Ankara'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişiminde Kara Harp Okulundaki (KHO) eylemlere ilişkin 75'i tutuklu 239 sanığın yargılanacağı davaya başlandı.
04.11.2017 13:12 Ankara'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişiminde Kara Harp Okulundaki (KHO) eylemlere ilişkin 75'i tutuklu 239 sanığın yargılanacağı davaya başlandı.
01.11.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 24. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza ve İnfaz Kurumları Yerleşkesi'nde görülen duruşmaya sanıklar ve yakınları, müştekiler ile taraf avukatları katıldı.
Kimlik tespitinin ardından mahkeme başkanı, sanıklara yöneltilen suçlamaları hatırlatarak, duruşmanın başladığını bildirdi.
ALİ ŞEN
Ankara 24. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza ve İnfaz Kurumları Yerleşkesi'nde görülen duruşma sanık eski Üsteğmen Ali Şen'in savunmasıyla başladı.
Akşam saatlerinde evinde bulunduğu sırada tabur yazışma grubuna saat 21.00'de tüm personelin mesaiye gelmesi için mesaj geldiğini anlatan Şen, bu sırada Çetin Emeç Bulvarı tarafından silah sesleri geldiğini, bunun üzerine bir saldırı olabileceği düşüncesiyle vakit kaybetmenden birliğine gittiğini ifade etti.
Burada tabur komutanlarının ve bir grup Harbiyeli'nin silahlı bir şekilde birliğe getirildiğini ancak sebebinin açıklamadığını aktaran Şen, Harbiyeli'lere neden getirildiklerini sorduğunda onların da bilgilerinin bulunmadığını söylediklerini bildirdi.
Tabur komutanı kendisinin de aralarında bulunduğu asker grubunu nizamiye bölgelerine emniyet almaları için dağıttığını vurgulayan Şen, 5 Nolu Nizamiye'ye gittiğinde buradakilerin çevre emniyetini alacak şekilde beklediklerini kaydetti.
İlerleyen saatlerde internetten haberlere baktığında darbe girişimi olduğunu öğrendiğini belirten Şen, darbeyi destekleyen en küçük bir eylem içinde bulunmadığını savundu.
Hayatının hiçbir döneminde FETÖ ile bağlantı kurmadığını, iş birliği içinde olmadığını öne süren Şen, birliğin darbe girişimine destek verdiğine ilişkin herhangi bir belirtinin görülmediğini iddia etti.
Sabah saatlerine kadar durduğu nizamiyede, birliği ve ailelerini koruduğunu anlatan Şen, daha sonra zırhlı araçla bir grup polisin bu bölgeye geldiğini, onlarla iş birliği yaptığını vurguladı.
Amirlerinin verdiği emirleri yerine getirmekten başka bir faaliyetinin olmadığını savunan Şen, yasalara aykırı hareket etmediğini kaydetti.
İlhami Polat'ın emriyle kışlaya geldiğine dair iddianamede yer alan tespiti kabul etmeyen Şen, Polat'ı gece boyunca hiç görmediğini, onun emriyle hareket etmediğini bildirdi.
Çapraz sorgu sırasında daha önce de mesaiye 15 Temmuz akşamında olduğu gibi çağrıldığını savunan Şen, mahkeme başkanın, 'Birliği asıl koruyacak askerlerin karargahta olmaması dikkatini çekmedi mi?' sorusuna, 'Panikle birliğe gidiyorsunuz, tabur komutanı 'derhal nizamiyeye gidiyorsun' diyor. Ben gidemem diyemem. Çünkü olağanüstü bir durum var.' yanıtını verdi.
VEYSEL KÖR
'Korkudan geri çekildik'
Sanık eski üsteğmen Veysel Kör de 15 Temmuz'da mesaiden çıkıp Kara Harp Okulu içinde bulunan lojmandaki evine geçtiğini ve yıllık izin için otel rezervasyonu yapmaya çalıştığını savundu.
Akşam saatlerinde mesai arkadaşı üsteğmen Mustafa Çetiner'in aradığını ve personeli mesaiye çağıran WhatsApp mesajını görüp görmediğini sorduğunu anlatan Kör, bunun üzerine mesaja baktığını ve hazırlanarak dışarı çıktığını belirtti.
Çıktığında silah sesleri duyduğunu ve bu nedenle okulun bir saldırıya maruz kaldığını düşündüğünü ileri süren Kör, mahiyetindeki Harbiyeli'ler ile okulun emniyetine katkıda bulunmak üzere tabura gittiğini ifade etti.
Tabur karargahında diğer takım ve bölük komutanlarının da bulunduğunu, olağanüstü bir kaos ve kargaşa yaşandığını savunan Kör, mühimmat ve silah alınarak eğitim alanına gidileceğinin belirtilmesi üzerine verilen emirleri sorgulamadan açık bulduğu ilk depodan silah ve mühimmat aldığını kaydetti.
Eğitim alanında 20 civarında harbiyeli gördüğünü, bunlardan kendi öğrencisi olan kişiye neler olduğunu sorduğunu vurgulayan Kör, öğrencinin, bilgisinin bulunmadığını, tabur komutanı tarafından getirildiğini söylediğini aktardı.
Sanık Kör, daha sonra tabur komutanının geldiğini ve harbiyelilerle ilgilenilmesini söyleyerek, takımları rastgele nizamiyelere dağıttığını belirtti. Kendisinin ilk anda geri planda bulunduğu için bir yere görevlendirilmediğini anlatan Kör, Çetiner'e 'Beni kimse bir yere paylaştırmadı.' dediğini ve Çetiner'in çağırması üzerine onunla 1 numaralı nizamiyeye gittiğini savundu.
Nizamiyede şahsi emniyetlerini aldıklarını, kimseye herhangi bir müdahalede bulunmadıklarını ileri süren Kör, darbeye direnen polis, halk veya askerlerle cebir ve şiddet içeren bir temasa girmediklerini bildirdi.
Sanık Kör, sabah saatlerinde tabura dönüp evine geçtiğini, 9 gün sonra birliğinde gözaltına alındığını anlattı.
Örgütün haberleşme programı 'ByLock'u kullandığını kabul etmeyen Kör, bir arkadaşıyla yaptığı darbe içerikli telefon konuşmasını da reddetti ve ses kayıtlarının montaj olduğunu savundu.
Mahkeme Başkanı'nın, 'Tabur komutanı, saat 00.54'te 'Toplu gösteri ve taşkınlıklara karşı havaya ateş edin.' diyor. Burada ne olduğunu anlaman gerekmez miydi?' sorusuna sanık Kör, 'Ben anlayamadım başkanım.' dedi.
Sanık Kör, 'Darbe girişimi olduğunu öğrendiğinde sana emir verenlerin bu işin içinde olduğunu düşündün mü?' sorusuna ise 'Öyle düşünsem farklı davranırdım. Biz korkudan geri çekildik.' yanıtını verdi.
ALİ TOLGA SIÇRAR
Nöbetini değiştirmiş
İddianameye göre, olay tarihinde tümgeneral rütbesiyle okul komutanı olarak görev yapan İzzet Çetingöz'ü derdest edenler arasında bulunan sanık eski yarbay Ali Tolga Sıçrar da suçlamaları reddetti.
Sıçrar, 15 Temmuz günü için özellikle nöbet değiştirdiği yönündeki suçlamayı kabul etmezken, kendisinin hazırladığı bu nöbetlere mühendis ve öğretmen sınıfından personelin yazıldığını, kendisi dahil, atama görüp Ağustos ayında ayrılacak personele Temmuz ayında fazla nöbet yazdığını savundu.
Sanık Sıçrar, bu şekilde nöbet yazılmayan bir tek 15 Temmuz olduğunu gördüğünü, bunun üzerine nöbet tutacak yarbay Sabri Şen ile değişim yaptığını ileri sürdü.
Nöbetçi amir olarak görev yaptığı 15 Temmuz günü eski Kara Harp Okulu Kurmay Başkanı albay İlhami Polat ile hareket ederek, okul komutanı Çetingöz'ü derdest ettiği suçlamasını da reddeden Sıçrar, Çetingöz'e yönelik suçlamalarda bulundu.
Sıçrar, İlhami Polat'tan ya da bir başkasından kanunsuz emir almadığını, kimseye de kanunsuz emir vermediğini iddia etti.
Duruşma yarın sanık savunmalarıyla devam edecek.
02.11.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Kara Harp Okulundaki (KHO) eylemlere ilişkin, 75'i tutuklu 239 sanığın yargılandığı davaya sanık savunmalarıyla devam edildi.
SABRİ KARAAĞAÇ
Ankara 24. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza ve İnfaz Kurumları Yerleşkesi'nde görülen duruşmada hakim karşısına çıkan sanıklardan takım komutanı eski üsteğmen Sabri Karaağaç, 10-14 Temmuz 2016'da öğrenci seçme çalışmasına katıldığını, 15 Temmuz sabahı normal mesaiye gelip mesainin ardından 18.00 sularında evine geçtiğini söyledi.
Saat 21.30 sularında WhatsApp grubundan birliğe çağırıldıkları yönündeki mesajı gördüğünü belirten Karaağaç, kışlaya vardığında tabur komutanının silah ve mühimmatla toplanmaları talimatı üzerine silah ve mühimmat alıp Bozpark alanı yakınlarına geçtiklerini anlattı.
Tabur komutanının kendilerini nizamiyelere rastgele dağıttığını, peşlerinden de Harbiyelileri gönderdiğini söyleyen Karaağaç, kendisinin 2 No'lu nizamiyede görevlendirildiğini anlattı.
Bu sırada Kara Kuvvetleri Komutanlığından mühimmat getirilip askere dağıtıldığını aktaran Karaağaç, bu mühimmatı darbeyi gerçekleştirmek üzere aldıkları iddiasını kabul etmedi. Karaağaç, okul personelinin seçilerek kışlaya alındığı iddiasının da doğru olmadığını öne sürdü.
Sanık Karaağaç, 'Darbeciler birlik dışına çıkıp belli yerleri alma amacıyla hareket etti. Ben ise birlikte kalıp kışlanın emniyetini aldım. Darbe faaliyetine yönelik hiçbir eylemde bulunmadım.' dedi.
Karaağaç, sanıklardan eski tabur komutanı kurmay binbaşı Hasan Hüseyin Eçik'in, 'Toplu gösteri ve taşkınlıkta havaya ateş açın.' talimatını darbeyi engellemek isteyen vatandaşlara değil, darbecilere yönelik verilen bir talimat olarak algıladıklarını öne sürdü.
Sabri Karaağaç, darbe girişimi sırasında birinci sicil amiri dururken kışladaki en üst sicil amirlerinden biri olan eski KHO Kurmay Başkanı albay İlhami Polat ile yaptığı telefon görüşmelerinin sorulması üzerine, nöbetçi amiri olduğu için bu görüşmelerin normal olduğunu söyledi.
MUSTAFA ÇELİK
Silahlı içtima
Sanıklardan eski üsteğmen Mustafa Çelik, 15 Temmuz'da mesainin ardından evine gittiğini, tabur komutanı Eçik'in çağırması üzerine birliğine katıldığını aktardı.
Silahlı ve teçhizatlı olarak içtimaya çıktıklarını, birliğe bazı Harbiyeli öğrencilerin de geldiğini anlatan Çelik, kendisine nizamiye emniyeti alması emrinin verdiğini aktardı.
Sabaha kadar nizamiye bölgesinde nöbet tutuğunu, bulunduğu bölgede silah kullanılmadığını anlatan Çelik, TBMM'nin bombalanmasına şahit olduğunu aktardı.
Sabah saatlerinde evine gitmesinin ardından nöbeti olduğu için öğle 12.00'de tekrar birliğine döndüğünü beyan eden sanık Çelik, 8 gün sonra gözaltına alınmasına rağmen hakkında kovuşturmaya yer olmadığı kararı verildiğini, daha sonra tutuklanarak yargılanmaya başladığını dile getirdi.
Darbeye girişiminden haberi olmadığını ve kanunsuz bir işe karışmadığını öne süren Çelik, tutuksuz yargılanmak üzere tahliyesini talep etti.
ÖMER FARUK TANIRGAN
'Darbeye yönelik bir emir almadım'
Sanık Ömer Faruk Tanırgan, darbe girişiminden 4 gün önce Kara Harp Okulundaki görevine başladığını, 15 Temmuz'da tabur komutanı Eçik'in mesajları üzerine 22.00'den sonra birliğine gittiğini ifade etti.
Bozpark adı verilen bölgede tabur içtimasına katıldığını anlatan sanık Tanırgan, Eçik'in emriyle 4 nolu nizamiyede güvenlik amaçlı nöbet tutmaya başladığını belirtti. Okul dekanı tuğgeneral Kerim Acar ve kurmay başkanı albay İlhami Polat'ın darbeye ilişkin açıklamalarında içtima alanında olmadığını savunan Tanırgan, darbe girişimini internetten öğrendiğini iddia etti.
'Darbeye yönelik bir emir almadım' diyen Tanırgan, gece boyunca güvenlik amaçlı nöbet tuttuklarını ve darbecilere karşı önlem aldıklarını düşündüğünü öne sürdü. Suçsuz olduğunu beyan eden Tanırgan, mahkeme heyetinden tahliyesini istedi.
Savunmanın ardından mahkeme heyeti duruşmayı yarına erteledi.
03.11.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 24. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza ve İnfaz Kurumları Yerleşkesi'nde görülen duruşmaya, tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile taraf avukatları katıldı.
MUHAMMET ELLİİKİ
Duruşmada savunma yapan sanık Muhammet Elliiki, öğretmen üsteğmen olarak görev yaptığını söyledi.
Emrinde herhangi bir askeri personel olmadığını ifade eden Elliiki, darbe girişiminde bulunulan 15 Temmuz 2016'da birliğe gelmesi yönünde mesaj geldiğini bildirdi.
Daha sonra Kara Harp Okuluna gittiğinde yoğun uçak ve silah sesleri duyduğunu anlatan Elliiki, daha sonra internette yer alan haberleri gördüğünü dile getirdi.
Elliiki, darbe girişimi olduğunu öğrendikten sonra herhangi bir olaya karışmamak için okuldan ayrılmak istediğini söyledi.
Çabalarına rağmen okuldan çıkamadığını ve kendisine kurmay başkanının emri olduğunun aktarıldığını anlatan Elliiki, sabah saatlerine kadar odasından çıkmadığını ileri sürdü.
Sanık Elliki, üzerinde bulunan 1 doların yurt dışında görev yaptığı sıralarda artan harcırahlardan olduğunu iddia etti.
Sanık eski yüzbaşı Nadir Özsoy da suçlamaları reddetti.
Odasında '15 Temmuz' yazılı kağıdın bulunduğunu hatırlatan Özsoy, her sabah tabur komutanı başkanlığında toplantı yaptıklarını, söz konusu kağıtta ise toplantıda aldığı notlar olduğunu savundu.
Özsoy darbe girişiminde bulunulan 15 Temmuz 2016'da saat 22.30 sıralarında, Afyonkarahisar'da gerçekleştirilecek tatbikata yönelik hazırlık yapmak için kendi taburuna gittiğini söyledi.
Öğrencilerin alarm verildiği yönünde bilgiler aktardığını ifade eden Özsoy, daha sonra Bozpark bölgesine gittiğini anlattı.
Söz konusu bölgede askerlerin toplandığını dile getiren Özsoy, bu sırada uçak sesleri duyduğunu, darbe girişiminde yer almadığını öne sürdü.
CEBRAİL ÇİÇEK
'Silahın emniyet amaçlı dağıtıldığını düşündüm'
Tutuksuz sanık eski üsteğmen Cebrail Çiçek, darbe girişiminde bulunulan 15 Temmuz 2016'da öğrenci alımlarıyla ilgili görevinin sona ermesinin ardından evine gittiğini belirtti.
Daha sonra arkadaşlarıyla dışarıya çıktığını anlatan Çiçek, bu sırada gördüğü uçakların eğitim amaçlı uçtuğunu düşündüğünü söyledi.
Televizyonda haberleri gördüğünü belirten Çiçek, evine gittiğinde kendisine okula gelmesi yönünde mesaj geldiğini anlattı.
Bazı arkadaşlarıyla Kara Harp Okuluna gittiğini dile getiren Çiçek, dekanlık bölgesinde personeli kamuflajlı olduğunu gördüklerini, kendilerinin de kamuflajlarını giydiklerini söyledi.
Kendilerine emniyet için çağrıldıklarının bildirildiğini ileri süren Çiçek, herkesin odasına çıkması yönünde emir verildiğini ve bu sırada internetten haberleri takip ettiğini belirtti.
Güvenlik amacıyla silah aldığını iddia eden Çiçek, daha sonra tekrar odasına döndüğünü öne sürdü.
Mahkeme Başkanının 'Silah dağıtımının ne amaçla yapıldığını düşündün?' sorusuna sanık Çiçek, 'Silahın emniyet amaçlı dağıtıldığını düşündüm.' karşılığını verdi.
MEMET ERKENEKLİ
'Bütün emirler askerlerin kışlada olması yönündeydi'
Olay tarihinde albay olarak görev yapan tutuksuz sanık Memet Erkenekli, darbe girişimi günü mesai bitiminin ardından bir alışveriş merkezine gittiğini belirtti.
Daha sonra kardeşinin evine gittiğini dile getiren Erkenekli, cep telefonuna iletilen mesaiye gelinmesi yönündeki mesajın ardından Kara Harp Okuluna gittiğini söyledi.
Uçakları gördüğünü anlatan Erkenekli, dekanlık binasındaki odasına geçtiğinde internette yayınlanan haberlerde darbe girişiminde bulunulduğunu öğrendiğini belirtti.
Silah seslerini duymasının ardından dışarı çıktığını ifade eden sanık Erkenekli, örgütün şifreli haberleşme ağı 'ByLock' kullanıcısı olmadığını iddia etti.
Mahkeme Başkanının, 'Darbe girişimini olduğunu öğrendikten sonra niye okulda kalmaya devam ettin?' sorusuna Erkenekli, 'Bütün emirler askerlerin kışlada olması yönündeydi.' cevabını verdi.
Savunma yapan tutuksuz sanığa tutuklama
Daha sonra Cumhuriyet Savcısı, haklarında yakalama kararı bulunan tutuksuz sanıklar Çiçek ile Erkenekli'nin tutuklanmalarını istedi.
Ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, tutuksuz sanık Çiçek'in tutuklanmasına, Erkenekli'nin ise adli kontrol şartıyla tutuksuz yargılanmasına devam edilmesine hükmetti.
Tutuklanmasına karar verilen Çiçek, duruşma salonunda polis ekiplerinin yaptığı işlemin ardından cezaevine sevk edildi.
Duruşmaya, pazartesi sanık savunmalarının alınmasıyla devam edilecek.
İDDİANAME
Eski KHO Dekanı Tuğgeneral Kerim Acar ile eski KHO Kurmay Başkanı Albay İlhami Polat'ın da sanık olarak bulunduğu davada, Emniyet Genel Müdürlüğü, eski KHO Komutanı Tümgeneral İzzet Çetingöz ile Çetingöz'ün emir astsubayı Ahmet Çörpan da müşteki olarak yer alıyor.
'Darbe girişiminde 3 ayrı grup vardı'
İddianamede, sanıkların, 'anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs', 'TBMM'yi ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs', 'Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs', 'silahlı terör örgütüne üye olmak', 'terör amacıyla askeri komutanlıkların gasbedilmesi' ve 'terör amacıyla cebir, tehdit veya hile kullanarak kişiyi hürriyetinden yoksun bırakmak' suçlarından cezalandırılmaları talep ediliyor.
Darbe girişimi gecesi KHO'daki personelin 3 ayrı grup olduğu tespitine yer verilen iddianamede, ilk grubun günlük mesaiyi terk etmeyenler, ikinci grubun mesaiyi terk eden ancak Tabur Komutanı kurmay Binbaşı Hasan Hüseyin Eçik'in talimatıyla kışlaya gelen ve nizamiyede görevlendirilenler, üçüncü grubun ise eylemlerin başlaması üzerine okula çağrılan öğrenci adayı, dekanlık ve Savunma Bilimleri Enstitüsü çalışanlarından oluştuğu kaydedildi.
İddianamede, birinci grubun, darbe girişiminde aktif rol oynayan çekirdek personel olduğu, okul komutanını etkisiz hale getirerek, onun adına emirlerle çalışanları planlanan faaliyetlere sevk ettiği belirtildi.
İkinci grubun, nizamiyede görev alarak KHO'ya dışarıdan gelebilecek ve nakilleri engelleyebilecek halk ve darbe karşıtı kolluk kuvvetlerine karşı sabah saatlerine kadar silahlı ve mühimmatlı şekilde nöbet tuttuğu anlatılan iddianamede, üçüncü grubun, okul içerisindeki eylemleri organize eden İlhami Polat ve Kerim Acar'ın talimatı üzerine silah aldıkları, darbeyi yöneten grubun emirleri doğrultusunda kendilerine verilecek görevleri bekledikleri aktarıldı.
İddianamede bu grubun, okulun güvenliğini sağlama görevinin bulunmadığına dikkati çekildi.
Önceden planlanarak, girişim gecesi saat 21.50'den itibaren okul komutanı Tümgeneral İzzet Çetingöz'ün zorla alıkonulduğu, okulun sevk ve idaresinin zorla ele geçirildiği ifade edilen iddianamede, bu saatten itibaren zanlılardan İlhami Polat'ın yönlendirmeleriyle, olay tarihinde tuğgeneral rütbesiyle KHO Dekanı olan şüpheli Kerim Acar'ın okul komutanı rolünü üstlendiği bildirildi.
İddianamede, olay gecesi KHO'daki tüm faaliyetlerde lider rolü oynayan kişinin Polat olduğu, Acar'ın ise 'olayda etkin olmayan pasif lider rolü üstlendiği' vurgulandı.
Olay günü öğrenci alım faaliyetleri için teşkil edilen 'Kesin Karar Kurulu'na başkanlık eden Okul Komutanı Tümgeneral İzzet Çetingöz'ün nasıl derdest edildiği de anlatıldı.
Okul Komutanı, emir astsubayı ile aynı oda, 2 silahlı nöbetçi içeri, biri dışarıda kapı önünde olacak şekilde 16 Temmuz 2016 saat 10.30'a kadar alıkonuldu.
(04 Kasım 2017, 13:12)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: