İstanbul'da, FETÖ'nün iş dünyası yapılanmasına yönelik kapatılan Türkiye İşadamları ve Sanayiciler Konfederasyonu (TUSKON) ve üye şirketlerine yönelik 21'i tutuklu 86 sanık hakkında açılan davaya devam edildi. Duruşmalaer sonunda işadamı Murad Abdurrahman Baltacı'nın tahliyesine karar verildi. Ömer Faruk Kavurmacı ve Ünlü Baklavacı Faruk Güllü'nün de aralarında bulunduğu 20 tutuklu sanığın tutukluluk hallerinin devamına karar verildi. Maliye Bakanlığı ve Ekonomi Bakanlığı ile Eski Bakanlardan Zafer Çağlayan'ın davaya katılma talebi ise reddedildi.
10.12.2017 11:22 İstanbul'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) iş dünyası yapılanmasına yönelik soruşturma kapsamında haklarında dava açılan FETÖ elebaşı Fetullah Gülen, kapatılan TUSKON'un başkanı Rızanur Meral ve genel sekreteri Mustafa Muhammet Günay ile Ömer Faruk Kavurmacı ve Faruk Güllü'nün de aralarında bulunduğu 21'i tutuklu 86 sanığın yargılandığı davada, sanıkların savunmalarının alınmasına devam edildi.
04.12.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Silivri Ceza İnfaz Kurumları karşısında 23'üncü Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmaya tutuklu sanıklar cezaevinden getirildi. Sanık avukatları ve yakınları da salonda hazır bulundu.
MEHMET ZENGİNER
Duruşmada savunma yapan tutuklu sanık Mehmet Zenginer, FETÖ ile ilgili suçlamaları kabul etmediğini belirterek, "Tutukluluğumun 16. ayında karşınızda savunma yapıyorum. Muhafazakar ve milliyetçi bir ailenin çocuğuyum. Gazi Üniversitesi İşletme Bölümünden mezun oldum. İlkokul yıllarımda geçirdiğim bir kazada dalağımı kaybettim. Zorunlu olmamama rağmen 8 ay askerlik görevimi yaptım" dedi.
"30 yıldır sanayicilik yapan iş adamıyım" diyen Zenginer, "Devletten beslenen değil, devlete katkı yapmak için uğraşan bir iş adamıyım. Gebze Ticaret Odasında yönetim kurulu üyesi olarak 4 yıl görev yaptım. Çalışmalarımın tamamını siyasi ve maddi bir beklentim olmadan yaptım" ifadelerini kullandı.
Tutuklu sanık Zenginer, "Talimat ile Bankasya'ya para yatırma iddialarını kabul etmiyorum. Hiçbir zaman Bankasya kredi kartı kullanmadım" diyerek, "Mustafa Muhammed Günay ve Mehmet Kantar isimli şahıslarla yurtdışına çıkış kaydımın olduğu iddia ediliyor. Kaçak Mustafa Muhammed Günay ile yaptığım iddia edilen seyahat tamamen işimle ilgili bir seyahatti. Benim bu kişi ile tanışıklığım 2012 TUSKON Genel Kurul toplantısında olmuştur. Mehmet Kantar isimli şahsı kesinlikle tanımıyorum. Bu seyahat ailemle yaptığım bir gezi programıdır. Ayrıca çıkış ve dönüş saatlerimiz farklıdır" şeklinde konuştu.
"Darbe girişimini yurtdışında öğrendim"
15 Temmuz'da darbe girişiminde gezi amaçlı yurtdışında olduğunu kaydeden Zenginer, "Alçak darbe girişimini orada öğrendim. Cumhurbaşkanımızın çağrısı üzerine şirket yöneticileriyle iletişime geçerek fabrikadaki vardiyaları durdurmaları talimatını verdim. Ertesi gün yurda döndüm, eve dahi gitmeden demokrasi nöbetine katıldım. 17-25 Aralık öncesinde de sonrasında da cemaatçi olmadım" dedi.
"Meral'in konuşması sonlara doğru amacını aştı"
"17-25 Aralık sonrası ortalık toz duman olmuştu. Benim de kafam karışmıştı. TUSKON 5. Olağan Genel Kurulu'na katılsam mı katılmasam mı diye çok düşündüm. Mustafa Günay'ı bularak yeni yapılacak seçimlerde yedek de olsa listede yer almak istemediğimi söyledim" diye konuşan Zenginer, "Meral'in konuşması sonlara doğru amacını aştı. Herkesi rahatsız ettiği gibi konuşma beni de rahatsız etti. Salon dışında arkadaşlara Rıza Nur Meral'in konuşmasının kabul edilebilir olmadığını söyledim. Bu sırada benim de adımın olduğu listenin seçildiği haberi geldi. Ben daha önceden listede yedek bile olmak istemediğimi söylediğim için Rıza Nur Meral ve Mustafa Günay ile ciddi tartışmaya başladık. Araştırılırsa bu görüntülerle de ortaya çıkacaktır. Ben istifamı yazarak Mustafa Günay'a verdim ve TUSKON ile bağımı tamamen kapattım. Bu tarihten sonra TUSKON ile bir iletişimim olmadı. Beraatimi talep ediyorum" dedi.
"Benim gördüğüm alkışlamayan kimse yoktu zaten"
Mahkeme başkanının 'TUSKON Başkanı Rıza Nur Meral'in yaptığı konuşmayı alkışladın mı?' diye sorarak, "Toplantıda bulunan herkes 'Ben alkışlamadım' diyor. Herhalde ben gelip alkışladım" demesi üzerine sanık, "Ben alkışladım dedim. Benim gördüğüm alkışlamayan kimse yoktu zaten" şeklinde cevap verdi.
Zenginer, 1 Mart 2014'teki TUSKON Genel Kurulu'na katıldığını ve bunun yer aldığı son toplantı olduğunu belirterek, şöyle devam etti:
"Konfederasyonla ne yurt dışına gittim, ne de aidat verdim. 17-25 Aralık sonrası ortalık toz duman olmuştu. Benim de kafam ciddi şekilde karıştı. Yeniden listelere girmemek için bizzat toplantıya katıldım. Mustafa Muhammet Günay'a yedek bile olmak istemediğimi söyledim. Rızanur Meral konuşmasında sonlara doğru sertleşmeye başladı. Beni de çok rahatsız etti. Konuşma sonrası herkes dışarıya davet edildi. Arkadaşlarla konuşmanın kabul edilemeyeceğini konuştuk. Yedek seçilmemek için orayı terk etmedim. İsmimin içinde bulunduğu listenin haberi geldi. Yer almak istemediğimi ısrarla ifade ettim. Sert bir tartışma yaşandı. Yükselen seslerden dolayı insanlar etrafımıza geldi. İstifamı yazmam istendi. Hemen istifa dilekçemi yazdım verdim. Bu toplantı TUSKON ile her şeyimi bitirdiğim toplantı oldu."
"Kuzenim yapmış olabilir"
Zenginer, daha sonra Rızanur Meral'in kendisini arayarak çayını içmek için geldiğini ifade ederek, Meral'in yanlış anlaşılma olduğunu ve tekrardan destek vermesini istediğini, kendisinin ise onlarla birlikte olmayacağını açıkça söylediğini anlattı.
Hiçbir iletişim ve irtibatının olmadığını savunan Zenginer, "Çok az olan ilişkimi tamamen kopardım. 15 Temmuz'da yurt dışındaydım. Cumhurbaşkanımızın meydanlara inin çağrısından sonra yöneticileri arayarak, çalışanlardan isteyenlerin meydanlara götürülmesi talimatını verdim. Hakkımda başka soruşturma olmasına rağmen yurda döndüm." dedi.
Mahkeme Başkanı Ali Öztürk'ün "İş adamı olduğunu, bağış yaptığını söyledin. Kayıtlarda hayatın olağan akışı gereği bağlı olduğun konfederasyon ve derneklere bağış yapmışsın. Bu derneklerin dışında para transferlerin gözüküyor. Ne diyeceksin?" sorusuna Zenginer, "Kuzenim yapmış olabilir. Amcamın oğlu Mustafa Zenginer. Kendisi satış direktörüydü." yanıtını verdi.
Başkan Öztürk'ün, "Toplantıya (TUSKON) katılan herkes konuşmayı alkışlamadığını söylüyor. Herhalde ben alkışlamadım. Duruşma salonundakilerden alkışlayan oldu mu?" sözleri üzerine Zenginer, "Ben alkışladım efendim. Alkışlamayan kimse yoktu. Toplantıda arka taraflarda bulunanlar amigo gibiydi." diye konuştu.
MUTTALİP ÖZTÜRK
"Ali kod ismini kullanmışsın"
Tutuklu sanık Muttalip Öztürk de, kimseden talimat almadığını, hayatı boyunca vatanını seven, vergisini ödemeye çalışan biri olmaya çalıştığını belirterek, "ByLock kullanmadım. Bank Asya'da Türk Lirası hesabı açtığım iddiaları var. Böyle bir eylemim olmamıştır. 2014'te hesabımı kapattım." diye konuştu.
Başkan Öztürk, Muttalip Öztürk'le ilgili tespit tutanağını okudu.
Sanık Öztürk'e, "ByLock kullanmadığını söyledin ancak şifre olarak çocuğun adını kullanmışsın. Ali kod ismini kullanmışsın. Cep telefonlarına bu programı yüklü olan kullanıcılar sana Ali demişler. Ali Bey, Muttalip, Ali006, Faik, Damat şeklinde sana isimler vermişler. Toplam 206 mail attığın, 28 gelen arama bulunduğu, 5 kişiyi gruba eklediğin, 309 kez giriş yaptığın var." diyen Başkan Öztürk, "Şu simge değiştirmek için ne lazımdı. Eagle diye bir şey var haberin var mı? Simge değiştirme programları var, adamlar durdurunca simgeye bakıyor. Telefon değiştirdin mi? Sıfırla telefonu öyle ver. Bizim Ömer Faruk kaydı. Doları çektin mi? Dolar stoğumuz 76 bin 350 dolar." şeklindeki yazışmaları okudu.
Başkan Ali Öztürk'ün "2 bin 500 lira maaş alıyorsun. Dardanel'de hissen var. Öyle mi? Belgen var mıydı?" sorusuna sanık Muttalip Öztürk, "Araba alım satım işleri yapıyordum. Belgem yoktu." yanıtını verdi.
HAKİM SANIĞIN AÇIĞINI FENA YAKALADI
TOLGA GÜVEN
Duruşmada, tutuklu sanık Tolga Güven, savunmasında, Genç Florya İş Adamları Derneği'ne 2009 ya da 2010'da üye olduğunu, kan bağışı kampanyası hakkında bilgi almak istediği sırada, bu organizasyonu derneğin yürüttüğünü öğrendiğini ve bu tarz sosyal sorumluluk projelerinden dolayı derneğe üye olduğunu ileri sürdü.
Güven, derneğe sadece sosyal sorumluluk projeleri için katıldığını, 2013 yılında üyelik iptali için mail attığını ancak iddianameden üyeliğinin iptal olmadığını öğrendiğini iddia ederek, "TUSKON hakkında bilgim yoktur. Neden yargılandığımı bile bilmiyorum. Yurtdışı işlerimden dolayı Skype, Tango gibi programlar kullandım. Erhan Öztürk ile yaptığım görüşmelerde, hain darbe girişimini İsrail-ABD'nin Ortadoğu'yu karıştırmak için yaptığını, suçu cemaate attıklarını söyledim. Ancak daha sonra bu hain darbe girişimin detaylarını öğrenince FETÖ'nün yaptığını öğrendim." diye konuştu.
Mahkeme Başkanı Ali Öztürk'ün "Telefon içeriklerinde 'Erdoğan kendisini halife ilan etti' demişsin. Bunu Fetullah Gülen de söylüyor. Toplantı organizasyon konuşmaların var. Türkçe Olimpiyatları için bizimkiler diyorsun. 'Saray'a da kayyum atanır inşallah', darbeyle ilgili olarak 'Devlet tiyatrosunu iyi oynadı' demişsin." sözleri üzerine sanık Güven "Devletten kastım, İsrail, ABD'ydi." dedi.
Bunun üzerine Mahkeme Heyeti Başkanı Öztürk, "Sıkıyorsa İsrail desene. Niye bizim devletimizi diyorsun?" diye sordu.
Sanık Güven'in, "Kayyum atamalarının haksız olduğunu düşünüyordum. Bütün kayyum atamalarını şu an doğru buluyorum. Ne kadar doğru olduğunu anladım." demesi üzerine Öztürk, "Bu görüşmelerin çoğunu darbeden sonra yapmışsın ama" dedi. Sanık ise "Ben darbe olduğu sırada Hatay'daydım. Darbe detaylarını 1 hafta sonra öğrendim." iddialarında bulundu.
Güven'in ifadesinin diğer detayları
"Bir işadamının sermayesi itibarıdır" diyen sanık Güven, tutuklandıktan sonra maddi ve manevi olarak zarar gördüğünü belirterek şunları söyledi: "ByLock kullanmadım. Üzerimde 1 Dolar bulunmadı. Örgütsel olarak DİGİTÜRK iptalinde bulunmadım. Evimde Fetullah Gülen'e ait kitap ve doküman bulunmadı. Bank Asya'ya para yatırmadım. 16 aydır tutukluyum. Tahliyemi ve beraatimi talep ediyorum."
Güven, "İddianamede, '19 Şubat 2016 tarihinde Zübeyir ile telefon görüşmesi yaptığı ve Zübeyir'in "...Hoca Efendi canlı yayında!" dediği benim de 'İzliyorum izliyorum izliyorum abi şu an izliyorum tamam!' dediğim iddia ediliyor. Ben bu cümleyi hatırlamıyorum. Ancak 'izliyorum, izliyorum' diyerek geçiştirdiğim anlaşılmaktadır. Çünkü izlemedim" dedi.
Mahkeme Başkanı Ali Öztürk'ün "Yazışmalarında "Darbe girişimine tiyatro diyorsun. 250 şehit var. Böyle söylüyorsun öyle mi?" diye sorması üzerine sanık Güven, "Ben darbe girişimini İsrail ve ABD'nin yaptığını düşündüm. Kesinlikle öyle bir şey düşünmedim" diye cevap verdi.
Başkan Öztürk'ün, "Darbe girişiminde millet galip gelmiş, sen gönderdiğin mesajında "...Galebe duası, Nasr suresi ve Ahzap suresi bol bol okuyalım" diyorsun. Kime karşı okunacak bu dualar?" diye sordu. Sanık Güven de "Ülkemizin bekaası için…. 5 arkadaşıma attım" şeklinde yanıt verdi.
Mahkeme Başkanı Ali Öztürk, 'Devlet tiyatroları darbeyi iyi oynadı' şeklindeki telefon konuşmasını sanık Güven'e sordu.
Sanık Güven de darbe girişimini ABD ve İsrail'in yaptığını düşündüğünü tekrar dile getirdi. Mahkeme Başkanı da "O zaman İsrail Devleti de, ABD Devleti de…" diyerek tepki gösterdi.
"Saraya da kayyum atanır inşallah…" sözlerine ilişkin de Sanık Güven, "Kayyum atamalarının haksız olduğunu düşünüyordum. İnsanın ağrına gidiyordu. Ancak zamanla yapılması gereken bir şey yapıldı diye düşündüm" ifadelerini kullandı. Hakimin söz konusu görüşmelerin darbe girişiminden sonra olduğunu söylemesi üzerine sanık Güven de, "Ben darbe girişimiyle ilgili bütün detayları bir hafta içinde öğrendim" diye cevap verdi.
ÇETİN TEKDEMİR
Tutuklu sanık Çetin Tekdemir de savunmasında, iş adamı olduğunu, gıda sektöründe etsiz çiğ köfte ürettiğini, 13 şirket kurduğunu ve işkolik bir adam olduğunu anlatarak, "Bylock kullanmıyor olmam, FETÖ'ye üye olmadığımın en büyük kanıtıdır. Yapılan aramalarda 1 dolar çıkmamıştır. Hiçbir talimatla Bank Asya'da ne hesap açtım, ne de artışa gittim. Bank Asya'nın milyonlarca kullanıcısından bir farkım yoktur. İnternet üzerinden hesap açılıp, açılmadığını denedim. 1 gün sonra da bu hesabı kapadım. Bank Asya'ya bu hesapla destek veremeyeceğim açıktır. İş adamıyım, 16 bankayla çalışıyorum. 16 kredi kartım vardır, toplam 680 bin lira limiti vardır, bu kartların. Bank Asya'da 67 bin liralık kredi kartına sahiptim. Bu da yüzde 12'lik bir dilime sahiptir. Başka bankalar 3-4 lira havale ücreti alıyordu. Bank Asya'da havale ücreti yoktu. EFT ücreti ödememek için parayı buraya havale eder, diğer bankalara gönderirdim." ifadelerini kullandı.
"Ceza ödememek için Samanyolu'nu bahane ettim"
Evini, arabasını satmadığını, banka işlemlerinde günlük harcamalar yaptığını savunan Tekdemir, örgütsel hiçbir işlem yapmadığını bankacılık işlemi yaptığını, örgütsel olarak da Digitürk aboneliğini iptal etmediğini öne sürdü.
Tekdemir, "Digitürk'e abone olduktan sonra sinyal problemi yaşadım. Benden teknik ücret parası istediler. Bayramlarda erotik kanallar açılıyordu, aile yapıma uygun olmadığı için iptal ettirdim. Paket almıştım, ceza ödememek ve Digitürk'ten kurtulmak için Samanyolu'nu bahane ettim. Müşteri olarak fırsat gördüm. Hiçbir şekilde TUSKON toplantısına katılmadım. İş çevremi genişletmek için Maltepe'de bir derneğe üye oldum. Rızanur Meral'in konuşmasında salonda değildim. İşin boyutunu anlamaktan uzaktım. Bu konuşma Meral'in kendi polemiğidir. Üzerimize almadık. TUSKON'a gitmedim." şeklinde konuştu.
Tekdemir, mahkemenin adil bir karar vereceğine inancının tam olduğunu belirterek, suçlamaları reddetti. Sanık Tekdemir, "Örgütün gizli haberleşme programı 'ByLock' kullanmadım. 1 Dolarım da yoktur. Bank Asya'da hesap açmadım. 1 Mart 2014'te TUSKON 5. Olağan Genel Kurulu'na da katılmadım. 700 kişinin genel kurula katıldığı belirtiliyor. Özel ekip kuruldu 700 kişiyi tespit etmesi için. Genel kurula katılmama rağmen burada olmam beni halen düşündürüyor. Ben ekmeğimin ve ticaretimin peşindeyim. Gizli tanığın iddialarını kabul etmiyorum" ifadelerini kullandı.
"FETÖ üyesi değilim" diyen sanık Tekdemir dini duygularla aldatıldıklarını ifade ederek, "Yurtdışına kaçanlar bizi adaletin önüne yem diye atmıştır. FETÖ her yere çamur attı, bu çamurun temizlenmesi için bekliyorum" dedi. Savunmasının sonunda ağlayan sanık Tekdemir, "Bu konularda savunma vermek bana acı veriyor. Kendi isteğimle teslim oldum. 15 aydır tutukluyum. Tahliyemi ve beraatimi istiyorum. Mal varlıklarım üzerindeki tedbirlerin kaldırılmasını istiyorum" şeklinde konuştu.
Duruşma, yarına ertelendi.
05.12.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından Silivri Ceza ve İnfaz Kurumları Yerleşkesi'nin karşısında bulunan duruşma salonunda görülen 8. duruşmaya İşadamı Ömer Faruk Kavurmacı ve Ünlü Baklavacı Faruk Güllü'nün de aralarında bulunduğu 21 tutuklu sanık ile bazı tutuksuz sanıklar katıldı.
ŞAFAK KOCA
Saat 10.00'da başlayan duruşma işadamı Şafak Koca'nın savunmasını yapması ile devam etti.
Duruşma salonunda savunmasını yapan tutuklu sanık Şafak Koca, 423 gündür tutuklu olduğunu, 20 yıldır Florya'da oturduğunu, Floryalı İş Adamları Derneği (FİADER)'ne 2010 yılında ticaret amaçlı üye olduğunu, dernekte yöneticilik sıfatının olmadığını anlattı.
Sanık Koca, 1 Mart 2014'te TUSKON 5. Olağan Genel Kurulu'na katılmadığını belirterek, “TUSKON'a üyesi değilim. FETÖ ile gönül bağım ya da maddi bağım bulunmamaktadır. Örgüte üye değilim. Bank Asya'da hesap açmadım. Yönlendirme ile para yatırmadım. Hakkımda gizli tanık beyanları yoktur. Çocuklarımı FETÖ'nün okullarına göndermedim. Silahlı ya da silahsız eylem içinde olmadım. Kod adım yoktur. Olay günü maç izlemek için dernekte olduğum sırada gözaltına alındım, derneğin aidatlarını da ödemedim" dedi.
Ünlü restoranın sahibine hakîmden ilginç tepki
Mahkeme Başkanı Ali Öztürk , “Görüşmelerinde darbe girişimine 'tiyatro' demişsin… Ankara'da özel harekette 50 polis şehit olmuş" diye sordu. “Gece saat 03.00'da olmuş. Yayla evinde televizyon bulunmamaktadır. Bilirsiniz yayla evlerini…" diyen sanık Koca, şehitler olduğunu öğrenince kahrolduğunu söyledi.
Şafak Koca, 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Yalova'da yaylada olduğunu söyledi.
Bulunduğu yerde televizyon olmadığını belirten Koca, "Bunun bir tiyatro olduğunu söyledim. Şehitleri düşününce bu yanlış tespitten dolayı kahroldum. İddianamede WhatsApp grup paylaşımları konuşmaları var. Bu gruplarda hiçbir şey paylaşmadım. Okumaya ve takip etmeye vaktim yoktu zaten. Grup bildirimlerini sessize alırdım. Kesinlikle ByLock ve kripto mesajlaşma programları kullanmadım. Bank Asya'da hesap açmadım." dedi.
Floryalı İş Adamları Derneği'nin aidatlarını bile ödemediğini öne süren Koca, Mahkeme Başkanı Ali Öztürk'in "Yaptığın bir telefon görüşmesinde, Adana'da gözaltına alınacak 5 kişi olduğunu söylüyorsun. Nereden temin ediyorsun bu bilgiyi?" sorusu üzerine, bunun yerel basında haber olarak çıktığını söyledi.
Başkan Öztürk'ün "FK2000 isimli WhatsApp grubunda mütevelli diye kayıtlı kişiler var. Burada buluşma tarihleri haftanın belirli günlerine denk geliyor. Bu görüşmelerin içerikleri nedir?" sorusuna Koca, "Hafta sonu programlarına gidiyordum." yanıtını verdi.
Cumhuriyet Savcısının "Hiç aidat ödemiyorsun ama seni maç izlemeye çağırıyorlar. Aidat ödemeyenleri neden maç izlemeye çağırıyorlar?" sorusu üzerine Koca, derneğin aidat ödemediği için kendisini daha önce aradığını iddia etti.
AHMET TUZLU
Sanıklardan işadamı Ahmet Tuzlu da 450 gündür tutuklu olduğunu, İstanbul'da lokantaları bulunduğunu, 500 civarında çalışanı olduğunu söyleyerek hakkındaki iddiaları reddetti. Sanık Tuzlu, Bylock kullandığı iddialarını da reddederek, “Lokantacı pide ve yemek yapar. Lokantada çocuk alanları bulunur. Bunun yanı sıra wifi de müşterilere hizmet olarak verilir. Bylock programı da bu wifiden indirilmiş. Burak A. diye biri indirmiş. Bu kişiyi tanımıyorum. Müşterim olduğunu düşünüyorum" diye konuştu.
Sanık Tuzlu, Bahçelievler İş Adamları Derneği üyesi olduğunu, örgütün gerçek yüzünü gördükten sonra 17-25 Aralık'tan sonra dilekçe yazarak üyelikten istifa ettiğini belirtti. Sanık Tuzlu şunları söyledi: Gizli tanığın iddialarını reddediyorum. Bu örgüte finansal destek sağlamadım. Örgüt lideri Fetullah Gülen'in kitaplarını okumadım. İddianamede geçen kitap nereden alındı, bilmiyorum . Aramalarda ben yoktum. Suçlamalara dayanıksızdır. Ben suça karışmadım. Devletini ve milletlini seven bir kişiyim. Hiçbir zaman terörün amacına hizmet etmedim. Digitürk kullanmadım. TUSKON Genel kuruluna katılmadım. 1 dolarım da yoktur. Sosyal medya kullanıcısı değilim. Kod adım yoktur. 450 gündür suça karışmadığım halde bütün servetimi kaybettim. Bütün işyerlerim kapandı. 30 yıllık emeğim heder oldu. Suçum varsa yüce adalet cezamı verebilir ancak uyduruk bahanelerle işyeri kapatılamaz. Mağdur oldum. Ben buradan dışarı borçlu olarak çıkacağım. Çok sıkıntı çektim. Psikolojim bozuldu. Sağlık sorunları yaşıyorum. 2 ay önce ameliyat oldum. Hala kendime gelemedim. Bank Asya'ya destek olmadım. Kendim teslim oldum, kaçmadım. Delil karartma durumum yok. Tahliyemi ve beraatimi talep ediyorum."
“AFRİKADA BİR TANE AÇ KALMAZ"
Mahkeme Başkanı Ali Öztürk, Tuzlu'nun savcılık ve hakimlik ifadelerini okudu ve sanığın kesilen kurbanlarla ilgili verdiği ifadelerine karşılık, “Bu kadar kurban kesilse Afrika'da bir tane aç kalmaz. Nasıl film dönüyor biliyoruz. Dernekler kurban topluyor" dedi. Sanık Tuzlu da “Ben kurban teklifini reddettim" diye cevap verdi.
Başkan Öztürk'ün “Bylock içerikleriyle ilgili olarak bir tutanak geldi. Bir kez giriş yapılan yapılan ADS'ler dikkate alınmıyor ancak bu Bylock'tan birden fazla kez giriş yapıldığı için dikkate alınıyor. Görüşme kayıtları geldi. Bu kayıtta, 'Amerika genelinde yapılan otel programı iyi geçti, Fetullah hocaya iletildi. Programda üst düzey FBI temsilcileri de konuşmacı olarak katıldı' birden fazla gruba mesaj atılmış. Hatay Kırıkhanlı birisini tanıyor musun? Bu şahıs nerede çalışıyor?" diye sordu. Sanık Tuzlu da “Okul servisçiliği yapan biri vardı, Hataylı. Ailesiyle birlikte lokantaya gelirdi. Bakırköy'de servis ve turizm şirketi sahibiydi" diye cevap verdi. Başkan Öztürk ise “Bu şahıs keşke buraya gelse de FBI temsilcilerinin ne konuştuğunu söyleyip, bizi aydınlatsa" dedi.
Tuzlu, 8 lokantasının bulunduğunu, hiçbir şekilde "ByLock" kullanmadığını, işi gereği lokantalarında wifi bulunduğunu ve kendisinin değil, başkasının ByLock indirdiğinin raporla tespit edildiğini öne sürdü.
Tuzlu, Bahçelievler İş Adamları Derneği'ne iş ve sosyal çevresini genişletmek için üye olduğunu, 2014'te istifasını faksladığını ancak bunun işleme konulmadığını, sonradan 2015'te işleme konulduğunu öğrendiğini belirterek, örgüte finansal destek sağlamadığını, maddi yardımı akrabalarına yaptığını ileri sürdü.
Mahkeme Başkanı Ali Öztürk'ün "Bank Asya'da 2013 Aralık'ta 99 bin liran varmış. Daha sonraki aylarda mevduatın yükselmiş. Sebebi nedir?" sözleri üzerine Tuzlu, "Yaklaşık 45 milyon lira cirom var. Başka bankalarla da çalışıyorum. Bu hesap benim şahsi hesabımdır. Para sadece bekledi." diye konuştu.
Başkan Ali Öztürk, "Ali Çelik (iddianamede FETÖ'nün 73 kişiden oluşan tepe kadrosu içerisinde yer alan isim) ve Kudret Ünal (Fetullah Gülen'in doktoru olarak bilinen kişi) ile telefon görüşmeleri yaptığın iddialarına neler diyeceksin?" sorusu üzerine Tuzlu, "Ben bu kişilerle görüşmedim. Lokantalarda telefonlar var, şarjı biten müşteriler telefonla konuşmak istiyorlar. Müşteriler konuşmuş olabilir." dedi.
Başkan Öztürk'ün "Yurt dışına çıkış yapmışsın. Yaptığın iş ihraç edilecek bir iş değil. Yurt dışına etli ekmek nasıl yapılır diye öğrenmek için mi çıktın?" sorusuna Tuzlu, "Hem gezi, hem de gıda sektörüne bakmak için çıktım." yanıtını verdi.
"Bu kurbanlarla Afrika'da aç kalmaz"
Mahkeme Başkanı Öztürk, Tuzlu'nun savcılık ve hakimlik ifadelerini okudu. Sanığın ifadesindeki, kesilen kurbanlarla ilgili beyanları üzerine Öztürk, "Bu kadar kurban kesiliyor. Bu kurbanlarla Afrika'da aç kalmaz. Nasıl film dönüyor biliyoruz. Dernekler kurban topluyor." dedi.
Tuzlu da kendisinin kurban teklifini reddettiğini öne sürdü.
Başkan Öztürk'ün "ByLock içerikleriyle ilgili olarak bir tutanak geldi. Bir kez giriş yapılan yapılan ADS'ler dikkate alınmıyor ancak bu ByLock'tan birden fazla kez giriş yapıldığı için dikkate alınıyor. Görüşme kayıtları geldi. Bu kayıtta, 'Amerika genelinde yapılan otel programı iyi geçti, Fetullah hocaya iletildi. Programda üst düzey FBI yetkilileri de konuşmacı olarak katıldı.' diye birden fazla gruba mesaj atılmış. Hatay Kırıkhanlı birisini tanıyor musun? Bu şahıs nerede çalışıyor?" diye sordu.
Sanık Tuzlu'nun, "Okul servisçiliği yapan Hataylı biri vardı. Ailesiyle birlikte lokantaya gelirdi. Bakırköy'de servis ve turizm şirketi sahibiydi." sözleri üzerine Başkan Öztürk, "Bu şahıs keşke buraya gelse de FBI üst düzey ajanlarının ne konuştuğunu söyleyip, bizi aydınlatsa." dedi.
MUSTAFA ZENGİNER
Tutuklu sanıklardan İşadamı Mustafa Zenginer de iş dünyasında yakın olmak maksadıyla en çok üyesi olan TUSKON'a üye olduğunu anlatarak, hakkındaki suçlamaları reddetti. Bank Asya'ya para yatırmadığını belirterek, “Digitürk'ü iptal ettirmem, örgütsel bir hareket değildir. Bylock kullanmadım. İddialar çarptırılmış, varmış gibi gösterilmiştir. Terör örgütü üyesi değilim. Bu örgütle mücadele ederken bataklık kurutulmak yerine sivrisineklerle uğraşılıyor. Bal arılarına ve kelebeklere de zarar veriliyor. 16 aydır tutukluyum. Adaletin tecelli edeceğine güvenim tamdır. Kaçma yönünde teşebbüsüm olmadı. Evimde gözaltına alındım. Mal varlıklarım üzerindeki tedbirlerin kaldırılmasını talep ediyorum" şeklinde konuştu.
Mahkeme Başkanı Öztürk'ün sorusu üzerine sanık Zenginer, 1 Mart 2014'te TUSKON 5. Olağan Genel Kurulu'na katıldığını, katılanlardan az kısmına dava açılmasının da çelişki olduğunu söyledi. Zenginer, “Genel kurulda Rızanur Meral'in konuşmasını dinledim. Ben arkada ortalarda oturuyordum. Konuşma güncel ve ekonomik konuşmalarla başladı. Sona doğru konuşmanın dozu, ayarı kaçtı ve farklı yerlere gitti. Nerede alkışladım nerede alkışlamadım hatırlamıyorum ama Rızanur Meral'in 'Kimler kimlerin inlerine girecek…' ifadesini alkışlamadım. Konuşma hoşuma gitmediği için solondan ayrıldım" diye konuştu.
Başkan Öztürk'ün “İstifa ettin mi?" sorusuna sanık Zenginer, “17 -25 Aralık kumpası hükümet tarafından iddia ediliyordu. Neyin ne olduğunu anlaşılmıyordu. İstifa düşünmedim" dedi. Mahkeme Başkanı Öztürk de “Daha ne olsun. MİT'çilerin kafasına silah dayanıyor, ağızlarını burunları dağıtılıyor. Ne olması gerekiyor?" diye tepki gösterdi.
MURAD ABDURRAHMAN BALTACI
Duruşma salonunda öğleden sonra savunmasını yapan tutuklu sanık İşadamı Murad Abdurrahman Baltacı, TUSKON üyesi ve yöneticisi olmadığını, faaliyetlerine ve toplantılarına katılmadığını, yardımda da bulunmadığını söyledi. Sanık Baltacı, devlet okullarında okuduğunu, Boğaziçi Üniversitesi mezunu olduğunu belirterek, "Eşimle tatilde tanıştım. 20 yıllık ticari itibarım heba oldu. Kazanımlarına el konulmuş oldu. Hesabını veremeyeceğim fiilim yok. 15 Temmuz darbe girişiminde yurtdışındaydım" diyerek suçlamaları reddetti. Sanık Baltacı, "Adaletin tecelli edeceğinden eminim. Beraatimi ve tahliyemi talep ederim" dedi.
Baltacı, TUSKON'a veya diğer hiçbir derneğe üye olmadığını, derneklerin faaliyetlerine ve toplantılarına katılmadığını ve buraya yardımda bulunmadığını savundu.
Sanık Baltacı, şirket hatlarında ByLock çıktığı iddiasıyla tutuklu bulunduğunu öne sürerek, "Söz konusu hatlar şirket çalışanlarınca kullanıldı. Bu durum HTS kayıtlarınca tespit edilmiştir. Burada da birkaç şirket çalışanı dışında kimseyi tanımıyorum. Hesaplarda para tutmam, bana gelen paralar, ödemelerdir. Benim yatırdığım paralar değildir. Cemaatle hiçbir ilgim olmadı." dedi.
Mahkeme Başkanı Ali Öztürk'ün "Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nca hazırlanan 'Çatı' iddianamesinde ve davasında örgütün tepe yöneticilerinden olan Mustafa Muhammet Günay ile bir kez, Cemal Uşak ile 211 kez, İsrail imamı olduğu iddia edilen Harun Tokak ile 46 kez, Uzak Doğu imamı olduğu iddia edilen Hüseyin Kara'yla 10 kez telefon görüşmesi yaptığın tespit edilmiş. Neden bu kişilerle konuştun?" sorusunu, Baltacı, "Bu görüşmeler şirket hatlarından yapılmış. Kim tarafından yapıldığını bilmiyorum." şeklinde yanıtladı.
Başkan Öztürk "Konuşulan kişilerin profillerine bakıldığında bu kişiler sıradan kişiler değil. CIA, CFR, siyasilerle yazışmalar yapmış. Şirket hatları neden bu kişilerde. Bu kişiler sıradan ByLock kullanıcısı değil. Tespit edilen 3 kişiden biri şirketlerinde idari işler uzmanı, biri kontrol mühendisi olarak geçiyor. Bu kişilerin, FETÖ'yle irtibatlı birden fazla şirketlerde SGK kayıtları var. Bu kişileri istihdam etmenin nedeni nedir? Bu kişileri tanıyor musun?" diye sordu.
Sanık Baltacı, soruyu "Kayseri'de çalışan kişiyle hiç yüz yüze görüşmedim. Sahada mühendisti. Bir diğer kişi ise çok uzun süre bizde çalışmamış. Üçüncü kişi ise Ankara ofisimizde çalışmış. 1-2 defa gördüm." diye yanıtladı.
Bunun üzerine Öztürk, "Sözleşmeler feshedildiğinde, eşyalar çalışanlardan alınmaz mı? Şirket hatlarınızı almadınız mı?" dedi. Baltacı ise "Bunu insan kaynaklarına sormak lazım. Olmaması gereken bir şey." diye konuştu.
Bugün yapılan duruşmada toplam 4 sanık savunma yaparken, duruşma yarına ertelendi.
06.12.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi karşısında yer alan binadaki büyük salonda görülen duruşmaya, aralarında Kavurmacı ve Güllü'nün de bulunduğu 21 tutuklu sanık ile 25 tutuksuz sanık ve avukatları katıldı.
Mahkeme Heyeti Başkanı Ali Öztürk, mahkemeye dilekçe gönderen eski Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan'ın davaya katılma talebinde bulunduğu belirtti.
Duruşmada söz alan Maliye Bakanlığı ve Ekonomi Bakanlığı'nın avukatları davaya katılma talebinde bulundu.
Cumhuriyet savcısı, sanıkların mal varlıkları üzerindeki tedbir kararların devam etmesini istedi. Sanıkların kayyum atanan şirketlerinde illegal işlem olup olmadığı konusunda bilirkişi raporu alınmasını isteyen savcı, tutuklu sanıkların bu hallerinin devamına karar verilmesini talep etti.
Tahliye taleplerine ilişkin söz verilen tutuklu sanık Ömer Faruk Kavurmacı, hakkındaki tüm delillerin toplandığını savunarak, "Beyanlarım, net ve samimidir. Tutukluluğum süresince beyanlarımla çelişen bir delil elde edilememiştir. 1 Mart 2014'te TUSKON 5. Olağan Genel Kurulu'nda Rızanur Meral'in açılış konuşmasını alkışlamadım, ayağa kalkmayarak protesto ettim. TUSKON'dan ilk istifa eden benim. Buna ilişkin delili de mahkemeye sundum. Hakkımda beyanda bulunan gizli tanığın ifadelerinde somut bir delil yoktur. Tutuksuz yargılanırsam buraya geleceğim konusunda tereddüdünüz olmasın." diye konuştu.
Sanık Kavurmacı, mal varlıkları üzerindeki tedbir kararlarının kaldırılmasını talep ederek tahliyesini istedi.
Tutuklu sanık Faruk Güllü de FETÖ/PDY üyesi olmadığını iddia ederek, 15 aydır örgüt üyeliğinden dolayı tutuklu olduğunu anlattı.
ByLock gibi şifreli mesajlaşma programları kullanmadığını ve örgütsel amaçlı Digitürk aboneliği iptalinin söz konusu olmadığını savunan Güllü, savunmasında şunları söyledi:
"Kod adım yok, örgüt toplantılarına katılmadım. Örgüte transfer ettiğim para yok. Bank Asya'ya talimatla para yatırmadım. 1 dolar yok. FETÖ/PDY içinde yer aldığımı gösteren delil yok. Mart ayında yurtdışından geldim. Avrupa'da oturma iznim olmasına rağmen 15 Temmuz'dan sonra çekincem olmadığı için ülkeye gelerek burada hayatıma devam ettim. Kaçma düşüncem yok. İkamet adresim sabittir. Tutuklu bulunduğum süre göz önüne alınarak tahliyemi istiyorum."
Duruşmada söz alan diğer tutuklu sanıklar da mal varlıkları üzerindeki tedbirlerinin kaldırılmasını talep ederek tahliye talebinde bulundu.
Duruşma, sanık avukatlarının taleplerinin alınmasıyla devam etti.
DETAYLAR
ÖMER FARUK KAVURMACI: KAMU GÖREVLİLERİ FİNANSE EDİLMİŞ
İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından Silivri Ceza ve İnfaz Kurumları Yerleşkesi'nin karşısında bulunan duruşmanın öğleden sonraki bölümünde İstanbul Büyükşehir Belediye eski Başkanı Kadir Topbaş'ın damadı tutuklu sanık Ömer Faruk Kavurmacı'nın savcılık ve hakimlik ifadeleri okundu. Mahkeme Başkanı Ali Öztürk, Hakan Şükür ve Ali Fuat Yılmazer gibi hakkında dava açılan kişiler ile şirketler arasında para transferleri yapıldığını, bu transferleri yapanlardan birinin Zaman Gazetesi Grup Başkanı Beytullah Demir olduğunu, bu transferler hakkında Kavurmacı'ya bilgisi olup olmadığını sordu. Sanık Kavurmacı da "Reklam bedeli için ödenmiş. Ben bu konuda bilgiye sahip değilim" diye cevap verdi. Bunun üzerine Mahkeme Başkanı Öztürk, "Kamu görevlileri finanse edilmiş" diye konuştu.
KAVURMACI'YA O YAZI SORULDU
Mahkeme Başkanı Öztürk, "Ceza İnfaz Kurumu'ndan gelen bir yazı var. Görüş esnasında ailene verilmek üzere verilen eşyalarda küçük bir not bulunmuş. Bu not makinede büyültülerek tespit edilmiş. Notta 'Bugün Yiğitler babama Bank Asya hesabı hakkında soru sorarlarsa, bilmiyorum, çek senettir, ihracattır, otomatik ödemelerdir, kayyum olduğu için bilmiyorum desin' yazılmış. Neler diyeceksin?" diye sordu. Sanık Kavurmacı da "Ben onu dışarıya göndermeye çalışmadım. Benim eşyalarımın arasına karışmış. Gizli saklı bir not değil" diye konuştu. Mahkeme Başkanı Öztürk, "Bu babayiğitler nedir?" diye sorunca sanık Kavurmacı da şu cevabı verdi: Yiğit avukattır. Yanında bir arkadaşıyla gidip geldiği için babama hatırlamak için dedim."
GİZLİ TANIĞIN BEYANLARI OKUNDU
Mahkeme Başkanı Öztürk, Kavurmacı aleyhine ifade veren gizli tanığın beyanlarını da duruşma salonunda okudu. Kavurmacı da gizli tanığın beyanlarının duyuma dayalı şeyler olduğunu kendisiyle ilgili beyanının olmadığını kaydetti.
Kavurmacı mal varlıklarına el konulduğunu, şirketlerine kayyum atandığını, hakkındaki suçlamalara da tek tek cevap vereceğini söyleyerek, “Tüm suçlamaları reddediyorum" ifadelerini kullandı.
“Terör örgütü FETÖ üyesi değilim" diyen sanık Kavurmacı, “Örgütün propagandasını yapmadım. Devletimin her zaman yanında oldum, olmaya da devam edeceğim" dedi. 4200 çalışanı olan 500 adet perakende satış mağazası olan bir şirketin yönetim kurulu başkanı olduğunu söyleyen sanık Kavurmacı şunları söyledi:
“FETÖ'ye finans sağlamadım. Şahsi mal varlığım bulunmamaktadır. Hanların, yatlarım, katlarım olsun istemedim. Kazancımı ülkemizin hizmetine sundum, istihdam imkanı sağladım. Kayıt dışı bir tek işlemim bulunmamaktadır. 2013-2015 yılları arasında vergi denetimlerinde eksiklik ve usulsüz bir tek işleme rastlanılmamıştır. Gerek vergi dairesi, MASAK raporlarında da terör örgütü FETÖ /PDY ile işbirliğim suç sayılacak işleme rastlanılmamıştır"
Yazılı ve görsel basında ve sosyal medyada kendisinin FETÖ'cü ilan edildiğini ve iftira atıldığını belirten Kavurmacı, hiçbir ilgisi olmayan kayınpederi Kadir Topbaş'ın adının da terör örgütü FETÖ ile yan yana getirilmek için adeta bir fırsat oluşturulduğunu savundu.
MAHKEME BAŞKANI: ALGIYA DEĞİL OLGUYA BAKARIZ
Kavurmacı savunmasında “Medyada gerçekle ilgisi olmayan suçlamalarda bulunuldu. Toplum vicdanlarında mahkum edilmem için yapıldı" demesi üzerine mahkeme başkanı Ali Öztürk, "Basının manşetleri bizi ilgilendirmez. Algıya değil olguya bakarız" diyerek sanığın savunmasına devam etmesini istedi. Kavurmacı, 1 Mart 2014'te TUSKON 5. Olağan Genel Kurulu'nda hükümeti alenen tehdit ettiği belirtilen Başkan Rızanur Meral'in konuşmasına da değinerek, “TUSKON Genel kuruluna katıldım. Rızanur Meral'in konuşmasını ayağa kalkmayarak alkışlamayarak protesto ettim" dedi. Kavurmacı ayrıca söz konusu 1 Mart 2014'te TUSKON 5. Olağan Genel Kurulu'na ilişkin kendisiyle ilgili 2 dakikalık görüntüyü izletmek istedi. Mahkeme Başkanı Öztürk de yargılama usulünde böyle bir şey olmadığını gerekirse bilirkişi tarafından söz konusu görüntülerin inceletilebileceğini söyledi.
Kavurmacı, " FETÖ üyesi değilim. Bylock kullanmadım. Bylock'u tutuklandıktan sonra öğrendim. 17-25 Aralık'dan sonra iki oğlumu da FATih Kolejinden aldım. Eğitim hayatımda FETÖ'nün yurtlarında kalmadım, okullarında okumadım. DİGİTÜRK iptal işlemi gerçekleştirmedim. 2014 yerel seçimlerinde şirketimin önce cephesine Başbakanımızın ve Kadir Topbaş'ın fotoğraflarını astım. AK Partiyi destekledim. Rızanur Meral'i alkışlamadım. TUSKON'dan ilk resmi olarak istifasını sunan benim. 15 Temmuz'dan sonra kaçmadım. Milletimin hizmetinde kalmayı tercih ettim. Vatanını seven, milletini seven bir neferim öylede kalacağım. Beraatimi ve tahliyemi talep ederim" ifadelerini kullandı.
MAHKEME BAŞKANINDAN GÜLLÜ'YE: MIY MIY ANLATMAYIN
Tutuklu sanıklardan Ünlü Baklavacı Faruk Güllü de 15 aydır tutuklu olduğunu ve FETÖ üyesi olmakla suçlandığını savundu. Tutuklanarak Silivri Cezaevi'ne gönderildiğini anlatan sanık Güllü, iddianameyi eleştirerek, kendisiyle ilgili lehe delillerin dava dosyasına eklenmediğini, masumiyet karinesi ihlal edilerek yargılanmasının devam ettiğini, silahlı bir örgütün varlığından bahsedilmesi için örgütün var olup olmadığını, ne zamandan beri var olduğuna ilişkin kesinleşmiş mahkeme kararlarından sonra karar verildiğini söyledi.
"15 Temmuz 2016 hain darbe girişimini Güneşli'deki mağazamızdayken öğrendim" diyen Güllü, "'Ne söylesem beni anlamadılar ve Silivri'ye gönderildim. 15 Temmuz 2016'da gece iş yerimde olduğumu kanıtlayan CD'ler değerlendirilmemiştir. Araçlarla tankların önünü kapattığımız kamera kayıtları taleplere rağmen dosyaya eklenmemiştir. Suç örgütüne üye olmak gibi bir kastım olmamıştır. Örgüt mensubu olduğumu gösterir eylemim olmamıştır. Kişiliğime sabıka kaydıma bakılırsa suça meyilli olup olmadığım ortaya çıkacaktır. Vatanını ve milletini seven, yurtdışında ülkemizi başarıyla temsil ettiğim ortaya çıkacaktır. Bylock kullanmadım. DİGİTÜRK iptalim yok. Bank Asya'da hesap artışım yok. 1 Mart 2014'te TUSKON 5. Olağan Genel Kurulu'na katılmadım. Toplantısına katılmadığım kuruluşun eylemlerinden sorumlu tutulmam hukuka aykırıdır. KASİD ile 2010 yılında üyeliğimi sonlandırdım. Ancak 2015 yılına kadar pasif üyelik kaydım benden habersizce tutulmuş. Hiçbir evrakta imzam yoktur" dedi.
FETÖ'ye para aktarmadığını söyleyen Güllü, Bank Asya'nın gerçek yüzünü işlerinde kriz başladığında gördüğünü, teminat altına alınmış gayrimenkullerinin satıldığını, hem ailesinde, hem de iş çevresinde kapanmayacak yaralar açtıklarını, kendisini iflasın eşiğine getirdiğini, zor durumda bıraktığını, haciz getirdiği anlattı. Sanık Güllü, "O kadar söylememe rağmen bana yardımcı olmadılar, üzerime geldiler. Beni yıprattılar. Benim hesap açıp Bank Asya'ya destek olduğum iddiası akla ve mantığa aykırıdır. Ben onlara son toplantıda 'Sizden büyük Allah'ın adaleti var' dedim. Hesaplarımda gayri resmi para transferi yoktur. Şirketin pos cihazı bile Bank Asya'ya ait değildir. Talimatla para yatırmadım, bu da tespit edilmiştir. Bank Asya için 'Size yağmurlu havada su bile yok' dedim. Şimdi bu suçla isnat edilmek beni kahrediyor. Destek manasında hesap açmadım" diye konuştu.
İddianamede terör örgütü lideri Fetullah Gülen'in yazarı olduğu 'Mefkure Yolcuğu' isimli kitabın adresinde yapılan aramalarda bulunduğu iddiasına da cevap veren sanık Güllü, "Bu kitap ne şekilde geldi belki de biri hediye etti. Ne şekilde alındığını bilmediğim kitap nedeniyle 15 aydır tutukluyum" diye konuştu.
Gizli Tanık Demir'in kendisi için "Her geldiği toplantıya koli koli baklava getirirdi" şeklinde beyanda bulunduğunu aktaran sanık Güllü, "Biz aile kültürümüzden dolayı hiçbir yere eli boş gitmedik. Bunun hukukta suç sayıldığını düşünmüyorum. Gizli tanık ifadesinde 100 bin dolar para verdiğim iddiası var. Personele 3-4 ay maaşını geç öderken, dünya kadar borcum varken böyle bir para vermemin Allah katında yeri yoktur, vicdanı değildir. Söylenenler hayal ürünüdür" dedi.
15 Temmuz hain darbe girişimi gecesi Güneşli'deki mağazasında olduğunu, Merter'deki iş yerine doğru yola çıktığı sırada Şirinevler'de polisin kendilerini durduğunu söyleyen Güllü, şunları anlattı: "Polis bize 'tankların geçmesini engellemek için arabalarla yolu kapatmamız gerekiyor' dedi. Orada gece 03.00'e kadar kaldık, yolu kestik. Elimizden geldiği kadar bu hain girişime engel olmaya çalıştık. 150 yıldır, 6 kuşaktır hizmet veriyoruz. Şahsım ve şirketimizin her zaman milletimizin yanında oldu. Darbe girişimini kınadığımıza ilişkin gazetelere ilan verdik. (ilanları mahkemeye delil olarak sundu) 17-25 Aralık ve Gezi olaylarında şirketimizi karalamaya çalıştılar fakat biz 150 yıldır devletimizin yanındayız. Hakkımda gözaltı kararı verildiğini öğrendiğimde polislere kendim teslim oldum. Pasaportum alındı, verilen kararın adil olmadığı kanaatindeyim. 15 Temmuz'dan sonra 'İşadamları tutuklandı' haberlerini okudum. Ben kaçmadım, saklanmadım."
Mahkeme Başkanı Ali Öztürk, "…Mıy mıy anlatmayın. İddianamenin dışına çıkmayın. Sürekli beni uyarmak zorunda bırakmayın" diyerek Sanık Güllü'yü uyardı.
Savunmasına tekrar devam eden Güllü, uzun süre Hasan Gültekin ile arasında yaşananları anlatınca mahkeme başkanı Öztürk tekrar araya girdi ve şunları söyledi: Türkçe konuşuyorum. Hasan Gültekin ile husumet var. Burası herkesin hayat hikayesini anlatacağı yer değil. Yargılama iddianameyle sınırlıdır. Tekrar uyarmak zorunda bırakmayın. Mikrofonu kapatırım. Uyuşmazlığı çözüm makamı değiliz. Konuyu dağıtmayın" dedi.
Sanık Güllü savunmasının sonunda mal varlığı üzerindeki tedbirlerin ve şirketleri üzerindeki kayyum kararlarının kaldırılmasını talep etti.
Sanık savunmalarının alınmasına ara veren mahkeme heyeti, duruşmayı yarına erteledi.
07.12.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi karşısında yer alan binadaki büyük salonda görülen 10. duruşmada, sanık avukatlarının talepleri alındı.
Daha sonra ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, tutuklu sanık Murat Abdurrahman Baltacı'nın mevcut delil durumundan tahliyesine, 6 sanığın dosyasının ayrılmasına karar verdi.
Aralarında Kavurmacı ve Güllü'nün de olduğu 20 sanığın tutukluluk halinin devamına karar veren mahkeme, Aydınlı Şirketi'ne 5, diğer şirketlere 3 kişilik bilirkişi heyeti atayarak, şirketlerin mali hareketleriyle ilgili finansman raporu alınmasına hükmetti.
Heyet ayrıca, Ekonomi ile Maliye Bakanlığı ve Zafer Çağlayan'ın davaya katılma talebiyle şirketlerin ve mal varlıkların üstündeki tedbirlerin kaldırılması istemini reddetti.
Duruşma, 26 Mart 2018 tarihine ertelendi.
İDDİANAME
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu tarafından hazırlanan iddianamede, firari sanıklar Gülen, Meral ve Günay hakkında, "anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs", "TBMM'yi ortadan kaldırmaya teşebbüs" ve "Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs" suçlarından üçer kez ağırlaştırılmış müebbet, "terör örgütü kurmak ve yönetmek" suçlarından ayrı ayrı 15 yıldan 22,5 yıla kadar hapis cezası ve "örgüt suçu kapsamında özel belgede sahtecilik" suçundan da ayrı ayrı 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası isteniyor.
Sanıklardan Ramazan Erdem, Serkan Ercan ve Süleyman Tari'ye "örgüt suçu kapsamında özel belgede sahtecilik" ve "silahlı terör örgütüne üye olmak" suçlarından 8,5 yıldan on sekizer yıla kadar hapis cezası öngörülen iddianamede, aralarında Ömer Faruk Kavurmacı ve Faruk Güllü'nün de bulunduğu 80 sanığın "silahlı terör örgütüne üye olmak" suçundan 7,5 yıldan on beşer yıla kadar hapisle cezalandırılması talep ediliyor.
İddianamede, sanıklarla ilgili sunulan deliller olarak da MASAK raporları, şüpheli ifadeleri, sorgu tutanakları ile "Boran", "Demir" ve "Berat" kod adlı gizli tanık anlatımları, TUSKON 5. Olağan Genel Kurulu sandık kayıt ve hazirun listeleri, iletişim dinleme tutanakları, tanık Yüksel Yılmaz'ın beyanları, ihbar tutanakları, kayyum olarak atanan TMSF raporları, "ByLock" raporları, Bank Asya hesap dökümleri, Digitürk cevap yazısı, il dernekler müdürlüğünce gönderilen dernek üye kayıt listeleri ve sosyal paylaşım tespitleri yer alıyor.
Tahliye edilip tekrar tutuklanmıştı
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu tarafından başlatılan soruşturma sonucunda 8 Eylül 2016'da tutuklanan sanıklardan Ömer Faruk Kavurmacı'nın avukatları, 1 Mayıs 2017'de 5. Sulh Ceza Hakimliği'ne tutukluluğa itiraz başvurusunda bulunarak tahliye talep etmişti. İtiraz dilekçesini değerlendiren hakimlik, dilekçe ekinde sunulan özel bir hastanenin 18 Nisan 2017 tarihli sağlık raporundaki tespitleri değerlendirerek, Kavurmacı'nın tahliyesine karar vermişti.
Silivri Devlet Hastanesi'nin "mahkumun hayatı için kesin bir tehlike arz etmediği" şeklindeki sağlık raporu üzerine İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi'nce çıkarılan yakalama kararı çerçevesinde yeniden gözaltına alınan Kavurmacı, 17 Haziran 2017'de tutuklanmıştı.
Paralel yapı-16 Ağustos (2016) 'İstanbul 86 sanık Tuskon Yapılanması/örgüte finansal destek' davası
(10 Aralık 2017, 11:22)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: