İstanbul'da, FETÖ Medya yapılanmasına ilişkin aralarında Nazlı Ilıcak, Ahmet ve Mehmet Altan'ın bulunduğu altısı tutuklu yedi sanığın yargılandığı davaya devam edildi. Davada mütalaasını açıklayan Cumhuriyet Savcısı, Ahmet Altan, Mehmet Altan ve Nazlı Ilıcak'ın ağırlaştırılmış müebbet hapsini istedi. Bu mütalaaya karşı savunma yapan sanıklar masum olduklarını dile getirdiler. Tutukluluklara devam kararı verilen duruşma 12 Şubat 2018'e ertelendi.
17.12.2017 14:47 İstanbul'da, FETÖ Medya yapılanmasına ilişkin aralarında Nazlı Ilıcak, Ahmet ve Mehmet Altan'ın bulunduğu altısı tutuklu yedi sanığın yargılandığı davaya devam edildi. Tutuklu sanıkların bu hallerinin devamına hükmedildi.
11 Aralık'ta İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmaya, tutuklu sanık Nazlı Ilıcak, Şükrü Tuğrul Özşengul, Yakup Şimşek getirildi. Ahmet Altan ve Mehmet Altan ise tutuklu bulundukları cezaevinden Sesli ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla duruşmaya katıldı. Tutuksuz sanık Tibet Murat Sanliman da duruşmada hazır bulundu. Gazeteciler Yasemin Congar ve Hasan Cemal de duruşmaya izleyici olarak katıldı.
Sanık ve sanık avukatlarının talepleri alındıktan sonra mahkeme heyetince ara karar açıklandı.
Mevcut delil durumu ve istenen cezalara göre tutuklu sanıkların bu hallerinin devamına hükmeden heyet, Başbakanlık kurumunun, 'sanıkların mal varlıklarına el konulması' talebini reddetti.
Başbakanlık kurumunun müdahillik talebinin daha sonra değerlendirilmesine karar veren heyet, duruşmayı 12 Şubat 2018'e erteledi.
DETAYLAR
FETÖ medya yapılanmasına ilişkin İstanbul 26'ıncı Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davada, cumhuriyet savcısının mütalaasında tutuklu sanıklar Ahmet Altan, Mehmet Altan, Nazlı Ilıcak, Fevzi Yazıcı, Yakup Şimşek ve Şükrü Tuğrul Özşengül'ün ağırlaştırılmış müebbet, davanın tutuksuz tek sanığı Tibet Murat Sanlıman'ın ise 15 yıla kadar hapsini istemesinin ardından sanıklar ve avukatları savcının mütalaasına karşı savunma yaptı.
ILICAK VE ALTAN KARDEŞLERİN TUTUKLULUK HALİ DEVAM EDECEK
Ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, mevcut delil durumu, atılı suçlamaların mahiyeti ve öngörülen ceza miktarını göz önüne alarak, 6 sanığın tutukluluk hallerinin devamına karar verdi. Başbakanlık avukatlarının sanıkların mal varlıklarına tedbir konulmasını talebini reddeden mahkeme, eksikliklerin giderilmesi için duruşmayı 12 Şubat 2018'e erteledi.
SAVCI, MÜEBBET İSTEMİŞTİ
Duruşmanın öğleden önceki oturumunda mütalaasını açıklayan cumhuriyet savcısı, tutuklu 6 sanığın 'anayasayı ihlal' suçundan 1'er kez ağırlaştırılmış müebbet hapsini talep ederken, sanık Tibet Murad Sanlıman'ın ise 'örgüte üye olmamakla birlikte örgüte bilerek ve isteyerek yardım etmek' suçundan 15 yıla kadar hapisle cezalandırılmasını talep etti.
AHMET ALTAN'IN ERDOĞAN ALEYHİNDE YAZILAR YAZDIĞI BELİRTİLDİ
Mütalaada, sanık Ahmet Altan'ın kapatılan Taraf gazetesinde genel yayın yönetmenliği yaptığı, terör örgütü yöneticilerinden Said Sefa'nın başında bulunduğu 'haberdar.com' isimli sitede yazılar yazdığı, başında bulunduğu Taraf gazetesinde 'Balyoz darbe planına' ilişkin haberlerin yayınlandığı, bir tanık ifadesinde medya unsurunun en güç ismi Alaeddin Kaya'nın Gülen ile medya mensuplarının ilişkisini sağladığı, bu kapsamda Ahmet Altan, Mehmet Altan ve Nazlı Ilıcak gibi gazetecilerin örgütün elebaşısı Gülen ile arasındaki ilişkiyi sağladığını öne sürdüğü belirtildi. Ahmet Altan'ın Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın aleyhinde ve darbe girişimine hazırlamak amacıyla birçok yazılar yazdığı kaydedildi.
'MEHMET ALTAN O SORUŞTURMAYA NEDEN DAHİL EDİLMEDİ?'
Mütalaada, sanık Mehmet Altan'ın da örgütün üst düzey yöneticileri Alaeddin Kaya, Hidayet Karaca, Cemal Uşak, Mustafa Yeşil, Önder Aytaç ile irtibatlı olduğu, evinde yapılan aramada 1 doların ele geçirildiği, FETÖ şüphelisi polislerin yaptığı sözde 'Kudüs Ordusu terör örgütü' soruşturmasında herkes herhangi bir delil aranmaksızın soruşturmaya şüpheli olarak dahil edilirken, Mehmet Altan'ı soruşturmaya dahil etmediklerine değinildi.
'KOZA İPEK GRUBUNDAN 342 BİN TL HAVALE ALDI'
Sanık Nazlı Ilıcak'ın da FETÖ ile iltisaklı gazetelerde yazılar yazdığı, 2012 yılında 'Her taşın altında The Cemaat mi var?' isimli bir kitap yazdığı, söz konusu kitapta örgütün eylemleri konusunda dezenformasyon faaliyetinde bulunduğu, sosyal medya hesaplarından örgütün propaganda aracı olan sosyal medyadaki hesapları sürekli olarak paylaştığı, örgütün yöneticileri olan Ekrem Dumanlı, Halit Esendir, Harun Tokak ve Akın İpek ile irtibatlı olduğu, Koza İpek grubundan 15 ayrı işlemde toplam 342 bin TL havale aldığı anlatıldı.
'ÜST DÜZEY YÖNETİCİLERLE İRTİBATI TESPİT EDİLDİ'
FETÖ'nün yayın organı olarak belirtilen 'Samanyoluhaber.com' adlı internet sitesinde köşe yazarlığı yapan sanık Şükrü Tuğrul Özşengül'ün 'Bir şey diyeceğim kızmayın' başlıklı yazısında terör örgütüne yönelik soruşturmalara atıflar yaptığı, örgütün en üst düzey yöneticilerinden Abdullah Aymaz ile irtibat kaydının olduğu ve darbe girişimini önceden bildiği ifade edildi.
'FETÖ ELEBAŞININ ÇAĞRISI ÜZERİNE BANK ASYAYA PARA YATIRMIŞ'
Sanık Fevzi Yazıcı'nin kapatılan Zaman Gazetesi'nin görsel yönetmen-grafik tasarım sorumlusu olduğu, FETÖ lideri Fetullah Gülen'in çağrısı üzerine 31 Aralık 2013 ile 24 Aralık 2014 arasında Bank Asya hesabında 22 bin 363 TL artışın tespit edildiği, FETÖ ile iltisaklı olduğu ortaya çıkan Pak Medya İş Sendikası üyesi olduğu belirtildi.
'BANK ASYA HESABINDA 45 BİN LİRALIK ARTIŞ TESPİT EDİLDİ'
Sanık Yakup Şimşek'in Zaman Gazetesi'nin marka pazarlama direktörü olduğu, ikametinde yapılan aramalarda FETÖ lideri Gülen tarafından yazılmış örgütsel doküman niteliğindeki kitapların ele geçirildiği, eşi Fatma Şimşek'in Bank Asya hesabında 31 Aralık 2013 ile 24 Aralık 2014 tarihleri arasında 45 bin 527 TL'lik artış olduğu, örgütün üst düzey yöneticilerinden Hidayet Karaca, Hüseyin Kara, Abdullah Aymaz, Alaaddin Kaya, Halit Esendir, Selman Kuzu ve Ahmet Kirmiş ile irtibat kayıtlarının bulunduğu kaydedildi.
'17-25 ARALIK SÜRECİNDEN SONRA REKLAM İŞLERİNİ ÜSTLENMEYE DEVAM ETTİ'
Reklam ajansı sahibi olan ve terör örgütüyle süreklilik arz edecek şekilde organik bağı bulunduğuna dair yeterli tespite ulaşılamayan sanık Tibed Murat Sanlıman'ın HTS kayıtlarından örgütün üst düzey yöneticisi olan Ekrem Dumanlı ile iletişim kaydının bulunduğu, Zaman Gazetesi'nin 'Sükutun çığlığı' adlı reklam filminin yapımını üstlendiği, 17-25 Aralık 2013 süreci olarak bilinen terör örgütünün yolsuzlukla mücadele adı atında devamlı eylemlerinden olan kumpaslar kapsamındaki faaliyet sürecinden sonra örgütün yayın organlarının reklam işlerini üstlenmeye devam ettiği, gazete çalışanı örgüt mensuplarıyla samimiyet ilişkisi de göz önüne alınarak reklam içeriğini reklamla verilen mesaj içeriğini bildiğine dair kanaat oluşmadığı ancak bilerek ve isteyerek terör örgütünün faaliyetlerine yardım ettiği belirtildi.
NAZLI ILICAK: FETÖ'NÜN AMACINI BİLMİYORDUM
Savcının esas hakkındaki mütalaasına karşı savunmasını yapan Gazeteci Nazlı Ilıcak, 'Önceden bildiğim darbeyi desteklediğim iddia ediliyor. Ben zaten terör örgütü üyeliği suçlamasıyla tutuklanmıştım. Bu davaya konu program ortaya çıkınca darbeci de ilan edildim' diyerek savunmasına başladı. Terör örgütü FETÖ'nün amacını bilmediğini söyleyen Ilıcak, kendisini 20-30 yıldır tanıyan arkadaşlarının da 'Nazlı Ilıcak'tan darbeci çıkmaz' diyerek kendisi hakkında tanıklık yaptığını anlattı. Firari eski savcı Zekeriya Öz ile yaptığı röportaja da değinen sanık Ilıcak, 'Röportaj yaptığımda Zekeriya Öz HSK tarafından açığa alınmıştı. Öz'ün, Dubai gezisini bir işadamının finanse ettiği iddia ediliyordu. Bunun FETÖ'ye ilgisi yok' ifadelerini kullandı. 'Ben yolsuzluk yapanların hesap vermesini istedim' diyen Nazlı Ilıcak, 17-25 Aralık ile ilgili gazetelerin attığı manşetleri tek tek duruşma salonunda okudu.
'AK PARTİYE OY VERDİM, DESTEKLEDİM'
Ilıcak, 'Yargıya beslediğim güvenden dolayı, dosyaların kapanmasını istemediğim için FETÖ'ye hizmet mi etmiş oluyorum? Bugün ABD'de bulunan Reza Sarraf Davası'yla ilgili gazeteler ve köşe yazarları benzer konuları işliyor. 'Dosyalar kapatılmasın' dedim. Vatanımı sevdiğim için söyledim. Dürüst bir gazeteci olduğum için bunu yazdım. Ben Ak Partiyi destekledim. Ak partiye oy verdim. Sonra yolsuzluk iddiaları ortaya çıktı. Konu yargıya intikal etsin istedim. Hakkında iddialar bulunan kişiler yargılansın istedim. Demokrasiler de hesap vermek doğal bir hadisedir' ifadelerini kullandı.
'TERÖR ÖRGÜTÜNÜ FETÖ'YE TERCİH EDERİM'
Ilıcak, 'FETÖ'yü terör örgütü olarak görüyorum. 15 Temmuzdan önce bilmiyordum. Ama terör örgütü devleti ele geçirmeye çalışmaz. Oysa FETÖ devleti ele geçirmeyi amaçlamıştır. Terör örgütünü, FETÖ'ye tercih ederim. Bu çok tehlikeli bir şey. Hukukta iddialar somut iddialara dayanır. Niyet okumaya değil. FETÖ üyesi değilim. FETÖ'nün amacının devleti ele geçirmek olduğunu bilmiyordum. Benim gazetede yazdığım yazı ile attığım tweetlerin FETÖ'nün amacıyla ne ilgisi olabilir' diye konuştu.
'BEN ERDOĞAN'NDAN NEFRET ETMEDİM'
Ilıcak, 'FETÖ hükümete öfke duyuyor. İşi darbe teşebbüsüne kadar getirdi. Ben Recep Tayyip Erdoğan'dan nefret etmedim. Yazdığım yazılarda hakaret yok. Hakkımda bir tek hakaret davası yok. Benim amacım siyasi iktidarın yanlışlarını söylemek, yanlıştan döndürmek, ikaz etmektir, kamuoyu adına denetim yapmaktır' şeklinde konuştu.
'BEN SİNSİCE HAREKET EDEN BU ÖRGÜTÜ DOĞRU TEŞHİS EDEMEDİM'
Darbeyi önceden bilmediğini, örgütten talimat almadığını buna ilişkin de delil olmadığını kaydeden sanık Ilıcak şunları söyledi: 'Ben bir suç işlemedim. Sadece yazı yazdım, tweet attım. Onların bilmediğim amaçlarına hizmet etmedim. Bana 'FETÖ'nün amacını 17-25 Aralık'ta da mı anlamadın?' diye sora bilirsiniz. Hayır anlamadım. Bülent Arınç bile attığı tweetinde 'Silahlı terör örgütünün Fethullahçı olduğunu o gece öğrendim, bana ahmak diyebilirsiniz' diyor. Ahmet Davutoğlu da 'Kim rüşvet almışsa hesap verme yeri Türkiye Cumhuriyeti Mahkemeleridir' şeklinde beyanı var. O dönem bakanlar istifa ettiler. Bakanlar suçsuzsa niye istifa ettiler. Yargı önünde hesap versinler' dedim. Ben sadece yolsuzluk konusuyla ilgilendim. Ben sinsice hareket eden bu örgütü doğru teşhis edemedim'
TAHLİYESİNİ VE BERAATİNİ İSTEDİ
15 Temmuz'dan önce kendisiyle ilgili kaçacağına yönelik yazılar yazıldığı anlatan Ilıcak, 'Ben burdayım Türkiye'deyim. Vatanımı çok seviyorum' dedim. Bu bir gazeteci polemiğiydi. Şimdi de kaçacağım iddiası var. Suçun sübut bulmadığı için beraatimi talep ediyorum. 70 yaşındaki 40 yıllık bir gazetecinin tutuklu bulunmasının zorlukları da gözönüne alınarak tahliye mi talep ederim' dedi. Duruşmaya saat 14.00'a kadar ara verildi.
TUĞRUL ÖZŞENGÜL: DARBECİLİK İDDİASINI REDDEDİYORUM
Tutuklu sanıklardan Şükrü Tuğrul Özşengül, 15 Temmuz darbe girişimini öğrendikten sonra 'Annemin ölüm haberini almış gibi üzüldüm' dediğini belirterek 'Hala darbeci olmakla suçlanıyorum. Ben daha önce bütün televizyon programlarına çıkarak düşünce özgürlüğü kapsamında konuştum, Anayasal hakkımı kullandım. Söylediklerimin hepsinin arkasındayım' dedi.
'Darbecilik iddiasını reddediyorum, kabul etmiyorum' diyen sanık Özşengül, 20 gün önce kalp krizi geçirdiğini belirterek sağlık durumuyla ilgili bilgi verdi. Özşengül 'Tutukluluğumun devamı demek ölüm fermanımı imzalamak demek. Beraatime ve sağlık durumumdan dolayı tahliyeme karar verilsin' diye konuştu.
MEHMET ALTAN SAVUNMA İÇİN SÜRE İSTEDİ
Sanıklardan Mehmet Altan da, esas hakkındaki savunmasını yapmak için süre istedi ve savcının mütalaasını eleştirdi. Mehmet Altan, Başbakanlığın mal varlığına el konulması talebiyle ilgili de, 'Ben devlet memuruyum. Kazancım, mal varlığım zaten devletin kontrolü altında. Mal varlığı bildirimimi hep yapıyorum' ifadelerini kullandı.
AHMET ALTAN: BU NEYİ AMAÇLIYOR?
Sanık Ahmet Altan da, Başbakanlığın mal varlıklarına tedbir konulması talebini eleştirerek 'Bunun gerekçesi, amacı nedir? Neyi amaçlıyor? Sindirme ve korkutma amacı var' ifadelerini kullandı ve esas hakkındaki savunmasını yapmak için süre istedi.
AVUKATLAR DA TAHLİYE TALEBİNDE BULUNDU
Duruşmada söz alan avukatlar da müvekkillerinin tahliyelerini talep etti. Duruşmaya verilen aranın ardından mahkeme heyeti taleplere ilişkin ara kararını açıkladı.
TUTUKLULUĞUN DEVAMINA KARAR VERİLDİ
Mahkeme heyeti, Başbakanlığın sanıkların mal varlıkları üzerine tedbir kararı konulması talebini reddetti. Mahkeme heyeti, tutuklu sanıklar Ahmet Altan, Mehmet Altan, Nazlı Ilıcak, Fevzi Yazıcı, Yakup Şimşek ve Şükrü Tuğrul Özşengül'ün suçun vasfı ve mahiyeti, kuvvetli suç şüphesi gerekçeleriyle sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar verdi.
Mahkeme sanıklara ve avukatlara esas hakkında beyanda bulunmaları için duruşmayı 12 Şubat'a erteledi.
İŞTE MÜTALAA'NIN DETAYLARI
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimini önceden bildikleri iddiasıyla yargılanan Mehmet Altan, Ahmet Altan ve Nazlı Ilıcak'ın da aralarında bulunduğu 7 sanığın yargılandığı davaya ilişkin açıklanan mütalaanın detayları ortaya çıktı.
Cumhuriyet Savcısı Eray Akkavak tarafından hazırlanan ve mahkemeye sunulan 18 sayfalık mütalaada, FETÖ'nün yapısı ve medya içerisindeki faaliyetlerine yer verildi.
Davanın sanıklarının örgüt içerisinde yer aldığı anlatılan mütalaada, '(Sanıkların) Daha önceki örneklerinden farklı ve ilk olacak şekilde anayasal düzeni hedef alan terör örgütünün eylemlerinden biri olarak örgütün silahlı kuvvetler içerisine sızmış grup içerisindeki bir kısım hücrelerinin harekete geçirilmesi suretiyle gerçekleşmiş, örgütün yalnızca asker ve polislerden oluşan silahlı ve kamu görevlisi görünümlü unsurları haricinde 'abi-imam' diye tabir edilen sivil unsurlar ile darbe girişiminden önceki süreçte ve darbe girişimi günü kalkışmayı çağrıştırıcı, destekleyici ve toplumun darbeye karşı koymamasını telkin edici söylemlerde bulunarak, bir bütün olarak hiyerarşik bağlılık ve örgütsel emir komuta zinciri içerisinde darbe girişimine iştirak ettiklerinin kabulü gerekmiştir.' denildi.
Darbe girişiminde yer alan kamu görevlileri haricinde, kalkışma öncesi ve gününde eylemleri tespit edilen ve terör örgütündeki hiyerarşik yapıya dahil olan veya dahil olmayarak birlikte örgüt adına faaliyet gösteren, bilerek yardım eden medya unsurlarının da silahlı unsurlar gibi kalkışma girişiminin faili oldukları vurgulanan mütalaada, etki gücü bulunan medya unsurlarının da eylemleriyle darbe girişimi üzerinde silahlı unsurlarla birlikte ortak hakimiyet sağladığı belirtildi.
Mütalaada, sanıkların tek tek dava konusu eylemlerine yer verilerek, sanık eski Polis Akademisi Öğretim Görevlisi Şükrü Tuğrul Özşengül'ün örgüte müzahir 'samanyoluhaber' sitesinde yazarlık yaptığını, sanığın örgütün üst düzey yöneticisi olan Abdullah Aymaz ve 'Fuatavni' hesabının kurucuları arasında yer alan Said Sefa ile irtibatının bulunduğu, yine sanığın kullandığı twitter hesabında 'çok ciddi askeri darbe kokusu var havada' şeklinde paylaşımda bulunduğu aktarıldı.
Sanık Özşengül'ün darbe girişimi günü internet üzerinden yayın yapan STV kanalında 'Özgürlük zamanı' isimli programa katılarak, kalkışmayı destekleyen övücü söylem ve açıklamalar da yaptığı ayrıca darbecilere karşı sokağa çıkan halka karşı telkinlerde bulunduğu anlatılan mütalaada, tüm dosya kapsamı ile birlikte değerlendirildiğinde sanığın 'anayasayı ihlal' suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılması talep edildi.
Sanık Fevzi Yazıcı'nın da örgüte müzahir Zaman gazetesinde görsel yönetmen-grafik tasarım sorumlusu olarak görev yaptığı, örgüt talimatı sonrasında Bank Asya'daki hesabında yüklü miktarda artış olduğu, örgüte müzahir olan ve KHK ile kapatılan sendikaya üye olduğu belirtilen mütalaada, sanık Yakup Şimşek ile ilgili olarak da örgüte müzahir Zaman gazetesinde marka pazarlama direktörü olarak çalıştığı, sanığın ikametinde yapılan aramada örgüt elebaşısı Gülen'in yazmış olduğu örgütsel dokümanların ele geçirildiği, yine örgüt talimatı sonrasında sanığı eşinin Bank Asya'ya para yatırdığı çocuklarının da yeni hesap açtığı, sanığın örgütün üst düzey yöneticileri Abdullah Aymaz, Hidayet Karaca, Hüseyin Kara, Alaaddin Kaya, Halit Esendir, Selman Kuzu ve Ahmet Kirmiş ile irtibatlı oldukları kaydedildi.
Darbe çağrışımı yapan reklam filmi
Mütalaada, örgütün yayın organı Zaman gazetesinin 2015 yılı güz dönemine ait kısa reklam filminin 'Zaman TV' isimli youtube kanalında 'Zaman gazetesi reklam filmi -Sükutun Çığlığı- Ekim 2015' ismiyle 5 Ekim 2015 günü bir dakika süreli olarak yayınlanan ve bebeği normal doğum süresine göre 9 ay 10 gün sonra (15 Temmuz 2016) darbe iması çağrıştıran ve 20 saniye süren reklam filminde olağanüstü ve tehdit durumlarında uyarı amaçlı çalınan siren sesleri eşliğinde boş görünümlü binaların, insansız sokakların olduğu terk edilmiş izlenimi veren bir yerleşim yerinin havadan çekilmiş görüntüleriyle başladığı, ardından gülen bir yeni doğmuş bebeğin ekrana geldiği, akabinde askeriyenin kullanmış olduğu zırhlı araçlara ait top sesi eşliğinde Zaman gazetesinin logosunun göründüğü, bu kısa reklam filminin sonunda duyulan top sesinin, başlangıçta gösterilen yerleşim yerinin bombalandığı algısını oluşturduğunun tespit edildiği bildirildi.
Örgüte iltisaklı birçok suçtan hakkında soruşturma yürüten Ekrem Dumanlı'nın reklam filmi ile ilgili 'Sükutun çığlıklarından esinlenilerek hazırlanan reklam, hiçbir şey demeden çok şey söyleyecek' şeklinde söylemde bulunduğu anımsatılan mütalaada, FETÖ elebaşı Gülen'in vaaz ve sohbetlerinin paylaşıldığı internet sitesinde 'Sükutun çığlıkları' adlı Gülen tarafından yazılan bir kitabın kapak fotoğrafının paylaşıldığı kaydedildi.
Söz konusu reklam filmi ile örgütün 'şifreli ve bilinç altı mesaj verme' amacını taşıdığı, Zaman gazetesinin eski çalışanları olan tanık beyan ve değerlendirmesine göre de 9 ay 10 gün sonra darbe olacağı mesajını içerir reklam filminin 5 Ekim 2015 tarihinde yayınlandığı, söz konusu 9 ay 10 gün sonra yani 15 Temmuz 2016 tarihinde de kakışmanın gerçekleştiği anlatıldı.
Mütalaada, örgüte organik bağlı oldukları belirtilen sanıklar Yazıcı ve Şimşek'in, firari sanıklar Ekrem Dumanlı, Faruk Kardıç, Ali Çolak ve Mehmet Kamış ile birlikte söz konusu reklam filminin hazırlanıp yayınlanması ve anlatılan şekilde darbe girişimini önceden bilerek, darbe girişimine iştirak ettikleri gerekçesiyle sanıkların ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılması istendi.
Mütalaada, tutuksuz sanık Sanlıman'ın örgütün yayın organlarının reklam işlerini üstlendiği ancak örgüt adına eylemde bulunduğuna dair yeterli delil bulunamadığı aktarılarak, söz konusu reklam filminin sanığın kendisine ait reklam ajansı aracılığıyla yayınlandığı belirtildi. Mütalaada, sanığın 'örgüte üye olmamakla birlikte örgüte bilerek ve isteyerek yardım etmek' suçundan 15 yıla kadar hapisle cezalandırılması istendi.
Altan kardeşler
Sanık Ahmet Altan'ın FETÖ'ye müzahir olduğu gerekçesiyle kapatılan Taraf gazetesinde genel yayın yönetmenliği yaptığı, sanığın örgütün sosyal medyadaki hesabı olan 'fuat avni' tarafından propagandasının yapıldığı, yine terör örgütü yöneticilerinden Said Sefa'nın başında bulunduğu 'haberdar.com' isimli sitede yazılar yazdığı anlatılan mütalaada, sanığın başında bulunduğu Taraf gazetesinde Mehmet Baransu, Yıldıray Oğur ve Yasemin Çongar imzasıyla 'Balyoz darbe planına' ilişkin haberlerin yayınlandığı, bu konuyla ilgili soruşturma başlatılarak, TSK içerisindeki terör örgütü mensubu olmayan subayların tasfiye edilerek yerlerine örgüt mensubu subayların getirildiği kaydedildi.
Önceden örgütün üst düzey yöneticiliğini yapan ve daha sonra ayrılan Nurettin Veren'in ifadesine yer verilen mütalaada, Veren'in, medya unsurunu en güç ismini Alaeddin Kaya'nın olduğunu, bu şahsın Gülen ile medya mensuplarının ilişkisini sağladığı, bu kapsamda, Ahmet Altan, Mehmet Altan ve Nazlı Ilıcak gibi gazetecilerin örgüt elebaşı Gülen ile arasındaki ilişkiyi sağladığını öne sürdüğü belirtildi.
Alaeddin Kaya ile Taraf gazetesinin arasındaki bağın da anlatıldığı mütalaada, sanık Ahmet Altan'ın Alaeddin Kaya ile bir görüşmesini Mart 2012 yılında köşesine taşıdığı, bu yazısından sonra Kaya'nın tepkisi üzerine Ahmet Altan'ın örgüt elebaşısı Gülen'den özür dileyerek, 'Sırat köprüsünde sizi sırtımda taşırım' diye yazdığı kaydedildi.
Sanığın yazılarına yer verilen mütalaada, sanık Altan'ın Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın aleyhinde yazılar yazdığı hatta 12 Mayıs 2016 tarihli yazısında 'Sanırım kötü bir piyesin son perdesini seyrediyoruz. Bedeli biraz ağır oluyor ama biteceğini bilmek gene de iyi' şeklinde ifadeler kullandığı, yine sanığın darbe girişimine giden süreçte, örgüt tarafından planlanan darbe girişimine hazırlamak amacıyla birçok yazılar yazdığı ifade edildi.
Sanık Altan'ın, örgütün üst yöneticileri olan Önder Aytaç ve Ekrem Dumanlı ile de irtibatlı olduğu anlatılan mütalaada, yine örgütün yöneticilerinden olan Erkam Tufan Aytav'ın 'ByLock' yazışmalarına yer verildi. Bu yazışmalarda, Aytav'ın örgüt mensuplarıyla ilgili durumun 'Altanlar, Taha Akyollar, milletvekillerine...', 'işte onlara duyuracağız' dediği belirtilen mütalaada, sanığın diğer sanıklar Mehmet Altan ve Nazlı Ilıcak ile örgüte müzahir olduğu gerekçesiyle kapatılan Can Erzincan TV'de darbe girişiminden bir gün önce yaptıkları programın içeriğine yer verildi. Mütalaada, söz konusu programda Cumhurbaşkanı aleyhine sözler sarf edildiği, ülkedeki yapılanların askeri darbelerin önünü açtığını gibi söylemlerde bulundukları anlatıldı.
-'Mehmet Altan'ın şüpheli yapmamışlar'
Mütalaada, söz konusu programda sanık Mehmet Altan'ın 'Türkiye devleti içinde de muhtemelen bütün bu gelişmeleri dış dünyada daha fazla belgeleyen izleyen bir başka da yapı var. Onun ne zaman torbadan elini çıkaracağı nasıl elini çıkaracağı belli değil' dediği de bildirildi.
Sanık Mehmet Altan'ın da örgütün üst düzey yöneticileri Alaeddin Kaya, Hidayet Karaca, Cemal Uşak, Mustafa Yeşil, Önder Aytaç ile irtibatlı olduğu, sanığın evinde yapılan aramada 1 dolar bulunduğu anlatılan mütalaada, FETÖ şüphelisi polislerin yaptığı sözde 'Kudüs Ordusu terör örgütü' soruşturmasında, herkesi şüpheli yaparken, Mehmet Altan'ı soruşturmaya dahil etmedikleri kaydedildi.
Söz konusu olay mütalaada şu şekilde anlatıldı:
'Emniyete sızmış FETÖ mensuplarınca 'Selam Tevhid' soruşturması olarak bilinen sözde 'Kudüs Ordusu terör örgütü' soruşturmasında, Akabe Eğitim ve Kültür Merkezi'ne yönelik yapılan izlemede, sanık Mehmet Altan'ın 1 Haziran 2012'de saat 17.51'de geldiği, yine saat 20.04 çıktığı şeklinde tespitinin yapıldığı, ancak sözde soruşturmayı yürüten şüpheliler tarafından tespiti yapılan kişiler herhangi bir delil aranmaksızın soruşturmaya şüpheli olarak dahil edilirken, Mehmet Altan soruşturmaya dahil edilmemiştir.'
Mütalaada, sanık Mehmet Altan hakkında da yine örgütün yöneticilerinden olan Erkam Tufan Aytav'ın Bylock yazışmalarına yer verildi. Yazışmalarda, Aytav'ın Abant toplantısı ile ilgili başka bir örgüt mensubu ile yaptığı görüşmede, '(Abant platformu) 80 bin TL maliyeti olacak yapalım mı? Para konusunda yardımcı olunabilir mi? Mehmet Altan, Mümtazer Türköne ile görüştük 'yapalım' diyorlar. Bir sorum daha var. Vakfa yönelik bir tehlike arifesinde Cemal Bey'in yerine 15 günlük nöbetçi başkanlar olsun diyoruz. (bu konuya ) Türköne ve Altan 'tamam' dedi.' şeklinde ifadelerin yer aldığı belirtilen mütalaada, sanığın yazdığı yazılar ile örgüt ideolojisi ve doğrultusunda kamuoyu oluşturmaya çalıştığı anlatıldı.
Sanık Nazlı Ilıcak'ın da örgüte müzahir gazetelerde yazılar yazdığını, 2012 yılında 'Her taşın altında The Cemaat mi var?' isimli bir kitap yazdığı ifade edilen mütalaada, kitapta, örgütün eylemleri konusunda dezenformasyon faaliyetinde bulunduğu, sosyal medya hesaplarından, örgütün propaganda aracı olan sosyal medyadaki hesapları sürekli olarak paylaştığı, örgütün yöneticileri olan Ekrem Dumanlı, Halit Esendir, Harun Tokak ve Akın İpek ile irtibatının bulunduğu belirtildi.
Sanık Ilıcak'ın Koza İpek grubundan 15 ayrı işlemde toplam 342 bin lira havale aldığı belirtilen mütalaada, sanığın ikametinde ele geçirilen 'Bloknot'un içerisinde yer alan notlara da yer verildi.
Mütalaada, sanık Ilıcak ve diğer sanık Altan kardeşler hakkında 'anayasayı ihlal' suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istendi.
İDDİANAME
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu Savcısı Can Tuncay tarafından FETÖ'nün medya unsurlarına yönelik hazırlanan 247 sayfalık iddianamede, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TBMM Başkanlığı ve 65. Türkiye Cumhuriyet Hükümeti 'suçtan zarar gören', Abdulkerim Balcı, Ahmet Altan, Mehmet Altan, Nazlı Ilıcak, Ali Çolak, Bülent Keneş, Ekrem Dumanlı, Emre Uslu, Faruk Kardıç, Fevzi Yazıcı, Mehmet Kamış, Osman Özsoy, Şemseddin Efe, Şükrü Tuğrul Özşengül, Tibet Murad Sanlıman, Tuncay Opçin ve Yakup Şimşek 'sanık' olarak bulunuyor.
İddianamede tutuklu sanıklar yazar Ahmet Altan, kardeşi Mehmet Altan ile gazeteci Nazlı Ilıcak hakkında 'TBMM'yi ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme', 'Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme' ve 'anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme' suçlarından üçer kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası talep ediliyor.
Altan kardeşler ve Ilıcak'ın ayrıca 'silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme' suçundan da 7,5 yıldan 15'er yıla kadar hapisle cezalandırılması istenen iddianamede, firari sanıklar kapatılan Zaman gazetesinin eski Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı, Emre Uslu, Tuncay Opçin'in de 'TBMM'yi ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme', 'Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme' ve 'anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme' suçlarından üçer kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılması öngörülüyor. Bu sanıkların ayrıca 'silahlı terör örgütü yöneticisi olmak' suçundan ayrı ayrı 15 yıldan 22,5 yıla kadar hapisle cezalandırılması isteniyor.
İddianamede, Emre Uslu için 'halkı kin ve düşmanlığa tahrik etme' suçundan da 3 yıla kadar hapis cezası talep ediliyor.
Darbe girişimi gecesinde yayın yaparak örgüt lehine konuşmalarda bulunan Samanyolu TV Washington Temsilcisi firari sanık Şemseddin Efe, darbe girişiminden bir ay önce katıldığı bir televizyon programında 'Ben profesör olacağıma keşke albay olsaymışım. Mesela bu süreçte daha fazla katkım olurdu.' diyen firari sanık Osman Özsoy ile Zaman Gazetesi Genel Yayın Yönetmen Yardımcısı firari Mehmet Kamış, gazetenin yöneticilerinden Faruk Kardıç, görsel yönetmeni Fevzi Yazıcı, İsrail muhabiri firari Abdulkerim Balcı, kapatılan Today's Zaman Gazetesinin eski Genel Yayın Yönetmeni firari Bülent Keneş, Polis Akademisi'nde öğretim görevlisi olan ve 15 Temmuz gecesinde ABD'den yayın yapan FETÖ'nün bir televizyon kanalına çıkarak polisin darbenin yanında olacağını ve Cumhurbaşkanı'nın darbeye direnmeyeceğini iddia eden tutuklu sanık Şükrü Tuğrul Özşengül, Zaman gazetesi Marka Müdürü Yakup Şimşek ve gazetenin kültür sanat sayfasında çalışan Ali Çolak'ın da aynı suçlardan üçer kez ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılması talep edilen iddianamede, bu sanıklar için ayrıca 'silahlı terör örgütüne üye olma' suçundan da ayrı ayrı 7,5 yıldan 15'er yıla kadar hapis cezası öngörülüyor.
İddianamede, Zaman gazetesinin 10 Ekim 2015'de yayınlanan ve darbe çağrışımında bulunulduğu belirtilen reklam filmini çeken ajansın sahibi sanık Tibet Murat Sanlıman hakkında ise 'silahlı terör örgütüne bilerek ve isteyerek yardım etme' suçundan 7,5 yıldan 15 yıla kadar hapis cezası isteniyor.
Darbe girişiminin reklam filmi
İddianamede, sanıklar Ahmet Hüsrev Altan, Mehmet Altan ve Ayşe Nazlı Ilıcak'ın sosyal konumları, geçmişleri ve eylemlerinin niteliği itibarıyla terör örgütüyle organik bağları bulunmalarından öte süreklilik arz edecek şekilde örgütün amaçları doğrultusunda, iş birliği içerisinde faaliyette oldukları, darbe girişimine silahlı terör örgütü adına iştirak ettikleri anlatılıyor.
Zaman gazetesinin 5 Ekim 2015'de yayınlanan ve darbe yapılacağı mesajının yer aldığı belirtilen reklam filmini çeken ajansın sahibi sanık Tibet Murat Sanlıman'ın, bu reklamın senaryosunu hazırlayan kişiler arasında olduğu ifade edilen iddianamede, Ekrem Dumanlı'nın da reklamın yayınlandığı tarihte darbe iması ve terör örgütüyle ilgili soruşturmalar yürüten savcıları, davalara bakan hakimleri, kamu görevlilerini ve mevcut hükümeti tehdit eden nitelikteki köşe yazısını kaleme aldığı belirtiliyor.
İddianamede, somut olaydaki şifreli mesaj gönderme yönteminin TSK'ya sızmış terör örgütü mensuplarına yönelik olduğu anlatılarak, darbe girişimi faaliyetinin planlı, sistemli ve gizliliğe azami riayet edilerek gerçekleştirildiği ifade ediliyor. Darbe mesajı verilen söz konusu reklam filminin, darbeci askeri kanatla fikir ve eylem birliği içerisinde, önceye dayalı planın bir parçası olarak hazırlandığı vurgulanan iddianamede, Sanlıman'ın 17-25 Aralık'tan sonra örgütün yayın organlarının reklam işlerini üstlenmeye devam ettiği anlatılıyor.
Dosyalar ayrıldı
İddianameyi kabul eden ve davaya bakan İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi, 19 Eylül 2017'deki duruşmada, haklarında yakalama kararı çıkarılan firari sanıklar Ekrem Dumanlı, Osman Özsoy, Emre Uslu, Tuncay Opçin, Abdulkerim Balcı, Bülent Keneş, Faruk Kardıç, Mehmet Kamış, Şemsettin Efe ve Ali Çolak'ın henüz yakalanamamış olmasını göz önüne alarak, bu sanıkların dosyasının ayrılarak başka bir esasa kaydedilmesini karara bağlamıştı. Böylece bu davada Nazlı Ilıcak, Mehmet Altan ve Ahmet Altan'ın da bulunduğu 7 sanık kalmıştı.
Paralel yapı-14 Nisan (2017) 'İstanbul 7 sanık (ilk: 17 sanık) Medya/Taraf-Zaman yazarları/Darbe' davası
(17 Aralık 2017, 14:47)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: