Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'nın (FETÖ/PDY) 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Yalova'daki Hava Harp Okulu öğrencilerini İstanbul'a sevk eden, aralarında eski Yalova Hava Meydan Komutanı ile kalkışma gecesi görev yapan helikopter pilotlarının da bulunduğu 10'u tutuklu 16 sanığın, üçer kez ağırlaştırılmış müebbet ve çeşitli hapis cezalarına çarptırılması istemiyle yargılanmasına devam edildi. Davada, üç sanık itirafçı oldu.
11.11.2017 17:13 Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'nın (FETÖ/PDY) 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Yalova'daki Hava Harp Okulu öğrencilerini İstanbul'a sevk eden, aralarında eski Yalova Hava Meydan Komutanı ile kalkışma gecesi görev yapan helikopter pilotlarının da bulunduğu 10'u tutuklu 16 sanığın, üçer kez ağırlaştırılmış müebbet ve çeşitli hapis cezalarına çarptırılması istemiyle yargılanmasına devam edildi. Davada, üç sanık itirafçı oldu.
Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'nın (FETÖ/PDY) 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Yalova'daki Hava Harp Okulu öğrencilerini İstanbul'a sevk eden, aralarında eski Yalova Hava Meydan Komutanı ile kalkışma gecesi görev yapan helikopter pilotlarının da bulunduğu 10'u tutuklu 16 sanığın, üçer kez ağırlaştırılmış müebbet ve çeşitli hapis cezalarına çarptırılması istemiyle yargılanmasına devam edildi.
10 Kasım'da İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada, suç tarihinde Hava Harp Okulu Komutanlığı 5. Filo'da helikopter pilotu olarak görev yapan Üsteğmen Tuncay Yıldırım savunmasını yaptı.
Yıldırım, Haziran 2016'da görev nedeniyle Yalova'daki birimlerinde çalışmaya başladığını ifade ederek, 15 Temmuz 2016'da komutanlığa ziyarete gelen eski Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Abidin Ünal'ı, helikopterle Fenerbahçe Orduevi'ne getirdiklerini söyledi.
Daha sonra saat 17.00 civarında Yalova'ya geri döndüğünü dile getiren Yıldırım, saat 19.30 sıralarında uçuşların kesildiği haberi geldiğini, havanın ve pilotların durumu gibi nedenlerle bunun normal olduğunu kaydetti.
Sanık Yıldırım, eski 5. Filo Komutanı Binbaşı Yusuf Yenihayat'ın (darbe soruşturmasında şüpheli), kendisini arayarak 'Terör alarmı verildi. Okul güvenliğini korumak, güvenliği artırmak için İstanbul'a asker getireceksin. Hazırlan.' şeklinde emir verdiğini belirterek, şöyle devam etti:
'2015-2016 yıllarında artan terör olayları nedeniyle böyle bir emir verilmesi normal geldi. Uçuş kıyafetlerimi giyip helikopterin yanına gittim. Komutanım Yenihayat tekrar arayınca teknisyeni beklediğimi söyledim. 'Kalk, sana emrediyorum.' dedi. Helikopterin yanına gelen Yüzbaşı Fatih Aksoy (darbe sanığı) helikoptere kaç kişi alabileceğimizi sordu. 9-10 kişi alarak helikopteri havalandırdım. Havalandıktan sonra helikoptere alınanların askeri öğrenci olduğunu gördüm. Fatih Yüzbaşı'ya ne olduğu sorduğumda bilmediğini söyledi. Atatürk Havalimanı'ndaki askeri uçuşların yapıldığı alana indim. Fatih Yüzbaşı öğrencileri indirdi ve ayrıldı.'
Yıldırım, helikopteri durdururken yanına başka bir darbe davası sanığı eski Üsteğmen Pilot Kerime Yıldırım'ın geldiğini ifade ederek, ne olduğunu sorduğunda onun da bilmediğini söylediğini, telefonunu şarj etmek için odaya geçip saat 11.30 civarında eşiyle konuştuğunu, anormal bir durum hissetmediğini anlatı.
'Sabah 07.30'a kadar helikopterde uyuduk'
Daha sonra Kerime Yıldırım'ın acil olarak Vodafone Park'a 2 helikopterle asker götüreceklerini söylediğini belirten Yıldırım, şunları kaydetti:
'Helikopterlerimizi hazırladık, askerleri alarak önce o, sonra ben kalktım. Arama ve kurtarma pilotu olduğum için statların acil iniş yerleri olduğunu biliyorum. Bu nedenle stada inmekte endişe duymadım. Stadın ışıkları da yanıyordu. Stadın üstünde 5-6 tur attık. Yakıtımız azaldığı için önce ben, sonra o indi. Personeli indirip Atatürk Havalimanı'na dönerken ışıkları yanmayan 2 helikopter gördük. Hatta birine neredeyse çarpıyorduk. İndikten sonra telefonumu yine şarja taktım. İnternete falan bakınca, ışıkları yanmayan iki helikopteri görünce de darbeyi anladım. Bir süre yalnız kalıp düşündüm. Dışarıya çıkışlar yasaktı. Kerime Üsteğmen helikopterinde uyuyordu. Ben de çok yorgundum. Sabah 07.30'a kadar helikopterimde uyudum. Uyandığımızda ortalık sakindi. Bir süre sonra 'Çıkabilirsiniz.' denildi. 09.30 gibi Hasan'ın (dava sanığı) babası gelip bizi aldı. Ben lojmana gittim. Pazartesi günü de Kerime Üsteğmen'in babası bizi Yalova'ya 5. Filo'ya götürdü. Orada gözaltına alındık.'
Kendisine hiç kimsenin darbe yapıldığına ilişkin bir görev vermediğini, terör eylemi söylendiği için helikopterle personel taşıdığını, darbe girişimini anladıktan sonra da kimseyi helikopterle götürmediğini ifade eden Yıldırım, darbe yanlısı uçan helikopterler gibi bir kod da kullanmadığını anlattı.
Yıldırım, FETÖ'yle bağlantısı olmadığını belirterek, tahliyesine ve beraatine karar verilmesini istedi.
Duruşmada, suç tarihinde Yalova Hava Meydan Komutanlığı'nda 1. Filo Takım Komutanı olarak teğmen rütbesiyle görev yapan tutuklu sanık Sabri Çalışkan savunma yaptı.
Çalışkan, Yalova Hava Meydan Komutanlığı'nda 15 Temmuz günü eski Hava Kuvvetleri Komutanı Abidin Ünal'ın ve heyetinin, kampı ziyaret ettiğini söyledi. Resmi yazışmalar yapılmadan saat 21.00 civarında 8'i vapur, 2'si ise şahsi araçlarıyla toplam 10 öğrencinin İstanbul'a doğru yola çıktığını öğrendiğini iddia eden Çalışkan, 'Çardakta toplantı yaparken saat 22.00'de Yüzbaşı Sinan Canlı toplantının bittiğini söyleyerek ayrıldı. Bunun üzerine odama geçip televizyon izledim. Televizyondan köprünün kapatıldığını öğrendim. Şahsi aracıyla giden iki öğrenci beni arayarak 'Ne yapalım?' diye sordular. Ben de, 'Olaylara sakın karışmayın, güvenli bölgeye gidin' dedim. Darbeye ne fiziken ne de manen katılmadım.' dedi.
Gece boyunca kimseden emir almadığını ve kimseye emir vermediğini savunan Çalışkan, 20 Temmuz 2016 günü bilgi amaçlı ifade alınmak üzere emniyete davet edildiğini ve ifadesinin ardından gözaltına alınıp tutuklandığını belirtti.
'FETÖ beni pilot olmaya zorladı'
Çalışkan, hakkındaki FETÖ üyeliği suçlamasına ilişkin şunları söyledi:
'Bu yapının 'cemaat', 'hizmet hareketi' olarak anıldığı dönemde bana arkadaşımmış gibi yaklaşan kişilerin 'irtibatımız kopmasın' şeklindeki telkinleri sonucunda görüşmelerim devam etti. Bu görüşmelerde yazılı ve sözlü bilgi verme veya tarafımdan yapılması istenen herhangi bir konu olmamıştır. 2013 yılı mezuniyetim ardından yaşanan parasal mevzular, ev tutma, eşya alma ve himmet adı altında para verme kendi isteğim dışında pilot olmaya zorlamaları ve 17-25 Aralık operasyonları konusunda siyasete müdahil olmalarına karşı çıkmam nedeniyle aramızda tartışmalar yaşandı. Pilotaj eğitiminden istifa ettikten sonra 'beni aramayın, sormayın, rahatsız etmeyin' diyerek ilişkimi kestim. 2014 yılı kasım ayında ilk görev yerim olan Alemdağ İstanbul'daydım. Burası meslekte sürgün yeri olarak bilinir ve burada daha bir yılım dolmadan kendi isteğim dışında Hava Harp Okulu'na atandım. Hava Harp Okulu'na atanmamdan sonra beni bir telefondan arayarak görüşmek istediler. Ben görüşmek istemediğimi söyledim ancak aramalar devam etti. Bu taciz boyutuna varan aramalar üzerine görüşmek istemediğimi belirtmek için yüz yüze görüştüm. Bu andan itibaren kesinlikle görüşmem, bir irtibatım olmamıştır.'
Mahkeme Başkanı Abdurrahman Orkun Dağ, 'İzzet Kara beyanında senin kod adının Gökhan olduğu söylemiş. Doğru mu?' sorusuna Çalışkan, 'Doğru. Bu konuyla ilgili bana 'kod adı bulunduracaksın' şeklinde bir ibare olmadı. 'Biz size kendi isimleriniz dışında bir isimle hitap edeceğiz' dediler. Ben de beğendiğim için Gökhan ismini kullandım. Bu ismi ben seçtim.' dedi.
Çalışkan, bir soru üzerine, 'FETÖ mensuplarının özellikle benim pilot olmamı istemelerine rağmen dilekçe vererek pilotajdan istifa ettim.' diye konuştu.
'Dine soğuk bakanları ispiyonlamamı söylediler'
Suç tarihinde Hava Harp Okulu Öğrenci Alayı Harekât Eğitim Şube Müdürlüğü Plan Koordinasyon kısmında astsubay rütbesiyle görevli olan tutuklu sanık Hasan Yıldırım, eski Binbaşı Gazi Odacı'nın 15 Temmuz'da terör saldırısı olacağını ve Hava Harp Okulu'na gideceklerini söylediğini iddia etti.
Kampa mavi renkli kamyonla mermi geldiğini ifade eden Yıldırım, bu mermilerin öğrencilere dağıtıldığını anlattı. Otobüslerin kamptan 00.00-00.30 arasında çıkış yaptığını aktaran Yıldırım, daha sonra televizyon izlediğini ve köprü ile havalimanının kapatıldığını öğrendiğini ileri sürdü.
Astsubayların bulunduğu WhatsApp grubuna mesaj attığını ve 'Ne yapıyorsunuz, neredesiniz?' diye sorduğunu beyan eden Yıldırım, 'Astsubay Hayati Gültekin, 'Abi köprüde mahsur kaldık, otobüse saldırdılar araba pert oldu, üç öğrenci ellerinde, asker de yaralandı' şeklinde sesli mesaj gönderdi. Kamptan tekrar otobüs çıkacaktı ama bu mesajı kamptakilere gösterdim. Bunun üzerine yeni otobüs çıkışı olmadı.' diye konuştu.
Yıldırım, otobüslere seçilen öğrencilerle ilgili bir tespiti olduğunu söyleyerek, 'Listeden okunarak otobüse bindirilen öğrenciler, zeki, çalışkan, emre itaatsizlik yapmayacak, disiplinli askerlerdir. Otobüslere bindirilmeyen, kampta kalan öğrenciler ise disiplinsiz öğrencilerdi.' dedi.
Sanık, Yıldırım şunları kaydetti:
'2004 ve 2010 yılları arasında o dönem 'cemaat' diye bilinen yapıyla sadece dini ve İslami duygularla görüşmem oldu. Bu görüşmeye de amcam Süleyman Yıldırım'ın yönlendirmeleriyle başladım.
Cemaatte görüştüğüm kişiye asker olmak istediğimi söylediğimde kendisi Silahlı Kuvvetler'de İslam'a bağlı insanların olmasının onore olduğunu söyleyerek olumlu karşıladı. Astsubay olarak göreve başladığım döneme kadar görüşmelerim bunlara inandığım için devam etti. Ancak astsubay olarak göreve başladıktan sonra benden çeşitli isteklerde bulunmaya başladılar. Böyle olunca ben de ilişkileri Allah rızası için değil de siyasi ve ekonomik çıkarları için kurduklarını anladım. Benden her ay para istediler. O dönem AK Parti'ye karşı söylemlerde bulunanları ve dine soğuk bakanları da ispiyonlamamı söylediler ancak ben bunların hiçbirine karşılık vermedim.'
'Bu yapıyla dershane döneminde tanıştım'
Suç tarihinde Yalova Hava Meydan Komutanlığı 4. Filo Takım Komutanı olarak teğmen rütbesiyle görev yapan tutuklu sanık Faruk Şimşek, bu yapıyla terör örgütü ilan edilmediği zamanlarda görüşmelerinin olduğunu savunarak, 'Bu yapıyla 2009 yılında Işık Dershanesi'ne gittiğim dönemde tanıştım. Sınıfımın sorumlusu olan İdris Hoca, beni birisiyle görüştürmek istedi. Kendisini Hasan olarak tanıtan kişi, öğrenci evlerinde kaldıklarını, beraber ders çalıştıklarını, aynı zamanda dini ibadetlerini yerine getirdiklerini, beni de aralarında görmek istediklerini belirtti.' şeklinde konuştu.
Evinin küçük olması ve rahat ders çalışma imkanı bulunmaması nedeniyle haftada bir gün FETÖ'nün evlerine gittiğini anlatan Şimşek, rahat ders çalışma imkanı bulduğunu ve bu durumun sınavlarda performansını artırdığını belirterek bu evlere gitmeye devam ettiğini söyledi.
Şimşek, 'Beni bu evlere davet eden Hasan adlı kişi, daha sonra bize askeri okullara gitmeyi düşünüp düşünmediğimizi sordu. Ben de başvuru yapmayı düşündüğümü belirttim. Nitekim sınav sonuçları açıklandığında Hava Harp Okulu'nda mülakata katılmaya hak kazandım. Hava Harp Okulu'nu kazandıktan sonra okulun içinde Muhammed Tanrıverdi'yi gördüm ve tanıdım. Bu kişi Adana'daki evde bize ders anlatmaya gelen kişiydi. Hava Harp Okulu'nu kazandıktan sonra benimle görüşmek istediklerini söylediler. İki haftada bir bu kişilerle görüşmeye gittim.' ifadelerini kullandı.
17-25 Aralık 2013'e kadar FETÖ'yü dini bir cemaat olarak gördüğünü dile getiren, daha sonra bu yapının sadece bir cemaat olmadığını gördüğünü ve bunun neticesinde yapıyla arasına mesafe koyduğunu iddia etti.
Duruşma, pazartesi gününe ertelendi.
İDDİANAME
FETÖ/PDY'nin kuruluşu, yapısı, örgütlenmesi ve devlet organlarına sızma yöntemlerinin anlatıldığı iddianamede, Yalova Hava Meydan Komutanlığı ve İstanbul/Yeşilköy Hava Harp Okulu Komutanlığı personeli olan sanıkların, darbeci askeri kanadın İstanbul'daki fiili hakimiyetini sağlamak ve onları takviye etmek amacıyla sanık Hava Meydan Komutanı Kurmay Albay Metin Yıldırım'ın talimatı ve yönlendirmesiyle bir grup Hava Harp Okulu öğrencisini mühimmatlarıyla otobüse bindirerek İstanbul'a naklettikleri aktarılıyor.
İddianamede, nakil amacıyla hazırladıkları ikinci grubun ise darbe girişiminin başarısız olması nedeniyle İstanbul'a gönderilemediği belirtiliyor. Sanıklardan helikopter pilotları Tuncay Yıldırım ve Haşan Kaya'nın, silahlı ve teçhizatlı helikopterle İstanbul'a personel naklettikleri aktarılan iddianamede, suçtan zarar gören Beşiktaş'ın stadı Vodafone Arena'ya da helikopterlerle inilerek, işgal edilecek bölgelere ekip göndermeye çalışıldığı kaydediliyor.
İddianamede, sanıkların bu eylemleri nedeniyle 'gece vakti iş yeri dokunulmazlığını ihlal' suçunu işledikleri vurgulanarak, darbe girişiminin başarısız olması üzerine Yalova'ya geri döndükleri anlatılıyor. Bazı sanıkların terör örgütüyle bağlarını kabul ettikleri aktarılan iddianamede, sanıkların geneli açısından terör örgütüyle aralarında süreklilik ve çeşitlilik arz edecek şekilde organik bağ bulunduğu ifade ediliyor.
İstenen cezalar
İddianamede sanıkların, 'TBMM'yi ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme', 'Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme', 'Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme' ve 'silahlı terör örgütüne üye olma' suçlarından 3'er kez ağırlaştırılmış müebbet ve 7,5 yıldan 15'er yıla kadar hapisle cezalandırılması istendi.
İddianamede, ayrıca Tuncay Yıldırım ve Hasan Kaya'nın 'terör örgütünün faaliyeti kapsamında cebir kullanarak kamu görevinin sağladığı nüfuzu kötüye kullanmak suretiyle ve kamu görevi gereği elde bulundurulan araç ve gereçlerle gece vakti silahla ve birden fazla kişi tarafından iş yeri dokunulmazlığını ihlal' suçundan 3 yıldan 8'er yıla kadar hapis cezasına çarptırılması talep edildi.
Paralel yapı-15 Temmuz (2016)-05 Mayıs (2017) 'İstanbul 16 sanık Darbe Yap./Hava Harp Okulu Öğrencileri' davası
Paralel yapı mensuplarından gelen itiraflar
(11 Kasım 2017, 17:13)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: