İzmir'de, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimine ilişkin, örgüt elebaşı Fetullah Gülen'in bir numaralı sanık olduğu, 280 sanığın yargılandığı davanın görülmesine devam edildi.
31.03.2018 17:56 İzmir'de, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimine ilişkin, örgüt elebaşı Fetullah Gülen'in bir numaralı sanık olduğu, 280 sanığın yargılandığı davanın görülmesine devam edildi.
26 Mart'ta İzmir 2. Ağır Ceza Mahkemesince, Aliağa Ceza İnfaz Kurumu Kampüsündeki salonda yapılan duruşmaya, bazı tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile avukatları katıldı.
Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile kayda alınan duruşmada tutuklu sanık eski pilot yüzbaşı Müjdat Sarısoy, iddia makamının mütalaasına ilişkin yaptığı savunmasında, tutuklu sanıklar eski filo komutanı Beşir Kanat ve kol komutanı Nihat Kafes'in kendilerini kurtarmak için şahsına iftira attığını ileri sürdü.
'Kubilay Selçuk 2 amiralin gönderilmesi için ısrar etti'
Sarısoy, kendisine o akşam iki emir verildiğini, ilkinin üssün güvenliği için Ege Ordu Komutanlığına giderek güvenlik personelini almak, diğerinin de 16 Temmuz sabahı Akıncı Üssü'ne gitmek olduğunu belirterek, şunları kaydetti:
'Beşir Kanat ve Nihat Kafes emirleri sanki vermemiş gibi, ben kendi kendime eylemleri gerçekleştirmişim gibi algı yaratmaktadır. Akıncı Üssü'ne gitme emrini onlar vermemiş gibi konuşuyorlar. Ben verilen emirden şüphelendim. Kalkış yapmadım. Emri sorguladım. Beni filoya çağıran, Akıncı'ya gönderen kişi kendisi (Kanat) olmasına rağmen beni suçluyor. Kendisi dakikalar konusundaki yanılgımdan faydalanmaya çalışmıştır. Kumpası başında fark edemedim. 15 Temmuz sonrasında olanları kafamda oturtabildim. Duruşmayı beklediğimiz yerde, tutuklu sanık eski Çiğli 2. Ana Jet Üssü Komutan Vekili Albay Ramazan Elmas'a '2 amirali neden gönderdiniz' diye sorduğumda 'Komutan Kubilay Selçuk çok ısrar etti' yanıtını verdi.'
Suçsuz olduğunu söyleyen Sarısoy, kandırıldığını, darbe girişimi akşamı eski Hava Kuvvetleri kurmay başkanı korgeneral Hasan Hüseyin Demirarslan'ın darbe girişimini önleme girişiminde bulunduğu söylemiyle telkin edildiğini ileri sürdü.
Kanat'ın, emri sorguladığında kendisine 'Tedirgin olacak birşey yok, yapamayacaksan başkasını göndereyim.' dediğini ifade eden Sarısoy, tanık ifadelerinin lehine olduğunu belirtti.
Ege Ordu Komutanlığına gittiklerinde 'personel almak için geldiklerini' söylediklerini ileri süren Sarısoy, kendilerinden sonra gelen ekibin 'paket' kelimesini kullandığını iddia etti.
'Can güvenliğim için 'Uçmayacağım' yerine 'Yakıtım yok' dedim'
Sarısoy, o akşam Ege Ordu Komutanı Orgeneral Abdullah Recep'in emriyle Ege Ordu Komutanlığından ayrıldıklarını savunarak, şu ifadeleri kullandı:
'Orgeneral Abdullah Recep'in derdest edilme hareketi içerisinde bulunmadım. Bir şekilde kandırılarak oraya gönderildim. Komutanlarımı ben seçmedim. Niyet okuma gibi bir yeteneğim yok. Komutanlarımın suçlu olması beni suçlu yapmaz. Akıncı Üssü'ne gitme emri verildiğinde şüphem iyice arttı. Akıncı'nın Ankara'da tek üs olması ve Ankara'da kalkışmanın olması nedeniyle kalkış yapmadım. Beşir Kanat'a 'Yakıtım yok' dedim. Yakıtımın olduğu savcılıkça tespit edilmiştir. 46 dakika kalkış yapabilecek durumdayken yapmadım. Can güvenliğimi tehdit altında hissettiğimden 'Uçmak istemiyorum' yerine 'Yakıtım yok' dedim. Darbe başarılı olsaydı yakıtımın olduğu tespit edilecek, sıkıyönetim mahkemelerinde yargılanacaktım, bana emir verenler de tanık olacaktı.'
Mahkeme heyeti duruşmaya öğle arası verdi.
Duruşmada tutuklu sanık eski üsteğmen Sertaç Yıldırım, iddia makamının mütalaasına karşı yaptığı savunmada darbe girişimi akşamı tutuklu sanık eski Misafir Askeri Personel Kol Komutanı Hava Binbaşı Pilot Nihat Kafes tarafından göreve çağrıldığını, filoya ulaştığında geliş nedenini sorguladığını belirtti.
'Akıncı Üssüne gitme emrinde şüphelendik'
Kendilerine 2 emir iletildiğini, ilkinin üssün güvenliği için Ege Ordu Komutanlığına giderek güvenlik personelini almak, diğerinin de 16 Temmuz sabahı Akıncı Üssü'ne gitmek olduğunu anlatan Yıldırım, şunları söyledi:
'Televizyonda köprünün kapatıldığı haberlerini görünce haberlerle uçuşların alakasını sorduğumuzda yanıt alamadık. Kalkış yaptığımızda darbe girişimi haberleri düşmemişti. Ege Ordu Komutanlığına iniş yaptık. Güvenlik personeli olmadığını gördük. Hasan Hüseyin Demirarslan'ın (tutuklu sanık eski Hava Kuvvetleri Kurmay Başkanı) darbe karşıtı söylemlerde bulunduğu söylendi. Akıncı Üssü'ne gitmemiz emredildi. Amirimizden şüphe duyduğumuz ilk an bu andır. Sonra pistte helikopterden yaralının (Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın otelini basan ve çatışmada yaralanan asker) indirildiğini gördük. Böyle bir ortamda 'Uçmuyoruz.' desek can güvenliğimiz tehlike altında olabilirdi. 'Yakıtımız yok.' diyerek muhtemel tehlikelerden korunduk. Soruşturmalar sonucunda Akıncı Üssü'ne gidecek yakıtımız olduğu görülmüştür. Konusu suç teşkil eden bir eylem gerçekleştirmedim. Yargılama sonucunda beraat edeceğim kesindir.'
Tutuklu sanık eski astsubay Ercan Kocakaya 125. Filoda uçuş teknisyeni olarak görev yaptığını belirterek, darbe girişimi akşamı üsse çağrıldığını, kendilerine 2 helikopter hazırlamaları yönünde emir verildiğini pilot Müjdat Sarısoy, Sertaç Yıldırım ile verilen emir doğrultusunda güvenlik personeli almak için Ege Ordu Komutanlığına gittiklerini kaydetti.
Kocakaya, görev planlanmasında uçuş teknisyenin dahli olmadığını ifade ederek, şunları anlattı:
'Ben en dip halkayım. Filonun en çömeziyim. Helikopteri hazırlar uçarım. Kalkışma haberini dinlediğimde helikopter kalkmıştı. Ege Ordu Komutanlığına indiğimizde yanımıza gelen kişiler ifadelerinde 'kendilerine helikoptere yaklaşmamalarını' söylediğim şeklinde sözler söylemişler. Kişilerin helikopter pervanesine çarpmalarını önlemek teknisyenin görevidir. O gece gelen kişiler kuyruk noktasına yakındılar. İşaretlerimi yanlış anlamışlar. Dedikleri gibi yaklaşmayın hareketi yapmadım.'
Darbe girişimi akşamı verilen emirlerin hepsini sorguladığını savunan Kocakaya, derdest edilen amirallerin Akıncı Üssü'ne götürme emrini uygulamadıklarını iddia etti.
Kocakaya ayrıca, 19 yıllık meslek yaşantısında meslek etiğine aykırı hiçbir şey yapmadığını savunarak, FETÖ'nün 'Çiğli üs imamı' olarak anılan 'Paşa' lakaplı eski başçavuş Zekeriya Kuzu ile geçmişte beraber görev yaptıklarını, onun kendisini şikayet ettiğini, bunun da aralarındaki husumetten kaynaklandığını bildirdi.
'Zekeriya Kuzu ulaşılmaz kahraman gibi gösterilirdi'
Kocakaya, Kuzu'nun ekip olarak yapılan işlerde tek başına yapmış gibi gösterilerek parlatılmaya çalışıldığını ve ulaşılmaz bir kahraman gibi gösterildiğini ileri sürerek, ön plana çıkartılmasından rahatsız olduğunu dile getirdiği için Kuzu'nun kendisini şikayet ettiğini belirtti.
Mahkeme heyeti, sanıkların tahliye talebini reddederek, duruşmayı yarına erteledi.
27.03.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
İzmir 2. Ağır Ceza Mahkemesince Aliağa Ceza İnfaz Kurumu Kampüsü'ndeki salonda yapılan duruşmaya, bazı tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile avukatları katıldı.
Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile kayda alınan duruşmada tutuklu sanık eski pilot yüzbaşı Hakan Barış, iddia makamının mütalaasına ilişkin yaptığı savunmasında, darbe girişiminin yaşandığı gece evinde televizyon izlerken tutuklu sanıklar eski filo komutanı Beşir Kanat ve kol komutanı Nihat Kafes'in aramasıyla göreve gittiğini, filo personelinden 18 kişiyle birlikte olduğunu, ifadelerinde bir çelişki olmadığını beyan etti.
Birliğe gittiklerinde, olan bitenleri görmelerinin ardından filo personeli olarak olayları birkaç kez sorguladıklarını, emir komuta zinciri içerisinde hareket ettiğini, darbe girişimine hiçbir şekilde destek vermediğini iddia eden Barış, televizyonda alçak uçuş yapan uçakları gördüklerinde Kanat'a 'Bu işin neresindeyiz? Kanunsuz bir eylemde bulunmayız' tarzında sözler sarf ettiğini, Kanat'ın da, darbe girişimine destek verilmeyeceğine yönelik sözleri duyduğunu dile getirdi.
O gece Kaklıç Hava Meydanı'nda bulunan tutuklu sanık eski Hava Kuvvetleri Kurmay Başkanı Korgeneral Hasan Hüseyin Demirarslan'ın darbe girişimini önleme girişiminde bulunmak için Eskişehir'e uçtuğu bilgisini almasının ardından rahatladığını aktaran Barış, 'Demirarslan'ın Eskişehir'e uçmasından sonra, Kanat'ın bana 'Çiğli'deki iki amirali alıp Akıncı Üssü'ne götür' tarzında uçuş emri vermesi beni rahatsız etti. Bu emri hemen sorguladım. Ancak, buna ilişkin Kanat'tan yeterli olabilecek bir cevap alamadım. Kanat bana, 'Bize de böyle bir emir geldi' demekle yetindi. O günün şartlarında uçuşu kafasına koymuşsa farklı davranırdı diye düşündüm. Ben farklı davranmadım çünkü uçmak istemiyordum.' dedi.
'Emre uymayacağımı komutanın yüzüne söyleyemezdim'
Kanat'ın verdiği emirde bir kanunsuzluk olmamasına rağmen buna şüpheyle yaklaştığını anlatan Barış, şu ifadeleri kullandı:
'Ayrıntılı olmayan bu emri uygulamak istemedim ancak bu emre uymayacağımı, komutanın yüzüne doğrudan söyleyemezdim. Uçuş ekibi de birbirinden habersizdi. Öncesinde birbirimizle hiç konuşmamıştık. Uçağa giderken minibüste sadece bir dakika konuşabildik. Ben uçmamak için bahane arıyordum zaten. Uçağın ikinci pilotu da uçmak istemediğini belirtmesinin ardından ben de uçmak istemediğimi söyledim. Bunun üzerine uçağa gitmeden oradan ayrıldık. Bu ifademi tanıklar da doğrulamaktadır. Uçmak için değil, uçmamaya bahane bulmak için uçağa doğru gittim. Bırakın uçağı çalıştırmayı, uçağın yanına bile gitmedim. Amacım, uçakta teknik bir arıza bahanesi uydurup uçmamaktı. Sonuç olarak uçuş gerçekleşmedi. Eğer iki amirali Çiğli'den alıp Akıncı Üssü'ne götürseydim suç işlemiş olurdum. Oysa ki uçağa dokunmadım bile.'
Kanat'ın emrini yerine getirmediği için ceza almaması gerektiğini savunan Barış, FETÖ ile herhangi bir bağlantısına rastlanılmadığını, ailesinden birinin de bu örgütle iltisaklı olmadığını öne sürerek beraatini istedi.
Mahkeme heyeti duruşmaya öğle arası verdi.
Duruşmada, tutuklu sanık eski pilot yüzbaşı Bircan Kayıkçı, darbe teşebbüsünün yaşandığı gece komutanının emriyle görev yaptığı Kaklıç Hava Meydanı'na gittiğini, tutuklu sanık eski filo komutanı Beşir Kanat'ın Çiğli'den alınacak iki kişinin belirtilen yere götürülmesi yönündeki emrini normal gelmediği için sorguladığını söyledi.
Bu emri almasının ardından uçmama kararı aldığından uçuş için hiçbir hazırlık yapmadığını iddia eden Kayıkçı, hazırlık yapmadan uçması halinde uçağın düşme ihtimalinin mahkemece bilinmesi gerektiğini, daha uçak başına gitmeden emrin ayrıntılı bir şekilde öğrenme isteğine karşı Kanat'tan buna ilişkin tatmin edici bir cevap alamadığını bildirdi.
Uçağın birinci pilotu tutuklu sanık eski yüzbaşı Hakan Barış ve diğer uçuş ekibinin de uçmak istemediğini belirtmesi üzerine işlerinin kolaylaştığını belirten Kayıkçı, 'Normal şartlarda Casa uçağıyla Çiğli 2. Ana Jet Üs Komutanlığına gitmeyiz. Yüksek rütbeli komutanlarımız bile uçmak için Kaklıç'a gelir. Kanat'ın emri bana tuhaf geldiği için Çiğli'ye gitme emrini sorgulamam gerekiyordu. Zaten uçak başına gitmeden, uçuş yapmayacağımızı kararlaştırmıştık. Yani uçmama kararı almıştık ekiple birlikte. Uçmak isteseydik bu isteğimizi yerine getirirdik. Uçuşların yasak olduğunu öğrendikten sonra hemen geri döndük. Uçuşların engellenmesi için piste konulan bir araç bizi engelleyemezdi. Uçmak istemediğimizden uçmadık.' beyanında bulundu.
Uçmak istemediğini söylediği Kanat'ın sesini yükselterek, 'Ne biçim yüzbaşısın, bir pisti açtıramıyorsun.' şeklinde bağırmasının hala kulaklarında çınladığını savunan Kayıkçı, iddia makamının 'Kanat'ın verdiği emri sorgulamadığı'na ilişkin suçlamayı kabul etmediğini, bu emri her aşamada sorguladığını ifade etti.
Kayıkçı, tutuklu sanıklar Kanat, filonun eski kol komutanı Nihat Kafes ve eski Çiğli 2. Ana Jet Üs Komutanlığı Harekat Komutanı Albay Ramazan Elmas ile eylem birlikteliği içerisinde olduğuna ilişkin suçlamayı de reddederek, 15 Temmuz 2016'dan önce de darbe girişiminin olduğu gün de bunlarla eylem birliği içerisinde olmasının söz konusu olamayacağını ileri sürdü. Kayıkçı, 'Bunların kendi aralarında ne konuştuklarını bilmiyorum. Çiğli ve Kaklıç'ta olup bitenden ve sözde sıkıyönetim direktifi emrinden haberim yoktu.' dedi.
FETÖ tarafından birçok kez mağdur edildiğini iddia eden Kayıkçı, bu örgütle birlikte hareket ettiği ve darbe girişimine destek verdiği suçlamasının gerçeği yansıtmadığını belirtti. Kayıkçı, '20 aydır tutukluyum. Bu süreçte hakkımdaki delillerin toplandığını düşünüyorum. Ben de mağdur oldum, ailem de geçen sürede mağdur oldu. Artık bu mağduriyetlerin giderilmesi gerekiyor. Vatan ve milletine ihanet edecek biri değilim. Suçsuzum, beraatimi istiyorum.' ifadesini kullandı.
- 'Şehit sayısının az olmasında katkım varsa gururluyum'
Tutuksuz yargılanan eski üsteğmen E.L, Kanat'ın emriyle olay günü Kaklıç Hava Meydanı'nda bulunan tutuklu sanık eski Hava Kuvvetleri Kurmay Başkanı Korgeneral Hasan Hüseyin Demirarslan'ı Eskişehir'e götüren uçakta yer aldığını, bu uçuşun Hava Kuvvetleri Komutanlığının izniyle planlandığını, yasalara uygun olduğunu savundu.
FETÖ'nün darbe girişiminden önceden haberi olduğuna ilişkin suçlamaya itiraz eden E.L, Elmas, Kanat ve Kafes'ten darbe girişiminin başarılı olması için emir almadığını iddia ederek, 'Elmas'ın sesini ilk kez bu duruşma salonunda duydum. Kafes'ten o gece talimat almadım. Kanat'ın bana verdiği emir de zaten yasal olan bir emirdi. Bu emir de darbe girişiminin başarısız olması için verilen bir emirdi. Darbe teşebbüsüne destek vermediğim gibi, şehit sayısının az olmasında ve girişimin başarısız olmasında katkım varsa bundan gururluyum. Beraatimi istiyorum.' dedi.
Komutanının emriyle göreve geldiğini, darbe girişiminin başarılı olması için bir eyleminin olmadığını savunan tutuksuz sanık eski yüzbaşı M.A.B. ise hakkındaki suçlamaları reddederek beraatini istedi.
Mahkeme heyeti, duruşmanın yarın devam edilmesini kararlaştırdı.
Paralel yapı-15 Temmuz (2016) 'İzmir 280 sanık (ilk 270 sanık) Darbe Yapılanması' davası
(31 Mart 2018, 17:56)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: