FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a suikast girişimi davasında karar açıklandı. 31 sanığa 4'er kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verildi. Davada, bir numaralı sanık Fetullah Gülen ile Burkay Karatepe ve Özcan Karacan'ın dosyasının ayrılmasına karar verilirken Menfez Paşa'sına ise 4 kez ağırlaştırılmış hapis cezası verildi.
08.10.2017 16:40 FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a suikast girişimi davasında karar açıklandı. 31 sanığa 4'er kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verildi. Davada, bir numaralı sanık Fetullah Gülen ile Burkay Karatepe ve Özcan Karacan'ın dosyasının ayrılmasına karar verilirken Menfez Paşa'sına ise 4 kez ağırlaştırılmış hapis cezası verildi.
4 Ekim'de, Adliyesi binasındaki fiziki yetersizlik nedeniyle Muğla Ticaret ve Sanayi Odası salonunda 20 Şubat'tan bu yana görülen davada karar, 7. duruşmada açıklandı.
SON SÖZLER
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Marmaris'te kaldığı otele, 15 Temmuz darbe girişimi gecesi saldırı düzenleyen 1'i firari 37 darbeci askerin aralarında bulunduğu 43'ü tutuklu 46 sanığın yargılandığı Muğla 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki davanın duruşmasında sanıkların son sözlerinin alınması sürdü.
Sanıklardan MAK timi üyesi teğmen Burak İpek'in ardından konuşan tuğgeneral Gökhan Şahin Sönmezateş, "Geçen sürede gerçeklerin peşine düşmediniz. Acilen karar verme peşine düştünüz. 40'a yakın soru sordum. Birine yanıt verdiniz. Bu yüzden son sözü burada söylemiyorum" dedi.
Ergün Şahin ise, "Davanın sonuna geldik. Adil yargılanmadık. Ben sıkıyönetim emriyle hareket ettim. Darbe yapmadım, emirlere itaat ettim. FETÖ yaftası önüne geleni yıkıyor. Ancak bir gün bumerang gibi geri gelecek. Gerçeklerin gün ışığına çıkacağı günü bekliyorum, o zaman kısasa kısas olacak" diye konuştu.
Sanıklardan İlyas Yaşar, "Tiyatro bugün bitiyor" derken, Muhammet Gözübüyük ise "Delillerin gizlendiği bir dava yaşadık. Lehimize olan delillerin toplandığı günü bekliyoruz. Karar adil olmayacak. Yatarken rahat yatıyorum ve vatanı satmadım" dedi.
Hasan Aslanbay da, "Görevde ne şekilde yer aldığımı anlattım. Kastım olmadan bu göreve dahil oldum. Emirleri yerine getirdim. Ne FETÖ ne de başka bir terör örgütüyle ilgimi olmadı, olmaz, olamaz. Asker olduğum için olamaz. Mahkemeniz de bu yönde karar verecektir, inanıyorum" diye konuştu.
Ahmet Koçan, "Hakkımda delil olmamasına rağmen son söze gelmiş bulunmaktayım. Beraatimi talep ediyorum" dedi.
Cenk Bahadır Avcı, "Dosyadaki bütün delillerle benim masum olduğumu açık ve net olarak ortaya çıkmıştır. İlahı adalete ve yüce mahkemenin adaletine inanıyorum" diye konuştu.
Davut Uçum ise "Suçlu ve suçsuz ayrıştırılmadı. Karanlık saatler aydınlatılmadı. Bu işi planlayan ortaya çıkartılmadan önce vereceğiniz hüküm, tarihe geçecektir" dedi.
Mehmet Cantaz, "Ben silahımı hiç kimseye doğrultmadım. Duruşma aşamasında soruşturma aşamasında benim masumiyet durumumu ortaya çıkartacak hiçbir soru sorulmamıştır. Suç varsa suçlunun, masumların ortaya çıkartılması lazım. Bu davada tulum çıkartmak adalet değildir" dedi.
Ali Aktürk, "Niye bu kadar çok acele davrandığınızı tespit ettiğimi söylemek isterim. Bir an önce karar almak istediniz. Bu davanın siyasi dava olduğunu düşünüyorum" dedi.
Bu sırada araya giren Mahkeme Başkanı Emirşah Baştoğ, "Bundan önceki tüm söylediklerinizi reddediyoruz. Normal seyrinde sürdü ve sürmeye devam edecektir. Son sözünü söylemiyorsun, dışına çıkıyorsun ve mahkemeye ithamda bulunuyorsun" dedi.
Sanıklardan Erkan Çıkat, "Sonucu belli bir maç için mücadele ettik. Mücadelemiz adil yargılama için" dedi.
Yüceli Ekizoğlu, "Doğruyu, doğru karar vermeniz için, adaletin tecelli etmesi için anlattım. Bildiğimi, yaşadığımı anlattım. Küçük bir mahşer yaşıyorum" dedi.
Zekeriya Kuzu da, "15 Temmuz öncesindeki Zekeriya Kuzu'yu anlatmaya çalıştım. Tanınmadığım kanatine varıp hayat hiyakemi anlattım. Bayrağıma, milletin değerlerine hiçbir zaman ihanet etmedim" diye konuştu. Kısa bir fıkra anlatacağını söyleyen Zekeriya Kuzu, "Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası Bayburt'a gidiyor. Yaşlı adam 'Evlat Bayburt Bayburt olalı böyle zulüm görmedi' diyor. Baskı altında olduğunuzu düşünüyorum" dedi. Haydar Murat Özden, "15 Temmuz gecesi, hayatım birkaç saatte alt üst oldu, mahvoldu. Yaşadıklarıma kader demekten başka bir şey gelmedi. Yaşanan olaylardan haberdar olunca da karşı tutum aldığımı söyledim. Dinlenen bütün tanıklar da benim doğru söylediğimi teyit etti. Haberim olmaksızın dahil olduğum bu olaya katkıda bulunduğum için pişmanım. Keşke Çiğli'de ben de öğrenseydim ve dahil olmasaydım. FETÖ'nün gerçek suçlularının mağdurların arasına gizlendiği, takıyecilik yaptığı ortadadır. Suçluyla suçsuzun, örgüt üyesiyle olmayanın ayrılması, masumların suçlularla aynı cezaları çekmesinin engellemesi lazım" dedi.
Özay Cöder, "Şubat ayında başladığı durumla şuandaki durumda benim hakkımda bir suç yok. Haldun ve Ali'ye emri verdim diyorum. Arkalarında duruyorum. Bu arkadaşlarımda olduğu gibi Turan Ecevit aynı yiğitliği göstermedi. Kendi bileceği bir iş. Tanıklar dinlenseydi benim suçsuzluğum ortaya çıkacaktı. Verdiğiniz kararın da adil ve hukuki olacağını düşünmüyorum. Hukuk herkese lazım. Adil yargılandığıma inanmıyorum" dedi.
Murat Dağlı, "Keşke evsensel hukuk kuralları içerisinde yargılama geçirseydik. Keşke mahkemeye bilirkişiler doğru raporlar sunsaydı. Adil yargılama çerçevesinde savunma hakkım elimden alınmasaydı. Keşke Bahadır Akyüz bizden olayı saklamasaydı da biz de olayın içerisinde yer almasaydık" dedi.
Zeki göçmen, "Saat 02.30 ile 03.00 arasındaki bu faaliyetlere hiç değinilmedi. Bizim açımızdan sayın Cumhurbaşkanımıza karşı işlenemez bir suç. Bizim alakamız olmamasına rağmen, bizim bu suçu işlememiz gerektiği konusunda olaylar geliştirildi. Olay tamamen bizim içerisine dürüldüğümüz kumpasa dönüştürüldü. Imsık'a gidene kadar konu hiçbir zaman Cumhurbaşkanı olmadı. Hiçbir yetkili, kimse bizi ikaz etmedi. Milletin emanetine hiçbir zamana ihanet etmedim. Terörist ve hain ithamlarını asla kabul etmiyorum. Ailelerimiz mağdur edildi. Adil bir yargılama olmadığı kanaati taşıyorum. Suçsuz olduğuma en kalbi duygularımda inanıyorum. Bizi bu olaya sürükleyenlere hakkımı helal etmiyorum. Ailemi de bu duruma soktuğum içini özür diliyorum" dedi.
Osman Kılıç, "Adil bir yargılama olmadı, benim hakkımdaki kararın benim için önemi bulunmamaktadır. Faraziye iddialara dayalı. Gerçeklerin ortaya çıkması için hiçbir talebimiz dikkate alınmadı" dedi.
Ali Yazıcı, başka yargılamaları sürdüğü içini son sözünü söylemedi. Yazıcı şöyle konuştu: "Son sözümü Ankara'daki çatı davada söyleyeceğim. Şu anda konuşmayacağım."
Ekrem Benli, "Lehimize olan bütün deliller karartılarak aleyhimize döndürüldü" dedi.
Taner Berber, "Yargılanmaya son noktayı koymak, malumun ilanını resmileştirmek için son kez bir araya geldik" dedi.
Sakal bıraktığı gözlemlenen Gökhan Güçlü, "Delili dosyasına baktım. 70 klasör iddianameye bakıyorum, gariplik var. Birbiriyle alakası yok. O günlerden bu günlere şaibelerle geldik. 43 kişinin hiçbir suçu yoktur" dedi.
Şükrü Seymen, "Yargılamada şimdilik sonuca gelindi. Temel haklarımız, hürriyetlerimiz elimizden alındı. Bizden önce başkalarının geldiğine dair birbiriyle uyumlu tanık ifadesi var. Bizim hiç bilmediğimiz yerlerde çatışma izleri var. Bizde askerlik, silah arkadaşlığı vardı şimdi salon arkadaşıyız. İlk perdesi kapanan bu tiyatronun yeni oyuncularla yeniden sahneleneceğine hiç şüphem yok. Ahirette bu dava yeniden görülecek" dedi.
SEGBİS üzerinden katılan tümgeneral Tezcan Kızılelma, "Suçsuzum, darbeci değilim, aklımdan bile geçirmedim. Destekte bulunmadım. Olumsuz davranış içerisinde bulunmadım. Ne 15 Temmuz öncesinde ne de o gece darbeye ilişkin kimseden talimat almadım. Talimat vermedim" dedi.
Ünsal Coşkun ve Hüseyin Yılmaz da suçsuz olduklarını ileri sürdü.
Söz verilen Haldun Gülmez deliller hakkında konuşunca Mahkeme Başkanı Emirşah Baştoğ önce uyardı, ardından söz hakkını elinden aldı.
Son sözlerini tamamlanmasından sonra duruşmaya saat 14.00'e kadar ara verildi. Saat 14.00'te mahkemenin sanıklar hakkındaki kararını açıklamasının beklendiği ifade edildi. Ara sırasında şehit polis memuru Nedip Cengiz Eker'in annesi Güzel Eker, sanıklara, "Oğlumunu kanı yerde kalmayacak. Hak ettiğiniz cezayı alacaksınız" sözleriyle tepki gösterdi.
VE KARAR!
Mahkeme heyeti davanın bir numaralı sanığı FETÖ elebaşı Fetullah Gülen, firari eski Yüzbaşı Burkay Karatepe ve olaydan 13 ay sonra yakalanan eski Yarbay Özcan Karacan'ın dosyasının ayrılmasını kararlaştırdı.
Suikast girişimini planlayan ve yöneten davanın iki numaralı sanığı eski Tuğgeneral Gökhan Şahin Sönmezateş ile yerdeki suikast timini yöneten Özel Kuvvetler üyesi eski Binbaşı Şükrü Seymen ve FETÖ'nün "üsimamı" olarak anılan "Paşa" lakaplı eski Astsubay Zekeriya Kuzu'ya 4'er kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verildi.
Mahkeme heyeti sanıklardan eski Yarbay Hüseyin Yılmaz'ın beraatine karar verirken, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın başyaveri eski Albay Ali Yazıcı hakkında ağırlaştırılmış mübbet cezasına hükmedildi. Yazıcı'nın cezası, sanığın eyleminin suça yardım etme boyutunda kaldığı gerekçesiyle18 yıl hapis cezasına indirildi.
Sanıklardan Çiğli 2. Ana Jet Üssü Komutanı eski Albay Ramazan Elmas'ın dosyasının da ayrıldığı ve Çiğli davasında yargılanacağı belirtildi.
"İnşallah bir daha demokrasiye böyle müdahaleler olmaz"
Mahkeme Başkanı Emirşah Baştoğ, yaklaşık bir saatte okuduğu 30 sayfalık kararın ardından, "İnşallah bir daha demokrasiye böyle müdahaleler olmaz ve biz de böyle kararlar vermek zorunda kalmayız." dedi.
Sanıklardan 31'ine 4'er ve 3'üne birer kez ağırlaştırılmış müebbet, birine 4, birine 3, 4'üne ise birer defa müebbet hapis cezası veren Muğla 2. Ağır Ceza Mahkemesi heyeti, bir sanığı 18 yıl, başka bir sanığı ise 15 sene hapis cezasına mahkum etti.
Heyet, davanın bir numaralı sanığı FETÖ elebaşı Fetullah Gülen, firari eski Yüzbaşı Burkay Karatepe ve olaydan 13 ay sonra yakalanan eski Yarbay Özcan Karacan ile Çiğli 2. Ana Jet Üssü Komutanı eski Albay Ramazan Elmas'ın dosyasının ayrılmasını kararlaştırdı.
Suikast girişimini planlayan ve saldırıyı yöneten davanın iki numaralı sanığı eski Tuğgeneral Gökhan Şahin Sönmezateş ile yerdeki suikast timini yöneten Özel Kuvvetler ekibinin başındaki eski Binbaşı Şükrü Seymen, MAK ekibinin yöneticisi eski Binbaşı Taner Berber ve FETÖ'nün "Çiğli üs imamı" olarak anılan "Paşa" lakaplı eski Başçavuş Zekeriya Kuzu'ya 4'er kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verildi.
Mahkeme heyeti, sanıklardan eski Yarbay Hüseyin Yılmaz'ın beraatine, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın başyaveri eski Albay Ali Yazıcı'ya da ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilmesine hükmetti. Yazıcı'nın cezası, eyleminin suça yardım etme boyutunda kaldığı gerekçesiyle 18 yıla indirildi. Sanık Yazıcı hakkında Genelkurmay Çatı Davası ile Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı iddianamesinde ağırlaştırılmış müebbet dahil çeşitli cezalar talep ediliyor.
Helikopterlere yakıt ikmali yapılması emrini verdiği gerekçesiyle "Cumhurbaşkanına suikaste yardım etme" suçundan yargılanan dönemin Deniz Hava Komutanı eski Tuğamiral Tezcan Kızılelma'ya 15 yıl hapis cezası verilmesi kararlaştırıldı.
Heyet, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konakladığı otele saldırıyı gerçekleştirilen yer ekibini yönettiği belirtilen Özel Kuvvetler'den Şükrü Seymen ile ekiptekiler Bahadır Sagun, Enes Yılmaz, Ergün Şahin, İsmail Yiğit, Mehmet Demir, Mehmet Öztürk, Muammer Gözübüyük ve Mustafa Serdar Özay, SAT ekibinde yer alan Özay Cödel, Ali Sarıbey ve Haldun Gülmez, MAK ekibinin başındaki eski Binbaşı Taner Berber ile Zekeriya Kuzu, Abdulhamit Gülerden, Ekrem Benli, Erkan Çıtak, Gökhan Güçlü, İlyas Yaşar, Muhammet Burak İpek, Ömer Faruk Göçmen, Selman Çankaya, Serkan Elçi ve Yakup Özcan'a ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verdi.
'Menfez paşası'na 4 ağırlaştırılmış müebbet ve 82,5 yıl
FETÖ'nün "Çiğli üs imamı" olarak anılan "Paşa" lakaplı eski Başçavuş Zekeriya Kuzu, 4 kez ağırlaştırılmış müebbetin yanı sıra "Cumhurbaşkanına hakaret", "nitelikli kasten yaralama", "nitelikli konut dokunulmazlığını ihlal", "nitelikli kişiyi hürriyetinden yoksun kılma" ve "nitelikli yağma" suçlarından 82,5 yıl hapis cezasına çarptırıldı.
Dava süreci
Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yönelik suikast girişimi ve 2 polisin şehit edildiği saldırıya ilişkin Muğla Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan 211 sayfalık iddianame, Muğla 2. Ağır Ceza Mahkemesince 18 Kasım 2016'da kabul edilmişti.
Yaklaşık 4 ayda tamamlanan iddianamede, 74 mağdur ve müşteki ile 44'ü tutuklu 47 sanık yer almıştı. Türk Ceza Kanunu'nun ilgili maddesindeki "örgüt yöneticileri, örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenen bütün suçlardan dolayı ayrıca fail olarak cezalandırılır." hükmü gereğince FETÖ elebaşı Fetullah Gülen iddianamede "bir numaralı şüpheli" sıfatıyla tanımlanmıştı.
İddianamede, 47 sanığın "Cumhurbaşkanına suikast", "anayasayı ihlal", "yasama organına karşı suç", "hükümete karşı suç", "silahlı terör örgütü yöneticisi olma", "yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle kasten öldürme", "yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle kasten öldürmeye teşebbüs etme", "kasten öldürmeye teşebbüs", "zincirleme şekilde cebir ve tehdit kullanarak kişiyi hürriyetinden yoksun kılma", "neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama", "zincirleme şekilde silahla tehdit", "Cumhurbaşkanına hakaret", "zincirleme şekilde kamu görevlisine görevi nedeniyle hakaret", "kamu malına zarar verme", "mala zarar verme", "nitelikli olarak konut dokunulmazlığının ihlali" ve "nitelikli yağma" suçlarından cezalandırılmaları istenmişti.
Saldırıyı gerçekleştiren suikast timindeki darbeci askerler için en az 6'şar kez ağırlaştırılmış müebbet talep edilmişti. Sanıkların yargılanmasına 20 Şubat'ta başlanmıştı.
Suikast girişimi sanıklarının "tutarsız" ifadeleri
Davanın 20 Şubat'tan bu yana süren duruşmalarında, sanıkların çelişkili ve birbirini yalanlayan ifadeleri dikkati çekmişti.
Örgütle bağlantılarının olmadığını iddia eden sanıkların çoğu, polis, savcılık ve sulh ceza mahkemesinde daha önce verdikleri ifadeleri reddetmişti. Reddetmeyenler de zaman zaman önceki ifadeleriyle bağdaşmayan ifadeler kullanmıştı.
"Kuzu'nun yalan ve hayal ürünü beyanları"
Çiğli 2. Ana Jet Üs Komutanlığında örgütün "üs imamı" olarak anılan eski Başçavuş Zekeriya Kuzu, savunmasında hiçbir memurun ya da sivilin malzemesine dokunmadığı ve gasbetmediğini ileri sürmüştü.
Kuzu, savunmasında, "Toplanan sivillerin kimliklerini ve malzemelerini Abdülhamit bir çantaya doldurmuştu. Bu malzemeler de çantada kalmış. Kaçış esnasında bir kısmı bölgeye saçılırken bir kısmı da arazide çantada çıktı. Hiçbir polis memurunun parasını da cüzdanını da gasbetmedim. Onların polis olduğunu da bilmiyordum. Arazide Şükrü Binbaşı yanımıza geldi. Birkaç gruba ayrılacağımızı söyledi. Bunun için bazı ihtiyaçların olacağını söyledi ve para toplamak istedi ancak herkesin üzerinden çok para çıkmadı. Ben de 'Abdülhamit'in çantada topladığı malzemeler arasında para var.' dedim. O da buna çok kızarak serzenişte bulundu ve bu paraları kimse almadı." ifadelerini kullanmıştı. Kuzu ayrıca daha önceki ifadelerinde belirttiği zaman ve kişilerin yüzde 99'unun hayal ürünü olduğunu, üzerindeki baskı nedeniyle senaryo kurguladığını iddia etmişti.
"Emri bize ölü verdi" savuşturması
Çelişkili ifadeler veren sanıkların "Emri ondan aldık." dedikleri davanın iki numaralı ismi eski Tuğgeneral Sönmezateş ise emirleri kendisiyle aynı rütbede olan ancak öldüğü için savunma yapamayacak durumdaki Semih Terzi'den aldığını savunmuştu. Sönmezateş, 2 polis memurunun şehit olduğu gecede "Görevinin Cumhurbaşkanını sağ salim almak ve Akıncı Üssü'ne götürmek olduğunu, öldürme ya da ateş etme emri vermediğini" öne sürmüştü.
"Aranızda hizmet hareketinden olmayan var mı?"
Davanın kilit isimlerinden birisi olarak değerlendirilen ve saldırının ardından araziye çıkan darbeci askerlere, "Aranızda hizmet hareketinden olmayan var mı?" sorusunu yönelttiği iddia edilen eski Özel Kuvvetler Tim Komutanı Yüzbaşı İsmail Yiğit de duruşmada böyle bir cümle kullanmadığını savunmuştu. Bu iddiayı Zekeriya Kuzu'nun dile getirdiğini hatırlatan Yiğit, "Kuzu'nun daha önceki ifadelerinde suçladığı 55 kişinin 40'ı şu anda serbest durumda. Araziye çıktığımızda bazı kişilerde duyma kaybı olduğu söyleniyordu. Zekeriya Kuzu'ya işitme testi yapılmasını talep ediyorum." şeklinde savunma yapmıştı.
Sanıklar arasında savunması sırasında en tutarsız ifadeleri eski Başyaver Albay Yazıcı kullanmıştı. Yazıcı, arabasına aldığı Emin Yarbay (Emin Güven) isimli kişi ve 15 Temmuz gecesi suikast girişiminde bulundukları öne sürülen askerlerin Marmaris'e hareket ettikleri Çiğli 2. Ana Jet Üssü'ne neden gittiğiyle ilgili somut hiçbir şey söyleyememişti. Yazıcı, "Bunları kendime bile izah edemiyorum." ifadesine yer vermişti.
Darbe girişimi davasından tutuklu olan eski Yarbay Güven'in ifadeleri ise Yazıcı'nın gerçekleri gizlediğini ortaya koymuştu. Yazıcı, mahkemedeki savunmasında 15 Temmuz günü Muhafız Alayı'nda bazı kroki ve planlar üzerinde Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın nerede olabileceğine dair çalışmalar yaptıklarını reddetse de Güven, ifadesinde Yazıcı'nın görevinin Marmaris'e giderek Cumhurbaşkanının yerini öğrenmek ve koordinatını Fırat Alakuş'a (Eski Kurmay Albay) bildirmek olduğunu anlatmıştı.
Oteli 3 helikopterle ateş altına almışlardı
Hain saldırıyı gerçekleştiren suikast timinin yakalanış süreci ise AA muhabirinin derlediği bilgilere göre şöyle gelişti:
FETÖ'nün 15 Temmuz'daki darbe teşebbüsü sırasında suikast timi, Marmaris'e gelerek Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ayrılmasından kısa süre sonra konakladığı oteline doğru 3 helikopterden ateş altına almıştı. Otel üzerinde bir süre havada kalan helikopterlerden maskeli ve ağır silahlar taşıyan gruplar inmişti. Bunun üzerine bölgeye polis ekipleri sevk edilmişti, çıkan çatışmada 10 kişi yaralanmıştı.
Yaralıları hastaneye kaldırmak üzere bölgeye gönderilen sağlık ekiplerine de darbeci askerlerce ateş edilmişti. Çatışma sırasında yaralananlardan polis memuru Nedip Cengiz Eker ve Cumhurbaşkanlığı koruma polisi Mehmet Çetin şehit olmuştu. Sabah saatlerine kadar devam eden çatışmalarda darbeci askerler, İçmeler mevkisindeki ormanlık alana kaçmıştı. Güvenlik güçleri, kaçan askerleri yakalamak için yoğun çaba harcamış, hava ve karadan yürütülen operasyonda ormanlık alanlar didik didik taranmıştı.
Özel Kuvvetler Taburu, Muğla İl Jandarma Komutanlığı ve Bornova 2. Jandarma Komando Tugay Komutanlığından özel eğitimli ve tamamı rütbelilerden oluşan askerler, özel harekat polisleri, 6 helikopter, 3 uçak ve 2 insansız hava aracının da desteğiyle bölgede 17 gün boyunca arama çalışması yürütülmüştü.
Operasyon sürecinde sahil güvenlik botları da Simi Adası ile Bozburun ve Datça koylarını denizden ısıya duyarlı kameralarla tararken, askerler koylarda mayın dedektörleriyle çalışma icra etmişti. Darbeci askerlerin Yunanistan'a kaçma ihtimali üzerine Deniz Kuvvetlerine ait 3 gemi de arama çalışmasına katılmıştı.
Karış karış taranmıştı
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kaldığı otele düzenlenen saldırının ardından Marmaris'teki İçmeler mevkisi ile Ula ilçesine bağlı Akyaka, Akçapınar, Şirinköy mahallelerindeki 50 kilometrelik alan 17 gün boyunca karış karış taranmıştı. Vatandaşlardan gelen ihbarlar doğrultusunda da bölgedeki ormanlık alanlar, tarım arazileri ve boş evlere çok sayıda operasyon düzenlenmişti.
Erdoğan'a yönelik suikast girişimi kapsamında, Yarbay Yücel Ekizoğlu, Pilot Üsteğmen Haydar Murat Özden ve Albay Cenkbahadır Avcı Muğla'da, Gaziemir 3. Havacılık Alayında görevli Kurmay Pilot Albay Murat Dağlı, Çiğli 2. Ana Jet Üs Komutanlığında görevli Pilot Albay Zeki Göçmen, İstanbul 4. Kara Havacılık Alayında görevli Kara Havacı Yarbay Davut Uçum, Kurmay Hava Yüzbaşı Ali Aktürk, Gaziemir 3. Kara Havacılık Alayında görevli Astsubay Üstçavuş Murat Gösterit, Astsubay Üstçavuş Ahmet Koçan, Astsubay Üstçavuş Aydın Özsıcak ve İstanbul Harp Akademilerinde görevli Yüzbaşı Mehmet Cantaz İzmir'de 16 Temmuz'da gözaltına alınmıştı. Darbeci 11 asker, Muğla'da tutuklanmıştı.
Marmaris'te 17 Temmuz'da ormanlık alanda yakalanan Hava Kurtarma Astsubay Kıdemli Üstçavuş Yakup Özcan ve Hava Kurtarma Astsubay Kıdemli Üstçavuş Ekrem Benli de tutuklanmıştı. Otele düzenlenen saldırıda helikopterden operasyonu yönettiği tespit edilen Tuğgeneral Gökhan Şahin Sönmezateş ise 18 Temmuz'da Ankara'da yakalanarak Muğla'ya getirilmişti. Sönmezateş, sevk edildiği mahkemece tutuklanarak cezaevine gönderilmişti.
Üsteğmen Hasan Arslanbay ve Astsubay Serkan Elçi, 19 Temmuz'da İzmir Emniyet Müdürlüğüne teslim olmıştu. Arslanbay ve Elçi de Muğla'da tutuklanmıştı. Saldırı düzenleyen askerler arasında yer aldığı belirlenen Üsteğmen Ali Sarıbey ise 21 Temmuz'da sivil kıyafetle Ula ilçesinde gözaltına alınmıştı. Sarıbey, Muğla'da tutuklanmıştı.
- "FETÖ'nün paşası" saklandığı menfezde yakalanmıştı
Operasyonu geniş bir katılımla Ula'ya kaydıran ekipler, 25 Temmuz'da Marmaris-Muğla karayolu Çetibeli Mahallesi Gökçe Yokuşu mevkisinde MAK timinden Binbaşı Taner Berber ve Başçavuş Zekeriya Kuzu ile Astsubay İlyas Yaşar, Astsubay Gökhan Güçlü, Astsubay Üstçavuş Erkan Çıkat, Astsubay Kıdemli Başçavuş Ömer Faruk Göçmen ve Astsubay Kıdemli Başçavuş Abdulhamit Gülerden'i bir menfezde saklanırken yakalamıştı. Başçavuş Kuzu'nun da aralarında bulunduğu darbeci askerler tutuklanarak cezaevine gönderilmişti.
- Askerlerden biri ağaçta yakalanmıştı
Ekiplerin çemberi daraltarak Akyaka, Akçapınar ve Şirinköy mahallelerindeki 20 ayrı noktada hava ve karadan düzenledikleri gece operasyonunda ise (31 Temmuz'u 1 Ağustos'a bağlayan gece) Binbaşı Şükrü Seymen ile Enes Yılmaz, Ergün Şahin, İsmail Yiğit, Mehmet Demir, Muhammet Burak İpek, Murat Köse, Bahadır Sagun, Mehmet Öztürk, Mustafa Serdar Özay ve Muammer Gözübüyük yakalanmıştı. Darbeci askerlerden biri ormanlık alanda ağacın üzerinde yakalanmış ve inmemek için uzun süre güvenlik güçlerine direnmişti.
Helikopterleri Marmaris'e gönderen ve darbe girişimi sırasında en kanlı saldırıların talimatını veren sanık Özcan Karacan ise olaydan 13 ay sonra Antalya'da yakalanmıştı.
Saldırıya katıldıktan sonra kaçan darbeci askerlerden eski Yüzbaşı Burkay Karatepe ise aranıyor.
- Suikast için cephanelik getirilmiş
Askerlerin kaçışları sırasında bıraktıkları ve üst aramalarında ele geçirilenler ise yanlarında cephanelik taşıdıklarını göstermişti.
Yakalanan darbeci askerlerle 22 HK 416 cal piyade tüfeği, bir M4 piyade tüfeği, 6 bomba atar ve 22 fişeği, 5 Baretta marka tabanca, bir Sig Sauer marka tabanca, bir Glock marka tabanca, 3 bin 874 uzun namlulu silahlarda kullanılan fişek, 668 tabancalarda kullanılan fişek, 11 el bombası, 15 gündüz ve 7 gece görüş dürbünü, uzun namlulu silahlara ait 856 kovan ve 103 şarjör, 34 tabanca şarjörü, 20 çelik yelek, 2 komando bıçağı, 23 kompozit balistik başlık, 4 askeri amaçlı fener, 18 koruyucu iç yelek, 39 çelik yeleklerde kullanılan seramik plaka, 30 uzun namlulu silah fişeklerine ait çekirdek, 9 hücum yeleği, 7 plastik kelepçe, 2 haberleşme cihazı, 11 telsiz, 43 dizlik, 2 dirseklik, 3 baş lambası, 2 cep telefonu, 16 kırılmış cep telefonu parçası, 4 sırt çantası, bir aksiyon baş kamerası, 2 rütbeli kamuflaj üst gömleği, fıstık ezmesi, 2 motorcu maskesi, 3 Marmaris haritası, 3 tabanca fişek kutusu, 3 telsiz kod listesi, 2 serum takımı, telefon şarj aleti, 3 HK tüfek ayaklığı, kullanıldığında ışık veren 5 çubuk, bir tespih ve 4 cüzdan ele geçirilmişti.
Menfez Paşası" Yağmadan da 54 Yıl Ceza Aldı
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) "Çiğli üs imamı" olarak anılan "Paşa" lakaplı eski Başçavuş Zekeriya Kuzu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a suikast girişimi ve 2 polisin şehit edildiği saldırıya ilişkin davada 4 kez ağırlaştırılmış müebbet ve çeşitli oranlarda hapis cezalarının yanı sıra "nitelikli yağma"dan 54 yıl hapis cezasına çarptırıldı.
Muğla 2. Ağır Ceza Mahkemesince Muğla Ticaret ve Sanayi Odasının konferans salonunda görülen ve dün karar açıklanan davada, Muharebe Arama Kurtarma (MAK) ekibinden eski Başçavuş Zekeriya Kuzu, en fazla ceza verilen sanıklar arasında yer aldı.
Kuzu'ya "anayasayı ihlal", "cumhurbaşkanına suikast" ve 2 kez "yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle kasten öldürme" suçunu işlediği gerekçesiyle 4 defa ağırlaştırılmış müebbet, "cumhurbaşkanına hakaret"ten 3 yıl, "nitelikli kasten yaralama"dan 6 yıl, "nitelikli konut dokunulmazlığını i·hlal"den 18 ay, "nitelikli kişiyi hürriyetinden yoksun kılma"dan 18 yıl, koruma polisleri Mustafa Üstündağ, Metin Yılmaz ve Hamza Eroğlu'na karşı üzerine atılı 3 ayrı "nitelikli yağma" suçunu işlediği için de 54 yıl hapis cezası verilmesine hükmedildi.
Davanın iddianamesinde Zekeriya Kuzu'nun müşteki polis memurlarına hitaben "Cehennemi yaşatacağız size, bunlar daha yeni başlıyor" diyerek küfürlü sözler sarf ettiği, "Hani inlerimize girecektiniz, biz sizin ininize girdik." dediği bilgileri yer almıştı.
- "İlerisini düşünerek polisin cüzdanını aldım"
Zekeriya Kuzu'nun polislere hitaben, "Kafanızı kaldırdığınızda sizleri öldürürüz. Nerede o, hangi helikopterle gitti, hangi havalimanına inecek, ne zaman kalktı helikopter?" şeklinde hakaret ve tehdit içerikli sözler söylediği ifade edilen iddianamede, müşteki polis memurları Üstündağ, Yılmaz ve Eroğlu'nun üzerini aradığı esnada içinde polis kimlik kartları ile Türk lirası, avro ve dolar bulunan cüzdanlarını "mal edinmek" kastıyla yanına aldığı, kaçışın ikinci gününde verilen mola sırasında sanıklardan Şükrü Seymen'in üzerlerinde sivil elbise ve yeterli para olsaydı daha kolay kaçabileceklerini belirtmesi üzerine Kuzu'nun "Ben ilerisini de düşünerek, bir polisin cüzdanını aldım, araç temininde kolaylık sağlaması için bir polis kimliği ve telefonunu aldım" dediği, bu sözlerin sanıklar Seymen ve İsmail Yiğit tarafından da duyulduğu ve ifadelerine yansıdığı bilgisi yer almıştı.
Kuzu, mahkemede, polislerin cüzdanını aldığı iddiasını da reddetmişti. "Menfez paşası" olarak anılan Zekeriya Kuzu'nun inkarını dikkate almayan mahkeme heyeti, dünkü karar duruşmasında Kuzu'ya polis memurlarının cüzdanlarını gasbettiği için "nitelikli yağma"dan 54 yıl hapis cezası verdi.
Zekeriya Kuzu, suikast girişimi davasında, 4 kez ağırlaştırılmış müebbetin yanı sıra "cumhurbaşkanına hakaret", "nitelikli kasten yaralama", "nitelikli konut dokunulmazlığını ihlal", "nitelikli kişiyi hürriyetinden yoksun kılma" ve "nitelikli yağma"dan 82,5 yıl hapis cezasına çarptırılmıştı.
Suikast Timindeki 'Yazıcıoğlu Davası'nın sanıklarına da müebbet
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a suikast girişimi ve 2 polisin şehit edilmesiyle ilgili karara bağlanan davada ağırlaştırılmış müebbet ve müebbet hapis cezasına çarptırılan sanıklar arasında, BBP'nin kurucu Genel Başkanı merhum Muhsin Yazıcıoğlu'nun düşen helikopterindeki bazı özel parçaları söktükleri iddia edilen eski yarbay Davut Uçum ve astsubay Aydın Özsıcak da yer aldı.
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe teşebbüsü sırasında Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yönelik suikast girişimi ve 2 polisin şehit edilmesine ilişkin davada müebbet ve ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılan Aydın Özsıcak ile Davut Uçum hakkında, helikopter kazasında Yazıcıoğlu ile hayatını kaybeden 5 kişi arasında bulunan gazeteci İsmail Güneş'in eşi Yasemin Güneş tarafından 18 Temmuz 2016'da kaza kırım ekibinde yer aldıkları ve taşıttan parça çalanlar arasında oldukları gerekçesiyle suç duyurusunda bulunulmuştu.
Yasemin Güneş, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a Marmaris'te suikast girişiminde bulunan hainler arasında yer alan Özsıcak ile Uçum'un, 6 kişiye mezar olan Yazıcıoğlu'nun helikopterinden parça çaldıklarının Devlet Denetleme Kurulu (DDK) raporuyla netleştiğini öne sürmüştü.
Kahramanmaraş Cumhuriyet Başsavcılığı, Yazıcıoğlu ve Güneş ile BBP Sivas İl Başkanı Erhan Üstündağ, BBP Sivas İl Başkan Yardımcısı Yüksel Yancı, BBP Belediye Meclis Üyesi Murat Çetinkaya ve Pilot Kaya İstektepe'nin 25 Mart 2009'da hayatını kaybettiği kazaya ilişkin, aralarında Uçum ve Özsıcak'ın da yer aldığı 132 sanık hakkında, "ihmal, kasten öldürmek, suç delillerini yok etme ve değiştirme" gibi suçlarla başlatılan soruşturmada takipsizlik kararı verilmişti.
Suikast davasında ceza yağdı
Muğla 2. Ağır Ceza Mahkemesince karara bağlanan Cumhurbaşkanı Erdoğan'a suikast girişimi ve 2 polisin şehit edilmesiyle ilgili davada, İstanbul 4. Kara Havacılık Alayında görev yapan eski yarbay Uçum da en fazla ceza verilen sanıklar arasında yer aldı.
Uçum, "Anayasayı ihlal", "Cumhurbaşkanına suikast" ve 2 kez "yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle kasten öldürme" suçunu işlediği gerekçesiyle 4 kez ağırlaştırılmış müebbet, "nitelikli kasten yaralama"dan 6 yıl, "nitelikli kişiyi hürriyetinden yoksun kılma"dan 18 yıl, Özsıcak ise "Anayasayı i·hlal" suçundan müebbet hapis cezasına çarptırıldı.
Davut Uçum, Muğla 2. Ağır Ceza Mahkemesince görülen davada yaptığı savunmasında, helikopter kazasıyla ilgili de konuşmak istediğini söylemesi üzerine mahkeme başkanınca söz verilmişti.
Helikopter kazasıyla ilgili konuşan Uçum, şunları kaydetmişti:
"Bu helikopter 25'inde düştü. 28'inde bu helikopteri aramak için giden özel kuvvetler helikopteri bölgeye indi. Yani orada 2 helikopter var. Ben 29'unda özel kuvvetler helikopterine kırım için gittim. Genelkurmay tarafından yazılan emirle oraya gittik. Herkes sadece Muhsin Yazıcıoğlu'nun helikopterinin düştüğünü bilir. Eğer gerçekten bu olay suikast ise ben 29'unda gittim. Gittiğimde Muhsin Yazıcıoğlu incelemesi yapılmıştı. Benim o helikopterin başında bir fotoğrafım var. Özel kuvvetlerin helikopteri de bizim gayretimizle TSK'ya kazandırıldı. Sivil Havacılık Kurumu araştırmasını yaptı. Enkazı araziye terk etti. Araziye terk edilmiş bir helikopter üzerinden cihazlar söküldü algısı yapılıyor. O dönemin özel yetkili savcısı ve mahkemesi tarafından yargılandım. Helikopterle alakamız yok. Biz kırım için gittik."
Paralel yapı-15 Temmuz (2016) 'Muğla 47 sanık Darbede Cumhurbaşkanı Erdoğan'a suikast girişimi' davası
(08 Ekim 2017, 16:40)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: