Ankara'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) Kara Kuvvetleri Komutanlığındaki 'mahrem yapılanması'na ilişkin aralarında askerlerin de olduğu 71 sanığın yargılandığı davaya, sanık savunmalarıyla devam edildi.
30.12.2017 19:05 Ankara'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) Kara Kuvvetleri Komutanlığındaki 'mahrem yapılanması'na ilişkin aralarında askerlerin de olduğu 71 sanığın yargılandığı davaya, sanık savunmalarıyla devam edildi.
25.12.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumlarındaki salonda görülen duruşmaya, sanıklar, müştekiler ve taraf avukatları katıldı.
Sanıkların kimlik tespitinin ardından iddianamenin özetinin okunmasıyla duruşmaya sanık Alpay Erdem'in savunmasıyla devam edildi.
İddianamede, FETÖ'nün Kara Kuvvetleri Komutanlığı mahrem hizmetler biriminde 'Alper' kod adıyla 'müdür yardımcısı' konumunda görev yaptığı belirtilen Erdem, üzerine atılı suçları kabul etmediğini belirterek, savunmasına gözaltına alınma sürecini ve bu süreçte yaşadığı süreci anlatarak başladı.
Gözaltında tutulduğu sürede işkenceye maruz kaldığını iddia eden Erdem, yaşadığı kötü muamele nedeniyle ilk ifadesinde verdiği bazı isimlerin ve bilgilerin gerçeği yansıtmadığını öne sürdü.
Erdem, eğitim hayatı boyunca devlet okullarında gittiğini belirterek, 'Üniversiteye hazırlık amacı ile Tümay dershanesine gittim. Bilkent Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği bölümünü burslu ve dereceyle kazandım. Üniversiteyi, 1999 yılında bitirdim. 2000-2002 yılları arasında TÜBİTAK İLTAREN de yazılım mühendisi olarak çeşitli projelerde çalıştım. 2013 yılından bu zaman kadar HAVELSAN'da çalıştım.' diye konuştu.
İddianamede yer alan Tokyo, Polonya, Pakistan ve ABD seyahatlerinin iş gereği olduğunu belirten Erdem, 'Alper' diye bir kod ismi kullanmadığını savundu.
'2016 yılında ByLock kullandığım gerekçesiyle kovuldum'
İddianamede, FETÖ'nün Kara Kuvvetleri Komutanlığı'nın mahrem hizmetler biriminde 'Veri Toplamakla Görevli Müdür Yardımcısı' olarak görev yaptığı belirtilen sanık Mevlüt Avşar, üzerine atılı suçların hiçbirini kabul etmediğini belirterek, emniyetteki sorgusunda işkence altında ifade verdiğini söyledi.
Üniversiteye hazırlama aşamasında Safranbolu'da başka seçeneği olmadığı için cemaatin evinde kaldığını ifade eden Avşar, 'Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesini kazandım. Burada da ilk yıl cemaat evinde kaldım. 1998-2002 yıllarında cemaat evlerinde kaldım. Sonrasında bu cemaatle bir bağım yoktur. Mezun olduktan sonra çeşitli basın yayın kurumlarında ve 2 yıl Aktif Haber isimli bir sitede çalıştım. Basın Yayın Enformasyon kurumuna geçtim ve burada da çeşitli birimlerde çalıştım. Son olarak 2013 yılında Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumuna girdim. Buradan da Haziran 2016 yılında ByLock kullandığım gerekçesiyle kovuldum.' diye konuştu.
İddianamede, kendisine FETÖ'nün tepe yöneticilerinden Osman Hilmi Özdil'le telefon irtibatının olduğuna dair ithamda bulunulduğunu öne süren Avşar, 'Bu kişiyi kesinlikle tanımıyorum, irtibatım yoktur.' dedi.
Sanık Ahmet Demirci de üzerine atılı suçları kabul etmediğini belirterek, 12 yıl boyunca söz konusu cemaate ait okullarda öğretmen olarak çalıştığını söyledi.
Demirci, 2011 yılından sonra bu örgütle hiçbir bağlantısının olmadığını ifade ederek, 15 Temmuz 2016 tarihine kadar bu cemaatin terör örgütü olduğuna dair hiçbir yargı kararının olmadığını, bu nedenle bu yapının içinde çalıştığını ileri sürdü.
Demirci, 2011 yılından itibaren bu örgüte bağlı hiçbir kurumda çalışmadığını ve faaliyet göstermediğini belirterek, 'İddianamede, Bank Asya'da hesabım bulunduğu ve talimat üzerine yüklü para transferi yaptığım iddia edildi. Benim Bank Asya'da hesabım vardı. Ancak talimatla bu bankaya para yatırmadım. Sadece banka hesabı üzerinden abimden 30 bin lira borç almıştım, onun transferi kaydı görünebilir. Bu parayı da 2 saat sonra çektim zaten' ifadesini kullandı.
Cemaate ait dersanelerde çalıştığı süre boyunca eğitim faaliyeti dışında kurban yardımı toplama ve gazete aboneliği gibi hiçbir çalışmaya katılmadığını iddia ederek, sadece 8 aylık bir süre Aktif Eğitim-Sen sendikasına üye olduğunu anlattı.
'Çocukları bırakacak bir yerimiz olmadığı için ikinci sınava girmedik'
İddianamede, FETÖ'nün Kara Kuvvetler Komutanlığı mahrem hizmetler biriminde, Vehbi kod adıyla, 'Belge Enformasyon Yöneticisi' konumunda görev yaptığı belirtilen sanık Vasfi Aktaş, üniversiteyi Bursa'da Uludağ Üniversitesi Fizik bölümünde okuduğunu ve okula ailesinin evinden gidip geldiğini söyledi.
Herhangi bir dernek, vakıf, sendika gibi oluşumlara üyeliğinin bulunmadığını öne süren Aktaş, iddianamede belirtildiği üzere hiçbir şekilde kod isim kullanmadığını ve FETÖ üyesi olmadığını savundu.
Savunmasının ardından Mahkeme Başkanı Bahtiyar Çolak, sanığa, kendisinin ve eşinin 2009 ve 2010 KPSS sınavlarında Eğitim Bilimleri alanında yaptığı netleri sorması üzerine Aktaş, '2009 yılında yapılan KPSS sınavında eşim ve ben eğitim bilimlerinde 92 net yaptık. Ama eşimle netlerimiz aynı olması, doğru cevapların aynı olduğunu anlamına gelmez. Eşim yeni doğum yaptığı ve evde olduğu süreçte sıkı çalıştığı için 2010 yılında da 119 net yaptı. Tekrar edilen ikinci sınava da çocukları bırakacak bir yerimiz olmadığı için giremedik.' savunmasını yaptı.
Duruşmaya yarın sanık savunmalarıyla devam edilecek.
26.12.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları'ndaki salonda görülen duruşmaya, sanıklar, müştekiler ve taraf avukatları katıldı.
İddianamede, FETÖ'nün Kara Kuvvetleri Komutanlığı mahrem hizmetler biriminde 'öğrenci' konumunda görev yaptığı belirtilen sanık eski Üsteğmen Cihan Çaylan, detaylı savunmasını daha sonra yapacağını belirterek, Kara Kuvvetleri Komutanlığı Güvenlik ve Siber Savunma Şube Müdürlüğü Kara Ağı Güvenlik Kayıtları İnceleme ve Gözlem Subayı olarak çalıştığını söyledi.
Kendisi aleyhinde beyanda bulunan Mahmut Sami Kılıç'ı tanımadığını ve kendisine iftira atıldığını öne süren Çaylan, Kılıç'ın örgüt üyesi olduğu için kendisinden intikam almak adına bu suçları isnat ettiğini savundu.
Çaylan, kendisinin FETÖ/PYD üyesi olmadığını hatta bu örgütle etkin mücadele ettiğini iddia ederek, şöyle konuştu:
'Ben FETÖ ile mücadele etmiş biriyim. Bununla ilgili de görevler aldım. Malumunuzdur bu örgüt, kendisine bağlı olan öğrencilerin notlarını yükselterek öne çıkartma, kendilerinden olmayan öğrencilerin de notlarını düşürerek tasfiye etme operasyonları yaptı. Bu konu kamuoyunda da gündeme gelmiştir. Harp okulu komutanlığının Kara Kuvvetlerine gönderdiği yazı üzerine, çalıştığım birimde toplantılar yapılmış ve çeşitli tedbirler alınmıştır. Bu tedbirlerden biri benim teklifimle kurulan 'güvenlik duvarı' sistemidir. Bu sistemi kurduktan sonra bahsedilen sıkıntılar bir daha yaşanmamıştır.'
Çaylan, 15 Temmuz darbe girişimini yıllık izin kapsamında tatil için Samsun'a giderken yolda öğrendiğini ileri sürerek, darbe girişimiyle ilgili olarak ilk önce kısım amirini aradığını ve olay kapsamında bilgi alışverişinde bulunduğunu söyledi.
'Adil Öksüz ile 121 kez ortak baz istasyonu sinyali vermişsiniz'
Sanık İsmail Koca ise hakkında yapılan suçlamaları kabul etmediğini belirterek, hazırlanan iddianamede de 'konumu tam olarak bilinememekte' ifadesinin kendisinin örgüte üye olmadığının göstergesi olduğunu iddia etti.
İddianamede FETÖ üyesi olduğuna ilişkin 3 delil gösterilmeye çalışıldığını dile getiren Koca, belirtilen delillerin kendisinin hiçbir şekilde FETÖ/PDY üyesi olduğunun göstergesi sayılamayacağını savundu.
İddianamede FETÖ üyesi olduğuna dair somut hiçbir delil bulunmadığını öne süren Koca, 'Delil olarak gösterilen uluslararası aramaların içeriğine bakılması gerekiyor. İçeriğine bakılmaksızın yaptığım 89 uluslararası görüşmenin sadece arama sayısı olarak iddianamede gösterilmesinin şahsıma suç isnat etmek üzere yapıldığını düşünüyorum. Havelsan'da çalışıyorum ve burada yürütülen birçok uluslararası projelerde çalışıyordum. İşim göz önüne alındığında bu görüşmelerin normal olduğunu düşünüyorum.' şeklinde konuştu.
Koca, 2003'ten 2016'ya kadar Türkiye'nin en büyük bilişim kurumu olan Havelsan'da çalıştığını belirterek, delil olarak kayıtlara geçen ortak baz istasyonu kullanımının da söz konusu sanıklarla aynı ortamda bulunmasından kaynaklanabileceğini iddia etti.
Savunmasının ardından savcı Cemalettin Şimşek'in, 'Adil Öksüz ile 121 kez ortak baz istasyonu sinyali vermişsiniz, ne söyleyeceksiniz?' sorusu üzerine Koca, 'Ben belli zamanlarda Cepa AVM'nin arkasında, Kızılay'da ve Anteres AVM'nin oradaki ETİ Maden İş Merkezi'nde görevlerde bulundum. Kalabalık yerlere yakın çalışma ortamlarında bulundum. Ben buralarda çalışırken Adil Öksüz oraya geldiyse, pastanede yemek yediyse ben bunu bilemem. Benim onunla ilişkim söz konusu değil.' ifadesini kullandı.
Sanık Burak Oytun Yılmaz, etkin pişmanlık hükümlerinden yararlandığını dile getirerek, 2016 mayıs ayında Bingöl İl Tarım Müdürlüğüne ziraat mühendisi olarak atandığını söyledi.
Ekim 2016'da bakanlık oluru ile görevden uzaklaştırıldığını ifade eden Yılmaz, 'Bu zamana kadar yaptıklarımın suç olduğunu düşünmedim. Devletime her zaman sadık oldum. Ben de herkes gibi bu yapıya dinimizi yaymak için girdim. Bu yapıyla lise yıllarında tanıştım. Liseyi, bu yapıya yakınlığı ile bilinen İzmir Yamanlar Koleji'nde okudum. Üniversite döneminde de aileme çok yük olmamak için cemaat abilerinin evi olarak bilinen yerlerde kaldım. Herkesin bildiği klasik cemaat sohbetlerine katıldım. Bu yapıya herhangi bir para yardımım olmadı.' savunmasını yaptı.
Yılmaz, en son Yenimahalle ilçesindeki Şentepe semtinde kaldığı cemaat evini TEM şubedeki sorgusunda teşhis ettiğini belirterek, 'Evin genel ihtiyaçlarını Atıf isimli şahıs karşılıyordu. Askere gidene kadar Atıf isimli şahısla muhatap oldum. 15 günde bir eve cemaat yapılanması içerisinde bulunan şahıslar toplantı ve sohbet için geliyorlardı. Bu toplantılara gelen kişileri de Atıf tanıştırıyordu ve takma isimler kullanıyorlardı. Atıf bana gelen misafirlere mesleklerini ve adlarını sormamam gerektiğini söylüyordu. Askerden sonra bu yapıyla bir iletişimim olmamıştır.' şeklinde konuştu.
Söz konusu ev abisi Atıf adlı şahsın telefonuna ByLock programı indirdiğini kaydeden Yılmaz, programı 4-5 ay kullandığını ve ardından sildiğini iddia etti.
Sanık eski Yüzbaşı İrfan Yörük de örgütle 1998'de üniversite sınavına hazırlanacağı dönemde Adana'da gittiği Işık Dersanesi'nde tanıştığını söyledi.
Dersanede cemaat üyelerinin kendisini eve ders çalışmaya çağırdıklarını, o dönem onun dışında bir faaliyetinin olmadığını öne süren Yörük, asker olduktan sonra tayin olduğu her ilde örgütün kendisiyle iletişime geçtiğini kaydetti.
'Güvenlik nedeniyle bana 'İlker' kod adını verdiler'
Yörük, 2010'da Ankara'daki istihbarat okuluna tayininin çıktığını dile getirerek, 'Aynı okul içerisinde birlikte çalıştığım Üsteğmen Hamza Göçer isimli arkadaşım bana 'Ben abilerin olduğu cemaat sohbetlerine gidiyorum, sen de gel.' diye teklifte bulundu. Bunun üzerine Hamza ile birkaç kere Keçiören tarafında bulunan evli ve hatırladığım kadarıyla 2 çocuğu olan öğretmen olarak çalışan birinin evine gittik. Burada Hamza, ben ve cemaat abisi ile sohbet ettik. Risaleler okuduk, cemaat faaliyetleriyle ilgili sohbetler yapıyorduk.' diye konuştu.
Kara Kuvvetleri Karargahı Kuvvet Komutanı Emir Subayı Yardımcılığına 2011'de tayininin çıktığını ifade eden Yörük, 'Bu görevi yaparken de Keçiören ilçesindeki cemaat evine gittim. Buradaki abi bana 'Seninle artık ben ilgilenmeyeceğim, ilgilenecek arkadaşlarla bugün tanışacaksın.' dedi. Serhat ve Emre isimli şahıslar ile tanıştım. Tanıştığımda bana 'Bizim ile irtibatlı olacaksın ve biz seni arayacağız, seni aradığımızda sana 'İlker abi nasılsın?' diye hitap ederek konuşacağız.' dediler ve bunun güvenlik nedeniyle olduğunu söylediler.' dedi.
Yörük, tanıştığı abilerin kendisine sürekli evlenmesi yönünde telkinlerde bulunduğunu belirterek, cemaat içerisindeki evliliklerden sorumlu Salih adlı kişinin kendisini evlendirmeye çalıştığını ancak aracı olduğu kişilerle anlaşamadığını ve evlenmediğini iddia etti.
Duruşma sanık savunmalarıyla devam etti.
28.12.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumlarındaki salonda görülen duruşmaya sanıklar, müştekiler ve taraf avukatları katıldı.
Sanık savunmalarının tamamlanmasının ardından iddia makamından mütalaasını alan mahkeme heyeti, müzakere için verilen aranın ardından ara kararları açıkladı.
Mahkeme heyetinin oy birliği ile aldığı kararı açıklayan Mahkeme Başkanı Bahtiyar Çolak, sanık Murat Turan Coşkun hakkında yakalama müzekkeresi çıkarılmasına, örgüt hiyerarşisinde 'müdür' konumunda olduğu belirtilen firari sanık Nedim Durmuş hakkında kırmızı bülten çıkarılması için ilgili kurumlara müzekkere gönderilmesine, ByLock kullanıcısı sanıklar yönünden ise HTS ve internet trafik raporlarının istenilmesine karar verildiğini açıkladı.
Tutuklu sanıklardan Ersin Pekdemir, Alpaslan Aydemir, Mustafa Başköylü, İsmail Koca, Cihan Çaylan, Sami Akgümüş, İbrahim Dinç, Yunus Can, Gökhan Şenay, Burak Oytun Yılmaz ve Selim Gürel'in adli kontrol şartıyla tahliyesine karar veren mahkeme, diğer tutuklu sanıkların ise mevcut delil durumunu göz önünde bulundurarak tutukluluk halinin devamına hükmetti.
Davanın görülmesine 17, 18 ve 19 Nisan 2018 tarihlerinde Ankara Adliyesi'nde devam edilecek.
İDDİANAME
İddianamede, sanıklardan Hasan Demir, Kutluhan Yılmaz, Ahmet Sakınan ve Süleyman Bahçeci'nin, 'silahlı terör örgütü yöneticiliği' suçundan 22,5 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması, 66 sanığın ise ''silahlı terör örgütüne üye olma' suçundan 15 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması isteniyor.?
İddianamede şüpheli olarak yer almasına rağmen soruşturma aşamasında etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanarak bildiklerini adli makamlarla paylaşan M.S.K. hakkında ise cezalandırmaya yer olmadığına karar verilmesi talep ediliyor.
Paralel yapı-06 Ağustos (2017) 'Ankara 71 sanık TSK Kara Kuvvetleri/Mahrem İmamlar Yapılanması' davası
(30 Aralık 2017, 19:05)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: