Ankara'da, 15 Temmuz Darbe girişimi gecesi Özel Kuvvetler Komutanlığı'nda Astsubay Kıdemli Başçavuş Ömer Halisdemir'in şehit edilmesiyle ilgili 18 sanığın yargılandığı davanın görülmesine devam edildi.
12.11.2017 11:02 Ankara'da, 15 Temmuz Darbe girişimi gecesi Özel Kuvvetler Komutanlığı'nda Astsubay Kıdemli Başçavuş Ömer Halisdemir'in şehit edilmesiyle ilgili 18 sanığın yargılandığı davanın görülmesine devam edildi.
07.11.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
FETÖ'nün 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında Gölbaşı'ndaki Özel Kuvvetler Komutanlığını (ÖKK) ele geçirmek isteyen darbeci general Semih Terzi'yi vurarak darbe girişiminin seyrini değiştiren Astsubay Ömer Halisdemir'in şehit edilmesine ilişkin açılan davanın 10. celsesi görüldü. Ankara 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmada, davanın sanıklarından eski binbaşı Fatih Şahin'in avukatının talebi üzerine, şehit Ömer Halisdemir tarafından öldürülen darbeci general Semih Terzi'yi Özel Kuvvetler Komutanlığı'na geldiğinde karşılayan ve aynı gece dönemin Özel Kuvvetler Komutanı Zekai Aksakallı'nın yüzüne telefonu kapattığı iddia edilen ÖKK eski Harekat Şube Müdürü Albay Ümit Bak ile Terzi'ye hastanede yoğun bakım odasına kadar eşlik eden eski Astsubay Ali Kapucu tanık olarak dinlendi. 69 sanıklı ÖKK davasının sanıkları olan tanık Ümit Bak duruşmada hazır edilirken, Ali Kapucu tutuklu bulunduğu Bolu F Tipi cezaevinden SEGBİS aracılığıyla duruşmada dinlendi.
Duruşmada TBMM, Başbakanlık, Milli Savunma Bakanlığı ve bazı müşteki avukatları sanıklara çapraz sorguda bulundu.
Başbakanlık Avukatı Alaaddin Varol, sanık Hasan Aksoy'a şehit Halisdemir'i nereden tanıdığını ve cuntacı general Terzi ile karargaha gelmesinden sonra Halisdemir'in kendisi ile ne konuştuğunu sordu.
Sanık Aksoy, 'Ömer Halisdemir ile 2013'te kursta tanıştık. Ömer Astsubay 15 Temmuz gecesi, bana ne işiniz var diye sormadı. 'Nereden geliyorsunuz, Diyarbakır'da neler oluyor?' diye sordu. Ben de bir şey bilmediğimi söyledim. Biz en arkadaydık, Ömer Astsubay hızla geçerek komutanın yanına gitti.' yanıtını verdi.
Silah sesi duyulduktan sonra eski tabur komutanı sanık Fatih Şahin'in 'ateş baskısı oluşturun' emri verdiğini ve çalılıklara koşan birisine ateş edildiğini belirten Aksoy, 'Ateş sonrası Şahin, 'Tamam, etkisiz hale getirdim, öldürdüm.' dedi. Çalılıklara doğru giderken yerde kamuflajlı birinin yattığını gördüm, yaklaştığımda Semih Terzi'nin vurulduğunu gördüm. Herkes şok olmuştu. Terzi'yi içeri aldıktan sonra Mihrali Atmaca, 'tedbir alalım' dedi. Daha sonra Ömer Astsubay'ı ayaklarından çekerek, güvenli bir bölgeye aldık. Kötü bir niyetle değil, operasyonlarda da böyle çekiliyor.' ifadelerini kullandı.
Yüzbaşı Volkan Vural Bal'ın Halisdemir'in vurulmasından sonra nabız kontrolü yaptığını ileri süren Aksoy, 'Mevziye gittiğimde, ambulans geldi. Askerlerden biri, 'Çok küçük bir nabız var.' deyince, Volkan Yüzbaşıya, 'Hastaneye götürelim, Ömer Astsubayı konuştururuz, şebeke işi olabilir, şebekeyi çökertiriz.' dedim. Mevziye bakarken, iki el silah sesini duydum, arkamı döndüğümde Mihrali Üsteğmen'in silahını kılıfına koyduğunu gördüm.' diye konuştu.
Başbakanlık Avukatı Varol, sanık Mihrali Atmaca'ya daha önce başka bir şehirden Ankara'ya gelip buradan operasyona gidip gitmediklerini sordu.
Sanık Atmaca da daha önce böyle bir uygulamalarının olmadığını belirterek, Ankara üzerinden daha önce böyle bir tecrübe edinmediğini söyledi.
TBMM Avukat Sinan Kılıçkaya da Atmaca'ya, 68 sanıklı Özel Kuvvetler Komutanlığı davasının bir numaralı sanığı eski kurmay albay Ümit Bak'ın üzerinde çıktığı iddia edilen isim listesini gösterdi.
Atmaca, gösterilen listenin kendisinin bulduğu liste olmadığını savunarak, bulduğu listenin küçük ve kenarları tırtıklı olduğunu öne sürdü.
Sanık İsmail Çınar da TBMM avukatı Kılıçkaya'nın gösterdiği listenin darbe girişiminde buldukları liste olmadığını ileri sürerek, 'Mihrali Atmaca yanlış hatırlıyor, biz Mehmet Ali Çelik'ten çıkan 17 kişilik listenin tutanağını imzaladık.' dedi.
Sanık Mehmet Bilge de sorulacak sorulara cevap vermeyeceğini kaydetti. Mahkeme Başkanı, 'Bir bekleseydin, soru olup olmadığını baksaydın, sonra söyleseydin' dedi. Bilge'ye soru yöneltilmedi.
Duruşmaya ara verildi.
Davanın öğleden sonraki kısmında tanık beyanları alındı.
TANIK ALİ KAPUCU
ÖKK davası kapsamında yargılanan ve Bolu'da tutuklu bulunan eski Astsubay Başçavuş Ali Kapucu ile tutuklu bulunduğu Bolu'dan SEGBİS ile bağlantı kuruldu. Ağır yaralı olan Terzi'yi tedavisi yapılmak üzere GATA'ya götüren grupta olan Kapucu, 15 Temmuz günü normal mesaisini bitirmesinin ardından evine gittiğini, saat 21.30-22.00 sıralarında televizyonda bir takım olayların olduğunu fark ettiğini anlattı. Üstlerini aradığını belirten Kapucu, bir müddet evde beklemesinin ardından birliğine gitmesinin doğru olduğunu düşündüğünü, bu nedenle de birliğine gittiğini söyledi. Kapucu, gece saat 01.00 sıralarında nizamiye kapısına vardığını, helikopterlerle ateş edilmesi üzerine sağa-sola kaçıştığını kaydetti. En sonunda tel örgülerden atlamaya karar verdiğini ifade eden Kapucu, 'Nizamiyede durumun ne olduğunu sordum. Bana komutan harici kimsenin birliğe alınmayacağı kararı olduğunu söylediler. Yaklaşık 15 dakika durduktan sonra yukarıdan telefon geldi ve birisinin gelecek olan helikopteri karşılaması gerektiğini ifade ettiler. Ben helikopteri karşılamaya piste gittim' diye konuştu.
'Arkadaşlar ben vuruldum'
Kapucu, helikopterden inen Terzi'yi karşıladığını, bir müddet ilerledikten sonra sağ çaprazdan 2 el ateş edildiğini anlatarak, 'Daha sonra hızla ileriye doğru hareket ederken arkadan Semih Terzi'nin 'Arkadaşlar ben vuruldum' diye seslendiğini duydum. Arkaya baktığımda timin karşıdan ateş gelince emir beklemeksizin ateş etmeye başladığını gördüm. Yine baktığımda Semih Terzi yere yığılmıştı. Direkt ilk yardım müdahalesine başlandı ve ardından içeriye aldık. Durum daha da ciddileşince helikopter çağrıldı ve tahliye edildi. Fatih Şahin, Ahmet Kara, Hüseyin ve Hasan ile GATA'ya götürdük. Helikopter inmeden 2-3 dakika önce Semih Terzi kendinden geçmişti. Doktorlar şokta olduğunu söylediler. Acile götürdük, orada müdahale edildi. Doktorlar kurtarılamayıp öldüğünü söylediler. Dışarıya çıktığımda Ahmet Kara'ya, Fatih Şahin'e ve diğer personele bunu bildirdim' şeklinde konuştu.
Daha sonra sivil giyimli birinin geldiğini, kendisini destek kıtaları komutanı olarak tanıttığını kaydeden Kapucu, kendilerinden silahlarını bırakmalarının istendiğini söyledi. Kapucu, ÖKK personelinin silahlarını bırakmasının tayin sebebi olduğunu söylediğini belirtti.
Terzi'yi GATA'ya götüren gruptan olan sanık Hüseyin Oğuz ise, 'Az önce ifadenizde Semih Terzi'nin öldüğünü kendinizin bildirdiğini söylediniz. Ama bunu bize kurmay başkanı söyledi. Bunu duyunca siz ve Fatih Şahin 'Ne şehit mi oldu?' diye şaşırdınız' ifadelerini kullandı.
Bunun üzerine Kapucu, ölüm haberini kendisinin verdiğini, bu nedenle de şaşırmasının normal olmadığını söyledi.
Ali Kapucu, 15 Temmuz günü evinde otururken olayları öğrendiğini ve yaptığı bazı telefon görüşmelerinin ardından birliğine gittiğini söyledi. Özel Kuvvetlere nizamiyeden alınmadığı için tel örgülerden atlayarak gittiğini ve içeride Semih Terzi'nin geleceğini öğrendiği, onu karşılamasının istendiğini ileri sürdü. Ali Kapucu, Ömer Halisdemir'in şehit edildiği o anları şöyle anlattı: 'Birisinin helikopteri karşılaması gerektiği söylendi. Bunun üzerine ben karargahın önüne gittim. Helikoptere doğru yöneldim. İlk helikoptere yanaşıp 'komutanın nerede' diye sordum. Diğer helikopteri işaret ettiler. İkinci helikopterde Semih Terzi'nin indiğini gördüm. Yanına yaklaşıp, kendisine yol gösterir tarzda bina istikametini gösterdim. O şekilde ilerlerken sağ çaprazdan iki el silah sesi duydum. Hızla binaya girmeye çalışırken, Terzi'nin, 'arkadaşlar ben vuruldum' diye seslendiğini duydum. Bunun üzerine tim ateşe karşılık verdi. Arkaya döndüğümde Terzi yerde yığılı vaziyetteydi. Bunun üzerine ilk yardım müdahalesine başlandı. Önce bina içerisine taşıdık, ardından helikopterle GATA'ya götürdük. Sivil olduğum için hastanede öldüğü söylenen kadar yanında kaldım' dedi.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan Gülhane Askeri Tıp Fakültesi (GATA) iddianamesinde Terzi'nin hastanede cebinden çıkan notu almaya çalıştığı iddia edilen kırmızı tişörtlü kişinin kendisi olduğunu söyleyen Kapucu, 'Çantası vardı. Sonra cebinden bir şarjör çıktı. Pantolonunun cebinde bir kağıt vardı. Ama ben bunun bir not olduğunu hiç düşünmedim. Üzerinden çıkan bütün eşyalar tutanakla hastane yetkilileri tarafından teslim alındı' dedi. Kapucu, Terzi'nin ölümünden sonra evine gittiğini ve Ömer Halisdemir'in şehit olduğunu da bir gün sonra öğrendiğini iddia etti.
TANIK ÜMİT BAK
Darbe sanığı eski Kurmay Albay Ümit Bak tanık olarak dinlendi
Daha sonra ÖKK davası kapsamında tutuklu bulunan eski Kurmay Albay Ümit Bak tanık olarak dinlendi. 15 Temmuz gecesi kurmay albay rütbesi ile Harekat Eğitim ve Şube Müdürü görevi yürüttüğünü belirten Bak, darbe girişimi gecesi Genelkurmay Başkanlığından birinci emrin geldiğini, emirde terör saldırısı olabilme ihtimali ile alarm tedbirlerinin alınmasının yazdığını kaydetti. Bunun üzerine dönemin ÖKK Komutanı Zekai Aksakallı'yı aradığını bildiren Bak, 'Mehmet Ali Çelik, telefondan gelen emri satır satır okudu ve Zekai Aksakalı 'birliğe giriş çıkışı kapatın, kimse girmeyecek, kimse çıkmayacak, Semih Terzi hariç general dahi kimseyi almayın' emrini verdi. Emir doğrultusunda tedbirlerimizi aldıktan sonra ikinci mesaj geldi. Bu mesaj emri görev değişikliği ve atama konuluydu. Zekai Aksakallı'nın başka göreve atandığı, onun yerine Semih Terzi'nin vekaleten atandığı yazıyordu. Başka komutanların da değişikliği vardı' ifadelerini kullandı.
'Yurtta Sulh Konseyinden yazılı sıkıyönetim emri geldi'
Bak, bu mesaj emri geldikten sonra şaşırdıklarını, Aksakallı'ya ulaşmaya çalıştıklarını ancak ulaşamadıklarını öne sürerek, ardından Terzi'yi aradıklarını ve Terzi'nin 'Ben geliyorum, ben gelene kadar kimseyi almayın' dediğini aktardı. Genelkurmay Başkanlığından üçüncü emrin geldiğini ifade eden Bak, bunun 'Yurtta Sulh Konseyi' yazılı sıkıyönetim emri olduğunu söyledi.
'Bana 'FETÖ'cü hain, seni öldürtürüm' dedi'
Uzun aramalar sonrasında ÖKK davasında yargılanan sanık Mehmet Ali Çelik ile Aksakallı'nın telefonda görüştüğünü anlatan Bak, Aksakallı'nın telefonda 'Arabadayım, eve doğru gidiyorum, eve gidince sizi arayacağım' dediğini ifade etti. Bak, askeri hattan Aksakallı'nın kendilerini aradığını, Genelkurmay Başkanlığından gelen emir doğrultusunda görevden alındığını, Terzi'nin kendisinin yerine atandığını söylediklerini dile getirdi. Bak, Aksakallı'nın 'Bu emir yok hükmündedir' diyerek bağırdığını aktararak şunları kaydetti:
'Ona emrin yazılı kriptolu olarak geldiğini söyledik. Bunu söyledikten sonra Zekai Paşa koptu. Bana 'FETÖ'cü hain. Seni öldürtürüm' dedi ve telefonda beni beklemeye aldı. Bir süre bekledikten sonra hat gitti ve telefon kapandı. Ben Zekai Paşama bunu arz ederken 'Tamam haberim var, gereğini yapın' diye söylemesini beklerken bu durumla karşılaştık ve şok oldum. Ardından ikinci telefon çaldı. Ben telefona doğru yönelirken astsubay 'Sizi istemiyor. Ümit Koçak'ı istiyor' dedi. Ümit Koçak, 'Ben o telefona bakmam' dedi ve astsubay telefonu kapattı. Bir kriz ortamına gidiyorduk. Oradakilere bir karar vermemiz gerektiğini söyledim. Böyle bir emir geldiğini, yazılı kriptolu bir emir olduğunu, uyduruk bir emir olmadığını anlattım. Ardından, 'Semih Terzi yolda geliyor, Zekai Paşa'ya durumu anlatamadık bizi dinlemedi. Dolayısıyla Semih Terzi gelene kadar mevcut durumu muhafaza ederiz, gelince emrini alırız, sorumlulukta onda olur' dedim.'
'Ellerini kaldır, seni teslim alıyoruz, kaçmaya kalkışırsan seni öldürürüz'
Bak, saat 00.00 sıralarında nizamiye girişinde toplanmalar başladığını, tellerden içeriye girişlerin olabileceği haberini aldıklarını anlatarak, nizamiyedekilere böyle bir durum olması halinde havaya ateş etme emri verdiğini iddia etti. Terzi'nin gece saat 02.00'de helikopterle iniş yaptığını, kendisinin de Terzi'yi karşıladığını kaydeden Bak, 'Işıklı kısmın önüne geldiğimizde silahlar patladı, atış sesi geldi. Kendimi yere attım, bir şok durumu oldu. Tim yavaş yavaş etrafı genişletti. Semih Terzi'nin yaralandığını gördük. İlk müdahaleyi yapmamızın ardından çarşafla yukarıya götürdük. Ne olduğunu anlayamadık. Hemen helikopter istedim ve Semih Terzi'yi GATA'ya gönderdik. 15-20 dakika sonra odama iki tane tam teçhizatlı iki kişi geldi ve 'Ellerini kaldır, seni teslim alıyoruz, kaçmaya kalkışırsan seni öldürürüz' dediler. Ben durumun ne olduğunu anlamaya çalışırken Nedim Şahin içeriye girdi. Nedim Şahin içeriye girer girmez elleriyle arkadaki personelin tüfeğinin namlusuna yapıştı ve onu sarsmaya başladı. Seri ateş sesi geldi, ben kendimi yere attım. O itişmeler devam ederken öndeki personel ateş ederek Nedim Şahin'i yere düşürdü' dedi.
'Bu adamları neden öldürmediniz'
Daha sonra kendisinin bir yere götürüldüğünü, orada ellerinden bağlanarak tutulduğunu ifade eden Bak, Mehmet Ali Çelik ve birkaç kişinin de kendisiyle beraber aynı odada tutulduğunu, başlarında da bir askerin nöbet tuttuğunu söyledi. Ara ara telefonların çaldığını duyduklarını, arayan kişinin nizamiyeden olduğunu aktaran Bak, Mihrali Atmaca'nın telefonu açmalarına izin vermediğini, nizamiye ile bağlantılarının koptuğunu ve bu nedenle de sabaha kadar nizamiyede çatışma yaşandığını söyledi. Bak, Zekai Aksakallı'nın sabah saatlerinde tutuldukları yere geldiğini anlatarak, 'Bana ve Mehmet Ali Çelik'e vurdu. Bizim biletimizi kesti, vatan haini, darbeci olduğumuzu söyledi. Oradakilere 'Bu adamları neden öldürmediniz' diye sordu' ifadelerini kullandı.
15 Temmuz gecesi ÖKK Hareket Eğitim Şube müdürü olarak görev yaptığını belirten tanık eski Albay Ümit Bak, o gece karargaha Genelkurmay'dan gelen terör saldırısı içerikli yazılı emir üzerine dönemin Özel Kuvvetler Komutanı Zekai Aksakallı'yı aradıkları belirterek, 'Zekai Aksakallı 'birliğe giriş-çıkışı kapatın, emniyet tedbirlerini arttırın. Semih Terzi dahil içeri kimseyi almayın' emrini verdi. Biz bu emir gereği tüm tedbirleri aldık. Daha sonra ikinci mesaj emri geldi. Görev değişikliği ve atama bilgisiydi. Aksakallı'nın yerine Semih Terzi'nin vekalet edeceği yazıyordu. Biz bu emre şaşırdık. Hemen Semih Terzi'yi aradım. 'Ben oraya geliyorum. Ben gelene kadar içeri kimseyi almayın' dedi. Tekrar Zekai Aksakallı'ya ulaşmaya çalıştık ancak telefonu sürekli meşgul çaldı. Daha sonra 3. emir geldi. Bu Yurtta Sulh konseyi adına gönderilen sıkıyönetim emriydi. Bu emri görünce iyice şaşırdık. Bu emri dikkate almadan Zekai Aksakallı'yı aradık. 'Arabadayım eve geçince sizi arayacağım' dedi' diye konuştu.
Bir süre sonra Aksakallı'nın aradığını söyleyen Bak, 'Ömer Faruk Bozdemir Albayı hemen içeri alın' dedi. Ben komutana Genelkurmaydan gelen emirden bahsettim. Bana 'o emri tanımayacaksın hala komutan benim' dedi. 'Komutanım emir kriptolu ve yazılı geldi' dedim. Sonra Semih Terzi'nin verdiği emirleri söyleyince, bana küfür edip, 'FETÖ'cü hain' diye bağırdı. Sonra, 'Seni öldürtürüm' deyip telefonu kapattı. Böyle bir durumla karşılaşınca bendeki şaşkınlık şok durumuna geçti. Daha sonra telefon çaldı. Telefona bakan astsubay 'Komutanım sizi değil Ümit Kocak'ı istiyor' dedi. Koçak da 'ben o telefona bakmam' dedi. Bunun üzerine astsubay telefonu kapattı' diye konuştu.
Ümit Bak, yaşadıklarından sonra Semih Terzi'nin gelip sorumluluğu almasını beklediğini belirterek, Terzi'nin gelişini ve Ömer Halisdemir'in şehit edilmesini şöyle anlattı: 'İki tane helikopter geldi ve karargah binasının yanındaki piste indi. Personel grup halinde bize doğru geliyordu. Semih Terzi'nin yanına gittim ve emirleri göstereceğimi söyledim. Yanında da Murat Aydın Albay vardı. Karargah binasının önüne geldiğimizde silahlar patladı. Ben kendimi yere attım. Tim karşılık verdi. Semih Terzi'nin yaralı olduğunu anladık. ilk müdahaleler yapılırken çarşafla yukarı götürüp müdahaleye devam edildi. Sonra helikopter çağırtıp GATA'ya gönderdik' dedi. Bak, darbe girişiminden başından beri haberi olduğunu iddia ettiği Zekai Aksakallı'nın, darbeci ve FETÖ'cü olduğunu bildiği Semih Terzi'nin ÖKK'ya kadar gelmesine izin verdiğini ve emirleri uygulayan kendilerinin bu kumpasın ortasında kaldığını iddia etti. Bak, ayrıca Ömer Halisdemir'in şehit olduğunu sonra öğrendiğini ileri sürdü.
TANIKLARA ŞEHİT TEPKİSİ
Olay anında Ömer Halisdemir'e ilk müdahaleyi yapan davanın tutuklu sanıklarından eski Astsubay Hüseyin Oğuz, her iki tanığın da yalan söylediğini iddia ederek, 'O akşam Ömer Halisdemir'e küfür eden bu insanlar şimdi nasıl şehit diyebiliyorlar' diyerek tepki gösterdi.
TALEPLER
Tanık ifadelerinin tamamlanmasının ardından beyanların alınmasına geçildi. Beyanları alınan sanıklar, suçsuz olduklarını öne sürerek tahliye taleplerinde bulundu. Cumhuriyet Savcısı Mustafa Manga, suçun vasıf ve mahiyeti, mevcut delil durumu göz önünde bulundurularak sanıkların tutukluluk halinin devamına karar verilmesini istedi.
Ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, tüm sanıkların tutukluluk halinin devamına karar vererek, duruşmayı 4 Ocak 2018'e erteledi.
Paralel yapı-15 Temmuz (2016)-03 Eylül (2016) 'Ankara 18 sanık ÖKK Darbe Yapılanması' davası
(12 Kasım 2017, 11:02)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: