İstanbul'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişiminde, İstanbul'daki Fatih Sultan Mehmet Köprüsü'nün (FSM) kapatılması sırasında çıkan olaylarda 3 kişinin şehit edilmesi, 49 kişinin de yaralanmasına ilişkin 15 tutuklu sanığın yargılandığı davaya devam edildi.
07.01.2018 13:36 İstanbul'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişiminde, İstanbul'daki Fatih Sultan Mehmet Köprüsü'nün (FSM) kapatılması sırasında çıkan olaylarda 3 kişinin şehit edilmesi, 49 kişinin de yaralanmasına ilişkin 15 tutuklu sanığın yargılandığı davaya devam edildi.
02.01.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi karşısında yapılan binadaki büyük salonda İstanbul 29. Ağır Ceza Mahkemesi'nce görülen duruşmaya, 15 tutuklu sanık ile tarafların avukatları katıldı. Davayı çok sayıda müşteki de takip etti.
Davada daha önce verilen kararda, 46 tutuksuz erin dosyası ayrılmıştı.
Duruşma tutuklu sanıkların savunmalarıyla devam etti. Tutuklu sanık eski Binbaşı Muhammet Hanifi Ertosun, 15 Temmuz'da kendilerine terör tehdidi olduğunun söylendiğini iddia etti.
Polise destek amacıyla FSM Köprüsü'ne gittiklerini öne süren sanık Ertosun, 'Silah olarak G3 piyade tüfeği aldık. Yolu tek taraflı kestik. Darbe girişimi olduğunu bilmiyorduk, teröre destek amaçlı gittik.' dedi.
Duruşma salonundaki ekrandan bir erin 'Sıkıyönetim var ağabey. Ordu yönetime el koydu.' ifadelerinin yer aldığı video izletildi.
Videonun 22.27 sıralarında çekildiğini belirten Mahkeme Başkanı Mustafa Çakar, sanık Ertosun'a, 'Askere terör var şekilde emir verildiğini söylüyorsunuz. Genel olarak mutlak itaat esastır diyorsunuz. Er bu sözleri nasıl söyleyebiliyor, bu saatte nasıl bilebiliyor?' sorusunu yöneltti.
İnceleme imkanı olmadığı için videonun geçerli olmadığını savunan sanık Ertosun, darbe girişimi esnasında silahını kullanmadığını öne sürdü.
Vatandaşların kendilerine tepki göstermesi üzerine darbe girişiminden haberdar olduğunu iddia eden sanık Ertosun, 'Vatandaşlarla beraber karakola yürüdüm. Aklımda bir an önce tabur komutanına durumu anlatmak vardı. Panik yapan askerlerin havaya ateş ettiğini gördüm. Etrafımdaki askerleri teskin edip, ateş etmelerini önlemeye çalıştım. Askerleri karakola yönlendirdim.' şeklinde savunma yaparak, suçlamaları kabul etmedi.
Savunma yapan diğer tutuklu sanıklar da üzerilerine atılı suçlamaları reddetti.
Duruşma yarına ertelendi.
03.01.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi karşısında yapılan binadaki büyük salonda, İstanbul 29. Ağır Ceza Mahkemesi'nce görülen duruşmaya, 15 tutuklu sanık ile tarafların avukatları katıldı.
Tutuklu sanık eski yarbay Adnan Uygun'un avukatı, dün gerçekleşen duruşmada müvekkilinin savunma düzeninin bozulduğunu iddia ederek, reddi hakim talebinde bulundu.
Mahkeme heyeti bu talebin duruşmayı uzatmak amacıyla olduğunu değerlendirerek, reddi hakim talebinin geri çevrilmesine karar verdi.
Duruşma tutuklu sanıkların savunmalarıyla devam etti.
Tutuklu sanık eski yarbay Adnan Uygun, Kuleli Askeri Lisesi'nde tabur komutanı olduğunu söyledi. Okul komutanı Mürsel Çıkrıkçı'nın kendisine “Terör tehdidi var, şu iki aracı al. Fatih Sultan Mehmet Köprüsü'ne git ve polislerle hareket et” dediğini aktaran Uygun, “Ben köprüyü korumak amacıyla hareket ettim” diye savunma yaptı. Bunun üzerine Mahkeme Başkanı Mustafa Çakar, “İstanbul'da hiç özel birlik kalmadı da Kuleli'deki erlere mi kaldı köprüyü korumak? Hiç sorgulamadın mı?” şeklinde soru yöneltirken, sanık Uygun bunu sorgulamadığını öne sürdü.
Çalışkan için tepki
Tutuklu sanık Uygun'un Fatih Sultan Mehmet Köprüsüne emniyet müdürlerinin erken gelmesini ve İl Emniyet Müdürü Mustafa Çalışkan'ın 15 Temmuz Şehitler Köprüsü'ne erken gelmesini garipsediğini söylemesi üzerine Çakar, sanık Uygun'a tepki gösterdi. Çakar, “Asker köprüyü kapattıktan sonra köprüye hemen polis gitmiş. Tabii ki gidecek bakacak, asker niye geldi diye. Sen niye orada olduğunu anlat bana. Mustafa Çalışkan'ın üzerine ateş açılmış, koruması şehit oldu. Bunları da biliyormuşsun sen. Şehitlerle ve yakınlarıyla ilgili isnatta bulunma. Darbeye karşı gelen insanlara isnatta bulundurmam. Bu dava dosyasıyla ilgili olmayan konuları ve arkadaşları şehit olmuş kişilere yönelik isnatları bu mahkemede yaptırtmam” dedi.
Duruşmada savunma yapan tutuklu sanık eski yüzbaşı Bahadır Köse, Kuleli Askeri Lisesi'nde bölük komutanı olduğunu belirtti.
15 Temmuz'da kendilerinden 20.30 civarı eğitim elbiselerin giyinilmesinin istendiğini aktaran Köse, 'Eğitim elbisemi giyinip okula geldiğimde, iç bahçede koşuşturma görmedim. Okul komutanının içtimada mühimmat ve silah alınmasını söylediğini öğrendim ve ben de zimmet karşılığı silahımı aldım. Yarbay Adnan Uygun bana terör saldırısı kapsamında Fatih Sultan Mehmet Köprüsü'ne gideceğimizi söyledi.' şeklinde savunma yaptı.
Bahçede bulunan iki unimoga çok sayıda asker bindirildiğini dile getiren Köse, arkadaki araçta, araç komutanı olduğunu ve öndeki aracın komutanının sanık eski binbaşı Hanifi Ertosun olduğunu kaydetti.
Köprüye vardıklarını tek yönlü olarak yolu kapattıklarını söyleyen Köse, 'Yolda bize soran vatandaşlara terör tehdidi nedeniyle yolu kapattığımızı söyledik. 4 tank da köprüye geldi ve onları konumlandırdık. Darbeden haberim yoktu. Vatandaşların ağzından duyunca darbe girişiminde bulunulduğunu öğrendim. Daha sonra karakola gittik ve karakolun içinde gözaltına alındık.' iddiasında bulundu.
'Yarbay ve üsteğmenin ateş ettiğini gördüm'
Duruşmada savunma yapan astsubay Hilmi Ertuğrul da Maltepe 2. Zırhlı Tugay Komutanlığı'nda tank komutanı olarak görev yaptığını, 15 Temmuz'da akşam saatlerinde 4 tank ile kışladan çıktıklarını anlattı.
Emirleri sanık eski üsteğmen Mustafa Ceyhan'ın verdiğini söyleyen Ertuğrul, 'Ben en arkadaki tankın komutanıydım. FSM'ye doğru hareket ediyorduk. Ümraniye'de trafik sıkışıktı ve Mustafa Ceyhan'ın emriyle ters şeride girdik. En öndeki tankın bir araçla çarpıştığını gördük. Üsteğmen Ceyhan devam etmemizi istedi. 00.15 sıralarında FSM'ye vardık ve düzen almamız emredildi.' diye konuştu.
Halkın slogan atarak tankların yanına geldiğini belirten Ertuğrul, sanık eski yarbay Adnan Uygun ve sanık eski üsteğmen Mustafa Ceyhan'ın ateş ettiğini gördüğünü söyledi.
Hakkındaki suçlamaları reddeden Ertuğrul, ateş etmediğini ve vatandaşa karşı tankı kullanmadığını savundu.
Vatandaşlar olduğu için yaralıya yardım etmemiş
Tutuklu sanık eski üsteğmen Mustafa Ceyhan da 4 tank ile birlikten çıktıklarını belirterek, şu şekilde savunma yaptı:
'Trafik sıkışık olduğu için ters şeride geçmeyi emrettim. Karşı şeride geçtikten sonra bir aracın bize doğru geldiğini gördüm. Araç solumuza çarptı ve savruldu. Hava yastıklarının açıldığını ve vatandaşların yardıma geldiğini gördüm. İnsanların yardım edeceğini düşünerek, tank şoföründen yola devam etmesini istedim. 00.15 civarların köprüye vardık, yarbay Adnan Uyguna bir emri olup olmadığını sordum. O da bizim Avrupa istikametine bakar şekilde tankları konumlandırmamızı istedi. Vatandaşların toplanması ve onların söylemesiyle darbe girişimini öğrendim. Terör saldırısı amacıyla köprüye gitmiştim.'
Savunma yapan diğer 2 tutuklu sanık da üzerilerine atılı suçlamaları reddetti.
Duruşma yarına ertelendi.
04.01.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
İstanbul 29. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi karşısındaki salonda yapılan duruşmaya, 15 tutuklu sanık ile tarafların avukatları katıldı.
Duruşmada savunma yapan tutuklu sanık eski Uzman Çavuş Mustafa Eskici, olay günü, Maltepe'den terör saldırısı beklentisiyle 4 tank ile çıktıklarını iddia etti.
Ümraniye'de trafiğin sıkışık olması nedeniyle ters yöne girdiklerini kaydeden Eskici, 'Ters yönde giderken bir aracın öndeki tanklara çarptığını gördüm. Üsteğmen Mustafa Ceyhan devam etmemizi istiyordu. Devam ettik ve köprüye vardık. Vatandaşların gelmesiyle darbe girişimi olduğunu öğrendim. Vatandaşa karşı herhangi bir müdahalede bulunmadım ve ateş etmedim.' şeklinde savunma yaptı.
Duruşma tutuklu sanıkların savunmalarıyla devam etti.
Duruşmada müşteki olarak ifade veren İstanbul İl Emniyet Müdür Yardımcısı Kadir Alçıkaya, 15 Temmuz akşamı Ümraniye'den hareketle Fatih Sultan Mehmet Köprüsü üzerinden İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nün Vatan Caddesi'ndeki yerleşkesine gitmekte olduğunu söyledi.
'Silahını bırak, amirden görevini öğren'
Köprüde trafiğin kapalı olduğunu ve emniyet şeridinden gittiğini anlatan Alçıkaya, 'Önümde 10 asker vardı, unimog araç vardı. Köprüde görevli polis memuru, askerlerin darbe yaptığını söyledi. Ben daha sonra Binbaşı Hanifi Ertosun ve Yüzbaşı Bahadır Köse'nin yanına gittim. Hanifi Ertosun bana, 'sıkıyönetim ilan edildi' dedi.
Ben de 'şaka mı yapıyorsunuz, kamera nerede?' diye sordum. İnanmadım. Daha sonra geri çekilip emniyet yetkilileriyle görüştüm. Telefonla görüşürken 'asker darbe yapıyor.' dedim. Bu sırada bunları duyan Hanifi Ertosun, beni yanına çağırdı, 'Hükümet, devleti iyi idare edemiyor. Türk Silahlı Kuvvetleri, yönetime el koymuştur.' dedi. Bahadır Köse de arkadan sufle veriyordu. 'Söyle gitsin, uzatmasın' diyordu. O da bana 'Git' dedi. Ben de altın üste emir verdiğini görünce 'hanginiz komutansınız?' diye sordum. Ben ısrar edince askerlere emir verdi ve askerler de silahların süngülerini çekti. Daha sonra Hanifi Ertosun, 'Sıkıyönetim ilan edilmiştir. Sıkıyönetim kanunları geçerlidir. Silahını bırak içeri girip amirden yeni görevini öğren yoksa sabah seni gelip evinden alırız' dedi. Köprü koruma şubeye bağlı iki katlı binayı kendilerine karargah yapmışlar. Oraya gitmemi istiyorlardı. Amir dediği kişi de Yarbay Adnan Uygun'muş.' ifadelerini kullandı.
Bir polis memurunun yanına geldiğini ve askerlerin, takviyelerin gelemediği için yola trafiğe açmalarını söylediğini belirten Alçıkaya, 'Polis memuruna 'iki ileri bir geri yap ama ne yap et trafiği açma' dedim. Bunun üzerine iki ileri bir geri bir şeyler yaptı, Hanifi Ertosun da ne yaptığını anlamadı, trafiği allak bullak etti. Biz de kamyonlarla, tır dorseleriyle yola kapattık. Anahtarları topladım, bir polis memuruna verdim, 'git, buradan kaybol' dedim.' diye konuştu.
Tankların, eski Üsteğmen Mustafa Ceyhan'ın öncülüğünde köprüye tersten girdiklerini, bariyerlerin üstünü aştığını ifade eden müşteki Alçıkaya, Mustafa Ceyhan'ın tanktan indiğini, eski Yarbay Adnan Uygun'un yanına gittiğini, gerekli talimatları alıp havaya ateş ettiğini belirtti.
'Vatandaş vurularak tanktan düştü'
Darbeci binbaşı Hanifi Ertosun'a ateş etmemeleri gerektiğini söylediğini aktaran Alçıkaya, Ertosun'un kendi ayağına doğru ateş ettiğini ve bu sırada yanındaki bir gencin sol ayağından vurulduğunu anlattı.
Adnan Uygun'un tankın üstündeki kişiye nişan alarak ateş ettiğine değinen Kadir Alçıkaya, şöyle konuştu:
'Ateş etmesi üzerine vatandaş vurularak tanktan düştü. Daha sonra Sururi (Beykoz İlçe Emniyet Müdürü Mehmet Sururi Saydam) bu kişiyi tankın altından çekti. Bana 'abi vuruldum' dedi. Neresinden vurulduğunu sorduğumda, baldırından vurulduğunu söyledi. ATV'ye bindirdim ve hastaneye gönderdim. Daha sonra bu kişinin şehit olduğunu öğrendim. Bu kişinin ismi Hasan Kaya'ymış.'
Alçıkaya, ifadesinin ardından eski Yarbay Adnan Uygun, eski Binbaşı Hanifi Ertosun ve eski Yüzbaşı Bahadır Köse'yi duruşma salonunda teşhis etti.
Emniyet müdürüne 'silahını teslim et' emri
Beykoz İlçe Emniyet Müdürü Mehmet Sururi Saydam, müşteki sıfatıyla beyanlarda bulundu. Olay tarihinde İstanbul İl Emniyet Müdür Yardımcısı Kadir Alçıkaya'nın saat 21.50 gibi kendisini aradığını ve askerlerin köprüyü kestiklerini söylediğini anlattı.
Bunun üzerine köprüye gittiğini ve Hanifi Ertosun'a kendisini tanıtarak yolu neden kapattıklarını sorduğunu belirten Saydam, 'Hanifi Ertosun bana, 'Sıkıyönetim ilan edildi. Asker yönetime el koydu. Silahını teslim et, karargaha git ve yeni görevini öğren.' dedi. Ben de 'bunu kabul etmeyeceğimi' söyledim. O sırada doldur boşalt yaptı ve ateş yapacağını söyledi. Biz de geriye doğru geçtik. Vatandaşların acil olarak köprüye gelmesini istedik. Dört tank bir askeri araç bizim önümüze geçti. Tırlarla yolu kapattığımız için orada kaldılar.' ifadelerini kullandı.
Askerlerin havaya, yere ateş ettiklerini anlatan Saydam, olaylardan sonra askerlerin köprü korumaya ait binaya gidip saklandıklarını ifade etti.
Saydam, rütbeli askerler eski Yarbay Adnan Uygun, eski Binbaşı Hanifi Ertosun, eski Yüzbaşı Bahadır Köse ve eski Üsteğmen Mustafa Ceyhan ile beraber bazı askerlerin de binada olduklarını aktararak, şunları söyledi:
'Yarbay ısrarla sıkıyönetim ilan edildiğini, kendilerine havadan destek geleceğini ve bizim Yüce Divan'da yargılanacağımız şeklinde abuk subuk konuşuyordu. Telefonla birilerini aradı. Kimseye ulaşamadı. 30, 40 dakikalık müzakereden sonra biz de zor kullanarak silahlarını ve telefonlarını aldık.'
Duruşma yarına ertelendi.
05.01.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
İstanbul 29. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi karşısındaki binada bulunan salonda yapılan duruşmaya, 15 tutuklu sanık ile tarafların avukatları katıldı.
Müşteki polis memuru Recep Uzun, Beykoz İlçe Emniyet Müdürlüğü Asayiş Grup Amiri'nin vekili olarak görev yaptığını, askerlerin köprüyü kapattığını duyduktan sonra köprüye gittiğini, trafik olması sebebiyle elinde telsizle askerlerin yanına yürüdüğünü söyledi.
Askerlerin komutanlarıyla görüşmek için köprü koruma müdürlüğüne gittiğini ve burada eski Yarbay Adnan Uygun ile konuştuğunu anlatan Uzun, 'İlçe emniyet müdürlüğünden oraya ilk giden polis memuru bendim. Rütbeli askerlere yolu neden kapattıklarını sordum. Yarbay, 'Hükümete darbe yapıyoruz, yönetime el koyuyoruz.' dedi. Ben ise anlamadım. 'Ne diyorsunuz?' dedim. 'Neyi anlamıyorsun darbe yapıyoruz.' dedi.' diye konuştu.
Uygun'un bu sırada telefonunla görüştüğü kişiye '30 saniyede bir araç geçişine izin vermelerini, halka darbe olduğunu söylemelerini ve tankların nerede kaldığını sorduğunu' aktaran Uzun, o sırada şeker hastası olduğunu ve su içmesi gerektiğini bahane ederek oradan ayrıldığını kaydetti.
Daha sonra köprüde İstanbul İl Emniyet Müdür Yardımcısı Kadir Alçıkaya ve Beykoz İlçe Emniyet Müdürü Mehmet Sururi Saydam'ı gördüğünü ve konuyu anlattığını ifade eden Uzun, tankların gelmemesi için barikat kurduklarını belirtti.
Uzun, 'Halka, askerlerin darbe yaptığını, devletimize sahip çıkmamız gerektiğini söyledim. 'Bize yardımcı olun, arkamızda durun.' dedim. Daha sonra insanlar ağaçlık alanlardan sel gibi otobana düşmeye başladı.' dedi.
Müşteki Hekim Bayrak, aracıyla FSM Köprüsü'nden geçerken darbe olduğunu duyduğunu anlatarak, aracından inip halkla beraber yolu kesen askerlerin üzerine yürüdüklerini kaydetti.
Askerlerin 'Gelmeyin' diyerek yere doğru ateş ettiğini ifade eden Bayrak, 'Yürümeye devam ettik, askerlerle yüz yüze gelecek pozisyona geldik. Bir şahısla burada arbede yaşandı, ateş edildi. Daha sonra tankın üzerine çıktım, içine girerek askerleri çıkarmaya çalıştım. Askerleri çıkaramayınca tank hareket etti. Düşmemek için tanktan atladım. Bu sırada benim tanktan atladığımı gören Adnan Uygun ateş etti ve beni ayağımdan vurdu.' şeklinde konuştu.
Kendini yaralayan sanığı teşhis etti
Müşteki Vedat Kaya, 15 Temmuz akşamında kahvede otururken TRT'de darbe bildirisini dinledikten sonra beraberindekileri kamyonuna bindirerek köprüye gittiğini anlattı.
Köprüde 'Ya Allah bismillah Allahuekber' diyerek askerlerin üzerine yürüdüklerini ifade eden Kaya, 'Askerler havaya yere ateş ediyordu. Daha sonra askerlere yaklaştık. 'Ne yapıyorsunuz?' dedim. Tulum giymiş bir asker, 'Herkes evine gitsin, darbe olmuştur, sokağa çıkma yasağı var.' dedi.' ifadelerini kullandı.
Askerlerin daha sonra diz çöktüğünü ve ateş ettiğini belirten Kaya, bir askerin kendisine nişan aldığını gördüğünü ve 'Sen kime nişan alıyorsun?' dediğini, askerin ise ateş ederek kendini yaraladığını söyledi.
Kaya daha sonra bu askerin eski Binbaşı Hanifi Ertosun olduğunu duruşma salonunda teşhis etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın avukatı katılma talebinde bulundu
Müşteki ifadelerinin ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın avukatı Ömer Faruk Karagüzel, Cumhurbaşkanı'nın devletin başı olduğunu ve bu sıfatla Türkiye Cumhuriyeti'ni ve Türk milletinin birliğini temsil ettiğini söyledi. Olay günü Cumhurbaşkanı'na yönelik planlanan ve işlenen suçların, Cumhurbaşkanlığı makamının temsil ettiği Türk milletinin birliğine ve diğer değerlerine de yönelik olduğunu vurgulayan Karagüzel, olaydan zarar gören Cumhurbaşkanı Erdoğan adına davaya katılma talebinde bulundu.
Duruşma, sanıkların ve avukatların taleplerinin alınmasıyla devam etti.
İDDİANAME
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca hazırlanan iddianamede, 15 Temmuz darbe girişiminde Fatih Sultan Mehmet Köprüsü'nün tek taraflı kapatılması için o bölgeye sevk edilen bir yarbay, bir binbaşı, bir yüzbaşı, bir üsteğmen, 10 uzman çavuş ve 47 er olmak üzere toplam 61 sanığın eylemlerine yer veriliyor.
Darbe girişimini protesto etmek için köprüye giden vatandaşlardan Hasan Kaya, İsmail Kefal ve Şükrü Bayrakçı'nın şehit edildiği, 31'i ağır 49 kişinin de yaralandığı ifade edilen iddianamede, bu olaylara ilişkin detaylar anlatılıyor.
Köprüde şehit olan Hasan Kaya'yı sanıklardan eski yarbay Adnan Uygun'un, İsmail Kefal'i uzman çavuşlar Ferhat Kaymakcı, Murat Berkmen ve Ebubekir Yücel'in kullandığı aracın tankla ezmesi sonucu hayatını kaybettiği belirtilen iddianamede, Şükrü Bayrakçı'yı ise Üsteğmen Mustafa Ceyhan ve uzman çavuş Seyit Ahmet Gündüz'ün öldürdüğü kaydediliyor.
İddianamede, tutuklu sanık yarbay Adnan Uygun'un 'Anayasayı ihlal', 'TBMM ile Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs' ve 'kasten öldürme' suçlarından dörder kez ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılması istenirken, 'silahlı terör örgütü üyeliği' suçundan 7,5 yıldan 15 yıla kadar, '40 kişiyi kasten öldürmeye teşebbüs etme' suçundan 690 yıldan bin 60 yıla kadar ve 'silahla kasten yaralama' suçundan da 6 yıldan 18 yıla kadar olmak üzere toplam 703 yıl 6 ay ile bin 93 yıl arasında değişen oranlarda hapisle cezalandırılması talep ediliyor.
Üsteğmen Mustafa Ceyhan ve uzman çavuş Seyit Ahmet Gündüz için de aynı suçlardan dörder kez ağırlaştırılmış müebbet, '31 kişiyi kasten öldürmeye teşebbüs, trafik güvenliğini tehlikeye sokma ve silahlı terör örgütüne yardım etme' suçlarından 541 yıl 6 aydan 838'er yıla kadar hapis cezası öngörülen iddianamede, uzman çavuşlar Ebubekir Yücel, Ferhat Kaymakcı ve Murat Berkmen'in de yine dörder kez ağırlaştırılmış müebbet, '39 kişiyi kasten öldürmeye teşebbüs, 3 kez hafif şekilde kasten yaralama ve silahlı terör örgütüne yardım etme' suçlarından da 680 yıl 6 aydan bin 51 yıl altışar aya kadar hapis cezasına çarptırılması isteniyor.
Sanıklar Caner Omay, Erçin Keskin, Gökhan Bolu, Hilmi Ertuğrul, Onur Yeniburgaz ve Muhammet Hanifi Ertosun'un, 'Anayasayı ihlal' ve 'TBMM ile Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs' suçlarından üçer kez ağırlaştırılmış müebbet, diğer suçlardan 541 yıl 6 aydan 838'er yıla kadar hapis cezasına çarptırılması talep edilen iddianamede, Ayhan Tüfekli, Azmi Alan, Bahadır Köse ve Oğuz Aktürk'ün de benzer şekilde üçer kez ağırlaştırılmış ve 7,5 yıldan 17'şer yıla kadar hapisle cezalandırılması öngörülüyor.
İddianamede, 45 sanığın da 'darbeye teşebbüs' suçlarından üçer kez ağırlaştırılmış müebbet ve 'silahlı terör örgütüne yardım etme' suçundan ise 7,5 ila 15 yıl arasında değişen oranlarda hapis cezasına çarptırılması isteniyor.
Paralel yapı-15 Temmuz (2016)-05 Temmuz (2017) 'İstanbul 15 sanık (ilk 61) Darbe Yap./Fatih Köprüsü İşgali' davası
(07 Ocak 2018, 13:36)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: