Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nün işgal girişimi ile Esenler Birlik Köprüsü'ndeki olaylarda 5 kişinin şehit olmasıyla ilgili aralarında tankın içinden çıkan eski Emniyet Müdürü Mithat Aynacı'nın da bulunduğu 23'ü tutuklu 67 sanığın yargılanmasına devam edildi. Savunmasında kendilerini durdurmaya çalışan vatandaşları 'provokatör' olarak niteleyen sanığa Mahkeme Başkanı 'Durumu öyle bir tanımlıyorsun ki, sanki düşman toprağında çevrilmişsiniz. Etrafınızdaki kişiler İstanbul halkı değil miydi' diye tepki gösterdi.
04.11.2017 19:10 Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nün işgal girişimi ile Esenler Birlik Köprüsü'ndeki olaylarda 5 kişinin şehit olmasıyla ilgili aralarında tankın içinden çıkan eski Emniyet Müdürü Mithat Aynacı'nın da bulunduğu 23'ü tutuklu 67 sanığın yargılanmasına devam edildi.
30.10.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Silivri Ceza İnfaz Kurumu Yerleşkesi karşısındaki binada yer alan büyük salonda yapılan duruşmada, tutuklu sanıkların savunmaları alındı.
66. Mekanize Tugay Komutanlığı'nda görevli eski Üsteğmen Bora Serhat Seçkin, verdiği ifadede Mithat Aynacı'nın o gece neler yaptığını şöyle anlattı;
-'Halk, bulunduğumuz aracın üstüne çıkmaya çalışıyordu. Ben ve askerlerim araç içindeydik. Mithat Aynacı yanımıza gelerek, 'Ankara'yı ve İzmir'i ele geçirdik, bir tek burası kaldı' şeklinde söyleniyordu. Daha sonra tepkilerin artması üzerine Mithat Aynacı, 'Halk Osman Akkaya'yı öldürdü, eğer araçtan inersek bizi de öldürürler' dedi.'
Tutuklu sanıklardan eski Kara Astsubay Meslek Yüksek Okulu öğrencisi Ahmet Gök, da Mithat Aynacı ile ilgili şunları anlattı:
-'Nereye ve kime ateş açtığını görmedim. Halk, Osman Akkaya'yı almış. Mithat Aynacı da bize Osman Akkaya'nın linç edildiğini belirterek, kendimizi korumak için silah kullanmamızı söyledi. Biz hiçbir şekilde silahımızı kullanmadık. Darbe kalkışmasını ise haberlerden anladık. Mithat Aynacı, bize 'Her habere inanmayın, TRT Haber'e bakın. Silahınızı kullanın yoksa linç edilirsiniz. Türkiye'deki bütün emniyet binaları alındı.' dedi. Biz ona inanmıyor ve dediğini de yapmıyorduk. Hemen Balıkesir'deki okul komutanımız Yüzbaşı Yasin Köse'yi aradık. Yasin Yüzbaşı, bize sakin olmamızı ve kesinlikle hiçbir emre riayet etmemizi ve polise teslim olmamızı söyledi. Biz de komutanımızın dediğini yaptık.'
Aynacı ile Akkaya'nın arasında geçen konuşmanın bir bölümüne tanık olduğunu kaydeden Gök, 'Mithat Aynacı, yanımıza gelir gelmez Yarbay Osman Akkaya'ya 'Helikopterler nerede kaldı. Hava desteğine ihtiyacımız var' dedi. Mithat Aynacı, sürekli telefonundan mesajlaşıyordu.' ifadesini kullandı.
Gök, Mithat Aynacı'nın teslim olurken üstündeki üniformayı çıkardığını, kendisini almaya gelen polislerden tişört istediğini belirtti.
EN RÜTBELİ İSMİN İFADESİ
Tutuklu sanık eski Yarbay Fatih Sönmez de davada ifade verdi. Vatan Caddesi'nde sivil araçların durdurulması emrini vermediğini öne süren Sönmez, 'Ben sivil araçları durdurma emrini kesinlikle vermedim. Askerlere, sadece terör tehlikesine karşı dikkatli olunması emri verdim. Vatan Caddesi'nde ne olduğunu anlamaya çalıştığımız bir durumda havaya ateş açtığım yönündeki beyanları da kabul etmiyorum.' diye konuştu.
Mahkeme Başkanı Mehmet Ali Özcan, savunmasında sürekli kendilerini durdurmaya çalışan vatandaşları 'provokatör' olarak tanımlayan Sönmez'e, 'Durumu öyle bir tanımlıyorsun ki, sanki düşman toprağında çevrilmişsiniz. Etrafınızdaki kişiler İstanbul halkı değil miydi? Onlara sormadınız mı, bizi neden engellemeye çalışıyorsunuz diye?' diye sordu.
Sanık Sönmez, 'Evet… İstanbul halkıydı. Biz de onu anlatmaya çalıştık ama öfkeli halkla sağlıklı bir iletişim kuramadık, polisler bize yardımcı olmadı. Bu yüzden dönüşümüz gecikti?' dedi.
Şehit Ahmet Kocabay'ı vurduğu iddiasını kabul etmeyen, kimseye silah doğrultmadığını söyleyen Sönmez'e, müşteki sırasında duruşmayı takip eden 15 Temmuz gazileri tepki gösterdi. Bir gazi ayağa kalkarak 'Peki beni kim vurdu?' diye bağırdı.
Duruşmada, Sönmez'in çapraz sorgusuna geçildi.
Mahkeme Başkanı Özcan, 'Sen sanıklar arasında en rütbeli kişisin. İstanbul Emniyet Müdürlüğü'ne yönelik madem ki terör saldırısı var ve polise desteğe gidiyorsunuz, hiç sormadın mı bizi orada kim karşılayacak, kiminle irtibat sağlayacağız diye?' sorusuna Sönmez, 'Biz dönmeye çalıştık.' karşılığını verdi.
'Kışladan çıkmadan plan yapmadınız mı, dost kim, düşman kim belirlemediniz mi?' sorusunu Sönmez, 'Planlama gidilen yerde yapılır.' diye yanıtladı.
31.10.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Silivri Ceza İnfaz Kurumu Yerleşkesi karşısındaki binada İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nce görülen duruşmada, tutuklu sanıkların savunmaları ile devam ediliyor.
Duruşmada savunmasını yapan tutuklu sanık eski Yarbay Fatih Sönmez, 14 Temmuz'da 66. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığı'nda yapıldığı tespit edilen darbe toplantısına katılmadığını iddia etti.
Vatan Caddesi'nde sivil araçların durdurulması emrini vermediğini ifade eden Sönmez, 'Sivil araçları durdurma emrini kesinlikle vermedim. Askerlere, sadece terör tehlikesine karşı dikkatli olunması emri verdim. Vatan Caddesi'nde ne olduğunu anlamaya çalıştığımız bir durumda havaya ateş açtığım yönündeki beyanları da kabul etmiyorum' ifadelerini kullandı.
Hakkındaki vatandaşların ısrarlarına rağmen 'Teslim olmak istemedi' yönündeki beyanları kabul etmediğini kaydeden Sönmez, 'Personelime kendisini korumaları yönünde talimat verdim. Namluların herhangi bir kimseye çevrilmesi emrini vermedim, böyle bir emir de duymadım. Vatan Caddesi'nde asker ile vatandaşın ne yaptığı kamera kayıtları izlendiğinde ortaya çıkacaktır diye düşünüyorum. Kışlaya dönmek istediğimiz sırada tepki gösteren vatandaşlar vardı. Bu sırada provokatör olduklarını düşündüğüm kişilerce yaralandım' dedi.
'Etrafınızdaki kişiler İstanbul halkı değil miydi'
Sönmez'in vatandaşlar için 'provokatör' kelimesini kullanmasına müdahale eden mahkeme Başkanı Mehmet Ali Özcan, 'Durumu öyle bir tanımlıyorsun ki, sanki düşman toprağında çevrilmişsiniz. Etrafınızdaki kişiler İstanbul halkı değil miydi Onlara sormadınız mı, bizi neden engellemeye çalışıyorsunuz' diye sordu.
Bunun üzerine Sanık Sönmez, 'Evet, İstanbul halkıydı. Biz de onu anlatmaya çalıştık ama öfkeli halkla sağlıklı bir iletişim kuramadık, polisler bize yardımcı olmadı. Bu yüzden dönüşümüz gecikti' savunmasında bulundu.
Savunmasında devamla Şehit Ahmet Kocabay'ı vurduğu iddiasını kabul etmeyen, kimseye silah doğrultmadığını söyleyen Sönmez'e, müşteki sırasında duruşmayı takip eden 15 Temmuz gazileri tepki gösterdi. Bir gazi ayağa kalkarak 'Peki beni kim vurdu'diye bağırdı.
Duruşmada, tutuklu sanık eski Uzman Çavuş Ferdi Ayan dinlenildi.
Ayan, tabur komutanı eski Kurmay Yarbay Kadir Yıldız'ın 'alarm' vermesiyle taburda hareketliliğin yaşandığını anlattı.
15 Temmuz akşamı saat 22.00 sularında 66. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığı'ndan çıkış yaptıklarını belirten Ayan, Vatan Caddesi'ne intikal ettikleri sırada bir polis memurunun, 'Darbe yapılıyor, bu işe alet olmayın' şeklinde bağırarak, kendilerini uyardığını söyledi.
Ayan, polisin uyarması üzerine cep telefonundan haberleri kontrol ettiğini ileri sürerek, 'Polisin uyarmasıyla araç komutanımız İsmail Yüzbaşı'yı aradım fakat ulaşamadım. Kendisi o an yanımızda değildi. Gördüğümde de zaten geri dönüş emrini vermişti. Gece 00.30 civarında kışlamıza giriş yaptık. Kimseye zarar vermedik.' dedi.
Darbe girişiminden sonra görevine devam ettiğini ifade eden Ayan, Irak'taki Başika Kampı'nda görevlendirildiğini savunmasına ekledi.
Bir müşteki avukatının, 'Kadir Yıldız'ın odasında çıkan boş kovanlar sizin silahınızdan çıkmış, ne diyeceksiniz?' sorusuna Ayan, 'Eski Yarbay Kadir Yıldız, o gün zaten odasına dönememiştir. Yani benim silahıma ait olan kovanlar, daha önce oradaydı. Bunun da sebebi, eğitim amaçlı kışla içinde atış talimi sırasında atılan kurşunlara ait kovanlardır. Talimden sonra boş kovanları toplar, tabur komutanımıza veririz. Kovanların 15 Temmuz'la alakası yoktur.' şeklinde cevap verdi.
- Polis, askerleri uyarmış
Savunmasını tamamlayan tutuklu sanık eski Yüzbaşı İsmail Sezer de KOKTOD (Kolluk Kuvvetlerini Toplumsal Olaylarda Destekleme) kapsamında Diyarbakır'da görev aldığını, bu yüzden darbe girişimi sırasında da birlikte yaşanan olayların kendisinde şüphe uyandırmadığını ileri sürdü.
Vatan Caddesi'ndeki Emniyet Müdürlüğü'ne 7 zırhlı araçla gidildiğini ifade eden Sezer, 'Saat 22.30'da kışladan çıktık. Vatan Caddesi'ne geldiğimizde saat 23.15 sularıydı. Bir polis memuru, bütün askeri araçtakileri 'Yapılan kanunsuz bir eylemdir. Kalkışmadır… Birliğinize dönün' diye uyarıyordu, Biz durumu öğrenir öğrenmez, birliğimize döndük. Kışlaya giriş saatimiz ise 00.30 civarıdır.' diye konuştu.
Sezer, Kara Harp Okulu öğrencilik yıllarında ve meslek hayatında FETÖ örgütünün hedefindeki subaylardan olduğunu iddia ederek, şunları söyledi:
'FETÖ sanıklarından ve Genelkurmay Çatı Davası'da yargılanan eski Tümgeneral Mehmet Dişli, 2004 yılında bizim taburun kurmay yarbay rütbesiyle komutanıydı. Mehmet Dişli'nin kanaat notuyla neredeyse Harp Okulu'ndan atılacaktım. Mehmet Dişli, mezun olduğum dönemde şahsi dosyama 'takip edilmesi gerekir' şeklinde uyarı notu düşmüş, ayrıca pilot olmamı da engellemiş birisidir. Şimdi daha iyi anlıyorum, kendi ekibindeki kişileri pilot yapmak için bizim gibilerini elemişler.'
- 'Ezilen ezilsin, yapacak bir şey yok'
Söz alan tutuklu sanıklardan eski Uzman Çavuş İdris Yeter ise görevinin tank nişancılığı olduğunu belirtti.
Darbe girişimini, haberlerden öğrendiğini ileri süren Yeter, 'Tank komutanımız Yüzbaşı Serdar Değirmendere'ye haberleri gösterdim. O da 'Polis, asker iş birliği halinde. Öyle bir şey yok' şeklinde karşılık verdi. Halk tankın etrafını sarınca Serdar Değirmendere tank şoförüne 'Ne duruyorsun gerizekalı, gebertirim seni' diye bağırdı. Ben tankın üzerine çıkan vatandaşların uyarılarını duyamadım. Bu sırada mühimmat doldurucusu Astsubay Maksut Keleşoğlu da 'Ezilen ezilsin yapacak bir şey yok' dedi. Tankın üzerinden ateş açıldı ancak kimin ateş ettiğini görmedim.' dedi.
Duruşma, sanık savunmalarının tamamlanması için yarına ertelendi.
01.11.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Silivri Ceza İnfaz Kurumu Yerleşkesi karşısındaki binada yer alan büyük salonda yapılan duruşmada, tutuklu sanıkların savunmaları alındı.
Söz alan tutuklu sanık eski Astsubay Maksut Keleşoğlu, 15 Temmuz'daki darbe girişiminde kışlada silah kaybolduğu gerekçesiyle mesaide tutulduğunu öne sürdü.
Akşam saatlerinde terör saldırısı olduğu bilgisini kendisine eski Üsteğmen Burak Uluçınar'ın verdiğini belirten Keleşoğlu, '15 Temmuz günü rutin mesaimize devam ediyorduk. Silah kayboldu denilerek ikinci bir emre kadar mesaide tutulduk. 3. Kolordu'dan terör saldırısı yönünde mesaj gelmişti. Terör saldırısı denildiği için kışlada yaşananları yadırgamadım.' dedi.
Keleşoğlu, 66. Mekanize Tugay Komutanlığı'ndan çıkmadan önce bulunduğu tankta emir komutayı eski yüzbaşı Serdar Değirmendere'nin aldığını iddia etti.
Tutuklu yarbay, 'Ateş et' emrini vermiş
Vatan Caddesi'ne geldiklerinde halkın tepkisiyle karşılaştıklarını anlatan Keleşoğlu, bulunduğu tankın üzerine vatandaşların çıkmaya çalıştıklarını anlatı.
Keleşoğlu, bulunduğu tanka eski Yarbay Fatih Sönmez'in bindiğini ve halkla ilk temasa onun geçtiğini ifade ederek, şunları anlattı:
'İdris Yeter, telefonundan haberlere baktı. TSK'nın yönetime el koyduğunu söyledi. Halka terör gerekçesiyle geldiğimizi anlatmaya çalışıyordum. Vatandaşlar tankın üzerine çıkmaya başladı. Kışlamıza dönmek istedik, fakat trafikte sıkıştığımız için geri dönmemiz uzun sürdü. Yarbay Fatih Sönmez'in bulunduğumuz tanka gelmesiyle ben tankın içinde geçtim. Bir vatandaşın, Fatih Yarbay'ın silahını almaya çalıştığını, bu sırada da Fatih Yarbay'ın bıçaklandığını gördüm. Fatih Sönmez, bana 'ateş et' diye emir verdi. Ben ateş etmeyeceğimi söyledim. Birkaç el silah sesi duydum. Birliğimize geri döndük ve silahımı teslim ettim.'
Mahkeme Heyeti Başkanı Mehmet Ali Özcan, 'Halkın, Yarbayın silahını aldığını söylüyorsun, silahı size karşı kullandılar mı?' sorusuna Keleşoğlu, 'Hayır kullanmadılar.' yanıtını verdi.
Özcan'ın, 'Bulunduğun tank onlarca insanı yaraladı, araçları sürükledi. Eze eze gitti, hiçbir şey görmedin mi?' şeklindeki sorusuna ise sanık Keleşoğlu, 'Tankın içindeydim, ne olduğunu algılayamadım. Şoktaydım.' diye cevapladı.
Bu cevap karşısında Heyet Başkanı Özcan, 'Öncesini, sonrasını hatırlıyorsun ama ortası yok.' diye tepkisini dile getirdi.
MİTHAT AYNACI
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Silivri Ceza İnfaz Kurumu Yerleşkesi karşısındaki binada görülen duruşmada, tutuklu sanık eski emniyet müdürü Mithat Aynacı, darbe girişimine katılmadığını ileri sürdü.
Hakkındaki suçlamaları kabul etmeyen Aynacı, 'İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nün 'Herkes göreve' niteliğindeki mesajı üzerine evimden geldim. Evimden çıktığım saat 23.12'dir.' dedi.
Aynacı, askeri üniforma giymediğini iddia ederek, 'Benim üzerimde resmi üniformam var. 'Askeri üniforma var' denilerek resmen medyada hedef tahtası haline getirildim. Asker kıyafeti giymedim.' şeklinde savunma yaptı.
Tutuklu sanık eski emniyet müdürü İsmail Uğuz ile kendisinin irtibatlandırılmaya çalışıldığını savunan Aynacı, Uğuz'la herhangi bir iletişiminin bulunmadığını ve sadece devre arkadaşı olduğunu ileri sürdü.
Aynacı, darbe sanıklarından eski yarbay Osman Akkaya ile görüştüğünü belirterek, şöyle devam etti:
'Saat 23.27'de Yarbay Osman Akkaya ile görüştüm, doğrudur fakat kendisine 'Hava desteğine ihtiyacımız var.' şeklinde beyanda bulunmadım. O da burada oturuyor, kendisine sorabilirsiniz. Ayrıca, darbecilerin 'Yurtta Sulh' grubunda emniyet için istenen hava desteği saati bellidir. Benim Osman Akkaya ile görüştüğüm saat ise iddianamede belirtilmiştir. Bu iddia açıkça bana atılan iftiradır. Ben hava desteği istemedim.'
Akkaya'nın ateş ettiğini görmediğini savunan Aynacı, 'Osman Akkaya'nın ateş ettiğini görmedim. Ben askerleri, araçtakileri oradan almak için gittim. ZPT'de 3-4 kişi yoktu, neredeyse 10 kişi vardı. Ben onları vazgeçirmek için girdim. Polislere direndiğim iddia ediliyor. Bir tane şahit göstersinler. Cemil Gürbüz, o an ifadesinde böyle bir şey söylemiyor fakat 10 ay sonra savcılığa verdiği ifadesinde direndiğimi ifade etmiş. Açıkça yalan söylüyor. Ben kimseyi tehdit etmedim. Görüntüler ortada. Bu şahsın iftiralarının dosyamdan çıkarılmasını talep ediyorum. Ayrıca basında tankın içinden çıktığım yazılıyor, ZPT'yi tank yaptılar.' ifadelerini kullandı.
Aynacı, polise teslim olduktan sonra kendisine ait cep telefonuna el konulduğunu söyledi.
Telefonu incelendiğinde darbe girişiminin aydınlatılacağını iddia eden Aynacı, şöyle devam etti:
'Ben, gözaltına alındığımda telefonumu ve şifresini verdim. O gün delil dosyasına koydular. Yaklaşık 10 ay sonra kaldığım cezaevine iki polis gelerek benden şifremi istedi, verdiğimi söyledim. 'Tekrar söyle.' dediler. Hatırlayamadığım için söyleyemedim. Bana güldüler ve 'Hatırlamıyor' diye tutanak tuttular. İki gün sonra gazetede 'Şifresini hatırlayamadı.' diye haber okudum.'
Telefonunun hangi incelemelerden geçirildiğini öğrenmek istediğini belirten Aynacı, defalarca evinin arandığını, hiçbir şey bulunamadığını, telefonunun da aleyhinde bir şey bulunamadığı için sıfırlandığını öne sürdü.
'FETÖ üyesi değilim' diyen Aynacı, kendisinin silahlı herhangi bir terör örgütüyle irtibatlandıracak bir delilin ise iddianamede bulunmadığını savundu.
FETÖ'nün şifreli haberleşme programı Bylock'u kullanmadığını iddia eden Aynacı, 'Bunun için savunma bile yapmak istemiyorum, ortaya çıkarsınlar. Turuncu listedeymişim, keşke kırmızı listeye koysalardı. Efendim ben ByLock kullanmadım.' ifadesini kullandı.
Gözaltına alındığı sırada üzerine 1 ABD doları çıktığı iddiasına ilişkin Aynacı, 'Adli emanette değil mi efendim? Getirsinler de görelim. Üzerimde 1 dolar falan çıkmadı, suçlamayı kabul etmiyorum.' dedi.
'Darbeyi içine girdiğim ZPT'de öğrendim'
Eski Yarbay Osman Akkaya ile yaptığı telefon konuşmasına değinen Aynacı, 'Osman Akkaya'yı daha önce tanımıyordum, kendisine telefonumu kim verdi bilmiyorum. Osman Akkaya beni aradı. Bir süre müzakere ettik. Osman Akkaya, bana askerin ayrılacağını söyledi. Herhangi bir darbe toplantısına katılmadım. Darbeyi içine girdiğim ZPT'de öğrendim. Darbe yapılacağından haberim yoktu.' savunmasını yaptı.
Çapraz sorgusunda Aynacı'ya, telefonunu neden fabrika ayarlarına döndürdüğü soruldu. Bu soruya Aynacı, 'Ben telefonuma hiçbir şey yüklemedim.' yanıtını verdi.
Müşteki avukatının, 'O gün neredeyse bütün görüşmenizi darbe sanıklarıyla yapmışsınız. Örneğin Albay Gürcan Sercan, Yarbay Osman Akkaya, emniyet müdürü Zafer Kuloğlu ve komiser Hüseyin Uzunlu. Bunların hepsi tutuklu. Bu durum tesadüf mü?' şeklindeki sorusunu, Aynacı, 'Konuştuğum kişilerin darbeci olduğunu bilmiyordum.' şeklinde yanıtladı.
Duruşma, yarına ertelendi.
02.11.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Silivri Ceza İnfaz Kurumu Yerleşkesi karşısındaki binada yer alan büyük salonda yapılan duruşmaya, 23 tutuklu sanık ve avukatları katıldı.
Davanın dördüncü celsesinde, tutuklu sanıkların tahliyelerine ilişkin beyanları ile müşteki avukatların davaya katılma talepleri alındı.
Talepleri değerlendiren mahkeme heyeti, tutuklu sanık savunmalarının henüz tamamlanmamış olması ile sanıklara atılı suçun vasfını ve mahiyetini dikkate alarak tahliye taleplerini bu aşamada reddetti.
Mahkeme heyeti, Bakırköy Adliyesi'nde üç hafta boyunca yapmayı planladığı duruşmayı, 5 Şubat 2018'e erteledi.
İDDİANAME
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca hazırlanan iddianamede, 15 Temmuz'da İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nün işgal edilmesine teşebbüs eden ve aralarında tankın içinden çıkan eski Emniyet Müdürü Mithat Aynacı, yine olay tarihinde Edirne Emniyet Müdürlüğü'nde görevli olup İstanbul Emniyet Müdürlüğü binası çevresinde bulunduğu tespit edilen eski Emniyet Müdürü İsmail Uğuz'un yanı sıra Yarbaylar Osman Akkaya ve Fatih Sönmez'in de bulunduğu 23 rütbeli asker ile 44 er 'sanık' sıfatıyla bulunuyor.
İstanbul Emniyet Müdürü Mustafa Çalışkan ve 73 kişinin 'müşteki' ve 14 kişinin 'mağdur' sıfatıyla yer aldığı iddianamede, darbe girişimi sırasında rütbeli askeri personel sanık Ömer Kalın'ın kullandığı tankı, duran araçların ve vatandaşların üzerine sürmesi sonucu Hüseyin Kısa, Muhammet Aksu, Mehmet Şefik Şefkatlioğlu ve Türkmen Tekin'in şehit oldukları anlatılıyor.
Ahmet Kocabay'ın ise sanık Yarbay Fatih Sönmez tarafından silahla vurularak şehit edildiği belirtilen iddianamede, her iki bölgede çıkan olaylarda 30 kişinin de yaralandığı ifade ediliyor.
'Askerlerle görüştükten sonra evden çıktı'
İddianamede, yapılan araştırmalarda örgütün şifreli haberleşme programı 'ByLock' kullandığı belirlenen eski 4. sınıf Emniyet Müdürü Mithat Aynacı'nın üzerinde 1 dolarlık banknot bulunduğu vurgulanıyor.
Aynacı'nın kullandığı telefon hattındaki görüşmeler incelendiğinde 15 Temmuz'da başka dosyadan tutuklu eski İstanbul Jandarma Komutanı Albay Gürcan Sercan ile bu dosyanın sanıklarından Osman Akkaya ve bazı askerlerle birçok kez telefon görüşmesi yaptığı belirtiliyor.
Sanık Aynacı'nın cep telefonu baz bilgisine göre, 15 Temmuz'da saat 20.00 sıralarında Küçükçekmece'deki ikametinde olduğu ve 20.14'te aktif görevde olan bir uzman çavuş tarafından arandıktan sonra ikametinden ayrıldığı belirtilen iddianamede, sanığın, eski Albay Gürcan Sercan'la saat 22.49'da görüşme yaptıktan sonra Küçükçekmece'den ayrılarak İl Emniyet Müdürlüğü'nün bulunduğu Vatan Caddesi'ne hareket ettiği anlatılıyor.
İstenen cezalar
İddianamede, tüm sanıklar hakkında 'anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme', 'TBMM'yi ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme', 'Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme' ve 'silahlı terör örgütüne üye olma' suçlarından üçer kez ağırlaştırılmış müebbet ve 15'er yıla kadar hapis cezası talep ediliyor.
Sanıklardan Mithat Aynacı hakkında ayrıca 'kasten öldürmeye teşebbüs', 'hakaret' ve 'tehdit' suçlarından 30 yıldan 55 yıla kadar hapis cezası istenen iddianamede, kullandığı tankla 4 kişiyi ezerek ölümüne yol açtığı gerekçesiyle sanık Ömer Kalın'ın 'kasten öldürme', kasten yaralama', 'mala zarar verme' suçlarından 4 kez müebbet ile 529 yıldan 990 yıla kadar hapisle cezalandırılması öngörülüyor.
Maktul Ahmet Kocabay'ın silahla vurularak şehit edilmesi ve diğer maktullerin ölümünden sorumlu tutulan sanık Yarbay Fatih Sönmez hakkında ayrıca 'kasten öldürmeye azmettirme' suçundan 5 kez müebbet ve 'kasten öldürmeye teşebbüs', 'kasten yaralama', 'hakaret', 'tehdit', 'mala zarar verme' suçlarından 559 yıldan 1030 yıla kadar hapis cezası talep edilen iddianamede, 'ana darbe davası'nın sanıklarından eski Tugay Komutanı Tuğgeneral Mehmet Nail Yiğit'in kendisine İstanbul Emniyet Müdürlüğü yerleşkesinin işgal edilmesi talimatı verdiği belirten dönemin 66. Mekanize Piyade Tugayı'nda Kurmay Başkan Vekili Yarbay Osman Akkaya hakkında da ayrıca 'kasten yaralama', 'kasten öldürmeye teşebbüs', 'hakaret' ve 'tehdit' suçlarından 113 yıldan 256 yıla kadar hapis cezası isteniyor.
İddianamede, diğer bazı sanıkların da yine benzer suçlardan 13,5 yıl ila 990 yıl arasında değişen oranlarda hapis cezasına çarptırılmaları talep ediliyor.
Paralel yapı-15 Temmuz (2016)-24 Mayıs (2017) 'İstanbul 67 sanık Darbe Yap./Vatan Emniyet'in İşgali' davası
(04 Kasım 2017, 19:10)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: