Ankara'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında komuta merkezi olarak kullandığı belirlenen Akıncı Hava Üssü'ndeki eylemlere ilişkin 486 kişinin yargılandığı davaya sanık savunmalarıyla devam edildi.
28.10.2017 14:10 Ankara'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında komuta merkezi olarak kullandığı belirlenen Akıncı Hava Üssü'ndeki eylemlere ilişkin 486 kişinin yargılandığı davaya sanık savunmalarıyla devam edildi.
23.10.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza ve İnfaz Kurumları kampüsündeki salonda yapılan duruşmaya sanıklar, avukatları, müştekiler ile gaziler ve şehit yakınları katıldı.
Duruşmaya, geçen cuma günü savunmasını tamamlayan sanık eski pilot yarbay Mustafa Bağatur'un avukatının savunmasıyla başlandı.
Sanık Bağatur'un avukatının, bazı özel harekat polislerinin davaya müdahillik talebinde bulunmasını eleştirmesi üzerine bazı müşteki yakınları avukata tepki gösterdi. Bunun üzerine Mahkeme Başkanı Selfet Giray, darbe teşebbüsünde çok sayıda özel harekat polisinin şehit olduğunu anımsatarak, avukatı, kullandığı ifadelere dikkat etmesi yönünde uyardı.
Duruşmada daha sonra Özel Kuvvetler Komutanlığında harekat subayı olarak görev yapan eski binbaşı Mustafa Ertuğrul savunma yaptı. 14 Temmuz'da harekat merkezi nöbetçi subayı olduğunu ve gün boyu birlikte gerçekleştirilen mezuniyet töreni nedeniyle yoğun bir mesai geçirdiklerini anlatan sanık Ertuğrul, gece geç saatlere kadar çalıştığını, 15 Temmuz sabahı da nöbetini devrettiğini ve akşam saatlerine kadar da bölük mesaisini gerçekleştirdiğini anlattı.
Sanık Ertuğrul, 15 Temmuz akşam saatlerinde, daha önce Özel Kuvvetler Komutanlığında harekat subaylığı yapan binbaşı Adnan Arıkan'ın, Akıncı Hava Üssü'nde bulunduğunu, kendisini oradan alması için aradığını savunarak, üsse bu yüzden gittiğini, nizamiyeden kimliğini göstererek giriş yaptığını söyledi.
Adnan Arıkan'ı alıp nizamiyeden ayrılmak üzereyken Arıkan kimliğini unuttuğu için karargaha tekrar dönmek zorunda kaldıklarını, saat 21.00 sıralarında uçakların uçuşunu duyduğunu anlatan sanık Ertuğrul, karargah binasına giren Arıkan'ın uzun süre gelmediğini, aracıyla beklediği yerin yakınlarının bombalanması üzerine Arıkan'ı almadan oradan uzaklaştığını, nizamiyeden çıktıktan sonra da polis kontrol noktasında gözaltına alındığını kaydetti.
Savunmasının ardından müşteki avukatlarının sorduğu birçok soruya, "sorunun muhatabı olmadığı, soruların ilgili kişilere sorulması gerektiği" yönünde yanıtlar veren sanık Ertuğrul, FETÖ mensubu olmadığını, bugüne kadar hiçbir FETÖ mensubuyla irtibatı bulunmadığını, ByLock kullanmadığını, FETÖ'nün bankası ya da başka kurumlarıyla çalışmadığını öne sürdü.
Sanık eski uzman çavuş Tuncay Sarı da Akıncı Hava Üssü'nde araç bakım atölyesinde çalıştığını ve 15 Temmuz'da nöbetçi olduğu için gözaltına alınıp tutuklandığını söyleyerek, "Görev yaptığım atölyedeki üstlerim, astsubaylar ve diğer mesai arkadaşlarımın hepsi görevlerinin başında ben sadece o gece nöbetçi olduğum için tutuklandım. Sanıkların hiçbirini tanımıyorum ve hiçbiriyle ortak mesaim olmadı." diye konuştu.
İddianamede rütbesine astsubay yazıldığını ancak 6 yıldır Türk Silahlı Kuvvetlerinde uzman çavuş olarak çalıştığını belirten sanık Sarı, iddianamede yer alan MASAK raporunda para transferi yaptığı iddia edilen kişilerin hiçbirini de tanımadığını, savcılığın maddi bir hata yaparak başka bir sanık hakkındaki MASAK raporunu iddianameye yazdığını savundu.
Sanık Sarı, iddianameyi hazırlayan savcıların 15 Temmuz'da Akıncı Hava Üssü'nde nöbetçi olan herkesi sanık olarak davaya eklediğini öne sürerek, nöbet listelerinin aylık olarak hazırlandığını ve hazırlanma sürecinde kendisinin bir etkisi olmadığını kaydetti.
Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde savunma yapan eski Pilot Yarbay Öncü, Genelkurmay Başkanlığı Harekat Plan Daire Başkanlığında 2 yıl görev yaptıktan sonra NATO görevi kapsamında, İstihbarat-Gözetleme-Keşif Şube Müdürü olarak Almanya'ya tayin edildiğini, darbe girişiminden kısa süre önce Genelkurmay Başkanlığından ilişik kestiğini söyledi.
Darbe girişiminin gerçekleştiği 15 Temmuz günü Personel Yarbay Ayhan Çatıkkaya'nın cep telefonundan arayarak Akıncı Üssü'ne gitmesi yönündeki emri kendisine ilettiğini, bunun üzerine özel aracıyla üsse gittiğini öne süren Öncü, Mahkeme Başkanı Selfet Giray'ın, "Daha önce nizamiyeden içeri alınmadığını beyan etmişsin. Ancak güvenlik kamerası görüntüleri ile Ali Karabulut ve Kenan Comart'in seni üste gördükleri yönünde beyanları var." demesi üzerine, kollukta verdiği ifadeyi reddettiğini söyledi.
Güvenlik kamerası görüntülerindeki kişinin kendisi olduğunu kabul eden Öncü, "Gece saat 12.00 sıralarında Akıncı Üssü'ne vardım. Beni nizamiyeden içeri almadılar. Bunun üzerine orada bulunan askeri lojmanlar bölgesinde sabah saat 10.00'a kadar bekledim." şeklindeki ifadesinin baskı ve yönlendirmeyle alındığını öne sürdü.
Darbe girişiminden hiçbir şekilde haberdar olmadığını savunan Öncü, şunları ifade etti:
"Tayinim Almanya'ya çıktığı için uçak biletlerini almıştım. Adıma kayıtlı faturaları kapatıp ev eşyalarımı taşıması için bir firmayla anlaştım. Darbeden haberdar olan biri bunları yapmazdı. O gün evde eşimle birlikte eşyaları topluyorduk. Çatıkkaya tarafından arandım. Emir üzerine Akıncı Üssü'ne gittim. Darbenin ne plan, ne de icra safhasında bulundum. Mağdur edildim."
Uzun süredir aktif olarak uçuş yapmadığı ve harbe hazırlık eğitiminden düştüğü hatırlatılan Öncü, üsse uçuş tulumuyla gitmesinin nedeninin sorulması üzerine, "Uçuş yapmadığımı onlar da biliyor. Başka birşey olabileceğini düşünerek Akıncı Üssü'ne uçuş tulumuyla gittim. Arkada uçuş yapılabilirdim ama önde uçamam." diye konuştu.
Nizamiyeden girerken herhangi bir zorlukla karşılaşıp karşılaşmadığı sorulan Öncü, rütbesini tam olarak hatırlamadığı askeri kıyafetli birine kimliğini gösterip üsse girdiğini, 143. Filoya kadar özel aracıyla gittiğini, herhangi bir zorlukla karşılaşmadığını söyledi.
"Boş boş dolandım"
Öncü, Mahkeme Başkanı Giray'ın, "Filo ve üs komutanının odasına giriyorsunuz. Bu kişilere ne olduğunu sormadınız mı?" demesi üzerine, "Evet sordum. Ancak onlar da birşey bilmediklerini söylediler." dedi. Giray'ın, "Defalarca komutanların odasına girip çıkıyorsunuz. Sizin dışınızda birçok kişi odaya giriyor. Elinizde kağıtlar, haritalar var. Ne var bu odada, neyi görüşüyorsunuz?" diye sorması üzerine ise Öncü, "Bir masa 2 sandalye var. Başka birşey yok, bilmiyorum." dedi.
Giray'ın, "Üste yetkili herkesle görüşmüşsünüz. 'Hava Kuvvetleri karargahından arandım. Buraya gelmem söylendi. Burada ne yapacağım?' diye sordunuz mu?" demesi üzerine Öncü, "2-3 kez sordum. Ama cevap alamadım. Bilmediklerini söylediler." dedi.
Sanık Öncü, Mahkeme Başkanının, "Görüntülere göre size bir kağıt veriyorlar, siz de bunu okuyorsunuz. Bu kağıtta ne yazıyordu? Size herhangi bir şey söylediler mi?" diye sorması üzerine, "Hatırlamıyorum. Hiçbir görev ve emir almadım. Oraya geldim. Darbe olduğunu öğrendim. Daha sonra dışarı çıkmak istedim ama çıkamadım. Durumu idare etmeye çalıştım. Boş boş dolandım, aktif bir görev almadım." diye konuştu.
Giray'ın, "Seni bir tehdit olarak görmüyorlar. Rahat biçimde koridorlarda dolaşıyorsun, odalara girip çıkıyorsun. Kimse sana 'İçeri girme, şurada dur' demiyor. Bu durum normal mi? Üsteki bu hareketliliği normal karşılıyor musun?" diye sorması üzerine Öncü, "Herkes dolaşıyor. Ben de onlardan biriyim. Kimin ne olduğu belli değil. Gözlem ve çözümleme yapıyorum. Çıkmak için en uygun zamanı kolluyorum." dedi.
Öncü, isimliğini neden çıkardığının sorulması üzerine, "Kendimi güvenceye almak için isimliğimi çıkardım." dedi.
Öncü, güvenlik kamerasında birlikte görüldüğü kalabalık bir grup içindeki sivil kişileri görmediğini, Adil Öksüz'ü de tanımadığını söyledi.
"Bana iftira atılıyor"
Tahir Neşet Öncü, önceki ifadesinde geçen, FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'e sempati duyduğu, kitaplarını okuduğu, vaazlarını dinlediği yönündeki beyanını da kabul etmedi.
Öncü, şunları söyledi:
"İsmini bilmeğim tarih öğretmeni olan 'abi' diye hitap ettiğim öğretmen olan kişiden okumuş olduğum kitap ve vaaz CD'lerini alıyordum. Görüşmelerimizde bir sonraki görüşmemiz için yer ve saat konusunda randevulaşıyor telefon veya başka bir iletişim aracı ile irtibat kurmuyorduk. Toplamda tahminen 20 kez görüşmüşüzdür. Görüşmelerimiz genelde 2 ayda bir değişik parklarda oluyordu."
Kayınbiraderinin, "Eniştemin paralel yapıyla ilgisi var. Ailesini arayıp 'Beni aramayın, hakkınızı helal edin' demiş" yönündeki beyanını da kabul etmeyen Öncü, kendisine iftira atıldığını öne sürdü.
Öncü'nün savunmasının ardından duruşma, yarın devam edilmek üzere tamamlandı.
24.10.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza ve İnfaz Kurumları kampüsündeki salonda yapılan duruşmaya sanıklar, avukatları, müştekiler ile gaziler ve şehit yakınları katıldı.
Duruşmaya, görevli olmadığı halde Akıncı Üssü yakınlarındaki tarlada gözaltına alınan sanık eski üsteğmen İlhami Yıldız'ın savunmasıyla başlandı.
Yıldız, 2001-2005 arasında Kuleli Askeri Lisesinde okuduğunu, o dönem derslerde detaylı bir şekilde FETÖ ve benzeri yapıların kendilerine anlatıldığını, devlet kurumlarına sızma girişimlerinde bu tip yapıların kullandıkları teknik ve taktikleri detaylıca bildiğini anlattı.
Okulu bitirdikten sonra Doğu ve Güneydoğu'da defalarca terörle mücadele ve hudut güvenliği operasyonlarına katıldığını belirten Yıldız, vatana ihanet ve darbe suçlamalarını reddettiğini söyledi. Yıldız, terör örgütleriyle iltisaklı olması halinde Özel Kuvvetler Komutanlığında görev almasının mümkün olmayacağını savundu.
Yıldız, 18 Temmuz 2016'da Şili'de yapılacak tatbikata katılmak üzere hazırlık yaptığı sırada, 15 Temmuz günü Özel Kuvvetler santralinden arandığını ve Şili'ye gitmeyeceğinin, Albay Harun Olgun komutasında Çankaya Muhafız Alayı'ndaki tatbikata katılacağının bildirildiğini öne sürdü.
Tatbikat için evden çıktığını ve yanına silahını dahi almadığını iddia eden Yıldız, şunları anlattı:
"Saat 22.00 sıralarında Çankaya Muhafız Alayına giriş yaptım. Giderken yanımda tatbikat olacağı için askeri kıyafetlerimi de götürmüştüm. Beni içeride bir alana yönlendirdiler. Alay içerisinde geniş bir otoparkın bulunduğu alana gittim. Bu arada nerede toplanacağımızı öğrenmek için yüzbaşı Mustafa Altunay ile görüşme yaptım. Ağaçlık ve karanlık bir alanda 10-15 kişilik bir grup olarak toplandık fakat daha ilerimizde değişik noktalarda karanlıkta kim olduğu ve hangi birlikten olduğunu göremediğim gruplar halinde personel vardı. Saat 23.00 sıralarında alanda beklerken üst taraftan bir grup asker gelerek yanımızdan hızlı bir şekilde geçtiler. Biz 'Ne oluyor' diye öğrenmeye çalıştık. Oradaki askerler 'Genelkurmay'a saldırı varmış' diye cevap verdiler."
Akşam saatlerinden sabaha kadar Muhafız Alayı'nın bahçesinde bulunduğunu ve herhangi bir olaya karışmadığını iddia eden Yıldız, sabah 06.00 sularında bir helikopterle Özel Kuvvetler Komutanlığı'na götürüldüklerini düşündüğünü ancak Akıncı Üssü'ne indirildiklerini öne sürdü.
Akıncı Üssü'nde bulunduğu sürede illegal bir eyleme katılmadığını savunan Yıldız, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Saat 07.00 sularında bindiğimiz helikopterler önce birlik istikametine uçmaya başladı, daha önce hiç bilmediğim bir birliğe iniş yaptık. O bölgede bizden başka üzerinde özel kuvvetler kıyafetli kişiler vardı. Yanlarına yaklaştım, birliğe dönmeleri için çağrı mesajları olduğunu anlattılar. Herkes tedirgindi. Çok geçmedi üssün üzerinde iki savaş uçağı uçmaya başladı, bir süre sonra da bulunduğum yerin yakınlarını bombaladı. Akıncı'ya indikten sonra bize kimse emir vermedi. Kendi birliğime dönmenin daha mantıklı olacağını düşündüm. Özel Kuvvetlerde birlikte çalıştığım yüzbaşı Mustafa Altunay'la tellerden çıktık, tarlalardan iki saat boyunca yürüdük. İlerde bir araçta sivil polisler bizi buldu ve gözaltına alındım."
FETÖ ve darbe girişimiyle alakası olmadığını öne süren Yıldız, "Darbe girişiminden haberdar olsaydım şahsi tabancamı yanıma almaz mıydım? Muhafız Alayına girişim sırasında kimliğimi gösterdim ve kayıt yaptırdım. Tatbikat için Muhafız Alayına gittik, bunun dışında herhangi bir olaya karışmadım." ifadelerini kullandı.
Mahkeme Başkanı Selfet Giray'ın "Komutanların sana tatbikatla ilgili ne söyledi, senin rolün neydi?" sorusuna sanık Yıldız," Ben birliğime yeni katıldım. Kendi bölüğümün dışında bir sene öncesinde de Muhafız Alayında aynı tatbikat yapılmış. Birliğime katılalı az bir süre geçtiği için kimseyle bunu konuşmadım. Orada da bana herhangi bir görev verilmedi. 1980 darbesine katılmış, şu anda müşteki olarak bu davaya katılan üst rütbedeki komutanlarımız olayın ilk başta bir terör saldırısı olduğunu söyledi. Ben bunun bir darbe olduğunu bilecek bilgi ve mesleki tecrübeye sahip değilim." yanıtını verdi.
Yıldız, FETÖ üyesi olmadığını, darbecilerle iş birliği yapmadığını ileri sürerek, tahliye talebinde bulundu.
25.10.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza ve İnfaz Kurumları kampüsündeki salonda yapılan duruşmaya, sanıklar, avukatları, müştekiler ile gaziler ve şehit yakınları katıldı.
Duruşmada, Hava Kuvvetleri Komutanlığı adına MİT'te görev yapan eski Kurmay Yarbay Ömür Yongacı, hakim karşısına çıktı.
Yongacı, 2012'de Hava Kuvvetleri Komutanlığı İstihbarat Başkanlığından, MİT Müsteşarlığına Hava Kuvvetleri Komutanlığı kadrosuyla görevlendirildiğini, darbe girişiminin gerçekleştiği 15 Temmuz 2016'ya kadar burada çalıştığını söyledi.
İcra ettiği özel görevler ve aldığı eğitim nedeniyle terör konusunda uzman olduğunu dile getiren Yongacı, 15 Temmuz günü mesainin ardından evine gittiğini, saat 19.00 sularında Albay Ali Durmuş'un kendisini arayıp Akıncı'da bir harekat planlaması olduğunu, üsse gideceğini, uzmanlığından yararlanmak için kendisini de Akıncı'ya çağırdığını öne sürdü.
"Vatana hizmet için kabul ettim"
Askeri bir refleksle vatana hizmet için görevi kabul ettiğini savunan Yongacı, şöyle devam etti: "Saat 21.00 gibi Ali Durmuş ile buluşup Akıncı'ya gittik. 143. filoya geçtik. Bir süre sonra Ali Durmuş'a telefon geldi. Bana, 'Ağabey, sen bekle ihtiyaç olursa seni bulurum' dedi ve ayrıldı. Yemekhane gibi bir yerde oturmaya başladım. Zamanla içerisi kalabalıklaştı. Silahlı kişiler vardı. Gazinodaki televizyondan darbeyi öğrendik. Çıkmaya çalıştık ama izin verilmediği için çıkamadık. Uçak ve patlama sesleri duydum. Sabaha doğru kamuflajlı kişilerin silahlarını bırakıp dağıldığını gördüm. Ali Albay ile üs içindeki misafirhaneye gittik. Burada devrem Murat Çınar ve Bircan Ermaya da vardı. Bir yatakhaneye girip beklemeye başladık. Öğleden sonra Polis Özel Harekat geldi. Durumumuzu anlattık. Bizi jandarmaya teslim ettiler. Savcılık ifadesinin ardından tutuklandık."
"MİT'e haber verme ihtiyacı hissetmedim"
Darbe girişiminden haberdar olmadığını, girişimi Akıncı'da öğrendiğini savunan Yongacı, Mahkeme Başkanı Selfet Giray'ın "Siz tam da MİT'in o sırada aradığı kişisiniz. Girişimin yönetildiği yerde, işin merkezindesiniz. Akıncı'da olanları MİT'e haber verme, girişimi bildirme ihtiyacı hissetmediniz mi?" diye sorması üzerine, operasyonel gücü bulunmadığı, doğrudan bir operasyon yapamayacağı için MİT'e haber verme ihtiyacı hissetmediğini öne sürdü.
Kendisinin darbeyi öğrendiği saatlerde girişimin aleniyet kazandığını savunan Yongacı, Akıncı'da mümkün olduğu kadar pasif bir şekilde beklediğini ve hayatta kalmaya çalıştığını iddia etti.
Akıncı'daki güvenlik kameraları görüntüsü izletilen Ömür Yongacı, görüntüdeki kişinin kendisi olduğunu kabul etti. Yongacı, 143. filoda komutanların odalarının bulunduğu koridordaki görüntüsünün izletilmesi üzerine, burada Ali Durmuş'u aradığını, bu sırada pek çok kişiyle karşılaştığını ancak bu kişileri tanımadığını öne sürdü.
Mahkeme Başkanından sanığa: Çok meraksız bir MİT çalışanıymışsınız
Mahkeme Başkanı Giray'ın, "Bir istihbaratçı olarak daha fazla gözlem yapman gerekmez mi? Siz kimseyi tanımadığınızı, ne olup bittiğinden haberdar olmadığınızı söylüyorsunuz. Sanıkların hepsi o gece orada ama hiç kimse hiçbir şey bilmiyor. Bu çok garip değil mi?" sorusu üzerine Yongacı, "O gece olan her şey çok garipti." diye konuştu. Bunun üzerine Giray, sanığa, "Çok meraksız bir MİT çalışanıymışsınız" dedi.
Sanıklardan İbrahim Doğrunun savunmaların ardından duruşmaya öğle arası verildi.
Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde savunma yapan sanık eski kurmay yarbay Bircan Ermaya, uzun yıllar Hava Kuvvetlerinde pilot olarak görev yaptığını anlattı.
Ermaya, 13 Temmuz 2016'da karargaha girerken Albay Ali Durmuş ile karşılaştıklarını, kendisine "Cuma günü 143'e geliyoruz değil mi?" dediğini, kendisinin "Sosyal faaliyet mi var?" sorusuna ise Durmuş'un "Sürpriz, gelince görürsün" dediğini ileri sürdü.
Darbe girişimi günü, saat 21.00 sıralarında evdeyken hava yarbay Ali Çatıkkaya'nın cep telefonundan aradığını "Hemen tulumunu giy, 143'e bekleniyorsun" dediğini aktaran Ermaya, uçuş tulumunu giyip şahsi arabasıyla Akıncı Üssü'ne gittiğini söyledi.
Ermaya, nizamiye girişinde arabasındayken yanına üç kişinin geldiğini, kimlik sorduklarını ve daha sonra askeri kimliğini gösterip herhangi bir zorluk yaşamadan içeri girdiğini ifade etti.
143. Filo'ya gittiğini, sonra gazinonun bir köşesinde sivil kıyafetli, ancak asker olduğunu düşündüğü kişilerin, helikopterle ilgili bağırarak konuştuklarını duyduğunu ileri süren Ermaya, "O zaman olağan dışı bir durum olduğunu anladım. Daha sonra çay aldım, gazinoya döndüm. Dönerken 'O paşayı aldınız mı?" gibi bir şeyler duydum. O andan itibaren bunun bir sosyal etkinlik olmadığını düşünmeye başladım." diye konuştu.
Ermaya, 143. Filo'da Albay Ali Durmuş'un yanlarına geldiğini ve "141'de size ihtiyaç var, oraya gidin" dediğini, 141. Filo'ya gittiğini ve kendisini içeriye almadıklarını ifade ederek, 143. Filo'ya döndüğünü, park yerine arabasını çektiğini ve radyodan darbe girişimiyle ilgili haberleri dinlediğini ileri sürdü.
Hava Kuvvetlerinde şimdiye kadar "uç" dediklerinde hiçbir zaman "uçmam" demediğini öne süren Ermaya, "143. Filo'da bir yüzbaşı yanıma geldi, 'Abi uçar mısınız?' dedi. Filodayken iki kere uçma fırsatım oldu, ancak ikisini de reddettim. Çünkü ben darbe girişimi olduğunu anlamıştım. Bu olayın içinde olmadım." dedi.
Görüntülerdeki kişinin kendisi olduğunu kabul etti
Mahkeme Başkanı Selfet Giray'ın, "Sosyal faaliyet amacıyla gitmişsiniz oraya, uçmanız teklif ediliyor garip değil mi? Kendini sorguladın mı? Neden buraya, niye çağırdılar diye?" sorusu üzerine Ermaya, "Benimle birlikte orada benim gibi eskiden uçuş yapmış pilotlar vardı. Daha sonra onlarla da kısa süre sohbetimiz oldu, ancak bizi neden çağırdılar bir anlam veremedik. O gece ben orada geceyi nasıl geçiririm onun planını yaptım. Ben bir şey sormadım onlara, sorsaydım bir emir alabilirdim." ifadelerini kullandı.
Gecenin ilerleyen saatlerinde eski görev yeri olan Diyarbakır'dan personelin üsse geldiği bilgisine ulaştığını belirten Ermaya, "02.00 sularında albay Nihat Çırakoğlu aradı. Bana Diyarbakır ekibinin geldiğini, yanlarına gitmem gerektiğini söyledi. Ben de Diyarbakır'da birlikte çalıştığım arkadaşlarımla görüştüm. Onlar terörle mücadele harekatı için geldiklerini söylediler. Ben de bir darbe girişimi olabileceğini söyleyince hiçbir faaliyete karışmadan ertesi güne kadar lojmanlar bölgesinde bekledik." dedi.
Daha sonra 143. Filo'daki güvenlik kamera görüntüleri izletilen sanık, görüntülerdeki kişinin kendisi olduğunu kabul etti.
Sanık eski üs komutanı Hakan Evrim'in odasına giren kişinin kendisi olduğunu kabul eden Ermaya'ya Mahkeme Başkanı Giray, "Bu filo komutanın odasına herkes giriyor. Çerez almaya mı geliyor bu millet? O insanların oraya gelmesini gerektirecek bir şey var mı ki herkes bir giriyor, bir çıkıyor?" diye sordu.
Sanık Ermaya, "Ben zaten görüntülerimi reddetmiyorum ki içeriye girdim. Şaka gibi algılanıyor ama çerez almaya gittim." cevabını verdi. Bunun üzerine sanık ve avukatları gülerken, müşteki sıralarında oturan izleyiciler de Ermaya'ya tepki gösterdi.
Başbakanlık avukatı İskender Minar'ın "Ayhan Çatıkkaya tarafından aranarak üsse geldiğini iddia eden sanıklar, içerde sürekli koşuşturma halinde. Üs komutanıyla bir dialog halinde, bu planlamada bu grubun yer aldığı kanaati oluşuyor bizde. Siz bu planlamada yer aldınız mı?" sorusu üzerine Ermaya, "Ben bu işin ne planlanmasında ne de icrasında yer almadım. Bu girişimi de lanetliyorum." karşılığını verdi.
Akıncı Üssü'nde gözaltına alınmasının ardından Ankara Batı Adliyesine getirildiğini, bu esnada aç ve yorgun olduğundan, alınan ifadesini okumadan imzaladığını iddia eden Ermaya, aleyhindeki beyanları ve iddianameye yansıyan hususları kabul etmediğini ifade ederek, tahliye talebinde bulundu.
Semih Terzi sorusunu yanıtsız bıraktı
Kısa aranın ardından savunması için huzura alınan Özel Kuvvetler Komutanlığında görevli eski yüzbaşı Fatih Kahraman da yaklaşık 18 yıl boyunca Türk Silahlı Kuvvetlerinde bulunduğunu, görevi boyunca emirlere mutlak itaat kültürüyle yetiştirildiğini söyledi.
Sanık Kahraman, 2009'dan sonra Özel Kuvvetler Komutanlığı bünyesinde görev aldığını dile getirerek, 15 Temmuz akşamı saat 17.00'de evinde olduğu sırada, karargahtan aranarak tatbikat olduğu gerekçesiyle Akıncı Üssü'ne gitmesinin istendiğini iddia etti.
Sanıklardan Ümit Erim'i arayarak kendisini Akıncı'ya bırakmasını istediğini söyleyen Kahraman, nizamiyeden kimliğini göstererek içeriye girdikten sonra üs karargahı bölgesine gittiklerini belirtti.
Burada havacı tulumu olan askeri personele neler olduğunu sorduğunu, cevaben terörle mücadele kapsamında tatbikat olabileceğinin söylendiğini öne süren Kahraman, sabah hava aydınlanana kadar kamelya bölgesinde beklediğini söyledi.
Görev yeri olmamasına rağmen Akıncı'ya gitmesinden ötürü suçlandığını öne süren Kahraman, kapıda güvenlik için beklediği ve darbecilerden emir aldığı iddialarını da kabul etmedi.
Hakkındaki FETÖ üyeliği iddiasını da reddeden sanık Kahraman, "Bana telefonla verilen tatbikat emrini sıradan, normal bir tatbikat olarak düşündüm. Emir doğrultusunda Akıncı Üssü'ne gittim. Akıncı Üssü'nde meydana gelen olaylarla ilgim, alakam yoktur. Hiçbir zaman devletim ve milletimin aleyhine faaliyette bulunmadım." diyerek tahliye talebinde bulundu.
Sanık Kahraman, savunmasının ardından müşteki avukatının, "Özel Kuvvetlerden aranarak Akıncı Üssü'ne gittiğinizi söylediniz, darbeci general Semih Terzi'nin emriyle mi üsse gittiniz?" sorusunu ise cevapsız bıraktı.
Duruşmada sanık eski yüzbaşı Ümit Erim de savunma yaptı. İddianamede hakkında yer alan suçlamaları kabul etmediğini, suçlamalara ilişkin somut delillerin bulunmadığını öne süren Erim, tahliye talebinde bulundu.
Duruşmaya, yarın devam edilecek.
26.10.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza ve İnfaz Kurumları kampüsündeki salonda yapılan duruşmaya sanıklar, avukatları, müştekiler ile gaziler ve şehit yakınları katıldı.
Duruşmaya, eski üsteğmen Tosun'un çapraz sorgusuyla devam edildi.
Sorgulama sırasında Tosun'un kendisine soru sormaya hazırlanan sanığa "Buyrun komutanım" demesi üzerine, izleyicilerden bazıları ayağa kalkarak "Ne komutanı! Vatan haini köpekler. Hepiniz sanıksınız, komutan yok burada." diye tepki gösterdi.
Sanık Tosun da "Burada herkes sanık konumunda ama ben derim işte. İstediğime 'komutanım' da derim 'abi' de derim" ifadesini kullandı.
Tosun'un sözleri üzerine Mahkeme Başkanı Selfet Giray, "Usul gereği burada herkes sanık. Karşılıklı tartışmaya girme, haddini bil." dedi.
Duruşmaya ara verdiğini belirten Giray, salonun boşaltılmasını istedi. Kolluk güçleri, başkanın talimatıyla salonu boşalttı.
Sanıklardan eski Hava Kuvvetleri Komutanlığı Personel Başkanlığı Personel Plan Şube Müdürü Albay Murat Çınar, 15 Temmuz günü, Hava Kuvvetleri Komutanlığında görevli Yarbay Ayhan Çatıkkaya'nın kendisini telefonla arayıp Akıncı Üssü'ne geçmesini istediğini öne sürdü.
Kısa süre sonra Çatıkkaya'yı teyit için geri arayıp, 7 aydır uçmadığını hatırlattığını savunan Çınar, Çatıkkaya'nın, tüm pilotları aradıklarını belirtip, acilen üsse gitmesi emri üzerine uçuş kıyafetlerini alarak, özel aracıyla Akıncı Üssü'ne geçtiğini anlattı.
Çınar, saat 23.45 sıralarında üsse ulaştığını, kimlik kontrolünün ardından 143. Filo'ya girdiğini söyleyerek, üste karartma uygulandığını ancak girişte hareketliliğe rastlamadığını ileri sürdü.
143. Filo'nun gazinosuna girip beklemeye başladığını belirten Çınar, farklı kuvvetlerden askerler gördüğünü, aralarında sivil giyimli kişilerin de bulunduğunu dile getirdi.
İlk başta müşterek harekat gerçekleştirileceğini düşündüğünü öne süren Murat Çınar, gecenin ilerleyen saatlerinde darbe girişimi olduğunu anlayınca Akıncı'dan kaçmaya çalıştığını iddia etti. Dışarıdaki silahlı askerler nedeniyle üsten çıkamadığını, bunun üzerine "kendisini olayın dışına çekip" gazinoda beklemeye devam ettiğini savunan Çınar, gece eski Albay Ahmet Özçetin'in kendisinden uçmasını istediğini, bunun üzerine 143. Filo'dan çıkıp 141. Filo'ya gittiğini, burada kısa süre oyalanıp uçuş yapmadan geri döndüğünü ileri sürdü.
143. Filo'ya dönünce Ahmet Özçetin'in bu sefer kendisine "Gören uçağı"nı sorduğunu belirten Çınar, bunun üzerine kuleyi aradığını, telefona çıkan Hakan Karakuş'a uçağı sorduğunu iddia etti.
Çınar, ilerleyen saatlerde askeri misafirhaneye geçip askeri savcıyı beklediklerini, polislerce gözaltına alınıp jandarmaya teslim edildiklerini ve ardından çıkarıldıkları mahkemece tutuklandıklarını söyledi.
Görüntüleri kabul etti
143. Filo'da güvenlik kamerası görüntüleri izletilen Çınar, kayıtlardaki kişinin kendisi olduğunu kabul etti.
Akıncı Üssü'ne "Suriye veya DEAŞ'a karşı bir harekat düzenleneceği" düşüncesiyle gittiğini öne süren Çınar, Mahkeme Başkanı Selfet Giray'ın, "Hava Kuvvetleri Komutanlığından aranıp üsse gitmeniz isteniyor. Üsse varıp komutanlarla görüştüğünüzde buraya neden çağrıldığınızı sormadınız mı? Size herhangi bir görev tebliğ edilmedi mi?" sorusunu, "Ben albay rütbesiyle buraya çağrıldıysam demek ki çok önemli bir durum çünkü benden önce uçacak bir sürü insan var. Beni çağırdılarsa mutlaka bir sebebi vardır, bir görev verirler diye düşündüm. Kimseye bir şey sormadım." diyerek yanıtladı.
Sanık Murat Çınar, soru üzerine, "Gören uçağının ne işe yaradığını biliyorum. Tuhaf evet, ama o an ne yapıldığını bilmediğim için sadece denileni yaptım." beyanında bulundu.
Çınar, "Gören uçağı"yla ilgili görüştükleri Karakuş'un kendisine neden "Abi" diye hitap ettiğinin sorulması üzerine, bunun Hava Kuvvetlerinde gelenek olduğunu savundu.
"O gece olanları lanetliyorum. O gecenin askerlikle hiç alakası yok." diyen Çınar, tahliyesini ve beraatini istedi.
Çınar'ın savunmasının ardından duruşmaya öğle arası verildi.
Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde savunma yapan sanık eski kurmay binbaşı Selim Hakan Taş, 15 Temmuz'da Özel Kuvvetler Komutanlığı'nda mesaideyken Kurmay Başkanı'nın kendisi arayıp gece koruma tatbikatı olacağını, saat 23.30 gibi hazır olması gerektiğini söylediğini anlattı.
Evinde oturduğu sırada, saat 19.00 gibi kendisini Mustafa Albay olarak tanıtan kişinin aradığını öne süren Taş, tatbikatın öne alındığını ve acilen Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı'na gitmesi gerektiğini söylediğini iddia etti.
Taş, aynı birlikte görevli olan ve o gün kendisini almaya gelen Onur Kahveci ile birlikte MSB Oran lojmanlarından ayrıldıklarını ve koruma tatbikatına geldiklerini belirterek Muhafız Alayı'na girdiklerini anlattı.
Sanık Taş, darbe girişimi gecesine ilişkin şunları aktardı:
"Alaya gittikten sonra kamelyada zaman geçirdim. Onur Kahveci ile herhangi bir eyleme karışmadan bekledik. İçeride kurmay başkanını detaylı bir şekilde aradım, her yere baktım ancak bulamadım. Amacım yanlış bir faaliyet içine girmeden amirin emrini anlamaya çalışmaktı. Saat 02.00 sularında Onur telefonunu gösterdi, 'Komutanım internette askeri kalkışma olduğu ve köprülerin kapatıldığı söyleniyor' deyince ben de bunun vahim ve kabul edilemez olduğunu, bizim böyle bir olayın içine girmememiz gerektiği söyledim. Sabaha kadar kamelyada oturduk."
Bulundukları yerin emniyetli bir yer olduğunu düşündüklerini belirten Taş, saat 06.30 gibi Özel Kuvvetler Komutanlığı personelinin ivedi bir şekilde Gölbaşı'ndaki üsse dönmesi emrinin geldiğini, daha sonra iki helikopterin kendilerini aldığını ve 25-30 dakikalık bir uçuştan sonra hiç bilmediği bir üsse indirildiklerini öne sürdü.
Taş, Akıncı Üssü'nde kısa bir süre bekledikten sonra alçaktan uçan F16'ların ara ara pisti bombaladıklarını ve can havliyle korunaklı bir yer bularak gizlendiğini anlattı.
Başbakanlık avukatı İskender Minar'ın sanığın abisi Ramazan Taş'ın FETÖ üst yönetiminde olan Şerif Ali Tekalan ve Cemil Koca ile telefon irtibatını hatırlatması üzerine, sanık Taş bu sorunun davanın konusu olmadığını söyledi.
15 Temmuz'da emir komuta zinciri altında davranmaktan başka hiçbir saikle hareket etmediğini, silah kullanmadığını, hiç kimseye emir ve talimat vermediğini ileri süren Taş, beraatini talep etti.
Sanık eski üsteğmen Selim Tosun da hakkındaki örgüt üyeliği iddialarını reddetti.
Görev yeri olmamasına rağmen Akıncı'ya gitmesinden ötürü suçlandığını öne süren Tosun, darbecilerden emir aldığı iddialarını da kabul etmedi.
Özel Kuvvetler Komutanlığı'ndaki komutanlarının tatbikat olduğunu bildirmesi üzerine Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı'na gittiğini söyleyen Tosun, hiçbir eyleme katılmadan sabaha kadar beklediğini, sonra helikopterlerle Akıncı Üssü'ne götürüldüğünü savundu. Akıncı Üssü'nden sabah 08.00-09.00 gibi tel örgülerden atlayarak kaçtığını kaydeden Tosun, ertesi gün AŞTİ'den otobüse binerek Kütahya'ya gittiğini anlattı.
Duruşmaya verilen kısa aranın ardından sanık eski üsteğmen Onur Kahveci de savunma yaptı. Suçlamalara ilişkin somut deliller olmadığını öne süren Kahveci, tahliye talebinde bulundu.
Duruşmaya, yarın devam edilecek.
27.10.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza ve İnfaz Kurumları kampüsündeki salonda görülen duruşmaya sanıklar, avukatları, müştekiler ile gaziler ve şehit yakınları katıldı.
Duruşmaya Özel Kuvvetler Komutanlığı personeli olan ve darbe girişimi sırasında Akıncı Üssü'nde bulunduğu tespit edilen eski üsteğmen Raşit Öksüz’ün savunmasıyla başlandı.
Öksüz, 15 Temmuz öncesinde Özel Kuvvetler Komutanlığı Destek Grup Komutanlığı Emniyet ve Muhafız Bölüğü'nde takım komutanı olarak görev yaptığını anlattı.
Darbe girişiminden birkaç saat önce eşiyle gezerken Özel Kuvvetler Komutanlığında görev yapan Serdar üsteğmenin kendisini aradığını ve gece tatbikat olacağını söylediğini öne süren Öksüz, "Serdar üsteğmen, 'Tatbikat listesinde senin de ismin var.' dedi. Ben de kendisine yarın nöbetim olduğunu, bu nedenle bana hiç kimsenin bir şey söylemediğini belirttim. Akşam 21.00 gibi Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı'na gitmem gerektiğini söyledi." diye konuştu.
Öksüz, daha önce birçok tatbikata katıldığını, İç Hizmet Kanunu'na göre emirlerin sözlü de iletilebileceğini bildiğinden muhafız alayına gönderilmesini yadırgamadığını savundu.
Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı'na kendisine ait araçla gittiğini anlatan Öksüz, şunları söyledi:
"Gittiğimde alay bayağı kalabalıktı. Bizden önce gelenler silahlı, üniformalı ve teçhizatlıydı. Bu kişileri koordine eden bordo bereli, kısa boylu, gözlüklü bir albay vardı. Elinde akıllı telefonla sürekli birileriyle konuşuyordu. Daha sonra bana da hücum yeleği, silah, teçhizat ve bot verdiler, ben de bunları giydim. Ondan sonra hiçbir emir almadan kamelyada sabaha kadar bekledim."
Sabah alaya iki helikopterin geldiğini ifade eden Öksüz, Akıncı Üssü'ne inene kadar Özel Kuvvetlere gittiklerini düşündüğünü öne sürdü. Sanık Öksüz, daha sonra helikopterdekilerden birinin, hava sahası kapalı olduğu için Akıncı Üssü’ne yönlendirildiklerini söylediğini iddia etti.
Sanık Öksüz'ün, savunmasına eski Özel Kuvvetler Komutanı Zekai Aksakallı'ya yönelik suçlayıcı ifadelerle devam etmesi üzerine izleyiciler, "Dalga geçmeyin vatan hainleri. Vatansızlar." diye tepki gösterdi. Sanık Öksüz de "Başkanım, savunma yapıyorum, bunları çıkartır mısınız?" ifadelerini kullandı.
İzleyicileri ikaz eden Mahkeme Başkanı Selfet Giray, sanık Öksüz'e, "Diğer kişiler hakkında suç duyurusu ve şikayette bulunabilirsiniz. Kendinle ilgili konuları, iddiaları anlat." uyarısında bulundu.
Bu arada, diğer sanıkların izleyicilere bağırması üzerine Başkan Giray, "Eğer böyle devam ederseniz salonu boşaltır, sanıkların ifadesini tek tek alırım." dedi.
Mahkeme Başkanı Giray, sanık Öksüz'ü, önceki ifadelerini tekrarlaması üzerine, "Özel Kuvvetler Komutanlığı davası devam ediyor, bizim davamızla ilgili bir boyutu yok. Esasa ilişkin savunmanı yap, provokasyon yapıyorsun şu an." diyerek uyardı.
Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde savunma yapan tutuksuz sanık Yavuz Çevrük, Hava Kuvvetleri Komutanlığında görev yaptığını, halen görevinin başında bulunduğunu söyledi.
Darbe girişimi sırasında Akıncı üssünde uzman çavuş rütbesiyle şoför olarak çalıştığını anlatan Çevrük, üssün nizamiyesi ve kulelerde nöbet tutan uzman çavuşları görev yerlerine bıraktıktan sonra Sincan ve TAİ nizamiye kapıları arasında devriye görevi yaptığını, devriyeden sonra da Sincan nizamiyesine geçtiğini belirtti.
Saat 21.00 sularında üssün içinden nizamiye kapısına doğru bir aracın yaklaştığını dile getiren Çevrük, şöyle devam etti:
"Kontrol amacıyla aracın yanına gittim. Araçtan rütbeleri sökülmüş, tam teçhizatlı iki kişi indi. Biri kendini Binbaşı Fatih (Koçak), diğeri de Yüzbaşı Halil (Konya MAK timinden eski Astsubay Halil Burak Balcı) olarak tanıttı. Kendini Yüzbaşı Halil olarak tanıtan kişi, birliğin girişindeki sürgülü bariyerin bulunduğu yerde askerin yanında beklemeye başladı. Binbaşı Fatih, nizamiye bölgesinde kaç kişi olduğumuzu sordu. Ben de nizamiyede iki subay ve bir er bulunduğunu söyledim. Binbaşı, bana giriş ve çıkış kontrollerinin artık kendilerine ait olduğunu söyledi. Dinlenmek için kullandığımız konteyneri kolaçan ettikten sonra geldiği araçla üsse döndü. Bizim yanımızda kendini Yüzbaşı Halil olarak tanıtan kişi kaldı."
- "Bunlar halkı öldürebilir"
Saat 23.30 sıralarında bulundukları yere İnsani Yardım Tugayı'ndan bir aracın geldiğini, araçtan inen 1 yarbay, 1 yüzbaşı, 3 teğmen ve 1 erin nizamiye bölgesinde tam teçhizatlı beklemeye başladığını anlatan Çevrük, bu sırada Hava Kuvvetlerine ait Muhabere Arama Kurtarma (MAK) ve Deniz Kuvvetlerinden Su Altı Taarruz (SAT) timlerinin de nizamiye bölgesinde olduğunu ifade etti.
Çevrük, şöyle dedi:
"Askerler, nizamiyeye bir araç geldiğinde kendini Halil yüzbaşı olarak tanıtan şahsa bilgi veriliyordu. SAT ve MAK ekipleri bu bilgi üzerine mevzi alarak gelen araçları kontrol ediyordu. İlerleyen saatlerde içeriye araç alınmayacağı haberi geldi. SAT ve MAK timleri bir araç yaklaştığında havaya taciz atışı yaparak araçların uzaklaşmasını sağladılar.
Saat 02.00 ile 03.00 sıralarında ellerinde Türk bayrakları bulunan vatandaşlar, bir araçla üssün önüne, bariyerlerin yanına kadar geldi. Devlet lehine sloganlar atmaya başladılar. Halil yüzbaşı olarak kendini tanıtan kişi, havaya ateş açınca nizamiye bölgesinde oturan ve İnsani Yardım Tugayı'ndan gelen Yüzbaşı Özkan Hekin, vatandaşları sakinleştirmeye çalıştı. Vatandaşlar bölgeden ayrıldılar.
Kendini Halil yüzbaşı olarak tanıtan şahıs bize elimizde ağır makineli tüfek olup olmadığını sordu. Komutanlardan izin almadan bunu söyleyemeyeceğimizi beyan ettik. Özkan Hekin yüzbaşı, bize, kesinlikle bu kişilere ağır silah vermememizi, bunların halkı öldürebileceğini söyledi. Bir süre sonra TAİ bölgesinde bulunan lojman nizamiyesinde olayların çıktığı, vatandaşın nizamiye bölgesine geldiği, MAK ve SAT'çıların vatandaşa ateş ettiği, ölü ve yaralıların olduğu yönünde Sami Asan uzman çavuş telsizden anons geçti. Daha sonra bizim nizamiyeye sivil araçlar gelmeye başladı. MAK ile SAT timleri yine ateş ettiler."
- "Bu benim savaşım değil"
Hava aydınlanmaya başlayınca Yüzbaşı Özkan Hekin'in, "Bu benim savaşım değil. Benim birliğim, benim kışlam değil." diyerek nizamiye bölgesinden çıktığını belirten Çevrük, şunları söyledi:
"Bu sırada Halil yüzbaşı olarak kendini tanıtan kişi, içeride oturan İnsani Yardım Tugayı'ndan Ali Eraslan'a benzettiğim albayla soyismini Zelbey (Mustafa) olarak gördüğüm yarbayın yanına giderek, 'Özkan Hekin giderse bizim istihbaratımızı dışarı aktarır.' dedi. Albay ve yarbayın, Halil'e 'Siz bilirsiniz, Ne yapmanız gerekiyorsa yapın.' dediğini duydum, ama hangisi dedi bilmiyorum. Bu esnada yanlarında bulunan teğmenler 'Komutanım bizim personelimiz. Ne yapıyorsunuz?' dedi, ancak engel olamadılar. Özkan Hekin, nizamiyeden çıktıktan sonra virajı döndü ve kayboldu. Halil yüzbaşı olarak kendini tanıtan şahıs ile SAT ekibinden bir kişi, Hekin'in arkasından gitti. Bir el silah sesi duyuldu. Albay ile yarbay, nizamiyede bulunan İnsani Yardım Tugayından gelen askeri, bir araçla bunların arkasından gönderdiler. Araç geri geldi. İçinde Halil yüzbaşı vardı. Özkan Hekin sırtından vurulmuş bir şekilde arkadan plastik kelepçeyle kelepçelenerek nizamiye bölgesine getirildi. 'Yaralıya bir de kelepçe mi takıyorsunuz?' şeklinde tepki gösterdim. Nizamiye bölgesinde bulunan konteynere gittim. Güvenlik Hareket Merkezi'ni aradım. Yüzbaşının vurulduğunu belirttim, bölgeye ambulans göndermelerini istedim. Ambulansı beklemeye başladık."
Ambulans gecikince Yüzbaşı Hekin'i kendi imkanlarıyla hastaneye götürmek istediklerini ifade eden Yavuz Çevrük, TAİ fabrikasını geçtikten sonra G nizamiyesinde emniyet ekiplerinin kendilerini durdurduğunu, Hekin'in hastaneye götürüldüğünü, kendisinin de gözaltına alındığını söyledi.
- Şehidin yakınları tepki gösterdi
Mahkeme heyeti sanığa, kendini yüzbaşı olarak tanıtan Halil Burak Balcı'nın fotoğraflarını gösterdi. Çevrük, Balcı'yı fotoğraflarından teşhis etti.
Salonda bulunan sanıklardan Fatih Koçak'ı teşhis etmesi istenen sanık, ayağa kalkan Koçak için "Bu kişiye benziyor. Bu kişi olduğunu tahmin ediyorum. Kısa boylu. Binbaşı Fatih, soyadını Koçak olarak biliyorum." dedi.
Çapraz sorgu sırasında Çevrük'e soru sormak için söz alan sanıklardan Ali Eraslan, "Hekin'i öldürme talimatı veren kişi olarak geçiyorum. Kollukta verdiğiniz ifadede benim adım hiç geçmiyor. İddianamedeki ifadeniz ise farklı. Aradaki çelişkinin sebebi ne?" diye sordu.
İzleyiciler arasında bulunan şehit Özkan Hekin'in yakınları, Eraslan'a, "Kendini haklı çıkarmaya uğraşma. Silah arkadaşınızı nasıl vurdunuz? Katiller. Kanınızda boğulun. Hesabını soracak, mahşerde sizi bekliyor." sözleriyle tepki gösterdi.
Sanıklardan Mustafa Zelbey, söz alarak sanığa, "İfadende geçen Yarbay Zelbey ben miyim?" diye sordu. Çevrük, Zelbey'e "Evet sendin." karşılığını verdi.
Çevrük, Hekin'in gündüz saatlerinde vurulduğunu, ancak "vurun" talimatını kimin verdiğin tam olarak bilmediğini söyledi.
Sanıklardan eski astsubay Adem Gül, darbe girişiminden önce izinli olduğunu, 11 Temmuz'da mesaisine döndüğünü anlattı. Gül, 15 Temmuz'da kendisine terörle mücadelede gazi olan bir subaya refakatçilik etmesi emri verildiğini, tim komutanı tarafından da 15 Temmuz akşamı koruma tatbikatı yapılacağının söylendiğini bildirdi.
Bu kapsamda emir gereği Muhafız Alayına gittiğini söyleyen Gül, "Olayların farklı bir amaca hizmet ettiğini anladıktan sonra amirime ulaşmaya çalıştım ama ulaşamadım. Giriş çıkışların yasak olmasından dolayı da Muhafız Alayını terk edemedim. Alay içerisinde darbeye yönelik bir faaliyet görmediğim için kalabalıktan uzakta sabaha kadar bekledim." ifadelerini kullandı.
Muhafız Alayından helikopterle Akıncı Üssü'ne götürülmesine dair de "Özel Kuvvetlere gittiğimizi zannediyordum." savunmasını yapan Gül, Akıncı'ya gittikten sonra kaotik ortamdan ötürü buradan ayrıldığını ve polise teslim olduğunu öne sürdü.
Hiçbir kanunsuz emri yerine getirmediğini iddia eden Gül, hakkındaki örgüt üyeliği iddiasını da kabul etmeyerek tahliye ve beraat talebinde bulundu.
"Çıkmama izin verilmedi"
Eski astsubay Fatih Arslan, TÜRKSAT baskını davası ve Muhafız Alayı davasının da sanıklarından olduğunu beyan ederek savunmasına başladı.
Arslan, darbe girişiminden önce subaylık sınavını kazandığı için Harp Okulu kursiyeri olduğunu, o hafta raporlu olmasına rağmen alt devresi İbrahim Yılmazbaş'ın tatbikat olacağını söylemesi üzerine sicil amirlerince kötü intiba olmaması için göreve gittiğini ifade etti.
Birliğe gittiğinde telefondan darbe girişimine ilişkin haberleri gördüğünü ve tatbikat emrini verdiği söylenen albay Harun Olgun'un yanına gittiğini belirten Arslan sözlerini şöyle sürdürdü:
"Kendisine telefondan gördüğüm, yaşananları sordum. O bana 'Ben de bilmiyorum, anlamaya çalışıyorum,' dedi. Tedirgin olduğum için gitmek istediğimi söyledim. 'Hayır gidemezsin.' dedi. Bunun üzerine tabancamı çıkarmak istedim ancak etraftakiler beni etkisiz hale getirip ağacın altına götürdüler. Orada ne kadar beklediğimi bilmiyorum. Daha sonra da gelen helikoptere bindirilerek Akıncı Üssü'ne götürüldüm."
Akıncı Üssü'nde de bir odaya kapatıldığını ve darbeye ilişkin bir faaliyette bulunmadığını iddia eden Arslan, suçsuz olduğunu öne sürdü.
İddianameye yansıyan eski Akıncı Üs Komutanı Hakan Evrim'le aralarındaki MASAK kaydı konusunda da savunma yapan sanık Arslan, "Ben Hakan Evrim'i ilk defa burada görgüm. İddianameye bu kaydın kasıtlı olarak yazıldığını düşünüyorum." diyerek kendisini savundu.
Kod adı "Bekir"
Daha sonra sanık Abdülbaki Ayday, savunması için huzura alındı. Mahkeme Başkanı Selfet Giray, Batman Cumhuriyet Başsavcılığınca Ayday hakkında "FETÖ üyeliği" iddiasıyla dava açıldığını ve mevcut dava dosyasıyla birleştirmesine karar verildiğini açıkladı.
Giray, birleştirilen iddianamede sanık Ayday hakkında, FETÖ üyesi olduğu ve polislik sınavına giren örgüt mensuplarına ders verdiği, örgütte "Bekir" kod adını kullandığı ifadelerinin bulunduğunu aktardı.?
Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayına arkadaşı eski Üsteğmen Serdar Tanışık'ın ricası üzerine gittiklerini, Tanışık'ı bıraktıktan sonra alaydan çıkmak istediklerini, fakat nizamiyede bulunan tam teçhizatlı askerlerin çıkışlarına izin vermediğini söyleyen Ayday, tartıştıkları bu askerlerin kendilerini ağaçlık bir alanda tuttuğunu, sabaha karşı, Özel Kuvvetler Komutanlığına gidileceği söylenerek helikopterle Akıncı Üssüne götürüldüklerini, hava aydınlanınca üsten çıkıp polise teslim olduğunu öne sürdü.
Ayday, Mahkeme Başkanı Selfet Giray'ın, "Siz bir adama iyilik ediyorsunuz. Kışlaya getiriyorsunuz. Yürümesin diye içeri kadar giriyorsunuz. Dışarı çıkacaksınız, çıkamıyorsunuz. Serdar Tanışık 'Bunlar beni getirdi, bırakın çıksınlar' demiyor mu? 'Bunlar tatbikata gelmediler. Sadece beni bıraktılar.' dese belki de sizi bırakacaklar." demesi üzerine Ayday, bu olayın Tanışık'ı bırakıp nizamiye geldikleri sırada meydana geldiğini söyledi. Mahkeme Başkanının, "Tanışık'ı aramak aklınıza gelmedi mi?" sorusu üzerine, "O an şoka girmiştim. Bizi bırakacaklarını söylediler. Ama bir türlü bırakmadılar. O yüzden aramadım." dedi.
Ayday'ın savunmasının ardından mahkeme heyeti, pazartesi devam etmek üzere duruşmayı tamamladı.
Paralel yapı-15 Temmuz (2016)-29 Mart (2017) 'Ankara 486 sanık Akıncı Hava Üssü Darbe Yap.' davası
(28 Ekim 2017, 14:10)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: