Terör Örgütü FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişiminde İstanbul'daki eylemleri planladıkları iddia edilen 6'sı general 9'u firari 24 sanığın yargılandığı davaya devam edildi.
27.08.2017 19:08 Terör Örgütü FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişiminde İstanbul'daki eylemleri planladıkları iddia edilen 6'sı general 9'u firari 24 sanığın yargılandığı davaya devam edildi.
21.08.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Terör Örgütü FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişiminde İstanbul'daki eylemleri planladıkları iddia edilen 6'sı general 9'u firari 24 sanığın yargılandığı davanın 5. duruşması başladı. Silivri Ceza İnfaz Kurumları Kampüsünün karşısında bulunan binada İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından görülen duruşmaya 15 tutuklu sanık ile taraf avukatları hazır bulundu. Duruşma mahkemeye ulaşan evrakların okunmasıyla devam etti.
Duruşmada, müdahillik talepleri ele alındı.
Talepleri karara bağlayan mahkeme heyeti, bazı şehit yakınları ile gazilerin yanı sıra Milli Savunma Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı ve İstanbul Büyükşehir Belediyesinin suçtan doğrudan zarar görmesi nedeniyle müdahillik taleplerinin kabulüne karar verdi.
Mahkeme, İstanbul Ticaret Odası, TÜRSAB, Hukukçu Kadınlar Derneği ve Halk Özel Harekat Derneğinin ise davaya katılma talebini kabul etmedi.
Duruşma, tutuklu sanık Ahmet Gümüş'ün savunmasının alınmasıyla sürüyor.
Bu arada, Gümüş'ün savunmasının alınması sırasında izleyicilerin oturduğu bölümdeki bazı kişiler tepki gösterdi. Mahkeme başkanı da duruşma düzenini bozmamaları konusunda izleyicileri uyardı.
Tepkisini sürdüren bir izleyici, mahkeme başkanının talimatıyla jandarma görevlilerince duruşma salonundan çıkarıldı.
AHMET GÜMÜŞ
FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişiminde İstanbul'daki eylemleri planladıkları iddia edilen 24 sanığın yargılandığı davada dönemin İstanbul Hava Harp Okulu Dekanı tutuklu sanık Kurmay Albay Ahmet Gümüş savunmasını yaptı. Sanık Gümüş, "Hava Harp Okulu'ndaki darbe toplantısına katılmadım. 'Yurtta Sulh' Whatsapp grubuna numaramın eklenmesiyle darbeye iştirak ettiğim iddiasını kabul etmiyorum. Gruba eklenmem bilgim, ilgim, iradem ve insiyatifim dışındadır. 15 Temmuz'da telefonum yanımda değildi, internetim de kapalıydı. Yazışmalara katılmadım. Bana ulaşmayan mesajlar yüzünden yargılanmamam, beraat etmem gerekiyor" şeklinde savunma yaptı, Gümüş'ün savunmasına iki izleyici de bağırarak tepki gösterdi.
Gümüş, "Tüm şehitlere Allah'tan rahmet, yakınlarına da başsağlığı diliyorum" diyerek savunmasına başladı. Sanık Gümüş'ün bu sözlerine tepki gösteren bir izleyici, duruşma salonundan çıkarıldı. Mahkeme Başkanı da duruşma düzenini bozanı salondan çıkaracağını hatırlattı.
Sanık Gümüş, Hava Harp Okulu'nda eğitimci, akademisyen olduğunu, kalemiyle para kazandığını belirterek şunları söyledi:
"Hava Harp okulu'ndaki darbe toplantısına katılmadım, darbe eylemiyle ilgili toplantıdan haberdar değilim. 14-15 Temmuz'da rutin dışı eylemim olmamıştır. Darbenin hazırlığında yer almadım. Darbeyle suçlanmam yersizdir. Darbeyle ilgili telefon görüşmesi yapmadım. 'Yurtta Sulh' Whatsapp Grubuna numaramın eklenmesiyle darbeye iştirak ettiğim iddiasını kabul etmiyorum. Gruba eklenmem bilgim, ilgim, iradem ve insiyatifim dışındadır. Tek taraflı bir işlemdir. Beni grubu ekleyen Mehmet Murat Çelebioğlu'nu da tanımıyorum. Telefona ne şekilde eklendiğimi de bilmiyorum. 15 Temmuz'da telefonum yanımda değildi, internetim de kapalıydı. Yazışmalara katılmadım. Bana ulaşmayan mesajlar yüzünden yargılanmamam, beraat etmem gerekiyor."
15 Temmuz Darbe girişimi gecesi hava unsurları konusunda eski Hava Harp Okulu Komutanı Tuğgeneral Fethi Alpay'a yardım ettiği iddiasını da reddeden sanık Ahmet Gümüş, "Bu iddianameyi askeri savcı hazırlasaydı ne ben ne de Fethi Alpay burada sanık olmazdık. Okulda gerekli telsiz cihazlar yoktur. Pilotlara emir vermemiz mümkün değildir. Hava araçlarını kullananlar da ifadelerin de benim adımı zikretmemişlerdir" diyerek, darbe girişiminin ardından Ayvalık'a kaçtığı iddialarını da kabul etmedi.
MAHKEME BAŞKANI : HERKESİN AĞZINA BANT BAĞLAYAMAM
Bir kadın izleyici de "Eşimi öldürdünüz, 'Ben yapmadım, orada yoktum' diyorsunuz" diyerek sanık Gümüş'e tepki gösterdi. Tepki gösteren kadın duruşma salondan ayrılırken, sanık Ahmet Gümüş de "Hakaretler devam ederse, bu şartlar altında savunmama devam edemeyeceğim" dedi. Mahkeme Başkanı da "Herkesin ağzına bant bağlayamam" dedi ve izleyicilerin duruşma düzenini bozmaması konusunda tekrar uyardı. Bir müşteki avukatının "Fetullah Gülen'i tanıyor musunuz?" sorusuna sanık Gümüş, "Sizin kadar tanıyorum" şeklindeki cevabı duruşmada tartışmalara neden oldu. Mahkeme Başkanı da "Soruya soruyla cevap vermeyin, susma hakkınızı kullanabilirsiniz, size haklarınızı ifadenize başlamadan önce hatırlatmıştım" diyerek sanık Gümüş'ü uyardı. Bir Avukatın, "Amerika'ya gittiniz mi, en son ne zaman gittiniz?" şeklindeki sorusuna da sanık Gümüş, cevap vermek istemediğini söyledi.
Gümüş'ün çapraz sorgusuyla devam eden duruşmada Ahmet Gümüş'ün savunması tamamlandı.
Silivri Ceza ve İnfaz Kurumları Yerleşkesi karşındaki binada bulunan büyük salonda İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nce yapılan duruşmada, olay tarihinde Kurmay Albay rütbesiyle Hava Harp Okulu Dekanı olarak görev yapan ve darbeci askeri kanat tarafından hazırlanan sözde atama listesine göre, mevcut görevinin devamının yanında "İş Bankası Genel Müdürü" olarak atanan Ahmet Gümüş savunma yaptı.
Mahkeme başkanının uyarısı üzerine sükunetin sağlanmasının ardından savunmasına devam eden Gümüş, ne 15 Temmuz'da ne de öncesinde darbeyle alakalı herhangi bir toplantıya katılmadığını öne sürdü.
Sözde atama listesinde "İş Bankası Genel Müdürü" olarak isminin yer almasının kendisine yönelik bir kumpas olduğunu iddia eden Gümüş, atama listesinde başka görev verildiği halde tutuklu olmayan isimlerin de bulunduğunu savundu.
Gümüş, alıkonulan generallerin ifadelerine göre de kendisinin darbe girişimi ile bir ilgisinin olmadığının ortaya çıktığını ileri sürerek, darbe girişimini saat 22.00 civarında televizyonlardan öğrendiği iddiasında bulundu.
Sanık Gümüş, bazı personelin hakkındaki ifadelerinden dolayı suçlandığını ifade ederek, darbe girişimi öncesi yapılan toplantıya katılmadığını, katıldığına dair herhangi bir açık tespitin olmadığını öne sürdü.
"33 telefon görüşmesi normal"
Gümüş, darbe girişimi öncesi ve sırasında hiç kimseyle darbe ile alakalı görüşme yapmadığını, tutuklu sanıklardan eski Hava Harp Okulu Komutanı Fethi Alpay'ı okul komutanı olduğu için 33 kere arayıp konuşmasının normal olduğunu iddia etti.
Gümüş, "Yurtta Sulh Konseyi" isimli WhatsApp grubuna bilgisi dışında eklendiğini, grubu kuran firari sanıklardan Mehmet Murat Çelebioğlu'nu da tanımadığını öne sürerek, "O gece internetim de kapalıydı, kimseyle irtibatım olmadı. Darbe toplantısına katılan bir insan o gece interneti kapalı tutar mı? Darbe girişimiyle alakalı kimseyle konuşmadım. O grupta olan kimseyi aramadım." diye konuştu.
Tutuklu sanıklardan Fethi Alpay ile darbe faaliyetlerinin hava unsurlarını komuta, takip ve kontrol ettiği iddialarını reddeden Gümüş, böyle bir yetkisinin olmadığını ifade etti.
Gümüş, Fethi Alpay'la makam odasındayken içeri kar maskeli MAK ekibinin geldiğini belirterek, "Beni odadan dışarı çıkardıktan bir süre sonra Fethi Alpay'la dışarı çıkmışlar." dedi.
"Firar etmedim, amacım erişilmez olmaktı"
Firar ettiği iddiasını kabul etmeyen sanık Ahmet Gümüş, "16 Temmuz'da gece yaşananlar, Akıncı Üssü'nde olanları öğrenmeye başladım. Genelkurmay Başkanı alıkonulmuştu, TSK emir komutası işlemez hale gelmişti, okul komutanın görevinde olmadığı bir durumda şahsımın ve personelin böyle bir olayın içine çekilme ve sürüklenme ihtimalini yok etmek için bana ulaşılmasını engellemek için dışarıda olmayı tercih ettim." ifadelerini kullandı.
Gümüş, mekan değişikliği yaparak zaman kazanmak istediğini öne sürerek, şunları söyledi:
"Firar etmedim, amacım erişilmez olmaktı. İstem dışı okulun bir şeyin içine sürüklenmek istemenin önüne geçmek istedim. Niyetim, hem dinlenmek hem de sağlıklı düşünme ortamı üretmekti. Balıkesir'e Murat Karakuş, ailesini yanlarına bırakmak akşam da benim otobüsle geri dönmemi önerdi. Başka da bir seçeneğim yoktu. Yol boyunca birkaç kontrol noktasından askeri kimliğimizi gösterip geçtikten sonra Ayvalık'a ulaştık, burada gözaltına alındık. Gözaltına alındığımızda bize firari muamelesi yapılmadı, atama listesi gerekçe gösterildi."
- "Eşimi öldürdünüz"
Bu sırada müşteki tarafında oturan şehit Mustafa Cambaz'ın eşi, "Eşimi öldürdünüz, 'ben yapmadım, orada yoktum' diyorsunuz, kimliksiz, kişiliksiz, karaktersiz insanlar" diyerek, sanığa tepki gösterdi.
Savunmasının ardından çapraz sorgusuna geçilen sanık Ahmet Gümüş, Mahkeme Heyeti Başkanı Cem Karaca'nın dava sanıklarından Murat Yanık, Mehmet Murat Çelebioğlu ve Uzay Şahin'i tanıyıp tanımadığı sorusuna, "tanımıyorum" şeklinde cevap verdi.
Kendisinin bu kişileri aramadığını, söz konusu sanıklarca aranmış olabileceğini söyleyen Gümüş, HTS kayıtları incelendiğinde bunun ortaya çıkacağını belirtti.
Mahkeme Başkanı Karaca'nın "Atama listesinde adınız İş Bankası Genel Müdürü olarak geçiyor. Size olan bu güven neyden kaynaklanıyor. Yapılacak faaliyete sizin de katılacağınıza olan güven neyden kaynaklanıyor?" sorusuna, sanık Gümüş, "Ben uluslararası havacılık üzerine uzmanlaştım. Beni bilen biri, atama listesinde ekonomi ile ilgili bir bölüme yazmaz." yanıtını verdi.
"Beni, Akın Öztürk atadı"
Gümüş, bazı müşteki avukatlarının "Okulda dekan olarak görev yapıyorsunuz, çok önemli bir konumdasınız, FETÖ yöneticisi olsaydınız sizin bulunduğunuz Hava Harp Okulu dekanlığı konumuna kimi atardınız?" sorusuna, "sorunun yorum içerdiği" iddiasıyla cevap vermedi.
Bunun üzerine araya giren Mahkeme Başkanı Cem Karaca'nın "Sizi oraya kim atadı?" sorusu üzerine, Gümüş, "O dönem Hava Harp Okulu Komutanı olan Akın Öztürk atadı." yanıtını verdi.
- "Fetullah Gülen'i tanıyor musun?" sorusuna cevap vermedi
Sanık Gümüş, "Fetullah Gülen'i tanıyor musunuz?" şeklindeki bir soruya, "Sizin kadar tanıyorum, buna cevap vermeyeceğim." demesi üzerine, müşteki avukatları sanığa tepki gösterdi.
Aynı avukatın, "Savunmanızda 13 yaşından beri TSK içinde olduğunuzu söylüyorsunuz. Görevde bulunduğunuz sürede, cemaatten hiç baskı aldınız mı?" sorusu üzerine Gümüş, "TSK'yı bu kadar küçük görüyorsunuz." ifadesini kullandı.
Buna tepki gösteren Mahkeme Başkanı Karaca, "Sorulara soruyla cevap vererek tahrik etmeyin, karşı taraf da bu durumda sesini yükseltiyor. Siz tahrik ediyorsunuz." diye konuştu.
Başka bir sanık avukatının ABD'ye kaç kez ve ne zaman gittiğini sorduğu sanık Gümüş, buna cevap vermek istemediğini söyledi.
Mahkeme başkanından sanığa, "İşi başka mecraya çekmeyin"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın avukatlarından Ahmet Özel'in, sanıklardan Murat Yanık'ın aleyhte verdiği ifadelerini hatırlatarak Yanık'ı tanıyıp tanımadığını sorması üzerine, Gümüş, bu sorunun Yanık'a sorulmasını istedi.
Özel'in buna tepki göstermesi üzerine sanık Gümüş, "Bana bağırmaya kimsenin hakkı yok. İlaçla burada savunma yapıyorum. Bu şartlar altında savunma yapamıyorum." dedi.
Mahkeme Başkanı Karaca da sanığı tekrar uyararak, "Kimsenin bağırdığı yok, sorulara cevap verip vermeme hakkınız var. Hakaret yok, işi başka mecraya çekmeyin. Murat Yanık, savunması alındığı sırada gerekirse ona sorulur." diye konuştu.
"Yalan söylemeyi adet haline getirmişler"
Daha sonra konuşmasını sürdüren avukat Ahmet Özel, "İki hain, Balıkesir'de yakalanıyor. Birçok darbe davası izliyorum. FETÖ sanıklarının tamamı, külliyen inkar eden bir pozisyonda yalan söylemeyi adet haline getirmiş, tekrar sanığın kulağına sokmak için bir daha dosya kapsamındaki delilerle sabit olduğu üzere darbe girişimine yönelik hazırlık kapsamında olay tarihine Hava Harp Okulunda yapan toplantıya katılan ve burada yargılanan sanıkların isimlerini sayarak tekrar söylüyorum, bu toplantıya katılırken kendin bağlı olduğun sıralı amirlerin, ordu komutanı veya kuvvet komutanına bilgi verdin mi vermedin mi?" diye sordu.
Sanık Gümüş soruya, "Bağlı bulunduğum komutan Fethi Alpay'dır. Kendisi savunmasında benim de bu toplantıda olmadığını söylemiştir." yanıtını verdi.
- "Baskı yok, sorular soruluyor"
Özel'in bir sorusuna sanığın tekrar, "Baskı yapılıyor, bu psikolojiyle savunma yapamıyorum" demesi üzerine araya giren Mahkeme Başkanı Karaca, sanığa tepki göstererek, şunları kaydetti:
"Burası darbe faaliyetinin yargılandığı bir salon, burada her zaman darbe girişimi yargılanmıyor. Bu tarihi bir yargılama, soruları istediğiniz şekilde ambalajlamayın, 3 kez ağırlaştırılmış müebbetle yargılanıyorsunuz, aynı zamanda örgüt yöneticisi olmakla suçlanıyorsunuz. Her suçlamaya 'kendimi baskı altında hissediyorum' demeyin. Baskı yok, sorular soruluyor. Sorular peşin kabul, önyargılı olabilir, heyetin önyargılı olmaması önemli. 'Ben baskı altındayım, şöyleyim, böyleyim' demeyin, böyle bir baskı yok."
Gümüş'ün savunmasını tamamlamasının ardından, mahkeme heyeti duruşmayı yarına erteledi.
22.08.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz'daki darbe girişimine ilişkin İstanbul'daki "ana darbe davası"nda aralarında FETÖ elebaşı Fetullah Gülen, 6 general ve 17 subayın bulunduğu, 9'u firari 15'i tutuklu 24 sanığın yargılandığı davanın altıncı duruşması başladı.
Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi karşında yapılan binadaki büyük salonda İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nce görülen duruşmaya, 15 tutuklu sanık ile avukatları katıldı.
Duruşmada, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile olayda şehit olan 89 kişinin yakınlarının yanı sıra "suçtan zarar gören" kurum ve kuruluşlar adına avukatlar da hazır bulundu.
ÖZKAN AYDOĞDU
Duruşmada, tutuklu sanıklardan eski Tuğgeneral Özkan Aydoğdu, savunma yaptı.
İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesince, Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi karşındaki binada görülen duruşmada söz alan tutuklu sanık eski tuğgeneral Özkan Aydoğdu, gözaltına alındığı zaman emniyette kötü muamele gördüğünü öne sürerek, savunmasına başladı.
Darbe girişimi sırasında Maltepe 2. Zırhlı Tugay Komutanı olarak görev yapan ve darbeci kanadın oluşturduğu "sözde atama listesi"nde "İstanbul Sıkıyönetim Komutan Yardımcısı" görevine getirilmesi planlanan Aydoğdu, FETÖ ile iltisakının bulunmadığını ileri sürerek, yakalandığı sırada üzerinde çıkan 1 doları görmediğini, çıksa dahi ne anlama geldiğini bilmediğini savundu.
Aydoğdu, temmuzun ilk haftasında Maltepe 2. Zırhlı Tugay Komutanlığında takım komutanlarına cephanedeki mühimmatları sayma emrini verdiğini belirterek, bunun darbe girişimi niyetini taşımadığını ve rutin bir işlem olduğunu iddia etti.
Sanık Aydoğdu'nun mühimmat sayma işlemini "amelelik" olarak niteleyerek 15 Temmuz öncesinde gittiği kafelerin isimlerini ve yediği yemekleri anlatması üzerine araya giren Mahkeme Heyeti Başkanı Cem Karaca, "Tabii 15 Temmuz öncesi yaptıklarınızı anlatacaksınız ama ne yediğiniz, içtiğinizin davayla alakası yok. Bu konularda teferruata girmenize gerek yok." uyarısında bulundu.
Daha sonra savunmasına devam eden Aydoğdu, darbe girişiminden bir hafta önce firari sanık eski albay Uzay Şahin ile tutuklu sanık eski binbaşı Murat Yanık'ın kendisini ziyaret ettiğini ve bu görüşmede darbe girişimiyle ilgili konuşmanın geçmediğini söyledi.
Firari sanık Uzay Şahin'le daha önce de görev gereği Gaziantep ve Kahramanmaraş'ta görüştüğünü dile getiren Özkan, "14 Temmuz'da, Uzay Şahin ile eski Kara Kuvvetleri Komutanlığı Proje Şube Müdürü Kurmay Albay Muzaffer Düzenli görevli bulunduğum tugaya geldiler. Burada İstanbul genelinde terör faaliyetlerin beklendiğini ve bu kapsamda birliğimin emniyet güçlerine yardımda görevlendirilebileceğini söylediler. Mesai saati içinde başlayan bu görüşme gece yarısına kadar sürdü. Uzay Şahin ve Muzaffer Düzenli, birliklerin görevlendirilmesi konusunda yazılı emrin gönderileceğini ve emirlerin sözlü olarak da tebliğ edileceğini bana söylediler. Ülkede artan terör olayları ve ülkede zedelenen güven ortamı dolayısıyla bu konuyu sorgulamadım." ifadelerini kullandı.
Tuğgeneral, Albay'dan emir almış
Eski Tuğgeneral Aydoğdu, 15 Temmuz akşamı mesaiden ayrıldıktan sonra tugay komutan yardımcısının kendisini arayarak sözde "Sıkıyönetim Direktifi"ni ilettiğini öne sürerek, kendisinin de bunun üzerine bütün birlik komutanlarının göreve çağrılması emrini verdiğini anlattı.
Söz konusu sıkıyönetim emrini okuduğunu belirten Aydoğdu, savunmasına şöyle devam etti:
"Evet… Emirde 'Sıkıyönetim Direktifi' yazıyordu. Şaşırdım… Anlam veremedim. Sıkıyönetim emrini ilk defa görüyordum. Emrin hukuki sorumluluğunu soracağım bir personelim yoktu. Danışacağım, arayacağım biri de yoktu. Kara Kuvvetleri Komutanlığından bir albay askeri hattan aradı. Emri alıp almadığımızı sordu. Emrin geldiğini söyledim. 'Size verilen emir doğrultusunda gerekli tedbirleri alın' dedi. Verilen emri sorgulamadım. Birlik komutanlarını rastgele görevlendirdim. Bu sırada saat 21.30 civarında Albay Uzay Şahin ile Binbaşı Murat Yanık'ın birliğime geldiğini öğrendim. Uzay Şahin, askeri hattan görüşmek isteğini ve bağlı bulunduğu komutanlığı arayacağını söyledi. Sürekli telefonuyla görüşüyordu. Keşke izin vermeseydim. İlerleyen saatlerde Harp Akademileri Komutanlığından geldiğini söyleyen bazı subaylar oldu. Sivil giyimliydiler. Onlara birliği terk etmelerini söyledim."
İddianamede, "Darbe girişiminin başlamasıyla birlikte Tuğgeneral Özkan Aydoğdu, emrindeki astsubay Murat Akkaya vasıtasıyla Kurmay Albay Uzay Şahin'in İstanbul emniyet müdür yardımcılarını aramasını sağladığı, Şahin'in de emniyet müdürlerini arayarak kendisini sözde sıkıyönetim komutanı olarak tanıttığı ve sıkıyönetimin ilan edildiğini, Türk Silahlı Kuvvetlerinin yönetime el koyduğunu, bütün emniyet personelinin emirlere itaat etmeleri gerektiğini söylediği" bilgisine yer verilmişti.
"Dinlemiyorlarsa yapacak bir şey yok"
Tutuklu sanık Özkan Aydoğdu, Sabiha Gökçen Havalimanının çevre güvenliğini sağlamak amacıyla birliğindeki zırhı araçları yolladığını ifade etti.
"Tugayımdaki birlikler hazır oldukça çıkıyordu." diyen Özkan, Sabiha Gökçen Havalimanına giden birliklerin koordinesini tutuklu sanık Yarbay Şakir Çınar'ın yaptığını söyledi.
Çınar'la telefon ve telsizle irtibat kurduğunu anlatan Özkan, savunmasında şu ifadeleri kullandı:
"Çınar, beni arayarak askeri araçların protesto edildiğini ve ilerleyemediklerini iletti. Ben de kendisine, halkı uyarması gerektiğini söyledim. Eğer dinlemiyorlarsa yapacak bir şey yok. Sonra 2. Tank Tabur Komutanı Yarbay İrfan Arat'la görüştüm. O da benzer durumla karşılaştığını söyledi. Güvenliğini sağlamak amacıyla görevlendirdiğim personelin aslında darbe girişimine karıştığını öğrenmiş oldum. İrfan'ı aradım, 'Ben teslim oluyorum, sen de teslim ol' dedim. İrademiz dışında, terör bahanesiyle bu işe karıştırıldık. Suç neyse cezasına razıyım diyerek eşimi aradım ve bilgi verdim. Saat 05.00 gibi de emniyete teslim oldum."
Asker olduğunu ve verilen emirlere itaat ettiğini öne süren Aydoğdu, 32 yıllık askerlik hayatında üstlerin verdiği emirleri sorgulamadığını ve komutanlarına güvendiğini ifade etti.
Aydoğdu, terör örgütü FETÖ/PDY'nin gizli haberleşme programı 'Bylock' programını kullanmadığını, örgüte himmet adı altında para vermediğini, eşi ve çocuklarının cemaatle bir bağlantısının olmadığını belirtti. Cemaatten uzak bir yaşam sürerken darbe girişiminin ardından hain olarak suçlanmasını aklının almadığını söyleyen sanık Aydoğdu, "FETÖ ile irtibatım yoktur, olamazda. Ben devletime, vatanıma ettiğim yeminle sadakatle hizmet ettim" dedi.
Sanık Aydoğdu, "15 Temmuz akşamı mesaiden ayrıldıktan sonra tugay komutan yardımcısı beni arayarak görmem gereken bir evrak olduğunu söyledi. Ben de tugaya saat 21.00 gibi geri döndüm. Odama geçtim. Söz konusu evrakta 'Sıkıyönetim' ifadesi geçiyordu. Şaşırdım, anlam veremedim. Sıkıyönetim emrini ilk defa görüyordum. Emrin hukuki sorumluluğunu soracağım bir hukukçu personelim o an yoktu. Genelkurmay Başkanlığı'ndan gelen bir emir. Emir üzerinde araştırma imkanı bulamadım. Kafam karıştı, emri denetleyemedim. Televizyonda jandarmanın güvenlik gerekçesiyle köprüde ulaşımı kestiğini izledim. İl Jandarma Alay Komutanı'nı aradım ama ulaşamadım. Saat 22.50'de nizamiyeden hazır olan araçlar çıkış yapmaya başladı.Birliklerin ne yaptıkların konusunda bilgi gelmiyordu, irtibat kesilmişti. Televizyon izlemediğim için Cumhurbaşkanı ve Başbakan'ın açıklamalarını izleyemedim" dedi.
Sabiha Gökçen Havalimanı'na giden birliklerin koordinesinden sorumlu yarbayın kendisini aradığını anlatan sanık Aydoğdu "Yarbay, askeri araçların protesto edildiğini ve ilerleyemediklerini iletti. Ben de kendisine, halkı uyarmasını, ateş açılmamasını söyledim. 'Tankın içinde bekleyin' dedim. Güvenliği sağlamak amacıyla görevlendirdiğim personelin aslında darbe girişimine karıştığını öğrenmiş oldum. Darbe girişimi olduğunu anladığımda saat 02.00'dı" ifadelerini kullandı.
"Ben ve silah arkadaşlarım irademiz dışında hain darbe girişimine karıştırılmışız, aldatılmışız" diyen sanık Aydoğdu sabah saat 05.00'de güneş aydınlanınca polislere teslim olduğunu söyledi. 32 yıldır askerlik hayatı olduğunu belirten ve askerlikte 'Emir' konusunun ne anlama geldiğini de ayrıntılı olarak anlatan sanık Aydoğdu, "Gelen emre itimat ettik, itaat ettik" ifadelerini kullandı.
Duruşmada, dönemin Maltepe 2. Zırhlı Tugay Komutanı tutuklu sanık eski tuğgeneral Özkan Aydoğdu savunmasını tamamladı.
Aydoğdu, sözde "Sıkıyönetim Direktifi" emrinin doğuracağı hukuki sonucu bilmediğini ve bunu danışacağı bir personelinin de olmadığını öne sürdü.
Bunun üzerine araya giren Mahkeme Başkanı Cem Karaca, "Anayasal metinler basit yazılmış sözleşmelerdir. Sıkıyönetim emri, Anayasamızda belirtilmiştir. Bunun için üst düzey hukuk bilgisine ihtiyaç yok ki. Sıkıyönetim emrinin ne anlama geldiğini düşünemediniz mi? Bu durumu anlamanız için kaç kere sıkıyönetim direktifi almanız gerekiyor?" dedi.
Savunmasının ardından çapraz sorgusuna geçilen Aydoğdu ile Mahkeme Heyeti Başkanı Karaca arasında şu diyalog geçti:
Karaca: "Savunmanızda 'Sıkıyönetim Direktifi'ni aldığınızı, okuduğunuzu ve bunun hukuki sonucunu bilmediğinizi söylediniz. Bununla neyi kastediyorsunuz?"
Aydoğdu: "Emri görünce şaşırdım. Yapacağım bir şey yoktu. Hayatımda ilk defa sıkı yönetim emri görüyordum."
Karaca: "Bu durumu anlamanız için kaç kere sıkıyönetim direktifi almanız gerekiyor? 3. Kolordu Komutanı Erdal Öztürk, sözde sıkıyönetim direktifini gördüğünde hemen birliğini arayarak askerleri kışlalarına girmesi konusunda emir veriyor. Siz ne yaptınız bu durumda?"
Aydoğdu: "Keşke, Erdal Paşa kadar tecrübem olsaydı."
Karaca: "Siz de generalsiniz. 26 yıllık askersiniz. Bu tecrübe az mı?"
Aydoğdu: "Demek ki yeterli değilmiş."
Karaca: "Askeri birliklerin kışla dışına çıkmak için idari mülki amirden yani valilerden izin alması gerekiyor. Kiminle irtibat kurdunuz?"
Aydoğdu: "Evet valilik izni gerekiyor ama aynı zamanda kolordu komutanlığının da işbirliği de yasada geçiyor."
Karaca: "Birlikleri kışla dışına çıkartırken neden üstlerinize bilgi vermediniz. Neyi saklıyordunuz?"
Aydoğdu: "Bir şey saklamadım. Bana gelen emrin onlara da gittiğini düşündüm. Komutanlarımın beni aramamasından dolayı bilgilerinin olduğunu düşündüm."
Karaca: "Savunmanızda İstanbul'daki terör eylemlerini söylediniz. Siz hiç terör gerekçesiyle İstanbul'da zırhlı birliklerin çıkarıldığını, kara yollarını kapattığını gördünüz mü?"
Aydoğdu: "Artan terör faaliyetleri kapsamında alınmış bir önlemdi."
Karaca: Biz sadece 28 Şubat'ta zırhlı birliklerin şehirlerde kışla dışına çıktığını gördük. O zaman bastırılan bir terör eylemi olmamıştı.
Karaca: "13 Temmuz'da Uzay Şahin sizinle görüşmüş. Genelkurmay Başkanının işin içinde olduğunu söylediği için mi, yoksa 'paralel yapı'dan aldığınız emirle, onların verdiği motivasyonla mı bu girişime kalkıştınız?"
Aydoğdu: "Hiçbir saikle hareket etmedim. Tamamen askeri hiyerarşi içinde gerçekleşen faaliyetti."
Karaca: "Sizi neden "Yurtta Sulh Biziz" WhatsApp grubuna eklemişler?"
Aydoğdu: "Bilmiyorum, ekleyenlere sormak lazım. İnsanları"
Karaca: "Yakalasak soracağız."
Karaca: "Bu WhatsApp grubunda paylaşım yapmamışsınız. Mesaj atmamışsınız. 15 Temmuz akşamı Uzay Şahin ve Murat Yanık'ın sizin birliğinizde ve makam odanızda olmasından kaynaklanabilir mi? Zaten yazışmalar oradan yapıldı?"
Aydoğdu: "Ben o grubu sonradan gördüm. Herhangi bir şey yazmadım."
Karaca: "Peki birliğinize dışarıdan öğrenci bazı subaylar geliyor. Orası yol geçen hanı mı ki dışarıdan birileri gelip mühimmatları araçlara yükleyip birlik dışına çıkıyorlar?"
Aydoğdu: "Birliğime gelen subayları gördüm. Onlara birliğimi terk etmelerini söyledim. Çıkıp sonra tekrar girmişlerse benim suçum mu? Ne yapabilirim?"
Karaca: "Uzay Şahin, sizin odanızda ne arıyordu. Neden onu makam odanıza aldınız?"
Aydoğdu: "General adayı bir komutandı. Bunda bir beis görmedim."
Karaca: "Uzay Şahin sizin odanızda 11 emniyet müdür yardımcısını arıyor ve sözde 'Sıkıyönetim Direktifi'ni iletiyor. Ne diyeceksiniz?"
Aydoğdu: "Ben o sırada odamda değildim. Dışarıdaki birliklerimle ilgileniyordum."
Karaca: "Dışarıdaki birlikler' dediniz. Aklıma geldi. Şakir Çınar'la aranızda geçen telsiz konuşmasına ne diyeceksin?"
Aydoğdu: "Basın Geçin' meselesi… Ben o konuşmaları kabul etmiyorum. Şakir Çınar burada. Zannediyorum savunmasında anlatacaktır."
"Adil ve tarafsız yargılanıyorum"
Daha sonra sulh ceza hakimliği sorgusundaki ifadeleri okunan Aydoğdu, hakimlikte verdiği ifadeyi kabul etmediğini belirterek, "Yorgundum, yanlış ifadeler kurmuş olabilirim." dedi.
Savunmasına başladığı sırada adil yargılanmadığını öne süren Aydoğdu, daha sonra bu ifadesini, "Adil ve tarafsız yargılanıyorum. Buna diyecek bir şeyim yok. Sadece avukatımdan hukuki yardım alamadım." şeklinde değiştirdi.
Bir müşteki avukatının "Savunmanızda kandırıldığınızı söylediniz. Sizi kim kandırdı. Kandıranlar burada mı?" sorusuna Aydoğdu, "Burada sanıkların hiçbirini tanımıyorum. Bir tek Erdal Öztürk'ü tanırım onunla da görüşmedim. Bana herhangi bir emir vermedi. Ayrıca buradaki sanıkların hiçbiri benim komutanım değil." cevabını verdi.
Mahkeme heyeti, sanık Aydoğdu'nun çapraz sorgusuna devam edilmek üzere duruşmayı yarına erteledi.
23.08.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz'daki darbe girişimine ilişkin İstanbul'daki "ana darbe soruşturması" kapsamında aralarında FETÖ elebaşı Fetullah Gülen, 6 general ve 17 subayın bulunduğu, 9'u firari 15'i tutuklu 24 sanığın yargılandığı davanın 7'nci duruşması tamamlandı.
FATİH KARAKAYA
İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi karşındaki binada görülen duruşmada, Maltepe'deki 2. Zırhlı Tugay Komutanlığı'nda kurmay başkanı olarak görev yapan eski kurmay yarbay Fatih Karakaya ifade verdi.
Karakaya, emir komuta zinciri dışına çıkmadığını öne sürdü.
Hakkındaki suçlamaları kabul etmeyen Karakaya, tugayda 15 Ocak ve 15 Temmuz olmak üzere yılda iki kere mühimmat sayımı yapıldığını söyledi.
Darbe girişiminin yaşandığı 15 Temmuz günü, tugaydaki mühimmat sayımına görevi gereği katıldığını savunan Karakaya, "Darbe girişiminde bulunmadım. Darbeyi öğrendikten sonra da emrimdeki birliklere 'dönün' emri verdim. Halkın yolları kapattığını öğrendiğim zaman irtibatlı olduğum birliklere hareket etmemeleri gerektiğini, aksi taktirde kazaya sebebiyet verilebileceğini, bundan dolayı dikkatli olmaları gerektiğini söyledim." ifadelerini kullandı.
Kendisine verilen görevin kışla emniyetini sağlamak olduğunu ileri süren Karakaya, şöyle devam etti:
"Benim zırhlı birlikleri kışla dışına çıkarmaya yetkim yoktur. Bana verilen görev, birliklerin kışla güvenliğinin sağlanmasına yöneliktir. 1. Ordu Karargah Kışlası, Fenerbahçe Orduevi ve Kuleli Askeri Lisesi'nin kışla güvenliğini sağlamaya giden ekibi ben yönlendirdim. Buralara giden birlikler herhangi bir olaya karışmamış, personellerin hiçbiri verdiğim emirlerin dışına çıkmamıştır. Suçsuz yere darbe olayının içinde kaldım. Firar etmeyi düşünmedim. Suçsuz olduğuma inanıyorum."
Duruşmada, Karakaya'nın çapraz sorgusuna geçildi. Karakaya'ya sırasıyla mahkeme başkanı Cem Karaca ile çok sayıda müşteki avukatı sorular yöneltti.
Mahkeme başkanı Karaca'nın "Siz tugay kurmay yarbayısınız. Sivil şahıslar sizin birliğinizde bazı toplantılar yapıyor. Bu askeri birliklerde olağan bir şey mi?" sorusuna Karakaya, "Toplantıdan haberim yok, fakat birlikte toplantı yapılabilir. Ben çok sayıda sivil kıyafetimle daha önceki birliklerimde benzeri toplantılara katılmıştım." yanıtını verdi.
Karaca'nın "Zırhlı birliklerin hangi durumda kışla dışına çıkar?" sorusunu, Karakaya, "KOKTOG faaliyeti kapsamında çıkabilir" şeklinde cevapladı.
Bunun üzerine heyet başkanı Karaca, "KOKTOG'u yani toplumsal olaylarda kolluk kuvvetlerini desteklemeye yönelik ne gibi bir bilgiye sahiptin. Somut olarak ne gördün?" sorusunu yöneltti. Karakaya, "Ben, tugay komutanımın bana verdiği emri yerine getirerek, belirlenen kışlaların çevre güvenliğini sağlamak için bu birlikleri yolladım. Herhangi bir terör eylemine karşı önceden güvenliğin alınmasına yönelikti." yanıtını verdi.
"Size güven neden kaynaklanıyor?"
Darbe girişiminin koordine edildiği ve iletişimin sağlandığı "Yurtta Sulh Biziz" WhatsApp grubuna eklenen Karakaya, "Benim telefon numarama ulaşmak çok basittir. Kurmay başkanı olarak görev yapıyorum. Kışlayı arayarak telefonumu alabilirler." dedi.
Karaca'nın "Darbe oluyor ve sizin birliğinizden zırhlı araçlar çıkıyor. Ayrıca darbenin yönlendirildiği WhatsApp grubuna ekleniyorsunuz. Size güven neden kaynaklanıyor?" şeklindeki sorusu üzerine, Karakaya, "Beni ekleyenleri bilmiyorum. Ayrıca gruba mesaj atmadım. Kullanmadım. Gruba eklendiğimi sonradan fark ettim." diye konuştu.
Heyet, sanık savunmalarının tamamlanması için duruşmayı yarına erteledi.
24.08.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesince Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi karşındaki binada görülen duruşmada, Maltepe'deki 2. Zırhlı Tugay Komutanlığında görevli eski Kurmay Albay Mehmet Kapan savunmasını tamamladı.
MEHMET KAPAN
Kapan, 2. Zırhlı Tugay Komutanlığında yapılan darbe toplantısına katılmadığını fakat bir kaç kez toplantının yapıldığı odaya girdiğini savundu.
Darbe toplantısının yapıldığı odada İstanbul haritası üzerinde konuşulduğunu aktaran Kapan, konuşmaların içeriklerini ise bilmediğini ileri sürdü.
Kapan, emir verme yetkisinin bulunmadığını öne sürerek, "Ben, sadece tugay komutanın emirlerini iletmekle görevliyim. Benim hiçbir birliğe emir verme yetkim yoktur. Eğer ki herhangi birine emir vermişsem bundan doğacak sorumluluk emri icra edendedir." dedi.
"Nasıl bir birlik anlamadım ki…"
Mahkeme Başkanı Cem Karaca'nın, "Odada sıkıyönetim kapsamında konuşma yapılmış ve İstanbul haritası açılmış. Bu neyin nesi?" şeklindeki sorusuna Kapan, "Bilmiyorum. Tugayların sorumluluk bölgelerindeki birliklerin dağılımları için konuşulmuş olabilir diye tahmin ediyorum." yanıtını verdi.
Karaca'nın, "Peki madem terör saldırısı veya benzeri bir durum var. Hadi birliklerin nakillerini de konuşuyor olun. Sizin tugayda veya ilgili birliklerle alakası olmayan personeller niye katıldı. Mesela Uzay Şahin, Mehmet Murat Çelebioğlu, Muzaffer Düzenli ve Murat Yanık… 12 kişi vesaire oradaymış. Görüntüler var. Bunlar neden oradaydı?" sorusuna Kapan, "Toplantıyı ben bilmiyorum. Ne konuşulduğunu da bilmiyorum. Makam odam, toplantının yapıldığı odanın yanındadır. Görüntülere bu şekilde girmişimdir." şeklinde cevap verdi.
Tutuklu sanık Kapan'a, darbe girişiminin yönetildiği Whatsapp grubuna attığı "Birlikler çıkışlarını bildirsin." mesajı da soruldu.
Kapan, mesajı, Tugay Komutanı eski Tuğgeneral Özkan Aydoğdu'ya bilgi vermek için attığını söyledi.
Bu sırada araya giren Heyet Başkanı Karaca, "Nasıl bir birlik anlamadım ki… Anlaşılan birileri size büyük bir tezgah kurmuş, birkaç albay, binbaşı falan gelip birliğinize giriyor, odanızı kullanıyor, emniyet müdürlerini arıyor, sıkıyönetim emrini iletiyor. Hepiniz cep telefonlarınızı o sırada odanızda bırakıyorsunuz. Bu kişiler sizin cep telefonlarınızla mesajlar atıyor, aramalar yapıyor. Askerlikte teamül böyle mi yani?" ifadelerini kullandı.
Kapan da Mahkeme Başkanı Karaca'nın sözlerine karşılık, "O gece benim odamı kimse kullanmadı." karşılığını verdi.
Savunmasına devam edilen Kapan'ın çapraz sorgusu da yapıldı.
Bir müşteki avukatı da Kapan'a "FETÖ'cü olmadığınızı söylüyorsunuz. Göreve de yeni başlamışsınız. Peki darbeci FETÖ'cüler, iki günde size nasıl güvendiler de sizin telefon numaranızı darbe grubuna ekliyorlar?" sorunu yöneltti.
Kapan, soruya karşılık, "Söz konusu grubu, (darbenin koordine edildiği Yurtta Sulh Biziz Whatsapp grubu) Mehmet Murat Çelebioğlu, benim yanımda kurdu. Benim onayımla telefonumu ekledi. Ben ekleme demeseydim eklemezdi. Bana birliklerin koordine edilmesi ve haberleşmenin daha kolay yapılması için kurduğunu söyledi. Ben de 'ekle' dedim." cevabını verdi.
"Başaramadınız, kabul edin"
Başka bir müşteki vekili, tutuklu sanık eski Albay Kapan'ın, savcılık ve hakimlik sorgusunda avukatı eşliğinde verdiği ve imzaladığı "Önümüze 'Sıkıyönetim Direktifi' yazılı emri koydular ve bir taraf seçmemi istediler. Karşı koyamadım ve taraf seçtim." ifadesini hatırlattı.
Bu hatırlatma üzerine Kapan, "Sorgu hakimliğindeki ifademi kabul etmiyorum. Bu ifadeler bana ait değil." savunmasını yaptı.
Müşteki avukatının, "Ne yani, sorgu hakimi sizin ağzınızdan çıkmayan bir şeyi mi buraya yazdı. Avukatınız yanınızda değil miydi, okumadınız mı?" şeklindeki sorusunu Kapan, "Şimdiki beyanım doğrudur." diye yanıtladı.
Bu cevap karşısında müşteki avukatı, "Sürekli yalan söylüyorsunuz. Burada söylediklerinize niye inanalım. Başaramadınız. Kabul edin, darbeyi yapamadınız." diye karşılık verdi.
MURAT YANIK
İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nce, Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi karşısındaki binada görülen duruşmada tutuklu sanık eski eski kurmay binbaşı Murat Yanık, avukatı eşliğinde savunmasını yaptı.
Yanık, Kara Harp Akademisi'nde öğretim başkanı eski albay Ahmet Zeki Gerehan'ın kendisinin birinci derece sicil amiri olduğunu, terör eylemleri kapsamında İstanbul'da bilgilendirme toplantılarını firari sanık eski Kahramanmaraş Garnizon Komutanı Kurmay Albay Uzay Şahin'in yaptığını kaydetti.
Katıldığı toplantılarda darbe konusunun geçmediğini öne süren Yanık, "Uzay Şahin, terör konusunda bilgilendirme yapıyordu. 2. Zırhlı Tugay Komutanı, 47. ve 66. Motorlu Piyade Alayı komutanlarının da katılacağını söyledi. Daha sonra bazı komutanların eksik olduğunu ve toplantının bir sonraki gün (14 Temmuz) Hava Harp Okulu'nda yapılmasını kararlaştırdı. Uzay Şahin, toplantılara katılacak olan diğer komutanları bilgilendirmem için bana emir verdi." ifadesini kullandı.
Darbeye ilişkin herhangi bir toplantıya katılmadığını savunan Yanık, katıldığı toplantıları ise kendisinin organize etmediğini, böyle bir yetkisinin bulunmadığını ileri sürdü.
"Korktum ve emre itaat ettim"
Murat Yanık, 15 Temmuz darbe girişiminin yönlendirildiği 2. Zırhlı Tugay Komutanlığı'nda yaşananları şu sözlerle anlattı:
"Binbaşı Mehmet Murat Çelebioğlu ve Uzay Şahin ile odada bekliyorduk. Kara Kuvvetleri Komutanlığı Hareket Merkezi'nden 'birlikleri intikal ettirin' diye telefon geldi. Uzay Şahin, Mehmet Murat Çelebioğlu'na 'intikal başlasın' diye talimat verdi. Komutan, yazılı emri sordu. Uzay Şahin, yazılı emrin sonra geleceğini söyledi. Sonra Uzay Şahin, emniyet müdür yardımcılarını arayarak kendisini Erdal Öztürk olarak tanıttı ve sıkıyönetim ilan edildiğini söyledi. Ben de kendisini neden Erdal Öztürk olarak tanıttığını sordum. Sıkıyönetim emrini gösterdi. Emir komuta zinciri içinde bir faaliyet olduğunu anlattı. Sıkıyönetim emrinin Genelkurmay Başkanlığı'nın emri olduğunu belirterek 'karşı gelenler cezalandırılacak' dedi. Korktum ve emre itaat ettim."
"Ankara'dan gelen talimat: ATEŞ EDİLECEK"
Darbe girişiminin yönlendirildiği "Yurtta Sulh Biziz" WhatsApp grubundaki paylaşımları kendisinin yaptığını itiraf eden Yanık, şunları söyledi:
"Yurtta Sulh Konseyi'nin üyesi değilim. Böyle bir konseyin varlığından haberim yok. Uzay Şahin'in emriyle onun söylediklerini bu gruptan paylaştım. Gece 2'deki mesajı (Ankara'dan gelen talimat: ATEŞ EDİLECEK) Uzay Şahin'in emriyle ben paylaştım. Paylaşımların hiçbiri şahsıma ait değildir. Kimseye emir verme gibi bir yetkim yoktur. Yaptığım tek şey, üsten gelen emri alttakilere iletmekti. İletişimi sağlamakla görevliyim. "
Tutuklu sanık Yanık'ın "Yurtta Sulh Biziz" WhatsApp grubunda paylaşımları ise şöyle:
"15/07/2016 21: 32: 58 Fatih ve ekibiyle görüşüldü. Sorun yok
15/07/2016 21: 56: 36 HAK K (Harp Akademileri Komutanı) alındı. Hadımköy ekibi takip
15/07/2016 22: 46: 39 Hadımköy acele etsin. HAK K ulaştı, itaat ediyor, içeride oturuyorlar
15/07/2016 23: 40: 47 0530.....64 partigöç paşa
16/07/2016 00: 20: 32 Havadan Gümüş Alb basın için ekibin intikal halinde olduğunu söyledi.
16/07/2016 00: 23: 23 Selimiye 4 ZPT giriş yaptı
16/07/2016 02: 37: 12 Ankara'dan gelen talimat: ATEŞ EDİLECEK"
Darbe girişiminin içinde isteyerek yer almadığını ileri süren Yanık, "Ben kimseye 'gel darbe yapalım' demedim ya da 'darbe yapıyoruz katılın bize' demedim. Eylemlerimin darbe girişimine yönelik olumlu ya da olumsuz katkısı olmamıştır. Terör konusu yönünde bilgilendirilmelerde bulundum." diye konuştu.
Buna karşılık mahkeme başkanı Cem Karaca, "Evet o gün birileri terör yaşattı. Tabi siz daha farklı bir terör beklentisi içindeydiniz galiba." ifadesini kullandı.
Duruşmada, savunmasını tamamlayan Yanık'ın çapraz sorgusuna geçildi.
Karaca, tutuklu sanık Yanık'ın savcılığa ulaşan 17 sayfalık etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanmak için kendi el yazısıyla yazdığı dilekçeyi hatırlattı.
Dilekçenin, savcılığa yazılmadığını söyleyen Yanık, "Ben onu avukatımla bilgi paylaşımı içinde bulunmak için yazdım." dedi.
Yanık'ın bu cevabı karşısında Karaca, "Üzerinde neden İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na ifadesi var. Avukatın ne yapacak bunu, çerçeve yapıp duvara mı asacak? Dilekçendeki ifade başka, şimdi 180 derece farklı savunma yaptın. Etkin pişmanlıktan mı faydalanmak istedin? Çünkü onu söylemişsin." sorusunu yöneltti.
Yanık, "Evet, etkin pişmanlıktan faydalanmak istedim, fakat sonra vazgeçtim." diye konuştu.
Karaca'nın, "Neden vazgeçtin? İddianameyi görünce fikrin mi değişti? Seni bu kadar farklı savunma yapmana iten sebep ne?" sorusuna, Yanık, şu yanıtı verdi:
"Hayır, iddianameyi görünce fikrim değişmedi. Etkin pişmanlıktan faydalanacağım herhangi bir şey görmedim. İlk defa görüntülü ve sesli bir ortamda rahat savunma yapıyorum. Daha önce böyle bir şey görmediğim için vazgeçtim."
Bunun üzerine Karaca, "Yargılama yeni başladı, yeni savunma yapıyorsun. Ne gördün ki?" diye çıkıştı.
KOKTOD faaliyetin icrası
Tutuklu sanık Murat Yanık'ın çapraz sorgusunda tutuklu sanıklardan, olay tarihinde 3. Kolordu Komutanı Erdal Öztürk'e, Kolluk Kuvvetlerini Toplumsal Olaylarda Destekleme (KOKTOD) faaliyetine ilişkin söz hakkı verildi.
Öztürk, KOKTOD'un herhangi bir askeri birliğe verilen görev olmadığını belirterek, "Öncelikle KOKTOD bir ilde yaşanan veya beklenen terör olaylarında kolluk kuvvetlerinin yetersiz kalması durumunda Silahlı Kuvvetlerden talep edilen birliklerdir. Bu birlikler, kesinlikle mühimmat veya zırhlı araçlarla donatılamaz. Yönetmelikte bu konu açıktır. Öte yandan KOKTOD kapsamında birliklerin nakilleri ise sivil araçlarla otobüsler vs. sağlanır. Askeri araçlar yine kullanılamaz. Çok acil bir konu olursa eğer, o da valiliğin izniyle, askeri araçlar kullanılır. Yine kesinlikle tank veya ZPT ZMA gibi mühimmat yüklü araçlar kullanılamaz. 15 Temmuz'daki darbe girişiminde askerlerin kışla dışına çıkarılmasını KOKTOD kapsamında değerlendirmek yanlıştır. Böyle bir KOKTOD faaliyeti yoktur." şeklinde konuştu.
Öztürk'ün, "Biri (Uzay Şahin) senin yanında, kendisini Erdal Öztürk olduğunu söyleyerek emniyet müdürlerine arıyor, sıkıyönetim ilan edildiğini söylüyor ve emirler veriyor. Sen bunu duyduğunda neden engel olmadın? şeklindeki sorusuna Yanık, şu cevabı verdi:
"İlk duyduğumda tepkimi koymuştum. Uzay Şahin benim tereddütlü halimi görünce, sıkıyönetim ilan edildiğini, emrin Genelkurmay'dan geldiğini, sıralı komutanların bilgisi dahilinde olduğunu söyledi. 'Emre uymayanlar ise cezalandırılacak' dedi." ifadesini kullandı.
Duruşma, sanık savunmaları ile taleplerin alınması için yarına ertelendi.
25.08.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi karşında oluşturulan binada görülen duruşmada, o dönemde 2. Zırhlı Tugay Komutanlığı'nda görevli tutuklu sanık eski Kurmay Yarbay Şakir Çınar savunma yaptı.
Çınar, olay günü, idari amiri eski Tugay Komutanı tutuklu sanık Tuğgeneral Özkan Aydoğdu'nun emriyle zırhlı birlikleri hazırladığını belirterek, Sabiha Gökçen Havalimanı'nın güvenliğini sağlamak için görevlendirildiğini söyledi.
Aydoğdu'nun "Sıkıyönetim ilan edildi." dediğini anlatan Çınar, bu emri sorgulamadığını, sadece verilen emir doğrultusunda kışlada hazırlıklar yaptığını anlattı.
Terör saldırısı beklentisiyle emniyet güçlerine yardım etmek için gittiğini iddia eden Çınar, hakkındaki suçlamaları kabul etmedi.
Çınar, Sabiha Gökçen Havalimanı'na gittikleri sırada halkın tepkisiyle karşılaştığını belirterek, "Önümüz, arkamız hep halktı. Tankın üstüne dahi çıkıyorlardı. Hareket edemezdik ve etmedik de… Çünkü halkın veya personelin zarar görme durumu vardı. Eğer ki darbe niyetiyle gitseydik 8 zırhlı araçla daha kötü sonuçlar olabilirdi. Aldatıldık, kandırıldık…" diye konuştu.
Emir komuta zinciri içinde verilen görevi icra ettiğini savunan Çınar, darbe girişimini öğrendiğinde ise geri dönmek için emir verdiğini, zırhlı araçların etrafı halk tarafından kapatıldığı için geri dönemediklerini iddia etti.
"Basıp geçin"
Çınar'ın "IRMAK 81" telsiz kodunu, eski tuğgeneral Aydoğdu'nun ise "IRMAK 1" kodunu kullandığı ve ikili arasına geçen konuşmalar ise saatler yazılarak iddianamede şöyle yer aldı:
"IRMAK 1: 2 tane ZPT bekliyorum 1 No'lu nizamiyeye/ saat 22.35
IRMAK 81: Unsurlar çıkış yaptı diğer unsurları nizamiye bölgesinde/ saat 22.35
IRMAK 81: İlk unsurlar nizamiye bölgesinde tertiplendiği diğer unsurlar çıkış hazırlığında/ saat 22.37
IRMAK 81: Tüm unsurlar ile çıkıyoruz nizamiyedeyiz/ saat 22.51
IRMAK 1: Mevkini Bildirin/ saat 23.27
IRMAK 81: Sabiha Gökçen Nöbetine/ saat 23.27
IRMAK 1: İhtiyat siz de mi …./ saat 23.27
IRMAK 81: Olumsuz/ saat 23.37
IRMAK 81: Nizamiye yaklaşıyorum yoğun trafik var/ saat 23.33
IRMAK 1: Köprüye 1 polis aracı yaklaşıyor dikkatli olun/ saat 23.33
NOT: Eski Tuğgeneral Özkan Aydoğdu, telsizde birçok birlik komutanıyla irtibat halinde.
IRMAK 81: Vukuatımız yok giremiyoruz çok yoğun trafik var/ saat 23.43
IRMAK 81: Trafik kapalı polisler tarafından kapatıldı. Jandarma çatışın emri almış/ saat 23.58
IRMAK 1: Basıp geçin/ saat 23.58
IRMAK 81: Yolu açıp geçeceğiz/ saat 23.58"
Savunmasına devam eden Çınar, konusu suç teşkil eden emir almadığını ve vermediğini savundu. Çınar'a, kışladan çıkmadan önce birliklere yaptığı konuşma ile WhatsApp mesajı hatırlatıldı.
Konuşma yaptığını ve mesaj attığını kabul eden Çınar, "Konuşmamda 'TSK yönetime el koymuştur.' şeklinde ifadem olmadı. Onur Kara'nın böyle bir ifadesi var, bu ifadeyi kabul etmiyorum. WhatsApp konusu ise komutanım kızmıştı. Bana 'Grupta bilgi vermiyormuşsun.' diye kızmıştı. Ben de gönlünü almak için mesajı attım." dedi.
Çınar ayrıca İstanbul'daki darbe girişiminin yönetildiği "Yurtta Sulh Biziz" WhatsApp grubunda saat 00.26'da ise "Sabiha Gökçen sivil trafikten dolayı nizamiyeye giremiyoruz. PÖH (polis özel harekat) 'Çatışacağız.' diyormuş. Jandarmaya sivil trafiği hemen açıp çatışacağız." mesajını paylaşmıştı.
Savunması sırasında "Zırhlı birliklerin kışla dışına hangi şartlarda çıkış yapması gerektiğini biliyor musun?" şeklindeki soruya tutuklu sanık Çınar, "Genel anlamda bilgi sahibiyiz. Ancak çok acil olunması emredildiği için tugayda karmaşa ve hengame oluştu. Böyle bir ortamda düşünemedim. Ayrıca komutana güven de söz konusu. Tabur seviyesinde gelen sıkıyönetim emrini sorgulamam mümkün değil." cevabını verdi.
"Cuma günü keşif yaptım"
Bir müşteki avukatın "Sizin birlikte olan Ferhan Astsubay'ın intihar ettiğini biliyor musun?" şeklindeki sorusuna Çınar, "Teslim olduğumda polislerden öğrendim. 'Ben vatan haini değilim.' diyerek kendisini vurmuş." diye cevap verdi.
Bunun üzerine araya giren avukat, "Sizin kışladaki konuşmanızda 'Sıkıyönetim ilan edildi, karşı gelen olursa vurun.' demişsiniz. Ferhat'ı size karşı geldiği için siz mi vurdunuz?" sorusuna Çınar, "Ben vurmadım, arkadaşının silahını alarak kendisini vurmuş." ifadesini kullandı.
Çınar'a, Sabiha Gökçen Havalimanı'nda keşif yapıp yapmadığı da soruldu. Sanık Çınar bu soruyu "Evet, tugay komutanımın emriyle cuma günü gündüz Sabiha Gökçen'e gittim. Oradaki jandarma üsteğmenle havalimanını gezdik, güvenlik amaçlı buraya geleceğimizi söyledim. Birliğimizin burada güvenlik maksatlı çalışması olabileceğini oradakilere söyledim." diye yanıtladı.
Çınar terör saldırısı beklentisiyle emniyet güçlerine yardım etmek için Sabiha Gökçen Havalimanı'na gittiklerini burada da halkın tepkisiyle karşılaştıklarını anlattı. "Aldatıldık, kandırıldık…" diyen sanık Çınar, darbe niyetiyle havalimanına gitmediğini savundu. Emir komuta zinciri içinde verilen görevi icra ettiğini savunan Çınar, darbe girişimini öğrendiğinde ise geri dönmek için astlarına emir verdiğini, zırhlı araçların etrafı halk tarafından kapatıldığı için geri dönemediklerini öne sürdü. Çınar, "Emrimdeki askerlere 'Halka ateş edin emri vermedim, sadece havaya bir kaç el ateş edin' emri verdim" dedi.
Astlarının kendi aleyhinde verdiği ifadelerin hatırlatılması üzerine sanık Çınar, "Herkes kendini kurtarmak için bir şey söylüyor. Sonuçta herkes ağırlaştırılmış müebbetle yargılanıyor, basit değil" diye cevap verdi. Bir şikayetçi avukatının "Oyun oynadığınızı mı sanıyorsunuz? İnsanlara terör estiriyorsunuz. Terörü engellemeye mi gittik diyorsunuz?" şeklindeki sorusuna, izleyiciler alkışlarla ve ıslıklarla destek verdi. Bir izleyici de sanığa "Vatan haini" diye bağırdı.
Sanık Çınar da avukata "Dediklerinize katılmıyorum" şeklinde cevap verdi. Suç teşkil eden emir almadığını ve vermediğini savunan Çınar, suçlamaları reddedip, tahliyesini ve beraatini istedi.
Tahliye talepleri reddedildi
FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişiminde İstanbul'daki eylemleri planladıkları iddia edilen 6'sı general 9'u firari 24 sanığın yargılandığı davanın 9. duruşması sona erdi. 15 tutuklu sanığın tahliye talebini reddeden mahkeme heyeti duruşmayı erteledi. Silivri Ceza İnfaz Kurumları Kampüsünün karşısında bulunan binada İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından görülen duruşmanın öğlenden sonraki oturumunda tutuklu sanıkların avukatlarına söz verildi. Avukatlar, müvekkillerinin tahliyesine karar verilmesini talep etti. Taleplere ilişkin kararını açıklayan mahkeme heyeti, mevcut delil durumu ve sanıkların üzerine atılı suçların ağırlığı gerekçeleriyle 15 sanığın tahliye talebini reddetti.
Duruşma 25-26-28-29 Eylül tarihlerine ertelendi.
İDDİANAME
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu savcılarından Can Tuncay tarafından hazırlanan 351 sayfalık iddianamede, İstanbul genelinde şehit edilen 89 isim "maktul" sıfatıyla, olay tarihinde kaçırılmaya teşebbüs edilen 15 Temmuz'da 1. Ordu Komutanı olan Orgeneral Ümit Dündar, Deniz Harp Okulu Komutanı olan Mesut Özel, Deniz Harp Akademisi Komutanı Tayyar Ertem ve eşi Emel Ertem ile Harp Akademileri Komutanı Tahir Bekiroğlu müşteki, aralarında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın da bulunduğu 89 kişi, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı, 65. Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti, AK Parti İstanbul İl Başkanlığı, Doğan Şirketler Grubu Holding, Digitürk Genel Müdürlüğü, Casper Bilgisayarlar Sistemi Anonim Şirketi de "suçtan zarar görenler" sıfatıyla yer alıyor.
İddianamede davanın "1" numaralı sanığı FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in yanı sıra, Tuğgeneral Mehmet Nail Yiğit, Albay Ahmet Zeki Gerehan, Kurmay Albay Onur Özden, Kurmay Albay Rıfkı Keser, Kurmay Albay Uzay Şahin, Kurmay Yarbay İrfan Arat, Kurmay Yarbay Engin Durmaz ve Kurmay Binbaşı Mehmet Murat Çelebioğlu, hakkında yakalama kararı bulunan firari sanık olarak geçiyor.
Davada 3. Kolordu Komutanı Korgeneral Erdal Öztürk, Tümgeneral Fethi Alpay, Tuğgeneral Eyyüp Gürler, Tuğgeneral Özkan Aydoğdu, Tuğgeneral Yüksel Durak, Kurmay Albay Ahmet Gümüş, Kurmay Albay Mehmet Kapan, Kurmay Albay Muzaffer Düzenli, Kurmay Albay Müslüm Kaya, Kurmay Albay Nebi Gazneli, Kurmay Albay Ömer Faruk Özköse, Kurmay Albay Sadık Cebeci, Kurmay Yarbay Şakir Çınar, Kurmay Yarbay Fatih Karakaya ve Kurmay Binbaşı Murat Yanık, tutuklu olarak bulunuyor.
"İstenen cezalar"
İddianamede, FETÖ elebaşı Fetullah Gülen hakkında, "Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme", "Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme", "anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme", "bir suçu işleyememekten dolayı duyduğu infialle ve kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle kasten öldürme", "tasarlayarak bir suçu işleyememekten dolayı duyduğu infialle kasten öldürme", "cebir kullanarak, silahla, birden fazla kişi tarafından birlikte, kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle, kamu görevinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle kişiyi hürriyetinden yoksun kılmaya teşebbüs etme, "cebir kullanmak suretiyle gece vakti, silahla, kamu görevinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle ve birden fazla kişi tarafından birlikte konut dokunulmazlığını ihlal etme", "silahlı terör örgütü kurmak", "kara ulaşım araçlarının alıkonulması", "hava ulaşım araçlarının alıkonulması", "gece vakti, cebir kullanmak suretiyle, silahla, birden fazla kişi tarafından birlikte ve kamu görevinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle iş yeri dokunulmazlığını ihlal", "haberleşmenin engellenmesi", "iş yeri dokunulmazlığını ihlal", "silahla, birden fazla kişi tarafından birlikte ve kamu görevinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle kamu hizmetlerinden yararlanma hakkının engellenmesi" ile "silahla, birden fazla kişi tarafından birlikte ve kamu görevinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle siyasi hakların kullanılmasının engellenmesi" suçlarından 92 kez ağırlaştırılmış müebbet ve 56 yıldan 174 yıla kadar hapis cezası isteniyor.
Sanıklar Tümgeneral Fethi Alpay, Tuğgeneral Mehmet Nail Yiğit, Tuğgeneral Özkan Aydoğdu, Tuğgeneral Eyyüp Gürler, Muzaffer Düzenli, Uzay Şahin, Onur Özden, Ahmet Zeki Gerehan, Mehmet Murat Çelebioğlu ve Murat Yanık'ın da aynı suçlardan ayrı ayrı 92 kez ağırlaştırılmış müebbet ve 56 yıldan 174 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması istenen iddianamede, Engin Durmaz, Mehmet Kapan ve Fatih Karakaya hakkında 47 kez, Sadık Cebeci hakkında 17 kez, Nebi Gazneli, Müslüm Kaya hakkında 6 kez, Şakir Çınar, Rıfkı Keser, İrfan Arat, Ömer Faruk Özköse, Ahmet Gümüş, Erdal Öztürk ve Yüksel Durak hakkında ise üçer kez ağırlaştırılmış müebbet ve "silahlı terör örgütüne üye olmak" suçundan 7,5 yıldan 15'er yıla kadar hapis cezası talep ediliyor.
"Yurtta Sulh Konseyi" İstanbul yapılanması
İddianamede, İstanbul'daki darbe girişimi faaliyetlerini, öncesinde yaptığı toplantılarla planlayan, görev dağılımı yapan, kontrol altına alınacak bölgeleri belirleyen veya girişim günü icrasında yönlendirici ve azmettirici vasıfta olup darbe girişimi kapsamında hakimiyet sağlanması için işlenen muhtelif suçlardan doğrudan veya dolaylı fail sıfatıyla sorumlu olan "Yurtta Sulh Konseyi" İstanbul yapılanmasının, Fethi Alpay, Mehmet Nail Yiğit, Özkan Aydoğdu, Eyyüp Gürler, Muzaffer Düzenli, Uzay Şahin, Onur Özden, Ahmet Zeki Gerehan, Mehmet Murat Çelebioğlu ve Murat Yanık isimli sanıklardan oluştuğu vurgulanıyor.
İstanbul'da 89 şehit, 685 yaralı
İstanbul'daki darbe girişimiyle ilgili istatistiki bilgilerin de yer aldığı iddianamede, askerlerin eylemleri sonucu 2'si asker, 5'i polis, 82'si sivil vatandaş olmak üzere toplam 89 kişinin hayatını kaybettiği, kolluk görevlileri dahil 719 kişiye karşı hedef gözetmeksizin silahla veya tankla ateş açılarak öldürülmelerine teşebbüs edildiği, eylemlerin yöneldiği mağdurlardan 685'inin yaralandığı, 34'ünün yara almadan kurtulduğu, 155 kişinin yaralama kastıyla gerçekleştirilen eylemlerin mağduru olduğu, kolluk görevlileri dahil 148 kişiye karşı yağma ve hürriyeti tahdit eylemi gerçekleştiği, 214 özel şahsa ait mal ile askeri kurumlara ait olanlar hariç 25 kamu malının zarar gördüğünün tespit edildiği belirtildi.
Ordu Komutanının kaçırılmasına teşebbüs
İddianamede, olay tarihinde 1. Ordu Komutanlığı görevini yürüten müşteki Orgeneral Ümit Dündar'ın darbeci askeri kanat tarafından hazırlanan sözde atama listesine göre mevcut görevine son verilerek Kara Kuvvetleri Komutanlığı emrinde görevlendirildiği belirtildi.
Darbeci unsurların ele geçirdiği 1. Ordu Komutanlığı Harekat Merkezi'nde bulunan Eyyüp Gürler ve Ahmet Zeki Gerehan'dan alınan talimatla Harp Akademileri Komutanlığında öğrenci subay olan Muammer Karaman, Batur Alp Çakır, Murat İlhan ve Mehmet Akif Aslan'ın silahlı ve teçhizatlı şekilde saat 22.30 sıralarında müşteki Ümit Dündar'ın Fenerbahçe Orduevi sahasında bulunan konutuna gittikleri anlatılan iddianamede, ev içerisinde dolaşarak ve sorarak müştekiyi aradıkları ancak bulamayınca ayrılarak görevli oldukları 1. Ordu Harekat Merkezine döndükleri anlatıldı.
Paralel yapı-15 Temmuz (2016)-10 Mart (2017) 'İstanbul 24 sanık Darbe Yap./Ana Yapılanma' davası
(27 Ağustos 2017, 19:08)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: