28 Şubat özlemcilerinin çılgın kontrgerilla provokasyonları bu kez tutmadı. Gözü dönen Kontrgerillacıların, İsmailağa cemaatini, Yenişafak gazetesini, İstanbul Belediye Başkanını ve AK Parti´yi silahlı eylemciler olarak gösterme komplosu soruşturmada elde edilen yeni bilgilerle giderek netleşiyor. Erzurum Özel Yetkili Cumhuriyet Savcılığı´nca, 27 Ekim 2009 tarihinde Erzincan´daki Çatalarmut Barajı´nda suyun çekilmesinin ardından çok sayıda el bombası ve mühimmatın ele geçirmesi olayıyla ilgili yürütülen soruşturmada önemli bilgilere ulaşıldı. Gizli tanıklar, İrtica İle Mücadele Planı´nın ´cemaatleri terör örgütü gösterme´ başlığının nasıl hayata geçirilmek istendiğini yer, zaman ve kişi göstererek tüm ayrıntılarıyla anlattı. Albay Dursun Çiçek imzalı İrticayla Mücadele Eylem Planı´nı uygulama için pilot bölge seçildiği iddia edilen Erzincan´da cemaat evlerine silah yerleştirmeden, 800 bin TL´lik rüşvetlere, sahte mühürlü mektupla soruşturma başlatılmasından, ölümle tehdit etmeye kadar çarpıcı iddialar var. Cunta tarafından cemaatlere ait yurtlara ve okullara silah yerleştirmekle görevlendirilen gizli tanıklar olayları yer, zaman ve kişi göstererek detaylı biçimde anlattı. Kapatma Davası için zemin hazırlama ve Erzincan Emniyeti´ne komplo gibi ayrıntılar da deşifre edildi.
Erzincan Islak Planı´nın ayrıntıları giderek netleşiyor
28 Şubat özlemcilerinin çılgın kontrgerilla provokasyonları bu kez tutmadı. Gözü dönen Kontrgerillacıların, İsmailağa cemaatini, Yenişafak gazetesini, İstanbul Belediye Başkanını ve AK Parti´yi silahlı eylemciler olarak gösterme komplosu soruşturmada elde edilen yeni bilgilerle giderek netleşiyor. Erzurum Özel Yetkili Cumhuriyet Savcılığı´nca, 27 Ekim 2009 tarihinde Erzincan´daki Çatalarmut Barajı´nda suyun çekilmesinin ardından çok sayıda el bombası ve mühimmatın ele geçirmesi olayıyla ilgili yürütülen soruşturmada önemli bilgilere ulaşıldı. Gizli tanıklar, İrtica İle Mücadele Planı´nın ´cemaatleri terör örgütü gösterme´ başlığının nasıl hayata geçirilmek istendiğini yer, zaman ve kişi göstererek tüm ayrıntılarıyla anlattı.Albay Dursun Çiçek imzalı İrticayla Mücadele Eylem Planı´nı uygulama için pilot bölge seçildiği iddia edilen Erzincan´da cemaat evlerine silah yerleştirmeden, 800 bin TL´lik rüşvetlere, sahte mühürlü mektupla soruşturma başlatılmasından, ölümle tehdit etmeye kadar çarpıcı iddialar var. Cunta tarafından cemaatlere ait yurtlara ve okullara silah yerleştirmekle görevlendirilen gizli tanıklar olayları yer, zaman ve kişi göstererek detaylı biçimde anlattı. Kapatma Davası için zemin hazırlama ve Erzincan Emniyeti´ne komplo gibi ayrıntılar da deşifre edildi.
Sular çekildi soruşturma başladı
Erzurum Özel Yetkili Cumhuriyet Savcılığı´nca, 27 Ekim 2009 tarihinde Erzincan´daki Çatalarmut Barajı´nda suyun çekilmesinin ardından çok sayıda el bombası ve mühimmatın ele geçirilmesi olayıyla ilgili yürütülen soruşturmada önemli bilgilere ulaşıldı. Soruşturma kapsamında alınan Gizli Tanık ifadelerinde; Erzincan Başsavcısı İlhan Cihaner, İl Jandarma Komutanı A. T., Ergenekon soruşturması kapsamında tutuklanan Jandarma İstihbarat Şube Müdürü Nedim Ertan, Jand. Üsteğmen Ersin Ergut ve Jand. Kd. Bçvş. Orhan Esirger´in aralarında bulunduğu kişiler hakkında şok iddialar yer aldı.
Cemaat evlerine silah yerleştir
Soruşturma kapsamında Erzurum Özel Yetkili Cumhuriyet Savcısının bilgisine başvurduğu Gizli Tanık Erzincan; yaklaşık bir yıldır muhbirlik yapmakta olduğu Erzincan Jandarma İstihbarat yetkilileri tarafından, Erzincan´da kaldığı cemaatlere ait ev, yurt ve eğitim kurumlarına silah, mühimmat, vb. suç unsurları ve kamera yerleştirmesinin istediğini, kendisinin bunu kabul etmemesi üzerine Jandarma İstihbarat görevlilerinin 800.000 TL para teklifinde bulunduklarını anlattı.
Ucu bize dokunursa sülaleni bitiririz yok ederiz
800 bin TL´lik İş Bankası´na ait çeki kabul etmeyince Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner´le görüştürüldüğünü, Cihaner´in kendisine Savcı Hüseyin diye tanıtıldığını anlatan Gizli Tanık Erzincan, ?Gerek Jandarma İstihbaratçı Kerem gerekse Başsavcı Cihaner, ?Şayet sana verdiğimiz görevlerin en ufak bir şekilde ucu bize dokunursa senin bütün sülaleni bitiririz yok ederiz, gerekirse biz de ölürüz ama senin sülalelini bitirdikten sonra ölürüz? diye ayrı ayrı tehdit ettiler? dedi.
´Silahları polis attı´ diyeceksin
Gizli Tanık X ise; Çatalarmut Barajı´nda mühimmatın bulunmasından bir gün sonra Erzincan Jandarma Alay Komutanı A. T. ve Jandarma İstihbarat personelinin kendisi ile görüştüğünü belirterek ?El bombaları ve silahları buraya polis attı? diye ifade vermesini istediklerini? anlattı.
Bu taktikAlbay Çiçek´in Islak imzalı Planı´nda vardı
Soruşturmayı yürüten Erzurum Özel Yetkili Cumhuriyet Savcısı, gizli tanıkların ifadelerini ?Albay Dursun Çiçek tarafından hazırlandığı iddia edilen ´AK Parti ve Fethullah Gülen´i Bitirme Planı´nın pratikteki uygulamasına örnek teşkil edebileceği?ni belirterek, Ergenekon soruşturmasının yürütüldüğü İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına ulaştırdı. Albay Dursun Çiçek tarafından hazırlanan İrtica İle Mücadele Eylem Planı´nın ?Faaliyet? bölümünde; ?Askeri suç kapsamında yapılacak Işık Evleri baskınlarında, silahlı terör örgütü oluşturmak doğrultusunda; silah, mühimmat, plan vb materyal bulunması sağlanarak, FG Grubu ?Silahlı Terör Örgütü? Fethullahçı Silahlı Terör Örgütü (FSTÖ) kapsamına aldırılacak ve soruşturmaları askeri yargı kapsamında yürütülecektir? ifadeleri yer alıyordu.
Teknik takip incelemeleri Gizli tanıkları doğruladı
Erzurum Özel Yetkili Cumhuriyet Savcısı tarafından yaptırılan incelemede; Gizli Tanıkların yaptıklarını söyledikleri telefon görüşmeleri ve buluşmalara ilişkin teknik detayların tanık beyanlarıyla örtüştüğü adli olarak tespit edildi. 18 Kasım 2009 günü olaylara adı karışan İl Jandarma Komutanı A. T., Jand. Üsteğmen Ersin Ergut ve Jand. Kd. Başç. Orhan Esirger´in evleri arandı. Ergut ve Esirger gözaltına alınarak Erzurum´a götürüldü. 21 Kasım´da Esirger, ertesi gün ise Ergut tutuklandı. Erzincan Jandarma İstihbarat Şube Müdürü Binbaşı Nedim Ertan ise 28 Kasım´da tutuklandı.
28 Şubat´ı anımsatan çılgın komplo bu kez tutmadı: Gözü dönen Kontrgerillacılar, İsmailağa cemaatini, Yenişafak gazetesini, İstanbul Belediye Başkanını ve AK Parti´yi ´irticacıları silahlı eylemciler olarak gösterme´ komplolarına kurban seçmiş..
AK Parti´yi kapatmak için kurgu delil çabası
İsmailağa Silahlı Terör Örgütü şeklinde kurgulanan operasyonda, Mahmut Ustaosmanoğlu, Ahmet Mahmut Ünlü ve Yenişafak´ın sahibi Ahmet Albayrak ?örgüt üyesi? sayılıyor. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş ise silahlı terör örgütüne yardım ve yataklıkla suçlanıyordu. Çok sayıda AK Partili Belediye Başkanı ve milletvekilinin de isminin karıştırıldığı soruşturmanın, partinin kapatılmasına zemin hazırlama çerçevesinde kurgulandığı değerlendiriliyor.
Erzincan Polisi´ne operasyon planı
Gizli tanık X: Jandarma İstihbaratçılar gölde bulunan mühimmatlarla ilgili savcıya ?Erzincan polisi daha önce bana ´sana mühimmat verelim bir yere at biz de sonra gidip bulalım´ teklifi yapmıştı? diye ifade vermemi istedi. Gizli Tanık X, Çatalarmut Barajı´nda silah ve mühimmat ele geçirilmesinin ardından Erzincan Jandarma Komutanı A.T. ve bazı Jandarma İstihbarat personelinin kendisi ile irtibata geçerek, bulunan malzemelerin Erzincan Emniyet Müdürlüğü personeli tarafından baraja konulduğuna tanıklık etmesinin istendiğini ifade etti. Erzincan Jandarma Komutanlığı Personeli tarafından, bulunan mühimmatlarla ilgili polis aleyhine ´Gizli tanık´ olması yönünde kendisine baskı yapıldığını belirten Gizli Tanık X´in iddialarından satır başları şöyle:
Ben 28 Ekim 2009 günü Erzincan il merkezinde bulunduğum sırada evden hanımım beni arayarak Ali Osman diye birisinin evde olduğunu ve benimle görüşmek istediğini söylemesi üzerine ben bu isimde birisini çıkartamayınca telefona vermesini söyledim. Beni arayan şahıs ile telefonda görüştüğümde bu şahsın Erzincan Jandarma İstihbaratta görevli olan Ersin Üsteğmen olduğunu anladım.
Nerede olduğumu sordu ben de Erzincan´da Valiliğin önünde olduğumu söyledim Ersin Üsteğmen bana bulunduğum yerden ayrılmamamı söyledi. Aynı gün bir süre sonra yine Jandarma İstihbaratta çalışan Orhan Başçavuş bulunduğum yere gelerek bana Erzincan merkeze bağlı Kilimli Köyü yol ayrımına gitmemi ve orada beklememi, oraya kendisinin Ersin Üsteğmen ile gelerek bir konu görüşeceklerini söyledi. Kilimli yol ayrımına gittim. Arkadan da Orhan Başçavuş ile Ersin Üsteğmen lacivert renkli sivil plakalı Kartal marka araçla geldiler. Yol ayrımına geldiğimizde Ersin Üsteğmen gelerek benim arabama bindi. Cep telefonumu aldı bataryasını çıkardı ve arabanın ön göğüs kısmına bıraktı. Bana bir şey duyup duymadığımı sordu. Ben de duymadığımı söyledim.
Çatalarmut Barajı´nda mühimmat bulunduğunu söyledi. (...) Benim Erzincan Başsavcısı´na ?Gölde bulunan mühimmatlarla ilgili Erzincan polisinin daha önce bana ´Sana mühimmat verelim bir yere at biz de sonra gidip bu mühimmatı bulalım´ dediklerini ifade etmemi? teklif etti, kabul etmedim.
Ayrıca Ersin Üsteğmen, Ergenekon davasının ABD destekli b ir cemaatin bir komplosu olduğunu, polisin de bu cemaatin hakim olduğu bir teşkilat olduğunu anlatarak kendilerinin Ergenekon´a inanmadıklarını söyledi. Bu nedenlerle bulunan mühimmatın polis tarafından konulduğu izleniminin verilmesi için benim ?Gizli Tanık? yapılacağımı söyleyince ben kendisine ?Benim çoluk çocuğum var benim bu şekilde ifade verdiğim öğrenilince ben ne yapacağım? dedim.
Ersin Üsteğmen bana ´Seni Alay Komutanıyla görüştüreyim´ dedi. Ersin Üsteğmen ayrıca bana ?Senin yüzünü değiştiririz, estetik ameliyat yaptırırız, sana iş buluruz, 10.000 TL para veririz, bu tür şeyleri sen düşünme, dosyan Erzincan´da görülecek, ifade verirsen senin için hiçbir sıkıntı olmayacak, burası için sana garanti veriyorum? dedi.
Aynı gün saat 16:00 - 16:30 sıralarında Orhan Başçavuş kendi telefonu ile beni cepten arayarak evime çağırdı. Onların aracını takip ederek Mertekli Barajı´na gittik. Bana alay komutanının sivil olarak geleceğini, benim az aşağıya inip orada beklememi söylediler, 400-500 metre aşağıya inip orada bekledim.
Akşam yeni olmuştu, yaklaşık 15-20 dakika beklemiştim ki yanıma alay komutanının sivil bir şekilde geldiğini gördüm, yanında kimse yoktu. Alay komutanı bana Ersin Üsteğmen´in teklifini yeniledi. Süre verdi. 28 Ekim 2009 günü saat 22:00 sıralarında ben kendi cep telefonumdan Ersin Üsteğmen´i arayarak bu işlere beni kesinlikle karıştırmamalarını söyledim. Bu görüşmeden sonra beni hiç aramadılar.
´Niye Jandarma değil de polis arandı´ kızgınlığı
Erzurum Özel Yetkili Cumhuriyet Savcılığı talimatı ve Valilik oluruna rağmen, olay yeri inceleme ve delil toplama çalışmalarının Jandarma ekiplerince yapıldığı, İl Jandarma komutanı A. T.´nin olay yerine gelerek bizzat çalışmaların başında bulunduğu, çok sinirli olduğu gözlenen A. T.´nin, ihbarcı ile ilgili olarak, ?bu a...na k...mun çocuğu neden 156´yı aramıyor da polisi arıyor? şeklinde küfürler ettiği iddia edildi. Evinde arama yapılan A. T. ile ilgili soruşturmanın sürdüğü öğrenildi.
Eve silah koy 800 bin lirayı sana verelim
Cemaatlere yönelik komplolar ile ilgili Erzurum Özel Yetkili Cumhuriyet Savcısına ifade veren Gizli Tanık Erzincan´ın iddialarından satır başları şöyle:
Bana görüşmelerde özellikle Gülen cemaatine ait kolejde kalmam ve verecekleri her işi yapmam söyleniyordu, Kolejde kalmam için baskı yapıldı.
Jandarma İstihbaratçı Kerim, Nurcu Kurdoğlu Cemaati evinde birlikte kaldığımız Yüzbaşı Yıldırım´ın çantasına silah koymamı istedi.
İki gün sonra buluşma noktamıza gittik, Kerim de gelmişti. Yıldırım´ın kimliğinin fotokopisini çekmemi söyledi. İsteklerini yerine getiremeyeceğimi söyledim.
Bunun üzerine Kerim bir çek çıkardı. Bana bu ne diyerek çeki salladı. Çekte ?800 milyar yazıyor, senin ve ailenin yardıma muhtaç olduğunu biliyoruz. Söylediklerimizi yaparsan çek senin olabilir? dedi.
Yıldırım´ın çantasına silah ile illegal kitap ve doküman veya evde odasındaki kitaplığa suç unsuru dokümanlar koymamı istediler.
Bunun üzerine Kerim, bir defa Yıldırım´ın üzerinde arama yaptıklarını, çantasında bir Risale-i Nur bulduklarını, bu kişi ile başa çıkmak için çantasına, odasına verecekleri silah ve belge koymamı söylediler
Ancak ben kabul etmedim.
Akşam 21.00´de aynı yerde buluştuk. Yine aynı araç idi, camları perdeliydi, az sonra arkadan bir araç yaklaştı. Takım elbiseli birisi arabaya bindi. (...) Araçta 3 kişiydik. Arabaya binen savcı geriye dönerek, ?Ben Hüseyin? dedi. Ben de kendimi tanıttım. Ailemle ilgili konuştu. (...) ´Abilerle abi kardeş olmuşsunuz´ dedi.
Savcı dönerek ?sen niye abilerini dinlemiyorsun, dediklerini yapmıyorsun, ailen var, enişten var, kardeşlerin memur, yaptığın hata hayatlarına malolabilir, bu işe giren mezara kadar bizimle gelir, deşifre olmaman bizim için önemli, kaldığın yerde askerler var mı? dedi.Bu cemaatin içerisinde kalarak daha sonra cemaatte öğretmenlik yapacak ve bize faydalı olacaksın, zeki birisin, abilerini dinlemen lazım, verdiğimiz paraları dikkat çekici biçimde harcama, bankaya yatırma? dedi.?
Haberlerde ?Erzincan´da cemaate darbe planı? şeklinde haber sunulmaya başlayınca dikkat ettim. Televizyonda Erzincan Başsavcısı´nın törende bayrağın yanındaki görüntüsünü görünce irkildim, ?bu işte? diyerek kalktım gittim. Başımdan geçenleri babama anlattım. Erzincan´da araçta görüştüğüm ve kendisini ?Savcı Hüseyin? diye tanıtan kel kafalı savcının haberlerdeki Erzincan Başsavcısı olarak gördüğüm kişinin olduğunu söyledim. (...) ´Bu kişi kesinlikle Erzincan Başsavcısıdır.
Verdiğim bilgiler karşılığında 100-300-350-400 TL veriyorlardı. Buna karşılık makbuz imzalıyordum.
Gerek Kerim gerekse bana tanıtılan savcı ?sana verdiğimiz görevler silah ve illegal eşyalar konulması ile ilgili olarak bize en ufak ucu dokunursa senin sülaleni bitiririz yok ederiz, gerekirse bizde ölürüz ama senin sülalelini bitirdikten sonra ölürüz? diyerek tehdit ettiler.
Savcı Cihaner: Soruşturma CMK gereği başlatıldı
Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner, Başsavcılığın, ´İsmailağa cemaati´ olarak bilinen yapılanmaya yönelik yürüttüğü soruşturmayla ilgili yazılı ve görsel basın ile internet medyasında, kişisel onur ve saygınlıklara saldırı niteliğinde yayınlar yapıldığını bildirdi. Cihaner, yaptığı yazılı açıklamada Erzincan Cumhuriyet Başsavcılığı´nın ´İsmailağa cemaati´ olarak bilinen yapılanmaya yönelik yürüttüğü soruşturmayla ilgili yapılan bazı haberlerin, olgulara ve mantık kurallarına açıkça ters, soruşturmada görev almış kolluk mensuplarını ve adli görevlileri hedef gösterici, halen yürütülmekte olan soruşturma ve davaları etkileyecek nitelikte olduğunu savundu. Haberlere konu ´İsmailağa soruşturmasının´ CMK´nın 160. maddesi gereği başlatıldığını belirten Cihaner, açıklamasını şöyle sürdürdü: Başsavcılığımız, hiçbir yasa dışı oluşumun yönlendirmesinde olmadığı, olamayacağı gibi buna cüret edenler hakkında yasalardan aldığı gücü kullanacak cesaret ve hukuk bilgisine sahiptir.´ ( Star)
Ergenekon´un karşısına çıkarılmak istenen soruşturma iki yıl gizlenmiş
Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner´in, soruşturmayı tam 2 yıl Adalet Bakanlığı´ndan gizlediği ve illegal bir biçimde yürüttüğü, polis bölgesinde bulunan şüphelilere yönelik arama, el koyma, ifade alma gibi tüm işlemleri jandarmaya yaptırdığı ortaya çıkmıştı. Savcı İlhan Cihaner´in İsmailağa soruşturmasını 2009´da birden resmileştirmesi ve illegal biçimde, polis yerine jandarma aracılığıyla delil toplamaya çalışmasının altında, zaten çok yakında hakkında Ergenekon soruşturması yürütüldüğünün ortaya çıkacağını düşünerek tıpkı Sincan Hakim Osman Kaçmaz´ın Cumhurbaşkanı Abdullah Gül´ü işin içine karıştırmasında olduğu gibi Ergenekon soruşturmasına karşı ´ön alma´ taktiği izlediği şüphesi giderek güçleniyor.
Hakkında Ergenekon kapsamında inceleme başlatılan bazı hakim ve savcılar ´ön alma´ taktiği mi izliyor?
2008 yılında çok sayıda hakim ve savcı hakkında Ergenekon soruşturması kapsamında mahkeme kararlarıyla teknik takip başlatılmıştı. Muhtemelen bu soruşturma içerisinde yer aldığını öğrendiği için Sincan 1. Ağır Ceza hakimi Osman Kaçmaz telefonlarının dinlenmemesi için adliyedeki odasına jammer cihazı koymuş, başka hakim ve savcıların başvurmadığı bu korunma yöntemi kamuoyunda merakla karşılanmıştı. Ardından çok geçmeden Hakim Osman Kaçmaz bir kişinin başvurusu üzerine verdiği kararla Cumhurbaşkanı Abdullah Gül´ü kayıp bir trilyon davasında şüpheli olarak kayıtlara geçirterek yargılanması gerektiğine hükmetmişti. Hukuk çevrelerinde deprem etkisi yapan bu karar siyasi bulunmuş, hakkında anayasada yargılanamaz hükmü bulunan cumhurbaşkanının şüpheli sıfatıyla küçültülerek yargılanmak istenmesi toplumda büyük bir tepkiye yol açmış, devreye giren Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı takipsizlik kararı vermişti. Osman Kaçmaz´ın çılgınca girişiminin sebebi şimdi daha iyi anlaşılıyor. Ergenekon soruşturması kapsamında hakkında 2008´de soruşturma başlatıldığını öğrenen Kaçmaz´ın teknik takipten kaçmak ve ilişkilerini gizlemek için bir taraftan odasına jammer cihazı koyduğu, diğer taraftan da Cumhurbaşkanı Gül hakkında çılgınca bir girişimde bulunarak kendisi hakkında çok daha önce başlatılmış Ergenekon incelemesinin Gül kararına misilleme olduğu izlenimini vermeyi amaçlayan bir ´ön alma´ taktiği yürüttüğü izlenimi giderek netleşiyor. Hakim Osman Kaçmaz´ın Ergenekon sanıklarına ve özellikle Kemal Kerinçsiz´e abartılı hayranlığı iddianameye de yansımıştı. Şişli 2. Asliye Ceza Mahkemesi Hakimi Hakkı Yalçınkaya´nın da Kemal Kerinçsiz´e hayranlığı ´Abi bir emriniz var mı?´ sözüyle ve Ergenekon soruşturmasını yakından ilgilendiren bazı gelişmelerdeki tavırlarıyla medyaya yansımıştı. Ergenekon konusunda kitap yazan yazar Zihni Çakır hakkında verdiği mahkumiyet kararı ve Ergenekon´u öven gerekçeli kararı, Kerinçsiz´in, Dink hakkında 301. madde kapsamında suç duyurusunda bulunması ve her duruşma öncesi Şişli Adliyesi´nin önünde gösteri yapması, Hakim Yalçınkaya´nın, Hrant Dink´in yargılandığı 301 davasına bakan hakimler arasında yer alması, Dink´in öldürülmesinin ardından Yalçınkaya´nın, Agos Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Arat Dink ve İmtiyaz Sahibi Serkis Seropyan´ın 301. maddeden yargılandıkları davaya da bakması ve sanıklara gerekçeli kararı çok ses getiren hapis cezaları vermesi.. 2008´de çok sayıda hakim ve savcı hakkında Ergenekon kapsamında başlatılan teknik takip ve incelemelerin sebebinin de Ergenekon sanıklarıyla bu tür sıradışı ilişkiler olduğu tahmin ediliyordu. Hakkında muhtemelen benzer şekilde Ergenekon sanıklarıyla ilişkileri sebebiyle inceleme başlatılan Savcı İlhan Cihaner´in de İsmailağa soruşturmasını 2009´da birden resmileştirmesi ve illegal biçimde, polis yerine jandarma aracılığıyla delil toplamaya çalışmasının altında, zaten çok yakında hakkında Ergenekon soruşturması yürütüldüğünün ortaya çıkacağını düşünerek kendisinden İsmailağa soruşturması sebebiyle intikam alındığını göstermeyi amaçlayan ´ön alma´ taktiğinin bulunduğu şüphesi giderek güçleniyor.
Cihaner´e yönelik inceleme HSYK´da ele alınacak
Ergenekon´da inceleme kapsamına alınınca 16 şehirde İsmailağa Cemaati´ni hedef alan bir soruşturma başlatan Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner´in, söz konusu soruşturmayı tam 2 yıl Adalet Bakanlığı´ndan gizlediği ve illegal bir biçimde yürüttüğü tespit edildi. Adalet Bakanlığı müfettişleri tarafından yürütülen soruşturma sonucunda Başsavcı Cihaner hakkında hazırlanacak olan dosya, Hakim ve Savcılar Yüksek Kurulu´nda (HSYK) ele alınacak.
Deniz Feneri tutmadıysa alın İsmailağa yeterki Ergenekon bitsin
Erzincan Başsavcısı İlhan Cihaner hakkında başlatılan idari soruşturmanın nedeninin savcının İsmailağa Cemaati´ne soruşturma açması değil, Ergenekon´la ilgili olduğu ortaya çıkmıştı. Adalet Bakanlığı´nca yapılan açıklamada ´Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner hakkındaki inceleme ve soruşturmaların, bazı basın yayın organlarında yer verilen soruşturmayı başlatmasıyla bir ilgisi bulunmamaktadır´ deniliyordu. Yine Cumhuriyet Başsavcısının da aralarında bulunduğu bir kısım hakim ve Cumhuriyet savcıları hakkında 2008 yılında başlatılan bir inceleme ve soruşturma kapsamında yapılan teknik takibin de yetkili mahkemeler ve hakimler tarafından verilmiş yasal karar olduğu belirtilmişti. Savcı Cihaner´in, Albay Dursun Çiçek imzalı Darbe Andıcı´nı Erzincan´da uygulamaya koyduğu iddia ediliyordu. Benzer şekilde soruşturma açılan hakimlerden birisinin de Sincan 1. Ağır Ceza hakimi Osman Kaçmaz olduğu ortaya çıkmış, mahkeme kararıyla 2008´de başlatılan incelemelerde Kaçmaz´ın Ergenekon örgütüyle bağlantısını gösteren dinleme kayıtlarının elde edildiği ve buna dayanarak Sincan mahkemesine gelen müfettişlerin inceleme yaptığı ortaya çıkmıştı. Cumhuriyet, Milliyet ve Radikal gazeteleri birkaç hafta boyunca Erzincan ve Erzurum bölgesinde İsmailağa cemaatine yönelik soruşturma haberlerini manşetten vermiş ve cemaatin üzerine gidilmediğini, hükümetin müdahalesiyle soruşturmanın sürüncemede bırakıldığını, şüpheli sayısı başlangıçta fazla iken sonradan azaltıldığını iddia etmişti. Ergenekon davasını pasifize edebilmek için Deniz Feneri davasını sürekli gündeme taşımalarıyla dikkati çeken Ergenekon medyasının yeterli etkiyi uyandıramaması ve hükümetin ´Deniz Feneri soruşturması´ da sonu nereye giderse gitsin sürdürülsün açıklamaları ve bu soruşturmanın Ergenekoncu çevrelerin çok güvendiği Yargıtay Başsavcılığı ve Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı´nca yürütülüyor olması sonrası şimdi başka bir soruşturmayı Ergenekon davasının karşısına çıkarmaya çalıştığı, Ergenekon soruşturma ve davasının aslında siyasi olduğunu göstermeye çabaladığı açıkça görülebiliyor.
İsmailağa soruşturmasını 2 yıl gizlediği ortaya çıkmıştı
Adalet Bakanlığı müfettişleri, İsmailağa cemaatine karşı yürüttüğü soruşturmayla gündeme gelen Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner´den savunma istedi. Müfettişlerin hazırladığı raporda, Cihaner´in yetkisi olmadığı halde ´örgütlü suçlarla´ ilgili soruşturma yürüttüğü ve bunu bakanlıktan iki yıl gizlediği aktarıldı. Jandarma´ya yazdığı müzekkere de Cihaner´e soruldu. Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner, İsmailağa cemaatine yönelik yürüttüğü soruşturmayla gündeme gelmişti. 2007 yılında başlayan soruşturma kapsamında jandarma eşliğinde onlarca baskın yapıldı, aralarında önemli işadamlarının da bulunduğu birçok isim hakkında dinleme kararları çıkartıldı. Ancak Cihaner´in soruşturmada kanunlara aykırı hareket ettiği öne sürüldü. CMK´nın 250. maddesine göre, örgütlü suçlara bakma görevi özel yetkili savcıların. İsmailağa cemaatine yönelik soruşturma da ´örgütlü suçlar´ kapsamında. Erzincan Savcısı Cihaner´in kendisine böyle bir suç ihbarı geldiği zaman dosyayı Erzurum Cumhuriyet Başsavcılığı´na bildirmesi gerekiyordu. Ancak bunu yapmak yerine soruşturmayı tam iki yıl, hem de Adalet Bakanlığı´ndan gizli olarak kendisi yürüttü. Erzurum Cumhuriyet Başsavcılığı, durumdan haberdar olması üzerine dosyayı aldı. Adalet Bakanlığı ise ´yetkisini aşarak soruşturma yürüttüğü´ gerekçesiyle İlhan Cihaner hakkında inceleme başlattı. Adalet Bakanlığı müfettişleri, konuyla ilgili raporunu tamamladı. Raporda Cihaner´e yönelik önemli suçlamalar var.
Doğru ve tarafsız davranmıyor
Raporda, Cihaner´in Adalet Bakanlığı´nın genelgesi gereği örgütlü suçların soruşturulmasına başlandığı sırada derhal ilgili formla bilgi vermesi gerektiği aktarılıyor. Ancak Başsavcı, formu iki yıl sonra göndererek, genelgeye aykırı hareket ediyor. 5 farklı tarihte izinli olmadığı halde görev yerini terk ettiği, İsmailağa cemaatine yönelik 2007´de başlattığı soruşturmada doğru ve tarafsız davranmadığı da üzerinde durulan konular arasında yer alıyor. Başsavcı, yetkisi olmadığı halde İsmailağa cemaati hakkında birçok yere talimat yazıyor, saptadığı şüpheli şahısların evlerinde arama yapılmasını istiyor. Erzurum Başsavcılığı´nın ´görevsizlik´ taleplerine ´CMK 250. madde kapsamında soruşturma yürütmüyorum.´ diyerek olumsuz yanıt veriyor. Ancak gözaltına aldığı şüphelilere TCK´nın 309. madde ve devamında düzenlenen ´Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar´dan soruşturma yapılmasını istiyor. Şüphelilerin çoğu Emniyet bölgesinde bulunmasına rağmen, arama, el koyma, ifade alma gibi tüm işlemleri Jandarma ile yaptırıyor. Müfettişler, İlhan Cihaner´in savunmasını istedi. Cihaner´e, İsmailağa cemaatine mensup olduğu belirtilen şüphelilerin hangi suç örgütünü kurup, üye oldukları soruldu. Amaçlarının ne olduğunu açıklaması istendi. Jandarma´ya gönderdiği müzekkere de rapordaki yerini aldı. Soruşturmaya neden olan şüphe ve delillerin neler olduğunu açıklaması da talep edildi. ( Zaman)
İşaret fişeğini ateşleyen albay Ali Tapan tecrübeli çıktı
10 Aralık 2009: ´Darbe Andıcı´nın ilk işaret fişeğinin atıldığı Erzincan´da cemaat ve polise bombalı komplo hazırlamakla suçlanan Jandarma Alay Komutanı Albay Tapan´la ilgili bir şok belge daha ortaya çıktı. Tapan´ın bir önceki görev yeri olan Gaziantep´te de benzer bir çalışmaya imza attığı ileri sürüldü. Albay Dursun Çiçek imzalı ´Darbe Andıcı´nın Erzincan´dan önce Gaziantep´te de uygulamaya konduğu ortaya çıktı. Erzincan´da bulunan bombalarla cemaatlere ve polise komplo kurmakla suçlanan subaylar arasında adı geçen İl Jandarma Alay Komutanı Albay Ali Tapan´ın önceki görev yeri olan Gaziantep´te, başta Fethullah Gülen grubu olmak üzere cemaatlerin faaliyetlerini izlettiği, sağ grupları terör örgütü kapsamına almak için çalışmalar yaptırdığı ileri sürüldü. ´Darbe Andıcı´nın ´cemaatleri terör örgütü gibi gösterme´ başlığının Erzincan´da Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner ve jandarma tarafından yürütülen soruşturmayla uygulamaya konmasında Jandarma İl Komutanı Albay Ali Tapan´ın da rolü olduğu gizli tanıkların ifadeleriyle ortaya çıkmıştı. Erzurum Başsavcılığı, Erzincan Cumhuriyet Savcısı İlhan Cihaner ve Jandarma Alay Komutanı Ali Tapan´ın bazı cemaatlere komplo kurduğunu gizli tanıkların ifadeleriyle ortaya çıkardı.
Gaziantep´teki cemaatlere terör takibi
Erzincan´daki komplonun odağında olduğu ileri sürülen Albay Tapan´ın bir önceki görev yeri olan Gaziantep´te de cemaatler üzerinde benzer bir çalışma yaptığı iddia edildi. İddialara göre Albay Tapan, başta Fethullah Gülen cemaati olmak üzere sağ görüşlü grupların faaliyetlerinin terör örgütü kapsamına alınmalarını sağlayacak şekilde takip edilmeleri için Gaziantep´de kendisine bağlı birimlere ve ilçelere yazılı emir gönderdi. Yeni Şafak´ın ele geçirdiği Araban İlçesi Jandarma Komutanlığı İstihbarat Şube Müdürü Yüzbaşı C.G imzalı belge, Albay Tapan´ın Erzincan´daki uygulamaya benzer çalışma için emir verdiğini gösterdi. Belgede, dökümanın Gaziantep Jandarma Alay Komutanlığı´nın 18 Mart 2009 tarihli emri ile hazırlandığı belirtildi. Albay Tapan´ın görev yaptığı dönemde hazırlanan emrin gerekçelerinin anlatıldığı belge, Hizbullah, El Kaide gibi sağ tandanslı terör örgütlerinin yanı sıra cemaatlerin de aynı kapsamda izlendiğini gösterdi.
Erzincan´daki uygulamanın kopya belgesi
Yüzbaşı C.G. tarafından hazırlanan belgenin, 21 ve 22 numaralı bölümlerinde yeralan maddeler, emri veren Albay Ali Tapan´ın Erzincan´dakine benzer bir çalışmayı yaptığının ipuçlarını verdi: İşte o belge: ?Dini grup ve tarikat mensubu oldukları gerekçesiyle her yıl hakkında rapor düzenlenip atılan bir çok subay ve astsubayın bulunması?, ?Özellikle Fethullah Gülen Grubu mensubu olan gençlerin tsk bünyesine girmeleri için özel olarak yetiştirilmesi?, ?Gülen grubu bünyesinde hareket edip ancak değişik isimler altında kendilerine ait yurt ve dershanelerde eğitim gören gençlerin askeri okul sınavlarına hazırlandırılması?, ?Aşırı sağ unsurlar ile iltisaklı olarak çıkarılan gazete, dergi, mecbua, tv, radyo ve internet sitelerinde başta üniversitelerde uygulanan başörtüsü yasağı konusu hakkındaki TSK´nın düşünceleri, laiklik, f tipi cezaevi, insan hakları ihlalleri, TSK bünyesindeki bazı subayların bireysel yolsuzluk iddialarının günlerce gündemde tutulması, değişik açılardan tekrar tekrar anlatılması.?
Komplo teklifi Ali Tapan´dan
Erzurum Cumhuriyet Başsavcılığı´nın Erzincan´daki barajda bulunan el bombaları ile ilgili başlattığı soruşturmayla ilgili ifade veren gizli tanıklar ´X´ ve ´Erzincan´, Albay Ali Tapan ve Savcı Cihaner´in hazırladığı komployu deşifre etmişti. Gizli tanık ´X´, ifadesinde, Çalamut Barajı´nda bulunan silah ve mühimmat ele geçirilmesinin ardından Erzincan Jandarma Komutanı Albay Ali Tapan ve bazı Jandarma İstihbarat personelinin kendisi ile irtibata geçtiğini anlattı. Jandarma personeli tarafından, bulunan mühimmatlarla ilgili polis aleyhine ´gizli tanık´ olması yönünde kendisine baskı yapıldığını belirten ´X´ Albay Tapan´ın olay yerine gelerek bizzat çalışmaların başında bulunduğunu, ihbarcı ile ilgili olarak, ?bu a...na k...mun çocuğu neden 156´yı aramıyor da polisi arıyor? şeklinde küfürler ettiğini anlattı. ( Yenişafak)
(02 Aralık 2009, 10:09), son güncel.: (10 Aralık 2009)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
Erzincan´da savcı İlhan Cihaner ve Jandarma´nın ´ıslak imza´ operasyonları
Kontrgerilla´nın yargıdaki örgütlenmesi