Ankara'da, FETÖ'nün darbe girişiminde Jandarma Genel Komutanlığının Beştepe Karargahı'ndaki eylemlere ilişkin 244 kişinin yargılandığı davaya devam edildi.
19.11.2017 16:32 Ankara'da, FETÖ'nün darbe girişiminde Jandarma Genel Komutanlığının Beştepe Karargahı'ndaki eylemlere ilişkin 244 kişinin yargılandığı davaya devam edildi.
14.11.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 23. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'nde görülen davada savunma yapan 28. Mekanize Piyade Tugayı'nda görevli sanık eski Asteğmen Tuncay Taştan, 15 Temmuz'da mesai sonrası izin alıp Beypazarı'na, eşinin ailesinin evine gittiğini söyledi.
TUNCAY TAŞTAN
Yemek yedikten sonra eşinin teyzesinin oğlu ile bir kafede sohbet ederken 21.30 civarında bölük komutanı Üsteğmen Bora Polat'ın arayıp gelmesini emrettiğini bildiren Taştan, kolluk kuvvetlerini toplumsal olaylarda destekleme tatbikatı (KOKTOD) olduğu düşüncesiyle 23.30 civarı birliğe giriş yaptığını anlattı.
Taştan, Bora Polat'ı gördüğünü ve onun emri üzerine bir zırhlı muharebe aracına (ZMA) bindiğini iddia ederek, daha sonra zırhlı personel taşıyıcı (ZPT) ve ZMA'ların bulunduğu konvoyun hareket edip bir yere geldiğini, bu yerin Jandarma Genel Komutanlığı olduğunu bir askerin tabelayı okumasıyla anladığını öne sürdü.
Karargah önündeki kavşak yakınındayken helikopter ateş açınca kapakları kapattıklarını dile getiren Taştan, yaşananlara olayların şokuyla anlam veremediğini iddia etti.
'Yanlış giden bir şeyler vardı ama darbe olduğu aklımın ucundan geçmedi. Ben darbe olduğunu kesinlikle anlayamadım.' diyen Taştan, vatandaşların gelmeye başladığını ve öfkeli olduklarını söyledi.
Taştan, bir ara araçtan indiğini ve helikopterden yine ateş açıldığını, bunun üzerine tekrar araca bindiğini ifade ederek, Bölük Komutanı Bora Polat ile telefonla görüştüğünü söyledi. Polat'ın da 'Çok büyük oyuna geldik. Tabur komutanı bizi kandırdı. Herhangi bir şey yapmayın. Silahlarınızı bırakın, polisler ne diyorsa onları yapın.' dediğini öne süren Taştan, bu konuşmanın ardından teslim olduklarını söyledi.
Daha önce verdiği ifadesinden bazı bölümleri hatırlatılan Taştan, bu ifadeleri baskı altında verdiğini öne sürerek kabul etmedi.
ER Ö.Ç.
Duruşmada, SEGBİS ile savunma yapan, başka bir suçtan tutuklu bulunan er Ö.Ç. de bir ZMA'ya bindiğini, araçtayken 'Fetullahçıların Genelkurmay Başkanını kaçırdığını' duyduğunu anlattı. Bu ifadeyi kimin kullandığını hatırlamadığını iddia eden Ö.Ç, 'Anayasal düzeni kaldırmaya teşebbüsle suçlanıyorum, anayasal düzenle alıp veremediğim yok benim.' dedi.
Geldikleri Jandarma Genel Komutanlığını da Genelkurmay Başkanlığı olduğunu sanan ve savunmasında bu şekilde ifade veren Ö.Ç, yaşananlardan sonra polise teslim olduklarını söyledi.
Sanık eski Astsubay Sabri Tunçer'in de savunma yaptığı duruşma, yarına ertelendi.
15.11.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 23. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsünde görülen davada savunması alınan, 28. Mekanize Piyade Tugayında Karargah Bölük Komutanı olarak görev yapan sanık eski Yüzbaşı Sungur Poroy savunma yaptı.
SUNGUR POROY
İddianamede yöneltilen suçlamaları kabul etmeyen Poroy, 15 Temmuz Cuma günü her şeyin normal olduğunu söyledi.
Poroy, o gün kamelyada Yüzbaşı Erden Kaya Erdoğan ile oturan Ertuğrul Terzi'nin yanına bir evrak imzalatmak için gittiğini ve onun da 'Hafta sonu alarm verebilirim, personeline söyle, telefonları açık olsun.' dediğini bildirdi.
Rütbeli personeline bu emri ilettiğini anlatan Poroy, mesai sonrası bir işini halledip evine gittiğini, balkonda otururken Üsteğmen Kürşat Yaman'ın arayıp alarm verildiğini bildirdiğini ifade etti. Kısa süre sonra da Ertuğrul Terzi'nin arayıp alarm verildiğini tekrarladığını ve personeli aramasını emrettiğini belirten Poroy, kışlaya gittiğinde bölüğün hazır olduğunu dile getirdi.
Yer belirlemede 'Google Earth' kullanmışlar
Poroy, tabur komutanının bölük komutanlarıyla toplantı yaptığının söylenmesi üzerine bu toplantıya gittiğini belirterek, odaya girdiğinde masada şehir planı ve 'Google Earth' üzerinden alınmış uydu görüntüleri bulunduğunu söyledi.
Geç kaldığı için Erden Kaya Erdoğan'a ne olduğunu sorduğunda, onun da Genelkurmay Başkanlığına saldırı olduğunu söylediğini iddia eden Poroy, Terzi'nin, Üsteğmen Serhat Savcı'ya bir haritayı gösterip orada güvenlik önlemi almasını istediğini, Savcı'nın burayı bilmediğini söylemesi üzerine de onu azarladığını aktardı.
Terzi'nin kendisine de Kocatepe Camisi yanındaki AK Parti İl Başkanlığı binasına gitmesini söylediğini belirten Poroy, ZPT'lerin 1965 model olduğunu dile getirip, yokuş çıkamayacakları şeklinde beyanda bulunduğunu söyledi.
Ertuğrul Terzi'nin, bunun üzerine kendisini Kurtuluş Parkı civarına güvenlik maksadıyla gönderdiğini öne süren Poroy, 'Ertuğrul Terzi, 'Polisle beraber parkı tecrit edeceksiniz.' dedi. 'Komutanım, valiliğin izni olması gerekiyor.' dedim. O da 'Biliyorum, valilik, birlikler hazır olsun diye tugaya yazı göndermiş.' dedi. Bunu duydum ve odadan çıktık. Garaja, bölüğümün yanını gittim.' diye konuştu.
Sanık Poroy, ardından ZPT ile söylenilen yere gidip bir süre bekledikten sonra, tabur komutanı Terzi'ye telefon açtığını dile getirerek, Terzi'nin de 'Jandarma Genel Komutanlığına saldırı olacakmış. Sen de buraya gel.' demesi üzerine, oraya gittiğini söyledi.
Ertuğrul Terzi'nin de karargah yakınında araca bindiğini belirten Poroy, nizamiyenin emniyetini alacaklarının söylenmesi üzerine aracı bu bölgeye yerleştirdiklerini anlattı.
Nizamiyeye yaklaştıklarında Terzi'nin, Tugay Komutan Yardımcısı Kurmay Albay Arz Pekmezci ile görüştüğünü duyduğunu, sonrasında da şarjının bittiğini belirten Poroy, vatandaşların yaklaşması üzerine Ertuğrul Terzi'nin 'Yaklaşmayın' diye bağırdığını ve 'Ateş edin, kalabalığı dağıtın.' diyerek, iki el havaya ateş ettiğini ifade etti.
Vatandaşların uzaklaştığını ancak bir süre sonra tekrar kalabalıklaştığını belirten Poroy, Terzi'nin tekrar havaya ateş etmeye başladığını öne sürdü.
'Terzi, bir adamı vurdu önce'
Sanık Poroy, 'Terzi, bir adamı vurdu önce. Sonra sırtına Türk bayrağı bağlamış bir çocuk vardı. Sonra ona da bir anda ateş etti. Çocuk yere düştü. 3-5 dakika içinde Sabri astsubayın sesini duydum, 'Komutanım ambulans' diye. Terzi de bağırıyordu 'Tuzak, bu tuzak' diye. Havaya ateş ediyordu. Ambulans yaklaşamadı. Sonra 'Bırakın komutanım yaralıyı alsınlar.' dedim.' diye konuştu.
Üsteğmen Kürşat Yaman ile konuştuğunu, onun da vurulduğunu ve şoförün de yaralandığını söylediğini anlatan Poroy, bir süre sonra Yaman'ın aracının Bora Polat'ın aracından sonra jandarma bahçesine girdiğini öne sürdü.
Poroy, aracındaki Uzman Çavuş Akif Cin, bir akrabasının darbe yapıldığına yönelik mesaj attığını söylemesi üzerine onun telefonuna baktığını, bunu Ertuğrul Terzi'ye de gösterdiğini iddia ederek, 'Terzi'ye döndüm, 'Komutanım darbe oluyormuş' dedim. 'Yok öyle bir şey' dedi. Telefonu verdim o da okudu. Sonra bize, 'Siz dikkat edin, buraya da saldırabilirler' dedi. Ben, Sabri Tunçer'e dedim ki, 'Yol kenarında karanlık bir bölge var. Saldırı olabilir.' Cin'e de 'Sen de burayı gözle, saldırı olabilir.' dedim.' ifadelerini kullandı.
Bir ara mühimmat alma bahanesiyle nizamiyeden içeri girdiğini, burada Bora Polat, Kürşat Yaman, Serhat Savcı ile görüştüğünü dile getiren Poroy, 'Arz Albayı aradım. 'Tabur komutanı dışarıda, ateş ediyor.' dedim. O da 'Ateş edilmeyecekti, siz niye ateş ediyorsunuz. Niye beni aradın?' dedi. 'Mühimmat istiyor.' deyince de 'Kimseye ateş etmeyin.' dedi.' diye konuştu. Poroy, albaya ne yapacaklarını sorduğunda da dönüş yapacağını söyleyip kapattığını ancak dönüş olmayınca önceki tabur komutanı Savaş Kabaklı'yı aradığını anlattı.
Kabaklı'nın da 'Senin komutanınla benim aramda emir komuta ilişkisi yok.' diyerek telefonu kapattığını belirten Poroy, Bora Polat'ı polislerin aradığını ve telefonu kendisine verdiğini söyledi.
Poroy, ilk görüştüğü kişinin polis değil, bir jandarma üsteğmen olduğunu, onun da bir yarbayla görüştürdüğünü, sonrasında da bir polisle görüştüğünü belirterek, konuşmaların ardından ZMA'nın kapıyı kırması sonrası peşinden çıktıklarını kaydetti.
MUSTAFA TAVUKÇU
Shortlandlara ateş emrine uymamış
Aynı tugayda görevli sanık eski Astsubay Mustafa Tavukçu da savunmasında tarafına isnat edilen suçlamaları kabul etmediğini söyledi.
Alarm emriyle kışlaya gittiğini anlatan Tavukçu, daha sonra bölük komutanı Sungur Poroy'un bir ZPT'ye binmesini söylediğini aktardı.
Tavukçu, Poroy'un Genelkurmay Başkanlığına saldırı olduğunu ve Kurtuluş Parkı bölgesinde görevlendirildiklerini anlattığını iddia ederek, ilk önce bu bölgeye gittiklerini, ardından bölük komutanını takip ederek Jandarma Genel Komutanlığına geçtiklerini anlattı.
Nizamiyenin A kapısı tarafına geçtiklerini, bu sırada yoğun bir ateş sesi geldiğini iddia eden Tavukçu, 'Jandarmanın içinden biri, üstünde siyah bir hücum yeleği vardı, binbaşı da olabilir, yarbay da hücum yeleği kapatıyordu, 'İçeride şehitlerimiz var. Shortlandlar ateş ediyor, uçaksavarını tak, shortlandlara ateş et.' dedi. Bana saçma geldi bu emir, benim bölük komutanım var orada. Motor sesinden dolayı duymamazlıktan geldim.' diye konuştu.
Tavukçu, kalabalık toplandıktan sonra yoğun ateş sesi duyduğunu, iki gencin yere düştüğünü gördüğünü ve bu kişileri Ertuğrul Terzi'nin vurduğunu değerlendirdiğini iddia ederek, köprü altından gelen araçları da zarar görmemeleri için el işaretleriyle bağırarak ve havaya ateş ederek döndürdüklerini söyledi.
Daha sonra nizamiyeden içeri girdiklerini ve bir süre sonra da Sungur Poroy'un polislerle görüşmesinin ardından çıkarak teslim olduklarını ifade etti.
YAKUP ACAR, VEYSİ ARAZ
Duruşmada, sanık eski Uzman Çavuş Yakup Acar ile sanık eski Uzman Çavuş Veysi Araz da savunma yaptı.
Suçlamaları kabul etmeyen sanıklar, tahliye talebinde bulundu.
16.11.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 23. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Cezaevi Yerleşkesi'nde görülen duruşmada sanıklar ve avukatları hazır bulundu.
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimi sırasında Jandarma Genel Komutanlığının Beştepe Karargahı'ndaki eylemlerle ilgili 244 kişinin yargılandığı davaya sanık savunmalarıyla devam edildi.
SERHAT SAVCI
Ankara 23. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsünde görülen davada, 28. Mekanize Tugayında görevli sanık eski üsteğmen Serhat Savcı savunma yaptı.
Savcı, savunması öncesinde mahkeme başkanı Abdullah Köksal'ın soruları üzerine üniversite yıllarında bir arkadaşıyla iki yıl, başka bir arkadaşıyla üç yıl evde kaldığını söyledi.
O yılarda FETÖ/PDY yapılanmasıyla bir bağı bulunmadığını iddia eden Savcı, ancak üniversite yıllarında örgütten arkadaşları olduğunu ve onların yaptığı bazı sohbetlere katıldığını ifade etti.
Üzerine atılı hiçbir suçu kabul etmediğini belirten Savcı, 'Darbeyi kabul etmiyorum. Ben terör olaylarının önlenmesi, ülkemi ve milletimi korumak için verilen emirleri yerine getirdim.' dedi.
Savcı, 15 Temmuz'da mesaiyi saat 18.45 gibi terkettiğini, saat 21.30 sıralarında Uzman Çavuş Emre Tonyalı'nın arayıp alarm verilmesini söylemesi üzerine ise kışlaya geldiğini bildirdi.
Tabur binasına çağrıldığı vakit içeri girdiğinde Tabur Komutanı Yarbay Ertuğrul Terzi'nin bölük komutanları Erden Kaya Erdoğan ve Bora Polat'a gidecekleri yerleri gösterdiğini anlatan Savcı, kendisine de Kara Harp Okulu kapısının gösterildiğini, yeri bilmediğini söyleyince de azarlandığını ve sustuğunu öne sürdü.
Sanki bir saldırı olacakmış ve bölgeyi emniyete alacaklarmış gibi bir anlatım olduğunu iddia eden Savcı, araçlar hazırlanıp 'çıkın' emri geldiğinde ZMA ile hareket ettiklerini söyledi.
Savcı, çıktıktan sonra konvoyun koptuğunu, daha sonra Ertuğrul Terzi'nin kendisini arayıp Jandarma Genel Komutanlığına çağırdığını savundu.
Bölgeye gittiğinde araç dışındayken helikopter atışı ile gözünden yaralandığını belirten Savcı, kandan dolayı bulanık görmeye başladığını bildirdi.
Karargaha gelişiyle yaralanması arasında yaklaşık yarım saat olduğunu öne süren Savcı, daha sonra ZMA'ya bindiğini anlattı.
Savcı, saat 03.00 gibi darbe teşebbüsü olduğunu anladığını iddia ederek, araca bindikten sonra topun doldurulması emri verdiğini kaydetti. Savcı, bu emri vatandaşlar zarar gördüğü için helikopter dönerse diye verdiğini ileri sürdü.
Araçta beklerken özel harekat polislerinin geldiğini ve onlarla görüştüklerini, daha sonra da bir tuğgeneral ile konuşup sabah saatlerinde teslim olduklarını aktaran Savcı, ardından da gözaltı işlemi yapıldığını dile getirdi.
Olay günü gözünden yaralandığını ve bir gözünü kaybettiğini belirten Savcı, tahliye talebinde bulundu.
TUTUKSUZ ERLER
15 Temmuz döneminde 28. Mekanize Tugayında askerlik görevini yerine getiren tutuksuz sanık eski er B.E. de savunmasını Ses ve Görüntülü Bilişim Sistemiyle (SEGBİS) yaptı.
B.E, 15 Temmuz'da akşam tuttuğu nöbetin bitimine 15-20 dakika kala onbaşının gelip tatbikat olduğunu söylediğini ve daha sonra garajlar bölgesine gittiğini anlattı.
Tatbikata çıkacakları gerekçesiyle araçların hazırlattırıldığını ifade eden B.E, kendisinin de Uzman Çavuş Murat Dursun Gökkaya'nın araç komutanı olduğu ZPT'yi kullandığını söyledi.
'ZPT'ye bindik. Tatbikata, araziye gidiyoruz sandım. Dışarıya çıkacağım aklıma gelmedi.' diyen B.E, öndeki ZMA'yı takip ettiğini, dışarı çıkınca da araç komutanına nereye gidildiğini sorduğunu ifade etti. Araç komutanının da 'Nereye gittiğimizi bilmiyoruz. Takip et.' dediğini öne süren B.E, öndeki aracı takip ederek bir yerde durduklarını bildirdi.
B.E, geldikleri yerin Jandarma Genel Komutanlığı olduğunu ise tabeladan öğrendiğini ileri sürdü ve bekledikleri sırada halktan yanlarına gelen birinin yanlış yaptıklarını ve bunun darbe olduğunu söylediğini ifade etti.
'Ben darbenin ne olduğunu bilmiyorum ki.' diyen B.E, ilerleyen saatlerde jandarma özel harekatın geldiğini ve teslim olduklarını söyledi.
B.E, FETÖ ile de bağının bulunmadığını ifade ederek, suçsuz olduğunu savundu.
Tutuksuz sanık eski erler A.S, K.Ö. ve A.S de SEGBİS ile savunma yaptı.
15 TAHLİYE
Duruşma savcısı, sanık eski er Harun Bükücü'nün atılı suçun mahiyeti, mevcut delil durumu, tutuklulukta geçirdiği süre ve savunmasının alınmış olması dolayısıyla tahliyesine, diğer sanıkların ise tutukluluklarının devamına karar verilmesi yönünde mütalaa verdi.
Mahkeme, ifadesi alınan sanıklardan Emre Tonyalı, Kenan Değirmenci, Mustafa Şahin Almalı, Akif Çin, Davut Emen, Murat Dursun Gökkaya, Uğur Erdoğan, Ahmet Eser, Harun Bükücü, Adem Eker, Hakan Bilgili, Deniz Kaygusuz, Orhan Karaca, Meriç Sarıçalı ve Tuncay Taştan'ın adli kontrol şartıyla tahliyesine, diğer sanıkların tutukluluklarının devamına hükmetti.
Duruşma, 20 Kasım Pazartesi gününe ertelendi.
DARBECİLERİN GÖZALTINA ALINMA FOTOĞRAFLARI
Öte yandan FETÖ'nün 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında Jandarma Genel Komutanlığında darbeye yönelik faaliyetlerde bulundukları belirlenen cuntacıların gözaltına alınma anlarının fotoğrafları da ortaya çıktı.
FETÖ'nün darbe girişimi sırasında Jandarma Genel Komutanlığının Beştepe Karargahındaki eylemlere ilişkin 244 sanık hakkında açılan davanın dosyasına, o gece kayıtta olan güvenlik kameralarına ait görüntülerin incelendiği bilirkişi raporu girdi. Raporda, Karargahtaki eylemlerin saat 21.00 sıralarında başladığı ifade edilirken, raporda yer alan fotoğraflarda, hain girişimin bastırılmasının ardından özel harekat polislerinin Karargaha giriş yaptığı görülüyor. Elleri havada gözaltına alınan darbeciler, ifadeleri alınmak üzere emniyete götürülüyor. Güvenlik kameralarınca elde edilen bir fotoğrafta ise bir darbecinin B3 Otopark bölgesindeki havalandırmaya cep telefonunu gizlediği anlar yer alıyor.
Bilirkişi raporuna göre, Jandarma Genel Komutanlığındaki eylemler, 15 Temmuz 2016 saat 21.00 sıralarında başladı.
Harekat merkezi ve nöbetçi heyettekilerin rehin alınmaları üzerine darbecilere müdahale etme kararı alındı ve polis özel harekat ile jandarma timleri hazırlandı.
Darbe girişiminin içine çekildiklerini anlayan zırhlı muhabere araçları (ZMA) kullanan personelin ikna edilmesi sonucu nizamiye girişindeki çelik mantar bariyerler imha edildi.
Zırhlı araçlarla 16 Temmuz saat 06.10'da karargaha giren emniyet güçleri, darbecilere yönelik operasyon başlattı.
Müdahale sırasında garaj bölgesinde rehin tutulan yaklaşık 200 civarındaki erbaş, er ve rütbeli personele ulaşıldı.
Rehinelerin arasına darbecilerin de karışması üzerine ihtiyaten bütün personel polis gözetiminde İl Emniyet Müdürlüğüne sevk edildi.
Polis özel harekat ile dost unsur askerlerin darbecileri etkisiz hale getirme anları, karargahın güvenlik kameralarına yansıdı.
VATANDAŞLARA ATEŞ ETME ANLARI
Dava dosyasına giren fotoğraflarda, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın çağrısıyla sokaklara inen halka darbecilerin gözünü kırpmadan ateş ettikleri görülüyor. Darbeciler tarafından helikopter ve zırhlı muhabere araçlarıyla açılan ateş sonucunda çok sayıda vatandaş şehit ve gazi oluyor.
Raporda, saat 00.56'da Alparslan Türkeş Bulvarı üzerinde darbecileri engellemek için toplanan vatandaşlara A Nizamiyesinde konuşlanan zırhlı araçlar tarafından ateş açıldığı belirtiliyor. Olaya ait fotoğraflarda, vatandaşların açılan ateş sonucunda yere düştüğü görülüyor. Raporda, yine Alparslan Türkeş Bulvarı üzerinde bir vatandaşın darbecileri durdurmaya çalıştığı, zırhlı araç içerisindeki darbecilerin vatandaşa ateş ettiği, saat 00.58'de yaralanan vatandaşın etraftaki diğer vatandaşlar tarafından taşınarak olay yerinden uzaklaştırdığı kaydedildi.
Saat 01.02'de Jandarma Kavşağı üzerinde toplanan vatandaşlara darbecilerin kontrolünde olan helikopter tarafından ateş edildiği, açılan ateş sonucunda çok sayıda vatandaşın şehit ya da gazi olduğu belirtildi. Fotoğraflarda çok sayıda vatandaşın vurulduğu tespit edilirken, vatandaşların ambulans ve özel araçlarla hastanelere taşındığı görülüyor.
Bilirkişi raporu, darbecilerin vatandaşlara karşı şiddetini gözler önüne serdi.
Rapora göre, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın vatandaşları alanlara çağırmasından kısa bir süre sonra Jandarma Genel Komutanlığını ele geçirmek isteyen darbeciler, karşılarında halkı buldu.
Vatandaşların direncini kırmak için havaya ateş eden darbeciler, kalabalığın geri adım atmaması üzerine 28. Mekanize Piyade Tugayından getirilen zırhlı muhabere araçları (ZMA) nizamiye bölgesinde konuşlandırıldı.
Alparslan Türkeş Caddesi'nde saat 00.44'te artan kalabalığı dağıtmak için zırhlı araçtan açılan ateş sonucu vatandaşların yere düşmesi A nizamiyesindeki kameralara yansıdı.
Bu sırada halka ateş açan ZMA'nın üzerine çıkarak, darbecilere müdahale etmeye çalışan bir sivil, aracın içindeki askerler tarafından vuruldu. Ağır yaralanan kişi, çevredeki diğer vatandaşlarca olay yerinden uzaklaştırıldı. Yaklaşık 10 dakika sonra aracın üzerine çıkan bir başka sivil de aynı akıbete maruz kaldı.
Saat 01.02'de bu sefer B nizamiyesinin önünde toplanan vatandaşlara darbecilerin kontrolündeki taarruz helikopterinden ateş edildi. Güvenlik kameralarına yansıyan görüntülerden elde edilen o anki fotoğraflarda, çok sayıda vatandaşın vurulduğu belirlendi.
Darbecilerin yaylım ateşine rağmen demokrasi mücadelesi veren vatandaşlar, vurulan sivilleri ambulans ve özel araçlara taşıdı.
Alparslan Türkeş Caddesi'ndeki vatandaşlar arasından saat 01.23'te ayrılan 4 kişinin, ateş açan nizamiyedeki ZMA'nın üzerine çıktığı ve askerleri ikna etmeye çalışırken darbecilerce vurularak araçtan düştükleri görüntülendi.
Helikopter ve ZMA'nın dışında, nereden geldiği tespit edilemeyen kurşunlar nedeniyle o akşam çok sayıda vatandaşın vurulduğu tespit edildi.
FETÖ'nün darbe girişimi sırasında Jandarma Genel Komutanlığının Beştepe Karargahında, darbecilerin açtığı ateş sonucunda Emin Güner, Erkan Er, Hasan Gülhan, Medet Ekizceli, Ömer Can Açıkgöz, Rüstem Resul Perçin, Sedat Kaplan, Sümer Deniz, Tevhit Akkan ve Ümit Çoban hayatını kaybetmişti.
TEM DAİRE BAŞKANI ARSLAN'IN İNFAZA GÖTÜRÜLÜŞÜ
Bilirkişi raporunda yer alan fotoğraflarda, o gece darbecileri durdurmak için Karargaha giden TEM Daire Başkanı Turgut Aslan ile koruma polisinin darbeciler tarafından infaz edilmeye götürüldüğü anlar da görüldü. Raporda, Aslan'ın koruma polisiyle birlikte Karargaha giriş yaptığı ve darbeciler tarafından derdest edildiği yer aldı. Fotoğraflarda, Aslan ve beraberindeki polislerin darbeciler tarafından toplantı salonuna alındığı görülüyor.
Paralel yapı-15 Temmuz (2016)-29 Haziran (2017) 'Ankara 244 sanık Darbe Yap./Jand.Gn.Komutanlığı' davası
(19 Kasım 2017, 16:32)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: