Erzurum'da FETÖ'nün 'mahrem asker' yapılanmasına açılan 27 sanıklı davada örgütte müdür yardımcılığı görevi yapan eski öğretmen N.Y. ve eşi ile Atatürk Üniversitesi öğretim üyesi İ.Y. ve eşi itirafçı oldu. 4 isim örgütle ilgili önemli bilgiler verdiler.
21.10.2017 13:49 Erzurum'da FETÖ'nün 'mahrem asker' yapılanmasına açılan 27 sanıklı davada örgütte müdür yardımcılığı görevi yapan eski öğretmen N.Y. ve eşi ile Atatürk Üniversitesi öğretim üyesi İ.Y. ve eşi itirafçı oldu.
Erzurum'da FETÖ'nün 'mahrem asker' yapılanmasında rütbeli personele imamlık yapan itirafçı, Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyoloji Anabilim Dalı öğretim üyesi 'Çetin' kod isimli Yrd. Doç. Dr. İ.Y., örgütün asker yapılanması hakkında bilgiler verdi.
Mahrem yapılanmada asker öğrencileri teslim alma yöntemi olduğunu belirten İ.Y., 'Her toplantım sırasında kişinin maneviyatını artırmak için okumalar yapardık. Bu kadar yoğun dini ders yaptıktan sonra o kişinin gündelik ve mesleki yaşantısında ilgi çekmemesi için Fetullah Gülen'in, 'Gündüzleri İtalyan artistleri gibi, geceleri ise Hanefi fıkhını en derinden yaşayan bir kişi olmanız lazım' sözünü öğütlüyordum. Askeri lise kökenli olanlar ilgi çekmemeyi başarıyorlardı' dedi.
FETÖ'nün Erzurum'daki mahrem asker yapılanmasına yönelik 3'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'nde dava açıldı. Aralarında askeri doktor, rütbeli asker, mahrem imam ve eşlerinin de bulunduğu 11'i tutuklu 27 sanık hakkında 'silahlı terör örgütüne üye olmak' ve 'Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme' suçlarından 7.5 yıldan, ağırlaştırılmış müebbete kadar hapis cezası istendi.
EŞİ VE KENDİSİ İTİRAFÇI OLDU
Rütbeli askeri personele imamlık yapan Yrd. Doç. Dr. İ.Y. ile asker eşlerine sohbet veren Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı araştırma görevlisi eşi H.Y. itirafçı oldu. Mahrem asker yapılanması ile ilgili detaylı bilgiler veren itirafçı eşlerden Yrd. Doç. Dr. İ.Y., iddianamedeki ifadesinde şunları anlattı:
'ORTA OKULDA CEMAATLE TANIŞANLAR DAHA BAĞLIYDI'
'Mahrem yapılanmada asker öğrencileri teslim alma usulü söz konusudur. Bana teslim edilen ilk öğrenciyi önce keyfiyet bakımından ve bağlılık derecesini ölçmek için tartardım. Bunda bazı kriterler geliştirmiştim. Çünkü öğrenci teslimi sırasında bana herhangi bir dosya veya not vermezlerdi. Sadece bu kişiyi teslim sırasında keyfiyetine dair genel bilgiler verir birlik, beşlik şeklinde almış olduğu notu söylerlerdi. Ben, orta üçte iken cemaatle tanışan askerlerin oldukça bağlı olduğunu gördüm. Sözleşmelilerin veya liselilerin ise onlar kadar derin bir bağı yoktu. Bir kişiyi külliyatı okuyup okumadığı, pırlanta serisinden en aşağı 10 kitap okuyup okumadığı, tecvit ve Kuran-ı Kerim'i bilip bilmediğini sorgulardım. Eğer bilmiyorsa benim için boş bir insandı.
'GÜNDÜZLERİ İTALYAN ARTİSLERİ GİBİ OLUN'
Her toplantım sırasında kişinin maneviyatını artırmak için okumalar yapardık. Bu kadar yoğun dini ders yaptıktan sonra o kişinin gündelik ve mesleki yaşantısında ilgi çekmemesi için Fetullah Gülen'in 'Gündüzleri İtalyan artistleri gibi, geceleri ise Hanefi fıkhını en derinden yaşayan bir kişi olmanız lazım' sözünü öğütlüyordum. Askeri lise kökenli olanlar ilgi çekmemeyi başarıyorlardı. Ben teğmen pozisyonunda olup, bekar olanlar ile ilgileniyordum. Aynı grup içerisinde olan veya aynı yerde çalışanları birlikte derse alıyordum. Derslerin zamanını öğrenciler kendi iş durumlarına göre ayarlıyorlardı. Aynı devrede olanlar birlikte toplantıya giriyorlardı. Evleri ben değil, İsrafil bey kiralayıp, ayarlamıştı. Toplantılar sırasında dini dersler yanında müdür yardımcısı istediği taktirde aynı birlikte çalışan A şahsı ya da B şahsını öğrencilere bildirir, onun nasıl bir kişi olduğunu İsrafil'e söylerdim. Bu kişilerin fotoğraf ya da başka bir şekilde kayda alınmasına ilişkin bir talimatı doğrudan vermedim. Ancak üç öğrenciye İsrafil veya Cevdet kodlu Ahmet Ö. bu yönde talimat vermiş. Onların talimatı yerine getirip bana verdikleri fotoğrafları da İsrafil'e verdiğimi hatırlıyorum.'
Yrd. Doç.Dr. İ.Y. bu durumun 2012 yılına kadar sürdüğünü anlatırken, 'Öğretmen toplantısında gördüğüm kadarı ile hep karacı ve topçularla ilgilenirdik. Jandarmadan sorumlu bir öğretmenimiz yoktu. Jandarma içerisinde de yapılanma olduğuna dair bir tahminim vardı.. Ancak bizimkine paralel bir yapılanma mıdır, yoksa bölge sorumlusu Asım koda bağlı bir ayrı teşkilat mıdır bilemiyorum. Jandarma konusunda görevli kimseye rastlayamadım' dedi.
N.Y. VE EŞİ DE İTİRAFÇI OLDU
FETÖ'nün Erzurum'daki mahrem asker yapılanmasına yönelik 3'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'nde açılan davanın 27 sanığından biri olan eski öğretmen N.Y. de etkin pişmanlık kapsamında ifade verdi. Tutuksuz yargılanan N.Y., bilgi-belge mesulü olarak görev yaptığı örgüt içerisinde yapılanları tek tek anlattı. Hazırlanan iddianamede 10 Temmuz 2010'de yapılan KPSS sınav soruları örgüt tarafından verilen N.Y.'nin bu nedenle 2015 yılında tutuklandığını ve hakkında Ankara'da bir davanın olduğunu hatırlatıldı. KPSS'den kendisinin ve eşi M.Y.'nin 93-94 puan aldıklarını belirten N.Y. iddianamede geçen ifadesinde, 'Soruşturma başlayınca 2010 KPSS sınavına ait soru kitapçıkları imha edildi. 300- 500 civarında soru kitapçığı ise imha edilmemişti. Benim ve eşimin kitapçığı da yok edilmeyen kitapçıklar arasındaymış. Benim kitapçığımı bilirkişi raporunda 10 civarında soruyu kalem oynatmadan çözdüğüme dair şaibe olduğuna yönelik rapor tutulması üzerine bu soruşturma kapsamında 10 ay tutuklu kaldım. Medyada 2010 sınavına ilişkin haberleri görünce alınacağımı tahmin ediyordum' dedi.
ERZURUM'DAKİ TÜM ASKERLER MENFİ/MÜSPET AYRILMIŞ
FETÖ/PDY'nin Ankara ve Erzurum mahrem yapılanması içerisinde verilen görevleri 'başarması'ndan dolayı örgütün N.Y. ve eşine KPSS sorularının verildiğine vurgu yapılan iddianamede N.Y.'nin yapı içerisinde müdür yardımcılığı konumuna kadar yükseldiği belirtildi. N.Y. iddianamede geçen çarpıcı ifadelerinde şunları anlattı:
'2014 yılı aile danışmanlığı görevinden sonra 2015 yılının Mayıs ayına kadar bilgi belge mesulü olarak görev yaptım. Bu görev kapsamında müdür yardımcısı İsmail kodlu İ.G. de sorumlu olduğu öğretmenler ve askeri personelden elde ettiği bilgileri, bilgisayar ortamında şifreli şekilde Excel'de listeleyerek Cevdet kodlu A.Ö.'ye ilettim. Askeri personel hakkında müspet (örgüte yakın) ve menfi (örgüte uzak) yönünde değerlendirmelere denk geldim. Bu değerlendirmelerin yanı sıra askeriyede yapılan ihaleler, askeri personel hakkında, fuhuş, içki, kumar, yolsuzluk, vb. konular hakkında elde edilen bilgileri örgüt tarafından bilgi flaşı olarak tabir edilen hafıza kartında bulunan 'bilgi excel'i isimli excel formatındaki dosyaya girerdim. Bu hafıza kartı A.Ö.'ye aitti. Erzurum genelinde bulunan askeri personelin tamamının isim, rütbe, birlik bilgileri vardı, karşısında menfi/müspet bölümü, devamında personel hakkında toplanmış özel ve mesleki boyutta istihbari bilgiler bulunmaktaydı. A.Ö.'nün flaşında kendi sorumluluğunda bulunan müdür yardımcılarının baktığı askeri personel listeleri kısım kısım ayrılmıştı. Truecript isimli programla şifrelenmişti.'
YASAK İLİŞKİ YAŞAYAN ASTSUBAYI ŞİKAYET ETMİŞLER
Örgüte yakın olmayan askeri personele kurulan tuzakları da itiraf eden N.Y., şöyle devam etti:
'Bilgi ve belge mesulünün diğer bir görevi de, çalışmalar neticesinde elde edilen bilgiler kapsamında menfi kişilerle ilgili bazı bilgilerin yine askeri personel vasıtası ile Genelkurmay Başkanlığı'na e-mail ve mektup yolu ile ihbar edilmesi sağlanıyordu. Bana verilen bilgiler doğrultusunda menfi olan bir personelin bilgisini A.Ö.'ye iletirdim. Kendisi bilgileri alır, ilgili askeri personele verir ihbar yapması sağlanırdı. Hatırladığım kadarı ile Ağrı'da bir astsubayın, Ordu evinde kalan diğer bir askeri personelin eşi ile ilişkiye girdiği yönündeki bilgiyi A.Ö.'ye ilettim. Kedisi bu şahsın örgüt elemanı olmadığı için Ağrı'daki örgütün müdür yardımcısına ilettiğini ve örgüt üyesi askeri personelce ihbarın yapıldığını ordu evindeki güvenlik kameralarından da faydalandıklarını ve astsubaya işlem yaptırdıklarını duydum. Erzurum'da ismini hatırlamadığım bir birlikte elektrik çarpması ya da bu sebeple yüksekten düşme olayı ile ilgili bir bilgiyi de yine A.Ö.'ye ilettim. Kendisi yine aynı yöntemle birliklerde bulunan örgüt üyesi askeri personele yine ihbar türünden e-mail ve mektup yazdırdığını duydum. Ayrıca bu tür mektup ve ihbarları askeri personel kendi adları ile yazmadıklarını, birlikte çalıştığı diğer örgüt üyesi olmayan personelin adı ile yazdıklarını biliyorum. Örgütün bu tür olayları menfi olan yanı örgüt üyesi olmayan örgütün istemediği birliklerdeki komutanların ceza alması ya da gönderilmesi için uygulanan taktikti. Bu tür olaylar örgüt üyesi bir komutanın birliğinde olsa bu tür yöntemler uygulanmazdı. Bu görevi 2014-2015 yılları arsında yaptım. Darbe girişiminden sonra A.Ö. tüm örgüt üyelerine evlerinde, iş yerlerinde ve araçlarında bulunan örgütsel flaş, kitap, dergi, gazete, bilgisayarlar, tabletler ve tüm dijital materyallerin imha edilmesi talimatı verdi. Ben de evde bulunan bu tür materyalleri imha etmek suretiyle çöpe attım. 2016 yılı Nisan ayında tahliye olduğumdan itibaren bu yapılanma ile alakamı kesmeye çalıştım. Ben insanların dini duygularını daha rahat yaşayacağın böyle bir ortamı hazırlayacağımıza yönelik toplantılar yaptığımızı sanıyordum. Görev yaptığım dönemde darbe gibi bir şey olacağı aklımın ucundan geçmedi. Böyle bir şeyi tahmin edemedim. Bu yapılanmayı anlattığım şekilde de olsa katıldığım için pişmanım.'
Paralel yapı-27 Eylül (2017) 'Erzurum 27 sanık TSK Mahrem Yapılanması' davası
Paralel yapı mensuplarından gelen itiraflar
(21 Ekim 2017, 13:49)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: