Ankara'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında komuta merkezi olarak kullandığı belirlenen Akıncı Üssü'ndeki eylemlere ilişkin 486 kişinin yargılandığı davaya sanık savunmalarıyla devam edildi.
16.12.2017 15:10 Ankara'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında komuta merkezi olarak kullandığı belirlenen Akıncı Üssü'ndeki eylemlere ilişkin 486 kişinin yargılandığı davaya sanık savunmalarıyla devam edildi.
11.12.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza ve İnfaz Kurumları kampüsündeki salonda yapılan duruşmaya sanıklar, avukatları, müştekiler ile gaziler ve şehit yakınları katıldı.
Duruşmada savunma yapan eski kursiyer teğmen Celal Onat, 15 Temmuz akşamı 141. Filo Komutanı Hakan Karakuş'un kursiyerleri toplatıp terörle mücadele harekatı yapılacağını belirterek, telefonlarını topladığını, kendilerine de basit görevler verileceğini bildirdiğini söyledi.
Daha sonra gazinoya geçtiklerini, görev dağılımı yapıldığını ancak kendisinin de arasında olduğu birkaç kişiye görev verilmediğini iddia eden Onat, bunun üzerine lojmandaki evine gidip spor kıyafetlerini aldığını ve spor salonuna gittiğini öne sürdü.
Onat, sporun ardından 141. Filo'ya döndüğünü, kıdemli bir kursiyerin, ana nizamiyedekilerin henüz yemek yemediklerini söylemesi üzerine "insanlık yaparak" gidip onları değiştirdiğini söyledi.
Silah taşımadığını hatta mezun olduğu günden beri silahını kutusundan hiç çıkarmadığını öne süren Onat, nizamiyede oturduğu sırada yanına gelen binbaşının, üs komutanının emriyle komutanın kendisinde olduğunu söylemesinin ardından kısa süre beklediğini iddia etti.
Filoya döndüğünü belirten Onat, park yerindeki arabasında radyodan Başbakan Binali Yıldırım'ın kalkışma olduğuna yönelik açıklamasını duyduğunu, daha sonra gittiği yemekhane gazinosunda haberleri gördüğünü söyledi.
Gazinodan çıktığında tuvalete gitmekte olan Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Abidin Ünal'ı gördüğünü belirten Onat, kendisinin başını okşayıp "Nasılsın?" diye sorduğunu, cevaben "Sağ ol." dediğini anlattı.
Ardından buradan ayrıldığını dile getiren Onat, kendi güvenliğini de düşünerek tenha yere çektiği aracında sabaha kadar uyuduğunu iddia etti.
Onat, sabah olup araçtan indiğinde gördüğü bir kursiyerin çıkış yapabileceklerini söylemesinin ardından lojmana gittiğini, sonraki süreçte darbe girişimiyle alakalı ifade vermelerinin söylenmesi üzerine emniyete gittiğini ve gözaltına alındığını anlattı.
İfadesinin baskı altında alındığını öne süren Onat, suçlamaları kabul etmedi.
Onat, 15 Temmuz gecesi nöbet tutmadığını, darbe toplantılarına katılmadığını ve darbe faaliyetlerine ilişkin eylemde bulunmadığını ileri sürdü.
Mahkeme başkanının önceki ifadelerinde "FETÖ evinde kalıp dersler aldığına, örgütle bağı bulunduğuna" yönelik ifadelerini hatırlattığı Onat, baskı altında verdiği bu ifadeleri kabul etmediğini söyledi.
TBMM'yi bombalayan pilottan talimat almış
Sanık Emin Albayrak da savunmasında, darbe girişiminden önce kursiyer teğmen olarak Akıncı Üssü 143. Filo'da görev yaptığını beyan etti.
Soruşturma aşamasında el yazısıyla kaleme aldığı beyanlarının zorla yazdırıldığını iddia eden sanık Albayrak, mahkeme huzurunda yaptığı savunmasının esas olarak alınması talebinde bulundu.
Albayrak, darbe girişiminin yaşandığı gün saat 17.00'de görevli olduğu filoya çağırıldığını, filo komutanı Mustafa Azimetli tarafından kursiyerlerin cep telefonlarının toplandığını anlattı.
İddianamede, TBMM'yi bombaladığı belirtilen Hasan Hüsnü Balıkçı'nın, nizamiyeden filoya gelenleri filodakilere bildirmesi talimatını verdiğini belirten Albayrak, soyadını bilmediği "Uğur" isimli karacı albayın geldiğini telefonla filo görevlilerine bildirdiğini söyledi.
Bir süre sonra televizyonlardan darbe girişimine ilişkin haberleri gördüğünü dile getiren sanık Albayrak, sıralı komutanlar üste olduğundan görevli olduğu birliğin darbe girişiminde bulunmadığını düşündüğünü iddia etti.
Sabaha karşı 05.30'dan sonra bazı kursiyerlerin filodan ayrılmaya başladığını, bir süre sonra kendisinin de ayrıldığını dile getiren Albayrak, darbeye yönelik faaliyette bulunmadığını öne sürdü.
"FETÖ üyeliği" suçlamasını da reddeden sanık Albayrak, tahliye ve beraat talebinde bulundu.
Sanık eski kursiyer Teğmen Eyyüp Ergül savunmasında, Filo Komutanı Mustafa Azimetli'nin üsten ayrılmamaları yönündeki emri üzerine çıkış yapmadığını ve gazino da beklediğini söyledi.
Binbaşı Azimetli'nin akşam sosyal faaliyet ve terörle mücadele harekatı olacağını, kursiyerlere de bu doğrultuda mihmandarlık gibi görevler verileceğini söylediğini anlatan Ergül, telefonların bilgi sızdırılmaması gerektiği belirtilerek toplandığını öne sürdü.
Ergül, daha önce kız arkadaşının evine giderek tanışma yemeği yiyeceklerine yönelik yaptıkları plan üzerine filo komutanına söyleyip izin aldığını ve akşam kız arkadaşının evine gittiğini söyledi.
Eyyüp Ergül, misafirlikteyken televizyonun kapalı olduğunu, ev şehir merkezinden uzak olduğu için uçak seslerini duymadığını iddia ederek, 23.00 civarında buradan Akıncı'daki lojmanlarda bulunan evine hareket ettiğini dile getirdi.
Telefonu gece kapalı olduğu için darbe girişiminden bihaber olduğunu savunan Ergül, komutanının işi bittiğinde filoya dönmesini söylemesi üzerine lojmandaki evinde fazla durmadığını belirtti, filodayken bazı arkadaşlarına yardım etmek amacıyla birkaç silahı depoya kaldırdığını belirtti.
Öğrenci gazinosuna gittiğinde darbe girişimini öğrendiğini anlatan Ergül, sabah olduğunda lojmandaki evine geçtiğini, bu sırada F16'ların piste doğru atış yaptıklarını gördüğünü dile getirdi.
Darbe girişimini desteklemediğini, fırsatını bulduğunda da oradan uzaklaştığını anlatan Ergül, suçlamaları kabul etmediğini söyledi.
Darbe girişimi radyodan öğrenmiş
Savunma yapan sanık Kadir Bekmez, 2015'ten itibaren kursiyer teğmen olarak Akıncı Üssü'nde bulunduğunu, olay günü de eğitim uçuşu yaptıktan sonra filoya geldiğini anlattı.
Uçuştayken, Filo Komutanı Mustafa Azimetli tarafından akşam saatlerinde terörle mücadele harekatı ve sosyal faaliyet olacağının söylenerek bazı kursiyerlere görev verildiğini öğrendiğini kaydeden Bekmez, Yüzbaşı Oğuz Alper Emrah'ın kendisine içinde silah ve mühimmat olan bir çantayı vererek 141. Filo'ya götürmesini ve mühimmatları şarjörlere basmasını istediğini belirtti.
Bundan sonra kendi birliği olan 143. Filo'ya döndüğünü, kendisine görev verilmediğinden ders çalışmaya devam ettiğini aktaran Bekmez, darbe girişimini radyodan öğrendiğini, sabah saatlerinde de kursiyerlerin evine gidebileceğinin söylenmesi üzerine Eryaman'daki evine gittiğini dile getirdi.
Bekmez, "Darbeden kesinlikle haberim yoktu. Bana vadedilmiş bir şey yoktur. Yurtta sulh konseyinden de haberdar değilim. FETÖ benim için terör örgütüdür. Mahkemenizce tespit edilecek, bu olayda sorumluluğu bulunanlardan şikayetçiyim." sözleriyle mahkemeden tahliye ve beraat talebinde bulundu.
İzin isteyen personele "hava sıcak" diyerek izin vermemişler
Kursiyer teğmenlerden Sanık Sinan Alvur, darbe girişiminden önce 143. Filo'da görev yaptığını, 14 Temmuz'da eşinin hafta sonu doğum yapacak olmasından ötürü hastaneye götürmek için izin istemesine rağmen Filo Komutanı Azimetli'nin kendisine, "Hava sıcak, pazartesi götür." diyerek izin vermediğini beyan etti.
Alvur, darbe girişiminin yaşandığı 15 Temmuz'da eğitim uçuşundan sonra filoya döndüğünde eğitimlerin iptal edildiğini öğrendiğini, filodan ayrıldıktan sonra akşam saatlerinde filoya tekrar çağrıldığını anlattı.
Filoya geldikten sonra Filo Komutanı Azimetli'nin gazinoya geldiğini ve terörle mücadele harekatı yapılacağını söylediğini aktaran sanık Alvur, bazı subayların uçuşa gittiğini ve eski İzmir Çiğli Üs Komutanı Kubilay Selçuk'u da gördüğünü dile getirdi.
Bir süre sonra Üs Komutanı Hakan Evrim'in emriyle bir astsubay tarafından filoya piyade tüfeği gönderildiğini dile getiren sanık Alvur, bundan sonra darbe girişimi olduğunu öğrendiğini iddia etti.
Sanılardan Ali Karabulut'un 2 kişiyi iç nizamiyeye göndereceğini söylemesi üzerine, bunu hamile olan eşinin yanına gitmek için fırsat olarak gördüğünü bildiren Alvur, iç nizamiyeye gittikten sonra bir uzman çavuşun arabasını alarak evine gittiğini söyledi.
Ertesi gün de doğum işleri için eşini hastaneye yatırdığını belirten Alvur, darbe girişiminde bulunmadığını ve FETÖ üyesi olmadığını savunarak tahliye talebinde bulundu.
Savunma yapan eski kursiyer teğmenlerden Uğur Bozkurt da suçlamaları kabul etmeyerek tahliyesini talep etti.
Duruşmaya yarın devam edilecek.
12.12.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza ve İnfaz Kurumları kampüsündeki salonda yapılan duruşmaya sanıklar, avukatları, müştekiler ile gaziler ve şehit yakınları katıldı.
Savunma yapan sanık Furkan Öztürk, 2013'te Hava Harp Okulundan mezun olduğunu, 15 Temmuz darbe girişiminden öncesinde ise Akıncı Üssünde kursiyer teğmen olarak eğitim gördüğünü aktardı.
Öztürk, darbe girişiminin yaşandığı günün akşamı bir yakının düğününe gitmek için izin aldığını ancak filo komutanı tarafından Telegram üzerinden mesaiye çağırıldıkları için bunu filo komutanı Mustafa Azimetli'ye onaylatma girişiminde bulunmadığını anlattı.
Filoda akşam saatlerinde yapılan toplantıda Azimetli'nin, terörle mücadele harekatı yapılacağını ve kursiyerlere çeşitli görevlerin verilebileceğinin söylediğini aktaran Öztürk, bir süre sonra Ekrem Kandur ile nizamiyeye gönderildiğini belirtti.
Öztürk, daha sonra filoya geri döndüğünü, burada karşılaştığı karacı olan bir askeri gitmek istediği yere götürdüğünü, cep telefonu üzerinde olmadığı için yaşanan hareketliliğin ne olduğunu öğrenemediğini savundu.
Savaş uçaklarının uçuşa başlaması sonrası günün yorgunluğu ve belirsizlik ortamı gereği uygun bir bölgeye çekilerek uyuduğunu ileri süren Öztürk, sabah saatlerinde nizamiyeden çıkış yaparken polislerce gözaltına alındığını dile getirdi.
Öztürk, "Ben FETÖ'cü değilim. Darbeyi planlayan, yöneten herkesten şikayetçiyim. Tutuksuz yargılanmak üzere tahliyemi, yargılama sonunda da beraatımı talep ediyorum." diye konuştu.
Örgüt elebaşına ziyaret
Kursiyer teğmenlerden Yıldırım Kılıçarslan, darbe girişimi günü 141. Filo komutanı eski yarbay Hakan Karakuş'un akşam saatlerinde kursiyerleri gazinoya topladığını, gece saatlerinde terörle mücadele harekatı yapılacağını söyleyerek cep telefonlarını aldığını beyan etti.
Akşam saatlerinde askeri faaliyetlerin başlamasından sonra üsse terör saldırısı olabileceğinin söylendiğini öne süren sanık Kılıçarslan, sabah saatlerinde savaş uçaklarının pisti bombaladığını gördüğünü, bundan sonra kursiyerlere telefonlarını alıp ayrılabileceklerinin söylenmesi üzerine evine gittiğini anlattı.
Darbe girişimini evinde izlediği televizyondan öğrendiğini iddia eden Kılıçarslan, emniyete ifade vermek için kendisinin gittiğini ileri sürerek darbeye ilişkin eylemlerde bir sorumluluğunun bulunmadığını savundu.
Kılıçarslan, "Ben bunların bir terör örgütü olduğunu anlamadım. Bu yapının terör örgütü olduğunu 15 Temmuz'dan sonra anladım. Ben FETÖ'cü değilim, FETÖ'cü olsam bunlara ilişkin bildiklerimi saklardım. Verdiğim paraları da Allah rızası için verdim. Darbeye ilişkin bir emir almadım, darbe girişiminde de bulunmadım. Görev yerim Akıncı olduğu için bugün buradayım." ifadelerini kullandı.
Sanık Kılıçarslan, müşteki avukatlarının soruları üzerine Manisa'da FETÖ evlerinde sohbetlere katıldığını ve 2014'te uçuş eğitimi için gittiği ABD'de FETÖ elebaşı Gülen'i ziyaret ettiğini mahkemede itiraf etti.
Duruşmaya öğle arası verildi.
Savunma yapan sanık eski kursiyer teğmen Uluç Hüseyin Hançer, darbe girişiminden önce FETÖ yapılanması içinde yer aldığını, 15 Temmuz'dan sonra FETÖ'nün gerçek yüzünü görerek, hakkında gözaltı kararı olmamasına rağmen emniyete gidip, bildiklerini anlattığını beyan etti.
Ortaokulda gittiği dershanede FETÖ ile tanıştığını, burada kendisini askeri liselere hazırladıklarını aktaran Hançer, askeri liseden sonra Hava Harp Okulu'nda da örgütle görüşmeye devam ettiğini kaydetti.
Çiğli Üssündeki eğitimde FETÖ tarafından 4 kişilik, Akıncı Üssü'ne kursiyer olarak geldikten sonra da burada 2 kişilik grup oluşturulduğunu aktaran Hançer, Akıncı'daki grup arkadaşının sanıklardan Ertuğrul Cihat Sungur olduğunu dile getirdi.
Hançer, iddianameye de yansıyan maaşının yüzde 15'ini himmet olarak vermesi hususunda ise "Ben bunu himmet olarak değil yardım amaçlı olarak sorumlu abiye elden teslim ediyordum." dedi.
Sanık Hançer, darbe girişiminin yaşandığı 15 Temmuz'da filo komutanı Hakan Karakuş tarafından terörle mücadele harekatı olacağının söylenerek mesaide kalmalarının sağlandığını, yaşanan askeri faaliyetlerin bir darbe girişimi olduğunu ise ertesi gün gittiği evinde televizyonlardan öğrendiğini iddia etti.
Darbe girişiminin FETÖ tarafından yapıldığını anladıktan sonra bildiği herşeyi anlattığını ifade eden Hançer, "Ergenekon ve Balyoz sürecinden sonra sürekli olarak 'darbeye karşıyız' şeklinde söylemler vardı. Zaten 15 Temmuz'dan sonra anlayamadığım şeylerden biri de darbeye karşı olduğunu söyleyenlerin nasıl oldu da darbeye kalkıştığı oldu." diye konuştu.
Hançer, katıldığı ev sohbetlerine ilişkin ise "17-25 Aralık'tan önce yapılan ev toplantılarında bavul içinde Kur'an, Fethullah Gülen'in kitapları ve doküman geliyordu. Toplantı süresince bunları okuyup tartışıyorduk. Sohbet bitince geri götürüyordu. 17-25 Aralık sürecinden sonra ise sohbetlere bir süre kitap vesaire getirilmedi. Daha sonraki ev sohbetlerine bir CD ile daha fazla dini doküman getirilmeye başlandı. Bu CD'yi bilgisayara takınca sadece bir oyun çıkıyordu. Belli bir seviyeye kadar oyunu oynayıp yanınca şifre giriyorduk ve dokümanlar açılıyordu." ifadelerini kullandı.
Örgüt abilerinin kendi aralarında şifreli bir program kullandığını anlatan sanık Hançer, sözde abilerin kendisine programın adını söylemediklerini kaydetti. Hançer sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu program muhtemelen "ByLock'tur. Programdan görüşürken biz görmeyelim diye peçete ile üzerini kapatıyorlardı. Kamerada gözükmeyelim diye de özellikle dikkat ediyorlardı. Namazı ima yoluyla kılmamızı, içki içmemiz gereken bir ortam olursa içmemizi söylediler. Örgütle alakalı bir kaç internet sitesine de özellikle girmememizi, İP yoluyla bu siteye girenlerin tespit edilebileceğini söylüyorlardı. Kesinlikle bu yapıya ait bir şeyi internetten araştırmamamızı hatta namaz saatlerine bile internet üzerinden bakmamamızı istiyorlardı."
Cumhuriyet savcısının sorusu üzerine Hançer, FETÖ yapılanması ile bağı olduğunu ilk başlarda ailesinin de bilmediğini, kendisinden sorumlu FETÖ üyelerinin buna izin vermediğini belirtti. Hançer, kursiyer teğmen olduktan sonra bu durumu ailesine bildirdiğini ifade etti.
Savunma yapan eski üsteğmen Caner Çamoğlu ile eski kursiyer teğmenler Selahattin Yıldız ve Ertuğrul Dinçer ise suçlamaları kabul etmediklerini belirterek tahliye ve beraat talebinde bulundu.
Duruşmaya yarın devam edilecek.
13.12.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları kampüsündeki salonda yapılan duruşmaya sanıklar, avukatları, müştekiler ile gaziler ve şehit yakınları katıldı.
Duruşmada savunma yapan sanık eski teğmen Hakan Doğan, kursiyer olarak bulunduğu 15 Temmuz'da haftanın son sınavına girdikten sonra mesainin erken biteceği ve bayrak töreninin de erken yapılacağının söylendiğini ifade etti. Doğan, bayrak töreninde üs komutanı Hakan Evrim'in aşırı sıcaktan dolayı mesainin erken biteceğini söylediğini ancak filo komutanı Hakan Karakuş'un kursiyerlerin ayrılmamasını belirtmesi üzerine kaldığını anlattı.
Brifing salonunda Karakuş'un terörle mücadele harekatı yapılacağını, kendilerine de bu konuda görev düşebileceğini ve herkesin emirlere harfiyen uymasını istediğini belirten Doğan, sonrasında da bazı kursiyerlere görevler verildiğini, kendisinin de filonun giriş kapısında görevlendirildiğini bildirdi.
Yüzbaşı Mete Kaygusuz'un kendilerini çağırıp terörle mücadele harekatının başladığını ve bugün emirlerin sorgulanacağı gün olmadığını söylediğini savunan Doğan, Kaygusuz'un kendilerine plastik kelepçe dağıttığını, bir ara Hakan Karakuş'un da tabanca verdiğini iddia etti.
Doğan, darbe girişimi olduğuna yönelik konuşmaları duyduğunda gazinoya gidip televizyonu açtırdığını, TSK'nın yönetime el koyduğuna yönelik haber gördüğünü, ayrıca F16'ların darbecilere ait helikopterleri vurduğunun da söylendiğini belirterek, darbecileri vuracak uçakların en yakın Akıncı'dan kalkacağını, bu yüzden kendilerinin darbe karşıtı olduğunu düşündüğünü iddia etti.
Bir ara Binbaşı Mustafa Azimetli'nin çağırması üzerine minibüse binerek ulaştırma birliğine gittiklerini, Azimetle'nin orada birileriyle konuşup kısa sürede araca döndüğünü anlatan Doğan, üs komutanıyla yakıt alma merkezine uğradıklarını bildirdi. Yakıt tankerine yakıt alınmaya çalışıldığını ancak kimsenin nasıl yakıt alındığını bilmediğini iddia eden Doğan, döndüklerinde ise dinlenme odasına geçtiğini söyledi.
Doğan, sabah olduğunda üsten çıkıp Çubuk'taki ailesinin yanına gittiğini ve 10 gün burada kaldığını ifade ederek, emniyete ifade vermeye gitmeleri söylendiğinde de gittiğini ve gözaltına alındığını aktardı.
"Bana verilen emirleri yerine getirirken terörle mücadele harekatı olduğu düşüncesiyle yerine getirdim." diyen Doğan, darbe girişimini kimin yaptığını ise ailesinin yanına gittiğinde haberleri takip ederek öğrendiğini belirtti.
"Dini bir cemaat olduğunu biliyordum"
15 Temmuz'a kadar FETÖ/PDY'nin dini bir cemaat olduğunu, vatana millete iyi bir birey oluşturmaya çalıştıklarını düşündüğünü belirten Doğan, "Ancak 15 Temmuz'dan sonra dini ve milli duyguların, alt tabandaki kişilerin üstteki kişilerce istismar edildiğini gördüm." dedi.
"Cemaat" mensubu olduğunu anlatan Doğan, yapıya himmet olarak değil, maddi olarak çok sıkıntı yaşamış bir aileden geldiğinden Allah rızası için para verdiğini ileri sürdü.
Doğan, illegal bir talimat almadığını, örgüt üyesi de olmadığını savundu.
Hakan Doğan, tahliyesini ve beraatini talep etti.
Duruşmada sanık eski kursiyer teğmen Oğuz Kağan Ayran da savunma yaptı.
Emniyetteki ifadesini baskı altında verdiğini iddia eden Ayran, bu ifadelerini kabul etmediğini söyledi.
Ayran, terörle mücadele harekatı olacağı için birlikte kaldığını öne sürerek, herhangi bir faaliyette bulunmadığını savundu.
Kendisi hakkındaki beyanların da yalan ve iftira olduğunu iddia eden Ayran, emniyete gittiğinde gözaltına alındığını anlattı.
Ayran, tahliye talebinde bulundu.
Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde savunma yapan sanık eski kursiyer teğmen Mustafa Karadere, terörle mücadele harekatı yapılacağı gerekçesiyle üste kaldığını anlattı.
Yapılan görevlendirmelerde kendisine bir iş verilmediğini öne süren Karadere, gazino ve çardak çevresinde vakit geçirdiğini iddia etti.
Karadere, bir ara komutan olduğunu düşündüğü sivil kişilerin "1-2-3 alındı, paket yapıldı" gibi şeyler söylediğini duyduğunu belirterek, arkadaşlarının televizyonda kalkışmadan bahsedildiğini söylemesi üzerine, duruma anlamaya başladığını vurguladı.
Mantıklı kararın hiçbir işe karışmadan, emir almadan ve emri yerine getirmeden kısa sürede buradan çıkmak olduğunu düşündüğünü anlatan Karadere, nizamiyeye gelen vatandaşlardan ve silah seslerinden haberdar olmadığını ifade etti.
Karadere, 04.00'e kadar gezinerek vakit geçirdiğini, daha sonra üssü terketmek için nizamiyeye gittiğinde sat komandolarının olmasından dolayı geri döndüğünü ve gazinoda uyuduğunu savundu.
Sabah F16 atışları yapılınca uyandığını ve sonraki süreçte gözaltına alınarak, tutuklandığını belirten Karadere, tahliyesini talep etti.
O da uyumuş
Sanık eski kursiyer teğmen Muratcan Işık da pilotaj eğitimi için 143. Filoya atandığını belirterek, 15 Temmuz'da İngilizce konuşma testinin ardından Binbaşı Mustafa Azimetli'nin kursiyerlere terörle mücadele harekatı ve sosyal faaliyet olduğunu, kendilerine de görev verilebileceğini söylediğini bildirdi.
Işık, sonrasında kendisine filo dışındaki sivil kıyafetli kişileri öğretmenler gazinosuna yönlendirme görevi verildiğini, ama kimseyi yönlendirmediğini çünkü o zamana kadar zaten sivil kıyafetli kişilerin geldiğini öne sürdü.
Daha sonra iç nizamiyede görevlendirildiğini, buradaki televizyondan darbe girişimi olduğunu öğrendiğini ifade eden Işık, bundan sonra en iyi kararın hiçbir şeye karışmamak, kimseden emir almamak olduğunu düşündüğünü, karanlık bir bölgede 04.00-04.30'a kadar beklediğini bildirdi. Işık, gazinoda yer olmadığı için yemekhanedeki bir sandalyede uyuduğunu anlattı.
Işık, sabah olunca üsten çıktığını ve İstanbul'a gittiğini, ifade vermek için çağrıldığında ise gözaltına alınarak, tutuklandığını kaydetti.
Kanunsuz bir emir almadığını ve suç işlemek kaydıyla hareket etmediğini iddia eden Işık, tahliye talebinde bulundu.
Eski harekat merkezinin ışıklarını açmakla görevlendirilmiş
Sanık eski kursiyer teğmen Orhan Kuzucu da savunmasında, üzerine atılı suçları kabul etmedi.
Daha önceki ifadelerini de reddeden Kuzucu, 15 Temmuz'da terörle mücadele harekatı yapılacağı bilgisi doğrultusunda birlikte bulunduğunu aktardı.
Eski harekat binasının ışıklarını açma görevinin dışında, bir ara filo gazinosunda dinlenirken Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Abidin Ünal'ı koridorda gördüğünü öne süren Kuzucu, onu görünce harekatı bizzat onun yönettiğini düşündüğünü savundu.
Kuzucu, 141. filo gazinosunda beklediğini, sabah olunca F16'ların piste atış yapmasının ardından çıkıp ailesinin yanına gittiğini, sonrasında da gözaltına alındığını aktardı.
Akıncıya rehine olarak getirilen kimseyi görmediğini ve duymadığı iddiasında bulunan Kuzucu, FETÖ ile de bir bağı olmadığını ileri sürdü.
Kuzucu, tahliye talebinde bulundu.
Savunma yapan sanık eski kursiyer teğmen Raif Can Dursun da üzerine atılı suçları kabul etmedi.
Duruşma, yarına ertelendi.
15.12.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda yapılan duruşmaya sanıkların yanı sıra taraf avukatları da katıldı.
Duruşmada savunma yapması için söz verilen sanık eski kursiyer Teğmen Gökhan Yakut, daha önce emniyet ve savcılıkta verdiği ifadeleri kabul ettiğini, bu yüzden ek beyanda bulunmayacağını söyleyerek tahliye talebinde bulundu.
Tutuksuz sanık eski Pilot Üsteğmen M.C.A. da F16 pilotu olarak 142. filoda görev yaptığını belirttiği savunmasında, 15 Temmuz'da bir görev veya talimat almadığını söyledi.
Mesaisinin öğlen bitmesinin ardından 14.00'te evine gittiğini belirten M.C.A, akşam da eşi ve çocuğuyla bir akrabasını ziyaret ettiklerini anlattı. Buradan 22.30 gibi ayrıldıklarını, seyir halindeyken Hamdi Tekçe'nin arayıp, Ankara'da uçakların uçtuğunu ve bilgisi olup olmadığını sorduğunu ifade eden M.C.A, ne yaşandığını bilmediğini söylediğini iddia etti.
M.C.A, lojmana girmek için yaklaştığı nizamiyenin her zamankinden kalabalık olduğunu, ama nizamiyeden geçip eve gittiğini, bina girişinde iki albay eşinin "darbe oluyor" şeklinde konuştuğunu aktardı. Eve girip, 23.00 civarı televizyonu açtığında darbe girişiminden haberdar olduğunu anlatan M.C.A, "O geceyi evimde ve evimin önünde geçirdim. 15 Temmuz günü 14.00'te çıktıktan sonra üsse hiç girmedim." dedi.
İzinde olan filo komutanına da bilgi verdiğini, evinde olduğuna dair mesaj attığını belirten M.C.A, 17 Temmuz'da bir arkadaşının arayıp yoklaması yapılan 3 kişiye ulaşamadıklarını, evi yakın olduğu için bakmasını rica ettiğini ifade etti. M.C.A, başkasının yapmasını söylediğini, ancak bir kaç kez daha aranmasının ardından gidip baktığını, kimseyi bulamadığını ifade etti. M.C.A, ancak söylenen bina olup olmadığını kapısında ayakkabı bulunan evdeki birine danıştığını iddia etti.
Binayı sorduğu bu kişinin savcıya ifade verirken kendisinden bahsettiğini ve bu yüzden 17 Temmuz'da ifade verdiğini ve serbest bırakıldığını anlatan M.C.A, üste bulunduğu ve darbeye iştirak ettiğine yönelik suçlamaları reddetti.
FETÖ/PDY üyesi olmadığını da savunan M.C.A, Konya Cumhuriyet Başsavcılığınca açılan bir soruşturma dolayısıyla da gözaltına alındıktan sonra tekrar serbest bırakıldığını söyledi.
TSK'dan ihraç edildiğini ifade eden M.C.A, beraatını istedi.
"Terörle mücadele harekatı" denildiği için kalmış
Duruşmada sanık eski kursiyer Teğmen Ali Mert Tüfekçi ise "terörle mücadele harekatı" yapılacağının söylendiğini ve bu kapsamda üste kaldığını anlattı. Eski harekat binasının ışıklarını açma görevinin yanı sıra Mustafa Azimetli'nin emriyle bir minibüsle yakıt alma bölgesine gidip geldiğini anlatan Tüfekçi, yanında beylik tabancasını da taşımadığını öne sürdü.
Tüfekçi, eski harekat binasında beklerken, derdest edilmiş birinin getirildiğini görünce kafasının karıştığını, ancak Hakan Karakuş'un üste güvenilmez insanlar olduğunu söylediğini hatırlaması üzerine, derdest edilme işleminin bundan dolayı gerçeklemiş olabileceğini düşündüğünü iddia etti.
Kalkışma haberlerini duyunca yine kafasının karıştığını, Mustafa Azimetli'ye sorduklarında onun da bilgi kirliliği olduğunu ve emirlere uymalarını istediğini anlatan Tüfekçi, filoda telsizle talimatlar verildiğini duyduğunu ve onların darbe karşıtı değil, darbeci olduğunu anladığını iddia etti.
Tüfekçi, filo girişinde bekleyen silahlı bir kişiden dolayı çıkamadığını, sonra çıkabileceklerine yönelik anons yapılması üzerine buradan ayrıldığını belirterek, 26 Temmuz'da hakkında bir yakalama kararı yokken bildiklerini anlatmak üzere gittiği emniyette gözaltına alındığını dile getirdi.
Askeri okul için teşvik edilmiş
FETÖ ile bağı olduğunu emniyette verdiği ifadesinde de söylediğini vurgulayan Tüfekçi, şöyle konuştu:
"Ben de işin iç yüzünü bilmiyordum. Beni namaz kılmaya, kuran okumaya teşvik etmeleri, bunların dini bir cemaat olduğu kanısını pekiştirdi. 'Allah'a inanan insanlara ihtiyaç var' diye yönlendirdiler. Askeri okula girdim. Benden sürekli ders çalışmamı, disiplinli olmamı, görüşmelere gidip gelirken, dikkatli olmamı istediler. Harp Okulu'ndan mezun olduktan sonra Çiğli 2. Ana Jet Üs Komutanlığı'na gittim."
Ankara'ya geldiğinde de "cemaat" olarak bildiği bu yapıdaki kişilerle görüşmeye devam ettiğini belirten Tüfekçi, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Burada da görüşmeye devam ettim. Bizimle ilgilenen kişi Mehmet Fatih Bal'dır. Son görüşmeyi 27 Haziran 2016'da yaptım. Bir sonraki görüşme olarak 23 Temmuz'u kararlaştırmıştık.
Ben bu örgütü, hep dini bir yapılanma olarak gördüm. Örgütün 'cemaat' olarak kabul görmüş olması da gerçekleri görmemi engelledi. Bu örgütün gerçek yüzünü gördüm ve kendi istek ve irademle emniyete giderek, bildiklerimi anlatma talebinde bulundum. Devletime ihanet edecek bir yapıda bulunamayacağımı gösterdiğim kanaatindeyim."
Tüfekçi, Mahkeme Başkanı Selfet Giray'ın örgüt mensuplarıyla nasıl haberleştiğini sorması üzerine, "Askeri liseye girdiğimden itibaren bize kesinlikle telefon kullanmamamız, mesajlaşmamamız gerektiği söylendi. Bir dönem, acil ihtiyaç olursa ankesörlü telefondan, bir dönem de büfelerden aramamız söylendi. Bir dönem de acil bir şey olursa 'buluştuğumuz yere gelin, evime gelin, sonraki hafta aynı yere aynı saatte gelin' dediler. Bir iletişim aracımız yoktu." şeklinde cevap verdi.
FETÖ elebaşını ziyaret etmiş
Mahkeme Başkanı'nın diğer örgüt üyeleri gibi bu şahıslara para verip vermediği sorusunu Tüfekçi, "Ben de verdim, değişen dönemlerde. Her zaman vermedim. Bunu yardım için sadaka için verdiğimi biliyordum. O zaman burs diyorlardı." şeklinde yanıtladı.
Tüfekçi, parayı bankaya yatırıp yatırmadığının sorulması üzerine de "Tek yöntem elden. Bankayla ya da postayla yollamadık. Sadece elden veriliyordu." dedi.
Emniyette bazı örgüt üyelerini teşhis ettiğini ve yardımcı olduğunu savunan Tüfekçi, 17-25 Aralık'tan sonra TSK içindeki örgüt mensubu askerlere yönelik bir operasyon yapılacağına yönelik sohbetlerin olup olmadığı sorusuna ise bu yönde bir konuşmayı hatırlamadığı cevabını verdi. Tüfekçi, "Tek hatırladığım tedbir, telefonları yanımızda dahi getirmememizi istiyorlardı. Evde bırakıp gelmemizi söylediler. Siyasi konuşma yapmamamız, çıkıntılık yapmamamız söyleniyordu. TSK'daki yapılanmanın darbeye ilişkin bir şey yapacağını duymadım. Aksine, Mevlüt Tufan isimli kişiyle konuşurken kesinlikle darbeye karşı olduklarını belirtiyorlardı, bana böyle dediler." ifadelerini kullandı.
"Bir partiye oy verin dediler mi? Oldu mu böyle bir şey?" şeklindeki soruya da Tüfekçi, "Oldu. 'Seçimde AK Parti ve HDP haricinde kime oy verirseniz verin' dediler." yanıtını verdi.
Amerika'da FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'le görüşüp görüşmediği de sorulan Tüfekçi, eğitim için bu ülkeye gittiğinde, kursiyerlerden Yıldırım Kılıçaslan ve beraberlerindeki bir kişiyle ziyaret ettiklerini açıkladı.
Önceki günlerde savunma yapan Kılıçaslan da itiraflarda bulunmuş ve FETÖ elebaşını ziyaret ettiğini söylemişti.
Paralel yapı-15 Temmuz (2016)-29 Mart (2017) 'Ankara 486 sanık Akıncı Hava Üssü Darbe Yap.' davası
(16 Aralık 2017, 15:10
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: