Şırnak'ta, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimiyle ilgili aralarında meslekten ihraç edilen dönemin 23. Jandarma Sınır Tümen Komutanı Tümgeneral Abdullah Baysar ile Çakırsöğüt Jandarma Komando Tugay Komutanı Tuğgeneral Ali Osman Gürcan'ın da yer aldığı 24'ü tutuklu 428 sanığın yargılanmasına Adana Bölge Adliye mahkemesinde devam edildi.
02.12.2017 14:28 Şırnak'ta, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimiyle ilgili aralarında meslekten ihraç edilen dönemin 23. Jandarma Sınır Tümen Komutanı Tümgeneral Abdullah Baysar ile Çakırsöğüt Jandarma Komando Tugay Komutanı Tuğgeneral Ali Osman Gürcan'ın da yer aldığı 24'ü tutuklu 428 sanığın yargılanmasına Adana Bölge Adliye mahkemesinde devam edildi.
27.11.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Adana 12. Ağır Ceza Mahkemesince sanık sayısının fazla olması nedeniyle Bölge Adliye Mahkemesindeki 375 kişi kapasiteli 420 metrekarelik mahkeme salonunda görülen duruşmaya 19'u tutuklu eski rütbeli asker, 50'si tutuksuz uzman çavuş olmak üzere, toplam 69 sanık ve avukatları katıldı.
Mahkemede savunması istenen Çakırsöğüt Jandarma Komando Tugay Komutanı Tuğgeneral Ali Osman Gürcan'ın bir yıllık emir astsubayı tutuklu sanık Onur Koç, 14 Temmuz 2016 tarihinde 2. Ordu Komutanı Adem Huduti'nin Şırnak'a geldiğini, bir süre sonra tugay komutanı, ordu komutanı, kolordu komutanı ve diğer generallerin Çakırsöğüt'e geldiğini ve birkaç saat kaldıktan sonra ayrıldıklarını belirtti.
15 Temmuz gecesi yaşadıklarını anlatan Koç, şöyle devam etti:
'15 Temmuz akşamı ben rutin bir şekilde istirahate çekildim. Bir süre sonra beni Ali Osman Gürcan'ın koruma timinde yer alan Mesut P. aradı. Tugay karargahına gelmemi istedi. Daha sonra tekrar arayarak kurmay başkanı ve harekat şube müdürünün de geldiğini ve benim de gelmemin iyi olacağını söyledi. Ben de karargaha giderek Tugay Komutanının odasının yanında bulunan odama geçtim. Bir süre sonra personel şube müdürlüğünde görevli astsubay Şahin B. geldi. Elinde bir evrak vardı. Ben ne olduğunu sorduğumda, 'kendisinin de bilgisi olmadığını, kurmay başkanının tugay komutanına götürmesini istediğini' belirtti. Ayrıca kurmay başkanının evrakı kendisinin okumamasını istediğini söyleyerek, içeri girdi.
Bir süre sonra dört tabur komutanı, harekat şube müdürü Hasan Bilgin, tugay komutanı yardımcısı Sedat Doğanarslan, tugay komutanının odasına girdi. İçeride yaklaşık 5-10 dakika kadar kaldılar. Gürcan, Jandarma Genel Komutanlığından gelen telefon görüşmesi sonrası 'Görev var, çıkış yapacağız, hazırlık yap' dedi. Ben de koruma ekibini hazırladım. Koruma ekibinde Mesut P, Ahmet K, Mehmet Ali Ç. isimli uzman çavuşlar vardı. Bize tahsis edilen kobra aracına eşyalarımızı yüklemeye başladık. Zaten 3. ve 4. taburlar önden çıkmışlardı.'
'Jandarma Genel Komutanlığından Erkan Öktem, Gürcan'ı aradı'
Ali Osman Gürcan kendilerine nereye gidecekleri hakkında bilgi vermediğini belirten sanık Koç, tugaydan çıkmadan önce çok sayıda telefon görüşmesi yapıldığını belirterek, şunları kaydetti:
'Tugaydan çıkmadan önce Jandarma Genel Komutanlığından kendisini Erkan Öktem olarak tanıtan birisi aradı. Ben de tugay komutanına bağladım. Ne konuştuklarını bilmiyorum. Cizre'ye giderken Ali Osman Gürcan birkaç kez telefonla görüşme yaptı. Cizre'de konvoy durdurulduktan sonra da Gürcan telefon görüşmesi yapıyordu. Sonra bana, 'Polisler konvoyu durdurmuş ön tarafa geçmemiz lazım' dedi. Ben de araçtan inerek kobraya yol açtım. Konvoyun önü polisler tarafından kesilmişti. TOMA aracı yolu kapatmıştı.
Ali Osman Gürcan doğrudan polislerin yanına gitti, 'Yolu açın, emir var, geçmemiz lazım' dedi. Aralarında sert tartışmalar yaşandı. Polislerin 'yolu açmayacağız' demesi üzerine Gürcan ileriye doğru yürüdü. Bu arada polislerden bazıları silahların ağzına mermi verdiler. Sonra polislerden birisi tedbir alın diye bağırınca polislerde silahlarının çekme kolunu çektiler. Tugay Komutanı Ali Osman Gürcan'da polislere, 'Bize emir geldi, görürsünüz' şeklinde söz etti. Askerlerden polise yönelik herhangi bir direniş olmadı.'
'ByLock'un gizli haberleşme programı olduğunu bilmiyordum'
Sanık Koç, liseyi Erzurum'da okuduğunu, kalacak yer aradığı bir süreçte lokantada Akif isimli bir şahısla tanıştığını ve kendisine öğrenci evleri olduğunu ve davet ettiğini aktardı.
Bir sene o evde kaldığını ifade eden Koç, savunmasını şu şekilde sürdürdü:
'Bu eve başka gelip gidenler de oluyordu. Burada birtakım sohbetler ediliyor kasetler seyrediliyordu. Ben liseyi bitirdikten sonra 2011 yılında Jandarma astsubaylığını kazandım. 2013 yılında da Konya Beyşehir ilçesine tayinim çıktı. Burada Ahmet isimli bir şahıs beni telefonla aradı ve telefonumu Akif'ten aldığını söyledi. Bu şahısla birkaç kez görüştüm.
Ahmet bana Google Play Store'dan bir program yükledi. Bu program üzerinden sadece Ahmet ile görüşüyordum. Kendisi hal hatır sormak için arardı. Bu program üzerinden beni evine davet etti. Bir süre sonra ben, 'bu programda başka kimse yok, neden bu program üzerinden görüşüyoruz, diye Ahmet'e söyledim ve programı sildim. Ben bu programın terör örgütünün gizli haberleşme programı olduğunu bilmiyordum. Zaman gazetesi köyde ailemin ikamet ettiği evde ele geçirildi. Bunlar ailemin günlük işlerde kullanmak için kilo ile satın aldığı gazetelerdi. Ben bu yapının içerisinde yer almadım. Suçlamaları kabul etmiyorum. Tahliyemi talep ederim.'
Duruşmada savunma yapan diğer sanıklar da üzerlerine atılı suçlamaları reddederek, tahliye ya da beraatlerini talep etti.
Mahkeme heyeti, önceki celselerde savunması alınan ve avukatı aracılığıyla etkin pişmanlık gösterir savunmasını tekrar mahkeme heyetine sunan tutuklu sanık eski subay Fatih G'yi yurt dışına çıkış yasağı ve adli kontrol hükümleriyle tahliye ederek duruşmayı yarına erteledi.
28.11.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Adana 12'nci Ağır Ceza Mahkemesince sanık sayısının fazla olması nedeniyle Bölge Adliye Mahkemesindeki 375 kişi kapasiteli 420 metrekarelik mahkeme salonunda görülen duruşmaya, tutuklu 16 eski çeşitli rütbelerden asker ile tutuksuz 30 Uzman Çavuş ve avukatları katıldı.
Mahkemede savunma yapan tutuksuz Uzman Çavuş Özgür K, 'kobra' aracında silah nişancısı olduğunu ve kendi aracında Binbaşı İsmail Aktaş'ın bulunduğunu söyledi.
Özgür K, 14 Temmuz'da operasyona gittiğini ve 15 Temmuz'da istirahatli olduğunu belirterek, şöyle devam etti:
'Bana aniden bir telefon geldi. Arayan kişi garajdan sorumlu Abdülkadir G. idi. Bana 'Devrem acil göreve gidiyoruz buraya gel' dedi. Ben İdil operasyonunda mayına basmıştım. Bacağımı hissetmiyordum. Garaja gittiğimde bu durumu takım komutanı Devrim Y'ye anlatıyordum. Bizim sesimizi duyan Tugay Komutanı Ali Osman Gürcan yanımıza geldi ve benim için, 'İtiraz eden bu uzman mı? Derdest edin, tutuklayın' dedi. Daha sonra Kurmay Başkanı Yarbay İbrahim Yazıcı da 'İtiraz edeni tutuklayın' diye tugay komutanının emrini tekrarladı. Ben de korku ve panik içerisinde aracıma bindim ve 4'üncü Taburun önüne gittim. İsmail binbaşı benim aracıma verildi.'
Cudi Dağı'na operasyona gittiklerini sandıklarını öne süren Özgür K, 'Cizre'de polisler tarafından önümüz kesildi. İsmail binbaşı 'Ne oluyor acaba, Cizre de mi karıştı' dedi. O sırada Ali Osman Gürcan hızlı hızlı koşarak geldi ve polislere yönelik, 'Açın lan burayı yoksa gereğini yaparım, gerekirse burayı bombalatırım' dedi. Sonra İsmail binbaşı bana doğru, 'Özgür bir oyunun içerisindeyiz. Git arkadaşlarına söyle kobraların silahlarını gökyüzüne çevirsinler, tahriklere kapılmayın.' dedi.' ifadelerini kullandı.
Duruşmada söz alan tutuklu sanık eski Çakırsöğüt Jandarma Komando Tugayı Kurmay Başkanı Yarbay İbrahim Yazıcı ise Özgür K'ya, 'Tugay Komutanı ordayken benim de aynı sözü söylemem mantıklı mı' diye sordu.
Özgür K, 'Gayet mantıklıdır. Siz ve Tugay Komutanı Ali Osman Gürcan 2014 yılında birçok uzman çavuşu görevinden attınız.' yanıtını verdi.
Suçsuz olduğunu, adalete sığındığını belirten sanık Özgür K. beraatini talep etti.
Duruşmada savunmasını veren tutuksuz sanık Uzman Çavuş Oktay D. ise 15 Temmuz 2016 gecesi saat 22.00 sularında 'görev var' denildiğini kaydederek, 'Görev var denilince ilk olarak operasyon tişörtlerini giymiştik. Sonrasında operasyon tişörtlerini çıkartmamız ve gömlek giymemiz emri verildi. Tugay içtima alanında toplandığımızda ise bizim telefonumuzu kum torbasının içerisine topladılar.' dedi.
'Yolu açmazsanız burayı uçaklarla bombalatırım'
Tutuksuz sanık Önder Ufuk E. de 'kobra' aracının sürücüsü olduğunu ve 15 Temmuz günü yaşadıklarını anlatmak istediğini belirtti.
Araçların sevkiyatından sorumlu garaj nöbetçisi Uzman Çavuş Abdülkadir G'nin kendisini aradığını ve bir telefon numarası vererek, 'Bu numarayı al, TOKİ konutlarına gideceksin ve Hasan binbaşıyı alacaksın.' dediğini ileri sürdü.
Binbaşı Hasan Bilgin'in sırt çantasıyla araca geldiğini anlatan Önder Ufuk E, 'Hasan binbaşı araçta 2 defa telefonla görüştü. Bana 'Olağan dışı bir şeyler var mı' diye sordu. Bana 'Hızlı git' dedi. Tekrar telefonla konuşup 'Geldim komutanım' dedi. Hasan binbaşı yol boyunca 2 defa telefon görüşmesi yaptı. Tugaya vardığımızda ben muhafız timinden astsubay Onur Koç'la merdiven başında karşılaştım ve ona ne olduğunu sordum. Bana 'Komutanlar toplantı yapıyor' dedi. 15 Temmuz'da bunların yaşanması benim garibime gitti.'
Cizre'ye vardıklarında Tugay Komutanı Ali Osman Gürcan'ın hızlı bir şekilde konvoyun ön tarafına gelerek polislerle münakaşaya girdiğini aktaran Önder Ufuk E, şöyle devam etti:
'Ali Osman Gürcan, polislere, 'Yolu açmazsanız burayı uçaklarla bombalatırım' dedi. Yanında Binbaşı Hasan Bilgin de vardı. Tabur komutanlarının tartışmaya girdiklerini görmedim. Cizre İlçe Garnizon Komutanı olduğunu öğrendiğimiz Yasin yarbay, Ali Osman Gürcan'a 'Ben söyleyeceğimi söyledim, artık gidiyorum.' dediğini duydum. O gece orası çok gergindi. O anda bir mermi atılsa asker ve polis resmen birbirine girecekti. Ben tüm bildiklerimi anlattım. Üzerime atılı suçlamaları kabul etmiyorum. Beraatimi talep ederim.'
Mahkemede savunması alınan tutuksuz sanık Uzman Çavuş Oğuz A. ise tugay içtima alanında toplandıktan sonra tabur komutanı Murat Yıldırım'ın kendilerine yönelik, 'Telefonu alan olursa canına okurum. Gerekeni yapar ve meslekten atarım.' dediğini anlattı.
Duruşmada savunma yapan diğer sanıklar da üzerlerine atılı suçlamaları kabul etmeyerek, tahliye ve beraatlerini talep etti.
Mahkeme heyeti, savunması alınmayan sanıkların dinlenmesi için duruşmayı 4 Aralık Pazartesi gününe erteledi.
Paralel yapı-03 Mart (2017) 'Şırnak 428 sanık (ilk: 385 sanık) Darbe Yapılanması' davası
(02 Aralık 2017, 14:28)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: