Ankara'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişiminde Kara Harp Okulu'nda yaşanan eylemlere ilişkin 5'i firari, 307 sanığın yargılanmasına devam edildi.
10.03.2018 15:35 Ankara'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişiminde Kara Harp Okulu'nda yaşanan eylemlere ilişkin 5'i firari, 307 sanığın yargılanmasına devam edildi.
06.03.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 24. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'ndeki salonda görülen duruşmada, tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile avukatlar hazır bulundu.
Sanık Abdürrahim Ala, savunmasında, 15 Temmuz gecesi bütünleme sınavı için okulda bulunduğu söyledi.
Yoklama alınmasının ardından koğuşa ders çalışmaya çıktığını belirten Ala, daha sonra yeniden yoklama alınacağının söylenmesi üzerine koğuştan ayrıldığını dile getirdi.
Ala, şoklama alınacak yere giderken üzerinde eşofman ve terlik olduğunu kaydederek, toplanma yerine daha önce görmediği Binbaşı Hasan Hüseyin Ecik'in geldiğini ve 20 kişinin kendisiyle gelmesini söylediğini aktardı.
Ecik'e yakın 7. Bölük'te bulunduğu için 20 kişinin içerisinde yer aldığını ileri süren Ala, '7. Bölük'ün deposundan silah ve yanında getirdiği mühimmatları almamızı söyledi. O sırada kim olduğunu hatırlamadığım bir arkadaşımız Binbaşı Ecik'e ne olduğunu sordu. Binbaşı Ecik de bir bilgisinin olmadığını, sadece söylenenleri yapmamız gerektiğini ifade etti.' diye konuştu.
'Kendi askerimize, polisimize mi ateş edeceğiz?'
Daha sonra silah seslerinin geldiğini anlatan Ala, şöyle devam etti:
'Silah seslerini duymamız üzerine okula bir terör saldırısı olabileceğini düşündük. Daha sonra jetler uçmaya başladı. O esnada komutanlar okula geliyorlardı. Ortalık çok karışıktı. Bu sırada Albay İlhami Polat, Hasan Hüseyin Ecik ve birkaç kişi gelip gruba bir şeyler söyledi. Grubun arkasında olduğum için ne söylediklerini anlamadık. Konuşmalardan 'TSK yönetime el koydu.' cümlesini işittim. Şaşkınlıkla arkadaşlarla konuşurken, Albay İlhami Polat 'Kendi aranızda konuşmayın, korkacak bir şey yok.' demesi üzerine yanımdaki arkadaşım 'Komutanım bir şey yok diyorsunuz ama böyle bir durumda askerle polis karşı karşıya gelmez mi, biz şimdi kendi askerimize, polisimize mi ateş edeceğiz?' diye sordu. Bunun üzerine Polat sert bir dille, 'Siz sadece size verilen emirleri yerine getirin, merak etmeyin.' dedi ve yanımızdan ayrıldı.'
Üzerine atılan suçları kabul etmeyen Ala, tahliye talebinde bulundu.
'Usulsüz bir emir almadım'
Sanık Duran Baştuhan da darbe girişiminin yaşandığı gece 12.00-01.00 saatlerinde küçük bir grubun kalkışma içerisinde olduğunu öğrendiklerini ifade etti.
Bu süreç içerisinde komutanlarının usulsüz bir emir vermediğini dile getiren Baştuhan, birlik içerisinden de kimsenin nizamiyeden dışarı çıkmadığını söyledi.
Darbecilerle alakası olmadığını iddia eden Baştuhan, beraatini istedi.
'Verilen mühimmatı silahıma takmadım'
Sanık Ali Gümüşoğlu ise darbe girişiminin yaşandığı gece komutanlarına ne olduğunu sorduklarını ve onların da bir şey bilmediklerini ifade ettiğini belirtti.
Komutanlarının kendilerine nizamiyenin iç tarafında beklemesini söylediğini anlatan Gümüşoğlu, 'Komutanlarımın dediği yere geçtim. Gecenin ilerleyen saatlerinde Abdullah Beyaztürk tarafından mühimmat ile tanımadığım bir kişi tarafından kompozit başlık ve hücum yeleği getirildi ancak bana verilen mühimmatı silahıma takmadım.' ifadelerini kullandı.
Gümüşoğlu, darbe girişimiyle alakasını olmadığını savundu.
Sanıklar Burak Çapoğlu, Mustafa Arslan, Furkan Noyin ve Dursun Yıldırım da savunmalarında suçlamaları kabul etmeyerek, beraat talebinde bulundu.
Duruşmaya, öğle arasından sonra devam edilmek üzere ara verildi.
Savunmasına şehitlere rahmet dileyerek başlayan sanık İbrahim Öztüto, darbe girişiminde bulunanlardan şikayetçi olduğunu söyledi. Öztüto, darbe girişimi gecesi bütünleme sınavı için okulda bulunduğu belirterek, başka hiçbir faaliyette yer almadığını ileri sürdü.
Öztüto, komutanlardan darbe girişimiyle ilgili emir almadığını ifade ederek, darbe yapılacağını ilişkin daha önceden bilgisinin olmadığını söyledi.
Öztüto, FETÖ ile hiçbir ilgisinin olmadığını savunarak, beraatını talep etti.
'Tabur komutanı sandıktan mühimmat almamızı emretti'
Sanık Buğra Han Çetiner de 15 Temmuz günü akşam yoklamasına kadar günün büyük bir bölümünü ders çalışarak geçirdiğini dile getirdi. Akşam yoklamasının yapılmasının ardından odasına gittiğini anlatan Çetiner, bir süre sonra nöbetçi öğrencinin koğuşlar bölgesindeki koridordan 'kamuflajlı içtima' diyerek kendilerine seslendiğini aktardı.
Nöbetçi üsteğmenin bir süre sonra kızgın şekilde aşağı inmelerini emrettiğini anlatan Çetiner, bunun üzerine arkadaşlarıyla içtimaya gittiklerini söyledi. Çetiner, içtima yapılan yere gelen Tabur Komutanı Binbaşı Hasan Hüseyin Ecik'in doğrudan depo bölgesine geçtiğini, üsteğmenden depoya açmasını istediğini aktardı.
Binbaşı Ecik'in bir süre depoda kaldığını bildiren Çetiner, 'Tabur komutanı, '20 kişi buraya gelsin.' diye emir verdi ve bu emri 3 kez tekrarladı. Bunun üzerine benim de aralarında bulunduğum en yakın ve rastgele olan grup komutanın yanına gittik. Komutanımız sandıktan 3 ya da 5 mühimmat bulunan şarjörlerden almamızı emretti.' dedi.
' Türk Silahlı Kuvvetleri yönetime el koydu'
Dışarıdan silah seslerinin geldiğini anlatan Çetiner, tabur komutanın emriyle koşmaya başladıklarını söyledi.
Anafartalar tarafına vardıklarında tabur komutanının 'Misafir askeri personel ayrılsın' diye bir kez daha emir verdiğini belirten Çetiner, şöyle devam etti:
'Bu noktada arkadaşlarımızla 'Terör saldırısına karşı koymaya gidiyoruz.' diye düşündük. Arkadaşlarımızla helalleşmeye başladık. Anafartalar taburunun yanındaki cepte düzen aldık. Bir süre sonra bizim bulunduğumuz yere gelen tabur komutanı grubu karşısına alarak konuşmaya başladı. Duyduğum ilk cümle, 'Türk Silahlı Kuvvetleri yönetime el koymuştur.' oldu. Bunu duyunca afalladım. Konuşmasının devamında kurmay başkanının emriyle okulun emniyetini sağlamak amacıyla nizamiyelere dağılmamızı ve sessiz olarak emirleri uygulamamız gerektiğini söyledi. Tabur komutanı bu sözleri söyledikten sonra ortadan kayboldu. Bir daha da kendisini görmedim.'
Sanıklardan İlker Yüksel ve Hidayet Güçlü de savunmalarında suçlamaları kabul etmeyerek, beraat talebinde bulundu.
Duruşma yarına ertelendi.
07.03.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 24. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'ndeki salonda görülen duruşmada, tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile avukatlar hazır bulundu.
Sanık öğrencilerden Serkan Uysal, savunmasında, darbe girişiminin gerçekleştiği yıl 4. sınıf öğrencisi olduğunu, 15 Temmuz günü bütünleme sınavına kaldığı için okulda bulunduğunu anlattı. Darbe girişiminin yaşandığı gece saat 21.00 sıralarında içtima alındığını ifade eden Uysal, içtimaya çıkanlardan oluşturulan 20 kişiye silah ve mühimmat verildiğini söyledi.
İlerleyen saatlerde ikinci kez içtima alındığını anlatan Uysal, 'Komutanlarımız olası bir terör saldırısı olduğunu ve nöbet tutulacağını söyledi. Arkadaşlarımla 3. Bölük'e gittik. Nizamiyeye vardığımızda ilk gruptan giden arkadaşlarımız da oradaydı. Gecenin ilerleyen saatlerinde komutanlarımız tarafından mühimmat dağıtıldı ve farklı saatlerde bize yiyecek getirdiler. Sabah 08.00'de tabur bölgesine geçtik. Silah ve mühimmatları bıraktık. O andan itibaren televizyonlardan darbe girişiminin olduğunu öğrendim.' diye konuştu.
Uysal, 15 Temmuz gecesi nizamiyede bulunduysa da darbeden haberi olmadığını ileri sürdü.
'FETÖ'cüler bana iftira attı'
Sanık öğrencilerden İlkay Şen de FETÖ ile irtibat ve iltisakının olmadığını iddia etti.
FETÖ ile irtibatının bulunmadığı için bu duruma düşürüldüğünü savunan Şen, 'FETÖ'cü olan kişiler, kendini aklamak, cezaevine girmekten korkmak ya da her ne için yapıyorlarsa bana iftira attı. Bense iftira sebebiyle örgütle hiçbir bağım ve alakam olmamasına rağmen aylardır suçsuz yere cezaevindeyim. Bir FETÖ'cü bana iftira atıyor, ben de bunun iftira olduğunu anlatmaya çalışırken kendimi cezaevinde buluyorum.' dedi.
Gözaltında olduğu süre zarfında defalarda ailesi ve sevdiklerine hakaret edildiğini öne süren Şen, eski ifadesini de ailesiyle tehdit edildiği için baskı altında verdiğini ileri sürdü.
Suçsuz olduğunu savunan Şen, beraatını istedi.
Mustafa Ahraz, İbrahim Pektaş, Adnan Katırcıoğlu ve Kadir Taşdemir de savunmalarında suçlamaları kabul etmeyerek beraat talebinde bulundu.
Duruşmaya, öğle arasından sonra devam edilmek üzere ara verildi.
Duruşmada sanıklardan Muhammed Musab Aytekin, savunmasında darbe girişimiyle ilgisinin bulunmadığını, okulda komutanların verdikleri emirleri yerine getirdiklerini öne sürdü.
Darbe girişimi akşamı saat 21.30 sularında içtima alındığını, daha sonra nizamiye etrafındaki ağaçların altında bekleme emrinin verildiğini söyleyen Aytekin, şöyle devam etti:
'Nizamiyeye geçtiğimizde Veysel üsteğmen vardı. Radyo yayınından FETÖ'nün darbe girişimini öğrendik. Komutana sorduk, 'Hukuksuz bir darbe girişimi.' diye cevap verdi. Okula giriş ve çıkışın kapatıldığını söyledi. Emredilen yerlerde beklemeye devam ettik. Sabaha doğru yeniden nizamiyeye geldiğimizde komutan orada yoktu. Öğretmen subayların nizamiyeden giriş yaptığı söylendi. Sonra tabura döndük. Yorgunduk ve koğuşlarda istirahat ettik. Öğleden sonra saat 15.00 gibi subayı aradık. Bulamayınca birkaç arkadaşla dekanlığa gittik. Sınavın ertelendiğini söylediler. 18 Temmuz'da okul komutanı bizleri topladı. KHK ile tasfiye olduğumuzu öğrendik.'
Kendisine isnat edilen suçlamaları kabul etmediğini belirten Aytekin, darbeye iştirak etmediklerini ve silahlarını komutan emriyle aldıklarını söyledi. Aytekin, 'Üzerimizde eşofmanlarımız var. Eşofmanla darbe yaptığımız söyleniyor. Darbeye karşı okulu koruduğumuz hiç söylenmiyor.' dedi.
Aytekin, kaçma şüphesinin bulunmadığını belirterek, tahliyesini talep etti.
'Zaten birlik içerisindeyiz diye düşündüm'
Sanıklardan Talha Çetin de darbe girişimiyle ilgisinin bulunmadığını öne sürdü.
Bank Asya'da hesabının olmadığını, ByLock listesinde adının geçmediğini ifade eden Çetin, 15 Temmuz'da akşam yemeği yedikten sonra koğuşlara ders çalışmaya çıktıklarını, bir süre sonra tabur komutanı Hüseyin Ecik'in emriyle içtima alanına indiklerini belirtti.
FETÖ ile iltisakı bulunduğu yönündeki suçlamaları kabul etmeyen sanık Çetin, şöyle konuştu:
'İçtima alındı. Koğuşlara çıktık. Bir süre sonra yeniden içtima alınacağı emri geldi. Bu defa silah almamız da emredildi. Saat 22.30 sıralarıydı. Komutanlar herkese bir yerde bekleme emri vermişti. Gece 02.00 sıralarında dinlenmek için nizamiyeye gittim. Radyoda ordu komutanlarının sesi vardı. Bu kalkışmanın darbe girişimi olduğunu orada anladım. Askerlere birliğinde kalmaları uyarısında bulunuluyordu. Zaten birlik içerisindeyiz diye düşündüm. Komutanların bazılarına neler olduğunu sorduğumuzda, herkesin kendi güvenliğini aldığı cevabını verdiler. Sabah 9-10 civarında KHK ile okulun kapatıldığını öğrendim. Silah almamız suç olarak lanse ediliyor. TSK, 'Emre mütalaa asta düşmez.' der ve verilen emre itaat etmemiz istenir. Komutan emretti, silahları aldık. 'Yaklaşan olursa uyarın.' emri de verildi. Silahlarımız tam dolduruşta değildi.'
Beyanların ardından mahkeme heyeti, yarın devam etmek üzere duruşmayı bitirdi.
08.03.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 24. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza ve İnfaz Kurumları Kampüsü'nde görülen duruşmada savunma yapan sanıklardan eski askeri öğrenci Mehmet Ali Şahin, darbe girişimiyle ilgisinin bulunmadığını ve girişimi lanetlediğini söyledi.
Askeri öğrenciliğinin yanı sıra milli sporcu olduğunu dile getiren Şahin, olay günü antrenman yapmak üzere KHO'da bulunduğunu ifade etti. Şahin, şunları söyledi:
'O akşam saat 21.00 civarında içtima emredildi. Nizamiyelere dağıtıldık ve sabaha dek bekledik. Mühimmatın geldiğini gördüm ama dağıtılıp dağıtılmadığını bilmiyorum. Bize teslim edilen silahları sabah bıraktık. Yarışmaların iptal olduğunu öğrenince Ilgın'a döndüm. Ordunun pentatlon takımında milli sporcuyum. Bugüne dek madalyalarımı babama armağan etmiştim. Ancak şimdi aklımda sadece babamın açık görüşteki gözyaşları var. Bir milli sporcu olarak darbeden yargılanmak kanıma dokunuyor.'
Bank Asya'da hesabı bulunmadığını ve ByLock programı kullanmadığını öne süren sanık Şahin, mahkeme heyetinden tahliyesini ve beraatini istedi.
'Nizamiye önüne kamyon çekilmişti'
Sanıklardan Murat Duruoğlu, 2012'de KHO'yu kazandığını, son yıl Mühendislik Ekonomisi dersinden bütünlemeye kaldığını ve 16 Temmuz 2016 günü sabah 09.00'da yapılması planlanan sınava girmek üzere okulda bulunduğunu belirtti.
Olay günü akşamı askeri gazinoda ders çalışırken içtima emri verildiğini, içtimada tabur komutanı Hasan Hüseyin Eçik'in bir grup askeri alandan ayırarak silahlandırdığını söyleyen sanık Duruoğlu, aralarında kendisinin de olduğu diğer öğrencilerin serbest bırakıldığını kaydetti.
Duruoğlu, bunun üzerine koğuşa giderek istirahate çekildikten bir süre sonra uçak sesleri duyduğunu, 'acil içtima' diye yapılan çağrıdan sonra herkesin yeniden içtima alanında toplandığını ve askerlerin silahlandırıldığını ifade etti. Duruoğlu, şöyle devam etti:
'İçtimaya yeniden çağrıldığımızda bazı askerler Hakan üsteğmene 'Neler oluyor?' diye sordular. Askerlere silahlanmaları emri verilirken, 'Arkadaşlar soru sormayın. Gittiğiniz nizamiyelerde ne yapmanız gerektiği söylenir.' diye söylendi. Ben 4 No'lu nizamiyeye gönderildim. Silah vermişlerdi ama mühimmatsızdık. 10 metre aralıklarla bizi dizdiler ve beklemeye başladık. Sonra mühimmat geldi. Elden ele askerlere dağıtıldı. Mustafa üsteğmeni görünce 'Ne oluyor ?' diye sordum. 'Emir bekleyin' diye cevap verdi. Saat 02.00 gibi asker arkadaşların darbe girişimi haberlerinden bahsettiklerini duydum. Bizden önce silahlandırılan askerlerin kim olduklarını bilmiyorum. Mühimmat dağıtıldıktan sonra kurma kolu çekmememiz gerektiği emredildi. Nizamiye önüne kamyon çekilmişti. Nizamiyeden giriş ve çıkışın yapılıp yapılmadığını bilmiyorum çünkü nizamiye kapısına uzak bir konumdaydık. Askerlere yorulanların olduğu yerde dinlenebileceği bildirildi. Sabahleyin silah ve mühimmat bıraktık. Bütünleme sınavının ertelendiği haberi verildi.'
Sanık Duruoğlu, sınavın tehir edilmesinin ardından ikamet ettiği Kayseri'ye döndüğünü, daha sonra yeniden sınava çağrıldığını, sınava girdikten sonra yeniden Kayseri'ye döndüğünü belirtti.
Olay gecesi birliğini terk etmediğini, Kayseri'deyken de çağrılması üzerine kendisinin teslim olduğunu aktaran Duruoğlu, FETÖ üyesi olmadığını öne sürerek tahliye talebinde bulundu.
Beyanların ardından mahkeme heyeti, 12 Mart Pazartesi günü devam etmek üzere duruşmayı sonlandırdı.
Paralel yapı-15 Temmuz (2016)-12 Temmuz (2017) 'Ankara 307 sanık (ilk 239) sanık Darbe Yap./Kara Harp Okulu' davası
(10 Mart 2018, 15:35)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: