Yargı´nın telefonlarının Ergenekon kapsamında dinlendiğinin ortaya çıkması iki gündür Türkiye´nin en önemli gündemi oldu. Yargıdaki kontrgerillacılar, Kaçmaz-Eminağaoğlu ikilisi eliyle Ergenekon soruşturmasını durdurmak veya hiç olmazsa yavaşlatmak ve kamuoyunun zihnini soruşturmaya karşı bulandırmak için planlayıp uygulamaya koydukları hamleyi bir süredir başarıyla yürütüyorlar. 21 Mart 2008 tarihinde İşçi Partisi´nde yapılan aramalarda Ergenekon soruşturmasını doğrudan etkileyen çok önemli ve büyük miktarda belge cd ve bilgisayar kayıtları ele geçirilmişti. Bu belge ve kayıtların incelenmesi sonucu elde edilen bilgilerden biri de çok sayıda yargı mensubunun telefon numaraları idi. 56 hakim ve savcıya ait olduğu belirlenen bu telefon numaralarının ele geçirilmesi, Ergenekon Terör Örgütü´nün yargı bağlantılarını gündeme getirdi. Bu isimlerden bazılarının Ergenekon´la bağlantılı kişilerle yaptığı görüşmeler teknik takibe takıldı. İki müfettiş de zanlılarla sistemli görüşenleri tespit edince, Adalet Bakanlığı ve savcılar dinleme kararı için 2008 yılında düğmeye bastı. İşte yargıdaki kontrgerillacıların son TİB baskınıyla da öğrenmeye çalıştığı şey, halen devam eden ve dördüncü iddianamesi hazırlanan Ergenekon soruşturmasının kendilerinden kimlere uzandığını ve daha kimlere kadar uzanabileceğini ortaya çıkartabilmek.
Savaş kızıştı: Kontrgerilla en sert direnişini yargıda gösteriyor
Yargı´nın telefonlarının Ergenekon kapsamında dinlendiğinin ortaya çıkması iki gündür Türkiye´nin en önemli gündemi oldu. Yargıdaki kontrgerillacılar, Kaçmaz-Eminağaoğlu ikilisi eliyle Ergenekon soruşturmasını durdurmak veya hiç olmazsa yavaşlatmak ve kamuoyunun zihnini soruşturmaya karşı bulandırmak için planlayıp uygulamaya koydukları hamleyi bir süredir başarıyla yürütüyorlar. 21 Mart 2008 tarihinde İşçi Partisi´nde yapılan aramalarda Ergenekon soruşturmasını doğrudan etkileyen çok önemli ve büyük miktarda belge cd ve bilgisayar kayıtları ele geçirilmişti. Bu belge ve kayıtların incelenmesi sonucu elde edilen bilgilerden biri de çok sayıda yargı mensubunun telefon numaraları idi. 56 hakim ve savcıya ait olduğu belirlenen bu telefon numaralarının ele geçirilmesi, Ergenekon Terör Örgütü´nün yargı bağlantılarını gündeme getirdi. Bu isimlerden bazılarının Ergenekon´la bağlantılı kişilerle yaptığı görüşmeler teknik takibe takıldı. İki müfettiş de zanlılarla sistemli görüşenleri tespit edince, Adalet Bakanlığı ve savcılar dinleme kararı için 2008 yılında düğmeye bastı. İşte yargıdaki kontrgerillacıların son TİB baskınıyla da öğrenmeye çalıştığı şey, halen devam eden ve dördüncü iddianamesi hazırlanan Ergenekon soruşturmasının kendilerinden kimlere uzandığını ve daha kimlere kadar uzanabileceğini ortaya çıkartabilmek.
TİB baskını ilk değil. Anlaşılan kontrgerillacılar vuruşmadan teslim olmayacak
TİB baskını Yarsav başkanının şikayeti üzerine Osman Kaçmaz´ın devreye girmesiyle düzenlenmiş çok cesur bir hamleydi. Ama ilk değil.. 2008 yılında OsmanPaksüt´ün şikayeti üzerine Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı´nın devreye girmesiyle İstanbul Emniyeti´ne düzenlenen ilk baskın da aynı ölçüde cesur bir hamleydi. Osman Paksüt´ün dinlenip dinlenmediğini tespit amacıyla İstanbul´a hakim ve bilirkişilerce yapılan baskında sadece kendileriyle ilgili kayıtları değil Ergenekon soruşturmasına ait tüm bilgisayar kayıtlarını kopyalayarak ele geçirmeye çalışırken son anda Zekeriya Öz´ün devreye girmesiyle baskın başarısızlıkla sonuçlandı. Ergenekon soruşturmasında yaşananlar birkez daha İtalya´dakileri hatırlattı. İtalyan Ergenekon´u olan Gladio soruşturmasına bakan savcı Felice Casson, 6 yıl süren soruşturma sürecinde yaşadıkları zorlukları tek cümleyle özetlemişti: ´Soruşturmada en büyük engellemeyi yargı mensuplarından gördüm.´
Melekler ve Şeytanlar
Yargı mensupları suç işleme olasılığı olmayan melekler olmadığına göre herhangi bir dinleme yapılmasından rahatsız olmamalılar. Devletin işleyişinin kesintiye uğramaması, şaibelerin oluşmaması için en çok yargının hassas olması gerekirken şimdi tam tersini yaşıyoruz. Tıpkı Türkan Saylan´ın Ergenekon soruşturmasında adının geçmesinde olduğu gibi birileri bir bardak suda fırtına koparmaya ve Ergenekon soruşturması hakkında şüphe uyandırmaya çalışıyor. Dervişin fikri neyse zikri de odur misali karanlık işlerle ilgisi olmayanlar için, Sincan hakimi gibi gizli işler çevirirken yakalanmamak amacıyla jammer kullanmayanlar için, çete sanıklarıyla görüşen savcı arkadaşını dinlendiği konusunda uyarmayanlar hakim ve savcılar için İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Engin´in sözleri örnek olmalı: ´Odamda böcek olup olmadığını kontrol ettirmedim. Buna gerek duymuyorum.´
Adalet Bakanlığı: Birileri ellerindeki kartları açmaya başladı
Dinleme haberleri, ?İki yargıç hakkında ihraç kararı alınmasından sonra herkes elindeki kartları açmaya başladı ve yargı üzerinde Ergenekon savaşı başladı? yorumlarına neden oldu. Hükümet kaynakları, ?Dinlemelerin hukuki? olduğunu savunarak şunları söylediler: ?Birileri Türkiye´de demokrasi ve hukuk devleti adına atılan adımları sabote etmek ve hükümeti zorda bırakmak için elindeki kartları açmaya başladı. Özellikle Adalet Bakanlığı, Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Osman Kaçmaz, YARSAV Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu hakkında almış olduğu karardan sonra bu bilgilerin servis edilmesi hiç de şaşırtıcı değil. İnanın ki yarın öbür gün, bazı kaynaklar hükümeti yıpratmak ve demokratik açılımı sabote etmek için benzer bilgiler ve suçlamalar, bazı yerlere servis edecekler. Biz bu tür hamleleri zaten bekliyorduk. İddia edilen her telefon dinlemesi yargı kararıyla alınmıştır. Bu kararların alınmasında hükümetin kesinlikle bir müdahili söz konusu değil.?
Ergenekon sanıklarında telefon ve fişleme bilgileri ele geçirilen yargı mensupları masumdur. Onlar suç işlemez.. Hatta akla bile getirilemez. Dolayısıyla da onları dinlemek abestir suçtur günahtır. Kesin polis yerleştirmiştir o bilgileri sanıkların ofislerine cd´lerine ve çantalarına!..
Adalet Bakanlığı müfettişlerinin talebi üzerine İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Aykut Cengiz Engin´in hakim kararıyla telefonlarının dinlendiğinin ortaya çıkması, bazı kesimler tarafından hukuk tartışmasına dönüştürülmeye çalışılıyor. Ancak söz konusu hakim ve savcılar hakkındaki dinleme ve teknik takip kararları Ergenekon terör örgütünün birçok kurumun yanı sıra yargıya sızma konusunda yoğun gayret gösterdiği yönündeki ciddi ihbar ve deliller gerekçesiyle talep edildi. Ergenekon´un yargıya sızma ve nüfuz etme girişimleri Ergenekon iddianamelerine de yansıdı. Ergenekon sanıklarının dinlenmesi kapsamında 1. iddianamede bazı hakim ve savcılar dinlemeye takılmış, daha sonra aramalarda ele geçirilen delillerden Ergenekon´un takibinde olan veya irtibatı tespit edilen 56 isim Adalet Bakanlığı´na bildirilmişti. Ergenekon sanığı Mustafa Levent Göktaş´tan elde edilen 51 No´lu DVD´de de bazı hakim ve savcıların Ergenekon terör örgütü tarafından izlendiği, örgütün hedefindeki bazı yüksek yargıçların fişlendiği ortaya çıkmıştı. 51 No´lu DVD´de ismi geçen, aralarında Yargıtay üyelerinin de bulunduğu hakim ve savcılara şikayetçi olup olmadığı, Ergenekon savcılarınca yazı yazılarak sorulmuştu. Örgütün yargıda karşılaşacağı problemleri aşmak ve nüfuz etmek için Kent Otel toplantıları kapsamında yapılan çalışmalar da Ergenekon´un 3. iddianamesinde yer almıştı.
Yargıda Ergenekon kardeşliği
Ergenekon sanığı Engin Aydın´ın HSYK üyesi Ali Suat Ertosun´la bir araya gelmesi, Aydın´ın YARSAV Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu´nun Yargıtay üyesi seçilmesi için devreye girmesi, Ergenekon´un yargıya sızma girişimleri olarak değerlendiriliyor. Ergenekon savcılarının, Ergenekon soruşturması kapsamında telefon görüşmelerinde, İşçi Partisi´nde ele geçirilen CD´lerde ve Veli Küçük´ün ajandasında, gizli tanık ve bazı ihbar mektuplarında isimleri geçen hakim ve savcıları bildirmesi üzerine Adalet Bakanlığı´nca müfettiş incelemesi izni verildi.
Kent Otel toplantılarının konusu yargıydı
Ergenekon´un yargıya sızma girişimleri, Ergenekon davasının 3. iddianamesinde anlatılıyor. İddianamede korsan kararnameyle HSYK´yı kilitleyen Ali Suat Ertosun´un da katıldığı Kent Otel toplantılarının İlhan Selçuk´un talimatıyla Engin Aydın tarafından organize edildiği, amacın ise örgütün kamuda ve yargıda karşılaşacağı problemleri toplantıya katılan şahısların etkinliğinden faydalanarak aşmak, devletin kurumlarına sızma çabaları kapsamında yapılmasını istedikleri atamaları yaptırmaya veya atanmasını istemedikleri kişileri engellemeye yönelik olduğu belirtiliyor. İddianamede, Aydın´ın, örgütün belirlediği bazı kişilerin yargı ve bürokraside etkin görevlere atanması hususunda toplantıya katılanlar nezdinde girişimlerde bulunduğu dile getiriliyor. Aydın´ın ajandasından ele geçirilen notlarda Kent Otel toplantılarına çok sayıda Yargıtay üyesi hakim ve savcının isimleriyle çetelesinin tutulduğu da anlaşıldı.
Ergenekon sanıklarında üyelerinin fişleme bilgileri çıkmasından şikayetçi olmayan Yargıtaycılar şimdi bir bardak suda fırtına koparmaya çalışıyor..
51 No´lu DVD´de yok yok
Ergenekon soruşturmasında tutuklanan emekli Albay Mustafa Levent Göktaş´ın bürosunda ele geçirilen ´51 No´lu DVD´de, Ergenekon´un Yargıtay üyelerinin neredeyse yarısını fişlediği tespit edildi. Yapılan incelemede, 91 Yargıtay üyesi hakkında siyasi görüşlerinden ailevi bilgilerine ve tuttukları futbol takımına kadar fişleme bilgisine rastlandı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Yargıtay´dan fişlenen üyelerin şikayetçi olup olmadığının bildirilmesini istedi. Yargıtay üyesi C.A.´nın dışında şikayetçi olan çıkmadı.
Çete mensuplarının teknik takibine takılan 10 savcı ve hakim
On hakim ve savcının Ergenekon operasyonu kapsamında mahkeme kararıyla dinlenen bazı çete mensuplarıyla yaptıkları konuşmalar sırasında dinlemeye takıldıkları ortaya çıktı. Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Osman Kaçmaz, YARSAV Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu ile İstanbul Basın savcısı Ali Çakır başta olmak üzere 10 yargı mensubunun mahkeme kararıyla dinlendiği öğrenildi. Ömer Faruk Eminağaoğlu ve Osman Kaçmaz dışında telefonları dinlenen diğer yargı mensupları şöyle: Ankara Cumhuriyet Savcısı Hakan Kılıçarslan, Ankara Hâkimi Mahmut Kaya, Bursa Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Kadir Ünal, Yalova Başsavcısı Hamdi Ünal Karabeyoğlu, Eskişehir Vergi Mahkemesi Üyesi Yılmaz Güven, Şişli Başsavcıvekili Mecit Ceylan, Bakırköy Savcısı Ali Çakır ve İstanbul Savcısı Murat Yiğit.
50 isim bulundu
Edinilen bilgilere göre, Ergenekon soruşturması kapsamında İşçi Partisi´nin Genel Merkezi´ndeki aramada 50´ye yakın hakim ve savcının telefon numaraları bulundu. Eski Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin, bu deliller kapsamında, ?Ergenekon soruşturmasının yargı boyutunun ortaya çıkarılması? için soruşturma izni verdi. Ergenekon Savcısı Zekeriya Öz´ün de bu dönemde aralarında Cumhuriyet Savcısı Murat Yiğit, hakim Hakkı Yalçınkaya ile Savcı Ali Çakır´ın da bulunduğu ve terör örgütüyle ilişkileri saptanan 56 hakim ve savcıya ilişkin bilgileri Adalet Bakanlığı Teftiş Kurulu´na gönderdiği öğrenildi.
Sistemli görüştüler
Bu kapsamda Adalet Bakanlığı tarafından görevlendirilen 2 müfettiş İstanbul Adliyesi´nde bir süre inceleme yaptı. İki ay süreyle sözkonusu hakim ve savcıların dosyalarını inceleyen, haklarındaki şikayetleri dinleyen müfettişlerin bir rapor hazırlayarak Adalet Bakanlığı´na sundukları belirlendi. Çetelerle dinlemeye takılan 56 yargı mensubunun isminin tespit edildiği ancak görevlendirilen 2 müfettişin yaptığı inceleme sonucunda sistemli ve düzenli olarak görüşen isimler üzerinde durduğu öğrenildi. Yargı mensuplarının Ergenekon operasyonu başta olmak üzere çetelere ilişkin bilgileri sızdırdıkları ve sanıkları yönlendirdikleri kuşkusunu yerinde bulan Adalet Bakanlığı Teftiş Kurulu 10 hakim ve savcının dinlenmesini uygun bulurken, 46 dinleme talebini ise geri çevirdi.
İşte o görüşmeler
Kısa bir süre önce emekliye ayrılan Bakırköy Adliyesi Savcısı Ali Çakır´ın Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Başkan Yardımcısı Ahmet Cinali ile yaptığı görüşme teknik takibe takılmıştı. Ergenekon sanığı Veli Küçük´ün de bir konuşmasında Mecit Ceylan´dan söz ettiği belirlenmişti. Basın davalarına bakan Şişli 2. Asliye Ceza Mahkemesi´nde görev yapan Hakim Hakkı Yalçınkaya´nın da Ergenekon sanığı Kemal Kerinçsiz ile yaptığı telefon görüşmesi dinlemeye takılmıştı. İstanbul Cumhuriyet Savcısı Murat Yiğit´in ise Ergenekon sanığı Adil Serdar Saçan´la yaptığı konuşmalar tespit edilmişti.
İlk işi savcılarla görüşmek oldu
İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Aykut Cengiz Engin, telefonunun dinlenildiği iddialarına ilişkin olarak dün sabah ilk olarak Ergenekon savcılarıyla görüştü. Engin, görüşmenin ardından yaptığı açıklamada ´Örgütlü suçlar birimindeki görevli başsavcı vekili arkadaşlarla görüştük. Onlardan bilgi aldım. Bu bilgiler ışığında esası için Adalet Bakanlığı´ndan bilgi talep edeceğim. Gelecek bilgilere göre yasaya, usule aykırılık görülüyorsa tabii ki yasal haklarımı kullanacağım´ dedi.
Teknik olarak mümkün değil
Telekomünikasyon İletişim Başkanı Fethi Şimşek Yargıtay´ın dinlendiği iddialarını kesin bir dille yalanladı. Yargıtay santralinin özelliğinden dolayı dinleme yapılamayacağını bildiren Şimşek, şunları söyledi: Yapılan incelemede, Yargıtay´a ait olduğu iddia edilen sabit telefonlardan biriyle ilgili olarak hiçbir dinleme işleminin yapılmadığı, diğer sabit telefon numarasıyla ilgili olarak, hakim kararı bulunmasına rağmen, kullanılan santralin özelliği nedeniyle, dinleme işleminin gerçekleştirilememiştir. Yargıtay´ın olduğu iddia edilen hiçbir dinleme yapılmamıştır. ( Yenişafak)
Eminağaoğlu´nun dinlenmesi için Yargıtay iznine gerek yok
Dinleme iddialarıyla ilgili ortaya çıkan bilgilere göre Yargıtay santrali değil, YARSAV Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu´nun Yargıtay santraline bağlı telefonu dinlenmiş. Hakim ve üç uzmanın hazırladığı rapordaki telefon numarasının karşısında Yargıtay Birinci Başkanlığı yazdığı için Yargıtay santrali dinlendi iddiası ortaya atıldı. Eminağaoğlu Yargıtay Cumhuriyet Savcısı. Telefonun dinlenebilmesi için Yargıtay Başkanlar Kurulu´nun izni gerek iddiası da geçerli değil. Çünkü Yargıtay Kanunu´nun 46´ncı maddesine göre Yargıtay savcıları için Başkanlar Kurulu´nun izni gerekmiyor. ( Zaman)
TİB dinleme bilgilerini NTV´ye kim sızdırdı?
Ergenekon soruşturmasıyla ilgili olabilecek çok gizli dinleme bilgilerinin Ankara Hakimi Hayri Keskin tarafından medyaya sızdırıldığı iddia ediliyor. TİB´deki gizli dinlemelerin mahkeme kararıyla yapılmaması olasılığının kesinlikle olmadığı, böyle bir şey olduysa bile bu son tartışmalarla bunun zaten ortaya çıkacağı, ancak mahkeme kararlarına dayanan bilgilerin deşifresinin de suç olduğu bildiriliyor. Her ne kadar Ergenekon savcılarınca değil Adalet Bakanlığı müfettişlerince de yapılıyor olsa bazı hakim ve savcıların 2008´den beri dinlenmesinin Ergenekon kapsamında olduğu Adalet Bakanlığı´nca açıklanmıştı. Bu gizli dinleme bilgileri henüz soruşturma safhasında ve iddianameye bile yansıtılmış değil. Bu bilgilerin deşifre edilmesiyle Ergenekon soruşturması zarar görebilir. İşte güya Yarsav başkanı Eminağaoğlu´nun Ergenekon kapsamında yasadışı şekilde dinlenip dinlenmediğini ortaya çıkartmak amacıyla Sincan Hakimi Osman Kaçmaz eliyle organize edilen Kontr-Ergenekon operasyonu, Yarsav başkanı için yasadışı dinleme yapılmadığının anlaşılmasıyla resmi olarak bitmesi gerekirken bitmedi. Baskında bir kısmı ele geçirilebilen bilgiler tahmin edildiği gibi medyaya servis edilmeye başlandı.
TİB baskınının amacı dinlenen hakim ve savcıların isimlerini deşifre etmekti, Yarsav bahane oldu
Osman Kaçmaz´ın Okyanus çetesine bilgi sızdıran savcı arkadaşını dinlendiği konusunda uyardığı ortaya çıkmıştı. Kaçmaz´ın bu muhbirliği belgelendi, hakkında dava açılarak hakimlikten ihracı istendi. İşte bu örneğin de gayet güzel gösterdiği gibi TİB baskınında asıl amacın Yarsav başkanının dinlenip dinlenmediğini tespit değil, Ergenekon kapsamında dinlendiği ileri sürülen çok sayıda hakim ve savcının adının ortaya çıkarılıp kendilerinin uyarılması olduğu iddia edilmişti. Bu iddiayı doğrulayan ilk gelişmeler, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Engin ile Yargıtay´ın telefonlarının yasadışı şekilde dinlendiği iddialarının NTV´de haber olarak yeralması oldu. Yasal gizli bilgilerin deşifre edilmesinde rol alan Sincan Hakimi Osman Kaçmaz, Yarsav Başkanı Ömerfaruk Eminağaoğlu, Ankara Hakimi Hayri Keskin ve onun tayin ettiği bilirkişilerin ´örgütlü´ suç işlediğine dikkat çekiliyor. İddialara göre TİB baskınıyla amaçlanan zaten Ergenekon soruşturmasını bir şekilde durdurmak, hiç olmazsa olmazsa yavaşlatmak ve kamuoyunda soruşturmaya karşı kafa karışıklığı oluşturmaktı.
Başsavcı Engin: Odamda böcek olup olmadığını kontrol ettirmedim. Gerek duymuyorum
Yargı mensupları suç işleme olasılığı olmayan melekler olmadığına göre herhangi bir dinleme yapılmasından rahatsız olmamalılar. Devletin işleyişinin kesintiye uğramaması, şaibelerin oluşmaması için en çok yargının hassas olması gerekirken şimdi tam tersini yaşıyoruz. Tıpkı Türkan Saylan´ın Ergenekon soruşturmasında adının geçmesinde olduğu gibi birileri bir bardak suda fırtına koparmaya ve Ergenekon soruşturması hakkında şüphe uyandırmaya çalışıyor. Dervişin fikri neyse zikri de odur misali karanlık işlerle ilgisi olmayanlar için, Sincan hakimi gibi gizli işler çevirirken yakalanmamak amacıyla jammer kullanmayanlar için, çete sanıklarıyla görüşen savcı arkadaşını dinlendiği konusunda uyarmayanlar hakim ve savcılar için İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Engin´in sözleri örnek olmalı: Odamda böcek olup olmadığını kontrol ettirmedim. Buna gerek duymuyorum.
Gladio Davası´na bakan İtalyan Savcı: Bizdeki Ergenekon´u soruştururken en büyük engellemeyi yargı mensuplarından gördüm
İtalya´nın siyasi ve toplumsal istikrara kavuşmasında tarihi rol oynayan Gladio davasının ünlü savcısı Felice Casson, on yıl süren Gladio soruşturması sırasında en büyük engellemeyi yargı mensuplarından gördüğünü vurgulamıştı. 26 yaşında olduğundan ´tecrübesiz´ diye davayı elinden almak için büyük gayret sarf edildiğini belirtirken, şu tespitte bulunuyor: Başka bir mahkemeye tayinimi çıkarıp davayı engellemek istediler. Operasyonlar üst düzey yetkililere uzanınca, ´devlete hizmet etmiş kişilere bu nasıl yapılır?´ diye kıyamet koptu. Fakat sonunda generaller ve üst düzey görevliler suçlu bulunarak mahkum oldu. Dava boyunca İtalyan kamuoyunun adeta ikiye bölündüğünü belirten Felice Casson, ordunun olayın dışında kaldığını ve müdahil olmadığının altını çizmişti.
Siz de bir yargıçtınız, bu süreçte ne gibi zorluklarla karşılaştınız?
Soruşturmanın başında sorgu yargıcıydım, daha sonra cumhuriyet savcısı oldum. Büyük bir baskı hissettim. Başlangıçta, yüksek yargı mensuplarıyla sorun yaşadım. Bana, soruşturmayı bırakmamı, yapılacak bir şey olmadığını söylüyorlardı. Bu durum, görevimin ilk iki yılında büyük sıkıntı verdi. Başlarda, soruşturmanın önündeki en büyük engel, yüksek yargı mensuplarından kaynaklanan problemlerdi. Sorun, yargının içindendi. Fakat, devam ettim. Sonunda, beni göndermeyi denediler. Bir ara, Venedik´ten alınıp başka bir yere tayinim istendi. Çünkü, bazı konularla ilgili soruşturma yapılması istenmiyordu. Ama İtalya´da Hakimler ve Savcılar Yüksek Konseyi var. Konsey, müdahale etti ve soruşturmaların çok mükemmel gittiğini açıkladı. Problem kalktı ve gizli servisler, generaller ve aşırı sağ terörizmi üzerinde araştırma yapmaya devam edebildim. Hakim ve Savcılar Yüksek Konseyi, beni destekledi. Bu sayede soruşturmaya devam edebildim ve beni başka bir mahkemeye tayin ettirmek isteyenler kaybetti. Sizi kim Venedik´ten göndermek istedi? Venedik İstinaf Mahkemesi başkanı. Bölgenin en üst düzey yargıcı bana karşıydı. Venedik´in genel savcısı da.
Abdullah Harun
(13 Kasım 2009, 09:50)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
Haklarından 2008´de soruşturma başlatılan hakim ve savcılar manşetlerimiz
Sincan hakimi Kaçmaz´ın skandal ´tüm gizli dinlemeleri inceleme´ kararı
TİB baskınıyla gizli Ergenekon dinlemelerinin ele geçirilmesi manşetlerimiz
Sincan hakimi Osman Kaçmaz için başlatılan soruşturma haberlerimiz
Osman Kaçmaz´la ilgili manşetlerimiz
Paksüt & Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı´nın Ergenekon belgelerini ele geçirme baskını
Ergenekon soruşturmasını/davasını akamete uğratma girişimleri
Kontrgerilla´nın yargıdaki örgütlenmesi