Samsun'da, Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'na (FETÖ/PDY) üye olduğu iddiasıyla tutuklu yargılanan eski Trabzon Cumhuriyet Başsavcısı Adem Kul, etkin pişmanlık hükümleri kapsamında itirafçı oldu. Bir çok Fetö davasında sanıkların etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanarak itirafçı olmaları, örgüt hakkında değerli ve doğrulanabilir bilgiler vermeleri ardından da adli kontrolle serbest bırakılmaları örgütte moral çöküntğsünü getirmişti. Son olarak Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) üyesi olduğunu söyleyerek kendiliğinden Ankara Emniyet Müdürlüğüne teslim olan, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Yaşar Güler'in koruma subayı yüzbaşı Burak Akın'ın ifadeleri sonrası serbest bırakılması TSK'da benzer durumdaki bir çok kripto örgüt üyesinin peşpeşe teslim ve itirafçı olmaları fırtınasına yol açmıştı. Bu gelişmeye tepki gösteren teröristbaşı Fetullah Gülen son vaazında itirafçıları 'kafir' ilan etmişti. Bu vaaz sonrası daha önce itiraflarda bulunmuş, örgüt hakkında bilgiler vermiş bulunan bir bayan Fetö tutukkusu ifadesini geri çekmişti. Mahkemece tutuklanan sanığın bu pişmanlığı onunla sınırlı kaldı.TSK'daki itirafçı subayların yetkililere etslim olmaya devam etmeleri ve son olarak da Trabzon eski Cumhuriyet başsavcısının mahkemede itiraflarda bulunması Gülen'in beddua ve 'kafir' nitelemesinin de işe yaramadığını gösterdi.
28.01.2018 15:02 Samsun'da, Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'na (FETÖ/PDY) üye olduğu iddiasıyla tutuklu yargılanan eski Trabzon Cumhuriyet Başsavcısı Adem Kul, etkin pişmanlık hükümleri kapsamında itirafçı oldu.
24 Ocak'ta Samsun 2. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya meslekten ihraç edilen eski Trabzon Cumhuriyet Başsavcısı Kul, Silivri'deki cezaevinden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla katıldı.
Silivri 6 No'lu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurum Müdürlüğü aracılığıyla etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanma talebinde bulunan Kul, itirafçı oldu.
İfadesinde mesleğe başladığı dönemi ve FETÖ ile bağlantılı olduğu süreci anlatan Kul, Trabzon Cumhuriyet Başsavcılığı döneminde kod adı 'Şahap' olan dershanede görevli öğretmenle tanıştığını, bu kişinin örgütsel anlamda kendilerine 'sohbet' verdiğini söyledi.
Kul, şunları dile getirdi:
'2014 yılı Ağustos ayında 'Şahap' kod adlı kişi, benim evime geldi. Kendisi bana ByLock programından bahsetti, 'Bir iletişim programı.' dedi. Ben o zaman iPhone kullanıyordum. App Store'den ByLock programını telefonuma indirdim. Kullanıcı adı ve şifre bölümü vardı, şu anda kullanıcı adı ve şifremi hatırlamıyorum. ByLock listemde sadece 'Şahap' adlı kişi ekliydi. Şahap, bana ByLock üzerinden 2014 yılı HSYK seçimlerini soruyordu. Şahap'ın attığı mesajlarda örgütsel hiçbir mesaj yoktu.'
İfadesinde FETÖ ile bağlantısını bildiği yargı camiasından isimleri de veren sanık Kul, 2014 yılı HSYK seçimlerinde yaşadığı süreci anlattı.
Örgüte katıldığı için pişmanlığını dile getiren Kul, tahliyesini talep etti.
Cumhuriyet Başsavcıvekili, mütalaasında, sanığın verdiği bilgilerin genel içerikli ve herkesin kıdemiyle uyuştuğunu, sohbet gruplarının ayrıntısı ve kişileriyle ilgili yeterli bilgi aktarmadığından delil durumu itibarıyla tutukluluk halinin devamına hükmedilmesini istedi.
Mahkeme heyeti, sanığın, 18 aydır tutuklu ve delillerin toplanmış olması, karartılacak ve etki edilecek önemli delil kalmaması, 14 Ocak tarihli dilekçesi ve bu celsedeki savunması dikkate alındığında etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanma ihtimali, verilmesi muhtemel ceza miktarı ve sabit ikametgah sahipliği göz önünde bulundurularak, adli kontrolün fiilen ve hukuken yeterli olacağı gerekçesiyle tahliyesine hükmetti.
Heyet, adli kontrol tedbirleri kapsamında yurt dışı yasağı konulan ve tüm duruşmalara katılma zorunluluğu getirilen sanık Kul'un, elektronik kelepçe takılarak Samsun sınırları dışına çıkmama yükümlülüğü altına alınmasını da kararlaştırdı.
GİTTİKÇE BATIYOR: BEDDUALAR VE KAFİR İLAN ETME DE İŞE YARAMADI!
Bir Başsavcının dahi itiraflarda bulunmayı tercih etmesi, akıllara Gülen'in 'kafir' videosunu getirdi.
Fetö davalarında sanıkların etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanarak itirafçı olmaları, örgüt hakkında değerli ve doğrulanabilir bilgiler vermeleri ardından da adli kontrolle serbest bırakılmaları örgütte moral çöküntüsünü getirmişti. Son gelişmelerden biri olarak Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) üyesi olduğunu söyleyerek kendiliğinden Ankara Emniyet Müdürlüğüne teslim olan, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Yaşar Güler'in koruma subayı yüzbaşı Burak Akın'ın ifadeleri sonrası serbest bırakılması, TSK'da benzer durumdaki bir çok kripto örgüt üyesinin peşpeşe teslim ve itirafçı olmaları fırtınasına yol açmıştı.
Bu gelişmeye tepki gösteren teröristbaşı Fetullah Gülen son vaazında itirafçıları 'kafir' ilan etmişti. Bu vaaz sonrası daha önce itiraflarda bulunmuş, örgüt hakkında bilgiler vermiş bulunan bir bayan Fetö tutuklusu ifadesini geri çekmişti. Ancak Mahkemece tekrar tutuklanan sanığın bu şaşkın pişmanlığı onunla sınırlı kaldı. TSK'daki itirafçı subayların yetkililere teslim olmaya devam etmeleri ve son olarak da Trabzon eski Cumhuriyet başsavcısının mahkemede itiraflarda bulunması Gülen'in beddua ve 'kafir' nitelemesinin işe yaramadığını gösterdi.
Öte yandan Gülen'in kafir jargonuna geçmesi sapıklığının yeni delili olarak gösteriliyor. Din adamları, bir müslümanı 'kafir' diye nitelendirmenin -tekfir etmenin- dini açıdan çok tehlikeli olduğunu, nitelenen kişinin gerçekten kafir olmaması -yani İslamiyeti 'inkar' etmiyor- olması halinde nitelemeyi yapan kişinin 'kafir' olacağını hatırlatıyorlar. Fetö gibi İslamiyeti sapıkça istismar eden oluşumları eleştirme ve reddetmenin kafirlik olmadığını dile getiren kaynaklar, bilakis Hz. Peygamberin Taif'te kendisini öldürmeye çalışanlara bile beddua etmediğini, Taif'in altını üstüne getirmek için gelen meleklere engel olup Taif'lilerin İslamiyete kavuşması için dua ettiğini, Gülen'in ise korkunç beddualar ederek Hz. Peygamberin yolundan açıkça saptığını belirtiyorlar. KPSS'de binlerce insanın hakkına girmekten çekinmeyen, kurban kesilmesi için verilen bağışları örgüt için kullanan, atletini/donunu müritlerine koklatan, Erzurum'da cinsel istismar rezaletine karışan kardeşi ve yeğeninin dosyasını kapattıran, 'tahşiye' gibi kendisini eleştiren rakip nurcu grubun evlerine silah bomba yerleştirerek iftira eden, Balyoz, Ergenekon ve casusluk davalarında masum insanlara -bazıları inanılmaz yüzkızartıcı- iftiralar atan, nikahlı eşlerin yatak odası faaliyetlerini 'sanıklarda ele geçirildi' kılıfı altında iddianameye koydurtarak rezil eden, subayları bu gibi iftiralarla makamlarından ederek yerlerine kendi adamlarını yerleştiren, daha sonra da darbe emri vererek meclisin ve halkın üzerine kurşun bomba yağdırtan, tüm bunları 'dinen büyük sevap' diye bir çok müritlerine de benimsetmeye çalışan Gülen'in bu sapıklıkları artık taraftarlarının da gözünü açmaya başladı.
Son olarak 'kafir' diye nitelemeler yaparak sapıklığını bir kez daha ispatlayan Gülen'in örgüt mensuplarınca artık ciddiye alınmadığı, bilakis bu sapıklık patlamasının itiraf patlamasını da beraberinde getireceği dile getiriliyor. (Abdullah Harun / kontrgerilla.com)
Paralel yapı-İslami açıdan sapkın görüşleri
Paralel yapı mensuplarından gelen itiraflar
(28 Ocak 2018, 15:02)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: