkmaması yönünde uyardı. Solmaz, savunmasını aksi yönde sürdürünce başkan tarafından bir kez daha uyarılarak, bu şekilde devam etmesi halinde mikrofonun kapatılacağı ikazında bulunuldu. Solmaz'ın 2 kez yapılan uyarıya rağmen savunmasını iddianame dışındaki hususlar üzerine yapması nedeniyle mikrofonu kapatıldı.
Mahkeme heyeti başkanı, savunma hakkının kötüye kullandığını, bu nedenle sanığın susma hakkını kullandığı kabul edilerek mikrofonunun kapatıldığını açıkladı. Sanık herhangi bir tepki gösteremeyerek yerine otururken, duruşmaya diğer sanık savunmalarıyla devam edildi.
Olay tarihinde Kurmay Yüzbaşı Öğrenci Subay olan tutuklu sanık Mehmet Özcan da 15 Temmuz'da akademide derslere katıldıktan sonra lojman bölgesindeki evine gittiğini söyledi. Akşam eşi ve kızıyla Ümraniye'de bir restorana giderek yemek yediklerini, dönüşte eşinin cüzdanını restoranda unuttuğunu fark ettiklerini kaydeden Özcan, 'Cüzdanı unutunca ben Zincirlikuyu tarafında kaldım. Yollar kapalı olduğundan evime sabah trafik açılınca gidebildim. Bulunduğum yerde bir hareketlilik yoktu. Kimseden emir veya talimat almadım. Üniforma giymedim, silahım yanımda değildi. İstihbarat sınıfına mensup değilim. Sıradan bir piyadeyim. Evimde yapılan aramada şüpheli görülen bir harf serisinden 1 ABD doları ele geçirilmiş. Bu banknot, yurtdışındayken yaptığım bir alışveriş sonucu verilen para üstüdür.' diye konuştu.
'Teyzemden Boşnak böreği alacaktım'
Tutuklu sanıklarından Türker Soykan ise hakkındaki tüm suçlamaları reddederek, 'Harp Akademisi'nde harita sorumlusuydum. 15 Temmuz'da akşam 22.50'de evden teyzeme gitmek üzere yola çıktım. Teyzemden pişmemiş bir tepsi Boşnak böreği alacaktım. Darbe girişimini köprüde gişeleri geçtikten sonra herkes gibi sosyal medyadan, haberlerden öğrendim. Geri dönmeye çalıştım, yol kapalıydı dönemedim. Arabalı vapur kullanmayı düşündüm. Harem'e doğru giderken Şile kavşağında az kalsın karşımdan gelen bir tankın altında kalıyordum. Harem'e varınca feribot sırasına girdim. Sabah ilk feribotla karşıya geçip evime gittim. İşgal bölgelerine giderek buraları kontrol ettiğim iddiası doğru değildir.' ifadelerini kullandı.
Duruşma, sanık savunmalarına devam edilmek üzere yarına ertelendi.
05.04.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Silivri'deki Alibey Spor Salonu'nda gerçekleştirilen duruşmada, sanık sayısının arttığı belirtildi. Birleşen dosyayla 122 olan sanık sayısının 126'ya yükseldiği, bu sanıklardan 1'i başka suçtan olmak üzere 121'inin tutuklu, 4'ününün tutuksuz, 1'inin ise firari olduğu kaydedildi.
Duruşmada ilk olarak meslekten ihraç edilen tutuklu sanık Ümit Mustafa Avcı savunma yaptı. Avcı, 15 Temmuz'dan önce Harp Akademileri Komutanlığı'nda öğrenci subay olduğunu belirterek, yargılanmasının FETÖ tarafından şahsına yapılmış açıkça bir kumpas olduğunu iddia etti.
FETÖ/PDY'nin gerçekleştirmiş olduğu darbe girişimi sırasında sivillere ateş açarak İstanbul Acıbadem Mahallesi Muhtarını şehit eden ve sonrasında öldürülen Yüzbaşı Mehmet Karabekir'den ele geçirilen bir notta Fenerbahçe Orduevi işgalinde görevlendirildiği öne sürülen sanık Avcı, Karabekir ile hiç telefon görüşmesinin tespit edilmediğini söyledi.
Sözde listeye göre, birçok işgal yerine 3-4 kişiden oluşan bir subay grubunun görevlendirildiğini savunan Avcı, 'Listeye bakacak olursak, ben tek başıma nasıl koskoca orduevini kontrol altına alabilirim? Olay günü orduevine gitmedim, yakınından dahi geçmedim. Yurtta Sulh Konseyi denen yapının hazırladığı listede adımın yer aldığını gözaltına alındıktan sonra öğrendim. Ele geçen not iki ayrı kalemle yazılmış. Bunun incelenmesini istiyorum.' dedi.
15 Temmuz akşamı eşini, bileğindeki bir rahatsızlıktan ötürü Baltalimanı Hastanesi'ne götürdüğünü, sonrasında 22.20'de Anadolu Yakasında bulunan kuzenini ziyaret için taksiyle yola çıktığını öne süren Avcı, şunları kaydetti:
'O gece kimse beni aramadı, ben de kimseyi aramadım. Köprüden geçerken askerleri gördüm. Bir gariplik olduğunu hissettim. Ben sosyal bir insanım, her hafta sonunu dolu dolu geçiririm. Böyle bir insana o gece dışarıda ne geziyordun denilebilir mi? Köprüyü geçtikten sonra, darbe girişimini anlamış olsam da yol kapalı olduğundan evime dönemedim. Sabah Üsküdar'dan feribotla evime dönebildim. İdari tahkikat raporunda o gece dışarı çıkmadığımı söylememin nedeni, bir arkadaşım 15 Temmuz'da arkadaşının düğünü için dışarı çıktığını söylese de gözaltına alınmıştı.'
Avukat Ömer Kavili salondan çıkarıldı
Sanığın ifadesini tamamlamasının ardından sanık avukatlarından Ömer Kavili soru sorma talebinde bulundu.
Mikrofonu açıla Kavili, sanığa, 'Avukatların yargılamanın olmazsa olmaz bir koşulu olduğunu biliyor musunuz? Bugün Avukatlar Günü.' dedi.
Mahkeme başkanının, sorunun yersiz olduğunu belirterek, mikrofonu kapattırması üzerine Kavili ayağa kalkarak tepki gösterdi.
Başkan, Ceza Muhakemesi Kanunu'na göre Kavili'nin salondan dışarı çıkarılmasına karar verdiğini belirtti.
Kavili, 'Zaten ben gidiyorum, siz beni kovamazsınız.' diye tepki gösterdikten sonra salonda bulunan izleyiciler Kavili'ye bağırmaya başladı. Kavili ile izleyiciler arasında yaşanan kısa süreli gerginlik, avukatın salondan çıkmasıyla sona erdi.
'Moda Deniz Kulübü'ne düğüne gitmiştik'
Davanın tutuksuz sanıklarından eski Harp Akademileri Komutanlığı Silahlı Kuvvetler Yüksek Sevk ve Akademisi Komutanı olan emekli Tuğgeneral Ali Akyürek, 15 Temmuz'da eşiyle Moda Deniz Kulübü'nde Mehmet Şanver'in kızının düğününe gittiklerini, Hava Kuvvetleri Komutanı Abidin Ünal'ın da aralarında bulunduğu çok sayıda rütbeli ile düğünde bulunduklarını söyledi.
Kadrosuzluktan 2016 Temmuz ayının son günlerinde YAŞ kararıyla emekli olduğunu dile getiren Akyürek, 'Düğünde kokteyl bölümündeyken, komutanlardan biri Genelkurmay'ın tüm görevleri iptal ettiğini söylemesi üzerine, bir gariplik olduğunu fark ettik. Ne olduğunu anlamaya çalışıyorduk. Herkes bir yerleri arıyordu. Saat 23.00 sıralarında komutanlardan birisinin postacısı geldi, komutana 'FETÖ'cüler darbe yapıyormuş, size bilgi vermem istendi' dedi. Münferit bir olay olduğunu, kısa sürede biteceğini düşündüm. Birliğimi arayarak, yoklama alınmasını ve birlikten kimsenin darbeci faaliyetlere katılmaması emrini verdim.' diye konuştu.
'Bizi helikopterden atacaklarını düşündüm'
Bir süre sonra 3-4 kamuflajlı, ellerinde uzun namlulu silahlar bulunan askerlerin Moda Deniz Kulübü'ne geldiğini anlatan Akyürek, şunları kaydetti:
'Askerler 'Sizin güvenliğinizi almaya geldik, zorluk çıkarmayın' dediler. Kapının girişinde beklediler. 30-40 dakika müdahale etmediler. Bir süre sonra kapıda bekleyenlerin sayısı arttı, tavırları da değişti. Abidin Ünal, kapıda bekleyenlere, 'Benim güvenliğimi almaya geldiyseniz, uzaktan alın.' dedi. İtaat etmediler. Bu arada Tümgeneral İsmail Güneykaya, kapıda bekleyenleri uzaklaştırmaya çalıştı. Ortam gerginleşti. Askerlerden biri korkutma maksatlı boşluğa ateş etti. Telefon görüşmelerini yasakladılar. Bizleri teker teker arkadan kelepçelediler. Bir süre böyle bekletildik. Ellerimiz acıyınca önden kelepçelendik. Bir süre sonra tekrar arkadan kelepçelenip yüz üstü yere yatırılıp bekletildik. Gruplar halinde odalara konulduk. Kapılarımıza otomatik silahlı askerler konuldu. Saat 3.30'a kadar bekletildik. Sonra helikoptere bindirildik. Bizi helikopterden atacaklarını düşündüm. Fenerbahçe Orduevi'ne götürüldük. Orduevine girince eşlerimizin toplu olarak orada bekletildiğini gördük. Orduevinden ayrılıncaya kadar resepsiyon çevresinde bekledim, televizyon haberlerini takip ettim. Sabaha kadar oradaydık. Sabah Ümit Dündar'ın 'Öğlene kadar oradan ayrılmasınlar, güvenli değil.' haberini aldık. Öğlen oradan ayrıldık.'
'Kışla emniyeti için olduğunu düşündüm'
Duruşmada son olarak sanık Şahin Özdemir'in savunması alındı. İddianamede, Akademi Komutanı Tahir Erdemir'in derdest edilmesi faaliyetine katıldığı değerlendirilen, Adana'da başka suçtan tutuklu açığa alınmış pilot piyade kıdemli yüzbaşı Şahin Özdemir, savunmasında 15 Temmuz günü evinde televizyon izlerken haberlerde köprülerin kapatıldığını öğrendiğini savundu.
Bunun üzerine akademiden arkadaşlarını aradığını söyleyen Özdemir, 'Kimsenin bir şeyden haberi yoktu. En sağlıklı bilgiyi almak için akademiye gittim. Benim gibi gelen öğrencilerle amfide toplandık. Yarı karanlık koridordan kıdemli subayı çağırdılar. Öğrenciler içindeki tek kıdemli bendim. Yüzünü göremediğim bir kişi, 2 öğrenci görevlendirerek göndermemi istedi. Öğrenci arkadaşlara 2 kişi istendiğini, görevlendirme yapılacağını söyledim. Gidebileceğini söyleyen iki öğrenciyi gönderdim. Bunun kışla emniyeti için olduğunu düşündüm. Ara sıra bu tür görevlendirmeler yapılırdı. Toplanmış televizyondan haberleri izlerken ara sıra öğretim başkanı gelip geçiyordu. Son geçişinde benden yoklama almamı istedi. Akademide olmayanları telefon açarak ve mesaj atarak bilgilendirdim. O sırada uçakların alçak uçuş yapması nedeniyle darbe girişimi olduğunu anladım. Yoklamayı aldım, gelemeyip telefonla ulaştıklarımın isimlerinin yanına mazeretlerini yazdım. Bunu da başkana verdim. Başkan benden sadece yoklama almamı istedi, öğrencileri akademiye çağırmamı istemedi. İstese çağırırdım.' şeklinde konuştu.
Tüm sanıkların ifadelerin tamamlandığını, 10 ve 11 Nisan tarihlerinde tanık dinlenilmesiyle duruşmaya devam edileceğini açıklayan mahkeme başkanı, 12 Nisan'da taleplerin alınacağını, 14 Nisan'da ise ara kararın açıklanacağını duyurdu.
İDDİANAME
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu savcılarından Can Tuncay tarafından hazırlanan 841 sayfalık iddianamede, dönemin Harp Akademileri Komutanlığı Kurmay Başkanı Tümgeneral Hasan Nevzat Taşdeler, Kara Harp Akademisi Komutanı Tümgeneral Selim Mert ve Hava Harp Akademisi Komutanı Tümgeneral Recep Yüksel'in de aralarında olduğu 116'sı tutuklu, 1'i firari 122 sanık asker bulunuyor.
İddianamede, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TBMM ve 65. Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti 'suçtan zarar gören', aralarında dönemin Harp Akademileri Komutanı Korgeneral Tahir Bekiroğlu ile dönemin Deniz Harp Akademisi Komutanı Tuğamiral Tayyar Ertem'in bulunduğu 12 kişi ise 'müşteki' sıfatıyla yer alıyor.
Bütün sanıklar hakkında, 'TBMM'yi ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme', 'Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme' ve 'anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme' suçlarından üçer kez ağırlaştırılmış müebbet ile 'silahlı terör örgütüne üye olma' suçundan da ayrı ayrı 15 yıla kadar hapis cezası talep ediliyor.
Paralel yapı-15 Temmuz (2016)-22 Mart (2017) 'İstanbul 122 sanık (ilk: 116) Darbe/Harp Akademileri' davası
(07 Nisan 2018, 20:08)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: