Tam
EskidenYeniye
 

Kara Havacılık Darbe davası

Ankara'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişiminde Kara Havacılık Komutanlığında yaşanan olaylara ilişkin açılan ve sanıklar arasında eski Kara Havacılık Okul Komutanı Tuğgeneral Ünsal Coşkun'un da olduğu davaya, sanık savunmalarının alınmasıyla devam edildi.

Önceki haber title=Sonraki haber

19.08.2017 15:20 Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Kara Havacılık Komutanlığındaki eylemlere ilişkin 152'si asker, 3'ü sivil 155 sanığın yargılanmasına devam edildi.

14.08.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR

Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumlarındaki salonda görülen duruşmaya, sanıklar, müştekiler ve taraf avukatları katıldı.

Duruşmada savunma yapan sanık eski Kara Pilot Yarbay Hakan Erol, Malatya'da görevli olduğunu ancak 15 Temmuz'da gelen emir üzerine iki ATAK helikopterini Güvercinlik'e teslim etmek üzere beraberlerinde bir UH-1 model helikopterle Ankara'ya gitmek için yola çıktıklarını söyledi.

Kol lideri olan Erol, sıralı amirlerinin bilgisi doğrultusunda hareket ettiklerini savunarak Kayseri'de yakıt ikmali yapıp kalktıklarını aktardı.

Seyir halindeyken önce Kayseri Erkilet Havalimanına dönmeleri, ardından da Ankara Temelli'ye devam edebileceklerinin söylendiğini savunan Erol, bu doğrultuda akşam saatlerinde Temelli'ye iniş yaptıklarını ifade etti.

Kayseri'den havalanırken hava sahasının kapatıldığına dair bir bilgisi olmadığını, sonrasında da bir uyarı yapılmadığını öne süren Erol, Temelli'ye iniş yaptıktan sonra bir helikopterin arızalandığını ifade etti.

Erol, kendi helikopterinin arıza yaptığını ve teknisyenin yangın söndürme tüpüyle çıkan dumana müdahale ettiğini anlatarak, bu arızanın ardından bir ATAK helikopterin Temelli de kaldığını, diğeriyle UH-1 helikopteri eşliğinde Güvercinlik'e gittiklerini kaydetti.

Helikopteri park alanında bıraktıktan sonra sabaha kadar burada kaldığını ifade eden Erol, dinlendiği bir sırada "silah sesleri geliyor" şeklindeki bağrışmalara uyandığını, çalışır vaziyette gördüğü bir helikoptere bindiğini, bu helikopterin daha sonra Akıncı Üssü'ne iniş yaptığını belirtti.

Buradaki kargaşadan ve güvenlik gerekçesinden dolayı tel örgülerden atlayıp çıktığını ileri süren Erol, kaçmadığını, jandarmayı arayıp bulunduğu yeri tarif ederek teslim olduğunu savundu.

FETÖ ile bağlantısı olmadığını öne süren Erol, iddianamedeki suçlamaları da reddetti. Erol, tahliyesini talep etti.

Ankara'ya gelen ve yol boyunca telsiz konuşmalarını gerçekleştiren diğer ATAK helikopterinin pilotu sanık eski yüzbaşı Memduh Karagöl'ün sorularına "Bilmiyorum" ya da "Hatırlamıyorum" diye cevap veren Erol'a, Kayseri'den havalandıktan sonra "Erkilet'e geri dön" emri sonrası kimle mesajlaştığı soruldu.

Erol ise kimseyle mesajlaşmadığını savunarak, Temelli'ye rutin görevleri kapsamında iniş yapmalarına izin verildiğini iddia etti.

Sanık eski astsubay İbrahim Tepeli de iddianamede üzerine atılı suçlamaları kabul etmediğini belirtti.

15 Temmuz günü nöbetçi olarak Fidanlık nizamiyesinde görev aldığını, gündüz her şeyin normal olduğunu anlatan Tepeli, akşam Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Salih Zeki Çolak'ın geleceğinin bildirilmesi üzerine hazırlık yaptıklarını ancak Çolak'ın başka bir nizamiyeden girdiğini ve bir süre kalıp çıktığını öğrendiğini kaydetti.

Tepeli, saat 21.00'den sonra Kara Pilot Yüzbaşı Serkan Yıldız'ın üzerinde beylik tabancası ve G3 piyade tüfeği bulunan 4 kursiyer teğmenle nizamiyeye geldiğini belirterek, bunun üzerine hangi maksatla geldiklerini sorduğunu söyledi.

Yıldız'ın, nizamiye bölgesinin emniyetini almak için görevlendirildiklerini söylediğini dile getiren Tepeli, bunun için bir acil müdahale mangası olduğunu hatırlatması üzerine Yıldız'ın "Bilmiyorum" diyerek görevlendirildiğini tekrarladığını bildirdi.

Alay nöbetçi amiri Yüzbaşı Talha Çelik'i aradığını ancak ulaşamadığını, bu arada 2 nolu kuleden bir askerin arayıp, silahlı kişilerin koşturduğunu söylemesi üzerine Uzman Çavuş İsmail Aslan komutasındaki acil müdahale mangasını gönderdiğini söyledi.

Uzman Aslan'ın yaklaşık 10 dakika sonra dönüp beyaz bir araç kullanan ve albay olduğunu söyleyen kişinin buraya müdahale edilmemesini, gelip bilgi vereceğini söylediğini anlatan Tepeli, peşinden de İstihbaratçı Albay Hakan Cafer Arslan'ın geldiğini dile getirdi.

"Denetleme olacak" diye emir vermiş

Tepeli, Arslan'ın İsmail Uzman, Yüzbaşı Serkan Yıldız ve kendisini yanına çağırarak Kara Kuvvetleri Komutanı'nın denetlemesi olduğunu, buranın iradesini kendisinin aldığını ve Serkan Yıldız'ın emirlerine mutlak uymaları yönünde emir verdiğini öne sürdü.

Cep telefonu kullanımının ve giriş çıkışların yasaklandığını da belirten Tepeli, Cafer Arslan'ın nizamiye girişine itfaiye aracı çektirip kapattırdığını da iddia etti.

Tepeli, Arslan'ın, acil müdahale mangasındaki askerleri de mevzilendirdiğini, ardından da ayrıldığını savunarak, ancak Yüzbaşı Serkan Yıldız'ın telefonlarını almadığı için zaman zaman bakabildiğini dile getirdi.

Yıldız'a hep ne olduğunu sorduğunu fakat her defasında "Bilmiyorum" cevabı aldığını iddia eden Tepeli, 23.00 civarında kobra helikopterlerini uçarken gördüğünü bildirdi.

Tepeli, bir süre sonra Albay Arslan'ın gelip terör saldırısı olabileceğini ve buna karşılık hazırlıklı olmaları gerektiğini söylediğini öne sürerek, Erkan Astsubay'ın WhatsApp grubundan birlikte kimsenin olup olmadığını sorduğunu söyledi.
Kendisinin bulunduğunu belirtmesi üzerine bir S70'in düştüğü yönündeki bilgiyi teyit etmesinin istendiğini anlatan Tepeli, bunun üzerine önce hangarı, ardından da kuleyi hem telefon hem de telsizle aradığını ancak cevap alamadığını ileri sürdü.

İnternette kalkışma ve TRT'de bildiri okunduğu haberlerini gördüğünü ifade eden Tepeli, nöbetçi Astsubay Özgür Tosun ve İsmail Uzman ile bunun değerlendirmesini yaptıktan sonra askerleri mevziden çekip silahlarını topladıklarını savundu.

Tepeli, bir süre sonra Serkan Yıldız'ın önce İsmail Uzman'a, ardından da kendisine askerleri neden topladıklarını sorduğunu ve asker istediğini öne sürerek, kendisinin de havalar sıcak olmasına rağmen "Askerler üşüdü" diyerek yalan söylediğini aktardı.
Otopark civarında Özgür Tosun'la silahsız olarak bekledikleri sırada Albay Murat Ağır ve Cafer Arslan'ın gelip "Uyumuyorsunuz değil mi? Eğer ateş ederlerse ateş edin." dediklerini belirten Tepeli, kesinlikle silah alıp mevzilenmediklerini iddia etti.

Tepeli, acil müdahale mangasının durduğu yere gidip birliğe gelen polis veya sivillere kesinlikle ateş etmeyeceklerini söylediklerini ifade ederek, konuşmasının ardından birlikte çatışma sesleri duyduklarını anlattı.

Çatışma sesi kesilince de bulundukları nizamiyeye Özcan Karacan'ın geldiğini, nizamiyenin niye araçlarla kapatıldığına yönelik kendilerine bağırdığını belirten Tepeli, Karacan'ın bizzat itfaiye aracının direksiyonuna geçip aracı çektiğini, ardından da nizamiye kapısını açıp otomobiliyle çıktığını bildirdi.

Tepeli, sonrasında nizamiyeden çıkışların olması üzerine kendilerinin de sivil kıyafetlerini giyip birlikten Özgür Tosun ile ayrıldıklarını ancak gördüklerini anlatmak için 2-3 saat sonra geri döndüklerini söyledi.
Birlikte akşama kadar beklediklerini, gelen askeri savcının ertesi sabah ifadelerini alacağını söylemesi üzerine ise eve gidip sabah tekrar geldiklerini dile getiren Tepeli, polise ifade vermeleri gerektiğinin belirtilmesi üzerine de Etimesgut'a götürüldüklerini anlattı.

Tepeli, tanık olarak ifade verecekken sanık olduklarını ancak polislerin kendilerine kötü muamelede bulunmadığını kaydetti.

Yaklaşık bir ay önce meslekten ihraç edildiğini belirten Tepeli, o gece kendisine emirler veren Albay Cafer Arslan'dan ve FETÖ'den şikayetçi olduğunu söyledi.

Tepeli, tahliyesini ve beraatını talep etti.

"Polis Gelirse Ateş Serbest, Vurun"

İddianamede, "FETÖ abisi" olduğu ve örgütün talimatlarını askeri personellere ilettiği ifade edilen sivil sanık Bayram Kutlu, 15 Temmuz'da ailesiyle Gölbaşı'nda piknikte olduğunu ve darbe girişiminde yer almadığını savundu.

Kendisi hakkında beyanlarda bulunan ve "Barış" kod adını kullandığını söyleyen sanık Taha Fatih Çelik'in beyanlarını kabul etmediğini bildiren Kutlu, kod adı kullanmadığını ifade ederek, "Ben hiçbir kod adı ya da göbek adı kullanmadım." savunmasını yaptı.

Evinde yapılan aramada ele geçirilen 1 doların kendisine ait olmadığını, kızına ait para koleksiyonundan çıkmış olabileceğini dile getiren Kutlu, ByLock kullandığı suçlamasını da kabul etmedi.

Savunmadan sonra FETÖ ile bağı sorulan Kutlu, "Geçmiş dönemde, cemaat olarak bildiğim dönemde, üniversite yıllarımda evlerde kaldım ama ondan sonra benim bu yapıyla hiçbir bağım olmadı." diyerek tahliye ve beraat talebinde bulundu.

"Hain FETÖ ve üyelerini lanetliyorum"

Savunma yapan sanık Çağatay Taha Çolakoğlu ise 15 Temmuz öncesinde kursiyer teğmen olduğunu belirterek darbe girişiminde yer aldığı iddialarını kabul etmediğini söyledi.

Darbe girişiminin yaşandığı akşam tabur komutanının toplantı yapacağı söylenerek birinci sicil amirince birliğe çağrıldığını öne süren Çolakoğlu, "Darbe girişimini planlayan ve gerçekleştiren hain FETÖ ve üyelerini lanetliyorum." diyerek kendisinin yaşanan olayların içine çekildiğini savundu.

Yaşananları ilk başta tatbikat zannettiğini ancak haberlerden askeri kalkışma olduğunu öğrendiğini ifade eden Çolakoğlu, kendisine emniyet amaçlı nöbet görevi verildiği için Kara Havacılık Komutanlığının darbe girişiminin içinde yer aldığını anlayamadığını savundu.

Sabah saatlerine kadar nöbetine devam ettiğini söyleyen Çolakoğlu, sabah saat 06.00 sularında yaşadıklarını ise şu sözlerle anlattı:

"Ertugˆrul binbas¸ı bizi nizamiye önünde topladı ve 'Arkadas¸lar gelen olursa ates¸ serbest. Bunun için hat düzenine geçecegˆiz, birbirimizi vurmamak için' dedi ve buraya kim gelebilir diye sordu. 'Egˆer gelirse polis gelir. Polis gelirse ates¸ serbest, vurun' dedi. Bizi hat düzeni olarak dagˆıttıktan sonra ayrıldı."

Polise ateş etme emri verildikten sonra bu emrin kanunsuz olduğunu düşündüğü için birlikten ayrılarak evine gittiğini belirten Çolakoğlu, suçsuz olduğunu öne sürerek tahliye ve beraat talebinde bulundu.

Sanık eski Astsubay Ömer Sezen, Malatya'da baş teknisyen olduğunu, Kara Havacılık Komutanlığına iki Atak helikopteri teslim etmelerine dair bir emir gelmesi üzerine bu görev için personel aradığını ancak herkesin bir mazereti olduğunu söylediğini iddia etti.

Bu görevin kendisine kaldığını söyleyen Sezen, 15 Temmuz'da öğleden sonra eşyalarını aldıktan sonra iki Atak helikopterini çalıştırdıklarını ifade etti. O sırada malzemeleri taşımak için UH1 bir helikopterin de geldiğini belirten Sezen, saat 16.30'da hareket edip tahmini saat 18.30'da da Kayseri Erkilet Havalimanına yakıt ikmali için iniş yaptıklarını dile getirdi.

Sezen, yakıt ikmali yaparken birinin gelip Güvercinlik'teki VIP uçuş nedeniyle inişin Temelli'ye yapılacağını, bunun da pilotlara iletilmesini rica ettiğini, kendisinin de bu mesajı ilettiğini kaydetti.

Kol lideri pilot Hakan Erol'a Temelli'ye gitmek yerine Erkilet'te beklemeyi teklif ettiğini ancak Erol'un gitme yanlısı olduğunu ifade eden Sezen, saat 21.30'da Temelli'ye indiklerini bildirdi.

Sezen, UH1 helikopterde yolcu olduğunu ve kulaklık olmadığı için telsiz konuşmalarını da dinleyemediğini iddia ederek, Temelli'de de helikopterlerin yakıt ikmalini gerçekleştirdiğini söyledi.

İşinin saat 22.00'de bittiğini, elini yıkayıp geldikten sonra Yarbay Hakan Erol'un "Hadi Akıncı'ya gidiyoruz." dediğini, Yüzbaşı Memduh Karagöl'ün "Ne Akıncısı, açız." ifadelerini kullanması üzerine yemek yediklerini dile getiren Sezen, tekrar helikopter başı yaptıklarını belirtti.

Erol'un bindiği Atak helikopterinin arıza yaptığını ve gayri faal olduğunu dile getiren Sezen, Malatya'daki birliğinden Engin Binbaşı ile telefonla durum hakkında görüşürken Yarbay Erol'un, arızalı helikopterin silah besleyicisini sökme emri verdiğini kaydetti.

"Emir büyük yerden"

"Niye?" diye sorduğunda Yarbay Erol'un "Emir büyük yerden" cevabını verdiğini belirten Sezen, sökme işlemini silah teknisyeni Mutlu Açıkgöz ile saat 23.30-00.00 gibi bitirdiğini söyledi.

Sezen, işini bitirdiğini söyleyince Hakan Erol'un "Hadi gidiyoruz." dediğini ifade ederek, arızalı helikopterin yanında kalmak istemesine rağmen kabul edilmediğini söyledi.

Atak'ın helikopterle kalkıp Güvercinlik'e gittiğini, bindiği UH1 helikopterin de peşinden kışlaya gittiğini anlatan Sezen, uçuş sırasında tanıdıklarını aradığını, bağıra çağıra yaptıkları iletişimin çok anlaşılır olmadığını ancak helikopterin penceresinden baktığında jetleri gördüğünü dile getirdi.

Başka birlikten olmayan askerler bir arada

İniş yaptıktan sonra hemen inip çok pahalı olan kaskı kutusuna koymak için Atak'ı aradığını belirten Sezen, motoru susturulmuş helikoptere buradaki birlikten olmayan mekanikçi 3 teknisyenin mühimmat yüklemeye çalıştığını gördüğünü bildirdi.
Sezen, bu teknisyenlerin "Duymadın mı? Genelkurmay Başkanlığını basıp Genelkurmay Başkanı'nı kaçırmış FETÖ'nün polisleri." dediğini iddia etti.

Sezen, daha sonra Yarbay Erdal Başlar ile Binbaşı Eyüp Ünal'ın helikoptere bindiğini, onlar da burada görevli olmadığı için buna da şaşırdığını savundu.

Helikopter kalktıktan sonra Bas¸c¸avus¸ Volkan Türkkorkmaz'ın silah besleyicisini getirip getirmediğini sorduğunu anlatan Sezen, başka bir Atak'taki silah besleyicisinin tırnağı kırıldığı için buna ihtiyaç duyulduğunu öğrendiğini dile getirdi.

Uçuş hattında yine birliğin personeli olmayan Ömer Güler'i gördüğünü, onun da "Askeri savcılıkta çalışıyorum. Emre uymayanları tutuklamaya geldim." dediğini belirten Sezen, bir ara yatsı namazını kılmak için gidip döndüğünde Erdal Başlar'ın geldiğini gördüğünü ifade etti.

Başlar'ın kendisini yanına çağırıp helikopterin arıza verdiğini ve bunu gidermesini istediğini anlatan Sezen, helikopterde kurşun isabeti gördüğünü, bu yüzden gayri faal olacağını söylediğini belirtti.

Takım komutanı Yüzbaşı Memduh Karagöl'ü aradığını ve durumu anlattığını, onun da "Bir işe karışma. Burada bir anormallik var." demesi üzerine "Emredersiniz." diyerek bir şeye karışmadığını aktardı.

Sezen, sonrasında saat 02.00 civarında Memduh Karagöl ve Malatya'dan gelen ekipteki diğer kişilerle nizamiyeler kapalı olduğu için misafirhaneye gittiklerini, sabah saat 08.00 civarında yaşanan sessizlik üzerine dışarı çıktıklarını belirtti.

Sezen, bir gece dışarıda kaldıktan sonra Karagöl'ün helikopterlerde hasar tespiti yapacakları emri üzerine kışlaya döndüklerini ve bu süreçte gözaltına alınıp tutuklandıklarını anlattı.

"Polisler gelebilir, gerekirse ateş edeceksiniz"

Sanık eski Astsubay Doğan Güven de 15 Temmuz'da ana nizamiyede nöbetçi olduğunu, akşama kadar bir sıkıntı yaşanmadığını söyledi.

Güven, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgenaral Salih Zeki Çolak birlikten çıkış yaptıktan sonra nöbetçi astsubay Uğur Kurt'un gelip Albay Hakan Cafer Arslan'ın tatbikat yapılacağını bildirdiğini öne sürdü.

Daha sonra nizamiye önünde birkaç silahlı teğmenle Binbaşı Ertuğrul Altun'un gelip "Tatbikat olacak, giriş çıkış kapatılacak." dediğini belirten Güven, birliğe gelen bazı personelin yine Altun'un izniyle giriş yapabildiklerini ifade etti.

Güven, kendisini zaten görevi de olan kameraları izlemek için gönderdiğini dile getirdiği Altun'un, sabah saat 05.00 sıralarında kendisine ve erlere "Buraya baskın olabilir. Kim gelecek biliyor musunuz? Polisler gelebilir, gerekirse ateş edeceksiniz." dediğini söyledi.

İlerleyen saatlerde Altun'un ayrıldığını, sonrasında da kendisinin nöbeti devrettiğini aktaran Güven, aynı gün birliğin emniyeti için herkesin çağrıldığını, bunun üzerine kışlaya döndüğünü kaydetti.

Güven, eve gittiğini ve pazar sabah savcıya ifade vermek için birliğe geldiğini, sonraki süreçte polislerce gözaltına alındıklarını anımsattı.

Birliğin elektriklerinin gece gittiğini de dile getiren Güven, elektrikler geldikten sonra da kameraları açtığını bildirdi.

FETÖ ile bir bağı olmadığını savunan Güven, tahliyesini istedi.

15.08.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR

Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumlarındaki salonda görülen duruşmaya, sanıklar, müştekiler ve taraf avukatları katıldı.

Sanık eski üsteğmen Emin Türel, Malatya 2. Kara Havacılık Alay Komutanlıgˆında görev yaptığını belirterek, 15 Temmuz'da Ankara Kara Havacılık Komutanlığına teslim edilecek ATAK helikopterlere eşlik eden UH1 helikopterinin birinci pilotu olduğunu söyledi.

Bu göreve sıralı amirlerince seçildiğini anlatan Türel, haftalık izinlerini Ankara'da geçirecek Volkan Kerimoğlu ve Tegˆmen Burak Subaşı'nın yanı sıra ATAK helikopterlerin teknisyeni Ömer Sezen'in de yolcu olarak helikoptere bindiğini ve saat 16.30 civarı kalkış yaptıklarını dile getirdi. Türel, kalkış ve iniş yaparken ise mesajlaşma programlarından amirlerinin de bulunduğu gruplara "iniş yaptık", "kalktık" gibi bildirimler atarak yerlerini bildirdiklerini ifade etti.

Türel, yakıt ikmalinin ardından 19.40'ta Kayseri'den havalandıklarını ancak uçuş yasağına dair bir bilgi gelmediğini savunarak, 21.30'da Temelli'ye iniş yaptıklarını belirtti.

Temelli'de, izinli iki yolcusunun ayrılıp gittiğini anlatan Türel, kendilerinin de yemek yedikleri sırada televizyondan köprünün kapatıldığını gördüklerini, bu sırada kara pilot yarbay Hakan Erol'un "Akıncı'ya gidiyoruz." dediğini dile getirdi.

Türel, buna karşı çıktıklarını ve sonrasında Güvercinlik'e gitmek için hazırlık yaptıklarında kol komutanı Hakan Erol'un kullandığı ATAK helikopterinin arızalandığını ifade ederek, bunun üzerine Erol'un diğer pilot Memduh Karagöl ile aynı ATAK'a bindiğini kaydetti.

"Vurun vurun" talimatını duymuş

Kalan iki pilotun da UH1'e yolcu olduklarını belirten Türel, kalkış yaptıktan sonra Güvercinlik'e inmek için yaklaşırken telsiz frekansında değişik konuşmalar olduğunu bildirdi.

Türel, şöyle konuştu:

"Vurun vurun' diye talimat vardı. Ben de temasa geçmeye çalışıyorum 'Süngü süngü' diye. Bu kargaşa içinde sesinden Halil Gül olduğunu düşündüğüm kişi 'vurun' talimatı veriyordu. O kargaşada 'Süngü kim? Onu da vurun' diye bir ses duyduk ama bunun kim olduğunu bilmiyorum. Telsiz konuşmalarda ayrıca 'Neron' kod ismini de duydum. 'Neron' kod ismi de Özcan Karacan'mış. Bu esnada jetler geçti, helikopterimiz güçlü bir çöküş yaşadı. Biz epey bir korktuk. Tek düşüncemiz, 'Güvenli bir şekilde inelim de ne olursa olsun' diyoruz."

Saat 00.10 gibi iniş yapmalarının ardından hem UH1'in ikinci pilotu üsteğmen Cem Ersuz'un hem de kendisinin Malatya'daki tabur ve bölük komutanlarını arayıp durumu anlattıklarını belirten Türel, amirlerinin de emniyetli bir yere geçmeleri yönünde talimat verdiğini söyledi.

Türel, Mahkeme Başkanı Oğuz Dik'in, amirlerine telsiz konuşmalarından neyi aktardıklarını sorması üzerine, " (Beştepe ya da Beytepe'yi vurun) diye talimatlar duydum. Halil Gül'ün, 'Vurun vurun. Beştepe'nin önünde çok kötü şeyler oluyor, oradaki polis araçlarını vurun' dediğini duydum. Halil Gül diye düşünüyorum." dedi.

İnişi müteakip Hakan Erol'un ayrıldığını ve onu bir daha görmediğini iddia eden Türel, diğer ATAK pilotlarıyla 5 kişi hangara gittiklerini, ışığı yanan ve isimliğinde Murat Bolat yazan odaya girdiklerini belirtti.

Türel, "Memduh Yüzbaşı 'Neler oluyor?' dedi. O da sıkıyönetim emri olduğunu söyledi. Üsteğmen Yiğit Özdamar emri sordu, Cem ile muhatap olmamak için kapının tam eşiğinde duruyoruz, o esnada açık televizyonu gösterdi, daha sonra elini belindeki silaha götürerek 'Ya emre itaat edersiniz ya da hakkınızda emre itaatsizlikten işlem yaparım' dedi." ifadelerini kullandı.

Misafirhanede kalmışlar

Bu konuşmanın ardından birlik içindeki misafirhaneye gittiklerini anlatan Türel, daha güvenli olduğu söylenen başka bir yere geçmek için birlikler arasındaki nizamiyeye gittiklerinde Yüzbaşı Emre Erkan'ın kendilerini durdurduğunu aktardı.

Türel, Erkan'ın kendilerine izin vermediğini iddia ederek, misafirhaneye dönüp Malatya'dan gelen ekiple sabaha kadar beklediklerini anlattı.

Sabah 05.00 civarında duydukları silah seslerinin ardından 5 helikopterin havalanıp gittiğini belirten Türel, ilerleyen saatlerde kendilerinin de açılan nizamiyelerden çıktıklarını ifade etti. Beraberindeki iki kişiyle iki gün Merkez Orduevinde kaldıklarını anlatan Türel, Malatya'daki birlikte, helikopterde hasar olup olmadığına bakmaları ve savcıya ne yaşadıklarını anlatmaları yönünde emir gelmesi üzerine, Kara Havacılık Komutanlığına gittiklerinde polislerce önce Etimesgut İlçe Emniyet Müdürlüğüne, oradan da Ankara TEM Şube'ye götürüldüklerini ifade etti.

Yaklaşık bir ay önce ihraç edildiğini belirten Türel, serbest kalmayı beklerken tutuklandıklarını ifade ederek, tahliyesini istedi.

Mühimmat dağıtan yüzbaşının savunması

Sanık eski yüzbaşı Emre Erkan da Kara Havacılık Okul Komutanlığı Suba Temel Kurs Taburu'nda bölük komutanı olduğunu ifade etti.

Bölükteki kursiyer teğmenlerin atış yapmasına yönelik okul komutanı Tuğgeneral Ünsal Coşkun tarafından emir verildiği için 15 Temmuz haftasında bu hazırlıkları yaptıklarını ancak perşembe günü olması gereken atışı gerçekleştiremediklerini anlatan Erkan, bunun sebebinin eşinin rahatsızlığı dolayısıyla birliğe gidememesi olduğunu savundu.

Erkan, atışın pazartesi gününe kaldığını ifade ederek, 15 Temmuz'da akşam 17.30'daki içtimanın ardından tabur komutanı Yasin Candemir'in kursiyerlerle görüşme yapmak istediğini belirtmesi üzerine 21.45'te burada olmaları gerektiğini söyleyerek serbest bıraktığını bildirdi.

Candemir'in kendisine, sabotaj ve terör tehdidine yönelik emir ve ikazları hatırlattığını, ayrıca CH47 helikopterin katılım törenine yönelik kursiyerlere görev verilebileceğini söylediğini anlatan Erkan, kışlaya saat 21.30 gibi geldiğini ve tabur komutanına geldiğine yönelik bilgilendirdiğini belirtti.

Erkan, kursiyerlerin toplanması için çalışırken yaklaşık 5 dakika sonra Candemir'in kendisine seslenip çağırdığını ve Genelkurmay Başkanlığına saldırı olduğunu, bu yüzden hemen silahlığı açmasını söylediğini iddia etti.

Bölük astsubayı o gün yıllık izne çıktığı için deponun anahtarlarının kendisinde olduğunu öne süren Erkan, silahlığa inip açtığını ve bölüğüne ait olan taraftan G3 ve mühimmat dağıttığını, ardından da beş teğmenle uçuş hattına geçtiğini, bu kişileri de bir yerlere yerleştirdiğini dile getirdi.

Erkan, ilk düşüncesinin terör saldırısı yönünde olduğunu öne sürerek, dışarıda gördüğü teğmenlere de Genelkurmay'a saldırı olduğunu, birliğe de olabileceğini söylediğini ifade etti.

Ayrıca başka birliğe geçmek isteyen Malatya'dan gelen UH1 helikopteri pilotu Emin Türel ve beraberindekilere, can güvenlikleri gerekçesiyle geçmemelerini söylediğini iddia eden Erkan, onların da kışla içindeki misafirhaneye geçtiğini söyledi.

Gece saatlerinde telefonundan Başbakan Binali Yıldırım'ın bir grubun kalkışmasından bahsettiğini gördüğünü, bunun üzerine tabur komutanına darbe ya da kalkışma mı olup olmadığını sorduğunu öne süren Erkan, onun da ne olduğunu anlamadığını, ama kışla emniyetini takviye edeceklerine yönelik emir verdiğini aktardı.

Erkan, öğle arasından sonra savunmasına devam etti. 

Sanıklardan suç tarihinde Kara Havacılık Okul Komutanlığı Subay Temel Kurs Taburunda bölük komutanı olarak görev yapan eski Yüzbaşı Emre Erkan, savunmasında, yeşil pasaportu bulunmasına rağmen kaçmayı düşünmediğini, darbe girişiminin ardından pazartesi mesaiye gittiğini ve kışla nizamiyesinde gözaltına alındığını söyledi.

Silahlığın kapısını kırarak kursiyer subaylara mühimmat dağıttığı yönündeki iddiayı reddeden Erkan, 15 Temmuz'daki içtima sırasında "Bugün kanlı cuma" dediği yönündeki tanık beyanlarını da kabul etmedi. Erkan, "95 personelim var, içtimada bunu söylüyorum ve bu kadar çarpıcı bir cümleyi sadece iki kişi duyuyor. Bu anlaşılabilir bir durum değil" diye konuştu.

Erkan, 18 kutu PKS makineli tüfek mühimmatını silahlıktan alıp helikopterlere koydukları yönündeki iddiayı da kabul etmedi.

Darbeye direnmek için sokağa çıkan vatandaşlarla ilgili söylediği öne sürülen, "Sokağa çıksalar ne olacak" sözlerinin yanlış anlaşıldığını, ifadenin bu şekilde olmadığını savunan Erkan, vatandaşları değil, darbecileri kastettiğini öne sürdü.

"Kışlanın emniyetini sağladık. Ben ve kursiyerlerim hiçbir zaman darbenin içinde bulunmadık. Kendini bir kaosun içinde bulan personele bu kadar ağır suçlamalarda bulunulmasını anlayamıyoruz. Ben örgüt üyesi değilim. Hayatım boyunca devletimin ve milletimin hizmetinde çalıştım, asla ihanet etmedim." diyen Erkan, tahliye ve beraat istedi.

"Helikopteri geri çevirdim"

Sanıklardan eski Teknisyen Astsubay Emre Gürel, FETÖ mensubu olduğu yönündeki iddiaları kabul etmediğini söyledi.

ByLock kullanmadığını, FETÖ'nün okullarına gitmediğini, yurtlarında kalmadığını, kendisinin ve ailesinden hiç kimsenin Bank Asya'da hesabının bulunmadığını savunan Gürel, 2011'de helikopter bakım teknisyeni olarak Kara Havacılık Okuluna atandığını, 15 Temmuz'da da bir ay önce belirlenen, acil durum bekleme nöbetini tuttuğunu söyledi.

Amiri Astsubay Başçavuş Ergün Yakut'un "Acilen uçuşa çıkıyorsun" talimatıyla A9 pistinde hazır bekletilen bir helikoptere bindiğini belirten Gürel, pilotlarını tanımadığı 1344 kuyruk numaralı helikopterle 10 dakikalık bir uçuş yaptıktan sonra bilmediği bir askeri üsse indiklerini kaydetti.

Buranın Akıncı Üssü olduğunu daha sonra öğrendiğini belirten Gürel, bu sırada Albay Uğur Kapan'ın üste bulunanları teknisyen ve pilotları çağırdığını, Ergün Yakut'un da "Sen git helikopterlere bak" diyerek kendisini buradan uzaklaştırdığını öne sürdü.

Cep telefonunundan darbe girişimine ilişkin haberleri gördüğünü anlatan Gürel, bu sırada pistin başında toplanıp bir şeyler konuşan pilot ve teknisyenlerin dağılıp, yandaki binaya geçtiklerini, kendisinin de telefonunu şarj etmek için aynı binaya gittiğini belirtti.

Telefonunu şarja taktıktan sonra sigara için dışarı çıktığını, geri döndüğünde telefonunu bulamadığını öne süren Gürel, Güvercinlik'ten Akıncı'ya geldiği pilotların "Acil uçuş var" diyerek kendisini çağırdığını, 1344 kuyruk numaralı helikopterle 15-20 dakikalık bir uçuşla sonradan Oğulbey Kışlası olduğunu öğrendiği yerden bir tim alıp TÜRKSAT'a götürdüklerini söyledi.

Gürel, şöyle devam etti:

"Helikopterde hiçbir konuşmaya tanık olmadım. Pilotların benim duymamam için iç konuşma kutusunu PVT konumuna aldıklarını düşünüyorum. Kapalı devre konuştular. 15-20 dakikalık uçuşla askeri üsse indik. Buranın Oğulbey Kışlası olduğunu sonradan öğrendim. Helikoptere tam teçhizatlı 6-7 asker yaklaştı. Askerlerden biri benim kulağıma bağırarak 'Görev 1 mi, görev 2 mi?' dedi. Bunun üzerine helikopterin pilotu bana 'Sen kaskını çıkar, ona ver' dedi. Daha önce buna hiç şahit olmamıştım. Kaskımı çıkarıp askere verdim. Pilot ve bu şahıs bir şeyler konuştular. Bu asker bana 'Helikopterde silahçı var mı?' diye sordu. Olmadığını söyledim. Bu tim TÜRKSAT'a indi. Helikopter tekrar havalandı. Bu sırada pilotlar PVT konumundan çıkmıştı. Aralarında, 'Sokağa çıkma yasağı daha ilan edilmedi mi? Basın geç kalmadı mı?' diye konuştuklarını duydum. Bunun üzerine yere indikten sonra uçuşumu kesme kararı verdim. Akıncı'ya döndük. Batarya anahtarını açık konuma aldım. Helikopterden çıkıp 20-25 dakika bekledim. Gösterge panelinden bataryanın bittiğini anladım. Anahtarı kapattım. Helikopterden ayrılarak pistin yanındaki binaya geçtim. Bu sırada pilotların bana doğru geldiğini gördüm. Acil uçuş olduğunu söylediler. Helikoptere binip çalıştırmayı denediler. Bataryayı bitirdiğim için helikopter çalışmadı. Biri bağırarak 'Sen mi yaptın?' dedi. Bilgimin olmadığını söyledim. Öndeki helikoptere geçmemi emretti. Korkuyla geçtim."

1983 kuyruk numaralı bu helikopterle yaklaşık 10 dakika uçtuktan sonra kendilerine ateş edildiğini anlatan Gürel, bunun üzerine helikopterden ses geldiğini söyleyerek pilotların üsse dönmesini sağladığını anlattı.

Bu andan itibaren uçmamak için kusma rolü yaptığını öne süren Gürel, sabaha doğru üssü çevreleyen tel örgülere doğru kaçtığını, nöbetçi askerlerden birinin silahla kendisine vurduğunu, başının yarıldığını, tel örgülerden atlayıp yakınlardaki bir köye sığındığını, köylülere durumu anlatıp polise teslim olduğunu söyledi.

"Afganistan'da görevliydim"

Eski Kara Pilot Albay Gökhan Lütfü Reyhan da 15 Temmuz'da Afganistan'da birlik komutanı olarak görev yaptığını, darbeyi burada televizyondan izlediklerini, görev süresi dolunca 17 Temmuz'da Türkiye'ye döndüğünü havaalanında gözaltına alınıp serbest bırakıldığını söyledi.

Ardından görev yaptığı Kara Havacılık Okul Komutanlığına geldiğini belirten Reyhan, burada Albay Caner Sırrı Yavuz'un "Seni de teslim edeceğiz" demesi üzerine, Afganistan'da olduğunu vurgulamasına ve polislerce yakalanıp bırakıldığını söylemesine rağmen, "Bizim listemizde senin ismin var. Senin mensubiyetin olduğundan ciddi şüphelerimiz var." denilerek gözaltına alındığını anlattı.

Hakkındaki tanık beyanının gerçek olmadığını, kendisine iftira atıldığını öne süren Reyhan, üzerinde bulunan F serisi 1 dolara ilişkin "Gözaltına alındığımdan itibaren 7,5 aydır yurt dışındaydım. Görev harcırahım dolar olarak ödendi. Para oradan kalma. F serisi dediği 44 doların biri bu seridenmiş. Cüzdanımda toplu halde bulunmuştur. 1 doların FETÖ mensuplarınca kullanıldığını cezaevinde öğrendim. Bilsem birliğe gelmeden önce imha ederdim." diye konuştu.

Reyhan, uçacak pilotların arasında adının bulunmasının da mantıklı olmadığını, bu sırada yurt dışında olduğunun üstlerince bilindiğini söyledi.

"Ben hain, terörist değilim. Tahliye ve beraat talep ediyorum." diyen Reyhan'a darbenin kim tarafından gerçekleştirildiği soruldu. Reyhan, bu soruya, "FETÖ'nün bu darbeyi yaptığı çok açık ama bu buz dağının görünen kısmı. Arkalarında kim var bilmiyorum. FETÖ'nün bu darbe girişimine dış destek olmadan tek başına girişebileceği kanaatinde değilim" dedi.

Sanıklardan eski Teğmen Emre Temizkan da "Jandarmaya saldırı oldu. 8-10 şehidimiz var" diyen ismini bilmediği bir yarbayın talimatı üzerine silahlandıklarını, kışlanın emniyetini aldıklarını düşündüğünü, darbe girişimine bilerek ve isteyerek hiçbir katkısının olmadığını öne sürerek tahliye ve beraat istedi.

Temizkan, "Polis geldiğinde ateş edin" emri verdiği iddiasının gerçeği yansıtmadığını öne sürerek, "9 aylık subay olan bir teğmenin hukuksuzluğu bu kadar aleni emir vermesi açık bir intihar mektubu. Bu bir iftira, ısmarlama bir iddia." diye konuştu.

Temiztan, "Seni kim bu hale düşürdü?" sorusuna, "Darbe olduğunu bildiği halde terör saldırısı, tatbikat olduğunu söyleyen kişiler düşürdü." dedi. İsim vermesi istenen Temizkan, "Allah korkusu olan biriyim, elimde net belge olmadan isim veremem." dedi.

Temizkan'ın savunmasının ardından duruşma yarına bırakıldı.

16.08.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR

Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumlarındaki salonda görülen duruşmaya, sanıklar, müştekiler ve taraf avukatları katıldı.

Sanık eski astsubay Engin Sarıtaş, Kara Havacılık Komutanlığında taarruz helikopteri teknisyeni olduğunu belirtti.

Sarıtaş, 18 yıllık meslek hayatının sadakat ve liyakat esaslı geçtiğini savunarak, 15 Temmuz'da yaptığı faaliyetleri de darbe teşebbüsünden haberdar olmadan aynı sorumluluk vasfıyla yerine getirdiğini iddia etti.

Darbe girişimi öncesinde, 14 Temmuz'da teknisyen astsubay Süleyman Nazif Türkoğlu'nun gelerek karargaha, amirleri olmayan eski yarbay Özcan Karacan'ın yanına gitmeleri gerektiğini söylediğini, ne olduğunu sorduğunda ise Türkoğlu'nun bilmediğini aktardığını öne sürdü.

Sarıtaş, karargaha gittiklerinde Özcan Karacan'ın, tarihi belli olmayan bir bekleme görevi yapılacağını ancak görevin tam olarak ne olduğunu söylemediğini iddia ederek, Karacan'ın ertesi gün ulaşabildikleri başka teknisyenlerle odasına gelmesini istediğini anlattı.

Bunun üzerine Ümit Alpar ve Resul Bardakkaya'ya ulaşıp ertesi gün tekrar Özcan Karacan'ın yanına gittiklerini belirten Sarıtaş, Karacan'ın, bekleme görevinin o gün gerçekleşeceğini, mesaiyi terk etmemelerini, helikopterleri uçuşa hazırlamalarını söylediğini, durumla ilgili tabur komutanları eski yarbay Murat Bolat'ın da bilgisi olduğunu belirttiğini bildirdi.

"Mühimmatları hemen yükleyin, acil kalkış olacak"

Sarıtaş, öğleden sonra hangara Murat Bolat'ın geldiğini, helikopterlerin hazır hale getirilmesi, mühimmat sandıklarının takılıp uçuş hattına çıkarılması emrini verdiğini söyledi.

Saat 22.00 civarında Özcan Karacan'ın teknisyen astsubay Türkoğlu'nu arayıp helikopter başı yapmalarını bildirdiğini ve bu emre uyduklarını anlatan Sarıtaş, hazır iki helikopterin başında 15-20 dakika beklediklerini ifade etti.

Bolat'ın hangardan koşarak geldiğini ve "Mühimmatları hemen yükleyin, acil kalkış olacak." dediğini dile getiren Sarıtaş, kalkışın 23.00 civarında gerçekleştiğini, bu sırada karşılarındaki kobranın da kalkış yapmış olduğunu bildirdi.

Sarıtaş, 01.00 civarında helikopterlerin dönmeye başladığını belirterek, iniş yapan kobrada mermi kaynaklı birçok hasar oluştuğunu tespit ettiğini, yakıt deposunda da mermi deliği bulunduğunu söyledi. Helikopteri uçuştan kestiğini, depodaki yakıtı da çağırdığı tankere aktardığını savunan Sarıtaş, tankeri beklediği sırada arkadaşlarından darbe girişimini öğrenip, hasarlı helikopterle ilgili işlemleri yaptıktan sonra hangara geçtiğini ve hiçbir faaliyette bulunmadığını savundu.

"Birlik basıldı, kaçın"

Hangardaki diğer arkadaşlarıyla durum değerlendirmesi yapıp kışladan çıkmaya karar verdiklerini ancak nizamiyeler kapalı olduğu için bunu gerçekleştiremediklerini iddia eden Sarıtaş, sabah 06.00 civarında birliğin basıldığını söyleyen birinin "kaçın" diye bağırdığını duyduğunu iddia etti.

Sarıtaş, bulundukları yere iniş yapan bir helikopter pilotunun el işaretiyle çağırması üzerine "can havliyle" helikoptere bindiklerini ve helikopterin Akıncı Üssü'ne gittiğini savundu.

Sivil bir araçla Akıncı'yı terk edip eve döndüğünü aktaran Sarıtaş, aynı gün akşam bildiklerini anlatmak için vardığı birliğinde gözaltına alınıp ardından da tutuklandığını söyledi.

Sarıtaş, darbe teşebbüsünden haberi olmadan o geceki faaliyetlerini amirlerinin emirleri doğrultusunda yaptığını, FETÖ ile bir bağı bulunmadığını öne sürerek tahliyesini talep etti.

Mahkeme Başkanı Oğuz Dik'in başında bulunduğu helikoptere kimin pilot olarak bindiğini sorması üzerine Sarıtaş, helikoptere yükleme yaptığı sırada pilotların helikoptere binip başlıklarını taktığını, sadece Ali Ercan'ı tanıdığını ileri sürdü.

"IŞİD tehlikesi" iddiası

Sanık eski astsubay Osman Ongun da 15 Temmuz günü Hava Ulaştırma Grup Komutanlığında rutin yazılan nöbetini tuttuğunu belirterek, saat 20.00 civarında tabur komutanı Yarbay Sezgin Uyanık'ı önce sivil, bir süre sonra da resmi kıyafetli gördüğünü söyledi.

Saat 21.45 sıralarında devriyeye çıktığında beyaz renkli bir araçtaki kişinin kendisini durdurduğunu ve kim olduğunu sorduğunu, nöbetçi olduğunu ve devriye attığını söylediğini anlatan Ongun, "IŞİD tehlikesi olabilir" diye uyarıda bulunan bu kişinin, sonradan İstihbarat Albay Hakan Cafer Arslan olduğunu öğrendiğini ifade etti.

Ongun, hangara dönüp nöbetçi Astsubay Sebahattin Şahin'in yanına gittiğini, onun da Yarbay Uyanık'ın acil uçuşa çıktığını söylediğini belirterek, bu gelişmeyi "IŞİD tehdidiyle bir" değerlendirdiğini kaydetti.

Jetlerin sesini 23.00 civarında duyduğunu ancak bir anlam veremediğini, 23.30 civarında ise arayan ailesine ne olduğunu bilmediğini anlattığını savunan Ongun, telefonundaki bir sosyal medya uygulamasına baktığında sadece köprülerin kapatıldığını gördüğünü öne sürdü.

Pilottan makineli tüfek talebi

Ongun, birlikte elektrikler kesildikten sonra 03.00-03.30 civarında tabur komutanı Sezin Uyanık ile karşılaştığını, ne olduğunu sorduğunda Uyanık'ın uçuşta vurulduklarını söylediğini ileri sürdü. Ongun, Uyanık'ın "Emniyetimiz için söylüyorum. İki tane biksi ve çelik yelek getirin, gerekirse kilitleri de kırın." dediğini, buna da çok şaşırdığını iddia etti.

Sebahattin Şahin ve Erdal Başçavuş ile emri yerine getirdiğini anlatan Ongun, akıllarına terörden başka bir şey gelmediğini savundu.

Ongun, silahlar için senet yaptığını ancak Uyanık'ın imzalamayı reddettiğini, uçuşa da çıkmayacaklarını söylediğini ileri sürerek, senete imza attıramayınca odasına geldiğini, üç gün sonra evleneceği için hazırladığı davetiyeleri toplayıp çantasına koyduğunu söyledi.

Sabaha bir kobra helikopterin, kulenin etrafında ateş ettiğini, ardından da 5 helikopterin havalanarak uzaklaştığını dile getiren Ongun, silahlıktaki bir tüfek kayıp olduğu için nöbeti hemen terk etmediğini savundu.

50 lirayla Yenimahalle'ye kadar gitmiş

Ongun, tüfekle birlikte kayıp olan askere telefonla ulaştığını ve kışla dışında olduğunu öğrendikten sonra bu askerin Yenimahalle'den taksiye binip gelmesini sağladığını anlattı. Bu askerin, kendisini Okan Binbaşı (Okan Kocakurt) olarak tanıtan ve nizamiyeden çıkamayan bir asker tarafından zorla kullandırılan araçla tel örgülere doğru gitmesi talimatı verildiğini kaydeden Ongun, sonra da Okan binbaşının, silahını bıraktırdığı askere 50 lira vererek memleketine gitmesini söylediğini belirtti.

Ongun, askerin kendisine anlattığı bu olayı, tutanakla kayıt altına aldığını da ifade etti.

Evine gittikten sonra 17 Temmuz'da ifade vermesi için birliğe çağrıldıklarını anlatan Ongun, sonraki süreçte de tutuklandığını belirtti.

FETÖ ile bir bağının olmadığını iddia eden Ongun, tahliyesini istedi.

Sanıklardan eski Bakım Komutanlıgˆı Produ¨ksiyon Astsubayı Kıdemli Başçavuş Ercan Ural, 16 Temmuz'da izninin başlayacağını, darbe girişiminin gerçekleştiği 15 Temmuz günü normal mesaisine gittiğini, Binbaşı Gökhan Çiçek'ten izin alıp saat 15.45 sularında evine döndüğünü söyledi.

Ailesiyle alışveriş yaptıktan sonra eve döndüklerini, eşi tatil için hazırlık yaparken kendisinin hastalığı nedeniyle erkenden uyuduğunu anlatan Ural, saat 00.50 sularında oğlunun telefonunu getirmesiyle Merkezi Bakım Tabur Komutanı Nuri Tuncel'in tüm taburun kışlaya gelmesi yönündeki mesajı gördüğünü belirtti.

Bu emir üzerine mesai arkadaşı Taner Bektaş'ı aradığını, sivil kıyafetlerle ve Bektaş'a ait arabayla kışlaya geldiklerini belirten Ural, "Nizamiye kapısında daha önceden tanımadığımız rütbesi olmayan bir asker bizi silah doğrultarak durdurdu ve kimliğimizi sordu. Telefondaki mesajı göstererek komutanın emriyle geldiğimizi söyledim. Bu askerin kışlaya silahla giremeyeceğimizi söylemesi üzerine silahlarımızı Bektaş'ın aracına bırakarak kışlaya girdik." dedi.

Askeri bir araçla nizamiyeden hangar bölgesine geçtiklerini belirten Ural, ne olduğunu anlamak için hangardaki televizyonu izlediklerini ve kalkışmayı öğrendiklerini öne sürdü.

Bunun üzerine arkadaşlarına, "Ölürsem de bu birlikte öleceğim. Birliği emniyette teslim etmeden buradan ayrılmayacağım" dediğini savunan Erol, WhatsApp grubundaki mesai arkadaşlarına da kışlaya gelmemeleri yönünde talimatlar verdiğini öne sürdü. Ural, nizamiyeden içeri alınmayan Volkan Mete ve Nadir Çalışır'a da geri dönmelerini söylediğini iddia etti.

Saat 06.30 sıralarında dıs¸arıdan silah sesleri duyduğunu ifade den Ural, "Hemen hangarın o¨nu¨ne c¸ıkıp baktıgˆımızda bir s¸ey go¨remedik. Uc¸us¸ hattı tarafına dogˆru c¸ıkıp baktıgˆımızda kobra helikopterin kuleye ve jandarmaya dogˆru ates¸ ettigˆini go¨rdu¨k. Ben korkup Ali Kemal üstegˆmen ile birlikte ic¸eri girdim. Taner Bas¸c¸avus¸ dıs¸arıda kalıp cep telefonuyla bu saldırı go¨ru¨ntu¨lerini c¸ekti. Bu helikopterin saldırısı yarım saat kadar su¨rdu¨. Ben hangarın camından kobranın uc¸us¸ hattından ayrıldıgˆını go¨rdu¨m. Sonra sesler kesildi." diye konuştu.

Ural, saat 07.30 sularında nöbeti devredip kışladan ayrıldığını anlattı.

Suçsuz olduğunu, terör örgütüyle bir ilgisinin bulunmadığını savunan Ural, "Şarlatan tipli FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'den şikayetçiyim. Bu şahsın bir gün yüce Türk mahkemelerince yargılanacağını biliyorum. Kendini 1 dolara satan şeref yoksunlarından değilim." diyerek tahliye ve beraat istedi.

"Askerlerimin başındaydım"

Sanıklardan eski Astsubay Mehmet Kaya da devlet okullarında eğitim gördüğünü, FETÖ'nün okul ve dershanelerine gitmediğini, terör örgütüyle hiçbir ilgisinin bulunmadığını savundu.

Suç tarihinde Okul Hizmet Bölüğü nöbetçisi olduğunu, bu nöbetin 20 gün önce belirlendiğini ifade eden Kaya, şunları söyledi:

"Sabah saat 08.00'de nöbeti devraldım. İçtimanın ardından saat 09.30 sularında Binbaşı Gökhan Çiçek beni uçuş hattına çağırdı ve 'Hatta nöbet tutan eri akşam 10.00'dan sonra takviye amaçlı 3 nolu nöbet kulübesine gönder' dedi. Bunun komutanın emri olduğunu söyledi.

Mesai bitiminden sonra akşam nöbetçisine uçuş hattındaki nöbetçiyi 3 nolu kulübeye gönderilmesini, bunun komutanın emri olduğunu söyledim.

Yat yoklamasının ardından da bölük astsubayı odasında istirahate çekildim."

Odada ev arkadaşının telefonla aramasıyla olaylardan haberdar olduğunu öne süren Kaya, askerlerini içtimaya toplayıp, kendinden habersiz hiçbir yere gitmemeleri yönünde uyardığını anlattı.

Kaya, internetten haberleri takip ettiğini, ailesi ve arkadaşlarıyla telefonla görüştüğünü, sabaha kadar askerleriyle kaldığını, sabah da nöbeti devrederek kışladan ayrıldığını öne sürdü.

FETÖ üyesi olmadığını ve darbecilerle birlikte hareket etmediğini savunan Kaya, hakkındaki suçlamaları reddederek, tahliye ve beraat istedi.

"Baskın olabilir" diye nöbet tuttmuş

Sanık eski Kursiyer Teğmen Mikail Aydoğan da 15 Temmuz'da yaşadıklarını anlattığı savunmasında, o gün Bölük Komutanı Yüzbaşı Emre Erkan'ın, Tabur Komutanı Yarbay Yasin Candemir'in kursiyerlerle görüşeceğini söylediğini belirtti.

Bunun üzerine 21.45'te gazinoda toplandıklarını ifade eden Aydoğan, Yasin Candemir'in gelerek Genelkurmay Başkanlığına saldırı olduğunu, çatışmalar yaşandığını anlattığını bildirdi. Candemir'in ikinci hedefin bu kışla olduğunu ve birliği savunacaklarını söylediğini söyleyen Aydoğan, gruplara ayrılıp silah ve mühimmat aldıklarını dile getirdi.

Aydoğan, Candemir'in bir telefon numarası verdiğini ve görev alacağı nizamiyeye gitmeden önce aramasını istediğini ifade ederek, bu numaranın sahibinin Binbaşı Ertuğrul Altun olduğunu aradıktan sonra öğrendiğini öne sürdü.

Altun'un da nizamiyede olduğunu belirten Aydoğan, nizamiye bölgesinde kartal heykelinin yanında beklemeye başladığını iddia etti.

Aydoğan, telefonundan internete girerek 01.00 civarında darbe girişiminden haberdar olduğunu ancak Yasin Candemir'in konuşmasından dolayı, Genelkurmay Başkanlığını basanların Kara Havacılık Komutanlığını basmak isteyen kişilerle aynı olduğunu düşündüğünü ileri sürdü.

Polisi "vur" emri vermiş

Beklemeye devam ettiğini anlatan Aydoğan, Ertuğrul Altun'un 05.30 civarında bir konuşma yaparak polis gelirse ateş açılmasına yönelik emir verdiğini söyledi.

Aydoğan, başta bir şey söyleyemediğini ama sonrasında diğer kursiyer teğmenlere kimseye ateş etmeyeceğini beyan ettiğini dile getirerek, ardından onlarla tabur binasına gittiklerini anlattı.

Sivil kıyafetlerini giyip birlikten ayrıldığını anlatan Aydoğan, FETÖ ile bir bağının olmadığını iddia etti.

Aydoğan, tahliyesini talep etti.

Duruşma yarına ertelendi.

17.08.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR

Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumlarındaki mahkeme salonunda görülen duruşmaya, tutuklu ve tutuksuz sanıklar, avukatları ile müştekiler, yakınları ve avukatları katıldı.

Sanıklardan eski astsubay Ziya Kopar, süper kobra teknisyenliği yaptığını ifade ederek 15 Temmuz'da birinci alay karargah ve kışla hizmet bölüğü nöbetçi astsubayı olduğunu anlattı.

Cuma günü mesaiye başladığında her şeyin normal olduğunu ifade eden Kopar, birliği olan bakım taburundayken saat 16.00 civarında Bas¸makinist Tamer Öğüt'ün talimatıyla bir süper kobra helikopteri dışarı çıkardıklarını söyledi.

Kopar, Öğüt'e "Niye çıkarıyoruz?" diye sorduğunda onun da tabur komutanı Murat Bolat'ın emir verdiğini, Kara Kuvvetleri Komutanı'nın geleceğini söylediğini bildirdi.
Saat 17.00 gibi nöbetçi olduğu hizmet bölüğü tarafına geçtiğini ve nöbet bölgesinin taarruz helikopterlerinin hangarlarına 2 kilometre mesafede olduğunu, yerdeki hava araçlarının görülemediğini iddia eden Kopar, 19.45 civarı nöbetçi Astsubay Mahmut Şakrak ile yemek yedikten sonra 22.30 civarında askerlerin yat yoklamasını alıp silahlıkta silahları saydıklarını anlattı.

Kopar, saat 00.00 civarında istirahat ederken odaya gelen kursiyer astsubayların jetlerden bahsettiğini, bunun üzerine dışarı çıktığında bir kobra helikopterin de uçtuğunu gördüğünü ifade etti.
Ardından okuma salonuna geçtiğini belirten Kopar, odada Asteğmen Alim Özdemir ile Astsubay Bayram Aybek'in bulunduğunu, cep telefonundan haberleri incelediklerini ancak çok söylenti bulunduğunu savundu.

Bu sırada teknisyen Astsubay Sinan Aygar'ın cep telefonundan arayıp "Kardes¸im darbe oluyor, sana 'helikopteri çalıs¸tır, arızasına bak, mühimmat yükle' gibi emirler verirlerse yapma. Helikopterler masum insanlara ates¸ ediyor" dediğini, kaçabiliyorsa kaçmasını, yoksa saklanmasını söylediğini iddia etti.

"Tamam" diyerek Aygar'ın söylediklerini Özdemir ve Aybek ile paylaştığını belirten Kopar, Aybek'in bunun üzerine tabur komutanını arayacağını söyleyip uzaklaştığını, sonradan ağaçlık bir bölgede saklandığını öğrendiğini ifade etti.

Kopar, Özdemir'in de bir odaya girip saklandığını da sonradan öğrendiğini bildirdi.

Duvar dibinde saklanıp helikopterleri gözetlemiş

Okuma salonunda yalnız kaldığında da Sinan Aygar ile görüştüğünü belirten Kopar, onun eski yarbay Özcan Karacan ve astsubay Süleyman Nazif Türkoğlu'nun emirlerini yerine getirmemesini söylediğini, buna da "tamam" karşılığını verdiğini öne sürdü.
Kopar, 01.30 civarında çaycı erle yanına gelen bir teğmenin okul karargahında bulunan 3 MG3 silahı istediğini belirterek, okul nöbetçisi olmadığını söylediğini, teğmenin de gittiğini aktardı.

Kendisinden mühimmat yükleme gibi isteklerde bulunulması endişesiyle dışarı çıkıp bir duvar dibinde saklandığını anlatan Kopar, saklandığı yerdeyken gördüğü inen kalkan helikopterleri Sinan Aygar'a ilettiğini anlattı.

Kopar, Sinan Aygar'ın da bir süre sonra birliğin elektriklerinin kesileceğini, emniyet güçlerinin operasyon yapacağını söylediğini belirterek, konuşmasından kısa süre sonra da elektriklerin kesildiğini ifade etti.
Sabah olduğunda bir helikopterin kule bölgesinde atış yaptığını, aynı şekilde ona karşılık verildiğini gördüğünü dile getiren Kopar, Sinan Aygar'ın, ana nizamiyeden çıkabileceğini söylemesi üzerin 09.00 civarında birlikten çıktığını kaydetti.

Kopar, 16 Temmuz'da müşteki olarak ifade verdiğini, sonraki süreçte görevine devam ettiğini, bu sırada Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ndeki Doğu Akdeniz Üniversitesi'nde okuduğunu ve okula gittiği sırada hakkındaki yakalama kararının kendisine bildirilmesi üzerine gelip teslim olduğunu anlattı.

Ziya Kopar, 18 Kasım 2016'da tutuklandığını belirterek, FETÖ üyesi olmadığını savundu.

Son kanun hükmünde kararname ile ihraç edildiğini ifade eden Kopar, tahliyesini ve beraatini istedi.

"Üzerime düşeni yaptım"

Sanıklardan eski astsubay Çavuş Murat Özel, Hava Harp Okulunda Süper Kobra helikopter teknisyeni olarak görev yaptığını, 15 Temmuz günü mesaiden izin alıp saat 15.00 sularında özel bir okuldaki uçuş kursuna gittiğini, saat 20.00'ye kadar kursta bulunduğunu savundu.

Kurstan ayrılıp Eryaman'daki evine giderken başmakinist Kıdemli Başçavuş Tamer Ögüt tarafından, terörist saldırı gerekçesiyle birliğe çağrıldığını belirten Özel, 23.30 sularında kışlaya geldiğini, bir süre nizamiyeden içeri alınmadığını, bu sırada birliğe çağrılan astsubay Fatih Sevinç ve Fırat Darende ile karşılaştıklarını anlattı.

Nizamiyede isminin Hakan Cafer Aslan olduğunu sonradan öğrendiği kamuflajlı bir albay bulunduğunu, bu albaya komutanın emriyle geldiklerini belirttikten sonra içeri alındıklarını ifade eden Özel, nizamiyedeki bir minibu¨sle görev yerleri olan birlik bakım hangarına geçtiklerini ve kendilerini kışlaya çağıran tabur komutanı eski yarbay Murat Bolat'ın odasına çıktıklarını belirtti.

Özel, "Odada sivil kıyafetli UH-1 Takım Komutanı olan Yu¨zbas¸ı Nuri Osmancıoğlu vardı. Tabur komutanımız, bu¨yu¨k c¸aplı bir tero¨r saldırı oldugˆunu, verilen tu¨m emirleri sorgulamadan yerine getirmemizi aksi takdirde vatana ihanetten bizleri yargılatacagˆını so¨yledi." dedi.

Komutanın emriyle UH-1 hangarına geçtiklerini dile getiren Özel, bu esnada izinde olan Kıdemli Üstc¸avus¸ Sinan Aygar'ın kendilerini arayarak darbe girişimini haber verdiğini öne sürdü. Aygar ile görüştükten sonra helikopterlerin kalkmasını engellemeye çalıştıklarını savunan Özel, şöyle devam etti:

"Piste bir su¨per kobra inis¸ yaptı, pilotların Binbas¸ı Ali Ercan ile o¨ndeki silahc¸ı dedigˆimiz Yu¨zbas¸ı Cebrail Sert oldugˆunu go¨rdu¨k. İner inmez helikopterin yanına gittik. Aracın alt kuyruktan isabet aldıgˆını ve uc¸amayacagˆını so¨yledik. Bu esnada Cebrail Sert silah arızası oldugˆunu, lazer pointerin çalışmadığını so¨yledi. Biz de s¸u an arızanın giderilemeyecegˆini, helikopterin uc¸amayacagˆını so¨yledik. Aslında bu helikopter zaten uc¸arak gelmis¸ti ve uc¸amayacak bir problemi yoktu. Biz uc¸us¸unu engellemek amacıyla arızayı gideremeyecegˆimizi so¨yleyince helikopteri susturdular. Bunun u¨zerine Astsubay O¨mer Güler yanımıza gelerek, 'Bunda bir s¸ey yok, bu helikopter uc¸ar' diye so¨ylemeye bas¸ladı. Güler'in teknisyen oldugˆunu biliyorum, ancak su¨per kobra kursu olmadığı için orada bulunmaması gerekiyordu."

FETÖ'den ve örgütün elebaşı Fetullah Gülen'den şikayetçi olduğunu belirten Murat Özel, "Pilotlar Ali Ercan ve Cebrail Sert'ten şikayetçiyim. Uçuştan döndüler, gözlerimle gördüm. 'Lazer pointer arızalı' diyor. Neden kullanıyor, top atmak için. Ömer Güler ve Murat Polat'tan şikayetçiyim. Terörist faaliyeti durdurmak için helikopterlerin uçamayacağını söyledim. Üzerime düşeni yaptım. Tahliye ve beraat talep ediyorum" diye konuştu.

Özel'in savunmasının ardından duruşmaya öğle arası verildi.

Duruşmada daha önce savunma yapan sanıkların beyanlarında "polis gelirse ateş edin" talimatı verdiği öne sürülen eski Binbaşı Ertuğrul Altun savunma yaptı. Altun, darbe girişiminin yaşandığı dönemde Kara Havacılık Komutanlıgˆı Hava Ulas¸tırma Grup Komutanlıgˆında VIP pilotu olarak görev yaptığını bildirdi.

15 Temmuz'da mesaisinin rutin şekilde devam ettiğini anlatan Altun, o gün bazı personele doğum günü kutlaması yapacakları için saat 17.30'a kadar beklediklerini, uçuştaki personel dönünce de kutlamayı gerçekleştirdiklerini ifade etti.

Altun, biraz sohbet ettikten sonra 18.30 civarı kışladan çıkmak üzereyken tabur komutanı Yarbay Cengiz Zıypak'ın ve akabinde Grup Komutanı Albay Oğuz Yalçın'ın arayıp Orgeneral Salih Zeki Çolak'ın VIP uçuş gerçekleştireceğini, bu yüzden ekibin ve uçağın hazırlanması emrini verdiğini söyledi.

Dönüp resmi kıyafetlerini giydiğini anlatan Altun, hazırlık yapıp beklemelerine rağmen uçuşun iptal edildiğini ifade etti.

Yüzbaşı Serkan Yıldız ile birlikten çıkmak üzere sivil kıyafetlerini giymek için saat 21.10 civarında odasına doğru yürüdüğünü, bu sırada düğünden gelen Albay Oğuz Yalçın'ı gördüğünü anlatan Altun, Yalçın'ın iptal durumunu teyit etmek için beklemelerini istediğini öne sürdü. Altun, Yalçın'ın iptali teyit ettiğini, ancak Genelkurmay Başkanlığından gelen terör saldırısı olabileceğine yönelik tedbir kapsamında mesainin terk edilmemesi emri geldiğini söylediğini iddia etti.

Yalçın'ın, Yüzbaşı Yıldız ve kendisini nizamiyeyi takviye etmeleri yönünde görevlendirildiklerini ifade ettiğini anlatan Altun, Yarbay Mehmet Şahin'in de benzer emri tekrarladığını söyledi.
Altun, bunun üzerine ana nizamiyeye, Yıldız'ın ise Fidanlık nizamiyesine geçtiğini, içeri girdikten sonra nöbetçi personele, emniyeti takviye amaçlı geldiğini söylediğini aktardı.

Nizamiyede giriş çıkışların kapatılacağını söyleyip, düzen alındığını belirten Altun, bu sırada hizmet destek tabur komutanlığından da bir yüzbaşının, ardından da dört teğmenin emniyete takviye için geldiğini anlattı.

Kara Havacılık Okul Komutanı Tuğgeneral Ünsal Coşkun'un da bir ara nizamiyeye uğradığını belirten Altun, Coşkun'un Genelkurmay Başkanlığından gelen emri tekrarlayıp olası bir terör saldırısına karşı dikkatli olunması uyarısında bulunduğunu ifade etti.

Sivil halka karşı dikkatli olunmasını istemiş

Altun, Coşkun'un da Kara Havacılık Komutanı Tümgeneral Hakan Atınç'ın bilgisi dahilinde kışlayı dolaştığını düşündüğünü öne sürdü.
Nizamiyedeki en rütbeli kişinin kendisini olduğunu, bu yüzden oradaki personelle bir terör saldırısına yönelik hazırlıklı olmak için bir araya geldiğini iddia eden Altun, şunları söyledi:

"Nizamiyedeki personelle kışlaya bir saldırı olması durumunda iç hizmet kanununda yer alan askerin silah kullanma yetkileri çerçevesinde kışlayı savunmak üzere silah kullanma yetkilerinin olduğunu, ancak yine de benden talimat gelmedikçe ateş etmemelerini söyledim. Saldırı eyleminde bulunacak teröristlerin sivil kıyafetli olabileceği gibi asker veya polis kıyafetinde de olabileceğini ve uyanık olmalarını belirttim. Bu tip eylemlerde vatandaşların da zarar görme ihtimalini gözeterek, sivil halka karşı dikkatli olunmasını ve asla ateş edilmemesini söyledim."

Nizamiyenin kapılarını kapatıp demir bariyerler çektiklerini ifade eden Altun, terör nedeniyle uçtuklarını düşündükleri helikopter yoğunluğu arttığı sıralarda, bir kısım personelin giriş yapmak için birliğe geldiğini ifade etti. Altun, bunun üzerine önce kurmay başkanını aradığını, onun da gelen personelin birlik komutanlarını aramasını söylemesi üzerine bakım taburu komutanı Yarbay Murat Bolat'ı arayıp bakım için gelen personeli içeri soktuğunu söyledi.

Altun, sabaha kadar burada beklediğini ve 06.00 civarında Oğuz Yalçın ile telefonla görüştüğünü belirterek, Yalçın'ın meydan harekat tabur bölgesinde silah sesleri olduğunu ve bakmalarını istemesi üzerine nizamiyeden ayrıldığını ifade etti.

Silah seslerini duyduğunu ancak kimin ateş ettiğini görmediğini öne süren Altun, jandarma bölgesinden ateş açıldığını öğrenmesi ve Oğuz Yalçın'ın telefonda emniyetsiz olduğunu söylemesi sonrası motoru çalıştırılmış UH1 model helikoptere binip ayrıldığını anlattı.

Altun, iniş sırasında da geldikleri yerin Akıncı Üssü olduğunu öğrendiğini, burada ifade vermek için beklerken gözaltına alınıp tutuklandığını belirtti.

"Akıncı Üssü'nde bulunduğum sürede bir grubun darbe teşebbüsünde bulunduğunu anladım." diyen Altun, Kara Havacılık Komutanlığının darbenin içinde mi yoksa karşısında mı olduğuna dair bir bilgisi bulunmadığını öne sürdü.

"Biz o gün nizamiyede aldığımız emniyet tedbirleriyle başarılı bir iş yaptık. Kimsenin burnu kanamadı, kimse yaralanmadı, kimse ölmedi." diyen Altun'un bu ifadesi üzerine de bir şehit yakını "Oğlumu sen şehit etmedin mi?" diye tepki gösterdi.

FETÖ mensubu olmadığını öne süren Altun, beraatını talep etti.

Darbe Sanığı Pilota "Gezmeye mi Çıktın?" Tepkisi

Ankara Emniyet Müdürlüğü ve Cumhurbaşkanlığı Külliyesi civarında helikopterden vatandaşların üzerine ateş ettiği öne sürülen sanıklardan eski yarbay Eyüp Ünal, savunmasında, 17 Temmuz sabahı askeri inzibat tarafından Kara Kuvvetler Komutanlığı 12 İkmal Merkezi Komutanlığındaki kamera kayıtlarına istinaden gözaltına alındığını söyledi.

Darbe girişimi sırasında taarruz helikopterlerini yönlendirerek, Ankara'daki birçok yerin bombalanması talimatını verdiği öne sürülen ve 13 ay sonra Antalya'da yakalanan eski pilot yarbay Özcan Karacan'ın 23 yıllık arkadaşı olduğunu belirten Ünal, Karacan ile birlikte mezun olup aynı yerlerde görev aldıklarını ve zamanla aile dostu olduklarını anlattı.

Karacan'ın eşi ile 12 Temmuz'da ziyaretine geldiğini belirten Ünal, "Bana, ailesinin yurt dışına tatile gideceğini, kendisinin yoğun mesaiden dolayı Ankara'da kalacağını, tatile sonradan katılmayı planladığını söyledi. Bu şahıs resmen ailesini yurt dışına kaçırıyormuş. Ben bunu olaylardan sonra anladım." dedi.

15 Temmuz günü öğleden sonra mesaiye giderek envantere katılması planlanan helikopterlerle ilgili işlerle ilgilendiğini savunan Ünal, sanıklardan Murat Polat'ı bu işle ilgili görüşmek üzere ziyaret ettiğini, Polat'ın odasında bulunan Özcan Karacan'ın görüşmenin ardından kendisini odasına davet ettiğini öne sürdü.

Saat 20.00 sularında mesaiden çıkarken Özcan Karacan'ın bulunduğu nöbetçi amir odasına geçtiğini belirten Ünal, odada bulamadığı Karacan'ı pistte okul komutanıyla konuşurken gördüğünü, Karacan'ın, kışlayı ziyaret eden kuvvet komutanının ilave emirler verdiğini belirterek, kendisinden yardım istediğini savundu.

Karacan'a yardım etmek için kışlada kaldığını öne süren Ünal, bu sırada eski Yarbay Erdal Başlar'ın yanına gelerek, Atak ile Malatya'dan uçan pilotların yorgun olduğunu belirtip kendisine silahçı olarak birlikte uçma teklifinde bulunduğunu iddia etti.

Görevin ne olduğunu sorduğu Başlar'ın "Görevi havada alacağız. Diğerleri de aynı şekilde yaptı." diye karşılık verdiğini öne süren Ünal, "Tüm garipliklere rağmen oradaki ekibe güvenerek helikoptere bindim. Ama asla darbecilerle beraber ve darbe niyetiyle havalanmadım." dedi.

"Dönüş esnasında vurulduk"

1007 kuyruk numaralı Atak ile havalandıktan kısa süre sonra telsizden emniyet güçlerine ait araçlara ateş edilmesi yönünde bir emir duyduğunu dile getiren Ünal, o andan itibaren helikopteri yere indirmenin yollarını aradığını savundu.

Daha önce test uçuşlarına katıldığı Atak helikopterdeki teknik bir eksikliği kullanarak silah sistemini arızaya geçirdiğini, böylece birinci pilotun da dönmek zorunda kaldığını öne süren Eyüp Ünal, "Silah sistemi vurulduğumuz için arıza yapmadı. Biz arıza yaptık, dönüşe geçildi, dönüş esnasında vurulduk." dedi.

Sadece 15 dakika havada kaldıklarını öne süren Ünal, "Bu sürede Ankara Emniyet Müdürlüğüne geçip sivil halka ateş etmemiz, ardından Külliye'ye geçip halka ateş etmemiz mümkün değil. Bu helikopterlerde tüm veriler kaydedilir. Veriler değerlendirildiğinde iddiaların doğru olmadığı ortaya çıkacak." diye konuştu.

Yere indikten sonra odasına döndüğünü anlatan Ünal, odada sandalyede uyuduğunu, sabah 06.00'da bir başçavuşun kendisini uyandırdığını, personelinden olaylara karışan olup olmadığını kontrol ederken bir helikopterden ateş edildiğini, bunun üzerine sığınağa indiklerini ve sabah 08.00'e kadar burada kaldıklarını söyledi.

FETÖ mensubu olmadığını öne süren Ünal, tahliye ve beraat istedi.

Mahkeme başkanı Oğuz Dik, çapraz sorgu sırasında Ünal'a helikopterle havalandıktan sonra kendilerine hangi görevin verildiğini, nereye gönderildiklerini sordu.

Ünal'ın, hiçbir görev almadıklarını öne sürmesi üzerine Mahkeme Başka Dik, "Helikopterle gezmeye mi çıktınız?" diye sanığa tepki gösterdi. Bunun üzerine Ünal, Anadolu Bulvarı ile meydan üzerinde daireler çizdiklerini kaydetti.

Tümgeneral Atınç'ın emir astsubayı savunma yaptı

Kara Havacılık Komutanı Tümgeneral Hakan Atınç'ın eski emir astsubayı sanık Fatih Karagöz, 14 Temmuz'da İzmir'de bir törene katıldıklarını ve mesai bitiminden sonra dönüş yaptıklarını, ardından da 15 Temmuz'da Malatya'da bir sancak devir teslim törenine iştirak ettiklerini söyledi. Malatya'dan da normal mesai bittikten sonra döndüklerini ifade eden Karagöz, komutanı Atınç'ın hemen çıkmadığını, bu sırada Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Salih Zeki Çolak'ın geleceğinin belli olması üzerine kışlada kaldıklarını dile getirdi.

Çolak ve beraberindeki üst düzey komutanların birliği gezdiğini ve saat 21.00-21.30 sıralarında ayrıldıklarını anlatan Karagöz, ziyaretlerin sonunda Atınç'ın Kara Havacılık Okul Komutanı Tuğgeneral Ünsal Coşkun ile makama döndüğünü belirtti.

Karagöz, çay servisi yaptığını, çorba içip içmeyeceğini sorduğu Atınç'ın "Hayır" cevabı vermesi üzerine mesaiden çıkış hazırlığı gerçekleştirdiğini iddia ederek, bu sırada kara pilot binbaşı Okan Kocakurt'un komutanının odasının kapısını vurup içeri girdiğini öne sürdü.

Makam odasının kapısı kapatılmadığı için konuşulanları duyduğunu söyleyen Karagöz, Kocakurt'un Genelkurmaydan emir geldiğini, birliğe yapılması muhtemel terör saldırısından bahsettiğini, emniyetin sağlanması için bir şeyler söylediğini iddia etti.

Karagöz, Coşkun'un emrin mahiyetini sorduğunu, Kocakurt'un "Ben sizi bilgilendireyim." deyip odadan çıktığını, emri beklerken de yarbay Özcan Karacan'ın gelip "terör saldırısı olduğunu, komutanın emniyetinin alınmasını ifade ettiğini" aktardı. Karagöz, Karacan'ın "Ben kendisiyle konuştum. İçeride kalacak. Sen yanından ayrılma." gibi cümleler kurduğunu iddia etti.

"Komutanın emri var mı" diye odaya girdiğini ancak dinlenme odasında bulunduğunu ve buradan tıkırtılar geldiği için de rahatsız etmediğini öne süren Karagöz, bir süre sonra da Albay Mustafa Durmuş'un komutanın yanına girdiğini ve görüşme yaptıklarını söyledi.

Atınç'ın yerine Coşkun atanmış

Karagöz, kurmay başkanı Mehmet Şahin'in yanına gidip ne olduğunu sorduğunda onun da Genelkurmayda çatışmalar yaşandığını, gelen görevlendirme emrine göre de Hakan Atınç'ın yerine Ünsal Coşkun'un getirildiğini söylediğini ileri sürdü.

Atınç'ın Mustafa Durmuş ile görüştüğü sırada dinlenme odasına girdiğini ve çay servisi yaptığını anlatan Karagöz, komutanının koltukta, tulumunun fermuarı biraz açık vaziyette yattığını, bu durumun gelen emirden kaynaklandığını düşündüğünü iddia etti.

Atınç'ın kelepçeli olmadığını, derdest edilmediğini öne süren Karagöz, "Komutanımın güvenliği için yanında bulundum." dedi.

Karagöz, Atınç'ın derdest edilmesinde de bir dahli bulunmadığını iddia ederek, suçlamaları kabul etmediğini söyledi.

Sabaha doğru silah seslerini duyarak dışarı çıktığını, endişe içinde can havliyle çalışır vaziyetteki bir helikoptere bindiğini dile getiren Karagöz, komutanının içeride bulunduğunu söyleyemeden helikopterin kalktığını öne sürdü.

"İyi ki komutanımız binmemiş." diyen Karagöz, helikopterin Akıncı Üssü'ne indiğini anlattı.

Mağdur olarak ifade vermek üzere üste beklediğini, ancak gözaltına alınıp tutuklandığını söyleyen Karagöz, FETÖ ile bir bağı bulunmadığını ileri sürdü.

Karagöz'ün savunmasını yaparken açıklamalarını sürekli tekrarlaması üzerine Mahkeme Başkanı Oğuz Dik, "Kapat, kapat." diyerek kayıt sistemini kapattırdı.

Dik, sanığın savunmasına devam etmek üzere duruşmayı yarına erteledi.

18.08.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR

Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumlarındaki salonda görülen duruşmaya, sanıklar, müştekiler ve taraf avukatları katıldı.

Sanık eski Astsubay Üstçavuş Fatih Sevinç, Kara Havacılık Komutanlığında süper kobra teknisyenliği yaptığını belirterek, 15 Temmuz akşamı normal mesaisi bitmiş olmasına rağmen Başmakinist Astsubay Tamer Öğüt'ün arayıp mesaiye çağrıldıklarını söylediğini bildirdi.

Mamak'ta kayınpederini ziyaret edip eve dönüşe geçtiği sırada gelen bu telefon üzerine eşi ve çocuğunu bırakıp aracıyla kışlaya gittiğini anlatan Sevinç, teknisyenler Fırat Darende ve Murat Özel'in de burada bulunduğunu, nizamiyeden ilk önce alınmadıklarını, başmakinisti arayıp biraz bekledikten sonra 23.30 gibi içeri girebildiklerini söyledi.

Başmakinist Tamer Öğüt, teknisyenler Özel, Darende ve kendisinin tabur komutanı Murat Bolat'ın odasına çıktıklarını ifade eden Sevinç, "Bolat, yurtta terörist faaliyetler olduğunu, seferberlik ilan edildiğini, emirlere uymayanların da vatana ihanet ve emre itaatsizlikten yargılanacağını söyledi." dedi.

Sevinç, Bolat'ın UH1'leri dışarı çıkarma emri verdiğini, Yüzbaşı Nuri Osmancıoğlu ile UH1 takımına gidip bir helikopterin örtülerini açtıklarını dile getirdi.

Kara Pilot Binbaşı Ersel Ersoy'u uçuş hattında gördüğünü ve ne olduğunu sorduğunu, onun da "Arkadaşlar biz Kara Havacılık Komutanının emrindeyiz, komutanın emirlerini yapmakla yükümlüyüz. Bunun dışında ben de bir şey bilmiyorum." dediğini iddia ederek, Ersoy'un ilk helikopter çalışmayınca başka bir helikoptere geçtiğini bildirdi.

"Helikopterlerin halka ateş ettiğini duyunca şok olduk"

Sevinç, Ömer Üsteğmen'in kendilerini taarruz taburu hangarına çağırması üzerine buraya gitmek üzereyken Fırat Darende'nin, teknisyen Sinan Aygar ile görüştüğünü söylediğini belirterek, Aygar'ın, helikopterlerin halka ateş ettiğini, mümkünse kalkmalarını engellemelerini istediğini ifade etti.

"Helikopterlerin halka ateş ettiğini duyunca şok olduk" diyen Sevinç, bu sırada Başmakinist Tamer Öğüt'ü bulmak için bulundukları yerden ayrıldıklarını söyledi. Sevinç, durumu Öğüt'e anlattıklarını, bunun üzerine onun da kendilerine katıldığını savundu.

Öğüt'ü ararken uçuş hattında isimliksiz, koltuk altı silahlı subaylar gördüklerini ve tanımadığı bu kişilerden şüphelendiklerini anlatan Sevinç, gittiklerinde iniş yapmış 3 süper kobra helikopterin gayri faal durumda olduğunu kaydetti.

Sevinç, havada kalan dördüncü süper kobra helikopterinin de indiğini, bu helikopterden pilot Ali Ercan ve Cebrail Sert pilotların çıktığını ifade etti.

Helikopterde kurşun izi olduğunu anlatan Sevinç, helikopterin uçamayacağını belirttiklerini, buna karşılık nerede görev yaptığını bilmediği Astsubay Ömer Güler'in uçabileceğini söylediğini aktardı. Güler'e karşı ısrarcı davrandıklarını öne süren Sevinç, son süper kobra helikopterin de gayri faal hale geldiğini dile getirdi.

"Süper kobraları 10 dakikada hazırlardık"

"Darbeci olsaydık 10'ar dakikada üç süper kobrayı da uçuşa hazır edebilirdik." diyen Sevinç, sonrasında birlikten çıkmak için teknisyen astsubay Resul Bardakkaya'nın aracıyla ana nizamiyeye gittiklerini, Binbaşı Ertuğrul Altun tarafından durdurulduklarını söyledi.

Sevinç, bunun üzerine astsubay Tekin Taşkıran'ı aradığını, onun da "Murat Bolat'ın emri var." diyerek çıktıklarını söylemesi üzerine aynı taktikle 04.00 civarında birlikten ayrılabildiklerini öne sürdü.

Hiçbir helikoptere mühimmat yüklemediğini, darbe girişimine iştirak etmediğini ve FETÖ mensubu olmadığını iddia eden Sevinç, tahliye talebinde bulundu.

Sevinç, 8 aydır tutuklu olduğunu ve geçen ay meslekten ihraç edildiğini belirterek, halka ateş eden, darbe emirlerine uyan tüm FETÖ mensuplarının da Halil Gül, Özcan Karacan, Murat Bolat, Ali Ercan, Cebrail Sert gibi isimlerden şikayetçi olduğunu bildirdi.

Bölük komutanının emri üzerine nöbetini değiştirmiş

Bakım komutanlığı hangarında görevli olduğunu anlatan eski astsubay Fatih Tekkol da 12 Temmuz'da bölük komutanı Gökhan Çiçek'in, odasına çağırarak 15 Temmuz'da nöbet tutmasını istediğini ifade etti.

Nöbetinin 13 Temmuz'da olacağını, ona göre ayarlama yaptığını söylediğini iddia eden Tekkol, Çiçek'in bunu kabul etmemesi üzerine nöbetini değiştirmek zorunda kaldığını öne sürdü.

Tekkol, Çiçek'in o akşam sabaha kadar çalışacaklarını söylediğini iddia ederek, "Gökhan Binbaşı çok konuşan bir insan. Sohbeti artık bütün personeli sıkmıştı. Sabaha kadar çalışacağız, hazır izne gitmek varken niye böyle oldu diye düşünüp durdum." diye konuştu.

15 Temmuz'da akşam saatlerinde Kara Kuvvetleri Komutanının hangara geldiğini anlatan Tekkol, saat 22.00-22.30 sularında televizyonda köprü kapandı haberini gördüğünü, eşinin de arayıp uçakların gürültülü şekilde uçuş yaptığını haber verdiğini, kendisinin ise ne olduğunu bilmediğini söylediğini aktardı.

Tekkol, darbe olduğuna dair kimsenin aramadığını öne sürerek, bu sırada Astsubay Mehmet Karakaş'ın gelip helikopterlerin kalkış yaptığını ifade ettiğini, bunun üzerine dışarı çıkıp baktığında kobra helikopterlerin çalıştığını gördüğünü belirtti.

Uçuş hattına doğru gittiklerini ancak ne olduğunu öğrenemeden döndüklerini anlatan Tekkol, daha sonra da televizyonda Başbakan Binali Yıldırım'ın kalkışma yapıldığına dair açıklamasını gördüğünü söyledi.

Tekkol, dinlenme odasında hangardaki diğer nöbetçilerin astsubaylar Burak Önal, Mehmet Karakaş, Üsteğmen Ali Kemal Eren olduğunu ifade etti.

Üsteğmen Eren'in Gökhan Çiçek'i aradığını ancak ulaşamadığını, bunun üzerine emir komutanın kendisinde olduğunu belirtip hiçbir olumsuz, kanunsuz işin içinde olmayacaklarını söylediğini iddia eden Tekkol, erlerin yatakhanelere sokulup başlarında da Astsubay Karakaş'ın beklediğini bildirdi.

Tekkol, hangar kapılarını da kilitlediklerini ifade ederek, Tabur Komutanı Binbaşı Nuri Tuncel'in tüm personelin birliğe intikal etmesine dair mesajının ardından astsubaylar Taner Bektaş ve Ercan Ural'ın da geldiğini dile getirdi.

Darbe faaliyetine iştirak etmediklerini savunan Tekkol, sabah çatışma sesleri ve ardından yaşanan sessizlikten sonra nöbetini devredip ayrıldığını belirtti.

Tekkol, ertesi gün tanık sıfatıyla ifade vermek için geldiğini ancak gözaltına alınıp tutuklandığını anlattı.

Polisten darp ve işkence görmediğini belirten Tekkol, tahliyesini ve beraatını istedi.

Bu Gözler O Hainleri Gördü"

Sanıklardan eski Astsubay Üstçavuş Fırat Darende, 2008 yılında Kara Harp Okulundan astsubay ru¨tbesiyle mezun olduğunu 2012'de AH-1 W kursunu tamamladıktan sonra Kara Havacılık Komutanlığı Taarruz Helikopter Bo¨lu¨gˆu¨ne silah teknisyeni olarak atandığını anlattı.

Darbe girişimi öncesinde mesaisinin ardından eşi ve yeğenini yemeğe götürmeyi planladığını belirten Darende, sanıklardan baş makinist eski Astsubay Kıdemli Bas¸c¸avus¸ Tamer O¨ğüt'ün telefonla arayarak kışlaya çağırması üzerine hamile eşini evde bırakıp birliğe geldiğini söyledi.

Teknisyen arkadaşlarıyla sanıklardan eski Tabur Komutanı Murat Bolat'ın odasına c¸ıktıklarını, odada UH-1 Takım Komutanı Yüzbaşı Nuri Osmancıoğlu'nun da bulunduğunu dile getiren Darende, Bolat'ın kendilerine, "Arkadas¸lar Genelkurmay'dan gelen emri so¨ylu¨yorum, seferberlik ilan edildi, tero¨rist faaliyet oldugˆunu, emre uymayanlar hakkında vatana ihanet ve emre itaatsizlikten is¸lem yapılacak" dediğini öne sürdü.

Komutanın talimatıyla helikopter hangarlarının bulunduğu bölgeye geçtiklerini anlatan Darende, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bu esnada silah kıdemlimiz olan Sinan Aygar beni arayarak, nerede oldugˆumuzu sordu. Ben de yas¸adıklarımı ve verilen emirleri anlattım. Aygar, bana, 'Bunlara inanmayın, helikopterlerimiz sivil halka ates¸ ediyor. Helikopterlere ulas¸abiliyorsanız gayri faala du¨s¸u¨ru¨n, atmasınlar' dedi. Ben de yanımda bulunan Fatih Sevinç ve Murat O¨zel'e, Aygar'ın söylediklerini anlattım.

Normalde Ankara'da do¨rt tane Su¨per Kobra helikopteri vardı. Biz uçuş hattına gittigˆimizde u¨c¸ helikopter yerde, biri havadaydı. Bu sırada Ersel Binbas¸ı ile Soner Gökçe'nin uçtuğu UH-1 alana indi. Helikopterin kapısı ac¸ıldıgˆında mühimmat getirdiklerini gördüm. Helikopterde Su¨per Kobra ve AH-1 P mu¨himmatı vardı. Su¨leyman Nazif Türkoğlu bu helikopterin yanına erleri c¸agˆırarak mu¨himmatı yere indirmeye bas¸ladı.

Ardından havadaki Su¨per Kobra da inis¸ yaptı. Helikopterden sanıklardan eski Pilot Binbas¸ı Ali Ercan ve burada uçmadığını söyleyen silahçı eski Yu¨zbas¸ı Cebrail Sert indi. Helikopteri kontrol ettigˆimizde isabet aldığını gördük. Aracın tekrar havalanamayacağını bildirdik. Bu esnada eski Astsubay O¨mer Gürel yanımıza gelerek, 'Ne gayri faali, uc¸ar o' dedi. Biz ısrarla uçamayacağını söyledik. Ben helikopterin silah sisteminin ateşleme soketini çıkardım. O anda kalksa bile ateş edemezdi."

Helikopterlerden birinin arızalı jeneratörünü, diğerinin de makinalı topunu onarmadıklarını, öteki helikopterlerin de bakıma götürüleceği için uçamayacak durumda olduğunu ifade eden Darende, "Biz istesek çok kısa sürede bu helikopterleri uçabilecek hale getirirdik. Şimdi burada çıkmışlar ben şunu yapmadım bunu yapmadım diye anlatıyorlar. Bu gözler gördü ama bu gözler o hainleri gördü. Bunların anlattıklarına, yaptıkları şaklabanlıklara ancak kendileri inanır. Yüce Türk milletine bu acıları yaşatan FETÖ'den ve bu hain örgütün sözde lideri Fetullah Gülen'den şikayetçiyim. Bu terörist grubun, hak ettikleri cezayı en ağır biçimde alacaklarına inanıyorum." dedi.

"Helikopterlerin silah sistemini kontrol etti"

Darende, savunmasında hiçbir şeyden haberdar olmadığını öne süren sanıklardan Engin Sarıtaş'ın o gün helikopterlerin silah sistemini kontrol ederek, kendisine gece uçuşunda hedefi işaretlemek için kullanılan lazer pointer arızasını sorduğunu belirterek, gece uçuş olacağını önceden bildiğini düşündüğü Sarıtaş'tan şikayetçi olduğunu söyledi.

Darbe girişiminde helikopterle uçan eski pilotlar Taha Fatih Çelik, Cebrail Sert ve Ali Ercan'dan da şikayetçi olduğunu belirten Darende, kendisine üniformasını giymesi yönünde emirler veren sanıklardan Kenan Akyol ile Sadullah Abra'dan da şikayetçi olduğunu anlattı.

Darende, Sinan Aygar'ın aramasıyla darbeyi öğrendikten sonra helikopterlerin uçmaması için elinden geleni yaptığını belirterek, "Bir takım şeyleri önlediğimizi düşünüyorum. 9 aylık çocuğumu göremedim, fotoğraflarıyla geziyorum. Takdir sizindir, söyleyeceklerim bu kadar." dedi.

Sanıklardan eski Kursiyer Teğmen Fatma İnce de 20 Temmuz'da evleneceğini, düğün hazırlıkları yaparken kendini bu girişimin içinde bulduğunu söyledi.

FETÖ üyesi olmadığını öne süren İnce, "Dünya evine girmeyi beklerken cezaevine girdim. Gelin olacakken sanık oldum. Tüm haklarım ve özgürlüğümden yoksun durumdayım. Bu olayın mağduruyum. Devletime, vatanıma, milletime zarar verecek bir hareket yapmadım. Okulda da bu insanlardan çok çektim. Kara Havacılık Okulunda da uçuş kıymetlendirme kursuna çıktım, elenmek üzereydim. Amirlerim dışında kimseden emir almadım. Eğitim denilerek orada tutuldum. Darbe girişimine yönelik hiçbir eylemim olmadı." diye konuştu.

Kitaptaki parmak izini kabul etmedi

Sanık eski Kursiyer Teğmen Galip Şimşek de bölük komutanı Emre Erkan'ın 21.45'te tabur komutanı Yasin Candemir'in kursiyerlerle görüşeceğini söylemesi üzerine belirtilen saatte gazinoda toplandıklarını anlattı.

Candemir'in gelip Genelkurmay Başkanlığına terör saldırısı olduğunu, kendi birliklerine de saldırı olabileceğini belirterek kursiyerleri 4-5'erli gruplara ayırması sonrası emir üzerine silah alıp 4 teğmenle nizamiyeye gittiğini anlatan Şimşek, girişteki duvarın dibinde beklediğini söyledi.

Telefonunu ise misafirhanede unuttuğunu iddia eden Şimşek, arkadaşlarından 70-80 metre uzakta beklediğini bu yüzden darbe girişiminden haberdar olmadığını öne sürdü. Şimşek, kalkışmadan sabaha doğru arkadaşlarıyla konuştuktan sonra bilgisi olduğunu iddia etti.

FETÖ'ye üye olmadığını savunan Şimşek, Mamak'ta bir yere bırakılmış poşetteki, Fetullah Gülen'e ait kitapların da yer aldığı bazı kitaplar üzerinde parmak izi bulunduğu iddiasını da kabul etmedi.

Tekrar parmak izi incelemesi yapılmasını isteyen Şimşek, tahliye talebinde bulundu.

Duruşma, pazartesi gününe ertelendi.

Paralel yapı-15 Temmuz (2016)-12 Mayıs (2017) 'Ankara 155 sanık Kara Hava Komutanlığı Darbe Yap.' davası

(19 Ağustos 2017, 15:20)

HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN

HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:

PARALEL YAPI KONULU HABER GRUPLARINDAN KISA BİR BÖLÜM: (TÜMÜ ve LİNKLER İÇİN TIKLAYIN)  
Paralel Yapıya yönelik hemen hemen tüm operasyonlar ve açılan davalar
Paralel yapıya açılan ve sonuçlanan davalar
Paralel yapı ve diğer kurum kuruluşlarla bağlantıları
Başbakan Erdoğan'ın paralel yapıyla ilgili açıklamaları
Paralel yapı-Abdullah Gül
Paralel yapı-Taksim Gezi Parkı olayları bağlantısı
Paralel yapı-Çeşitli davalardaki kumpaslar
Paralel yapı-Ergenekon
Paralel yapı-Behçet Oktay intiharı
Paralel yapı-Hablemitoğlu cinayeti
Paralel yapı-Üzeyir Garih cinayeti
Paralel yapı-Cevzet Soysal cinayeti
Paralel yapı-Gaffar Okkan cinayeti
Paralel yapı-Paris cinayetleri
Paralel yapı-Haydar Meriç cinayeti
Paralel yapı-15 Temmuz (2016) 'TSK'daki Fetö'cülerin darbe girişimine açılan davalar'
Paralel yapı-Fenerbahçe/Şike soruşturması
Paralel yapı-Ses kayıtları
Paralel yapı-Hanefi Avcı'nın cemaat iddiaları
Paralel yapı-Sabri Uzun'un cemaat iddiaları
Paralel yapı-28 Şubat süreci
Paralel yapı-Kaset olaylarıyla bağlantısı
Paralel yapı-Rusya Ankara Büyükelçisi Andrey Karlov suikasti
Paralel yapı-1990 Uğur Mumcu vd. Laiklik suikastleri soruşturmasında kumpas
Paralel yapı-TSK'daki Fetö'cülerin 15 Temmuz askeri darbe girişimi ile bağlantısının delilleri
Paralel yapı-15 Temmuz askeri darbe girişimindeki rollerini saptırma gayretleri
Paralel yapı-Yargılandıkları davalarda Fetö'nün terör örgütü olduğunu kabul etmeyen sanıklar
Paralel yapıya karşı devlet kurumlarının attığı adımlar
Paralel yapı-Deşifreyi ve soruşturmaları engelleme çabaları
Paralel yapı-Kamikaze tahliye girişimleri
Paralel yapı-Teslim olmayıp saklanan ya da yurtdışına firar eden şüpheliler
Paralel yapıya dair hukuki deliller
Paralel yapı mensuplarından gelen itiraflar
Paralel yapı-Suç duyuruları
Paralel yapı-Abdullah Harun
Paralel yapı-Dış ülke bağlantıları
Paralel yapı-Vatana ihanet
Paralel yapı-Misyonerlik/Dinlerarası Diyalog Bağlantıları
Paralel yapı-İslami açıdan sapkın görüşleri
Paralel yapı-Fetullah Gülen'in bedduaları
Paralel yapı-Örgüt mensuplarının intiharları
Paralel yapı konulu kitaplar
Paralel yapı konulu filmler
Paralel yapı bahanesiyle kontrgerilla yapılanmalarının gözden kaçırılma çabaları ... (TÜMÜ ve LİNKLER İÇİN TIKLAYIN)

http://www.kontrgerilla.com/mnsetgoster.asp?haber_no=11117    yazdır/print

ŞOK! TSK'daki Fetö'den darbe

15.07.2016 22:46 Türkiye, 15 Temmuz saat 22:00'den beri şok dakikalar yaşıyor.. İlk önce Jandarmadan bazı birliklerin İstanbul'un iki yakasını birbirine bağlayan köprüleri tanklarla ulaşıma kapattığı haberleri geldi. İlerleyen dakikala..
Tamamı 15.7.2016

İşte çılgınlıklarının nedeni

17.07.2016 14:13 TSK'daki Fetö'cülerin darbe girişimi "çılgınca" ve "gözü dönmüş" olarak değerlendiriliyor. Bir çok detay bu değerlendirmeye yol açıyor. Örneğin Meclis'in bombalanması.. Örneğin TRT'yi ele geçirirken canlı yayında darbe..
Tamamı 17.07.2016

İşte Paralel'in 81 il imamı

20.01.2015 21:02 Fetullah Gülen cemaatinin Marmara bölge imamı ile birlikte 8 il imamı olduğu iddia edildi. Bu isimlerin fotoğraflı özgeçmişleri yayınlandı. Bu imamların bir devlet memuru gibi terfi alarak kademe kademe yükseldiği iddia ediliyor..
Tamamı 20.01.2015

Paralel'e de Ergenekon'a da hayır

11.03.2014 14:52 Türkiye'de dün yargıda şiddetli bir deprem yaşandı. Daha önce benzeri yaşanmayan bu depremin merkez üssü, Ergenekon davasına bakan özel yetkili İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi oldu. Ergenekon davasına bakan İstanbul ..
Tamamı 11.3.2014

Büyükanıt: Huzurum kalmadı!

19.12.2015 23:00 Abdullah HARUN / kontrgerilla.com - 27 Nisan e-muhtırası soruşturmasında 'şüpheli' olarak sorgulanan dönemin Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt'ın ifadesi ortaya çıktı. Kontrgerilla.com'un ulaştığı iki sayfalık ifaded..
Tamamı 19.12.2015

Fehmi Koru sitemize taş attı

12.10.2015 19:46 Maişet derdi nedeniyle yaklaşık 1 yıldır günlük yerine haftalık haber girişine geçmek zorunda kaldık. Dikkat edenler bunu farketmiştir. Saatlerdir süren bu haftalık haber girişini de az önce tamamlamış ve internet..
Tamamı 12.10.2015

Şok!!! Savcı Öz yurtdışına kaçtı

18.08.2015 20:19 HSYK tarafından haklarında terör örgütü üyeliği suçlamasıyla soruşturma başlatılan, ardından mahkemece yakalama kararı çıkarılan savcılar Zekeriya Öz ve Celal Kara'nın yurtdışına kaçtıkları ortaya çıktı. Mahkeme eski s..
Tamamı 18.08.2015

Balyoz Planı gerçek: 7 beraate itiraz

09.10.2016 13:55 Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, Orgeneral Çetin Doğan'ın da aralarında bulunduğu 7 sanığın beraat kararının bozulması yönünde görüş bildirdi. 6 Ekim'de yaşanan gelişmeye göre, Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı adına B..
Tamamı 9.10.2016

Belgesel: Gezi'nin ardındakiler

24.06.2013 11:20 Taksim Gezi olaylarına katılanlar.. Haber, açıklama ve attıkları twitlerle destek verenler.. 'Çapulcu' olduklarını açıkça belirtenler.. 'Mesele Gezi değil sen hala anlamadın mı?' diyerek hükümeti bir ayaklanma ile devirmeye destek verenler..
Tamamı 24.06.2013

7 sanıklı Balyoz davası kapandı mı?

16.12.2018 11:00 İstanbul'da, Fetö yargısının etkin olduğu dönemde açılan ve 237 sanığın müebbet hapse mahkum edildiği, Fetö ile mücadelenin başlamasının ardından davanın kumpas olduğuna dair somut delillerin ortaya çıkması üzerine..
Tamamı 16.12.2018

Humeyni planı suya düştü

08.11.2014 13:58 Yıllardır ABD'de yaşayan Türk vatandaşı Fetullah Gülen'in Türkiye'ye dönmekten kesinlikle vazgeçtiği ileri sürülüyor. Gülen cemaatinin liderliğini yapan Fetullah Gülen, kendisine DGM tarafından dava açılmadan hemen önc..
Tamamı 8.11.2014

Gülen: 28 Şubat MGK'sı sevaptı

01.11.2014 17:35 Erdoğan'ın ilk kez 'Cumhurbaşkanı' sıfatıyla başkanlık ettiği Ekim ayı MGK toplantısı 10 saati aşarak en uzun MGK rekorunu kırdı. 28 Şubat süreci kararlarının alındığı MGK toplantısı ise 8 saat sürmüştü. MGK'da paralel..
Tamamı 1.11.2014

Ayrıntılarıyla 7 Şubat krizi

08.02.2014 15:18 Tarih: 7 Şubat 2012.. Ankara, Cumhuriyet tarihinde benzeri görülmemiş bir olayla sarsıldı. MİT Müsteşarı Hakan Fidan dahil 5 MİT yöneticisi hakkında savcılık tarafından yakalama kararı çıkartıldı.. Sabah gazetesinden A..
Tamamı 8.2.2014

Beddua etti, suç duyurusu yağdı

27.01.2014 13:03 Fetullah Gülen'in avukatı: Psikolojik harekâtta yeni aşamaya geçildi.. Fetullah Gülen Hocaefendi'nin avukatı Nurullah Albayrak, müvekkili hakkında ortaya atılan iftiraların suç duyurusu şeklinde yargıya taşınması suret..
Tamamı 27.1.2014

Paralel Yapı = P2 Locası

14.01.2014 15:48 Gülen cemaatinin lideri Fethullah Gülen'in paralel yapıyı uzaktan yönetmek için yaptığı telefon görüşmeleri bugün internette yayınlandı. (1) Görüşmelerde Gülen'in, bir dini cemaat liderinin ötesine geçerek siyaset..
Tamamı 14.1.2014

Özkök ve Yalman'dan şok inkar

03.11.2014 19:23 Balyoz davasında Anayasa Mahkemesi'nin verdiği 'hak ihlali' kararı üzerine yeniden yargılama başladı. Duruşma, Anadolu 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Anadolu Adalet Sarayı'ndaki 450 kişilik Şehit Hakan Kılıç Konferans Salo..
Tamamı 3.11.2014

Yabancı vakıflara suç duyurusu

02.12.2013 16:57 Sivil Toplum Kuruluşu Adalet Platformu, Türkiye'de faaliyet gösteren yabancı vakıflar hakkında, yasak olmasına karşın Türkiye'deki siyasi olaylara müdahale ettikleri gerekçesiyle suç duyurusunda bulundu. Suç duyurusund..
Tamamı 2.12.2013

Düşünen adam da olacak mı?

19.06.2013 17:17 Taksim Gezi olayları 19 günlük bir süreç sonra polisin Gezi parkını boşaltmasıyla sona erdi. Ancak artçı gelişmeler sürüyor. İki gündür 'duran adam' eylemi gündemde. Hükümeti protesto eden ve Gezi eylemcilerine destek ..
Tamamı 19.6.2013

Fetö'nün Şok Mangasına dava

21.11.2022 14:22 Ankara'da, Cumhuriyet Başsavcılığı, FETÖ'cü olmayan askeri öğrencilerin "şok mangası" yöntemiyle fiziki ve psikolojik şiddet uygulayarak okulu bırakmalarına neden oldukları ileri sürülen 8 eski asker hakkında "işkence ..
Tamamı 21.11.2022

Kara Kuvvetleri: 80 Müebbet Onandı

29.11.2022 10:33 Ankara'da, FETÖ'nün darbe girişimi sırasında Kara Kuvvetleri Komutanlığı (KKK) karargahında yaşanan olaylara ilişkin aralarında 4 eski generalin de bulunduğu 132 sanıklı dava dosyasının istinaf incelemesi tamamlandı..
Tamamı 29.11.2022

Kars: 12 Müebbetin Gerekçesi

30.11.2022 13:13 Kars'ta, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimine katıldıkları ve örgütün kentteki sözde 'ana komuta kademesi'nde yer aldıkları iddia edilen, aralarında örgütün sözde 'sıkıyönetim komutanı' ve dönemin 14. Me..
Tamamı 30.11.2022

Yakalanan İlk Darbeciye Müebbet

29.11.2022 11:03 Bursa'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz hain darbe girişimi sırasında Bursa'da sözde 'sıkıyönetim komutanı' olmayı beklerken 'yakalanan ilk darbeci' olan dönemin İl Jandarma Komutanı Yurdakul Akkuş'un da..
Tamamı 29.11.2022

Darbeci Yaver'in Müebbeti Onandı

29.11.2022 10:43 Ankara'da, FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişimi akşamı Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan'ın kaldığı oteli darbecilere bildirdiği belirlenen eski başyaver Ali Yazıcı'ya verilen ağırlaştırılmış müebbet ile eski Dalaman Deni..
Tamamı 29.11.2022

Çatı Davada Müebbetler Değişmedi

29.11.2022 10:22 Ankara'da, Yargıtay'ın 15 Temmuz darbe girişiminden önce açılan FETÖ çatı davasında, örgütün tepe yöneticileri eski Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca, eski milletvekili İlhan İşbilen, keski Zaman Gazetesi İm..
Tamamı 29.11.2022

Askeri Hakimlere Müebbet Onandı

02.12.2022 09:55 Ankara'da, Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Ankara 25. Ağır Ceza Mahkemesince FETÖ'nün darbe girişiminde yer alan dönemin Genelkurmay Başkanlığı adli müşavirleri Hayrettin Kaldırım ve Muharrem Köse'nin de aralarında bulundu..
Tamamı 2.12.2022

Poyrazköy Kumpası: 1. Dava Başladı

28.11.2022 13:39 İstanbul'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün "Poyrazköy'de ele geçirilen mühimmat, Kafes eylem planı, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD), Amirallere Suikast" gibi davalardaki usulsüzlüklere ilişkin polis mem..
Tamamı 28.11.2022

Poyrazköy Kumpası: 2. Dava Yargıya

28.11.2022 15:42 İstanbul'da, kamuoyunda 'Poyrazköy davası' olarak bilinen dava ve soruşturmalarda görev alan 48 eski hakim ve savcı hakkında 'gizliliği ihlal', 'iftira', 'suç delillerini yok etme', 'kişisel verileri hukuka aykırı olar..
Tamamı 28.11.2022

1985'teki Sınav Hırsızlığına Dava

02.12.2022 12:37 Ankara'da, FETÖ irtibatı nedeniyle hakkında dava açılan eski Albay Cengiz C.'nin, 1985'te yapılan askeri lisesi sınav sorularını, 'örgüt abisi' aracılığıyla önceden aldığını itiraf etmesi, verdiği bilgilerin doğru çı..
Tamamı 2.12.2022

Pinhan Restaurant'a 9 Hapis

30.11.2022 12:08 İstanbul'da, Fetullah Gülen liderliğindeki terör örgütü (Fetö) adına faaliyetlerde bulunulduğu gerekçesiyle kayyum atanan örgütün karargahı konumundaki Maltepe Pinhan Restoran yapılanmasına dair 45 sanıklı davaya devam..
Tamamı 30.11.2022

Zırhlı Tugay Darbe davası

30.11.2022 12:40 İstanbul'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin aralarında muvazzafların da bulunduğu 28'si tutuklu 138 askerin 'kamu malına zarar verme' suçundan altışar yıl ile 'Anayasal düzeni ort..
Tamamı 30.11.2022

Darbede Valilik İşgali davası

30.11.2022 12:29 İstanbul'da, FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişiminde İstanbul Valiliğinin işgalini konu alan 90 sanıklı davada ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası Yargıtay tarafından bozulan eski Yarbay Recep Karaçam'ın yeniden yargılan..
Tamamı 30.11.2022

Donanma Darbe davası

28.11.2022 13:24 Kocaeli'de, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Donanma Komutanlığındaki eylemlere ilişkin davada dosyaları ayrılan 6'sı tutuksuz, 13'ü firari 19 sanığın yargılanmasına devam edildi..
Tamamı 28.11.2022

Adana Yasadışı Dinleme davası

21.11.2022 12:10 Adana'da, Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) üyeliğinden hüküm giyen eski İl Emniyet Müdürü Ahmet Zeki Gürkan ile terörden sorumlu emniyet müdür yardımcısı İsmail Bilgin'in, Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) mensubunu yasa ..
Tamamı 21.11.2022

Tır Kumpası Organizatörleri davası

21.11.2022 11:57 Adana ve Hatay'da MİT tırlarının durdurulması ve aranmasını organize ettikleri gerekçesiyle haklarında 2'şer kez ağırlaştırılmış müebbet ve 50 yıl 5'er ay hapis cezası istemiyle dava açılan Fetullahçı Terör Örgütü'nün ..
Tamamı 21.11.2022

13.08.2001'den beri ziyaretçi sayısı:
66.010.271